17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 MJKLEER ENERJL DUNW VE TUR] 2tığımız muhalefet hemen tüm Batı ülkelerinde etkili oldu. tki ülkede ise nükleer enerji programlanndan vazgeçilmesine yol açtı. Avusturya'da, 1978 yılın da yapılan halkoylaması sonucunda, nükleer enerjiden yararlanmama karan alındı ve Zwentendorf yöresindeki ulkenin tek reaktörunün yapunı durduruldu. (Reaktör o günden beri turistik gezilere açık tutuluyor.) enerji karşı, yazımızda en Nükleer dunkuprogramlanna ana hatlanyla ozetlemeye çalış ŞAHİNALPAY hayli sınırlı ve bunlann ezicı bir çoğunluğu gelişmiş ülkelerde bulunuyor. (Bir göruşe göre, yakıt olarak uranyum kullanan reaktorlerin geliştirılmiş olması buna bağlı.) Talebe oranla bilinen uranyum rezervlerinin petrol gibi fosil yakıt rezervlerinden daha zengın olmadığı biliniyor. Sayılan çok sınırlı olan (ABD, Kanada ve Avustralya gibi) uranyum üreticisi ülkelerin çeşitli ekonomik, politik, teknik, askeri, vb. nedenlerle gelişmekte olan ulkelere her zaman uranyum satmaya hevesli olup olmayacakları bilinemez. Dolayısıyla gelişmekte olan ülkeler açısından uranyumun, örneğin petrolden daha kolaylıkla sağlanabilen bir enerji kaynağı olduğu hayli şupheli gorunmekte MUSTAFA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI 28 MA YIS 1984 Tarihçiye Katkı... "Bir Anayasanın Seruveni..." başlıklı son "Ankara rVof/an"nda, 1945 Anayasasının başından geçenleri anlatmıştım. Yazının gırişinde, 1950'de işbaşına gelen demokratların, ilk iş olarak ezanı Arapçaya çevirmeleri vardı. Tarih, bir belgeler dizisidir. Demokrat Parti, Türkçe ezanı Arapçaya çevirme konusunu bir günde Meclisten çıkarmaya çalışirken, Meclisteki muhalefeti temsil eden, CHP ne yapıyordu? Onun üzerinde durmak istedim. Tasan, hükümetten 14 haziranda geçmiş, 15 haziranda Meclise gelmişti. Cemal Reşit Eyüboğlu ile ikı arkadaşı, bir önerge vererek parti grubunun toplanmasını ve konuyu görüşmesini istediler. Grup toplandı. Grup başkanı yerinde Faik Ahmet Barutçu var; grup ise bu konuda ikiye ayrılmış durumda,"8/z onlardan daha ileri gidelim, Arapça okunması için yasa önerisini biz yapalım" diyenler de var. Bunlann arasmda, daha o sırada mazbatası iptal edilmemiş olan CHP Zonguldak milletvekili Sebati Ataman göze çarpıyor. Tayfur Sökmen var, Hamdi Şarian ve arkadaşları gibi Ordu, bazı Erzincan milletvekilleri var örneğin. 1950'lenn altmış kişilik CHP grubu tam bir aşure görünümünde! Eyüboğlu, eski Ticaret Bakanlarından CelalSait Siren, yazar Yusuf Ziya Ortaç, "Kesin olarak yasa tasarısının karşısındayız!" diyoriar. Ve grupta çoğunluktalar. Ce/a/ Sait Siren, bir önerge vererek: Eğer, ezanın Arapçaya çevrilmesinı içeren yasa tasansı grupta kabul edilirse, ben gruptan istifa ediyorum! diyor. Bu sırada, başkanlık yerinde oturan Faik Ahmet Barutçu, sırasında oturan Cemal Reşit Eyüboğlu'na bir pusula gönderir, bunda şöyle der: "Eyüboğlu, iyi hoş, ama bundan genel başkanımızı hiç haberdar etmedik böyle önemli bir konuda, uygun değil midir ki, ona haber verelim. Gelsinl" Eyüboğlu, başıyla Barutçu'ya "doğru" diye işaret eder. Barutçu, elini kulağına götürerek, "telefon et" anlamına bir işaret yapar. Eyüboğlu, İnönü'ye telefon eder, Paşa hemen gelir. O sırada, Eyüboğlu, gruba "Paşa gelryor" diye haber verir. Toplantıya kısa bir süre ara verilmiştir. Paşa konuyu sorar, soruşturur. Eyüboğlu'na: "Otur".... der. Bir masanın başına otururlar. Paşa, Eyüboğ/u'nun Mecliste yapacağı konuşmayı yazdırır. Eyuboğlu'rvjn tutanaklardaki konuşması, İsmet Paşa'nın yazdırdığı metindir. Birkaç kelimesi sonradan değişir. Onu, /nönö'nün vermek zorunda kaldığı ödünü yazının sonunda anlatacağım. Beş paragraflık konuşmanın üç paragrafı şöyle: "... Su mem/e/cette milli devlet ve milh şuur politikası, Cumhuriyetle kurulmuş ve CHP Partisi bu politıkayı takip etmlştir. Bu politika icabı olarak ezan meselesi de bir dil meselesi ve milli şuur meselesi telakki edilmiştir. Milli devlet politikası, mümkün olan her yerde Türkçenin kullanılmasını emreder. Türk vatanında ibadete çağırmanın da öz dilimizle olmasını bu bakımdan daima tercih ettik. Türkçe ezan, Arapça ezan mevzuu üzerinde bir politika munakaşası açmaya taraftar değiliz..." Pasanın yazdırdığı metnın sonu aşağı yukan şöyle bıter: "Bu konuda oylanmız beyaz olmayacaktır." CHP grubu, Cemal Reşit Eyüboğlu'nu sözçü seçer. Eyüboğlu Inönü'nün yazdırdığı metni cebine koyar, evine gelir. Ertesi günü 16 hazirandır. Sabah saat 9.00'da CHP grubunda bulunacaklar. Grubun, sağ kanadı, karara itiraz etmektedir. Kımı "7arafsız kalalım" der. Eyüboğlu, ıle arkadaşları, "Böyle birkarar alınırsa, biz kendimizi grup karanyla bağlı saymayız, serbesf konuşuruz" demektedirler. Eyüboğlu, Meclise gelir gelmez, kaptya konan odacılar "Paşa siziistiyor"der\er. Gider. İnönü, Faik Ahmet Barutçu, Şemsett/n Günaftay'la birlikte oturmaktadır. Biri, Eyüboğlu gel bakalım der, şu sendeki metinde bir değişiklik yapacağız. Ne yapacağız? Çok basit. Metinde "oylanmız beyaz olmayacaktır" var ya, onu "kımtzı olmayacaktr"a çevireceğiz... Eyüboğlu, karşılık verir: Paşam, bu bizim dünkü karanmıza zıt. Beni affedin. Bunu kimin yaptırdığını biliyorum. Sebati Ataman'ı çağırın, sözcülüğü ona verin. Grubun karan öyle değildir. Ben o zaman bağımsız konuşacağım.. Sözcülükten çekiliyorum... der ayrılır oradan. Yeniden gelip gidenler olur. İnönü, yeniden çağırır, ona şunları söyler: Cemal Reşit Bey, bak bu bir siyasi mesetedir. Biz şurada akıntıya kürek çekiyoruz. Halk bizim karşımızda; tutuyorlar Arapça ezanı. Meclisi o gün DP'li Başkan Vekili Fuat Hulusi Demirelli yonetmektedir. Söz isteyen, Cemal Reşit Eyüboğlu'na: CHP grubu namına ve aleyhte... dediği sırada, Eyüboğlu: Hakkında... diye karşılık verir. Bu nedenle o da, hazırianan metni, değiştirilen tümceleri ile okur. Eyüboğlu, konuşmasını yaptıktan hemen sonra salondan çıkar. Yıllar sonra, o gürv leri anımsadığında, üzüntüsünü gizlemiyecektir. Ezan konusunda verilen ödüne karşın, CHP grubu dağılmaktan kurtulmaz. 60 kişilik gruptan pek çok kimse ayrılıp DP'ye geçer. Demokratlar, çoğunlukta ve baskındır. DP milletvekili Ahmet Gürkan, yasa Resmi Gazete'de yayımlanmadan, hemen o gün, yürüriüğe konmasını ister. CHP'lilerin çoğu oy kullanmaz, dışarı çıkar. Geçmiş günlerin kulislerini, olaylann perde arkasını kurcalamak, ilginç oluyor... İsveç'te halkoylaması Yakından izlemek olanağını bulduğum İsveç'teki nükleer enerji tartışması da 1980'deki halkoylamasıyla sonuçlandı. tstişari nitelikteki bu halkoylamasmda oylanan her üç teklif de nükleeT enerji programının "kaldınlm&sı" noktasında bırleşiyor; ancak bunun süresı konusunda aynlıyordu. Oylama sonucunda mevcut ya da yapım halindeki 12 reaktöre yenüerinin eklenmemesi; bunlann da mümkün olan bir sürede kaldınlmasmı öngören teklif çoğunluğu topladı. lsveç parlamentosu aynı yıl aldığı kararla, 1990 yıhna kadar 24 reaktör kurulmasını içeren nükleer enerji programını iptal ettiği gibi, 2010 yıhna kadar tiim nükleer reaktörlerin lsveç topraklanndan kaldınlmasını benimsedi. Bugün İsveç'te son ikisi 1985 yılında işletmeye açılacak olan 12 reaktör bulunuyor. Bunlar 1990 yılından itibaren yirmi yıllık surede tümüyle kaldırılacak. Yasa uyarınca alternatif yenilenebiliv enerji kaynaklarına yapılacak yatırımlar konusunda yoğun araştırmalar yürutulmekte. lsveç'in aldığı karann ağırlığını tam olarak değerlendirebilmek için, bu ulkenin hemen tamamen bağımsız bir nükleer teknolojiye sahip birkaç ülkeden biri olduğu ve bugun dunyada kişi başına en yüksek olan elektrik tüketiminin "?o 39'unu reaktörlerden sağladığı dikkate alınmalıdır. Halkoylaması sonucunda kendi ülkesinde işsiz kalan lsveç'in ASEAAtom adlı reaktör yapımcı firması da diğer yapımcı firmalar gibi ümidini üçüncü dünya ülkelerinden alacağı siparişlere bağlamış bulunuyor. (Hatırlanacağı üzere, 1970'lerin sonlannda ülkemizde kurulması düşünülen reaktörün ASEAAtom'a ihalesi için müzakereler ilerlemiş; fakat kredi sorunu tümüyle çözümlemediğinden ihale gerçeklesmemişti.) Tümüyle dışa bağımlı bir teknoloji Üçüncü dünya ülkeleri, reaktörlerin yapımı ve yakıt temini kadar; yedek parça, reaktörlerin bakımı, ömrü tükenen reaktörlerin yoğun bakım altında sökulmesi, tukeülmiş yakıtlann depolanması ve taşınması gibi nükleer teknolojinin çok çeşitli diğer aşamalannda da nükleer teknolojiye sahip ulkelerin hizmetlerine muhtaç. Reaktörlerin yapım masraflan hiç bir zaman başlangıçta hesaplanan maliyetlere uymamıştır. Örneğin Brezilya'nın 1974'te KW guç kapasite başına 550 dolara mal etmeyi umduğu basınçlı su reaktörlerinin maliyeti 1980'de üç katına çıktı. Azgelişmiş ülkelerin reaktör kurarken dikkate almalan geretSVEÇ'ÎN FORSMARK REAKTÖRÜ Tümüyle bağımsız bir nükleer reaktör teknolojisi ve endustrisine sahip olan, tükettiği elektri ken başka bir husus, ulkenin enğin % 4O'ı nükleer kaynaklı olan İsveç, 1980 yılında yapılan halkoylaması sonucu, guvenlik sorunlan çözülemediği gerekçesiyle, 2010 terkonnekte elektrik şebekesinin yılına kadar bütun reaktörlerini kaldtrmayt kararlaştırdı. sahip olduğu kurulu guç kapasitesinin, kurulacak tek bir santralın güç duzeyine getirdiği sınırlama. Şöyle ki, kurulu güç kapasitesi 9.200 MW olan şebekeler 600 MW'in; kapasitesi 20.000 MW olan şebekeler 1000 MW'ın üstünde tek bir güç santralını kaldıramamakta. öte yandan 1000 MW'ın altında güç kapasiteli reaktörler ekonomik sayılmıyor. Batılı firmalar sipariş peşinde Reaktör yapımcılarının ıımudıı üçüncü dünya ülkelerinde %Melişmiş ülkelerde reaktör siparişleri durunca Batılı yapımcı firmalar gözlerini üçüncü dünyaya çevirdi. Gelebilecek siparişleri kapabilmek için, devletlerini de desteklerine alarak, büyük bir uğraş veriyorlar. Riskler daha büyük Nükleer reaktörlerin azgelişmiş ülkelerde arzettiği guvenlik ve çevre sorunlarının gelişmiş ülkelere nazaran çok daha büyük olduğu açıktır. Gelişmiş ülkelerin klasik sanayilerle iki yuz yıla yaklaşan deneyimleri vardır. Klasik sanayileri azami güvenle işletmelerini olanaklı kılan kurum ve kuralları geliştirmişlerdir. Nükleer sanayiye bu temel üzerinde geçmişlerdir. Üçüncü dünya ülkelerinde meydana gelebilecek bir reaktör kazasının sonuçları herhalde Batı ülkelerinde vuku bulabileceklerden (örneğin, Three Mile Island kazasından) çok daha ağır olacaktır. Bu koşullarda üçüncü dunya ülkelerinde nükleer reaktörlere olan yapay ve hazırlıksız talebin oluşmasında, gelişmiş ülkelerin ve bu ülkelere ait yapımcı firmalann pazarlama çahşmalannın payı küçümsenemez. Aynı şekilde, yapımcı firmalann yerli ortaklan ve mümessillerinin sağladıkları çok çeşitli çıkarlar nedeniyle bu pazarlama faaliyetinde hayli etkin oldukları gözden uzak tutulmamalıdır. Reaktörlerin anayurdu ABD vazgeçiyor Nükleer enerji programlanna karşı muhalefet, diğer Batı ülkelerinde Avusturya ve İsveç'te olduğu kadar başarıh olamadıysa da, 1980'lerde reaktör siparişlerinin durma noktasma gelmesinde önemli bir etken oldu. Nükleer reaktörlerin anayurdu ABD'de, 1973 yılından itibaren her yıl azalmaya başlayan siparişler 1979'da tamamen durdu. O yıl meydana gelen Ttaree Mile Island kazasından sonra ABD Nükleer Enerji Düzenleme Komisyonu'nun (NRC) reaktörlerde aranan guvenlik koşullarını giderek arttırması, reaktörlerin yapım maliyetlerini giderek yukseltti. 1970'lerin başında KW güç kapasite başına 200 dolar olan yapım maliyeti, 1970'lerin sonlannda 700 dolara çıktı. 1984'te 3000 dolara yükseldiği bildiriliyor (TIME, 13.2.1984). Artan maliyetler yapımı süren reaktörlerin bir kısrrunın kömurle işleyen termik santrallara çevrilmesine, bir kısmının da terkedilmesine yol açtı. 82 sivil reaktörü bulunan ABD'de son beş yıl içinde 107 reaktör siparişi iptaJ edildi. Son gelen haberlere göre de, reaktörlere yatınm yapan şirketlerin bazıları maliyetlerin artışı ve yapım sürelerinin uzaması nedeniyle iflasın eşiğine gelmiş bulunuyor. (Financial Times, 25.4.1984) ülkelerin aksine, üçüncü dünya ülkelerinde nükleer reaktörler "sonsuz, ucuz ve güvenli" bir enerji kaynağı olarak değerlendirilmeye devam ediyor. Çağdaşlaşma ve kalkınmanın sembolü olarak görülüyor. manlarca enerji sonınunun nihai çözumu olarak görülen (hafif çekirdekli atomlann bhieştirilmesi esasına göre çalışan) füzyon reaktörlerinin elektrik üretiminde kullanılması 21. yüzyılın başında mumkun hale gelebilir. İyimser olmayanlara göre bu süre çok daha uzayabilir. Gerçek şu ki, bugunkü koşul \M elişmiş Pazarlama mücadelesi Reaktör satıcılan, nukleer güç santrallarının avantajlarını vurgulamakta; ama sakıncalı yönlerini gizlemeye çalışmaktalar. Nükleer teknoloji ihraç eden ülkelerin kendi reaktör sanayilerini ayakta tutmak için alıcı üçüncü dunya ülkelerine, başka hiç bir alanda gönılmeyen ölçüde ehven koşullarla kredi paketleri sağladıkları ise herkesçe bilinen bir YA TIRIMCİLAR ÎFLASI.\ EŞÎĞİNDE Son yülarda reaktör yapım maliyetlerinin büyük bir hızla gerçek. (Nükleer reaktörlerin yükseldiği ABD'deyatırımcı firmalar iflasa gidiyor. Örneğin, Midland reaktörunün (Michigan) baş~ üçüncü dünyaya pazarlanması langıçta 267 milyon dolara mal olacağı hesaplanmıstı. Şimdiki tahmin 4.4 milyar dolar. Tamamlankonusunda bkz.: B. Massavarması için daha 9 yıl gerekiyor. Yukanda resmi görulen Marble Hill reaktörunün (Indiana) maliyeti Rahmani, "Nuclear Bazaar," ise, 1.4 milyar dolardan 7 milyar dolara yükselince, yatınmcı firma yapımı durdurarak, projeyi terk OPEC Review, Spring 1980, pp. etti. 128143). az sayıdaki siparişi kapmak için laşma ve kalkınmanın sembolleri larda nükleer reaktör yapımcısı Ülkemizde nükleer reaktörleBatılı firmalar, umitlerini uçun kendi devletlerini de destekleri olarak algılandığı gibi, onlara rin yapımı ışte böyle bir dunya sahip olmak bir milli gurur mecü dunya ülkelerinden alacakları ne alarak yoğun bir uğraş konjonkturünde gündeme selesi sayılıyor. Ancak, gelişmiş siparişlere bağlamış bulunuyor veriyorlar. gelmiştir. Gelişmiş ulkelerin aksine, ulkeler bakımından "sonsuz, lar. Birçoğu ağır bir dış borç yuuçuncu dünya ülkelerinde nük ucuz ve güvenli" görülmeyen ku aİtında olan uçuncu dunya Yartn: Siyasi partileriülkeleri ise ne yeni siparişlerde leer reaktörler "sonsuz, ucuz ve nükleer enerjinin gelişmekte bulunabiliyor ne de başlanmış güvenli" bir enerji kaynağı ola olan ülkeler bakımından böyle mizin hepsi nükleer reaktorleri tamamlayabiliyor. rak görulmeye devam ediyor. olması çok daha kuşkulu. enerjiden yana Dunya uranyum kaynakları Nukleer güç santrallan çağdaşBu nedenle firmalar, gelebilecek SORULARI/SORUNLARI YILMAZŞİPAL "Bazı işverenler" ÇAUŞANLARIN Nükleer endüstrinin geleceği Gerçekte, nükleer güç reaktörlerinin "ucuz" ya da ekonomik olmadıkları tum Batı ülkelerinde daha 1970'lerde anlaşılmaya başlandı. 197374'te patlak veren petrol krizi reaktör siparişlerini bir süre daha canlı tuttu ise de siparişler 1970'lerin sonlannda tümüyle durdu. Bugün Batı Avrupa ülkelerinde yapımı süren reaktörlerin tamamlanmasıyla, elektrik üretiminde nükleer enerjinin payının 1985 yılma kadar artması beklenmekte. Ancak o tarihten sonra nukleer sanayinin kaderinin ne olacağı bilinmiyor. Ekonomik canlanma ve enerji talebinde önemli artışlar olması halinde nükleer reaktör siparişlerinin yeniden revaç bulup bulmayacağını zaman gosterecek. Öte yandan, gelişmiş Batı ülkeleri güneş, ruzgâr, jeotermal enerji gibi alternatif enerji kaynaklarına olduğu kadar; kaza yapma ihtimali olmayan, yakıt olarak su kullanan ve radyoaktivite sorunu çok daha düşük düzeyde olan fiızyon reaktörlerinin geliştirilmesi için araştırmageliştirme çalışmalarına büyük yaunmlar yapmaktalar. Bazı uz BOĞAZ'DA Anadolu Hisarı'nda koru içinde eşsiz deniz manzaralı satıhk daire. Mür: Akşamları 332 08 18 İŞTANBUL BELEDİYESİ BEYOĞLÜ HAVAGAZI İŞLETMESİ GENEL MÜDÜRLÜĞUNDEN Işletmemızın gereksinımi olan 44.672 kg. pik dökum işi, a) Kapalı zarf usulu eksiltme ıli ihaleye çıkarılmıştır. b) Bu işe an şartnameler Genel Müdürluğumuz Taksim lpek Sok. No 8'dekı Levazım Mudurluğu'nden bedelsız olarak sağlanabilir. c) Tekliflerde ıstenilen yeterlilik belgeleri ıle birlıkte şartname esasları dahilinde hazırlanarak tesbit edilen bedelin yine şartnaraede yazılı olan konumu nispetlerine göre hesaplanacak geçici guvencesi ile birlikte 5 Haziran 1984 salı gunü saat 15.00"e kadar Levazım Müdurluğu'ne elden teslım edilecektir. Basın: 17444 SİİİVTİ Murat Suyunda mustakil, sahibinden. TelT 57T48 10 SATILIK YAZLIK EV SAF BİLGİ DOYUM İÇİNDE Y\ŞAM Duşüncelerin kaynağı ya da insan bılincınin en az uyarı hali, tum yaradılışı yöneten doğa yasalarmın yargılandıgı saf enerji alaıudır. TRANSANDANDANTAL MEDtTASYON, büinçli zihni bu alana açarak tüm duşunce ve arzulanmızı doğa yasalanyla uyura içinde gerçekleştinr. Saf bilgıyle, yasam doyum duzeyinde yaşanır. İLAN KARTAL 1. SULH HUKUK MAHKEMEStNDEN 1983/1387 Kastamonu Azdavay, Karacaören, 050/01 cilt, 71 sayfa, 26 kütükte nüfusa kayıtU bulunan Ahmet ile Habibe'den olma 1954 doğumlu Mehmet Çelik'in MK.'nun 369. maddesi gereğince hacir altına alındığıve; Kastamonu Azdavay, Karacaören, 050/01 cilt, 72 sayfa, 26 kütükte nüfusa kayıtlı bulunan Ahmet ile Habibe'den olma 1953 doğumlu ve halen Kaynarca Çamçeşme mah. Kemalpaşa cad. Bayburt sk. No: 6'da ıkamet eden ağbisi Fayık Çelik'in vasi tayin edildiği ilan olunur. Basın: 6656 TANITMA KONFERANSI: Her ÇARŞAMBA saat 14.00 Her ÇARŞAMBA saat 19.00 Her CUMARTESİ saat 14.00'de (Konferanslara giriş ücretsiz ve serbesttir.) YARATICI ZEKÂBtLtMt DERNEfit (Transandantal Meditasyon Derneği) Maçka cad. Maçka Palas 41/7. Teşvikıye ISTANBUL Tel. 1471005 1476473 (Teşvikiye POSTAHANESI karşısı) PTT İŞT. BÖLGE BAŞMÜDÜRLÜĞÜNDEN SÖZLEŞMELİ DOKTOR ALINACAKTIR 1 Başmudurluğümuz Sirkeci Polikliniğınde hergün (Kanuni tatil giınlen hanç) 14.0017.00 saatleri arasmda çalıştmlmak üzere bir adet Göz Hastalıkları Uzmanı. 2 SirkeciKüçukçekmece semtlerı arasındaki ev hastalarının muayene ve tedavilerinı yapmak ve hergun 14.00P.OO saatleri arasında istihdam edilmek uzere bir dahılıye muteahhasısı ile sözleşme yapılacaktır. llgılenenlerın Sirkeci Büyuk Postane Sağlık ve Sosyat lşler Mudurlüğüne bızzat veya S28 02 32 numaralı telefona başvurraaları rica olunur Basın: 17414 Not: Adresleri değişen iiyelerimizin Deraeğimize başvurmaları rica olunur SOR13: Ben 1951 doğumlu olup, 1968 yılında çalışmaya başladım. Bo işim sigortalı idi. 16 yıldır da çalışı\orum ama sigortaya ödenen prim bugüne kadar 1600 gün. Kendim sakat olup iki yıldan beri de kamu kesiminde çalışmaktayım. 1983'de sakatlığım nedeniyle "t 73 iş gücümii kaybettigime dair rapor aldım ve Gelir Vergisinin sakatlık indiriminden vararlandım. Her iki gözumde de çok yüksek derecede miyop vardır. Sos}1^ Sigortalar Kanununda çalışma gücünün üçte ikisini kaybeden bir işci için 1800 gün prim ödeme süresi aranmaktadır. Bu doğru mudur? Bir de bazı işyerleri sakat işcileri ruhen ve bedenen uygun işlerde çalıştırmıyor. Yasaların gerektirdiği önlemler, bazı işverenlerce alınmıyor. B.K. YANIT: Sosyal Sigortalar Yasasımn "Malullük Sigortası"ndan yararlanabilmek için sigortalımn, "a) Çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirdiğT'nin saptanması ya da 18 aya kadar uzatılan tedavi (iyileşürme) süresi içinde malullük halinin önlenemeyeceği ya da önemli bir oranda azaltılamayacağı "Kurum sağlık tesisleri sağlık kurulu raporları ile" anlaşılması gerekmektedir. Ayrıca da Yasanın öngördüğü malul sayılma koşulunun yanı sıra da sigortalımn, malullük ayhğı alabiîmesi için; "Toplam olarak 1800 gün veya en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinin her yıl için ortalama olarak 180 gün, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalan primi ödemiş olması" da gerekmektedir. Sizin Gelir VeTgisinin sakatlık indirimi için aldığıruz */a 73 oranındaki rapor Sosyal Sigortalar Kurumunca geçerli sayılmaz. Ancak, Kurumun sağlık tesislerinin, sağlık kurullannca verilecek rapor geçerli olur. Bu raporu alsanız bile prim ödeme gün sayınızın da 1800'e tamamlanması gerekir. Bazı işverenlerden yakınmanıza gelince, bu konu ANAYASA1nın 50. maddesinin kapsamı ıçindedir. "Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gucune uymayan işlerde çalıştırılamaz. Kuçükler ve kadınlar ile bedenî ve ruhî yetersizliği olanlar çalışma şarüan bakımından özel olarak korunurlar. Dinlenmek, çalışanlann hakkıdır. Ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartları kanunla duzenlenir:'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle