15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 MART 19S4 • • * * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/11 OLAYLAREV Çin Devlet ARDENDAK1 (Baştarafı I. Sayfada) Yüksek faiz sistemi (liasıarafı 1. Sayfada) ki var... Şartlar bir bankanın devletleştirilmesini gerekliriyorsa bu >etkiyi kullanırız... Bağbank'ta kullandıgımı/ gibi... Bunun dışında bir şey yoklur... Bankalar konusu hassastır... Böyle konularda herkes dikkatli konuşmak durumundadır..." Evet, Sayın Özal'ın da söylediği gibi bankalar konusu çok hassastı ve hele yetkililerin bu konuda konuşmalan, yapmayı tasarladıklarını yapmadan açıkiamalan sakıncalıydı. Bunun örnekleri son yıllarda birkaç kez yaşanmış ve olumsuz yansımaları olmuştu. Şimdi, hükümetin güvenoyuna kadar sabredemeyip alelacele aldığı 19 aralık faiz kararlarının üzerinden üç ay bile geçmeden hükümet yetkililerinin bankalann geleceği konusunda konuşmak gereğini duymaları konunun her zamankinden de "hassa§" noktada olduğunu mu gösteriyordu? Üç aylık uygulama sonunda bankalann sorunlarıyla daha yakından tanışmak olanağını bulan Özal hükümeti bu sektöre çekidüzen vermek ya da kendi deyimiyle "uyum saglamaya zorlamak" için bir hazırlık içinde miydi? Türk banka sisteminin "rahatsızlıgı" bütünüyle kendi uyumsuzluğundan kaynaklanan bir olay mıydı, yoksa 1980'den sonra uygulanan ekonomi politikalarının Türk sanayiini ve banka sistemini hazırlıksız yakalamış olmasından mı kaynaklanıyordu? Sorunun çözümü "problenıli bankalann" çaplarına bakılmaksızın kendi kaderlerine terkedilmesi olabilir miydi? Bunu göze alamayan bir hükümetin geri kalan tek seçeneği "devlelleştirme" miydi? Her iktidar döneminde etkinliğini sürdüren "kredi mafyası"nı devreden çıkarmadan "devlelleşlirme"ye gitmek bir çözüm olabilir miydi? Biz bu dizide sektörün "hassasiyetini" göz önünde tutarak, özellikle krıtik konularda banka ve kişi adlarına fazla yer vermeden bu soruları biraz deşmeyi deneyeceğiz. Banka ve finans kesiminin içinde yer alan, sorunlarını içinden yaşayan yetkili ve uzmanlarla yaptığımız görüşmeIerin ıştğında yalnızca ekonomiyle ilgilenenlerin değil bankalarda milyarlarca hatta trilyonlarca mevduatı bulunan milyontarca tasarruf sahibinin kafasında !beliren sorulara da biraz olsun açıklık kazandırmaya çalışacağ.z. FAtZLER DÜŞMÜYOR Tasarruf sahibinin kafasında düğümlenen soruların başında hiç kuşkusuz ki "mevduat faizleri ne olur?" sorusu geliyor. aralıkta belirlenen ve üç ayda bir değişebileceği belirtilen mevduat faizlerinin 19 martta değişip değişmeyeceğini pek çok kimse merak ederken bu konuda çeşitli tahminler yapıldı. Bizim kendi yaptığımız temaslar sonunda edindiğimiz izlenimi son haberler doğruluyor: 19 martta mevduat faizlerinin duşmesi söz konusu değil. Bu ilk bakışta tasarruf sahibi için bir "miijde" gibi görünüyor ama acaba gerçekten öyle mi? Yüksek faizde kilitlenmiş görünen bir banka sistemi gelecek için neler vaat ediyor? Çeşitli bankalann yetkililerine göre mevduat faizierinin 19 martta düşürülmesi zordu, çünkü 19 aralıktan sonra olması beklenenlerden çoğu olmamıştı. Bir kere enflasyonda belirgin bir gerileme olduğunu söylemek mümkün değildi. Şubat ayının toptan eşya fiyatları rakamları henüz bilinmiyordu ama aralık ve ocak ayındaki artışlar yüzde 40'ın hayli üstünde bir yıllık artış temposunu gösteriyordu. İkincisi, 19 aralıkta yükseltilen faizlere ilgi sınırlı kalmış, banka sistemine beklenen ölçüde "taze kaynak" girişi olmamıştı. Üstelik pek çok hesap sahibi daha uzun vadeli hesaplarını "üç ay ihbariV'ya dönüştürmüş, böylece üç ay sonunda hiçbir faiz kaybına yol açmadan kapatılabilecek hesapların banka mevduatlanndaki payı korkutucu boyutlara varmıştı. Bir yandan yüzde 43 net faizle devlet tahvili çıkartılırken ve Gelir Ortaklığı Senedi gibi yeni araçlardan söz edilirken bankalann mevduat faizlerini düşürmeleri, üç ay ve bir ay ihbarlı mevduatı elden kaçırmaları tehlikesini gündeme getirebilecekti. Oysa çoğu bankanın, hele bugünkü durumunda bir kuruş mevduat kaybına tahammülü yoktu, hatta ancak taze para toplayarak hareketli kaynak yaratabiliyordu. Yüksek mevduat faizleri yüzünden kaynak maliyetleri 19 aralıktan sonra yeniden artmaya başlayan bankalar buna karşın mevduat faizlerinin düşürülmesine işte bu nedenlerle şimdilik "evel" diyemiyorlardı. Halktan taze para toplamak için bu faizi vermeye devam edecekler ve acısını, isteristemez kredi müşteıisinden çıkartacaklardı. Nitekim 19 aralıktan sonra kredi maliyetlerinin ucuzlayacağı yolundaki beklenti de büyük ölçüde gerçekleşmemiş ve kredi müşterisisanayici "aşırı yüksek faizin" pençesinden kurtulamamıştı. Kredi müşterisinin altsndan kalkamayacağı bir faizle borçlanması ise geri ödenmeyen krediler ve tahsil edilemeyen devre faizlerinin dev boyutlar kazanmasına yol açıyor ve bu konu banka müdürlerinin uykulannı kaçıran bir numaralı sorun haline geliyordu. Gerçi tasarruf sahibinin önce eline geçen faize bakması doğaldı ama kredi müşterisinin ve dolayısıyla bankalann içine düştüğü sorunlar son çözümlemede onu da ilgilendiriyordu ve olaya böyle bakınca banka sisteminin yüksek faizde kilitlenmesi sevinilecek değil kaygı duyulacak bir olaydı. YARIN: Dünden bugiine büyüyen sorunlar GERÇEK (Baştarafı 1. Sayfada) yecekleri başkanlar, hizmet beklemeklen çok, demokrasiye dönüş özleminin göstergeleri olacaklardır. Eğer parlamento dışındakı partilehn oyları buyük bir orana ulaşır, parlamento içindeki partilerin oy toplamı büyük oranda azalırsa; ufukta yeni seçimler, sağda ve solda yeni oluşumlarla "demokrasiye geçiş süreci" hızlanacaktır. Kısacası 25 Mart seçimleri yerelseçim adı altında verilecek bir demokrasi sınavı gibidir. • • • Dafei, Dış Ekonomik İlişkiler ve Birinci Bakan Yardımcısı Zenf Tuobin ve Kamu Güvenliği Bakan Yardımcısı Tao Siju da Türkiye'ye gelecekler. Konuk Devlet Başkanf nın ziyaretini 38 Çinli gazeteci de izleyecek. Çin Halk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Li Xiannian cuma günü Ankara'dan İstanbul'a gelecek. Harbiye Orduevi'nde kalacak olan konuk Cumhurbaşkanı kentin tarihi ve turistik yerlerini gezecek, Yıldız Porselen Fabrikası ile Ortadoğu Ticaret \e İhracat Merkezi'nde incelemelerde bulunacak ve pazartesi günü sabah Türkiye'den ayrılacak. Lübnan Ulusal Uzlaşma Konferansı Lozartda başladı Toplantımn açış konuşmasını yapan Cemayel 4 ilke üzerinde anlaşma sağlanmasını istedi. Dış Haberler Servisi Lübnan'da mücadelc \eren 8 grup İsviçre'nin Lozan kentinde biraraya geldi. Lübnan sorununa çözüm bulmayı amaçlayan Ulusal Uzlaşma Konferansı, Lozan'da Lübnan Devleı Başkam Kınin Cemayel'in açış konuşmasıyla başladı. Cemayel, on dakika süren konuşmasında, Lübnan sorununu "9 yıl süren çılgın savaş" diye nitelendirdikten sonra konferansın 4 temel ilkesini açıkladı. Cemayel 4 ana üke olarak şunları belirtti: • Bir karar çerçevesinde ve yükıimlülükler içersinde savaşa acil olarak son verilmesi. Kararlı ve kesin bir ateşkes saglanması. • Genel uzlaşma saglanması. Lübnan'ın birlik \e hağıniMZİıeı doğrultusunda ileriye yönelik adımlar atılması. • Lübnan'ın çıkarları açısından gerekli tüm düzeylerde ve konularda getirilen reform önerılen üzerinde ortak anlayışın saglanması. • Mevcut durumun tehlikelerini, gereken sorumluluğu \e a|ırlığı göğüsleyecek bir ulusal bTrlik ve kurtulus hükümetinin kurulması. Açılış töreni Suriye Devlet Başkam Yardımcısı Abdülhalim Haddam'ın beklenmesi sonucu 4 saat aecikmeli olarak verel saaılc 15.00'te(TSt 17.00)yapılabildi. 3 kez ertelennıcsine karsın Haddam açılışta, >er alamadı. Lozan kentinin ünlü Beau Rivage Oteli'nde olaeanüstü güvenlik önlemlcri altında başlayan konferansın açılışında dokunaklı bir konuşma yapan Cemayel, " . . . Bizimle birlikte yaşa>an tüm Lübnanlıları gözledim. Çocukları öldürülmüş, ya da yok olmuş annelerin gözlerindeki yaşlan gördüm. Yetimleri gördüm. Hepimizi siltp süpüren bu savaşın gerçek galibiııi bilmiyorum" dedi. Lübnan Devlet Başkam Cemayel, konuşmasının son bölümünde, Lübnan'da barış saglanması için gösterdiği çabalardan dolayı Suudi Arabistan Krah Fahd'a teşekkür etti. Suriye Devlet Başkam Hafız Esad'ı Lübnan konusunda gösterdiği "yüksek duyarlılık ve anlayıştan" dolayı kutladı. Lozan'da Ulusal Uzlaşma Konferansı'nın başladığı saatlerde, Lübnan Genelkurmay Başkan! General İbrahim Tanus ve yakın çalışma arkadaşlarının yeni askeri teşkilatlanmayı kolaylaştırmak için görevlerinden istifa ettikleri açtklandı. Lübnan'daki tüm topluluklann yer aldığı konferansa Suriye ile Suudi Arabistan gözlemci statüsü ile katılıyorlar. Ancak diplomatik çevreler, Suriye'nin gözlemci sıfatı ile katılmasına karşın, konferansta anahtar rolü oynayacağına kesin gözle bakıyorlar. Devlet Başkam birinci yardımcılığına getirilen ve Hafız Esad'ın halefi durumuna gelen Abdülhalim Haddam'ın konferansa katılması, Suriye'nin bu konferansa verdiği önemi gösteriyor. Gözlemciler, konferansın çok tartışmalı ve elektrikli bir havada geçeceğini tahmin ediyorlar. Müslüman muhalefetle, Hıristiyanlar arasında ülkenin siyasal ve anayasal düzeni konusunda önemli görüş ayrılıkları bulunuyor. Buna ek olarak Hıristiyanlar da kendi aralarında bölünmüş durumda. Öte yandan Batı Beyrut'ta dün akşam kentin doğusundan açılan top ateşi sırasında 16 kişi öldü ve 27 kisi de yaraland.. "Lübnan'ın Sesi" Radyosu ise Doğu Beyrut'un dün öğleden sonra bombalanması sırasında beş kişinin yaralandığını duyurdu. Başkent Beyrut'un iki ayrı kesimi arasında karşılıklı topçu ateşinin büyük yangınlara neden olarak halen devam ettiği bildiriliyor. GOZLEM UĞUR MUMCU (Bnsıarafı I. Suvfada) lim Başoğlu, Dr. Sabahattin Tonguç, İsmail Selim Başoğlu, İsmail Hakkı Yılanlıoğlu, Sami Uslu, Fikri Gültekin, Lütfi Şentürk. Peki dava konusu nedir? Konuyu dava dilekçesinden öğrenelim: Kanun ve nizamlara uymak ve basiretli bir idareci gibi davranmak yükümlülüğüne aykm hareket ederek vakfı zarara soktuklan, ekte fotokopilerini sunduğumuz, İçişleri Bakanlığı koordinatörlüğünde mülkiye baş müşaviri, Maliye Bakanlığı müfettişi, Vakıfiar Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan rapor ile sabit bulunmaktadır... Dilekçeye göre "1. Kocatepe Camii inşaatında a) Büyük kapı ihalesinde, b) Marmara mermeri ihalesinde: 2 Büyük İslam Ansiklopedisi'nin çıkanlması konusunda: 3 BedeJ hac parasından 3.4 70.000 TL 'nin Mehmet Öztunç 'a hatalı ödenmesi" gibi konutarda geniş bir araştırma yapılmış ve vakfın zarara sokulduğu müfettiş raporları ile saptanmıştır. Rapor, 18.4.1983 tarihlidir ve rapora ek 59 belge bulunmaktadır. Peki sonra ne olmuştur? Diyanet İşleri Başkam Altıkulaç ve arkadaşları, avukat Ahmet İyimaya'yı tutarak dilekçeyi yanrtlamışlardır. Avukat İyimaya, "Belgelerde ileri sürülen iddialan da kapsarbiçimde" yanıt vermek için mahkemeden "2 aydan az olmayan bir süre" istemiştir. Dava, 1983 yılı haziran ayının 8'nci günü başlamış; ancak duruşmaya, davalı idare vekili gelmemiş. Bunun üzerine duruşma ertelenmiştir. Sözünü edeceğimiz gelişme bundan sonra olmuş; Vakıfiar Ankara Bölge Müdüoı Vekili Avukat Gülseren Tüzün, 15 Haziran 1983 tarihli dilekçesıyle, vakıf yöneticilerinin işten uzaklaştırılmalan için dava açtıklannı, ancak yöneticilerin davanın açılmasından sonra kendi istekleri ile görevlerinden aynldıklarını bildirerek "davayı takip etmekten vazgeçtiklerini" bildirmiştir. Çünkü, vakıf yöneticileri, bu arada toptan istifa etmişlerdir. 13 Eylül günü yapılan duruşmada, davanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştır. Vakıf zarara sokulmuşsa, Mütevelli Heyetin görevden çekilmesı hukuksal sorumluluğu ortadan kaldınr mı? Hayır kaldırmaz. Sorumluluk varsa sürer, eğer akçeli bir zarar söz konusu ise bu zarar sorumlularca ödenir. Bunun için yasa yolları vardır. Öyleyse soralım: Kocatepe Camii inşaatında, Büyük Kapı ve Marmara mermeri ihalesinde ne olmuş; vakıf bu yüzden ne kadar zarara uğramıştır? Büyük İslam Ansiklopedisi çıkarma işi kimlere verilmiş, bundan ne gibi zarar doğmuştur? Zarar ne kadardır?.. Bunların bilinmesi gerekir. "Davadan vazgeçtik" denilerek sorumluluk gözardı edilmez. Maddi sorumluluk konulan 59 belgeye dayalı müfettiş raporu ile saptandığına göre yeni davalar açarak olayın izlenmesi zorunludur. Ceza Yasası'nın 235'nci maddesi "Memurlardan biri görevini yaptığı sırada görevine ilişkin olarak kamu adına kovuşturmayı gerektiren bir suç işlendiğini öğrenip de ilgili daireye bildirmede ihmal ve gecikme gösterirse" bu davranışı suç saymaktadır. İçişleri Bakanlığı, Maliye ve Vakıfiar Genel Müdürlüğü müfettişlerince saptanan sorumluluk konulan, olayın baştan sonra izlenmesini gerektirir. Nedir Kocatepe Camii ihalesindeki sorumluluk? Nedir islam Ansiklopedisi'nin durumu? Kime verilmiş ansiklopedi işi?.. Ortada bir sorumluluk varsa, bu, davanın geri alınması ile yok sayılamaz. Yok sayılması, ayrıca sorumluluk doğurur. Avukat açtığı davayı kendiliğinden geri alamaz. Dava, Vakıfiar Genel Müdürlüğü'nün emri ile geri çekilmiştir. Genel Müdürlük, davayı geri alması için emri verirken, konunun doğuracagı hukuksal sorumluluklar, herhalde, gözönüne alınmıştır. Nedir bu Diyanet Vakfı işi? (Baştarafı I. Sayfada) si Sekreteri, Çin İşçi Köylü Kızıl Ordusu 'nda A lay Siyasi Komiseti, Tümen Siyasi Komiseri Cumhurbaşkanı Kenan Evren 14 ve Kolordu Sivasi Komiseri olmart Tıp Bayramı nedeniyle dün bazıfakülte dekanlannı Çanka du. 1937 1945 arasında, Japonya Köşkü'nde kabul etti. Evren kabul sırasında yaptığı konuşma ya'ya karşı direnme savaşında, Tümen Komutanlığı ve Siyasi da, sağlık hizmetlerinin mahalKomiserlik yaptı. 1945 1949 taline götürülerek hastaların üç rihleri arasındaki Kurtulus Savabüyük kenıe akın etmelerinin şı'nda Orta Çin Askeri Bölge önlenmesi gerektiğini söyledi. Kumandanı, Parti Burosu Sekreter Muavini, Çin Komunist Partisi Hubey Eyaleti Komitesi. Sekreteri, Hubey Eyaleti Halk Hükümeti Başkam gibi görevlerde bulundu. NATO Askeri Komite Başkam 1954'ten sonra Çin Devlet Dr. C. Jager, Genelkurmay Baş Konseyi (Çin hükümeti) Başbakam Orgeneral Secdeı C'ruğ 'un kan Yardımcısı ve Maliye Bakaresmi konuğu olarak dün Ankanı, Çin Komunist Partisi Merkez ra'ya geldi. Jager cuma günü Komitesi Sekreteryasında çaltsTürkiye'den ayrılacak. tı. Haziran 1983'te Çin Halk Cumhuriyeti Devleı Başkam olTRTde açık du. oturıım yok Li Xiannian, çocuk doktoru olan Lin Jiamei ile evli bulunuyor. Bayan Jiamei halen Çin Yerel seçimlerle ilgili olarak Sağlık Bakanlığı Kadın ve ÇoTRT'nin, siyasiparti temsilcilecuk Hastalığı Genel Müdürlüğü ri ile televizyonda açık oturum görevini yürülüyor. düzenlemekten vazgeçtiği bildirildi. TRT Genel Müdürlüğü'nden bir yetkili, bu konuda "Siyasal tansiyon iyice yükseldi. Bu (Baştarafı 12. Sayfada) ortamda siyasal gerilimin ekrana yansıttlmasma izin veremeda girecekleri çok yönlü bir işyiz" dedi. (THA) birliğinin siyasi bir anlam da taşıdığı görüşündeler. Anakent Ozetle KİM KİMDİR? Evreti'in kabulü Sü leymaniye'de 3 katlı ahşap rıçöktii; bir çocuk öldün 5 yuralı İstanbul Haber Servisi Süleymaniye Kanuni Medrese sokakta bulunan ve tarihi yapı olan üç katlı ahşap ev dün saat 18.30 sıralarında aniden çökerek enkaz haline geldi. Enkaz arasından Cebrail Balta (12) adlı çocuk ölü oiarak çıkarılırken, yaralanan Curbet Yıldız (9), Safiye Kuşçuer (43), Perihan Altıntop (23). Murat Öztürk (8), Bezer AJüntaş )55 ve Bayram Kuçükkaya (12) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldınldı, bunlardan üçü ilk tedavilerinden sonra taburcu edildi. Boş bulunan ahşap binanm yıkılmasına Yüksek Anıtlar Kurulu'nca izin verilmediği ve baa kişilerin odun ihtiyacını buradan sağladığı ileri sürüldü. Çökme nedeni araştınlırken, olaya odun için tahtaların sökülmesinin yol açtığı sanıiıyor. Yaralananlann yoldan geçerken mi yoksa içerdeyken mi kazaya uğradıkları henüz belli olmadı. ıSATO Askeri Komite Başkam Ankara\la » SODEP üe (Baştarafı I. Sayfada) cikme ile Ankara'dan başlandı. Seçim otobüsüne de ses düzeni konulmuştu. Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Aysev'in sahibi bulunduğu ve HP'nin görüşlerini açıklayan, milletvekillerini tanıtan 30 bin adet "Barış" gazetesi, çok sayıda pankart, pul otobüse yerleştirildi. Şereflikoçhisar yakınlarında bir benzin istasyonunda basın mensupları ile sohbet eden Calp, DYP Genel Başkam Yıldırım Avcı'nın "denenmişler" deyimini üstüne alınması konusunda "denenmişler tabirinden niye alındıklannı anlayamadım, araba gocunacak bir yarası mı var?" dedi. HP'nin Meclis'e Kızılbayrak taşıyanlan soktuğu iddiasına karşıhk verirken de. "Meclise giren millelvekillerimiz veto euilmediğine göre devletin istihbarat örgütleri de demek ki, böyle bir şeyi bilmiyor. Sajın Avcı bildiklerini kamuoyuna açıklamazsa. kendisine hangi sıfalın yakışlınlacağını iyi bilir" biçiminde konuştu. Erdal İnönü'nün "sosyal demokratlar SODEP'te bütünleşecek" şeklindeki sözünü ele alan Calp, "SODEP'in bu düşüncesi karanlıktan kortuğu için ıslık çalmaya benziyor" dedi. Aksaray'ın Hanovası köyü yakınlarında kendisini karşılayan traktörlerden birine binen Calp'e köylüler hep bir ağızdan, "Çiflçi Calp" diye bağırdılar. Calp bugün Nevşehir, Hacı Bektaş, Kayseri ve Sivas'ta konuşacak ve resmi propaganda gezisini açacak. Türkİran Gümrükte 43 milynnluk anıpul satıldı Devlet Bakanı ve hükümet sözcüsü Mesut Yılmaz, anaket belediyelerinin hukuki statülerini yeniden düzenleyecek kararnamenin bugün Cumhurbaşkanınca onaylanarak çıkmasmın ümit edildiğini söyledi. kararnampsi Gümrüklerdeki ilk ticari eşyamrt satışı dün yapıldı: I milyon 125 bin adet araba lambası satıldı. Karaköy'deki Giriş Gümrük Müdürlüğü'nde açık arttırma ile yapılan sattşa beş fîrma 6 milyon 155 bin lira teminat yatırarak girdi. Arttırma 42 milyon 877 bin TL. ile başladı son fiyat 43 milyon 135 binde kaldı. Gümrük Başmüdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre. açık arttırmayı, katılan beş firma arasında AR\A Ticaret kazandı. Bu noktada şu soruya yanıt arayabiliriz. İslam devriminden sonra Türkiye'nin RCD'nin canlandınlması yolundaki isteklerine kapıyı kapalı tutan Iran neden birden tutumunu değiştirmek zorunluğunu hissetti ve RCD'yi gündemine aldı? Bu tutum değişikliğinin ardında Iran yöneticilerinin Halefoğlu'na açıkça söyledikleri gibi "RCD'yi artık CENTO gibi bir örgiit gözüyle görmemeleri mi" geliyor? Yoksa İran, RCD'yi gündeme getirerek bolgede Türkiye ile birlikte yeni bir ağırlık ekseni mi oluşturmak istiyor. Bu soruların yanıtları şimdilik spekülasyona açık gözüküyor. Ancak spekülasyona yer bırakmayan bir olgudan söz etmek gerekirse, Türkİran ilişkilerinin yeni bir çerçeveye oturmakta olduğu rahatlıkla söylenebilir. Cumhuriyet tarihinde Türkiye'nin ihracatının ilk kez 1 milyar doların üzerine çıktığı ülke geçen yıl İran olmuştur. Terkos son yuğışlarla toparlandı Trakya'daki son yağıslann Terkos a olumlu etki yaptığı ve bir ara eksi 14 santime kadar düşen göldeki su seviyesinin 1.91 metreye yükseldiği bildirildi. İstanbul Su ve Kanalizasyon Idaresi yetkilileri. Terkos gölünün her geçen gün kendini toparlamaya devam ettiğini söylediler. Sıkıyönetim (Baştarafı 12. Sayfada) gerçekleşmedi. Demokratik hiçbir ülkenin yasal düzenlemelerinde, işverenlerin istedikleri zaman istedikleri kadar işçi çıkarmada serbest bırakılmamış olmaları ve uygulanan çok çeşitli kısıtlamalardan örnekler alınarak Çalışma Bakanlığı'nca bu konuda hazırlanan bir yasa değişikliği önerisi Bakanlar Kurulu'ndan geri döndü. Şimdi gündemde iş güvencesine iîişkin hiçbir önlem bulunmadığından ilk aşamada sıkıyönetimin kalktığı 13 ilde büyük bir boşluk doğmuş oluyor. Diğer illerde de sıkıyönetimlerin kaidınlması ile, ya da sıkıyönetim komutanlıklarının bu alana kanşmama kararı almalan halinde aynı boşluk ve çok boyutlu sorun gündeme gelecek. Televizyon (Baştarafı 1. Sayfada) rayacağını bildirdi. Bir soru üzerine ruhsat ücretlerinden kurumun 6.5 milyar lira gelir elde ettiğini bildiren Akman, "Bu gelir elden giderse ne olur?" sorusuna "Ne olacak. Bu gelir elden giderse kurum elden gider. Çiinkii iki gelir kaynağımızdan birisi bu."dedi. Maliye ve Gümrük Bakanı Vural Arıkan, TRT Genel Müdürünün bu sözleri üzerine de"TRT Genel Müdürü endişelentnesin. Daha çok reklam alsınlar. Devletin imkânları tükenmez. Onlara para bulunur" kar>ılığını verdi. TRT, PTT aracılığıyia konutlardaki siyahbeyaz televizyonlardan yıl'da 1000, renklilerden de 1500 lira alıyor. Bu miktarlar, işyerlerinde daha da artıyor. "Ekmek fiyutı serbest bıraküsm" İstanbul Ekmek Sanayii İşverenler Sendikası Başkam tsmail Hakkı Keçeli dün yaptığı yazılı açıklamada. Belediye'den ekmekteki narhın kaldınlmasım ve fiyatının serbest bırakılmasmı istedi. Keçeli İstanbul'da hiçbir yiyecek maddesinde narh olmadığı halde ekmekte uygulanmasının ticarete ters düştüğünü ileri sürdü. THA'mn 34. kııruluş yıldönümü Türk Haberler Ajansı'mn 34. kuruluş yıldönümü bugün kutlanacak. 1950 yılında Kadri Kayabal tarafından kurulan daha sonra anonim şirket haline dönüşen THA, halen 38 gazete ile TRT ve Basın Yayına haber ve fotoğraf servisi yapıyor. bilmece bildirmece yeni çıkacak içmece KONGRE İLANI S.S. ÖZGÜVEN YAPI KOOPERATİFİNİN 1. OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISI 31.3.1984 Cumanesi günü saaı 13.00'de Anadolu HisarıTicareı Lisesi salonunda yapılacaktır. Saveılarımızla. GL'NDEM: 1) Açıh> ve saygı duruşu. 2) Divan teşekkülü, 3) Faaliyet , hesap raporu ve bilanı.0 İle deneıleme kurulu raporunun okunması. 4) Eleşıiriler ve yanıllar. 6) Tahmini bütçenin oylanması. kabulü, 7) Yönetim ve denetleme kurullarının görev sürelerinin saptanmaM. 8) Üyc îayısının saplanması. 9) Yöneıim ve deneıleme kurullarının asil ve yedek üyelerinin secilmesi. 10) Dilek ve lemenniler, Dava açıldı tstanbul'da ev sahibi yapmak vaadi ile 56 kişiyi 10 milyon lira dolandırdıklan iddia edilen dört kişi hakkında 14 yıldan 280 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. (Baştarafı I. Sayfada) SODEP'in Basın Yasası, Üniversiteler Yasası, TRT Yasası, Siyasal Partiler Yasası, Dernekler Yasası, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası, Sendikalar Yasası ile Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Yasası ile bazı kararnameler başta olmak üzere, çağın gereklerine ve ulusumuzun gelişmişlik düzeyine uygun düzenlemeler yapmak amacında olduğunu belirten Inönü, şöyle dedi: "Kamuoyunda izleyicisi olacağımız bir başka istek de, geçen dönemin yaralannı sarmak için bazı istisnalarla bir genel af yasasının çıkanlmasıdtr." Erdal Inönü, bu affın kapsamına terörist eylemlerle ilgili olmayan fikir ve siyaset suçlarının, memurların disiplin cezalarının, terörist çinayetler dışında bazı istisnalarla bütün suçlann girebileceğini belirtti. Seçim bildirgesi hakkında bilgi verirken SODEP Genel Başkanı, ilk olarak ekonomik konuları ele aldı. SODEP'in ekonomik politikasını "Üretimin arttınlması, enfiasyonun azaltılması. işsizliğin en alt diizeye indirilmesi, sosyal giivenliğin yaygınlaşbnlması ve gelir dağılımında adaletin saglanması" olarak açıklayan Inönü, 24 Ocak 1980'den bu yana uygulamaya konulan ve bugünkü iktidar tarafından daha da hararetle savunulan aşırı liberal ekonominin karşısında ciddi bir seçenek olduğunu bildirdi ve "Bu seçenek, planlı ekonomi polilikasıdır" dedi. Inönü, "Devlel kesimi için 10nınlu, özel kesim için yönkndirici planlı ekonomi" anlayışının doğal sonuçlanndan birinin de ulusal sanayimizi kurmak ve geliştirmek olduğunu vurguladı. Erdal İnönü, içteki sanayi kuruluşlarının, dış pazarlarda da yarışabilecek ölçek ve verimliükte kurulmaları ve işletilmeleri gerektiğini belirtti ve büyük miktarlarda ithal malı getirtip, ulusal sanayimizin ezilmesine yol açmanın yanlış olduğunu söyledi. Basıntoplantısının son böiumünde SODEP Genel Başkam, bugüne kadar yaptığı il ve ilçe gezilerindeki değerlendirmelerini anlattı. Halkımızın büyük bir siyasal coşkuya kavuştuğunu, halkın çoğulcu, özgürlükçü demokrasiden başka bir rejimi benimsemediğini ve kendisini yönetecekleri seçmek hakkını bırakmak istemediğini görmekten son derece mutlu olduğunu bildirdi. Sosyal demokrat tabanın büyük bir coşku içinde bulunduğunu ve bölünmek istemediklerini, o nedenle birleşme konusunun seçimlerden sonra mutlaka gündeme geleceği konusundaki görüşünü yineleyen İnönü, son olarak da kulağına gelen ters bir propaganda konusundaki görüşlerini açıkladı. "İktidar partisi adayları, bu seçimlerde kendilerine oy verilmezse o belediyeye hizmet ve ödenek getirilmeyeceğini söyluyorlarmış. Bu davranış siyasal ahlaka aykm olduğu gibi, yürtırlükteki yasalara da aykırıdır. Belediyeterin gelirleri yasalaıia iyice belirlenmiştir" diyen Erdal İnönü, bu nedenle yurttaşların hiçbir kaygıya kapılmadan oy vermelerini istedi. inonıı TRTNEV İÇENDEN MAHMUT TALI ONGOREN (Baştarafı 4. Sayjada) biliriz, ama yüzeysel olmaktan ve hatta yanlış ve çok yetersiz sonuçlara varmaktan da kurtulamayız. Günümüzdeki ekonomik ve siyasal tutarsızlıkların kaynaklarını, yıllarca önce bağımsızlık düşüncesinden ayrılmamızda ve hatta Osmanlı devletinin "Üç lstanbul"da da anlatılan çöküş döneminde aramak gerekmiyor mu? Gerçi "Ûç İstanbul" bilimsel bir araştırma dizisi değil, salt bir dramatik TV filmi. Bu nedenlerle de özellikle Adnan'daki yozlaşmayı ne çok derin psıkolojik incelemelerle, ne de ayrıntılı bilimsel araştırmalarla sergilemek zorunda. Ama o dönemi ve Adnan gibi kişilerin davranışlannı geçmişin tarihsel ve ideolojik yorumuyla öykünün dramatik yapısı içinde ele almak gerekli. İşin çok daha basit açıklaması şöyle: Diyelim ki, dizi boyunca bir adam bir başkasını öldürmek için onu büyük bir tutkuyla izliyor ve sonunda da ökjürüyor. Ama bir türlü bu tutkunun nedenlerini ve niçin o adamın ötekini öldürdüğünü anlamıyoruz. İşte, "Üç İstanbul" dizisi de oyuncularının çok yerinde seçimine, çoğunun çok iyi oynamasına, yönetiminde ve diğer çeşitli yapım öğelerindeki biçimsel başarıya karşın, havada kalan ve Abdülhamit'e karşı olmayan bir dizi özelliğinden kurtulamıyor. Ama ilgi görüyor. Çünkü "Üç İstanbul" romanından, başta "Dallas" olmak üzere tüm yabancı dizilerin formülüne uygun bir senaryo çıkarılmış. Ortada bir ana kahraman Adnan ve onunla ilgili olaylarınyanı sıra diğer kişiler ve olaylan var. Çoğunlukla Adnan'ı izledik, ama ondan sıkılmamıza zaman kalmadan diğerlerine geçildi. Gerçi Adnan'la ilgiti bölümlerin çok olduğunu ileri sürenler de çıkmadı değil. Ama sanırım sonunda Amerikan dizilerindeki fonmülün cıltz bir anlayışla da olsa uygulandığı bir gerçektir. Bu nedenle, belki işin ayırdında olmadan "Üç İstanbul" dizisinin "Dallas"\ andırdığı düşünülüyor. Yatak sahnelerinden ötürü değil... Dizinin ilgi görmesinin bir başka nedeni debasmdaki yersiz Abdülhamit tartışması ve renkli basında "Üç İstanbul"öan incir çekirdeğini doldurmayan biçimde söz edilmesinin saglanması için elden gelenin yapılmast. Kısacası, son yıllarda TRT Televizyonu'nda izlediğimiz TV dizilerine kıyasla biçimsel üstünlükler taşıyan "Üç İstanbul" dizisi, gördüğü ilgiyi tam anlam iyi a hak etmiyor. İngiliz gazeteciler Yunan basınını kızdırdı Kıbrıs Rum kesiminde Yunan tümeni tartışılıyor. Kâmranînan, Yunanistan'm Ege'de yeni bir Lübnan yaratmak istediğini söyledi. STELYO BERBERAKİS ATİNA İkıidar yaııliM gazeteler, Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu'nun önceki akşam Ingi\\z TVsinin 4. kanalında yayınlanan ^•anlı mülakaüa İngiliz gazetecileriıı yönelniği soruları "Tahrik" olarak niıelediler. Yunan ga/cıeleri, soruların Türk vanliM \e Yunan dü^maıılığı görünümündc olduğunu öne sürerek. röporlajı "Sos>alisl PASOK hukumeline kar>ı düzenlrnmiş birsaldın"" olaı ^k yorumladılar. kıbrıs Rum yönetinıi lideıi Kipıiyaııu'nuıı, Kıbrıs'a bir uımcn Yunan askeri gönderilmesi konı^unu bu halta içinde Rum siyasi liderleriyle tamsacağı bildirildi. Rum ana muhaletel lideri Glafkc» Klerides. "Eğer gerçekten Kıbns'a bir tümen asker gelecekse >amaıa ve gürültü çıkarmadan gelmelidir" dedi. Klerides. Yunanistan'ın kıbrıs"a bir tümen asker göndermesine kar>ı vikmamakla beraber, "Yunan lumeni Kıbns'ı kurlaracak mı?" dedi. Komüni>t AKEL Parlisi ise, Yunani^ıan'ın Kıbrıs'a asker göndermesine siddetle karsı v'iklı. Asker göndernıenin yeni "bunalım" ve "ciddi bir grrı>inliğe" neden olacağım bclirlli. "Hakimiyet (Baştarafı I. Sayfada) bir fikrin taşıyıcılannın ta ken disi oldugumuzun ispatıdır," dedi. Mitinge, eski Dışişleri Bakanlarından thsan Sabri Çaglayangil'in de katılacağı öğrenildi. DYP Genel Başkam Yıldırım Avcı, Ege gezisini Bursa'da tamamlayıp önceki gece "dinlenmek" ve "Isparta mitinginin son hanrlıklannı gözden geçirmek" amacıyla Ankara'ya döndü. Avcı, Ege gezisinde günde en az 12 yerde konuşarak yeni bir rekor kırdı. Konuşmalarında '46 ruhu'nu işleyen ve konu y ındlan "Menderesier ölmez" sloganlanyla kesilen Avcı gördüğü ilgiyi halkın demokrasiye olan inancı şeklinde değerlendirdi. lnegöl'den aynlırken, "İnşallah Başbakan olarak bekleriz." dileğiyle uğurlanan Avcı, gördüğü ilgi için, "Bu heyecan beni de heyecanlandınyor. Bu heyecan beni mîlletîndîr öldürecek," dedi. Bursa yöresinde, dilden düşmeyen "Silkde Avcı düşecekler" sloganları ile karşılandı. RP Başkam Kartal Mallepe'de kudıız köpek Kartal Maltepe 'de 89 mart günlerinde sahipli bir köpek tarafından ısırüan kişilerin zaman geçirmeden en yakın sağlık kuruluşlarına başvurarak kuduz aştsı yaptırmaları istendi. Kuduz olduğu anlaşılan köpek tarafından ısırüan iki kişinin kimliklerinin saptandığı ve tedavi altına alındıkları kaydedildi. (Baştarafı 1. Sayfada) cuma günü Diyarbakır ve Batman, \l nıart cumartesi günü Tatvan, Muş, Bingöl, 18 mart pazar günü Malatya ve Adıyaman'da konuşmalar yapacak. 19 mart pazartesi günü Kahramanmaraş, Gaziantep, 20 mart salı günü Osmaniye, Adana ve Mersin'deki mitinglerde konuşacak olan Tekdal, 21 mart çarşamba günü Ankara'da olacak. RP Genel Başkam propaganda gezisinin son üç gününde Izmit, Adapazarı, Eskişehir, Uşak, Kütahya, Konya'da düzenlenecek mitinglerle, kapalı salon toplantılarına katılacak. 5) Aklama, KÂMRAN İNAİN'IN SO/LİLRİ 11) kapanij. YÖNKTİM KLRl I l Anıalya muhabirimiz. MDP S:irı milleıvekilı eski Büyukelci Kâmran Inan'ın dün Antalya'da düzenlediğı basın loplantısında Yunanistan'ın suni bunalımlar yoluyla bolgede yeni bir Lübnan olayı yaratarak bolgenin büıün stratejik noktalarını ele geyirmeyi aır,acladı|ını söylediğini bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle