25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 TEMMUZ 1984 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURİYET/5 SENEMA Birkajç sinema kitabı üzerine Türkiye'de büyük eksikliği duyulan sinema kitapları yayınında bir kıpırdanma görülüyor. Cemil Filmer'in anıları, Taner Ay'ın iki kitabı, "Videosinema" dergisi bu ilginin en son ve elle tutulur kanıtları. Son derece ölu olan sinema kitapları yayımında son aylarda bir kıpırdama başgosterdi. Sinema Günleri 84'un gordüğü büyuk ilginin de kanıtladığı, sinemaya daha ciddi, daha kapsamlı bir biçimde yaklaşan, kuşkusuz çokluk genç, yeni bir okuyucu/izleyıci kitlesinin varlığıyla ilişkili bir olay bu... Umalım ki bu olumlu gelişme somut ve sağlam bıçimde sürsün... ATİLLA DORSAY Tarihçi Fernand Braudel Fransız Akademisi'nde Kültür Servisi Fransız Akademisi, Andre Chamson'un yerine ünlü tarihçi Fernand Braudel'i uyeliğe secti. "Annales" dergisi çevresinde toplanan "Yeni Tarih Okulu" da Braudel'le birlikte Akademi'ye girmiş oldu. Fernand Braudel yalnızca, her biri otuzar yıllık araştırma ürünü olan iki dev kitabın yazarı değildir. (Bunların ilki olan " I I . Philippe Doneminde Akdeniz ve Akdeniz Dunyası" ilk kez 1949'da çıkmış, 1965'te ikinci baskısı için yeniden kısmen yazılmıştır. İkinci kitap olan "Maddesel Uygarlık. Ekonomi ve Kapitalizm, XV.XVIII. Yüzyıl" 1979'da yayımlanmıştır. Braudel'in tarihe en büyük katkısı açıklığı oldu, her türlü bağnazlıktan, gruplaşmadan uzak durdu. Coğrafya, ekonomi, demografı, sosyoloji, antropoloji, toplumsal psikoloji gibi bilim dallarına açıldığı gibi, yabancı araştırmacılarla ilişkiler kurmada da büyük hizletleri görüldü. Braudel 1902 yılında Fransanın Luneville kentinde doğdu, 192332 yıllan arasında Cezayir'de öğretmenlik yaptı. Orada hocası ve dostu Lucien FebvreMe tanıştı. Daha sonra Paris'te ve Brezilya'da da öğretmenlik yapan Braudel, 2. Dunya Savaşı'nda Almanlara tutsak oldu ve Lübeck Kampı'nda yaşadı. " I . Philippe Doneminde Akdeniz ve Akdeniz Dünyası" adlı kitabını orada, belleğinden yazmaya başladı. Braudel ve Annales Okulu'nun tarih bilimine getirdiği en büyük devrim, olaylann "köpügıi" ile derinliğine gelişmelerin uzantılannı birbirine kanştırmamasıdır. Bunun en güzel örneği de, Lucien Febvre'in isteği üzerine 1952'de yazmaya başladığı ve 27 yıl sonra tamamladığı üç cilttelik son yapıtıdır. Duyduk Gördük Aşık Reyhani de zanuna karşı çıktı Halk ozanı Erzurumlu Aşık Yaşar Reyhani, fiyat artışlannın yurttaslan yokluk içine ittiğini, bir kilo et ya da meyve almanın artık hayal olduğunu belirtti, konuyla ilgili olarak "Zam Ilanı" adlı bir de koşma yazdı. Zamlarm yurttası her geçen gun biraz daha tedirgin ettiğini vurgulayan Reyhanı'nin koşması şöyle: Şükran borçluyuz Özal Baba'ya, tlk önce millete zam ilan etti. Teşekkür etmetiyiz biz bu çabaya, Bütün memlekete zam ilan etti. • Bahçnan hız verdi bahçeye bağa Bal yerine reçel koyduk tabağa. Elveda eyledik peynire yağa, Kasaplar da ete zam ilan etti. • Hâlâ dahası var bu kadar çok mu? Zengin ne anlasın fukara tok mu? Her şeye zam var da namaza yok mu? Sofular sünnete zam ilan etti. Vatandaşın sabır kovanı doldu, Tahammul bağıntn gülleri soldu. Komşuların kocakan kayboldu, Herhalde iffete zam ilan etti. Meyvesiz ağacı kimse taslamaz Bağa su vermezsen flliz başlamaz, Bu gidişle kimse sevap işlemeu Melekler cennete zam ilan etti. Zam ilanı BAHÇES1NDE Âşık Reyhani evinin bahçesinden özal'a sesleniyor ve halkın zamlara karşı tepkisine tercüman olu yor. (Fotoğraf: MtHMET GÜLTEKÎN) Herkes kendine mezar kazıyor, Doktor el vurdukça yara azıyor, Esnaf etiketi kendi yazıyor, Her sabah fiyata zam ilan etti. Vallahi de sözlerimde yalan yok, Söz dinleyen ve nasihat alan yok, Reyhani'yim imdadıma gelen yok, Pirün de himmete zam ilan etti. 65 yülık ginemacının anıları Son ayların kitaplanndan biri, eski filmci Cemil Filmer'in "Hatıralar" başlığıyla yayımlanan anıları. (Kendısi yayımlamış, Istanbul 1984). Filmer, sinemamızın tarihinde önemli bir rol oynamış şirketlerden Lâle Fılm'in ve Lâİe Film stüdyosunun sahibi, kurucusu. 1895'te doğduğuna göre, Allah sağhk versin, bugün 89 yaşında.. Bu yaşta bir insamn, uğraş alanı ne olursa olsun, kaleme sanlıp anılarını yazması, önceden saygıyla karşılanması gerekli bir dav Renkli TV, "Rockfefler'in Gazetesi" olnıa yolunda ım? Bayramla birlikte TRT televizyonu da renklendi. Böylece yıllar önce başlatılan renkliye geçme hazırhklannm ne derece sağlam bir öngörüş, ne denli gerekli bir yatırım olduğu da meydana çıktı. öyle ya, pahalılığın alıp başını gittiği, ev geçindirmenin çok büyuk kesimler için cambazlıkla eş anlam taşımaya başladığı bir dönemde renkli televizyonun, 'ortadirek' için nasıl bir 'teselli', nasıl bir kaçış oluşturduğu açık değil mi? Tam sırasında, tam gününe denk gelmiş bir kaçış üstelik... Ama haksızlık etmeyelim.. Renkliye geçiş elbette gerekliydi, elbette kaçınılmazdı. Haberlerde ilk kez renkli verilen sözgelimi dış dünya olaylannın nasıl bir canlılık, nasıl bir yeni boyut kazandığı, nasıl yeni bir gözle, taptaze bir ilgiyle seyredildiği yadsınabilir mi? Kuşkusuz çağa uymak, ne gerekçeyle olursa olsun çağdaş teknolojinin gerisinde kalmamak gerekiyor. Bu açıdan, TRT'nin renkliye dönüşü, çağdaş teknoloji yönünde önemli bir adımdır. Geç bile kalınmış, önemli bir adım.. Yakmda ikinci, üçüncü kanallarla da desteklenmesi gereken önemli bir adım. Hayırlı, uğurlu olsun. ilk renkli haberler şık olsun, göze güzel gözüksün, cicilibicili dursun diye haber niteliği kesinlikle olmayan, günlerhaftalar öncesinden hazırıandığı belli sözümona haberleri, arkeolojik buluntuları, restorasyon görüntülerini, bazı 'yeni buluş'lan ekrana getinmiştir. Oysa o günlerde tüm ülkeyi ilgilendiren ve iizen gerçek haberleri, sözgelimi Gaziosmanpaşa'daki konfeksiyon atölyesı yangını, acı ölümleri ve bundan doğan, tüm ciddi basının da üstüne gittiği 'çıraklık' sorununu, sayıları milyonlara varan gencecik çocuklann sağlıkları, bazen yaşamları pahasına uğratıldıklan sömürüyü ne renkli öncesi, ne de renkli naberlerinde gereği gibi ele almıştır. ltalya'daki yeni Mafya soruşturmasmdan hükümet içindeki çatlaklara, SODEP kongresi hazırlıklarından, okullarda Arapça okutma karanmn yol açtığı tartışmalara, birçok önemli haber de TRT ekranlarına yansımamıştır. Bayramda TRT, sanki Rockfeller'in gazetesi olmayı seçmiştfr. (I) Diyelim ki bayram dolayısıyla yalruzca iyi, umut verici, pembe haberlerin yaymlanması istenmiş olsun. Ama TRT'nin bu tutumu, yalnızca bayrama özgü değil ki.. Hep öyle!. Üstelik bayramda 'üziicü haberleri' ekrana getirmemek, acaba TRT'nin 'tasada ve sevinçte' ortak olması gereken bir ulusa yapması gereken yayın mıdır? Şehit polis ailelerine Içişleri Bakanı'nın yaptığı ziyareti yayınlamayı elbette gerekli gören bir TRT, renkli, cicılibicilı bayram programları, birçok ailede, sözgelimi birkaç gün önce evlat ranış. Filmer, ilk gençlik yıllannı çok iyi anımsıyor. Birinci Dunya Savaşı sıralarında gerek tstanbul'da askeri öŞrencilik yıllannda, gerekse sonradan gönderildiği Filistin cephesinde başına gelenler, Osmanlı Imparatorluğu'nun parçalanma yıllannda genç bir subayın ilginç, canh anıları olarak ilgiyle, ibretle okunuyor. Filmer de, kendi kuşağmdan birçok kişi gibi, sinemaya bilmçle değil, raslanularla geçtniş. Sinema yasarrundan naklettiğı anılar, yer yer yine ilginç, renkli. Ama insanı yeterince doyurmuyor. Lâle Film'in Fitas'la birlikte yıllar bovu ülkenin en önemli Tılm getirtici şirketi olmasının anılan, Stalin'in öltimünun haber fılmi dolayısıyla başına gelenler, Von Papen'in savaş içindeki uyarısı, "Gnzel Helen" filminin reklam kampanyası gıbı yer yer çok ilginç bölümler içeriyorsa da, insan daha geniş, daha ayrıntıh bir yaklaşım bekliyor. Lâle Film'in Türk fümleri yapımına değgin anılar da yine çok kısa ve yetersiz.. Buna karşılık, sinemacılığa Izmir'de başlayıp bir dönemde, Istanbul'da Lâle, Ar (şimdiki Sinepop), Elhamra ve sonralan Şlsli Site ve Kenl dahil tam 33 sinemayı birden işleten bu kurt sinenıacının ozellikle salon açma konusundaki deneyleri, olağanüstü ilginç geldi bize.. Hele tzmir'de Atatiirk'e ilişkin anılan, bu konuda hiç bilinmeyen bazı olayları yanılmıyorsak ilk kez kamuoyuna açıkhyor. Bu 65 yıllık sinemacı, kuşkusuz anılarında belli bir sinemacı kuşağının iyi kötü, eksik fazla yanlanyla tam bir prototipini çiziyor. Metro Goldwyn Mayer şirketinden sürekli Metro Golden diye sözetmesini, Türkiye'de sinemacılığın çöküşünü "tsmet Paşa zamamnda artan vergiler"e bağlamakla yetinmesini, belki ilerleyen yaşına vererek hoşgörüyle karşılayabilirsiniz. Ne olursa olsun Cemil Filmer'in "Hatıralar"ı Türkiye'de sinemayla ilgilenen herkesin edinmesi ve okuması gereken ilginç bir kitap... 'Hâla, o dağları karh Erzincan'da nusuı?" SODEP ten Belediye Meclisi üyeliğine seçilın mühendismuteâhhit Ahmeı Ayhan adlı hayırsever bir yurttaşın Sinop Muftuluğu 'ne bağışladığı 80 metrekarelik bodrum katı restore edilerek mescide dönüştüriılünce, Sinop '«/ı camisi olmayan en kalabalık mahallesi toplu bir ibadet yerine kavuştu, mahatte sakinleri de "ezan sesinin duyulmadığı tek Muslüman mahallesi" şaibesinden kurtulmuş oldu. Pek çokları için Mescidi Aksa kadar önemli olan YenimahaUe'deki mescidin açılış törenine, çok sayıda kamu gorevlisiyle "Cumhuriyet" dışındaki tum gazetelerin muhabirleri "davet" edildi. Ayrıca, belediye hoparlörleriyle "tum Muslumanlar"a açılış duyurusu yapıldı. Gazetemizin Sinop muhabiri arkadaşımız da, gorev bilinci ve sorumluluğu içinde, ozel çağn beklemeksizin, kendisinin de oturduğu mahalledeki mescidin ibadete açılışını izlemek istedî. Tören yerinde pek çok kamu görevlisinin "resmi hizmete mahsustur" yazılı araçlarla "davete icabet" ettikleri gönilüyordu da, her nedense (!) ramazan ayını özel eklerle karşılayan gazetelerin ozellikle çağnlı muhabirleri ortalıkta yoktu. lşte bu minval üzere sonunda Yenimahalle 'ye de kazandırılan ilk toplu ibadet yeri olan mescidin açış konuşmasını Sinop Valisi M.Şefık Kalkan yaptı. Sinop Müftüsü de açılış vaazmı verirken söze, "Müsluman Erzincanlılar.." diye başlaymca, Sinoplu Muslüman cemaatin gulüşmesine yol açtı. Bu arada Müftü Bey'in Sinop'ta olduğu uyarısı da yapılmıştı. Sinop Valisi Kalkan durumu, "Bir kamu görevlısinın bir ilde uzun sure görev yapmasınm bu tür sakmcalan olduğu"şeklinde değerlendirirken, Müftü Bey'in sekiz yıl Erzincan 'da görev yaptığı da anlasıldı. Ancak, Muslüman Sinoplular da, hemşerileri olan Ozan Ahmet Muhip Dıranas'm ünlü ''Fahriye Abla"şürindeki''Hâlâ, o dağları karlı Erzincan'da mısm?" dizelerini Müftü Bey'e anımsatmaktan kendilerini alamadılar. Taner Ay'ın 2 kitabı Diğer 2 sinema kitabı, tmge Yavınlan'nın ve 1957 doğumlu genç yazar Taner Ay'ın imzasını taşıyor: "Vesikalık Fotofranar" ve "Becerikli Bozguncu Riminili Federico Fellini". 1982 yılından ben gazetelerde ve dergilerde sinema eleştirisi yaptığı belirtilen Taner Ay'ın kitaplan, ilginç bazı yaklaşımlar içeriyor. "Vesikalık Fotograflar"da Greta Garbo'dan Humphrey Bogart'a, James Dean'den Sophia Loren'e, Alain Delon'dan Brooke Shields'e sinemamn geçmişten bugüne 15 ünlü isminin sinemasal kişiliklerine yaklaşımlar var. Bu yaklasımlarda ben kendi hesabıma yeni, taze gözlemler buldum yer yer... Sözgelimi Paiıl Muni'nin "30 yıllık sinema serttveninde hep karakter oyunculukta direnmiş" ve "düşlerimizde yaşayan ilk örneklere aykın yüzti" gibi nitelemelerle belirlenen sinema kişiliği, veya Richard Burton'un, "Perdeye boydan ya>dıgı, edebiyat ve tiyatro" olan bu ünlü tiyatro oyuncusunun "Görüntü okumalarındaki mitik kimliğini Shakespeare yorumculuğunun lemellediği"ne değin saptamalar, gerçekten ilginç... Ne var ki Taner Ây, bu ilginç saptamalan yaparken sanki yalnız kendisi için yazıyor, kolay ve rahat okunmak, ondan vazgeçtik, anlaşılır olmak gibi bir kaygısı yok.. Herhangi bir bölüm örneğin: "Dolaylı sinema temelde annma ile diyalektik bütünü oluşturan gerçeğe benzeıiik dizgesınden seyirciye ulaşır, kavramın anlatılara gövde olma amacından başka oyuncular sorunsalında annmayı kolaylaştıncı niteliği karşımıza çıkacaktır"... Ben bu tür yazıları 1970'lerde üst üste yayımlanan ve sonra sırra kadem basan 'bilgiç' tavırlı bazı sinema dergilerinden de anımsıyorum... Taner Ay, yetenekli, zeki, bilgilı bir sinema yazan... Fellini konusundaki yaklaşımı bana bir şey vermedi. Zaten bu kitap Fellini ile yapılmış (ki tarihleri belirtilmemiş) konuşmalardan oluşuyor ozellikle. Ama "Vesikalık Fotoğraflar"ı yer yer gerçekten ilginç ve öğretici buldum.. Hele oyuncuların sözü edilen tüm rollerinin (küçümsenemeyecek bir araştırmayla) perdedeki isimleriyle verilmiş olması çok iyi... Taner Ay, bu konuda okuyucusuna gösterdiği saygıyı ve de cabayı, dilini daha anlaşılır, kolay okunur kılmada da kullanırsa, sinema kitaplığımız ilerde önemli bazı araştırmalar ve deneme yazıları kazanabilir... Taner Ay'ı izleyeceğiz... larını Gaziosmanpaşa yangınında yitiren ve çocukları aynı koşullarda çalışan, dolayısıyla bu olayın getirdiği korkuyu yüreklerinde tasıyan yüzbinlerce Türk ailesinde aynı sevinçle, neşeyle mi karşılanmıştır? 'Tasada ve sevinçte bir olmak', acaba bu mu? KIM KIME DUM DUMA snatio plojdu paltotjla dolnyyor5un ybhu? HHHH AK Habercüikte tek ölçü Aynı TRT, aynı günlerdeki haber bültenlerinde, benim izleyebildiğim kadanyla tam üç kez Vüdız Kenter'in halya'da kazandığı odulu yığmlara duyurdu. Ne iyi, ne güzel!. Demek TRT'miz sanat haberlerine ve sanatçılarımızın dışarda kazandığı başarılara da kapılarım açıyor!.. Ama bunun gerçek bir dönüşüm, gerçek bir venilik olduğuna inanmamız bu kadar kolay değil.. Eğer aynı TRT, sözgelimi dışarda ödül kazanan fılmlerımize veya Yaşar Kemal'in Del Duca ödülüne de aynı yeri verseydi o zaman böyle bir zihniyet değişikliğinin varlığına inanırdık. Ve öyle olsaydı (veya öyle olacağı gün) TRT de Yıldız Kenter de şuna emin olsunlar ki, bu ödül haberi Türk toplumu ve onun aydınlan nezdinde daha buyük önem, daha buyük saygınlık kazanacaktır. Ve TRT'nin gerçek çağdaşhğa kapılarım açtığı, ancak o zaman söylenebilecektir... (l): Ünlü zengin Rockfeller'in, bir zamanlar, sabahları üzülmemek için yalnızca 'iyi haberler' veren ozel bir gazete yayınlattığı söylenirdi. y mvınjann bırtımm yoptığı her^fiı/f zırt, pr\ dcğrn bulmuyorum azrndan böufe dCş(jndOâöm\ ( ıçm.Enböyle gıyınmek zorundayım. J Iç haberlerin 9eçilişiyle verüişi Ama çağdaşhk yalruzca bir biçün sorunu değildir. TRT haberlerinin sunuluşunda, yeni ve çarpıcı jeneriklerde, dış haberlerde sağlanan basan, iç haberlerin seçilişi ve verilişi ile önemli ölçude zedelenmiştir bizce... TRT, TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAS 6 Temmuz E 8U&JN, TÜHEL'bB BÜYÜK BİR. KA2A OLDU. 18?5'TE HİZMETE GİREN, ISTANgUL'UN TÜNEL, GALATA gSYOĞLU AGASINM S£FER YAPMAKTAYDI. VAGONLARIN GİPİŞ6E UŞINİ SAĞLAYAN KAYIÇIN KDPMASlYLA BAŞLAYAN OLAY.YOKLiŞ YUKARl ÇlKAN KATARDAK.İ GA£DiFR£NİN,gUHAR F/Z&JİNİ Ç&CMESIYLB, DAHA FAZLA SUYUMBUİ^ri. ANCAK,A$AĞı İUEN KATAE.IN GARPIFREAli PueUMU ANO4MAMIŞrt. VA6ONLAR. TÜM HIZIVLA TVkieUN YÖNBTiM ODASIMA ÇARPMİŞ/ORAYI PAR.ÇALIYARAK SOİİAGA FHZLAKAIŞTI LBU 8ÛyÜK liAZA , İÖUI, ZO YARALIYLAflCTLATlLABlLMİÇTİ ( 19341984 6 Temmuz 1933 matem alameti olarak yarı çekîlmiştir. EN BÜYÜK TONEL KAZASI!. e Leonarddnun atları Italya'ya döndü Kültür Servisi Italya'nın Floransa kentinde beş yıl içinde üçüncü buyuk Leonardo da Vinci sergisi açıldı. Palazzo Vecchio'da açılan ve eylül sonuna kadar sürecek olan Leonardo sergisinde ünlü sanatçının at çizimleri yer alıyor. Sergi daha sonra ABD'nin bellibaşb kentlerini ve 3aponya'yı da dolaşacak. Leonarda'nun at çızımlerinin Floransa'da sergilenmesi, söz konusu yapıtlann üç yüz yılı aşkm bir zamandır ilk kez ttalya'ya geri dönmesi açısından da önem taşıyor. On yedinci yüzyıl başlarında, tngiltere Kralı I. Charles'ın sanat danışmanı Thomas Howard'ın ele geçirdiği at çizimleri en iyi Leonardo koleksiyonlanndan biri sayılıyor. Kraliçe Elizabeth'in Windsor Şatosu'ndaki Kraliyet Kütüphanesi'nden Floransa'ya getirilen elli dokuz adet çizimi şimdi Floransalılar büyük bir hayranlıkla izliyorlar. Bilındiği gibi, Leonardo da Vinci'nin at sevgisi dillere destandı. Hiçbir zaman zengin biri olmadığı halde Leonardo, her zaman birkaç at besler, onlann o olağanüstü biçim ve ruhlarını gözlemlerdi. Aslında buna da pek fazla şaşmamak gerekir, çünkü gerek Leonardo, gerek öteki Rönesans ustalarımn gözünde at, gucun ve güçlülüğun en büyük simgesiydi. Bir ulaşım aracı, bir yük hayvanı ve bir savaş aygıtı olarak at, toplumsal, ekonomik ve askeri yönlerden toplumu degiştirmeye yarayan bir güçtu onların gözünde. At 50 YIL ONCE Cumhuriyet Beynelmilel İzmir alaka görmekte vebir hazırlıklara büyük panayırna rağbet faalıyetle devam olunmaktadır. Varşova İzmir 5 (a.a.) Dün panayır komıtesi Belediyede matem memleketin ileri gelen ve is içinde yapan tacirlerile Vali Kazım Paşanın riyasetınde bir içtima aktederek beynelmilel dördüncü 9 eylül panayırmın İzmir gibi muhim bir iktisat şehrinde buyük bir rağbet ve muvaffakiyet kazanması için bazı esaslı kararlar vermiştir. Panayır her yerden büyük bir TanısıKoJay Tedavisi Kesin Çagdtşı Bir Hastalığı Amerıka tebasına ait emlak Umumi harp esnasında hükumetimız tarafından mıisadere edilen Amerikan tebasına aıt emlakın tazmini meselesıni muzakere eden TurkA merikan murahhaslarından müteşekkil komisyon dün de muhtelit mübadele komisyonunda toplanarak bir çok dosyalan tetkik etmiştir. Ve bir de dergi: Video Sinema Günleri 84'le birlikte satışa sunulan Videosinema dergisinden söz etmekte ise bir hayli geç kaldık. Geç olsun da güç olmasın diyerek, sinemamn çeşitli konulanna ilginç, kapsamlı yaklaşımlar getiren, zevkle hazırlanmış, gerçekten doyurucu ve estetik bir toplam oluşturan bu dergiyi tüm sinemaseverlere duyururuz. "Video" sözcuğünün, anası ve kaynağı olan "sinema" sözcüğünün önüne alınması, bence yayımcılann önemli bir yanlışı. İlerde biraz daha ciddi ve kapsamlı eleştirmelere, araştırmalara da yer vermesi dileğiyle, zaten okurdan buyuk bir ilgi görmüşe benzeyen bu dergiyi tüm okurlanma öğütlerim... Varşova 5 (a.a.) Madam Curienin doğduğu Varşova şehrı büyük alim kadının vefatı dolayısıyle nihayetsiz bir hüzün içmdedir. Bütün ilmi muesseselerde ve Marie Curie Skodowska enstitusü ve hastanesinde bayraklar M*etmeyi Amaçkyonız! 30. Eğitim yılında; 14 Dünya Rekoru, 23 Dünya Şampiyonluğu ve 27.050 mezunu ile sadece "lurHye'de değil. dunvada da sahaMnda en tecrubeli. en guvenilir; uzman DEV KL'RULUŞ BİZE YARDI EDINIZ aynı zamanda Ronesans'ın yeni insan ve yeni doğa anlayışları arasında fiziksel bir bağ oluşturuyordu. lşte bu yüzden Leonardo'nun at çizimlerine o dönemin tüm yeni dunya göruşünün yansıdığı da söylenebilir. Ancak Leonardo'nun çoğunu Sforza'lann Milano'dakı sarayında gerçekleştirdiği at çizimleri datıa Duyuk yapıtlara aonusemcden ya yok olup gitti ya da tamamlanamadı. Leonardo'nun at çizimleri sergisi, Floransa'dan sonra "VVashington'daki National Gallery'de, San Fransisco'daki Young Museum'da, Şikago'daki Art Institute'da ve son olarak da Japonya'da açılacak. ELEKTRONİK ÇAĞINDA ELEKTRONİK DAKTİLOGRAFİ eğiümınde de onder. ELEKTRONİK DAKTILOLARLA Bevaz» U'iruı Pasa Cad Ukklai Cad Yonca Han 87/7 Ahıvol Ku$d>i< Cacjde* 6/3 T>l 527 55 25527 49 03 522?' 06 T«t 149 7993 1498106 144 90 ı ı Tel 338 08 42 336 n SO
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle