Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER kitap" demiş. Demek tümünü okumamış Herakleitos'un Sokrates, tam olarak anlamadı ise de. Ephesoslu düşünürün bizde çok bilinen bir sözü vardır: "Bir akarsuya iki kez girilemez" diye. Bıi sözün doğrusu şöyle: "Aynı ırmaklara hem giriyoruz hem girmiyonız, hem biziz hem degiliz". İlkini yanlış bellemişiz sanırım. Herakleitos, değerli Hermodoros'u değerli olduğu için kapı dışarı etmeleri dolayısiyle hemşehrilerine şu öğütte bulunuyor: "Ephesoslulara yakışan, yetişkin olanlann hepsinin kendilerini asması ve kenti yetişkin olmayanlara bırakmasıdır". On sekizinci yüzyıl Fransız düşünürleri içinde benim en hayran olduğum Diderot'dur, sanırım bütün yapıtlarını okudum. Hele "Rameau'nun Yeğeni"ne bayılınm. Şu günlerde buluversem de okusam diyorum. "Aktörlük Üzerine Aykın Düşünceler"de ileri sürülen görüşü, daha onunla karşılaşır karşılaşmaz akla (sanata) uygun bulmuş ve benimsemişimdir. Oyuncunun duygulanmadan oynaması gerektiği görüşüdür bu, seyirciyi duygulandırmak ancak bu yoldan gerçekleşir. Duyan, duygulanan oyuncu başarılı değil, gülünç olur. Ben bu görüşün bütün sanat türleri için doğru olduğuna inanınm. Oysa halk arasında sanatçı, "çok duygun bir kişi" olarak bilinir nedense! Sanatçının görevi elindeki malzemeyi duygulandıncı bir özle biçimlendirmektir; biçimlendirme süreci içinde ise duygulanmağa yer yoktur. Bunu en iyi belirten yer de sahnedir. Sahnede belli bir kişiyi canlandıran bir oyuncu düşünelim ve onun özel yaşamına ilişkin hiçbir bilgimiz olmadığını varsayalım, imdi gördüğümüz ve duyduğumuz bu sanatçının nasıl bir insan olduğunu oyunculuğundan çıkaramayız, kendini öylesine gizlemiştir, gizlemek zorundadir. Diderot, oyuncular üstüne konuşurken, "Bizim gibi onlann da sık sık başlanna gelen ve görevlerini huzur içinde yerine gelirmelerine çok daha lers düşen yaşam acılannın onlan işlerinden alakoyduğu pek eörülmez" demesi de bundan değil mi? Diderot gibi büyük bir filosofa bu konu elbet büyük bir fırsat verecekti, dünyayı, insanları nasıl gördüğünü anlatması için. Öyle de oldu. Machiavelli'nin Hükümdar (İl Principe) adlı yapıtı birçok kez dilimize çevrilmiştir. Epikurosçuların, "vur pallasın çal oynasın" biçiminde bir yaşam ahlâkını ortaya attıklanna ilişkin süregelen yanlış ve haksız kanıda olduğu gibi, Machiavelli'nin bu ünlü yapıtı hakkındaki yaygın yargıda da bir yanılma vardır. Bu yaygın yargıya göre, Machiavelli, yöneticilere en iyi yönetimin ancak ahlâksız olmakla başanlabileceğini öğütlüyormuş... Nerden çıkarıyorlar, bilemem. Machiavelli'nin yaptığı sadece şudur: Siyaset ile ahlâkı ayırmak, böylece bir ahlâk biliminin kurulmasına yol açmak. Şu ünlü örneği düşündürücüdür: Bir gemi ile açık denizde yolculuktasınız; dümenciniz öldü, onun yerine gemideki yolculardan en ahlâklı olanını mı, yoksa dümen kullanmasım bilenini mi geçirirsiniz? Gelelim Descartes'in ünlü yapıtına. "Metot Üzerine Konuşma" ilk okuyuşumda çok şaşırtrruştı beni. O zaman Platon diyaloglanna da duşkündüm, aklı elimden geldiğince yuceltiyordum. Sonra akla karşı çıkışlarla da ilgilenmelerim oldu da ondan mı, voksa Descartes'in matematikçilı^ğinin 'Cogito" dan daha önemli olduğunu öğrenmemden mi, Metot Üzerine Konuşma'yı, bildiğim kitaplardan sayarak bir yana koydum. Kimbilir kaçyıl geçmiştir... Bu kez onu yeniden okuyuşumda, diyebilirim ki, ondan ilk aldığım tadı duydum. Elbet bu kez çok başka çağrışımlan da oldu Cogito'nun, sözgelişi Hurrerlci görüşle kimi karşılaştırmalar yapmak gibi. Metot Üzerine Konuşma'ları okuyacak olan okura, Sayın Nermi Uygur'un "Başkasının Ben'i Sorunu" ve Sayın Önay Sözer'in "Edmund Hnsseri'in Fenomenoloji'si ve Nesnelerin Varltgı" adlı kitaplannı salık vermek isterdim. Neden? Belki de "okoma"nın kitaptan kitaba, düşünceden düşünceye bir geçiş olduğuna inandığımdan. Dostum Enver Aytekin'e, yeni girişiminde başanlar dilerim. Dört Kitap MELİH CEVDET ANDAY Basıhnakta olan "Akan zamanDaran zaman" adlı anı yazılanmda da anlatmışımdır; lise öğrencisi iken felsefe öğretmenlerimizden dinlediğimiz Platon'un "Mağara" benzetmesini gereğince anlayamazdık, çünkü bizim elimizde de, öğretmenlerimizin elinde de Platon'un "Devlet" adlı yapıtı yoktu, o yapıt daha Türkçe'ye çevrilmemişti. Rahmetli Hasan Ali Yücel'in, Milli Eğitim Bakanı olunca başlattığı "Dflnya Edebiyatından Tercümeier" dizisinde basılınca öğretmeni de, öğrencisi de "Devlef'i ilk kez kendi gözleri ile okumak olanağına kavuştu. Yukanda adını andığım (sonradan kısaca "klâsikler" diye anılan) dizi bizim Uyanış dönemimizin belli başlı göstergelerinden biridir. Uygarlığın, kültürün kaynaklarını ele geçirmiştik, düşüncemizde bir sıçrama oldu. Ama Köy Enstitüleri'ni kapatan anlayış, bu etkinliği de önce yavaşlatıp, sessizce sona erdirdi. Ben Yücel'in bakanlığı sırasında klâsiklerin baskı işleriyle görevli bulunduğum için yakından bilirim, dizideki kitapların günden güne çoğaldığını görmek, o zaman bizleri coşkunluktan coşkunluğa atardı. AtatOrk kültür devriminden korkanlar toplumda bu coşkunun biltün izlerini sildiler. Aradan yıllar geçti, toplum büyük çalkantılara uğradı, gidişatı yeniden Atatürkçü raya oturtma umutları uyanmıştı. Ecevit Hükümeti gününde Milli Eğitim Bakanı olan Sayın Necdet Uğur, klâsiklerin basımı işini canlandırmaya karar verdi, bu amaçla da Ankara'da bir danışma toplantısı düzenledi. Çağnlı olduğum için ben de bulundum o toplantıda. lzlenimim çok olumlu idi; Sayın Necdet Uğur' un Atatürkçü ve ilerici kişiliği idi beni iyimser kılan. Dünya klâsiklerini dilimize çevirme işi, kaldığı yerden bütün hızı ile yeniden başlayacaktı... Ama politika yaşamımızın, bildığimız, şaşırtıcı yön değiştirmelerinden ötürü bu girişim gerçekleşemedi, oracıkta tıkandı kaldı. Sosyal Yayınlar adlı dizinin yöneticisi dostum Enver Aytekin, yıllardan beri sürdürdüğü bu yararlı işini yeni bir atılımla güçlendirmiş bulunuyor: Dünya Klâsikleri Kültür Dizisi'dir bu yeni girişimin adı. Ben şimdilik bu yeni dizinin ilk dört kitabını edinmiş dunımdayım. Bunlann adları, üzerlerindeki numara sırasına göre şöyle: Antik Felsefe (Walther Kranz), Aktörlük Üzerine Aykın Düşünceler (Diderot), Hükümdar (Machiavelli), Metot üzerine Konuşma (Descartes). Bunlann içinde Walther Kranz'ın Antik Felsefe adlı yapıtı ile ilk kez karşılaşıyorum; ötekileri, yukanda andığım o coşkulu günlerden bilirim. Walther Kranz'ın kitabı, "Metinler ve Açıklamalar" alt başlığını da taşımakta, demek bizi ilkçağ Yunan düşünürlerinin kaleminden çıkma metinlerle karşılaştırmaktadır. Kitap "Horaeros Filozof Olarak" adlı böIümle başlayıp, "Trajedi Yol Göstericisi ve Felsefenın Ardılı Olarak" adlı bölümle (Aiskhylos) sona ermektedir. Bundan anlaşılacağı üzere "Antik Felsefe" adlı yapıt İyonya düşüncesini ortaya koymaktadır. Yazık ki, (Ek'de söylendiği gibi) "Platon'dan önceki filozoflann hiçbir yazısı bütün olarak günümüze kalmamıştır." Bu yüzden, diyelim Herakleitos'a ayrılan bölüm on altı, on yedi sayfayı geçmemektedir. Bu sayfalann tümü de Herakleitos metinleri değil, Herakleitos üzerine söylenenler ve notlardan oluşuyor. Gene de anlıyorsunuz ne şaşırtıcı bir düşünür olduğunu Ephesoslu'nun. Sözgelişi şu bir satırlık parça: "Kendi kendimi araştırdım". Nerde okuduğumu şimdi bulamıyorum, Sokrates'e, Herakleitos Ustüne ne düşündüğünü sormuşlar da, "Yansını anlayabildim, çok begendim, öteki yansı da öyle ise büyük bir PENCERE Insanlar.. 6 TEMMUZ 1984 I I ARADABIR |r Prof. Dr. RIDVAN CEBİROĞLU Çccuk Akıl Sağlığı Derneği Başkanı OKURLARDAN ANAP'h Belediyelerin İşi Bu mu? Yerel seçimier biteti 3 ay oldu. Bu 3 ay içinde ortadireğin oylaruu alarüar, hayat pahahlığı karşıstnda bakın ne ile meşguller. Anavatan PartiU Belediye Başkan ve üyeleri yurdun dört bir yanından harekete geçerek cadde ve sokaklarm isimltrini değiştirme yanşma baflamışlardır. Bunlardan bir tanesini ele alacağun. Tekirdağ Anavatan PartiU Belediye Başkanı ve Meclis Üyeleri tarafından verilen bir önerge ile daha önceki ismi merhum gazeteci A bdi tpekçi Alanı olan sahil yolundaki ismi değiftirmişler. Şimdi ben bir baba olarak çocuklanna kiraz, feftali, kayısı vesaire sebze alamazken, Tekirdağlı Belediye Başkan ve üyelerine soruyorum: Ortadirekten ne haber? Şeftali 400500, kiraz 600700. Hem de sizler bir iki hafta önce orada Kiraz FestivaU yaptımz öyle değil mi? Bu yaptıgmızfestivalin adı Tekirdağ Kiraz Yiyemeyenler Festivaü obnalıydı. Sizlerin yetiştirmiş olduğunuz kiraz kaç lira? Çocuklar kedinin ciğere baktığı gibi bakıyorlar klraza. Tum yurdun dört bir yanmda cadde ve sokaklara verilen isimleri değiştirmekle meşgul olan Anavatan PartiU belediye baskandan ve üyeleri, âzlere sesleniyorum. Halk bu çekümez hayat pahahlığı karşısında inim inim inUyor. Evine koskoca bir sene zarftnda bir kilo olsun kiraz, şeftali, muz, kayısı ve hatta et götüremeyenlerin durumlanyia Ugüeniniz. Ama ne yazık ki sizler ortadirek diyerek oylan aldıktan sonra halkı temeüi unuttunuz, halkı kendi haline bıraktınız. Şimdi sizlerin tek yaptığınız iş, cadde ve sokaklarm isimlerini değiştirmek ve belediye başkan ile üyelerinin maaşlannt arttırmak. ABBAS MUSTAFA BlLGtLİ Huban Sok. No: 31 tSTANBUL yerleşim alanının varhğı, ağzımızdan düşürmediğimiz "Getişmekte olan Türkiye"ye biraz ters düşmez mi? HÜSEYİN ÇELİK Ümraniye / ÎSTANBUL künmiş o ağabey, yanıtmı verdi. Fena halde kızmıştım. Nasıl bilmezsin, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu A tatürk değil mi? dedim. Döndü ne yanıt verse beğenirsiniz, tanmuyorum ağabey, dedi. Kan beynime çıkmıştu Hemen içeri koştum ve A tatürk 'ün duvarda asılı duran resmini alarak Döndü 'ye gösterdim,'' tşte A tatürk!" dedim. Döndü yüzüme tuhaf tuhaf baktı ve şunlan söyledi: "Bu resmi ilk defa görüyorum ağabey." Bu yanıt karşısında Döndü 'ye, A tatürk'ün birden fazla kadınla evlenmeyi yttsakladığmı anlatmaktan vazgeçtim. Çünkü Döndü'nün Atatürk'ü tammayışına, hele bu resmi ilk defa görüyorum deyişine son derece hayret etmiş ve kızmıştım. Oysa aynı Döndü milletvekilleri seçimleri sırasında sabah sabah kapımızı çalmış ve biz oyumuzu Halkçı Parti'ye vereceğiz, siz de ona oy veriniz, demişti. Şimdi düşünüyorum, Türk toplumunda acaba Döndü gibi daha kaç kişi var? Şimdilik Döndü 'yü bir yana bırakaum. Ya O'na düşman olan Abdülhamitçilere, onlann sırtını avazlayan sözümona A tatürkçülere ne diyelim? Hem Atatürkçü olacaksın, hem Abdülhamit savunucusu olacaksın. Pes? M. SAB/H ŞEND/L Öğrencinin Dinlenmesi Başarı ve başansızlık: İster başarılı, ister başarısız olsun tatilin başladığı haziran ya da temmuzdan itibaren her ailenin bir derdi de çocuğun sağlıklı bir dinlenceden sonra gelecek yıla hazır olmasıdır. Pek çok öğrencide kansızlık, iştahsızlık, uyku düzensizliği, çabuk yorulmak gibi geuel fizik aksamalar görülmektedir. Daha önemlisi can sıkıntısı, çabuk yorulmak, hiçbir şeyle doyumlanmamak gibi yakınmaların çok sıkhğıdır. Hekimlerin ruhsal çöküntü (tali depresyon), sinir zayıflığı (serabrasteni) dedikJeri bu durumlar çok yaygın olduğundan değinmeyi zorunlu bulduk. Pek çok anababa bunu çocuğun çok çalışmak sonucu beyin yorgunluğuna bağlamakta, çocuğun uzunca süre yatmasını, okumamasını önermektedir. Oysa oldukça dengeli bir a ile yaşamı ve beslenme koşulu altında çok güçiü olan beynin böyle bir yorgunluğu soz konusu değitdir. Başlıca neden, çocuğun çevresinden kaynaklanan ruhsal etkiler, sıkıntılar, ruhsal doyumsuzluk, bazan da dengesiz beslenmedir. özellikle gelişmekte olan ve refah düzeyi düşük ülkelerde çocuklarm beslenme bozuklukları ve gizli protein yani et yoksunluğudur. İkinci Dünya Savaşı'nda süreli açltğa uğramış kimi ülketehn çocuklannda zekâ ve karakter geltşmesinin duruksadığı saptanmıştı. 1983 yılında Boston Üniversitesinden Prof. Galler ve arkadaşlannın yaptığı karşılaştırmaJı çalışmalar yetersiz et beslenmesinin zekâ ve davranışın gelişmesine engel olduğunu saptamıştır (x). unceden de bilinen bu durum hayvan proteininin çocuk zekâ ve karakter gelişmesindeki önemini bir daha göstermiştir. Özellikle pahalılık ve sıkıntı dönemlerinde belli gelir düzeyi altında kalan halka hükümetlerin ucuz beslenme sağlaması geregini hatırlamak gerekir. Konu Belediye tanzim satışlannın durdurulmak istendiği bir sırada besin uzmanlanyla iyice incelenmelkjir. Ağır Ögrenen Çocuklar İlk ve ortaöğretimde 600 bin dolayında öğrenciyi kapsayan ağır öğrenen çocuklar sorunu, zekâ yeteneği normalin % 510 altında olan öğrencilerdir. Öğrenim sırasında 12 yil kayıpları olağandır. Çalışmadıklan, isteseler başarılı olacaklan suçlama ve baskısıyia bunalmışlardır. Duydukları mutsuzluk ve aşağılamaları başka alanlarda göze batmakla gidermek ısterler. Bunun sonucu suçlu gruplara katılma, kaçmak, yalan, bazan intihar teşebbüsü görülebilir. Bunlann erkenden tanınmaları ile aile ve çocuğun uzmanlarca, öğretmenlerce ele alınmasında büyük yarar vardır. İsteksiz Çocuklar: Öncekiler gibi tembellik, sorumsuzlukla suçlanan fakat zekâ yetenekleri normal, hatta üstün olan çocuklardır. Bunların öğrenmek hırsı, motivasyonu aştn koruma, şımartma, varlıklı yaşam veya yanlış anababa tutumu sonucu körletilmiştir. özellikle orta ve lise öğrencileri içinde önemli birsorundur. Bunlann başarılı kılınması erkenden ailetutumunun düzeltilmesine, çocuğun kendi hakkında iç görü kazandırılmasına, anlayışh öğretmenler desteğine bağlıdır. Bunlar da umutsuzluğa düştüklerinde yaşlarına göre aykın davranışlar içine girerier Alkol, sigara, uyuşturucu meraklan gibi. Özetlersek, ortaöğretimde % 3060'ı bulduğu söylenen başansızlığın kökeninde aile ve çocuk faktörierinin başlıcalan bunlardır. Yoksul aile çocuklarının yaz kamplarından, beslenme dengelenmelerinden yarartandırılması gerekir. Pahalılığın yüksek oranlara çıktığı dönemlerde hükümetin destekleyici yardımı gereklidir. Refahlı ailelerde çocuğun aksamaması için uzmanlara danışmalı, önlemler almahdır. Başarılı veya başarısız ögrencilerin tümünün tatil boyunca iyi beslenme, güneş ve denizden yararlandırılmaları gereklidir. Bu konuya, ilgili Bakanlık toptancı bir görüşle el koyduğu takdirde gençlerimize gerçek bir yaklaşım sağlanmış olacaktır. (x) Kötü beslenmenin ruhsal duruma etkisi J.R Galler ve ark. J.of A A of Chitd Psych. V. 22N.I. Jan. 1983 Döndü'lerin Ne Kabahati Var Değerli büyüğüm Tank Zafer Tunaya, bana da armağan etmek lütufkârlığında bulunduğu ölümsüz eseri "Siyasal Kurumlar ve Anayasa Hukuku "nun 75. sayfasmda aynen şöyle yazar: "Kanun koyucunun yasakladığı halde önleyemediği kurumlardan birisi de, birden fazla kadınla evUUktir (eski deyimle: Taaddü'du zevcat)." Kitabı ikinci kez okurken akhma bizim oturduğumuz apartmanın haftada iki gün olmak üzere temizlik işleriyle uğraşan Dündü 'sü geldi. Döndü bir adamut üçüncü karısı. İki tane kuma üzerine bu adamla evlenmiş. Imam nikâhı yapmış oturuyor. Daha önce başka bir adamla evliymiş, sonra şimdiki kocasuu sevmiş ve ona kaçmış. Geçen gün, Döndü ile konuşaytm da A tatürk 'ün birden fazla kadınla evlenmeyi yasakladığtnı anlatayan diye düşündüm. Fakat önce bir zemin hazırlamak gerekiyordu. Döndü'yü çağırdım ve ona Atatürk'ü tanır mısın? dedim. Döndü şöyk bir yüzüme baktı ve Medeniyetin İmkânİarından Yoksunuz I dufu turizm •UÇAKLA AVRUPA GEZİLERİ | t İSTANBUL PAR.İS MADRİD LİZBON LONDRA NİCE ROMA İSTANBUL 18'er gün ilk gezi 13.07.1934 ve her 15 gürtde bir 271.000 TL. ve 500 dolar İSTANBUL PARİS LONDRA NİCE ROMA İSTANBUL 16'şar gün İlk gezi 03.08.1984 ve her ayda bir ..A 253.000 TL. ve 480 dolar j] • ISKANDİNAVTA ve AVRUPA Uçakl.a M.OSKOVA ve Otobüsle LENİNGRAD HELSİNKİ STOCKHOLM KOPENHAG HAMBURG AMSTERDAM LONDRA PARİS LOZAN VENEDİK BELGRAD FİLİBE • İSTANBUL 27.07 ve 17.08.1984 tarihlerinde 28 er gün 197.000 TL. ve 1100 dolar • SOFYAZAGREBVENEDIKNICEBARCELONASAN SEBASTIANPARISLONDRABRÜKSELMUNIHBUDAPEŞTENİŞİSTANBUL 23er gün. îlk gezi09.08.1984ve her 15 günde bu 80.000 TL. ve 750 dolar ) Otobüsle AVRUPA Gezüeri SOFYA ZAGREP VENEDİK LOZAN PARİS LONDRA AMSTERDAM FRANKFURT VİYANA • BUDAPEŞTE BELGRAD FİLİBE İSTANBUL 23 er gün İlk qezı 10.08.1984 ve her 15 günde bir 84.000 TL. ve 800 dolar • LÜKS ANKARA FERİBOTU İLE KURBAN BAYRAMI TURU İSTANBULMESİNAPALMABARCELONANİCEAJACCIO CIVITA VECCHIA (RomahPİREISTANBUL 04.09.1984 18.09.1984 arası 180.000 TL'den itibaren Bizler Üsküdar Ümraniye ŞerifAli ÇiftUği sakinleriyiz ve oturduğumuz yer 25 hane, aşağı yukan 350 kişiUktir. Buhmduğumuz yer Istanbul üi suurlan içinde, Ümraniye'ye bağü bir yerleşim alanıdır. Fakat bulunduğumuz bu yerleşim alanı medeniyetin imkânlanndan yoksundur. Bunlann başmda da elektrik sorunu gelmektedir. tlgüi makamlara çeşitU defalar basvurularda bulunduğumuz halde bu başvurulardan olumlu bir cevap alamadık. Sorunu bir kez de gazeteniz aracılığı ile ilgililere duyurmak istiyorum. 20. yüzyılda İstanbul'un göbeğinde elektrikstz bir Nikaragua 3 milyondan az insanın yaşadığı küçük bir Orta Amerika ülkesi. Gazetelerde sık sık adı geçer. Çünkü dünya ölçeğinde bir deneyimin laboratuvarına dönüsmüstür. Bu ülkede bir ömür boyu süren Somoza diktatörlüğü, beş yıl kadar önce sona erdirildi. Nikaragua'nın devrimci gücü Sandinistler başanya ulaştılar. Böyle savaşımlarda kimi insanın yıtdızı parlar. Eden Pastora, işte bu sürecte dünyaya adını duyurdu, efsaneteşti, büyüdü, Nikaragua sınırianndan taştı. "Komutan Sıfrr" diye anılıyordu Pastora, demokratik devrimci savasımın kahramanıydı. Ne var ki Somozo devrildikten sonra her şey değişti. Eden Pastora pusulasını şaşırdı. Diktatöre karşı savaşırken yol açık ve kesindi. Diktatör yıkıldıktan sonra yeni bir dünya nasıl kurulacaktı? Kimi insan yıkmaya gelince çok yetkindir de yapmaya gelince bir işe yaramaz. Eden Pastora da bu türdendi. Savaşmaktı onun zenaati; Somoza'ya karşı savaşıyordu, bundan böyle de Sandinist yönetime karşı savaşacaktı. Ama bu yeni savaş onu yok edecek, adını belki de ihanetin listeslne yazacaktı. Çünkü "Komutan Sıfır" ister istemez ilerici yönetime karşı ABD'nin destekiedigi cepheyte bütünleşryordu. Büyük bir yanlış yapmıştı; yıldızı kaymıştı; bilinmeyen karanlıklara doğru gidiyordu. "Komutan Srfır" sıfırlaşıyordu. • Geçenlerde gazeteler Eden Pastora'nın kendi örgütünden de kovulduğunu yazdılar. Komutan Sıfır, Managua'daki Sandinist yönetime karşı ARDE'de (Demokratik Devrimci ittifak örgütü) çarpışıyordu. Bu örgüte silah nereden gelecekti? ARDE1 ye silah destegini CIA sağlryordu. Sonunda CIA yeni bir aşamayı gerçeklestirmek için Honduras'ta eğittiği Somoza yanlh sı gerilla örgütüyle ARDE'nin birieşmesini istedi. Eden Pastora buna karşı çıkınca örgütünden kovuldu, büsbütün yalnızlaştı. Şimdi kimbilir nerede? • Bir gün kitabı da yazılır, Pastora'nın öyküsünü ayrıntılanyla okuruz. Buna benzer dramlar devrimler tarihindeçok yaşanmıştır. Komutan Sıfır'ı gazete ve dergi sayfalarında yıliardan beri izlerken Çerkes Ethem'i zaman zaman düşündüm. Ulusal bağımsızlık amacıyla yola çıkan bir insanın pusulasını şaşırarak ihanetin karanlık kuyusuna nasıl düstüğünü anımsadım. Boylesine çarpıcı olmasa da insanların yaşamöyküleri yol aynmlarıyla belirleniyor. Mustafa Kemal'le yola çıkan çoğu kişi Atatürk'le yürüyemedi. Kiminin yüreği elvermedi, kiminin aklı yetmedi, kiminin soluğu tükendi. Doğaldır bu, çünkü demokrasi ve devrim yolu çok uzundur, bir insanın ömrü o yolun ancak kilometre taşı olabilir. • Demokrasinin insan özgüriüğüne açılışta belli başlı güçlerinden biri hoşgörüdür. İnsanın insana hoşgörüsu büyük bir erdemdir; ama bana sorarsanız, insanın kendine karşı hoşgörüsüzlüğü hep tetikte olmalı, derim. Çünkü kimi insan kendini dev aynasında görebilir, kimi insanın ruhu hastalıklıdır, kimi insanın kendinden bile giz4emek istediği tutkuiarı vardır. Yine de boylesine karmaşık yapıtı insan kardeşler, birbirleriyte kimi zaman sevişerek, kimi zaman dalaşarak tarihin çizdiği yolda yürüyecekler... Soluğu tükenenlere de, yolun dışına düşenlere de, sapıtanlara da selam!.. Oğlumuz KADtR ONUR YÜKSEL'in doğumunu tüm akraba ve dostlara müjdeleriz. 26.6.1984 Pakize İ. Tarzı Kliniği SAHİBİNDEN SATILIK Nişantaşı Kodaman'da 87 m2 dükkân... Kadıköy Salıpazan'nda 27 mJ dükkân satıhktır. Tel: 333 65 18 DÜNYAYI GEZDİREN ACENTA Yankılar yaratacak büyük inceleme UĞUR MUMCU ISTANBULVİYANABERLİNLONDRAPARİSMADRİDBARCELONANİCEROMAISTANBUL 09. 08. 1984 rte 25 gün 394.000 TL ve 1450 dolar • Gezi ucretlerme. ucan transte^le' ve ı sırıf oteüe'ie «a'ıvaHnaf darnio r PAPAMAFYÂAĞCA Sovyet ve Amerikan yazarlarına verilen yanıtlar. baştan sona Ağca olayı ve Papa suikastı. Vaıikan Mafya llişkileri. P2 Skandalı. Özgün belgelerle, bütün kitapçılarda. TEKİN YAYINEVİ / İST. 527 69 69 Gezi ucretlenne otobus otel ve tum yemekler 8 Temmuz 'dan itibaren her 5 günde 1 kez olmak üzere 5 gün BULGARİSTA l\! (Altınkum) ve 5 gün ROMANYA (Mamaia) plaj turları. 8.000 TL ve 160 dolar. IUÇAK VE OTOBÜS BAĞLANTILI AVRUPA GEZİLERİI İSPANTA'DA TATİL Uçakla MADRİD ve Otobüsie GRANADA MALAGA (Maibella) ALİCANTE VALANCIA BARSELONA MADRİD ve Uçakla İSTANBUL 03.09.1984'de 15 gün 180.000 TL. ve 500 dolar 1 REFİK DURBAŞ BİR UMUTTAIV BİR SEVİNÇTEN Toplu Şiirler 1979 Vedilepe Şiir Armaganı 1983 Behçeı Necatigil Şiir Odttltt CAN YAYINLARI I Otobüs ye feribotla ^•^^^••^^•B MARMARİSRODOS Gezüeri her curr.a günleri 10 gün Gıdişdönüş ve lüks PARADİSE, CAPCİS ve GOLDEN BEACH otellerinde yarım pansıyon konaklama dahıl 15.0C0 TL. ve 150dolardan itibaren tngiltere'nin 6 seçkin okulunda Gez' jcretle"ne uçaK veya otobüsuarsterler. sabah kahvaiMan aksann yemekle" ve yanm gunljk sehır gezıler dahıldır ŞUKRAN BORCU Geçirdiğim rahatsızhga gerekli tamyı koyan Ankara Universitesi Tıp Fakttltesi Kardiyoloji Kliniği Hocalan Prof. Dr. Turhan Akyol, Doç. Dr. Necmi Değer, Uzman Dok. Füiz Yanıt ve beni çok başanlı amcliyalı ile sağhğıma kavuşturan Böyfik dost. böynk hekim, büyük intaa İngilizceyi bilendenöğrenin. Tel.: 338 96 53 ORHAN TÜZÜN DİŞ TABİBİ Levenî, Güvercin Durağı, Gazeteciler Yapı Kooperatifı C/3 Blok. Daire 7 Saat: 913 Tel.: 164 57 25 Randevu alınması rica olunur. LtSAN ÖĞRENİMİ Bu konudaki renkli BROŞÜR'lerimiz hazırlanmış olup isteyenlere hemen gönderilir. başta olmak Ozere Doç. Dr. Erdal Anadol, Asıslan Dr. Murat Bayazıt, Asistan Dr. Güven Özer ve Dr. Muafla Bülbül'den oluşan ekibine, servis hemşireleri Aynur Saygın, Ayşe Küleç, Sevda Eke ve hastabakıcılara, beni rahatsızhgımın başradan beri hiçbir an yalnız bırakmayan eşsiz dost, eşsiz ınsan, eşsiz hekim Prof. Dr. Abidin Kumbasar'a, çok yakın ilgısini gördüğüm kardeşim Doç. Dr. Mustafa Çınar'a, beni hastaneye kadar gderek ziyaret eden, telefon ve telgraf ile ilgüerini esirgemeyen eski parlamenter arkadaşlanma, sevgili hemşerilerime, akrabalanma ve can dostlanma en derin ve unutulmaz şükranlanmı sunanm. ERTÖZ V. SUİÇMEZ Prof. Dr. AHMET YAYCIOĞLU İSTANBULMOSKOVALENİNGRADHELSİNKİKUOPIOSAVONLİNNAİMATRAHELSİNKİ STOCKHOLMOSLOLAERDALEBERGENGEİLOOSLOKOPENHAGISTANBUL 17.08.1984 09.09.1984 arası 24 qün 440.000 TL. ve 1200 Dolar • 72. FDI DÜNYA DIŞ HEKIMLERI KONGRESI İBKITALARARASI GEZÎLER • KUZET AMERIKA TURU İSTANBUL NEW YORK VVASHİNGTON M NEW ORLEANS LAS VEGAS SAN FRANCISCO LOS ANGELES NEW YORK İSTANBUL 01.08 05.09 ve 03.10.1984 tarihlerinde 21'er gün 530.000 TL. ve 1000 dolar • UZAKDOĞUTURU İSTANBUL PARİS BANGKOK SİNGAPORE MANILA TOKYO SEOUL HONGKONG PARİS İSTANBUL 03.08 31.08 28.09 ve 26.10.1984'de 22'şer gün 526.000 TL. ve 800 dolar İstlklâl Cad. No: 365, Tel: 143 76 50 (5 hat) 143 79 96 144 89 95 144 46 51 •• ı ı fJ 'H GELENEKSEL DÜNYA TURU İSTANBUL BANGKOK HONGKONG SİNGAPORE TOKYO HONOLULU LOS ANGELES LAŞ VEGAS J SAN FRANCISCO MIAMI NEW YORK İSTANBUL 26.08 ve 30.09.1984 tarihlerinde 33'er gün 9 2 5 0 0 0 TL KOÇYİGİT DEKORASYON • • • • • • • • D KAClDI PARKE MARLEY CİLA YAuLl BOYA BADANA DUVAR RESİMLERt VİTRAY HALI MOBİLYA OEKORASYONÜ v e 140 ° d o l a r LONDRA gezüeri Yalnız lüks ptelkahvaltı dahil her curaartesi 9 gün uçak sunar Irebey mah Valıde Camıı sok 55 A AKSARAYİSTANBUL DOSTLAR BURSA, İZMlR, BODRUM yolu üzerindeki KARAMÜRSEL'de eski gazeteci Abduilah Karagöz'ün PAPATYA RESTAURANT'a uğrayınız. (UCUZ ET, BALIK) • lütalararası gezılerinin ucretlenne: uçaklaı, transferler. lüks üteller ve amerikan kahvaltılar dahıldır. ' Bakırköy İstanbul Cad. Pelin İşhanı NESLI TURİZM. Tel: 570 13 62 • Ankara Atatürk Bulvarı No: 83. Tel: 34 48 44 34 48 45 • Bodrum Karantina Cad. No 31 Tel: 1413 Tel 521 15 66524 51 28> Beyoğlu • Harbiye • Kadıköy • Selamıçeşme Cumhuriyet Cad. Bagdat Cad. Altıyol Onur İşhanı, No: 243. No: 221/2. No: 407, Tel: 141 12 84 Tel: 355 53 89 Tel: 337 32 77 359 78 46 (5 hat) 338 39 03 A713 KADIKÖY, Altıyol. Onur Işhanı No: 408 Tel: 337 01 38 240.000 TL. Modern Sünnetçi Sağlık memuru Giiltekin Gürfıliz. Hayati Azim Tel.: 524 15 60