Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/3 HABERLERİN DEVAMI 29 AĞUSTOS 1984 GOZLEM UGUR MUMCU (Baştara/ı 1. Sayfada) Elimizde Murat Akçöllü'nün bir kartı var. 4. Hukuk Dairesi Başkâtibi'nin kartı şöyie: Murat Akçöllü Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi Şefi... Kartın üzerinde de elyazısı ile şunlar yazılı: İstanbul'dan Nusrettin Örücü (Arap Nasri) Bey'in arkadaşı saygılar sunar... Bu kartı ele geçirdikten sonra konuyu üstü kapalı biçimde bu köşede yayınlamış ve ilgililerin dikkatlerini çekmeye çalışmıştık. Bilmeyiz dikkatleri çekebilmiş miydik? Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 8.12.1983 gün ve 117 sayılı kararı yine bir rüşvet savı ile ilgilidir. Başkanlık Kurulu, olay üzerine büyük duyarlık göstererek, Yargıtay eski üyelerinden Cemal Dirik (Tercüman Gazetesi'nin avukatlarmdan) ve avukat Yılmaz Engin haklarında "yargıtay üyelerine intisap iddiası ile.. Para isteğinde bulunmak" savı ile gerekli işlem yapılması için ilgili dosyayı Adalet Bakanlığı'na göndermiştir." Konu, Ankara Savcılığı'nca incelenmektedir. Önceki yıl, Gölcük'te yüzbaşı rütbesinde iki askeri yargıç, Yargıç Yüzbaşı Çağlar Aksoy ve Yargıç Yüzbaşı Eyüp Menteş (Yargıtay eski 1. Başkanı ve Ulusu hükümeti Adalet Bakanı Cevdet Menteş in yeğeni) tutuklu ailelerinden rüşvet alırken suçüstü yakaianmışlar ve ağır hapse mahkum olmuşlardı. Erzincan Sıkıyönetim Komutanlığı'nda görevli Yargıç Binbaşı Halit Cengiz de rüşvet suçundan tutuklu bulunmaktadır. Amasya Askeri Gözetim Evi Komutanı Yüzbaşı Atasoy Fitos hakkında da silah kaçakçısı Ali Açmak'tan çıkar sağladığı savı ile kamu davası açılmış ve yüzbaşı Fitos tutuklanmıştır. 3. Ordu Sıkıyönetim Askeri Savcılığı'nca 11.7.1984 gün ve 1984/201 esas sayılı iddianame ile açılan dava bu ay içinde başlamıştır. Peki ya İstanbul eski Emniyet Müdürü Şükrü Balcı hakkındaki savlara nedersiniz? "GazinocularKralı"olarak bilinen Fahrettin Arslan ile Dündar Kılıç'ın Balcı'ya rüşvet verdikleri savı ile açılan dava henüz başlamıştır. Şu anda Dışişleri kadrosunda Birleşik Amerika'da görevli bulunan Balcı hakkında da idari soruşturma başlatılmıştır. Buna benzer örnekler basında da görülmektedir. Mafya babalarından çıkar sağlayıp görevlerini kötüye kullanan gazeteciler de yok değildir. Bu tür olayları duyan gazete yöneticileri, olayı örtbas edip, yalnızca gazeteciyi "istifaya zorlayarak" olayları geçiştirme yolunu yeğlemektedirler. Tercüman Gazetesi sahibi Kemal llıcak'ın eşi ve gazete yazarlarından Nazlı llıcak, gazetenin Genel Yayın Müdürü Güneri Cıvaoğlu Güneş Gazetesi'ni kurunca, 20 Nisan 1982 günü bakın neler yazmıştı: Temelde transfer ücreti olarak, iki kalemde ödenen 33 milyon liralık mevduat sertifikasını görüyoruz. Bu 33 milyon lira, anında Zürih'te Centrale Bankası'nda dolar hesabına dönüşmüştür. (..) Ya, kamyon ve çeiiksatışından elde ettiği yüzdeler için kalemini bir işadamına kiralayan da bu şahıs değil miydi?^ Bu üzücü örnekleri görüp karamsar olmamak kolay değildir. Ancak, bu örnekleri, birer genelleme konusu yaparak "toplu suçlamalara "girişmek son derece yanıltıcı olur. Birkaç olaya bakıp, Yargrtay'ı, basını, askeri yargıyı, emniyet örgütünü suçlamak ve bu temel kurumlara bu bireysel olayların merceği ile yaklaşmak çok sakıncalı bir yoldur. Demokrasi kurumlar ile yaşar. Kurumlann, o kurumlarda çalışanların dışında ayrı birer kişilikleri vardır. Rüşvet hemen hemen her kuruma girer. Bu bireysel olaylarla kurumlann saygınlığını çok ayrı yerlerde tutmak ve bu kurumlara gölge düşürmemek gerekir. Eğer kurumlar, bireysel boyuttakı olayların yol açtığı genel suçlamalarla yıpratılırsa, devleti oiuşturan temel kurumlar da birer birer eriyip, yok olurlar. Ceza hukukunda sorumluluk kişiseldir. Kişisel sorumluluk nedeniyle bu kişilerin bağlı bulundukları kurumları toplu suçlamaların hedefi yapmak, bu kişiler yerine kurumlann yargılanması gibi insan ölçülerini aşan bir suçlama alışkanlığı yaratır. Yargıtay'da, silahlı kuvvetlerde, askeri yargıda. emniyet örgütünde ve basında görevlerini onurla sürdüren binlerce kişi görev başındadır. Bu gibi olaylar nedeniyle onlann duydukları acı, acıların en büyüğüdür!.. Geç emeklilik yolda (Baştarafı 1. Sayfada) daha sonra ANAP Kurucular Kurulu, öğleden sonra da Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'le 80 dakikalık görüşmesinden sonra gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Özal, bazı bakanlara "sarı kart gösterilmesi"ne ilişkin olarak, "Bu hadiseler kaç defa tekerriir etti, yeni değil yani" dedi. Özal, Başbakan olarak "modern, Ueri ülkelerin başbakanlan gibi tatil yapamamaktan ' yakındı, "tatilinin bile eleştirildigini" söyledi. Başbakan, zamlar konusunda, "Hiç kimse bir şey diyemez" dedi. Özal, Çankaya Köşkü'nden çıkışmda kendisine sorulan sorulara şu yanıtlan verdi: Dogu'daki olaylarla ilgili yeni bir gelişme var mı? ÖZAL Bu olaylarda öyle büyütülüp abartılacak bir durum yok. Bunu açıkça ifade edeyim, bir basit eşkiyalık, terörist olayıdır. Bastırılmıştır. Zaten kendileri bir iki saatlik bir gösteri yapıp kaçmışlardır. Bir kısmı yakalanmıştır. Gerekli tedbirlerin hepsi ahnmıştır. Hadise budur. Sapen1 konusunda Nijerya'ya gönderdiğiniz mesaja bir yanıl var mı? ÖZAL Gelmişse ben bilmiyorum. KİT'ler konusunda kararnamelerle ilgili bir yeni gelişme var mı? ÖZAL Şimdi KlT'le ilgili olarak basında çok yanlış şeyler Çikıyor. Bildiğiniz gibi, KİT'lerle ilgili bir kararname çıktı. Bu, yönetimde yeni bir yaklaşım getirmiştir. Böylece KlT'lerin daha iyi çalışmasını öngören bir sistem getirilmiştir. Bu düzenleme, bazılarının yazdı|ı gibi ANAP'lılaştırma değil, KİT'İere doğru dürüst bir yönetim kazandırmaktır. Ancak bu düzenleme larihi 18 ağustosla bitti, atamalar hâlâ yapılmadı.. Atamalar konunusunda bir hızlandırma çalışmaşı var mı? ÖZAL Hayır, yani hızlandırma derken bazüarını belki daha sonra yapma ihtimali var. Bazı KtT'lerin özel birtakım durumlan var. O durumları bir ek kanunla tekrar icra etmemiz lazım. Bugün Cumhuriyet gazetesinde bazı bakanlara sarı kart verilmiş... ÖZAL Canım, kaç defa bu hadiseler tekerrür etti. Işte, yeni değil yani. Ben her zaman söylediğim gibi... Ben bazen diyorum ki san kartı kendiniz gösterip sonra gene kendiniz soruyorsunuz. tLERİ ÜLKELER Tatiliniz çok eleştiri konusu oldu ve siz yokken bazı bakanlar da Ankara'dan gittiler. Bunun için başka tatilleriniz için hiç olmazsa bakanlar için bir önlem düşünmiiyor musunuz? ÖZAL Eleştiri yaparlar. Benim tatilimi bile eleştirdiler. Halbuki normal tatiller hariç cumartesi pazar yılda 104 gün eder. Bir de buna 10 gün kadar resmi tatilleri ekleyin. Herkesin bir 114 gün tatil günü var. Tabii, bizim gibi bakanlık koltuğunda oturanlar için böyle bir tatil mevzubahis değil, ülke şartlarında. Yalnız şunu da mütalaa ediyorum, tatil yapmak, dinlenmek, yeni bir enerji ile çalışmak, her meslek için elzemdir kanaatindeyım. Ama maalesef memleketimizde bu usul o manada daha yerleşmedi. Yani bir başbakan, modern, ileri ülkelerin başbakanları gibi tatil yapamıyor. çaiışanlar dahil herkesin güvencesidir. Öyle değil mi? Yani emekli olmaya yakın olanların değil sadece, genç arkadaşlarımın hepsinin güvencesidir. Eğer insanlar 4045 yasında emekli olur, ondan sonra da 20 sene emekli kesintisi öder, ondan sonra da 30 sene sigortadan para ahrsa, bu sistem yaşamaz. Sigorta sistemini yaşatmak, önce devletin vergisi ve hatta sigorta aidatını arttırması ile mümkün olur. Çahşanlar, çalışmayanlara" keselerinden para transfer ederler. Bu da sosyal adalete aykındır. Bugün sosyal sigortalarda kesinti yüzde 34'e çıkmıştır. Belki daha yükseğe çıkmak mecburiyetinde kalırız. Ama bunun bu kadar yükseltilmesi, çahşanlar bakımından doğru değildir. İleri ülkelerde bu yaş 65'e çıkartılmıştır. Hatta daha önce emekli oluyorsunuz ama parayı 65 yaşından sonra alıyorsunuz. Gelişen, ilerlemekte olan bir ülkeyiz. Bu karşılanmaz yükleri calışanlann üzerine atamayız. Alternatifi nedir? Aidatlan yükseltmektir. Para basmaktır. Yani karşılıksız para basmaktır. Enflasyon yani. Onun için işin doğrusunu yapma mecburiyeti var, doğrusu neyse teknisyenler oturmuşlar bakmışlar, plana koymuşlardır. Hükümetlerin vazifesi böyle önemli konuların kanununu yapıp, Meclise getirmektir. GENÇ tŞStZLER Emeklilik yaşını yükseltirken kadrolann boşalmaması dunımunda genç işsizlere ilişkin önlem düşünüyor musunuz? ÖZAL Bunda genç işsizlerin ne alakası var? Tam tersine, eğer böyle devam ederse, şöyle hadise oluyor: Emekli oluyor, bir başka yerde calışıyor. Işsiz olmuyor o. Hem emekli, hem iş sahibi oluyor. Çift iş yani. Emekli oldu mu, emekli olmalı insan. KİMSE BİR ŞEY DİYEMEZ Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem, geçtiğimiz temmuz ayından sonra fiyatlarda düşme başlayacagım ileri sünmüştü. Oysa üst üste yeni zamlar yapıldı. Bundan sonrası için yeni zamlar var mı? ÖZAL Bak şimdi, zamlar konusunda hiç kimse bir şey diyemez. Hiç bu konuda konuşmam. Bir ekonomik programı doğru uygulamak lazım. Bu da en önemli vazifemizdir. Bunu da doğru yaptığımızı biliyoruz. Özal, Cumhurbaşkanı Evren ile yaptığı görüşmede tsviçre ve F.Almanya seyahatları ile ilgili bilgi sunduğunu, ayrıca hükümet çalışmaları hakkında bilgi verdiğini sözlerine ekledi. HALKIN SESt İYİDİR Cumhurbaşkanhğı Köşkü'nün çıkış kapısındaki soruyanıth "toplantı"sını, "Tamam beyler bu kadar" diyerek tamamlayan Başbakan Özal, buradan ANAP Kurucular Kurulu toplantısına gitti. Başbakan ve ANAP Genel Başkanı Turgut Özal, 3,5 saat kadar süren ANAP Kurucular Kurulu'nun toplantısından çıkarken yaptığı açıklamada, "Arkadaşlanmız gittikleri bölgelerden halkın sesierini getirdiler. Bize göre halkın sesi iyidir" dedi. Özal, ilköğretimde 6 yaş uygulaması ile ilgili olarak da, genelde 7 yaşın altındakilerin öğretime hazır oldukları kanaatini taşıdığını, ancak okul, dersane ve öğretmen sorununa çözüm araştınldığını söyledi. Eğitimde şenlîk var (Baştarafı 12. Sayfada) olarak öğretmenlere tanıtıcı broşürler gönderdi. Her okula mini bir kompütür de gönderileceğini, öğretmen ve öğrencilerin bilgisayar kurslarına tabi tutulacaklarını söyleyen Dinçerler, daha sonra, "Japon egitim sisteminin Türkiye'de uygulanması söz konusu degil, broşürler sadece eğitici nitelik taşımaktadır" dedi. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı, ders kitaplarının müfredatlarının değiştirileceğini, okullara Arapça dersleri konulacağım beyan etti. Dinçerler, daha sonra Arapça konusunda araştırma yapıldığını, konuyla ilgili her şeyi çıkaracaklan bir broşürde açıklayacaklarını söyledi. Bu konuda başka bir açıklama yapmayı reddetti. NELER VAR? Yükseköğrenim görecek öğrenciler için barınacak yer bulma sorunu konusunda YURTKUR dışında bakanhkça somut bir çalışma yapılamazken, yurt kayıtlannm bitmesine üç gün kala, Bakan Dinçerler, özel yurt açmak isteyenlere kolaylık sağlanacağını açıkladı. Bu sorunların dışında Bakan Dinçerler'in ortaya koyduğu öğretim dönemi basında çözüm bekleyen diğer sorunlar ise şunlar: • Özel eğitim kurumlan için yönelmelik çıkanlacak, dershane ücretleri konusunda karar verilecek. • Kahvehanelere kitap ve eğitici video kasetler gönderilecek. Pilot bölge olan Ankara'da çalışmalar başlayacak. • Okullarda yabancı dil zorunlugu kaldınlacak, yabancı dil dersleri seçmeli olacak. • Evlilik dersleri konusunda çalışmalar devam ettiriliyor, komisyon hazırlıkları sürüyor. Ama bu ders, sosyal bilgiler kitabı içinde okutulacak. Öte yandan, yükseköğretimde "isteyen her ögrenciye kredi verilmesi yanlış bir düşüncedir" diyen Dinçerler'in görüşleri doğrultusunda bakanlık karan bekleniyor. İsteyen her ögrenciye kredi verilmemesi için ise yönetmelikte değişiklik yapılarak TBMM'ye sunulması gerekiyor. Bakanhkça ortaya konulan vaat ve sorunlar bu noktalarda toplanırken, ilk ve ortaöğretim kurumlannda eğitime 10 gün, yükseköğrenim kurumlannda ise yaklaşık 1 aylık bir süre kaldı. Bakanlık yetkililerinin son güne kadar kesin bir görüş belirtmekten kaçındıklan 6 yaş uygulaması konusunda karar, üç aylık bir süre sonra Bakan Dinçerler tarafından açıklanacak. 6 yaş uygulaması konusunda bazı uzmanlar ise, "devamında yarar olduğu" görüşünü savundular. Uzmanlar 6 yaş uygulamasını. "erken hayata atılma" ve "üretim sürecine katılma" olarak görürken, 6 yaş çocuklarının başarı oranlannın düşük olmasının bir anlam ifade etmediğini, yüzde 55 başarının bile oldukça iyi bir oran olduğunu ileri sürdüler. Bakan Dinçerler, beyanlannda 6 yaş uygulamasının karşısında olduğu izlenimini verdirirken, Başbakan Turgut Özal, uygulamadan yana olduğunu açıkladı. Bu arada Cumhurbaşkanı Kenan Evren, dün saat 15.00'te Dinçerler'i Çankaya Köşkü'nde kabul ederek bir süre görüştü. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Hastanede Sünnet Düğünü... Ankara Numune Hastanesi Başhekimi Mustafa Kemal Kavuzoğlu, bugün saat 14.00'te, hastanede sünnet düğünü yapıyor. Çoğu, Çocuk Esirgeme Kurumu'nda kalan çocuklarla, babaları cezaevierinde yatan hükümlü çocukların sünneti bu. Başhekimin sekreteri Nezahat Kansu, basına olayı haber verirken, olayla ilgileneceğimi düşünerek beni de aramış. Nezahat Hanım'a: Çetin Altan'a da haber verin, dedim. O, bu konu üstüne çok yazı yazdı... Gerçekten Çetin Altan, köylerde yetersiz kişilerin sakat sünnetleri yüzünden, insanların ruh sağlıklannın nasıl bozulduğunu anlatırdı. Çocukluğumda, Anadolu'da çocukların sünnetlerini Çingeneler yapaıiardı. Mahalleye Çingeneler gelince ödümüz kcpardı, yine bir şey olacak diye... (Çingenelere saygım olduğunu hemen vurgulayayım.) Çingene kanları fala bakariar, buna karşılık, torbalanna bulgur, tarhana konurdu. O zamanki söylentilere göre, Çingeneler sünnette, kopan parçayı atmazlar, eşlerine veriıier, onlarda başlarına takarlardı... Numune Hastanesi Başhekimi Mustafa Kemal Kavuzoğlu anlatıyordu: 38 yıl önce cerrahide asistandım, İstanbul Üniversitesi'ndeydim. 68 yaşında bir adam, rica etmişti: "Ölmeden sünnet olmak istiyorum" demişti. Onu sünnet ettim. Sonra askere gittim, Bingölosıralar, "taşdevri"n\yaşryordu. Askerdeyken, askerierden sünnet olmamışlann sünnetini yapardım. 1978'de Oğuz Aygün, bir gün "Çok yoruluyorsun, haydi Beypazan'na gidelim. Politika yok. Dut yiyeceğiz dalından!" dedi. Gittik. Köyün birinde de bir sünnet yapılıyordu. Oğuz Aygün, "Glt gör istersen" dedi. Gittim. Okuması, yazması olmayan bir adam, cebinden bir ustura çıkardı, biri çocuğu tuttu. Adam, cebinden uyduruk bir kolonya ile pamuğu ıslattı. Veee kesti! bu cinayeti görünce, hemen oradan kaçtım. Bir cerrah kaçar mı, kaçtım işte... M.Kemal Kavuzoğlu'nun o zamandan beri, kafasındaymış, bir gün yoksul çocuklarını hastanede sünnet etmek. Ancak, bir sorunu vardı başhekimin, sünnet olan çocuklara, hiç değilse küçük birer armağan nasıl verilecek? Varlıklı bir ünlüye başvurdu, aldığı yanıt şuydu: Yok kardeşim, sünnet olacak çocuklara armağan verecek olursam, yann yüz bin kişi çıkarl Armağan konusu önemliydi ama gerçekten. Çocukluğumda, yastığımın altındaki boyalı peynir şekerlerini nasıl unuturum? Sünnetlerin hastanelerde, uzmanlar eltyle yapılması, elbette bir uygarlık işi. Bir arkadaşımın söylediğine göre, orada da dikiş atıldığından az biraz estetik sorunu çıkıyormuş. Ama, htç değilse sağlıklı ya... • • • Geçtiğimiz pazar günü, Hirfanlı Baraj Gölü kıyısına pikniğe gittik. Oldukça kalabalıktık. Ankara'dan gidenter arasında, Deniz Baykal, Fikret Ünlü, Ahmet Melik, Ertuğrul Günay, Eşref Erdem, Altan Tuna, gazetecilerden de, Teoman Erel, İsmet Solak var. Köyterden geçiyoruz; toprak damlı köylerde TV antenleri gözümüze çarpıyor. Belki de renkli TV'ler. Köylü de, izliyor kentlinin izlediklerini. Yaşamanın ne olduğunu da görüyor. Köylerde tenis kortlan, kadın berberteri yok ama, sanıyorum zamanla onlar da olacak. Teknik gelişmeler, uygarlığı da götürüyor. Oraya, Beşer Baydar'ın çağrılısı olarak gittik. Geçen yıl da, benzeri bir pikniği yazmış, yazının çoğunu 1.85 boyunda Celal Mutlu'ya ayırmıştım. Ağabeysi Harun Mutlu ondan da uzun. Pikniğe, Şereflikoçhisar SODEP İlçe Başkanı Cengiz Aktaş, Kaçariı Belediye Başkanı Efrail Şahin, Refah Partili Avukat Mehmet Sevim ile daha başka köyiüler de geldiler. Her partiden kişiler var anlayacağınız... Yakın bir köyde sünnet düğünü mü ne varmış; az sonra davulcuyla zurnacı da geldi pikniğe. Hirfanlı Baraj Gölünde kerevit üretiliyor; köyluler, "Kooperaffler Biriiği" kurmuşlar, dıssatımı kooperatif eliyle gerçetdeştiriyoriar. Kerevitten gelen para, tanmdan gelenden çokmuş.. Bir gözlem: Gübreye yapılan son zam, buğdaya yapdanı altp götürmüş. Ne yapacakJannı şaşırmış gibiler. Turgut Bey, 6 Kasımdaki gücünde değil belli, ama ses çıkaran da yok. Köyluler, olup biteni sessizce seyrediyorlar. Tarlalar "boş kalmasın" diye ekiliyor. Karın tokluğuna çalışıyorlar bir bakıma.. Ankara'da olup biten her şey, onların da kulağına gidiyor; oturup tartışıyorlar Rahatlannın kaçmasını istemiyoriar, yukanda gürültü istemiyortar... Fıkrayı, Diyarbakırlı Avukat Turgut Akın'dan dinlemiştim, orada da dinledim. 27 Mayıstan sonra, Hakkâri'nin Şemdinli'sine atanan bir kaymakam, köyiüleri toplamış, ilçenin ileri gelenlerini: Ağalar, beyler, demiş, ben buraya hizmet etmeye geldim, ne isteğiniz varsa söyteyin... Kimseden ses yok. Kaymakam, yinelemiş, "Ne istiyorsunuz, söyieyin?" diye. Biri, ileriye çıkmış: Bizim bir isteğimiz yok beğ, demiş. Biz padisahlıktan beri, her partiyi denedik, bizim buraya bakan olmadı... Canım, ben sizin kaymakamınızım, size hizmet etmek istiyorum; hele, hele konuşun... Kusura bakma beğ, sana kaba bir mesel anlatacağım, bağışla beni... Söyle bakalım, dinliyorum... Affedersin, farzet ki sen bir katırsın, biz de sinegük. Kuyruğunun altına sıkışmışık. Kuyruğunu gevşek tutarsan rahat ederüz, sıkarsan ölürük. Kurban olayim kaymakam beğ, kuyruğunu sıkma, başka bir şey istemezükl. Kaymakam sonra anlatryor olayı: "2.5 yıl orada kaldım, bende bir ilke oldu. Onlara bir kötulüğum olmasın diye uğraştım. Böylesine cana yakın insanlar da görmedim..." Katır, o yörelerde, köylülerin en büyük yardımcısıdır. Kaymakamı katıra benzetmeleri, bir saygısızlıktan değil, saygıdandır. YURTKUR, AÇIKTA KALAN ÖĞRENCİLERE . PANS/YON İÇÎN ARACI OLACAK. Haberi 7. Sayfada Köprü (Baştarajı 1. Sayfada) zenlemelerı de Kamu Ortaklığı Kurulu uygulamaya koyacak. Kurul, belli kişi ve kuruluşlara tesbit edilecek miktarın üzerinde hisse senedi satılmamasına da karar verebilecek. Ekonomik Işler Yüksek Koordinasyon Kurulu, Kamu İktisadi Teşebbüsleri hakkındaki kanun hükmündeki kararname kapsamında bulunan tesislerden hangilerinin işletme hakkının devredilebileceğini belirleyecek. işletme hakkı, devir işlemleri ile Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı Fonu'nun kararları doğrultusunda Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi'nce gerçekleştirilecek. Yönetmelik uyannca, gelir ortaklığı, hisse senedi satışı ve işletme hakkı devrinden sağlanan gelir "Kamu Ortaklığı Fonu''nda toplanacak. Fonun en az yüzde 10'u kalkınmada öncelikli yörelerde istihdamı arttmcı özellikte ve kamunun en az yüzde 10 hissesi bulunan yatırım ve işletmelerin fınansmanında kullanılacak. Yönetmelik, üretim konusu milli güvenlikle ilgili tesislerin hisse senetleri ile işletme hakkının devredilmesi durumunda Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı'nın görüşünün alınması zorunluluğu da getiriyor. • Olümcül (Baştarafı 12. Sayfada) bir yan etki yaratmadan ve saglıkh bir gelişim göstermesi halinde, yaygın bir şekilde uygulanmasına başlanacağım belirttiler. TÜRKİYE'DEKİ UYGULAMA Aslında yanık olayları için günümüze değin birçok yöntem uygulanıyordu. Bunlardan bir tanesi de, söz konusu çocuklarda uygulanan yöntemin bir benzeri. Derinin yanmamış bölümlerinden parçalar alınıyor. Yanmış bölgeler temizlenerek oralara dikiliyordu. Plastik cerrahide "deri aşüaması" adı verilen bu yöntemi, İstanbul Üniversitesi Cerrahi Bölümü Profesörlerinden Bedrettin Görgün şöyle anlatıyor: "Deri aşılaması adını verdigimiz bu ameliyatta, yeni yanık vakalarında, bastanın yanık dokusu kaldmlır ve sağlıklı bölgelerden aynı oranda deri alınarak buraya dikilir. Aynı yöntemi yanık sakatlıklannda da kullanınz. Vücudunun yüzde 50'sinden fazlası yanmış olan hastalarda ölüm oranı fazla oldugundan, söz konusu ameliyat uygulanamadan hasta ölür. Bu arada hastayı hayatta tutabilmek için hayvan derisi ya da kadavra derisi kullanılarak tedavi yoluna gidilir. Ne var ki, ülkemizde yeterli derecede bir "yanık merkezi" ne yazık ki yoktur. Bir Gülhane Hasıanesi'nde yanık Unitesi vardır o kadar". GENÇLER DAHA ŞANSLI 1. ve 2. derecede yanıklann kendi kendilerini tedavi ettiklerini söyleyen Prof. Dr. Bedrettin Görgün, "deri aşılaması" yöntemine daha çok 3. derece ve daha üst derecedeki yanık vakalarında gereksinme duyulduğunu belirtiyor. Genç hastaların kurtulma oranımn oldukça yüksek olduğunu, ancak çocuk ve yaşlılarda direnç daha az olduğu için, ölüm oranının daha yüksek olduğunu belirten Görgün, "Yeni yöntemin ne sonuç vereceğini zaman gösterecek" dedi. Imar Affı Duisburg yaııgını (ttoştarafı 1. Sayfada) meyen polis, b a a kalıntı eşyadan çıkan yangının bir sabotaj da olabiJeceğini bildirdi. Toplam 57 Türk ile birkaç Yugoslav'ın yaşadığı binada yangın çıkması üzerine, ikinci kattaki daireden atlayarak ağır yaralanan ve hastaneye kaldınlan Rukiye Satır'ın, bacaklarında kınklar bulundugu ve hayati bir tehlikenin söz konusu olmadığı açıklandı. öte yandan Duisburg kentinde yaşayan bir grup Türk ve AJman'ın, 4 ay kadar önce, konutlarının yıkılma planlarına karşı yasal başvuruda bulundukları bildirildi. "International Herald Ih'bone" gazetesinde yeralan bir yazıya göre, kentte Türk işçi ailelerinin çoğunlukta olduğu Huttenhaim mahallesinde, işçilerini banndırmak için bu yüzyüın başında lojman tipi konutları yapan Mannesmann çelik firması, apartmanlan onaracak parası olmadığını ve 7 bloğun 4'ünü yıkmak istediğini belirtiyor. Isçilerinin çoğunluğu Türklerden oluşan Mannesmann firraası, çevre halkı tarafından Almanya'ya yabancı işçi akımının başladığı 1960Tı yülarda binalan kapasitesinin üzerinde binlerce Türk işçisiyle doldurmak ve ihmalkârlık yapmakla suçlanıyor. Binaların korunmasını savunan yerel avukat ve mimarlardan yardım gören ve yıkma planına karşı çıkan 20'si Alman 10'u Türk, 30 Huttenheim sakini, ekonomik açıdan güç durumda olan firmanm, maliyeti yüksek bu tür bir onanm projesinden kaçındığını belirtiyorlar. Duisburg Belediye Başkanı Josef Krings, kent yetkililerinin Mannesmann konutlannın yıkılmasına karşı çıkması durumunda, binaları satın almak zorunda kalacaklarını, ancak bunun için de yeterli paralan bulunmadığını söylüyor. Barış (Baştarafı 1. Sayfada) gili olarak görüşünü belirtirken, 14 Kasım 1983'te TCY'nın 141/1 maddesi uyannca 8'er yıl hapis cezasına çarptınlan ve halen tutuklu olan sanıklardan Mahmut Dikerdem (Dernek BaskanıEmekli Büyükelçi,) Ali Sirraen (Gazetemiz yazarı), Orhan Taylan (Ressam), Ergun Elgin (Mühendis) ile halen firarda olan Ataol Behramoğlu (Ozanyazar) ve TCY'nın 141/5 maddesi uyarınca 5'er yıl hapis cezasına çarptınlan Niyari Dalyancı (Gazeteci), tsraail Hakkı Öztonın (Adana eski milletvekili), Gündoğan Görsev (Yayıncı) hakkındaki hapis cezalarının onanmasını istiyor. Askeri Yargıtay Başsavcıbğı 8'er yıl hapis cezasına mahkum edilen ve tutuklu olan sanıklardan Reha Isvan, Erdsü Atabek (Gazetemız hekimi), Harun Aykut Göker, Tahsin Usluoğlu, Haluk Tosun, Ali Erol Taygun, Metin Özek, Gençay Şaylan ve Hüseyin Baş ile henüz teslim olmayan sanıklar Şefik Asan, Aybars Ungan, Nedim Tarhan, Nurettin Yılmaz ile 5 yıl hapis cezasına çarptırılan Orhan Apaydın (Gazetemiz avukatı) ve Melih Tumer hakkındaki kararın bozularak tahliyelerini istiyor. Prîmini F. Almanlar (Baştarafı 1. Sayfada) şan komisyonla KWİJ ve AECL firması temsilcileri arasındaki görüşmeler sürdürülüyor. Bu arada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cemal Büyükbaş, her iki fırmanın temsilcileriyle özel görüşmeler yapıyor. Jki firma da hazırladıkları yeni teklifleri iletiyorlar. Hafta sonuna kadar sürecek olan görüşmelerin sonucunda Başbakan Turgut Özai'a FederaJ Aİmanya'ya yapacağı ziyaretten önce bir "not" hazırlanacak. Ankara Akay caddesinde sabibinden satılık kömür kalcriferli daire. 2 oda, salon açık ve kapalı terası. Işyeri olabilir. Tel: 25 26 12 • El çantamın içinde sigorta kartımı, şoför ehliyetimi, THY apron kartımı, THY giriş kartı ve spor salonları serbest giriş kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. HÜSEYÎN OFLAZ SATILIK DAİRE KONGRE TAKVİMİ Kurucular Kurulu toplantısında ANAP'ın kongre takvimi de belirlendi. Buna göre ekim ve kasım aylarında köy ve mahalle toplantıları yapılacak, kasım ve Sizin ve Maliye Bakanı'nın ocak ayları arasında ilçe, şubat emeklilik yaşının yukseltilmesive mart ayları arasında il kongne ilişkin sözleriyle konu yeniden giindeme geldi. Çeşitli kesimler releri tamamlanacak. Kurucular Kurulu, tarihini saptamadığı Büden büyük tepki var. yük Kongre'nin ise nisanmayıs ÖZAL Bakın, şimdi bir şey söyleyeyim: Bu TBMM'den ge \ arasında yapılmasını ilke olarak çecek, geçmesi lazım. Biz her şe benimsedi. yin doğrusunu yapmak duruANAP Genel Başkan Yarmundayız. Meseleyi bir seçim endişesi vs.ye götürmek duru dımcısı Halil Şıvgın da toplantımunda değiliz. Sosyal sigorta dan sonra yaptığı açıklamada, il sisteminin çökmemesi lazım. ve ilçe örgütlerinin kongreye haSosyal sigortalar sistemi, bugün zır olduğunu söyledi ve ANAP'ın milliyetçi, muhafazakâr, ekonomide serbest rekabetten yana ve sosyal adaletçi prensiplerini benimseyen herkese kapılarının (Baştarafı 12. Sayfada) açık olduğunu bildirdi. Şıvgın, 2.8'e bir düşmüştür. Hatta biz "12 Eylül öncesine dönmek iskorkuyoruz ki, bu senenin so teyenlere, huzur yerine kavga isnunda ikiye bir oranına düşecek teyenlere kapımız kapalıdır" detir, aktifpasif oranı. Eğer taraf di. sız bir gözle bu durumu değerlendirirseniz, böyle bir sosyal giivenlik sisteminin uzun süre dayanmasına imkân yoktur. Yani bir noktada diyor ki, Türki (Baştarafı 1. Sayfada) ye genç emekliler ülkesi olmamalıdır. Bu nedenle Beş Yıllık sini izlediğini görünce bir türlii Kalkınma Planı'nın amir hü giyemediği "özel açık elbisesi''ni giyip kendini sahneye attı. kümleri arasına girmiştir. Ama Bestecişarkıct Selami Şahin yine ifade ediyorum, düzenleme bir kanun değişikliği ile yapıla de Semra Hanım 'ı en ön sırada caktır. Eski kanunlar yürürlük görünce kendi bestesi olan "Tate olduğuna göre bugün için de pılacak Kadtn"ı Semra Özai'a "ithaf ettiğini" söyledi. Daha ğişen bir durum yoktur. Ne işçilerimizin ne de konuyla ilgili sonra da öniinde diz çökerek olanların telaş etmelerine, pani "ithaf ettiği" şarkıyı okudu ve ğe kapılmalanna gerek yoktur." Semra Özal'ın elini ö'ptü. "Emeklilik için yaş sının yeCecenin olayı ise "bilezik meni sigortalı olacaklar için mi söz konusu olacak?"biçimindeki bir selesi"nden çıktı. Sahneye gelen soruya ise Mustafa Kalemli, Ajda Pekkan, bir ara Semra "Ben benüz bu konuda bir ça Özal'ın yanına inerek kolundalışma var demedim dikkat edi ki bileziğini bir anda Bayan yorsanız. Şu anda eski kanunlar Özal'ın koluna takıverdi. Bayan yürüriüktedir. O kanunlar yü Özal önce şaşırdı, sonra da giilrürlükte olduğuna göre degişen dii. Ajda, bir ara giysisini değişhiçbir şey yoktur," karşıhğını tirmek için kulise girince, Bayan Özal, bir rivayete göre bir milverdi. (Baştarafı 1. Sayfada) harç cezası vermek beş kat ceza vermekten daha iyidir. Yeminli bürolara para yatırmış ancak yeminli bürolann batmasıyla, işlemlerini yüriitemeyenlerin durumu ae olacak? GtRAY Batan yeminli büro olduğunu sizden duyuyorum. Yeminli bürolann para kaptığı kanaatinde değilim. Vatandaşın da piyasadan cekilen yeminli bürolarda parası kaldığı kanaatinde değilim. Parası kalanlar var ise onların vilayete müracaat etmeleri gerekiyor. Bu kanunda yanlı. Ama yine söylüyorum, bu bilginin sağlıklı bir bilgi olduğuna inanmıyorum. DtLEKÇE HAKKI Bakanlar Kurulu aynca dilekçe verme hakkını yeniden düzenleyen yasa tasarısını kabul ederek Meclis'e gönderdi. Yasa tasarısında Türk vatandaşlarının kendileri veya kamuyla ilgili dilek ve şikâyetlerini "Yazı ile TBMM veya yeikili makamlara başvurma" hakkına sahip oldukları belirtildi. Tasarıya göre, Türk vatandaşlanrun TBMM veya yetkili makamlara verdikleri veya gönderdikleri dilekçelerde, dilekçe sahibinin adı, soyadı, imzası, iş veya ikametgâh adresinden birisinin bulunmaması halinde, dilekçe eksik sayılacak ve hiçbir muameleye tabi tutulmayarak geri gönderilecek. Belli bir konuyu içermeyen, yargı mercilerinin görev alanına giren konularla ilgili olan dilekçeler incelenmeyecek. Aynca dilekçe sahibine, iki ay içinde yetkili makam tarafından bilgi verilmesi zorunluluğu getirildi. Ancak kamuyla ilgili dilek ve şikâyetler hakkında yazılı bilgi verme zorunluluğu yetkili makamın olmayacak. Yetkili makam istediği takdirde yazılı bilgi verecek. Bir yıkılsa, on yapılıyor (Baştarafı 1. Sayfada) Murat Bayındır'ın evinden uzaklaşıp, Dikmen deresine iniyoruz, güç bela. Derenin karşı kıyısında, bir tarafı hemen hemen yıkık, yüksekte olduğu için altına tek kalas konularak tümüyle yıkılması önlenen bir başka gecekondunun yanına gidiyoruz. Pazar günü belediye PTT işçisi Rasim'in evinin yansını yıkmışlar. Evin önündeki merdiven de bu arada gittiğinden, kapı bir buçuk metre kadar yukarda kalmış. Evin bir odası dolu gibi. Pencerede cam var. Camın bir böümüne yuvarlak delik bile açılmış soua borusu için. İki divan, yerde kilim serilı. Mütevazi bir dolapta çay kutusu, çaydanlık, tencere ve bardaklar duruyor. Duvarda sırasıyla gaz tüpü, hamur tahtası, plastik su bidonlan ile süpürge duruyor. Ev terkedilrniş sanırken, komşu çocukları geliyorlar. Evin sahibi PTT işçisi Rasim'in karısı Esma Hanımı çağırdıklanm söylüyorlar. Bu ev kıymetli sayıhrmış. Nasıl deniz kenarındaki ev ler kıymetliyse, gecekonduda da çeşme yakınındaki yerler kıymetli olurmuş. Esma Hanım, "Devlet izin versin de yapsın vatandaş. Böyle millete faydalı çalışsın". "Onlar yıkarlarsa ben yine yapanm. Kış <in olsa kar da olsa". Semra Özal ile Ajda yon lira değerindeki bileziği bir kutu içinde Ajda Pekkan 'a geri gönderdi. Olaya bir hayli sinirlenen Ajda ise, bileziği "uğurgetirsin" diye armağan ettiğini söyledi. Bayan Özal, daha sonra sahneye gelen Samime Sanay'ı da izledikten sonra saat 02.00 dolayında gazinodan ayrıtarak Büyük Efes Oteli 'ne döndü. Bilezik olayıyla ilgilyoğun bir kulis dün özellikle sanatçı çevrelerinde dolaştı. Semra Özal, gece Ajda Pekkan 'ı arattı, ancak bulamadı. Kapıkule'de 4 görevli daha gözaltına alındı EDİRNE (Cumhuriyet) Kapıkule gümrüğündeki yolsuzlukİa ilgili operasyon devam ediyor. Dün de gümrükte görevli 4 kişi gözaltına alındı. Edirne Gümrükleri Başmüdürü iken Mersin Gümrükleri Başmüdürlüğü'ne geçici görevle getirilen Nihat Altınöz'ün, de son operasyonlarla ilgili olarak dün Mersin'den polisçe alınarak Edirne"ye yola çıkarıldığı bildirildi. Evliya Çelebi'nin Viyanası (Baştarafı 12. Sayfada) Beş günlük Saint Gilgen'de beş günlük ikamet bizi Mozart'ın validesi ile hemşehri yapmaya yetmedi ama Türkiye'den beri "Matlub Bakiye" vererek süriip giden yorgunluğumuzu aldı. Beş günün faturası iki kişi için 3500 Şilin oldu. (70 bin TL.). Bunun içinde 15 bin lira teleferik parası ile 10 bin lira motor gezintisi var. Yoksa, babanızın evinde bile daha fazla rahat edemeyeceğiniz, 5 gecelik pansiyon ve kahvaltı paralan 30 bin lira. Kahvaltılar öğle vakitlerini bakkal, manavdan alacağınız, Güney Afrika üzümü ve peynir ile geçiştirmenize olanak tanıyacak kadar doyurucu. Akşamlan ise Istanbul'da Ankara'da "sosyete gıdası" haline sokulan Avrupa ortadireğinin pizası, spagettisi ile yetinirseniz, ödeyeceğiniz adisyon yüzünden, ne 657 sayılı kanuna ne toplu sözleşme nizamına, ne de feleğe küfür etmeyeceksiniz. Y'arın: Almanya AVŞA'DA Telefonu ile Satılık Arsa Tel: 575 52 58 575 47 50