Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Dolmuş ücretlerine zam yururlüge girdi İstanbul Haber Servisi tstanbul'da dolmuş ücretlerine yapılan zam dünden itibaren yürürlüğe girdi. Yeni tarifeye göre en kısa mesafe 60 lira, en uzun mesafe Taksim Bostancı arasında 280 lira oldu. Ara duraklarda dolmuşlara binen yolcular 50 lira ücret ödeyecekler. Baa hatlarda yeni tarife şöyle: Kadıköy'den: Bahariye 60, Göztepe, Bağlarbaşı 70, Taksim 230, Üskudar'dan: Kadıköy 70, Bağlarbaşı 60, Çengelköy 80, Beykoz 180, Beşiktas'tan: Şişli, Taksim, Levent 70, Etiler 80, Taksim'den: Bakırköy 170, Cağaloğlu 80, Şişli 70, Mecidiyeköy, Fatih 80, Sanyer (sahil), Yeşilköy 220, Sanyer (Maslaktan) 190, Karaköy'den: Taksim 70, Galatasaray, Cağaloğlu 60, Topkapı 80, Şişli 100, Eminönü'nden: Beşiktaş, Taksim 80, Cağaloğlu 60, Şişli 100, Galatasaray 70, Sirkeci'den: Havaalanı 230, Edimekapıdan: Eyüp, Aksaray, Rami 60, Bayrampasa 70, Aksaray'dan: Şişhane, Cağaloğlu 60, Galatasaray 70, Taksim 80, Bakırköy'den: Osmaniye 60, Yeşilköy'den: Sirkeci, Taksim 190, Şişli'den: Levent, Etiler 70, Şişhane 80, Çağlayan, Kuştepe 60, Gültepe 70, Beyazıt'tan: Bakırköy 115, Topkapı, Edirnekapı 70, Bayrampasa, Yıldıztabya 100, Gaziosmanpaşa 100, Eyup 80, Bostancı'dan: Taksim 280. Sahibı Cumhuriset Matbaacılık ve Gazetecılik TürkffiSHflnTŞTffeîi adına Nadir \adi. # Genel Ya\ın Muduru: Hasan Cemal. Muessese Mudııru: Emine L^aklıgil, Yazı lşleri Muduru: Okay Gonensin. # Haber Vlerkezi Muduru: Yatçın Bayer, Sayfa Düzenı Yonetmeni. Ali Acar. TAKVIM 16 Eyiul 1984 İmsak: 5.11 Guneş: 6.38 Temsıküer: ANKARA: Yalçın Doğan. 1ZMİK. Hikmel Çetinkava. ADANA: Mehmel Mercan, • Servıs Şe/lerı: Istanbul Haberlen: Reha Öz, Dış Haberler: L'rıjun Balcı. Ekonomi: Osman L'iaga); Kultur A>dın Emeç, Magazin: Yalçın Pekşen, Spor Danışmanı: Abdulkadir Yucelman. Duzelıme Rcfik Durbaş. Araştırma: Şahin Alpay, lşSendıka: Şukran ketenci. İkındi: 16.34 Akşam: 19.20 Yatsı: 20.41 Burolar: % Ankara: Zı\j Gokalp Buharı Inkılap Sokak No 19/4 Tel: 33114147, % İzmir: HaJıi Zıya Buharı No: 65/3, Tel 254709131230 • Adana: Çakmak Cad. No: 134 Kat 3, Tel 1455019^31 # Basan ıe Ya\an: Cumhurhcl Matbaacılık ve Gazelecılık T A Ş . Turk Ocaaı Cad. 39 41. Cağaloğlu, Ist. PK: 246Ist. Te! 5209"'03 Tele\ 22246 Oğle: 13.03 ABD'nin en son jetlerinîn bilgîsayar sîstemi hatalı F15 Dünyanuı en etkili avcı jeti olarak kabul ediliyor. Pentagon, bilgisayarlan üreten Prof. Dr. Texas Instruments fîrmasını disiplin eksikliği ve kontrol yetersizliği He suçladı. Hatalı bilgisayarların kullamldığı uçaklar arasında B52 bombardıman uçakları ile F15, Flll, A7 ve Çoban Halil'in kör keçisi uçurumun A6 avcı jetleri de önünde heykel gibi dimdik duruyordu. bulunuyor. Dış Haberier Servisi ABD'de üretilen birçok avcı jetinin, B52 bombardıman uçaklannın ve denizaltı savaş sistemlerinin bilgisayarlarının hatalı olduğu açıklandı. 13 eylül tarihli Internationai Herald Tribune gazetesinin haberine göre, Savunma Bakanlığı (Pentagon) bu hatalardan ötürü bilgisayarlan üreten "Texas Instruments Corp." fîrmasını suçlayarak şirkette disiplin eksikliği ve kontrol yetersizligi bulunduğunu bildirdi. Pentagon yetkilileri, bilgisayar "chip'Merinin yeterince denenmediklerini belirterek, 80'e yakın silah şirketine Texas İnsirumenst Corp. tarafından üretilen bilgisayar "chip"lerini kullanmaktan kaçınmalan için çağrıda bulundu. Hatalı bilgisayar chip'lerinin birçok gelişmiş süahın elektronik sistemlerinde kullamldığı bildiriliyor. Bunlar arasında B52 bombardıman uçakları ile A7, A6, Flll ve F15 avcı uçaklannın da dahil oiduğu bir dizi savaş jeti var. Le Matin gazetesi, hatalı bilgisayar "chip'Merinin kullanıldığı silahlar arasında 10 gun önce bir tanesi düşen Bl bombardıman uçakları ile "Trident" nükleer denizaltının da bulunduğunu bildiriyor. International Heraİd Tribune, aynı hatalı bilgisayar chip'lerinin yeni üretilmekte olan Bl B nükleer bombardıman uçaklanna da konulmasımn planlanmış olduğunu haber veriyor. Texas Instruments Corp.firması tarafından Texas'ta üretilip, Taiwan'da monte edilen chip'lerden en az 15 milyonunun, silahlarda kullanılmak üzere IBM şirketine satıldığı öğrenildi. IBM şirketı de bunları çeşitli silah şirketine sattı. Öte yandan Savunma Bakanlığı Kalite Kontrol Bolümü Müdür Yardımcısı Donald Moore, uzay mekiği Disovery'nin 25 hazirandaki uçuşunun da, mekiğin bilgisayarındaki, Texas Instrumenst Corp.tarafından yapılmış olan chip'lerin hatalı olmasından ötürü geciktiğini söyledi. Ancak IBM ve NASA yetkilileri Donald Moore'nin bu iddiasını reddettiler. BİR CEZA AVUKATININ ANILARI Faruk Erem Koyunu tutamayınca üvey anası kulağını kesti di, ya da yargısı sert ve acımasız olurdu. Bozok,Hayri'nin güvercini idi. Hayri on altı yaşlannda bir çocuk. Bir gün evlerinin bahçesindeki ağaçlara iki güvercin yuva yapmıştı. Güvercin yuvası çerden çöpten, dayanıksız olur. Sertçe ilk rüzgârda yıımurtalar yere düşer, kınlır. Yine böyle oldu. Yuvadan düşen yumurtalar kınlıp gitti. Yalnız bir tanesi, geniş bir dut yaprağının üstüne düşmüş, kınlmamıştı. Hayri yumurtayı aldı. Ağaca tırmandı, yuvaya koydu. Günler geçti. Bir gün yuvada bir telaş başladı. Demek ki, yavru yumurtadan çıkmıştı. Sonra uçma denemeleri. Nihayet başan. Her gün biraz daha yükseğe, sonunda peşpeşe attığı taklalar ün kazandı, mahallede. Hayri güvercini ile ovünürdü. Bozok sık sık onun omuzuna konar, yemini avucundan yerdi. Bir akşam üstü, iki çocuk, "Ekrem ağabey senin giivercinini duymuş. eetirsin bir bakayıra" dedi, haberini getirdiler. Hayri güvercinini aldı. Kahveye gitti. Sırasıru beklemeye başladı. iıra Hayri'ye gelmişti, Hayri güvercinini uzattı. Ekrem, şöyle bir baktı, güvercinin karnını üfledi, seyrekleşen tüyler arasında bir şey görmüş gibiydi. "Bu bayvan, yozlaşmış" dedi. Güvercinin kafasını burdu, kopardı, attı. İşte, ne olduysa o anda oldu. Hayri masanm üstünde duran bıçağı aldı. Ekremin kalbine sapladı. Hayri, cezasını çekmek için gönderildiği her cezaevinde, başı eğik, sessiz, günlerini doldurdu, güvercin yetiştirdi. İmrah Tarun Cezaevi'nden tahliye oldu. biraz ilerlese düşecekti. Halil, parmaklarını ağzına götürdü. Islık çaldı. Hayvan hızla ilerledi, uçuruma yuvarlandı. Ertesi gün Halil kayboldu. Artık çobanlık yapmamaya yemin etmişti. 7 Akif anasının ölümünü hatırlamıyordu. İlk anısı üvey annesinden yediği dayaktı. Satı gerçekten yaman kadındı. Iri yan. Babası ufak tefek bir adamdi, iyi kalpli, sessiz. Akif, yüzü temriyeler içinde saçkırandan yer yer saçı dökülmüş, elleri kollan, Satı'nın kjzgın masa ile dağladığı morkırmızı lekelerle dolu, sol kulağınm yansı yok, bir çocuktu. Bu kulak, iki yıl önce, koyunların yününü kırparken, koyunu gücü yetmediği için, iyi tutamayan Akif'e Satı'nın verdiği cezanın nişanı idi. Satı kulağın yarısını makasla uçurmuştu. Ahırda yatar kalkardı. Kuru ekmekle, az çorbadan başka bir şey görmezdi. Ara sıra Akkız'la, Gülkız adlı ineklerin memelerini emerdi, gizlice. Dört yaşında bilinçlendiği kabul edilirse, her günkü dövmesövmelerden çok, bazı olaylar onu etkilemişti. Doğu Anadolu'da, kışın uzun sürdüğü, kann sekiz ay yerde kaldığı, otsaman sıkıntısı çekilen, kayalık bir dağın yamacında, tarlası az, derdi çok bir köy. Evin altı ahır, yanı mutfaktı. Mutfakta da tepeden bir pencere, bir iki terek, tereklerde bakırlar, çağ taşı, tandır ve ocak vardır. Üstte iki oda. Akif, odaları çok seyTek görüyordu. Orası Satı kadınla, başka kocadan olma kızı Perişan'ındı. Perişan, Akifin yaşında bir kızdı. Akif'le hiç konuşmazdı. Birbirlerine hiç rastlamazlardı, evin içinde. Yaşamı ahırda geçiyordu. İki boz öküz: Alişgan'la, Mişgan. B52 Ağır bombardıman uçağının bilgisayarı da "hatalılar" Ustesinde. i Sağlık Bakanı Aydın, her aileyv bir doktor vaaı ediyor ANKARA (THA) Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Mehroe! Aydın, bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de de her ailenin bir doktoru olacağını ve aile doktoruna görünmeyen hastaların hastanelere başvuramayacağını açıkladı. Bakan Aydın, uygulamaya 1985 yılı ortalarında başlanacağını belirtti. Aydın, önümüzdeki yıl içinde Türkiye'deki tüm ilçe merkezlerinde sağlık merkezlerinin geliştirileceğini ve hastanelerdeki yığılmaların tamamen ortadan kaldırılacağını söyledi. Bakan, ilaç üretiminde tekelciliğin ortadan kaldınlacağını savundu. Flll ABD Hava Kuvvetleri'nin onde gelen avcı jetleri arasında. Kadın, feneri yüzüne tuttu. Akif gözlerini açtı. Satı'nıngözleri doğruyu isuyordu. Çok değil, azıcık saman verdim, dedi. Kadın pencereye baktı. Feneri çiviye astı, dışarı çıktı. Biraz sonra çiftenin tok, donuk sesi, fırtınaya karıştı. Ertesi sabah Kıroğlan'ın başı kanlar içinde leğene düşmüştü. Baba oğul ilk kez yapamadıkları işi yaptılar. Deriyi soydular. Leşini kucak kucak götürüp köy köpeklerine attılar. Akif'in köpeği yanında idi. Kıroğlan'ın leşinin peşinden gitmemişti. Akif, okula gönderilmedi. Hep onun burukluğunu içinde duyardı. Çocuklar neşe içinde akşam okuldan dönerken, o kaçar, saklanırdı. Arkadaşı yoktu ama, yaşıtları, ondan büyük ve küçükler, onu gördükçe, "kesik kulak" diye dil çıkanp alay ederlerdi. Şu akılsız Perişan bile okula başlamıştı. Anası,"Okuma bilsin de, kızım lam olsun" diyordu. Babası ona Alfabe, defter, kalem de almıştı, son kez, kasabaya gidince. Şu kızı sevmezdı, ama özel bir garezi de yoktu. Satı'ya duyduğu kin şekillenmişti. Elleri daha sık gidiyordu kulağının kesiğine, Kıroğlan'ı daha sık hatırlıyordu. Bir gece babası camiye, Satı komşuya gitmişti. Ahınn kapısını açtı, hayvanları dısan saldı. Samanlığa koşup kibriti çaldı. Alevler etrafı sardı. Yukardan Perişan'ın çığlıklan geliyordu. Dağlara doğru kaçtı. Onu her yerde aradılar, bir kayanın kovuğunda buldular, Dağ keçisi Karayolu, Pozantı'ya varmadan, sola sapınız. Bir saat kadar yaya giderseniz, Çamardj köyüne varırsınız. Köy varhklıdır. Halil, köyün bütün keçilerini güder, on beş yaşında, orta boylu, siyah şalvarlı, karayağız. Halil kadar keçilerden anlayan yoktur. Dölleyen erkeğin başkaları rahatsız etmesin diye dişi keçinin etrafında nasıl dolastığını, ters gelen yavrunun nasıl alınacağını, zehirü ot yiyenin nasıl kurtulacağını, havalar bozunca nereye sığmmak gerektiğini en iyi bilen Halil'dir. Halil ormanın en karanlık yerinde açtığı, yanm insan boyunda çukurun üstüne çalı çıpı dizer, her sabah gelişinde içine bir şey düştü mü diye bakardı. O gün de böyle oldu, çukunın yamna geldiğinde bir dağ keçisi yavrusunun sesini duydu. Çukura atladı. Keçiyi çıkardı. Bu pek küçuk bir yavru idi, götürüp bir ana keçinin yamna bıraktı. Yavnı açtı, hemen emmeye başladı. Ana keçi hiç yadırgamadı. Günler geçti. Dağ keçisi büyüdü. Boynuilan gelişmiş, geriye doğnı kıvnlmıştı, rengi diğer keçiler gibi simsiyah değildi, bozbulanıktı. Sabahlan surü ile gider, akşam dönerdi. Sürünün en başında gitmeye aiışmıştı. Günün birınde bir aksilik oldu. Köyün girişinde, dağ keçisi Ali Dayı'nın atına fazla sokulmuştu. At huylandı, tekme attı. Tekme keçinin başına geldi. Keçi ölmüşcesine yere serildi. Halil koştu, kucakladj, yattığı ahıra götürdü. Otlardan yaptığı ilaçlan denedi. Faydasız. Dağ keçisi kör olmuştu. Ayağa kalkn, ama doğru dürüst yürüyemiyordu. Eski aİışkanhkla sürüye takılıyor, artık basa geçemiyordu. Halil'in kokusunu izliyor, ıshk sesinden sonra köye dönüyordu. Bir gün, Toroslar'ın nemli orman sıcağı Halil'in uyumasına neden oldu, uyandığmda baktı, dağ keçisi yoktu, aradı, sonra başını kaldırdı ilerdeki dağın başında onu gördü. Keçinin önü uçurum, başını göğe kaldırmış, heykel gibi dimdik duruyordu. Biraz ilerlese düşecekti. Halil parmaklannı ağzına götürdü. Islık çaldı. Hayvan, hızla ilerledi, uçuruma yuvarlandı. Halil nefes nefese uçurumun altında akan çakıllı dereye geldiğinde keçi çoktan ölmüştü. Ertesi sabah Halil kayboldu. Artık çobanlık yapmamaya yemin etmişti. Haiil'i Ankara'da, Akköprü altında uyuyan serseri çocuklann emniyette toplandığı yerde, arkası bol, kara şalvarı ile, etrafına ürkek bakarken tanıdım. Kesin dönüşten vazgeçen, dilekçesini geri alabilecek BONN, (a.a.) Kesin Dönüşü Teşvik Kanununa göre Türkiye'ye dönmek üzere başvurmuş olup da, henüz ayrılmamış bulunanların, isterlerse dilekçelerini geri alabilecekleri bildirildi. Bonn Büyükelçiliğimiz, bir duyunı yayınlayarak bu durumda bulunan işçilerimizi uyardı. Büyükelciliğin yaymladığı duyuruda şöyle deniliyor: "Bilindigi üzere, Geri Dönüşü Teşvik Yasası uyannca ihtiyariık sigortası primierini geri aimak isteyen yabancılann sigorta kurumlanna müracaat siiresi 2 Temmuz 1984 tarihinde sona ermiştir. Aynı yasaya göre, bu müracaatçılann Federal Almanya'yı 30 Eylül 1984 tarihine kadar terketmeleri ve sınırlarda polise tasdik ettirecekleri sınır çıkış belgelerini (Grenzueberzrittscheiııigung) ilgili sigorta kurumlanna gönderrneleri halinde sigorta primleri kendilerine havale edilecektir. Ancak,prim iadesi için müracaat etmiş olup da, henüz kes'n dönüş yapmamış vatandaşlanmızın. bu islemlerinden vazgeçraeleri halinde prim iadesi dilekçeJerini geri almayacaklan, üJkeyi terketmek zorunda oldaklan gibi asılsız baberierin yayıldığı göriilmektedir. Sözii edilen yasa uygulamasına göre, prim iadesi mâracaatı yapıimış olsa dahi, sigorta kurumianna sınır çıkış belgelerinin ulaşmaması halinde prim iadesi karan verilmeyeceği gibi, sigorta kurumian tarafından müracaatlara gönderilecek prim iadesi karar bildirimleri kesinlik kazanıncaya kadar, iade dilekçelerinin geri alınması mütnkün. Prim iadesi için müracaat etmiş olan, ancak daha sonra kesin dönüş yapmaktan vazgeçen, geçerli olurrna iznine sahip valandaşlanmız. daha önceki dilekçelerini verdikleri sigorta kurumlanna vakit geçirmeksizin yapacaklan yazılıraüracaallabu islemlerinden vazgeçtiklerini bildirebilirler." SEV6IUM BEN.M CANIM B&M.M ÖPMEN; , &ANA S OLMANI iSTvyoe 5EV&İLM Ekrem, Hayri'nin güvercinine şöyle bir baktı, karnını üfledi, seyrekleşen tüyler arasında bir şey görmüş gibiydi. "Bu hayvan yozlaşmış", dedi. Güvercinin kafasını burdu, kopardı, attı. Hayri, masanm üstünde duran bıçağı aldı. Ekrem 'in kalbine sapladı. İki inek: Gülkız'la, Akkız. Tek at: Kıroğlan. Bir de köpek vardı. İlk olay, Kıroğlan'm ayağj pulluk demirine takılıp kırıldığında başladı. Satı, atın baba oğul tarafından öldürülüp, derisinin soyulmasını istedi, satmak için. Mevsim Sonbahardı. Baba oğul Kıroğlan'ı aldılar. Seke seke giden atı derenin yamna getirdiler. Çocuk ağüyordu, babası dalgındı. Bu at onsekiz yıl onlara hizmet etmişti; at acıdan inliyordu. Babası çifteyi bıraktı yere, tütün kesesini çıkardı, bir avuç tütün aldı, serpti atın yarasına. Sıynlan derileri büzüştürdü, kırığın üstüne. Akif biraz ot topladı, atın önüne koydu. At orada kalakaldı. Günler geçti. İlk kann yağdığı gece yattığı kerevetin yanındaki avuç içi kadar pencereye biri vuruyormuş gibi geldi Akife. Kalktı, baktı, Bir şey göremfedi. Feneri yaktı. O zaman savrulan karlar arasından kendisine bakan Kıroğlan'ın gözlerini tanıdı. Herhalde, çok aç ki, geldi. Bir leğene azıcık yem ve saman koydu. Dışarı çıktı. Kapıyı sert bir rüzgâr çarptı. Sonra ev tarafından bir gürültü duydu, koşup feneri üfledi, yattı. Birkaç dakika sonra Satı, evi ahıra bağlayan kapıda bir elinde fener, bir elinde çifte belirdi. Ne var lan, diye gürledi. beşinci gün.... Ben, Akif i Ankara'da, Kalaba Çocuk Islahevi'nde tanıdım. Orada okuma yazma ve demircilik öğrendi. Çıktığında çıraklığı kısa sürdü. Eskişehir dolaylarında bir atölyesi var şimdi. En ince demir işlerini ona yaptırırlar. "Kesik kulaklı demirci Akif Usta" diye kime sorarsaruz size gösterir. BENİM Güvercin Bozok, paçalı, kararmış gümüş renginde bir güvercindi. Olduğu yerde guguklu dönerken, süslü topaçlara benzerdi, alacah. Yeşil Camiin iki minaresi arasında takla atmasını çok severdi. Çıkışı ok gibi, takla dönüşü yaprak süzülüşüne benzerdi. "Selcuk Kartal"nı hep yadırganm. Birbirine bağlanmış iki kartal. Tek güvercin etmez. Ama, dört ytizyılhk Selçuk Güvercinlerini, Konya'da izlediniz mi? Bunlardan birinin, bir büyük Anadolu fırtınasında, yolu Bursa'ya düşebilir. Selçuk güvercinleri de beyaz değildir. Sanınm Bozok soyçekimliydi. Kararmış gümüş renginde. Neyse, konumuza gelelim: Ekrem'den iyi anlayan yoktu, güvercinden. O buna inanıyordu, başkaları da. Nedeni şu: "Cins mi?" diye güvercini ona getirip sorarlarsa yargısı, ya olumluydu, okşaı, iyi besle der OMO. . $İMD. EFEND.M Sı'ZE KN YIL 1924 DE ERKEK BİTTİ