14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 7 ŞUBAT 1984 Enver Sedat Mısırhn yeni NASIR VE SEDAT'LA 7 YIL MEHMED KEMAL POLITIKA VE OTESI Gökyüzü yok artık... Sabahleyin kalktım, perdeyi araladım, baktım ki gökyüzü yok!.. Birileri gelmiş, gökyüzünü almış götürmüş. Oh, ne iyi!.. Gökyüzü yok artık!.. "Her yanı sis kaplamış" böyle diyor radyo... Göz gözü görmüyor... Sis, sisin dumanları gökyüzünü alıp gitmiş. Kurtulduk ondan da, gökyüzünden de kurtulduk? Neydi canım efendim, bir açılır bir kapanır, bir görünür bir yiter... 01mayıversin!... Göksüz yaşanır mı? Yaşanır be, yine yaşanmasın? Göksüz yaşanır da, yersiz yaşanmaz, ayaklarımızı basacağımız bir yer buiunmalı... Ayaklarımızı bir yere basmazsak boşlukta sallanır dururuz. Gazeteyi açtım, bir arkadaşın (arkadaşın adım şimdi anımsamıyorum) arkadaşı vardı, ölmüş. Sayfanın tepesine ölüm ilanlarının en üstüne kocaman koydurmuşlar. Filan öldü demişler. Öldü ya, göğü alıp o götürmesin? Göğü alıp götüremez, onulmaz bir hastalıktan yatıyordu. Açıktan açıga, doğrudan doğruya kanser demiyorlar da onulmaz hastalık, menhus hastalık diyoıiar. Böyle söylemek de kanser demek değil mi? Belki adından bile korkulan bir hastalık olduğu içindir, böyle diyerek korkuyu yeniyorlar. Ya, arkadaşın arkadaşı kanserden ölmüştü. Galatasaraylıydı, iyi okutmuşlardı. Babadan birkaç taşınmaz (gayrimenkul), biraz para, bir işyeri kalmıştı. Kardeşiyle birlikte işletiyordu. İşyeri Haliç'e bakardı. Tepelerin üstünden, burası Tepebaşı değil miydi, Haliç görünürdü. Bir zamanlar Tepebaşı Tiyatrosu vardı, yıkmışlar, toprağını kazıyorlar, büyük bir otel yapacaklardı. Belediyenin oteli. Belediyenin bir tiyatrosu vardı, şimdi oteli olacaktı. Arkadaşı da, onun arkadaşını da, kanseri de, tiyatroyu da, oteli de kafamın içinden kovdum, yeniden gökyüzüne, bizim bahçeye, çimenler arasında ekmek kırıntıları arayan serçeye döndüm. Serçe nereden bilebilirdi bu çimenler arasındaki ekmek kırıntısını? Evet, göklerden süzülüp gelmiş, çimenler arasındaki bu ekmek kırıntısını gagalıyordu. Nasıl bir içgüdüydü bu? Ne kadar sağlam, durmuş oturmuş bir içgüdü... Bir süre bunu düşündüm. Neler biliyordum bu içgüdüyü açıklamak için?.. Fazla bir şey bilmiyordum. Ondan olacak herbilgisi kıt gibi şaşıyordum olup bitenlere... Birden. "Gökyüzü yoksa serçeler nasıl uçar?" diye geçirdim aklımdan? Öyle ya, serçelerin uçması için bir gökyüzü gerekmez miydi? Göğün penceresi, kapısı yok muydu? Kapılar, pencereler kapalı mıydı? Kapılar, pencereler şimdi açılmıştı? Içeri ondan mı doluştular? Çok yürekli adamlar mıydı bunlar? Yürekli oldukları için mi ortaya düşmüşlerdi? Göğün içinde, göğün kapı ve pencerelerini kırarak tünemek bir yürek işi değil miydi? Soyut bir düşünce olsa da göğü, gökyüzünü, onun maviliklerini, beyazlıklarını yitirmek, sonra da, bundan kurtulup tüneyecek bir dal bulmak, az mıydı? Yürek ister derken bunu belirlemek istiyorum. İnsan kendini acaba ne zaman sever? Arafat gibi dört bir yanı sarıldığında mı? Arafat, bir kıyı kentinde dört bir yanı sarıldığında ilkın göğünü yitirmiştir. Sonra kendini, sonra kendisine olan sevgisini... Belki de o an kendini en çok sevdlği andır. Korku, ölüm, yaşama hepsi içiçedir. Ölüm bir olgudur. Ya ölümden kurtulma isteği, o da bir olgu değil midir? Göğü yitirir gibi olunca ne diye ölüm ölüm diye tutturdum? Ölüm göğün ardında mıdır? Ölünce bizleri göğe gömmüyorlar ki, toprağa gömüyorlar. Bazı in^nışlarda cesedi yakıp külünü havaya savurmak var. Belki bu havaya gömülmedir. Bir dostum öldüğünde yakılmayı istedi... Töreler, inanış, toplumun baskısı dileğini yerine getiremediler. Onu da sonunda toprağa gömdüler. Toplumun baskısı bir kişinin ölürken dilediğine ağır basıyor. Başka bir arkadaşım da dinsel tören yapılmamasını istemişti. Onun dileği de yerine getirilemedi. Bal gibi hoca geldi, okudu, talkın verdi ve gömüldü. Gücü yetmiyordu bu törelere kimsenin. Sosyalist ülkelerde görmüştüm, ölülere hangi dinden iseler kendi geleneklerine göre tören yapıyorlardı. "Bu da nesi?" diye sorduğumda, "Halk istiyor" dediler. "Halkın isteklerine karşı ge/emiyoruz." Halkın dinsel gelenekleri sosyalist ülkelerde de ağır basıyordu. Ölümü, yaşamayı. şunu, bunu hep gökyüzünü yitirir gibi olduğumda düşünmeye başladım. Biraz sonra yavaş yavaş sis dağıldı, gökyüzü açılır gibi oldu. Açılır gibi olma ne demek iyice açıldı. Ben yitirdiğim gökyüzünü yeniden buldum. Buğulann ardından bir güneş ışıdı. Yitirdiğim her şey yerli yerindeydi. "Öfbe, dünya varmış!." dedim. Yaşamaya yeniden sarıldım. firavunu Demirel ile kalabalıktan uzaklaşıp Shepherds Oteli'ne geldik. Salopun dip tarafında tenha bir köşeye doğru ilerledik. Boş kanepelerden birinde ufak tefek, asıkyüzlü biri oturuyordu. Yaklaştık, oturmak için müsaade istedik. Adam eli ile "buyurunuz" dedi. Oturduk. Dikkatlice bakınca anladım ki tek başına oturan adam Kral Hüseyin'di. Demirel ile iki dost gibi görüştüler. Enver Sedat pragmatik yaklaşımları, maceracı ruhu, gerçekçiliği, inanılmaz cüreti, müttefik değiştirmekteki fütursuzluğu ile Nil'in girdaplı sularında gemisini yürütmeye başlamıştı. Halk, cumhurbaşkanlığını kendisine tereddütsüz vermişti. 16 Nasır'ın tabutu helikopterle getirildi. Askeri aracın üzerine yerleştirildi. Misafirler sıraya girdiler. Bando matem marşını çalmaya başladı. On adım atıldı duruldu. Sonra beş adım daha ilerlendi. Bu defa tam duruldu. Halk, gözle görülmedikçe inanılamayacak bir kesafette, yolları, köprüleri tıkamıştı. Bu sıkışıklığın kilometrelerce uzadığı bildirildi. Polis ve asker, yolu açamıyordu. Birden tabutun eller üzerine alındığı gorüldü. Tabut, başlar üzerinden geçerek, elden ele, Nil köprüsune doğru ilerlemeğe başladı. Kortej dağıldı. Herkes binanın içine veya çadıra döndü. Kargaşalıktan bir ara birbirimizi kayıp ettik. Bir saat kadar beklendi. Sonra, Nil'in karşı kıyısından gönderilen motorla, binanın dar nhtımına yanaşdılar. Demirel ile bir motora kendımizi zor attık. Sanki, köprü ile Kadıköy arasında işleyen bir dolmuş motora binmiş gibiydik. Hilton'un güneyindeki Shepherd's otelinin yanına yanaştık. Mısırlı memurlar, bizi otelin holüne sevkettiler. Türkiye Başbakanı ile beraber olmak, onunla samimi bir hava içinde konuşmak, Krala, güven ve moral vermişti. Öğle vakti, oteller bölgesi tenhalaşmıştı! Nasır'ın naaşı, muhtemelen, Heliopolis'te defnedileceği Camii'ye yaklaşmış olmalıydı. Protokol memurları, Camii'ye kadar gitmemizin, yolların sıkışıkhğı dolayısı ile mümkün olamayacağını söylediler. Nihayet Büyükelçiliğe dönebildik. Yemek hazırlanmıştı. Gazeteciler Demirel'i bek liyorlardı. Denktaş da oradaydı. Temsil görevini yerine getirebilmiş olmanın mutluluğu yuzunden belli oluyordu. Hepimiz acıkmıştık. Demirel ve Denktaş da iştihalarını gizlemediler. SEDAT'IN EVİNDE Enver Sedal alışılmışın dışında bir davet yaparak Orhan Oguz'u evinde kabul etti. Davete eşlerimizle birlikte kalddık. Fotoğraflar çekildikten sonra biz erkekler salonun bir köşesine geçip konuşmaya başladık. du. Enver Sedat, pragmatik yaklaşımları, maceracı ruhu, gerçekçiliği, inanılmaz cüreti, kamp ve muuefik değiştirmekteki fütursuzluğu ile Nil'in girdaplı sularında gemisini yürütmeğe başlamıştı. Aşırı sağ ve solu temizleyerek iktidarı rakipsiz ele geçirmek, ve onu takiben Nasır'ın halledemeden göçüp gittiği müthiş hatayı tamir ederek Kanalı açmaya, İsrail'in elinden Sına'yı ve Mısır'ın petrolünü geri almaya azmetmiş görünüyordu. Halk, Cumhurbaşkanlığını kendisine, tereddütsüz, vermişti. Ilk safhada, Kossygin'in istekSedat alışılmamış bir tepki gösterdi. Eşlerimizi de evine davet etti. Enver Sedat'ın villası, bizimle aynı korniş üzerinde, Sovyet Büyükelçiliği ile bizim sefaret binasının önünden geçen sahil yolunun orta yerindedir. Bahçe içinde oldukça mutevazi iki katlı bir binadır. Villaya gittiğimiz zaman, Dr. Servet Okacha'yı da orada bulduk. Bayan Cihan Sedat, siyah uzun bir elbise giymişti. Kulaklanndan sarkan küpeler vardı. Elbisenin sol tarafına Türk işi bir broş takmıştı. Enver Sedat da kruaze sivah bir elbise giymişti. Beyaz keten gömleği ttalya'dan getirtilmiş givetlendiriyordu. Amerikalılar, Sedat'a yaklaşmağa başladılar. Donald Burgus yine hareketlendi. Fakat, sonuç henuz ufukta görünmekten uzaktı. davetlerde hiç bir zaman uygulamadık. Heykel ile dostlu&unııız sürdii Hasaneyn Heykel ile dostluğumuz devam etti. Heykel, 1971 yılı içinde El Ahram'ın başında kaldı. Sık sık buluştuk. Heykel'in Sedat ile ciddi anlaşmazlıkları, 1972'den sonra başladı'. Hafta sonlarında Heykel'in çiftliğinc.yaz aylarında İskenderiye'dekı piaj evine gitmeyi ihmat etmedik. Heykellerle, konser ve opera temsillerinde de buluşur, bazen de, bu gösterilere beraber giderdik. Heykel, artık bakan değildi. Kendi ifadesine göre Enver Sedat Bakanlığı muhafaza etmesini istemiş, fakat Heykel özgürlüğünün sınırlandığını ileri sürerek af dilemişti. Kanaatim Sedatın Heykel'in bu karanndan memnun olduğu yolundaydı. Daha sonraları Enver Sedat, politikasına karşı çıktığı için Heykel'i El Ahram'dan da uzaklaştıracaktı. Hapse atıldı. Heykel zor ve ıstıraplı yıllar yaşadı. Kahire'deki görevim süresince basınla ilişkilerim de olumlu geçti. Arap basını, Türkiye'ye karşı, hasmane hareket etmedi. Arasıra, Kıbrıslı Rumların görüşleri gazetelerde akis buldu ise de, o kadarı normal sayılabilirdi. , Ankara'da 12 Mart Hukümeti iktitara geldi. Türkiye'nin dış politikasında Arap ülkelerine karşı anlayış ve dostluk gayretlerinde ani bir duraklama oldu. Bu değişiklik için haklı hiçbir siyasi sebep yoktu. Dokuz ay, Kahire'de sanki unutulmuşum gibi yaşadım. Yazdığım raporlara, çektiğim telfgraflara olumlu veya olumsuz tepki alamadım. Lambanın birden fitili kısılmıştı. Bunu Mısırlılar da farkettiler. Bu bir hükümet politikası mıydı? Rahmetli Nihat Erim, Arap ülkelerine, Orta Doğu sorunlarına karşı ilgi duyan bir politikacı değildi. Çağlayangil gitmişti. Yeni Dışişleri Bakanımızın ise, bu devrede, fazla hissi davrandığı intibasındaydım. Yıl sonuna kadar durumu, etrafa hissettirmemeğe çalışarak idare ettim. Hayat eskisi gibi devam edivordu Kahire'de hayat eskisi gibi devam ediyor, karşılıklı ziyaretler, resmi bayramlar, davetler, yemekler birbirlerini takip ediyorlardı. Kahire'de, 1970'lerde 118 Büyükelçilik vardı. Yüz on sekiz Büyükelçilik bir o kadar Milli Bayram demektir. Buna, bir de Ulusal Ordu Günleri ve askeri ataşelerin yaptıkları resmi davetler eklenirse, vasati her iki günde bir resepsiyona davet edilmekteydik. Bazen aynı gun, bir kaç davet birden tertiplenmiş oluyordu. Gitmemek, farklı muamele yapmak, siyasi önem vermemek şeklinde yorumlanabiliyordu. Mısıra yapılan resmi ziyeretler ve özel davetlerin de ayrıca hesaba katılması gerekiyordu. Mısırlılar ve genellikle Arap Büyükelçilikleri, akşam yemekleri için davetlileri 20.30'da, çağırmaktaydılar. Tecrübesi olmayıp gösterilen saati ciddiye alanlann müşkül durumda kalmalan işten değildi. Bir akşam, şehirden yirmi kilometre mesafede Meadi'de bulunan Kuveyt Maslahatgüzarının evine saat yirmi otuzda davetliydik. Arabayı ben kullandım. Eşimle birlikte, davetli olduğumuz evi zor bulduk. Pencerelerde ışık yoktu. Kapıyı çaldık, kimse açmadı. Bir saat kadar dolaştık. Tekrar geldik. Bir hayli bekledikten sonra, beyaz ceketini tamamen givememiş bir garson, kapıyı araladı, hayretle yüzumüze baktı. "Yanlış yere mi geldik?" diye sorduk. "Hayır, >anlış değil, sadece erken" dedi. Ev sahipleri, üst kattan saat 22'de indiler. Diğer davetliler, 22.30'da sökün ettiler. Bir buçuk saat konuşuldu, içki içildi. Gece yansında büfe açıldı. Herkes yemeklere hücum etti. Karnını doyuran, müsaade isteyip ayrıldı. Sonraları bunun normal usul olduğunu anladık ve yemeklere daima en az bir saat geç gitmeğe başladık. Fakat bu garip geleneği biz sefaret binamızdaki Kaddafi ile karşılaşma Demirel biraz dinlendikten sonra otele uğradık, valizleri aldık. Kubbe Sarayına gittik. Sarayın bahçesine de büyük bir çadır oturtulmuştu. Kur'an okunuyordu. Mısır devlet ricali misafirlerin taziyelerini kabul diyorlardı. Enver Sedat da oradaydı. Demirel herkesin elini sıktı, taziyelerini bildirdi. Saraydan çıkarken merdivenlerde Libya'nın ateşli ve genç lideri Muammer Kaddafi ile karşılaştık. İki devlet adamı kısa bir konuşma yaptılar, birbirlerinin hal ve hatırını sordular. Sefarete döndük. Vedalasıldı. Arkadaşları da aldık. Havaalanına giderken, Helioplis girişinde, sağ tarafta, çölehudut Türk Şehitleri Mezarhğına uğradık. Demirel, Şehitlikte saygı duruşunda bulundu, ellerini açarak şehitlerin ruhuna fatiha okudu. O da duygulanmıştı. Nasır'ın geçici kabrine gitmek için vakit kalmamıştı. Bu görevi, ben daha sonra Kahire'deki Türk vatandaşları ile birlikte kabire gitip çelenk koymak sureti ile yerine getirdim. Demirel'i yolcu ettik. Aradan karışıklıklarla dolu günler geçti. Kral Hüseyin karşımızda İçerisi kalabahktı. Nil tarafındaki büyük salonun dip tarafıncra nisbetert tenha bir köşeye ilerledik.Burada.bır kanape ve dört koltuk vardı. Ufak lefek, asık yüzlü bir adam tek başına oturuyordu. Yaklaştık, oturabilmek için müsaadesini istedik. Adam, eli ile "Buyurunuz" dedi. Oturduk. O zaman adama dikkatle baktım. Karşımızdaki Kral Hiiseyindi. Üç gün önce, Kahire'ye sabah erken saatlerde "düşman" olduğu ithamı ile gelen, aynı akşam, Nasır'ın gayretleri ile en sert muhasımlan ile barışan ve ortak bir anlaşmayı imzalayan Kral Hüseyin, Nasır'a saygı ve minnet hislerini son defa ifade edebilmek için Kahire'ye dönmüştü. Fakat, Arap Liderlerinden hiç kimse yanına yaklaşmak, onunla beraber görünmek istemiyordu. Demirel ile matem havasının müsaade ettiği nisbette, iki dost gibi görüştüler. Kral Hüseyin s^. jnlannı anlattı, dertleşti. Yanımızdan geçenler bizleri dikkat ve ilgi ile süzüyorlardı. Kral Hüseyin'i, tesadüf yalnızlıktan kurtarmıştı. Nasır ııııuttılmaya başlanuştı Zaman geçiyordu. Unutulmağa başlamıştı bile. Duvarlardaki, sokaklardaki Nasır'ı öven ve anan bandroller, afişler yavaş yavaş güneşte soluyor. Yınılıyor ve kayboluyorlardı. Yeni firavun belki bir Ramses 2 değildi, ama yine de firavun lerinden büyük bir kısmı, bir süre için, Sedat'ın da işine geldiğinden gerçekleşti. Ali Sabri Başbakan oldu. Heykel Bakanlığını kaybetti. Arap Sosyalist Birliği kuvvetlendi. Sovyetlerle işbirliği arttırıldı. Kabinede siyasi havaya uygun değişiklikler yapıldı. Enver Sedat'ı, Cumhurbaşkanı olduktan sonra, ilk defa, Milli Eğitim Bakanı Profesör Dr. Orhan Oğuz'un Kahire'ye yaptığı resmi ziyaret vesilesi ile yakından gördüm. Bayan Cihan Sedat ile eşimin yakın dostluğu aynı sıcaklıkla devam ediyordu. DR. Orhan Oğuz yeni hükümet üyeleri ile tanıştı. Kültür Bakanı Dr. Servel Okacha, Cumhurbaşkanı'nın Eğitim ve Kültür alanlannda yardımcısı olmuştu. Kültür Bakanlığı'na Abu Ghazi getirilmişti. Orhan Oğuz için Enver Sedat'dan randevu istedik. Enver biydi. Koyu bir kravat takmıştı. Kısa bir süre beraber oturduk. Fotoğraflar çekildi. Sonra erkekler salonunun bir tarafına çekildik, hanımlar kendi aralarında konuşmağa başladılar. Çaylar içildi, kek ve pastalar ikram edildi. Nasır'dan bu yana protokol kaideleri altüst olmuştu. Zaman, Enver Sedat'ın alışılmış usullerin, katı geleneklerin dışına çıkmaktan hoşlandığını gösterecekti. Orhan Oguz ile Enver Sedat arasındaki görüşme genel konularda cereyan etti. Enver Sedat, Türkiye ile iyi ilişkilerin daha da kuvvetlendirilerek devamını istiyordu ve her ihtfyaç halinde bana yardıma hazır olduğunu Bakana taahhüt ediyordu. Dr. Orhan Oğuz, Kahire'den, memnun ayrıldı. Aylar geçti. Nasır artık tarıhe malolmuştu. Enver Sedat, her gun otoritesini biraz daha kuv ÇALJŞANLARIN SORULARI/SORIJINTARI Y1LMAZ ŞİPAL "işçi emeklileri, eski ve yenileri" Memur emekli aylıklan. eski ve yeni emeklUer arasındaki farklüıklar iki hatta üç kez düzeltümiştir. (1970 öncesi emeklileri denmiş düzeltilmiştir, daha sonraki yıllarda bazı aksak görulen durumlar gene düzeltilmiştir.) Oysa işçi emeklilerinin eski ve yeni fmeklUer arasındaki farklılıklanna bugüne kadar değinilmiş ve düzeltilmiş değildir. Şöyle ki, artan hayat şartlan, devalüasyonlar, para aşınması vb. sebeplerle arttınlan asgari ücretlere paralel olarak düzenlemeler yapılmıştır. Ancak işçi emeklileri arasındaki fark adil ölçülerle gerçekleşmemiş, bUhassa aradaki çelişki ve farklılıklar çogalmıştır. Şöyle ki: 1972 yılında emekli olan en üst derecedeki bir vasıflı işçi emeklisi Ue (çauşmış olduğu iş pozisyonu ile mukayese etmek şartıyla) günümüzde %70 ile emekli olan >asıfsız işçinin emekli maaşı ele ahndığında aradaki zıtlık görülecektir. Eski emekli, vasıflı işçinin aldığı emekli üç aylık maaşı 55.000 TL. ise yeni vasıfsız işçi emekli maaşı 90.000 TL.'dir. Aradaki baru ve açık farklılıklar ortadadır. r 1971 1972 yılında o70 ile emekli olan eski emekli işçinin aldığı 2225 yılhk yıpranma tazminatı, 2530 bin liradır. Yeni emekli işçinin aldığı yıpranma tazminatı ise 2.000.000 TL.'dir. 1971 yılında bir temel bile atdamazken bngün rahat bir ev alınabümektedir. Örnekle ifade edersek. akla gelen en hafif işte çalışan bir işçi Ue hayatının 25 yıhnı treylerlerde, maden ocaklannda, dozer makinelerinde uğraşarak geçiren bir ağır işçi arasında görulen açık fark düzeltilmiyor ise bu haksızlıktır. Diğer yandan işçUerle memurlar arasındaki >akıt ücreti farklılığı göze çarpıyor. İşçilerin 6.250 TL. iken, memurlann 7.500 TL.'dir. Bunun gibi birçok konu. Dememiz şu ki, memur eski emeklileri arasındaki farklılıklan düzenleyen kararnameler çıkanlırken işçi emeklileri eski ve yenileri arasındaki farklılıklar da düzenlenmelidir. Görülüyor ki eski işçi emeklileri mağdur olmuşlardır. Bn bir taksirat değildir. Yöneticilerin bu hakkı mağduriyetimizin düzeltilmesinde gösterecekleri ilgiyi acUen ve haklı olarak bekliyonız, NOT: 1954 yılı ile 1964 yılı arası itibari Ue ağır ve gürültülü işlerde, yer altında, madenlerde çalışan işçUerden kesilen yüksek SSK primleri <^o35 yıpranmalı, prim kesenekleri de hiç dikkate ahnmamıştır. Bu hususun da dikkate aunmasını hasseten rica ederiz. Yarın: Sedat'ın sindirnıe harekâtı GAYRİMENKULÜN A Ç K ARTTIRMA tLANI LÜLEBURGAZ İCRA VE İFLAS DAİRESt'NDEN Sayı: 1983 437 Ta Bir borçtan doiayı mabcuz olnp, satdarak paraya çevramtdne karar 1.467.000 lira kıvmet tayin ve takdir edilmistir. verilen: 9 Tapu Sicili'nin Cilt: 16, Pafta: 13, Sahife: 1571 ve 1574 parsel 1 Lüleburgaz Tapu Sicili'nin Cilt: 4, Sahife: 333, Pafta: 3, Parnumarasında kayıtlı, Büyükkanştıran köyü, Uğurlu dere mevkiin2 sel: 333, Büyükkanştıran köyü, Arpalık mevkiinde, 40.800 m mikde, 28 hektar 7150 m' miktanndaki tarlanın 48/144 hissesi satılıktanndaki tarlanın 48/144 hissesi saulıktır. tır. KIYMETİ; Mahalli büirkişi tarafından tarlanın beher dekanna KIYMETİ: Mahalli bilirkişi tarafından tarlanın beher dekanna 100.000 lira, tamamma 4.080.000 lira, borçlunun 48/144 hissesine 100.000 lira, tamamına 28.715.000 lira, borçlunun 48/144 hissesine 1.360.000 lira kıymet tayin ve takdir edilraiştir. 9.571.000 lira kıymet tayin ve takdir edilmiştir. 2 Tapu Sicili'nin Cilt: 4, Pafta: 3, Sahife: 335, Parsel: 335, Bü: yükkanştıran köyü. Arpalık mevkiinde, 65.000 m miktarındaki tarSatış Şartlan: lanın 48/144 hissesi satüıktır. 1 Satış 14.3.1984 günü yukarıda yazılı sıraya göre, l'inci sıraKIYMETİ: Mahalli bilirkişi tarafından tarlanın beher dekanna da yazılı saat: 14.00 Ue 14.10, 2'nci sırada yazılı saat: 14.15 ile 14.25, 100.000 lira, tamamına 6.500.000 lira, borçlunun 48/144 hissesine 3'üncü sırada yazılı saat: 14.30 ile 14.40, 4'üncü sırada yazılı saat: 2.170.000 lira kıymet tayin ve takdir edilmiştir. 14.45 ile 14.55, 5'inci sırada yazılı saat: 15.00 ile 15.10, 6'ncı sırada 3 Tapu Sicili'nin CUt: 6, Pafta: 6, Sahife: 577, Parsel: 577, Büyazılı saat: 15.15 ile 15.25, 7'nci sırada yazılı saat: 15.30 ile 15.40, ! yükkanştıran köyü, Tavşantepe mevkünde, 14.300 ra miktarında8'inci sırada yazüı saat: 15.45 ile 15.55, 9'uncu sırada yazılı saat: ki tarlanın 48/144 hissesi satüıktır. 16.00 ile 16.10 arasında Lüleburgaz lcra Dairesi'nde açık arttırma KIYMETt: Mahalli bilirkişi tarafından tarlanın beher dekanna suretiyle yapılacaktır. 50.000 lira, tamamına 715.000 lira, borçlunun 48/144 hissesine 238.300 lira kıymet tayin ve takdir edilmiştir. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin ^o 75'ini ve rüçhanlı alacaklı4 Tapu SicUi'nin Cilt: 7, Pafta: 9, Sahife: 643, Parsel: 643, Bülar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ! yükkanştıran köyü, Bağlar mevkiinde, 4.000 ra miktarındaki tarihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahlanın 48/144 hissesi satüıktır. hüdü baki kalmak şartiyle 24.3.1984 günü aynı yer ve saatlerde ikinci KIYMETİ: Mahalli bilirkişi tarafından tarlanın beher dekanna arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da rüçhanlı alacaklılann ala100.000 lira, tamamına 400.000 lira, borçlunun 48/144 hissesine cağını ve satış masraflarını geçmesi şartiyle, en çok arttırana ihale 133.300 lira kıymet tayin ve takdir edilmiştir. olunur. 5 Tapu Sicili'nin Cilt:7, Pafta: 6, Sahife: 644, Parsel: 644, Bü2 Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetlerin ^o : yükkanştıran köyü, Bağlar mevkiinde, 500 m miktanndaki tarla10'u nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın nın 48/144 hissesi satüıktır. teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. AJıa KIYMETİ: Mahalli bilirkişi tarafından tarlanın beher dekanna istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Dellaliye res100.000 Lira, tamamına 50.000 lira, borçlunun 48/144 hissesine mi ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aittir. Birikmiş vergi16.660 lira kıymet tayin ve takdir edilmiştir. ler satış bedelinden ödenir. 6 Tapu Sicili'nin Cilt: 8, Pafta: 6, Sahife: 722, Parset: 722, Bü3 lpotek sahibi alacaklüarla diğer ilgililerin (tlgililer tabirine yukkarıştıran köyü, Bağlar mevkiinde, 34.850 m' miktanndaki tarirtifik hakkı sahipleri de dahildir) bu gayri menkul üzerindeki haklanın 48/144 hissesi satılıktır. larını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını, dayanağı belKIYMETİ: Mahalli bilirkişi tarafından tarlanın beher dekarına geler ile 15 gün içinde dairemize büdirmeleri lazımdır; aksi takdirde 100.000 lira, tamamına 3.485.000 lira, borçlunun 48/144 hissesine haklan tapu sicili ile sabit olmadıkca paylaşmadan hariç bırakıla1.161.000 lira kıymet tayin ve takdir edilmiştir. caklardır. 7 Tapu Sicili'nin Cilt: 10, Pafta: 5, Sahife: 981, Parsel: 981, Bü4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse, lc! yükkanştıran köyü, Bağlar mevkiinde, 61.500 m miktanndaki tarra ve İflas Yasası'nın 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. tki ihale lanın 48/144 hissesi satüıktır. arasındaki farktan ve % 10 faizden alıcı ve kefîlleri mesul tutulacak KIYMETİ: Mahalli bilirkişi tarafından tarlanın beher dekanna ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 100.000 lira, tamamına 6.150.000 lira, borçlunun 48/144 hissesine 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için 2.050.000 lira kıymet tayin ve takdir edilmiştir. daırede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örne8 Tapu Sicili'nin Cilt: 16, Pafta: 4, Sahife: 1505, Parsel: 1505, ği gönderilebilir. Büyükkanştıran köyü, Kocagöl mevkiinde, 73.350 m2 miktanndaki 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını tarlanın 48/144 hissesi satılıktır. kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 1983/437 KIYMETİ: Mahalli bilirkişi tarafından tarlanın beher dekanna T. sayılı dosya numarasiyle memurluğumuza başvurmalan ilan olu60.000 lira, tamamına 4.401.000 lira, borçlunun 48/144 hissesine nur. 2.1.1984 Basın: 11129 İLAN PTT GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN lTeşekkülümüz ihtiyacı için imal ettirilecek 20 adet PD600 AS, 11 adet BMC TM140 7,5 tonluk kamyonlara Damper kasası kapalı yazılı teklif almak suretiyle imal ettirilecektir. 2 Bu alıma ait şartname Ankara'da PTT Genel Müdürlüğü Malzeme Dairesi Başkanlığı'ndan, Istanbul. Bursa ve tzmir'de PTT Bölge Başmüdürlüğü Malzeme Servislerinden 500 TL. mukabilinde temin edilebilir. 3 Ihaleye iştirak edecek fırmaların 23/2/1984 günü saat 17.30'a kadar idari şartnamenin 6'ncı maddesinde kayıtlı belgelerle Genel Müdürlük Teknik Işler Dairesi Başkanlığı'na müracaatları Ue uygun görüldüğü takdirde, ihaleye iştirak edebilmeleri için verilecek yeterlik belgesini 29/2/1984 günü saat 17.30'a kadar Malzeme Dairesi Başkanlığı'ndan almaları gereklidir. 4 Teklifler en geç 1/3/1984 günü saat 10.00'a kadar Genel Müdürlüğümüz Malzeme Dairesi Başkanlığı'na verilmiş olacaktır. 5 Teşekkülümüz, 2490 sayüı kanuna tabi değildir. BASIN 11046 SÜMERBANK BAKIRKÖY PAMUKLU SANAYİİ MÜESSESESİNDEN DUYURULUR 27 ADET DEMONTE RİETER MARKA TARAK MAKİNESİ VE 2 ADET HARMAN HALLAÇ AĞREGATI VE 17 ADET FİTİL MAKİNESİ SATIŞ İLANI 1 Müessesemizde mevcut 27 adet Demonte Rieter marka tarak makinesi ile 2 adet harman hallaç Ağregatı ve 17 adet fıtil makinesinin kapalı fiyat teklifi alınmak suretiyle satışı yapılacaktır. 2 İhaleye katılabilmek için 27 adet Demonte Rieter marka tarak makinesi için 500.000. TL. 2 adet harman hallaç için 50.000. TL ve 17 adet fitil makinesi için de 200.000. TL. olmak üzere yaünlması gereken toplam geçici teminat 750.000. TL.'dir. 3 Adı geçen makinelere ait kapalı fiyat tekliflerinin yatınlan teminata ait makbuz ile birlikte en geç 22 şubat 1984 tarihine ve saat 15.0O'e kadar Müessesemiz Haberleşme Şefliğinde bulundurulması gerekmektedir. 4 Teklif zarfının üzerine "Tarak Makinesi Ue Harman Hallaç Ağregatı ve Fitil Makinesine ait Fiyat Teklifidir" ibaresinin yazılması gereklidir. 5 Satışı yapılacak Tarak Makineleri ile Harman Hallaç Ağregatı ve Fitil Makinelerini görmek ve mütemmim bilgi almak üzere Müessesemiz Ticaret Müdürluğü'ne müracaat edilmesi gerekmektedir. 6 Müessesemiz 2490 sayılı kanuna tabi değildir. SÜMERBANK BAKIRKÖY PAMUKLU SANAYİ MÜBSSESESİ Basın: 10778 İSTANBUL ALTINÇI SULH HUKUK HAKİMLİĞİNDEN Dosya No: 983/363 Davacı Karayolları Genel Müdürlüğü vekili tarafından davalılar Ahmet Vefık Alp ve Ali Rıza Metin aleyhine 5.601 TL. tahsili hakkında açılan davada: Ankara Keçiören, Kızlarpınarı Cad. No: 195/4'deki adresinde davalı Ali Rıza Metin adına gönderilen davetiyeye verilen meşruhattan ve zabıtaca yapılan tahkikattan adresinin meçhul olduğu anlaşılmakla dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiştir. Dava H.U.M.K.'nunun 507. maddesine tevfikan basit muhakeme usulüne tabi olduğundan 509510 maddelerine tevfikan duruşmanın bırakıldığı 17.2.1984 günü saaı 9.30'da mahkememizin 983/363 sayı ile bakılacak davada hazır bulunmadığınız ve ibraz eylemek istediğiniz vesikalan duruşma gunüne kadar göndermediğiniz veya ibraz etmediğiniz takdirde gıyabınızda karar verileceği hususu usulen ve ilanen tebliğ olunur. 9.1.1984 Basm: 10946
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle