18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 17 HAZÎRAN 1984 İSTANBUL DENIZLERI 4 şeytansı bir sesin fısıldadığını duydum: "Hadigit, İstanbul'un içdenizi Haliç'i birgör, altından bir boynuz deği! miydi bu Istanbul içdenizi? Çaresizdi, son iskele Eyüp'e dek gidip dönmek ve Haliç'le yuzyuze gelmek kaçinılmazdi artık. Haliç'in Eminönü iskelesi artık koprüde değil. Hâl binasına doğru uzanan kıyıya taşımışlar. Giızel, kuçuk bir iskele. Tam da Haliç'in yarı motor, yarı gemi teknelerine göre. Trafik sıkışınca, iskeleye ulaşttğımda beni Eyup'e dek goturecek motorlunun çoktan yolu tutmuş olduğunu gördum bağırtılı, çağırt:h, kornalı bir ortam arasından. Ne yapmalı? Haliç'i giderken kıyı boyunca karadan, dönerken, Eyup'ten kalkacak küçük motorluyla geçmek daha ilginç değil miydi? fydi, iydi ve iydi. Mavi haik otobusü tam da kalkmak uzereydi,"Eyöp'e, Eyıip'e" diye bağınrken, şoförun muavini. Atladım. Kalktık. Bir ötedeki koltukta şair Nedim oturuyor. Yanındaki gençten birine: "Gidelim servirevanım yiirii Sâdâbâde..." demesiyle otobüs bir hızlandı. Nedim bu! Şair işte... Kendini üç çifte kayıkta sularda süzülüyor sanıyor, otobus zangır zangır titrerken. Cibali'nin kanburlu zanburlu sokaklan altımızda, bir hopla bir • zıpla gidiyoruz. Sağ yanımızda, elini. yuzunü, ayaklarını yıkamayı çoktan unutmuş. Haliç'e doğru ara sokaklar uzanıyor. O sokaklardan, geçtiğimiz Bizanslı anayola bakıp duran taka başlan gördum. Kıyıdan yan sokaklara çekilmiş takalar! Düşunceliydiler. Kararsızlık yüzlerinden okunuyordu: "Böyle yukarıya doğru yürü>üp anayola mı çıksak, yoksa geri geri gidip Haliç'e mi insek kıçın kıçın?" Haliç'in sularını denız suyuna benzetemedikleri için olacak, kara aracı mı yoksa deniz aracı mı olduklarına bir türlü karar veremiyorlardı. Onları yan sokaklarda düşünceleriyle başbaşa bırakıp koşturuyoruz. Sol yanımızda kocaman bir yapı beliriyor. Cibali Sigara Fabrikası! Garip bir rastlantı; sigara fabrikası baştan aşağıya ve boydan boya hastalık rengi sarıya boyanmış. Yani demek istiyor gibi ki, sigara fabrikası: "Bakın, göziinıizii dört açın, ben sigara üretijorum ama, lirettiğim sigaranın sağlığınıza nasıl zararlı olduğunu anlaimak için de boyle sarılara boyandım, sizlere bir uyarı bu hastalık sansı, ona göre, ötesine karışmam." Bir yuzleri denize, Haliç'e bakan, bir yuzleri bize bakan antrepolar, depolar yıllanmış bir kirlilik içinde. Hani Bizans'tan kalmış toz zerrelerini, Bizans'ın fethi günlerinde havalanmış tozdan dumandan izleri bile taşıyorlar denebilir. Ey susuz İstanbu!, korkulur bu gidişle yıkanmak sözcüğu bile unutulacak ve su dendi mi, şu sıralarda yan sokaklardan gorunup yiten koyu gri ve kahverengi kanşımı Haliç sıvısı belleklere yerleşecek. Aniden çok ilgimi çeken bir görünum: Hemen yanımızda, sağda beliren bir binanın ikinci kat penceresi içinde. omurgalançatılmış \apım halinde kiıçük bir tekne. Tanrım boyle birşey başka nerde gorülebilir? Kuçüİt çapta bir apartmanın ikinci kat salonunda tekne yapıhyor. Bu tekneyle apartmanın koridorlarında, odalan ile banyosu aras'nda ne tatlı dolaşılır kim bilir? Banyoya mı geçmek istiyorsunuz? Yelkeni açıp "viya böyle" diyerek salon kapısından dışarı, koridora doğru yollanacaksınız. Omurgası çatılmış teknenin göründüğü pencerenin altındaki bir tabela ile göz göze geliyoruz: "Tepe Deniz Tekneleri Yapım Atölyesi." O teknenin, Haliç'in koyulaşmış sıvısına ulaşıncaya dek başına gelmedik kalmayacak. Ya Haliç'e bakan arka pencerelerden birinden atlayacak aşağıya, ya da merdivenlerden aşağıya yelken açıp anayola ındikten sonra bir yan sokağa doğru yol alacak, "o> deniz, neredesun, neresun?" diye seslenip Haliç'e ulaşacak. güneşli, ılıman. ŞeyN ebirdegün. Durtüldüm.guzel tandı beni dürten. Ve kulağıma ZEY) IT SEti\UM~;W POLTITKA VE OTESI MEHMED KEMAL Oysa biraz sabır ey bayanlar, ey baylar, Haliç'i temizlemek değil, birkaç yıl sonra Haliç'i doldurmak daha kolay olacaktır. O kendini biliyor. Eyüp dolayiarında kendi kendisini doldurmaya başlamıştır bile çoktan. Günün birinde Haliç'in tumden doldurulmuş halini geçiriyorum düşumden. Kentin tam ortasında yemyeşil ağaçlarla kaplı bir orman; ama yapıya, antrepo, depoya hiç izin yok, bütün buyük Avrupa kentlerindeki gibi, koca kentin akciğerleri kimliğinde orman bölgesi, yeşillikli bir alan! Bir içdeniz değil o zaman, bir iç ormandır Haliç ve kendi kendisini temizlemiş ve bu büyük kente adamıştır kendini. Kente çüruk su değil, kente ozon veriyor. Bahar guneşi altında yol alırken, bizim sevimli "Halıcıoğlu", böyle duşler kuruluyor. Bir aralık, çevre yolunun altından geçiyoruz \e kıyılar hep fabrika, atölye, depo, imalathane, "çekiç seskri geliyor doklard a n . . . " , "giizelim bahar rüzgânnda" altımızda Haliç'in kirli su kokuları! Iskele yanımızda Haskoy kıyılan görünuyor, yeşilmavi bidonlar kıyılarda, onanma alınmış Şehir Hattı vapurları, tekneler ve kıyıda hareketsiz, düşünceli görünen turuncu, mavi, yeşil kanşımı renkleriyle takalar. İçlerinden birinin adı "Kardeşler 1 " . Demek "Kardeşler" 23 ve belki 4 de var. Onlar da şu sırada belki başka bir kıyıda durup bekliyorlardır, ya da deniz yolundadırIar. Kıyıdan az birşey açıkta boyasız, paslı, yanıksı şamandıralar, bir savaştan arda kalmış, yara almış şamandıralar gibiydi. Ve dört bir yanımızda yüzen o mavi, mor, kırmızıya çalan kibirli, burnundan kıl aldırtmaz, hep de ağırdan alan mazot lekeleri! Haüç'in altın boynuzu değiL, suyu bile yok Ateş Doludur Tutma... Ahmet Haşim'in (18841933) bu ay doğumunun 100. yıldönümüdür. "G6I Saatleri" şairinin ölümünün üstünden ise 51 yıl geçmiştir. Şiirleri ile birlikte adı da bir yıldız gibi parladığında, çoğu edebiyatçı, onunla tanışmak isterniştir. Çok yakın arkadaşları yalnızlığı seven "Piyale" şairi için, "O vahşi bir hayvandır. İnsan içine kanşmaz. Onu görmeseniz daha iyi olur" derler. "Şiiri Kamer" şairi, bütün ününe, gerçek değerine karşın toplumdan beklediğinı alamamıştır. Çanakkale Savaşları başladığında birçok arkadaşı lstanbul ve Avrupalarda yan gelip yatarken, o, savaşın en ön siperlerinde görünmüştür Tifüs, bit çe/resinde dolanmıştır. Hayranı olduğu şair Tevfik Fikret'tir. Onun ölümünü havada gülleler savrulurken bir Arap doktordan öğrenmiş, yasını tutmuştur. Çağdaşı birçok şair, Fikret'in düzyazıyı aruzla söylemeyi andıran şiirlerinın etkisinde kalmıştır da, "Bir Günün Sonunda Arzu" şairi, sanki Fikret'ten hiç etkilenmemiş, hiç esinlenmemiştir. "Göllerde bu dem bir kamış olsam" dizesi tuhaflık, gariplik olarak görülmüştür. Oysa kendinden 1520 yıl sonra parlayan bir şair, "Rakı şişesinde balık olsam" diyerek onun gariplik ve tuhaflık ününü silecektir. Ne bilsin! O dönemde her şaire bir ad verilmek istenmiştir. Yahya Kemal, o yıllarda Yunanidir, parnasiyen de sayılır. Ahmet Haşim de sembolizmden yana görülür. Şairfere böyle adlar verildiğinde kızdıkları olur. Bu kızgınlığı da acaba dış kaynaklı mıdır? Paul Verlaine'e bir edebiyat anketi yapılırken, "Siz sembolizmin babasısınız, bize bu akımın bir açıklamasını yapar mısınız?" derier. Daha soruyu duyduğunda şairin tepesi atar. "Sembolizm nedir?" diye sorar. "Almanca bir sözcük müdür?" "Değil efendim." "Öyleyse neden soruyorsunuz? Ben bir kuştım, ötüyorum. Zola bir öküzdür, boğürüyor." Remy di Gourmont'un sevgisini nasıl yüreğinin derin köşelerinde saklıyorsa, bizim edebiyatımızda verlaıne, Baudelaire, Arthur Rimbaud, Henri de Regnier, Mallarme gıbı şairleri keşfedenlerin başında gelir. "Melâlt anlamayan nes/e aşina değiliz" derken, bu şairierin şiirlerıni bilmeyenleri, bu şairlerden hoşlanmayanları kınamak ister. Şiiri sevmiştir, ama kendini kudret sahiplerıne sevdirememiştir. Bundan olacak en büyük görevi Düyunu Umumiye'de bir memuriyetten öte geçememiştir. "Ah bana biriş!.." diye çok kıvrandığı olmuştur. Ama önerilenler, akla gelenler hep küçük küçük görevlerdir. Ötekiler mılletvekıli, bakan, vali, büyükelçi olurken, "Göl saatleri" şairi neden böyle gerilerde kalıyordu? Bir gün yaşıtı olan ve ömrü buyükelçıliklerde geçen Yakup Kadri'ye bunun nedenlerini sormak ister. Aldığı yanıt teselli edecek yerde acıdır: "Kendini boşuna üzüyorsun, Bizde olsun, dışarda olsun, hangi seçkin şair, sağlığında senin düşlediğin yerlere erişebılmiştir? Büyük nemsehrin Fuzuli'yı alalım. Bir parçaçık ettiye' koparabilmek için devlet dairelerinde sürünmemiş midir? Selam verdim, rüşvet değildir sitemleri ile ölüp gitmemiş midir? Nedim bir vezirin sofrasında kâse yalayıcılıktan öteye geçebildi mi? Hamıt başarısız bir elçilik memuru değil midir? Tevfik Fikret'e bir lise müdürtüğü çok görülmedi mi?" Haşim'in nezaketi, Yahya Kemal, Yakup Kadri, Falih Rıfkının yerlerini söylemekten alıkoyuyordu. Onlara sofralarda yerler, partamentoda görevler, yurt dışında elçilikler verilırken, hemşerısı Fuzuli gibi, "Fakiripadişahâsâ gedayı muhteşemim" diyor, teselli buluyordu. Gazetelere yazdığı köşe yazıları, erişilmezdi. Heryazıyla. üstün görünen gazetecileri yeniyordu. Bu üstünlüğü dile getirildiğinde, onu küçük görmeye alışmış olanlara nükte fırsatı veriyordu: "Şür yazacağına nesir yazsa daha başarılı olur" Gerçi nesir yazanlar iktidar büyükleri için nesri bir övgü aracı olarak kullandıklarında çok nimetlere erişmişlerdi, onu yapmadı. Ateş doiudur tutma yanarsın. Karsında şu gülgun piyale. İŞTt H4U(, Tekneler ve pislik... bir ad \ermek kolay değil. Ilık ve güneşli bir havada lağım, çamur, çürümüş su, yoğunlaştıkça tanımlanamaz, kendine ozgü bir eskimiş çöp kokusu. "Eskimiş çöp olur m u ? " diyeceksiniz. Eyüp iskelesi kıyılarında olmuş, olamaz olan. Sırtında kocaman bir plastik torbayla bir adam yaklaşıyor. Topladığı Eyüp marka (tutulan, aranan bir marka olsa gerek) çöpü küçük motorluyla Eminönü'ne götürecek. Küçük motorlunun güneşli küçük güvertesinde sıralara oturuyoruz. Bir de Avusturyalı çift var Eyüp turisti. Ellerinde lstanbul rehberleri. Sonra, birkaç kişi daha, başları yeldirmeli kadınlar ve raconlu erkekleri. Eyüp'ü gördükten sonra, Haliç'te altın boynuzu aramanın boşuna olacağını anlıyor, onun yerine altın güneşe çeviriyorum yuzumü. Herşey kirli, herşey pis, herşey kokmuş olsa da, şu altın güneş yeter keyiflenmek için. Gerçekten de yetiyor. Nisan göğündeki günej, bütün o kir kokuları esintisinin arasından tatlı ışınlarını yollayan bir mutluluk aşısı gibi. Hayır, güneş kirli değildi. Küçuk, sevimli gemimizin adı "Halıcıoğlu". Koyu gri kahverengi kanşımı Haliç sıvısı uzerinde ilerliyoruz. Haliç'i temizlemek... Herhalde dunyanın yeni bir harikası olurdu. Kaçıncıdadır sıra? Dokuzuncu mu olurdu? larıyla öbür dünya. Aşağıda karşıda sarı büyük bir yapı denizin kıyısında ama deniz demeye dilim varmıyor. Haliç'in kıyısında diyeyim ünlü mezbaha, bu yanda da bir mensucat fabrikası. Her ikisi arasında küçük çamur adaeıklan ve onların çevresinde Eyüp'ün çöp, leş, lağım ve kir artığı koyulaşmış sıvısı. "Sular ı . . . " demeye dil varmıyor. Eyüp vapur iskelesi yöresinde garip bir koku var. Bu kokuya Diişer kalkmaz bir Balat Bir arahk, denizden yukselmiş harabi bir yıkıntının yanından geçerek, Balat'a yanaşır gibi yaptık, ama yanaşmadan ayrıldık Baiat'a nanik yapıp. Ne çıkacak yolcu vardı Balat'a, ne de Balat'tan alınacak bir yolcu! Balat iskelesi şaşkın şaşkın baka kaldı ardımızdan. "Sizin alacagınız olsun" der gibiydi, "Şu diinyada diişer kalkma/ bir Balat!" Karşı kıyıların yukarlarına baktıkça Beyoğlu kesiminin yüksek yapılan ve Cenevizli Galata Kulesi görünuyordu. Sonra, şu üstüste yıgılmış, birbirinin tepesine binmıs gibi duran binalar. Sıra geldi sonra Fener lskelesi'ne. Fener kes;rni oldııkça düzenli bir çevreye sahipti, pek de yakışmadı Haliç'e. Fener'den sonra yeniden karşı kıyıya vurduk, sulara gömulu duran atölyeler, depolar yanından geçerek. Kasımpaşa İskelesi yöresinde kara trafiği birdenbire yoğunlaştı, arabalar gider gelir oldular o yörede, kara kesimi denize ağır basıyordu orada. Kasımpaşa Jskelesi'nde rengârenk küçük motorlar bu bahar güneşinin keyfini tadıyordu. Kırmızı, mavi, tumncu kanşımı teknikolor bir sahne. Haydi bakalım, yeniden karşıya doğru vurdu bizim "Halıcıoğlu", Haliç'i enlemesine bir sure kesti durdu ve Atatürk Köprusü'nün altına doğru ilerledik. Köprunün demir sütunları arasından geçerken motor sesi iyice boğuklaştı, ama gücünu de arttırdı kulaklarda. Sonra, bir an geldi bir de baktık ki, tam Galata Kulesi ile Beyazıt Kulesi arasında Haliç'i ortalamış haldeyiz. Sancak yanımızda denize gömülmüş, bırakılmış öyle kendi haline ve sonsuz yalnızhğa, bir gazino eskisi! Sanki Lâle devrinden kalmış son ve solgun, soiuksuz bir anıydı. Tam da karşı karşıya duran Galata ve Beyazıt Kuleleri, bu durgun, bu güneşli havada, sakin bir konuşmaya dalmış gibiydiler; bir an geldi, kulağımda yalnız onların sesi vardı artık Haliç'te. İki eski kulenin konuşması. Yaşlılar ne konuşur? Karşıhklı anılar ve anılar. Ben yüzümü o masmavi gökteki sarışına çevirdim, şimdiyi aydınlatan güneşe! Bir lstanbul içdenizi, Eminönü'ne yanaşırken... DEV1E MlfiCMRI 20 Haziran 1984 Çarşamba gününden başlayarak: T.C. KÛLTÛR VE TURİZM BAKANUÖI 1SMTTEYIKAR,BASAR, TESLİM EDERİZ ! İİİ RENKLİ NEGATİFLERİNİZİ ARİSTOPHANES'in LYSISTRATA Yönetmen: Mahir Canova Dekor: Refik Eren Kostüm: Hale Eren Işık: Nuri Özakyol Müzik: Cem tdiz Koreoğraf: Aysun Aslan Biletler: Atatürk Kültür Merkezi gişelerinde satılmaktadır. Oyun günleri: 20 21 22 23 Haziran saat 21.30 Tel: 143 54 00 / 54 Basın: 18814 Komedi 2 Böliim SORt LARI/SORUrVLARI MIAIVZ ŞIIMI, Bügi için Tel: 338 48 52 Ekspres Color Ba^dat Caddesı 102 Peneryoluİstanbıol "Konıı bahamJa SORl : Konu babjml.ı iluıli. b a b a m BağKur'j ilk kurulduğu vılda kayıı oldıı. 1 Ekuıı 1972'den b e n d e d u z e n l i olarak primleliııi oduvor. Douumu 5.9.193O"dur. Şımdi. babamın emekli olması icin 15 ıanı >ıl prim odemesi mı lazım, voksa >aştan \ani 55 yasını cloMurunca mı emekli olacak? Halen uzerinde kavıtlı bir dııkkâm \ar. 15 tam >ıl prim odediği takdirde maas alabıleo?k mı? Bir de sö>lenti d u \ d u k , 55 \ a y n i doldurutıca prim odemosı d u r a u ı k . dııkkâm kapatacak \e 60 \a>ında maaşını alına\a basla>aı.ak cliyc. Si/oe b a b a m hangi a> \e >ılda emekli olacak? Bjbamııı hıV biı boKhııınıa dıırtımıı >okiur. \ D V \ M I Uaükııı \asasi ii>aıınca. " K a d ı n i>>e 50. erkek ise 55 >uşinı dol'Uırmakla beraber en a/ 15 tam \ıl sijjorta primi odeıni> oluıılurj" avlık bağlatuııjktadır. Bu a\lık, "H ""() a>lık bağlama o r a n ı n d a n . " p r i m i ödenınemi> 25 >ıld:ın y/ lıer laın >ıl icin "o I indiriın" \apıLırak bağlaııaBahjııı/ııı a>lık alabilmesi için henı 55 >aşim d o i d u r n u i ş olııuM \o hıınun yaııı sıra da 15 tam >ıl priır. odenıiş ıılması koşıılu biı a ı a d a a r a m ı . Babunız 19S5 \ılında 55 yasını dolduracak jıic.ık ]} \ıl prim odeıtıis d u r u m d a bulunacaktır. rnıeklı a\hğı jlabılıiK'si için 15 ıanı \ıl pıinı odcmıs olnıası kosııldııı. Bu clıııımnJa on otkon 15 ıanı \ıl ıiııııı odcdiğı jkım I^S dc emekli okıhiüı. BaöKııı \js.ist. cıiKklı a> lığı a l a n l a ı ı ı ı " 6 0 >asını d o l d ı ı r d ı ı k b r ı n d ü " >onıdon is\erleıini açabılmclcıine olan.ık u nımısiıı. \'d d.ı Baâkuı Mj'oualısı 60 vjsmdaıı sonra j\lık Meğınde bıılıııuıısj ıioıı a\nlııı.ıksi/m Lıııckli aviığı alabılıı. Bahaııı/ I9(s~ uhııda 57 vasıııı Jolduıdııkian sonıa emekli olurs;ı isiiK1 son \cimck /oııındadıı. 3 >ıl soıını 60 \UMII d o l u n ı u n d j \cmdon a\lıQı kcMİmeksi/in isiııo donebılıı u isveıiııi a«.abilir. T.C. KARTAL 2. İCRA MEMURLUĞU KARTAL 2 İCRA MEMURLUĞUNDAN İLANEN TEBLtGAT Sayı: 1983/7088 Borçin: Çetin Bıçakçıoğlu Eski Kulluk Solcak No: 13 Samatya / lstanbul Salih Türkmen Veküi Avukat Adil Koyun tarafından 409.000. liraıun tahsili için aleyhinize yapılan icra takibinde adresinıze gönderilen (163) örnek nolu ödeme emri teblij olunamamış ve zabıta tahkikatı neticesinde de yeni adresiniz tesbit edılemediğinden ödeme emrinin ilanen tebliğine karar verilmiştir. Yukarda yazılı borcunuzu masrafları ile birlikte işbu ilanm neşri tarihinden itibaren kanuni sureye (30) gün ilavesi ile (40) gun zarfında ödemeniz, taJcibin dayanağı senet kambiyo niteliğjnde değılse (35) gün içinde mercie şikayet etmeniz senetteki imza size ait değilse (35) gün zarfında icra dairesine açıkça bildirmeniz, aksi takdirde senet altındaki imzanın sizden sadır sayılacağı, haksız yere inkâr ederseniz 100 liradan 5000 liraya kadar para cezası ile mahkum edileceğiniz, borçlu olmadığınız borcun itfa veya imhal edildiği veya zaman aşırnı hakkında itirazımz varsa (351 gün içinde tetkik merciıne bildirip kabulüne dair karar getirmedığiniz takdirde cebri icraya devam olunacağı İ.İ.K.'nun 74. maddesi gereğince mal beyanında bulunraazsanız hapisle tazyık olunacağınız ödeme emri tebliği makamına kaım olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 12/4/1984. Basın: 7556 GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI SİLİVRİ İCRA MEMURLUĞUNDAN 1982/418 Tal. tpotekli olupSilivri Kamiloba ko>u Asfalt altı deni? kenan me\kiınde tapunun 4 pafta. 512 parselınde ka>ttlı 803 m mikıarlı ar^a uzerinde kurulu sitenin B/Blok 2. kat 24/864 arsa paylı meskcnin satılarak paraya çevrjlmesine karar verilmiştir. GAYRİMENKULÜN D L R L M t : Gayrimer.kul E/5 Karayoluna cepheli yaklasık 30 m. voldan gcrı çekilmiş bulunan falih 2. Sıtesi'nın B/Bİok 2. Kat 7 numaralı daıresidir. Ön cephesi sitelenn yoluna, arka cepheıinde vinc sııeleriıı yoluna bakmaktadır. Dairesinin arka cephesi de aradan deni/ gorulmektedir. Denize yaklaşık 150200 m mesafededir. 64 m' miktan da bir dairedir. Daire I salon, 2 yatak odası, I muttak, banyo WC'den ibaret olup, blokun ortasında bulunan müşterek merducn ve bağlı sahanlıkıan gırilmekıedır. GAYRIMENKULLN İMAR D U R U M t : Halen î kattı bina mevcut olmayna rağmen yerine bına yapılması lalep edildiğinde 3 katlı bina yapılmasına musaade edilmektedir GAYRİMENKLTLÜN DKĞERİ: Bılırkişı larafından 24/864 arsa paylı 2. kat 7 nolu daıre>c 3.5OO.OOO. TL. değer takdir edilmişlir. SATIŞ ŞARTLARI: 1 Satış 31.7.1984 günu saat 14.30 14.50'ye kadar Silivri lcra Memurluğu'nda açık arttırma suretiyle yapıfacakıır. Bu arttırmada lahmın edilen kıymetın yuzde 75"ini ve ruçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şarıı>le ıhale olıınur. Bö>le bir bedelle alıcı çıkmazsa en cok arttıranın taahhudu baki kalmak suretiyle 10.8.1984 tarihindc avnı yer ve saatıe 2. artiırma yapılacaktır. Bu arttırmada da ruçhanlı alacaklıların se saıış ma.raflarının geçmesi şartıyla en çok artlırana ihale olunur. 2 Artıırmaya ışıırak edeceklerin, tahmin edilen k/ymetin vu/dc 10'u nisbetinde pey akçesi veya bu miklar kadar milli bir bankanııı teminat mekıubunu vermeleri lazımdır. Dcllalıye resmı ihale pıılıı, tapu harç ve masrafları alıcıya ailtir. Birikmiş vergıler satıv bcdcliııden odenir. 3 ipotek sahibi aiacaklılarla diğer ilgililerin (+ ) bu gayrinıoııkul üzermdeki haklannı hususivlc faı/ vc masraia dair olan iddialanııı dayanağı bclgclcr ile onbes gun içinde dairemi/e bildirmcleri la/ıın dır, aksi lakdirde hakları tapu sivilı ile sabit olmadıkça paylasıııadan hariç bırakılacaklardır. 4 Satış bedeii hemen veya verılen muhlet ı'vındc odenme/vc İİKnun 135. maddesi geregınce ıhale feshedilir. İki ihale arasındaki Tarktan ve yuzde 10 faizden alıcı ve kefillerı mesul lululacak vc hkbır hüknıe hacel kalmadan kendilerinden tahsil cdilccektit. 5 Şartname ılan terihinden itibaren hcrkesin gorebihiK'si iı,ın ılairede acık olup masrafı verıldiği lakdirde islcyen alıcı>a bir oınojŞı göndcnlcbilir 6 Satı;>a i>ıirak edenlerin >annamevı aormu> ve mundcreciiıını k.ıbul etmı> sayılacakları, ba^kaca bilgı almak iste>cnlerin 1982/418 lal sayılı dosya numarasıyle Memurluğıımıı/a basvunnaları ilan oluıını "(0.5.1984 CERRAHPAŞA Tff FAKÜLTESİ DEKANLIĞINDAN 1 Fakültemiz Sağlık Meslek Lisesi'nin ihtiyacı olan giyimkuşam malzemeleri 2886 sayılı kanuna göre 5.7.1984 parşembe günü kapalı teklif usulü ile Dekanhk Binası'nda ihale olunacaktır. 2 Bu işe ait şartname ve diğer evraklar Dekanlık Satınalma Bürosunda ucretsiz görulebileceği gibi 500. TL. ücretle şartname ve ekleri satın almabilir. 3 Eksiltmeye girecekler 1984 Mali Yılı Ticaret Odası belgesi veya Esnaf ve Sanatkârlar Derneği'nden alınacak belge ile kanunun tarifıne uygun haarlayacakları teklif mektuplarını ihale saatinden bir saat evveiine kadar A.E.P. Komisyonuna vermeleri lazımdır. 4 Geçicı teminatlar lstanbul Üniversıtesi Muhasebe MüdürluğD v?;nesine yatınlacaktır. ^ Komisyon ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. CİNSİ Giyimkusam malzemeleri TAHMİN BEDEL GEÇİCİ TEMtNAT İHALE SAATİ 1100 TEKEL İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İSPİRTO VE İSPİRTOLU İÇKÎLER İŞLETMELERİ MÜESSESESt MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1. İstanbul Bira Fabrikası'nın ihtiyacı olan (% 10 nisbetinde azaIırçogalır) 142.399 kg. kınkpiriny, mevcut şartnamesine göre 5.7.1984 perşembe günü saat 13.30 15.00 arasında lstanbul Ticaret Borsası'nda muteahhidi nam ve hesabına pazarhkla satın almacaktır. 2. Şartnamesi ihale komısyonundan 500.TL. sına alınabilir. İstanbul Ticaret Borsası'nda gorülebilir. 3. Üzerine ihale yapdan ilgilisi bu ise ait damga vergisini idare veznesine nakden >auracaknr. 4. Isteklilerin 2,i i31.TL.Iık gecici teminat makbuzu ve ilgili diğer belgeleri ile biılikte anılan gün ve saatte Ticaret Borsası'ndaki thale Komisyonu Başkanlığı'na başvurmalan duyurulur. Basın: 18840 Takanın gözleri Az sonra, tek katlı bir binanın yanından geçiyoruz. Sağımızdaki bu binanın kırmızı kiremitleri bizim otobüsün tepesiyle aynı çizgide aşağı yukarı. Ve bu kırmızı kiremitli damın ardından, kıyıya çekilmiş, ama binanın yüksekliğinden ötüru yalnız demir zincirinin boşalacağı deliklerinin görunduğü bir taka burnu! Zincirler henüz takılmamış olduğu için takanın başındaki iki delik tam da iki goz olmuş çıkmış, bizi gözetliyor damın ardından. Eh, ne de olsa Bizans'ta sayılırız, Bizans hafiyeliği, Bizans gizlj servisi kendini böyle belli ediyor: Takanın gözleriyle... Takanın gözleri üzerımizde, bizi okumağa çalışıyor. Böyle gide gide gittik ki, bir de baktık Eyüp'e ulaşmışız. Otobusten indim. Birkaç ara sokaktan geçtikten sonra Eyüp iskelesini buldum. Solda yukarlarda Eyüp sırtlan, baharın yeşil çimleri arasında beyaz mermer taş SÜtECEK T.C GÖLCÜK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ GAİPLtK İLANI 1984/190 Gölcük Değirmendere Cilr 024 03, sayfa: 55, kutük sıra no: 163'te nüfusa kayıtlı ve halen Gölcuk Yukarı Değirmendere köyünde ıkâmet eden davacı Mehmet kızı Emine Te2gel larafından, oğlu aynı koy aynı hanede nufusa kayıtlı Mustafa Sabrioğlu 1952 D.lu S1RRI TEZGEL'in 1979 yılında, evden aynldıkıan sonra kendisinden bir daha haber alınamadığından gaipliğine karar verilmesini talep eımış olmakla, gaip hakkında malumatları olan kimselerin 1 sene içinde 1984/190 esas sayılı dosyadan bahısle mahkememi/e malumat vermeleri ve gelıp de ha>atta ise ke/a kendisımn de sağlık durumunu ve adresini bıldırmesi ilan olunur. 13.6.1984 Basın: 7594 5.167.200. 155.016. Basın: 18709 TELEFON DEĞİŞİKLİĞİ TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU İSTANBUL TtCARET MÜDÜRLÜCÜ'NDEN Fatih Fevzipaşa Cad. No: 179'daki adresinde çalışmalannı sürdüren müdlirlüğUmüzün telefon numaralan 18.6.1984 tarihinden itibaren değiştirilecektir. Konu ile ilgilenenlere dujurulur. Yeni telefon numaralanmız: Santral: 523 43 20 (4 hat) Müdüriyer 524 08 22 ve 23 Basın: 18838 CEYHAN ÇJUKUROVA HARASI MÜDÜRLÜĞÜNDEN I kuruınunm/ icin açık ekMİıme sureııyle saun alınacak bir adeı 2.5 lorı kupnsiıelı komple •.oğutucu tanka 3 1 5 9S4 perşembe gıtnıı lalip vikmadığından tekrar acık ekbilınıeye konulmuştur. II Açık eksıltme ve ihalesi 21,6 984 perşembe gunu saaı 15te nıuessesc merke.'inden komısyonca vapılacaklır. III SoğuliKiı tankın tahmin bedeii 2 425.000 lıradır. IV (iecıei tcnıınaıı 72.750. lıra olup ihale saatinden ewel muesM'H 1 \e/ne>inc >.tıırılınış olacaktır. V ŞarınamcM Ankaıa, blanbul. Adaııa Velcriner \lııduıluklei)\)e ınutfsstfse merkc/ıııdc gorıılebilir. VI Uteklilerın ıcıııınaı makbu/ıı ile bu gibi ijlerle ıstıgal ettikleriııedaır Ticareı Odasında kaşıllı olduklarını gosterir belgelerıvk bı;iıkıe komıs\onuıtıu/a ıvuıracaatları ılan olunur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle