14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER yaran"na gore daha dar kapsamlı bır kavramdır. Ote yandan, yapılaşmayla ılgılı sınırlamanın yalnızca nufus yoğunluğunu arttırma olçutüne indırgenmesı yanıltıcıdır. Yasanın, genel ilkelerıni belirleyen 3. maddesınde yer alan kuralların çoğu ımar planı kararı ya da notu nıtelığındedır. Orneğin, Boğazıçı alanında yer alan kulturel ve tarihsel değerlerin, doğal guzellıklerin doğal yapının korunması. Boyle bır yasa çıkarılmasaydı da bu tur kurallar Boğaziçi imar planını yapan kent plancısının gozeteceğı ana amaçlar nıtelığindedir. Yasanın, kıyılara ve kıyı şerıdine ilişkin kuralları, 1975 yonetmeliğinde yer alanlardan farkhhk taşımıyor. Hatta, kımı çekınceli anlamlar da ıçenyor. Orneğin, Boğaziçi alanında "kıyılar kamu yararına kullanılır" kurah bunlardan biri. Yalnızca kamu gorevlilerirun yararlanabıleceğı dınlenme ve benzerı sosyal alt yapılar bugune değin "kamu yaran" kapsamına sokulmuş, herkesin yararlanmasına açık tutulması gereken kıyılarımız kamu kuruluşlannca halka kapatılmış değil mı? Yasa, belediye yonetiminden bağımsız bır imar örgutu kurmuş, Başbakanın başkanlığında ılgılı bakanlardan oluşan bir Boğaziçi Imar Yuksek Koordinasyon Kurulu oluşturmuştur. Boylece, konu siyasal organın denetımine bırakılmış, Taşınmaz Kultur ve Tabiat Varlıklan Yuksek ve Bolge Kurulları çevrımden çıkarılmıştır. Bu, ışlevsel açıdan onemli bır kopukluk yaratabilir. Ote yandan, Boğaziçi Imar Kurulunda Beledıve Başkanı dışında halkın seçtıği herhangı bir temsilcı yoktur. Boğaziçi İmar Mudurluğu, Istanbul Beledıyesı butçesınden, genel butçeden yapılacak yardımlar dışında, Boğaz Koprusu geçışlerınden toplanan ucretler ile belediye ve il ozel ıdarelenne devlet gehrlerinden aktanlan fondan en az ^o 10 oranında surekli ve venmlı gelır kaynağına kavuşturulmuştur. Butçeden ozel amaçlı fon ayrılmasına karşı goruşlenn çoğaldığı bır donemde sağlanan boylesi bır gelir kaynağı, amaca uygun, ussal bıçımde kullanılırsa yasavla gudulen ereklere ulaşılmasında onemh katkıda bulunacaktır. Yasa, Boğazıçı Imar Planının, ona\lanmadan once 30 gun sureyle kamuya duyurulmasını ongormuş, yalnızca ılgili kamu kurum ve kuruluşları ile meslek kuruluşlannın ıtiraz edebilmelerıne olanak sağlamıştır. Yurttaşlara, başvurma hakkı tanınmaması sakıncalıdır. İmar Yasasımn öngordüğu cezalar bu yasayla çok ağırlaştınlmıştır. Gorevını savsaklayan ya da kotuye kullanan kamu gorevlilerı yanında, kaçak yapının sahıbine, ustlenıcısıne, fen sorumlusuna da hapıs cezası verilecektır. Kaçakçılığın her turlusu gibi yapı işlerınde de cezanın ağırlığı sağlanacak çıkardan buyuk olamadığı için bu tur yaptırımlara bel bağlanamaz. KISITLARKEN BAGIŞLAMA "İmar affı" getiren 2805 sayılı yasa, Boğaziçi'ni kapsamına almamış, buradaki "yapılanma esaslarının ozel yasayla duzenlenmesı"ni ongormuştu. Boğaziçi Yasası, yalnızca yapılaşma ilkelerıni getırmiyor, aynı zamanda af kapsamı dışında kalması gereken bir bolgede ımar bağışlaması da getiriyor. Bır yandan, yapılaşmada ağır kısıtlamalar ongörurken yasanın çömert bir bağışlama olanağı sunması, "bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?"' atasozunu anımsatıyor. Beş yıllık surenın sonunu beklemeden Boğaziçi'ndeki kaçak yapılardan hangilerinin yıkılacağı Boğaziçi Yasası'nın amaçladığı koruma ve yapılaşma ılkelerine aykırı olup bittılere ızın vermeyecek bıçımde saptanmalıdır. Bekleyelım, bu orgüt ve yasa en buyuk sınavını affın uygulanmasında verecek. SONUÇ Boğaziçi Yasası'nın çıkanlmasıyla sorun çozulmuş değıldir. Bu, olsa olsa yonetımıu soruna eğilmesi içın olumlu bir başlangıçtır. Öbur yasaların uygulanmasını sınırlayan etmenler bunun için de soz konusudur. Toplumun yararını bıreyinkinden ustun tutma ve "kulturel mıras"a sahip çıkma ilkeleri ulke çapında bilinçli biçimde benimsenip gerekleri yerine getinlmedikçe bu konularda iyımserliğe kapılamayız. Boğaziçi'ne toplumca sahip çıkılmalı Boğaziçi, öncelikle yasalarla değil, halkın bilinçlendirilip ulusal değerlere, güzelliklere sahip çıkmasıyla kurtanlabilir. Aynca yasalar da kesin olarak uygulanmah, uygulamayanlar cezalandınlmahdır. PENCERE Benim oğlum bina okur... 7 ŞUBAT 1984 Prof. Dr. CEVAT GERAY Yeryuzunde eşıne ender rastlanan tarihsel, doğal, ekinsel zenginhk ve guzellıklerin pek çoğunu bağnnda toplayan Boğazıçi'nın giderek çırkınleştırildiği, doğanın, tanhsel ve "mimari mıras"ın yok edıldiğı, yozlaşürıldığı acı bir gerçek. Hızlı kentleşmenin, ışleyimleşmenin yol açtığı yoğun, çarpık yapılaşmanın ana nedenı gunluk çıkarları en ust duzeye çıkarma tutkusudur. Guzellikleriyle, zarif yapılarıyla insana yaşam sevincı veren eski Boğaziçi'nın bu duruma duşmesı bugunun kuşaklan içın kuşkusuz utanç \erici. Bu gıdişe bir son verilmesı, Boğaziçi'nın kurtarılması gelecek kuşaklara, insanlığa karşı en buyuk sorumluluğumuz. 22 Kasım 1983'te vururluğe gıren 2960 sayılı Boğazıçı Yasası bu konuda atılmış onemh bir adım. Imar, Ulusal Parklar, Orman, Kultur ve Tabıat Varlıklarını Koruma Yasalan yururlukteyken boylesi özel bir yasaya gereklılik var mıydı? Kanımızca, hayır. Önemlı olan ımar duzeni ve denetimi,ulusal hatta evrensel değer taşıyan anıt ve yapıtînn korunması ile ıleili bu yasalann u y g u ı a r r u ' n « v lamaktır. HALK BİLtNÇLENDİRİLMELİ Çarpık kentleşmenin, gecekondulaşmanın denetim altına alınamadığı, imar aflanyla ozendırıldığı bir ulkede Boğaziçi için ozel bir yasa duzenlemeye gıtmekle gudulen amaçlann gerçekleşmesmi ummak gereksız bır iyımserlık olur. Geçmışı sımgeleven ulusal değerlere sahip çıkmak bılıncinın gelışmediğı bır toplumda, yasaklarla, cezalandırmalarla başarı sağlanamaz. Yetki kullanmayan yoneticilerden hesap sorulmadığı, fakat yetkisinı kullananlann da binbır soruşturmaya uğradığı bir kamu yonetimi anlayışının ağır bastığı ülkemızde, hele imar ışlerı gibi buyük çıkar ovunlannın söz konusu olduğu bır konuda, en guzel yasalar bile savsaklanabılmektedir. Öyle olmasa kentlerimız toprak spekulatörünun, yapsatçının elıne terk edilip birer "çıkarkent"e dönuşebilir mıydı? Boğazıçınin ahşap valıları beton yığınlarına çevrilebilir miyde? Boğazıçınin kurtarılması, yaşatılması, plancıların, yonetıcılerin bu konuda bilınçlı çaba gostermelerıne. iureklı aravış ıçinde bulunmalarına, halkın da buna katılmasına. bunu desteklemesıne bağlıdır. Boğazıçı Yasası, orada vaşayan halk'ı hiç onemsemıyor. Hatta, yapılacak ımar planına karşı vurttaşın ıtirazhakkı bile >ok Hepresmıkışıler, kuruluşlar soz sahibi. Kurullarda halkın temsilcileri yok. YASANIN GETtRDİKLERİ iicı Ya^a r ı neler aeîi Ozel imar yasası nıteliğındekı bu yasa, Boğaziçi alanıyla ılgılı planlama ilkelerı, plan kararları, vapılaşma koşulları getiriyor. Birınci maddesınde belırtildiğine gore yasanın amacı, Boğaziçi'nın kulturel, tarihsel değerlerıni, doğal guzelliklerini "kamu yaran gozetılerek korumak, gelıştırmek" ve bu alanda "nufus yoğunluğunu arttıracak yapılanmayı sınırlamak"tır. "Kamu yaran", genellıkle "toplum Geçende Toto'dan mılyonlar kazanan gezgin köftecıye eline geçen parayla ne yapacağını sorduklarında, talihli yurttaş sıralamıştı: Gecekondunun damını aktaracağım, dükkân açac? ğım, kızın duğününü yapacağım. Köyün yoksuluna sormuşlar: Sen ağa olsan ne yaparsın? Soğanın cücüğünu yerım. • Köyün yoksulu soğanın cücüğünu düşler, gezgin köftecı başını sokacak dükkânı düşünür; ikisının de kendine göre ufuklu ve gerçekçı yaklaşımları var. Peki, Türkiye'ye Başbakan olacak kışınin ufku nereye dek uzanır? Sen Başbakan olsan ne yaparsın? Zam yaparım. Başka? Devalüasyon yaparım. Başka? Faiz oranlarını yükseitirim. Başka? Dışsatımda parababaiarına kolaylıklar sağlar, destekler yaratırım. Başka? Dışardan borç ararım. Başka? Bizde ekonomi yönetiminin ufku IMF'nin dıkenli çitıyte sınırianıyor; tartışmalar az gelişmış kapitalizmin temcıt pilavında yavanlaşıyor: Mevduat faız oranlarını yükseltırsem, para maldan kaçar bankalara yatar; ama bu kez de yüksek faizli krediler malıyet enflasyonu yaratmaz mı? Yaratır. Peki, ne yapalım? Senin yapacağın bir şey yok kı? IMF ne derse onu yapacaksın. Borç tuzağına gırmişsın Yıllık borç taksıtlerinin ödemelermı yenıden borçlanarak karşılayacaksın Bağlanmışsın dışarıya, ekonomıde bağımsızlığını yıtırmışsın. Bu gerçeğı halka söyleyeceğıne, oyalama polıtıkasıyla vakıt kazanmaya çabalıyorsun. Yıllardan berı hangı hükümet gelirse gelsın, uçbeş kalemde özetlenecek bır ufuksuzluğun kısır döngusünde dönenmektedir: "Zam, devalüasyon, borçlanma, serbest faiz, teşvik tedbıri, vergi iadesi, sıkı para" üzerine çeşitlemeler yöneticilerın ağzında sakız gibı çığnene çiğnene ne olacak? Özal hükümetı gelir gelmez okkalı bır zam paketi ve yüklü devalüasyonu gerçekleştırdi. Bir ekonomiye böylesine yüklendın mı, ardından duraganlık başlar, bir süre içın Amenkan doları yerinde sayar, fiyatlann tırmanışı yavaşlar; bu kez hukümet sözcülerı çıkıp konuşurlar: İste görüyorsunuz, aldığımız ekonomık onlemler etkisinı gosterdı; enflasyonun belıni kırdık, Türk parasının değerınde istikrar ızlenıyor. Sonra? Sonra yine fiyatlarda tırmanış hızlanır, yine lıranın değerı bayır aşağı yuvarlanmaya başlar. Nereye kadar? Yenı bir Başbakan ve yeni bır hükümet gelip okkalı zam paketiyle ve yüklu devalüasyonla "ekonomıyı lyileştirrneye" kalkışıncaya kadar. HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD OKURLARDAN 6 çocuklu dul: SSK'dan maaşım 4 yıldır bağlanmadı Efim Mehmet boyacı 2856102 sicil sayılı işçi iken 17.11.1980 tarihinde vefat etmiştir. Denizli SSK Bolge Mudürluğü eşimin vefatı dolaymyle 13.2.1981 tarih ve 007159 sayılı havale mektubu ile cenaze giderleri olarak 5000 TL ödeme yapmıştır. Eşimin vefatıyla 6 çocuğumla dul kaldım. Eşim sigortalı işçi iken vefat ettiğine göre bana ve çocuklanma dul ve yetim maaşı bağlanması gerekmez mi? Yaptığımız muracaatlardan bugune değin hiçbir sonuç alamadık. Çocukkmmı besleyecek parayı zor buluyorum. Tavas Belediyesi sadece 1500.TL fakirlik maaşı veriyor. Bunun arttırılması için müracaat ettim, mevzuat böyle dedüer. SSK'dan ilgi bekliyorum. HURİYE BOYACI YUMURTACILAR SOK. Kim Kimden Yana? Şu sıra hemen her gün sözkonusu edilen sorunların başında "Toplu Konut" geliyor. Bakanlar ve üst düzeyde yetkilıler demeç veriyor. Maliyeciler konuşuyor. Beledıyecıler konuşuyor. Şehırciler konuşuyor. 1984 yılı Türkiye'sinde bir milyonun çok üstünde konut açığı bulunduğu ve önlem alınmazsa bu açığın her yıl birkaç yüz bin artacağı, matematik kesinlikle ileri sürülüyor. Toplu konut yapımı için milyarlık gelır kaynaklan öneriliyor. Toplu Konut Fonu için 'uçan kuştan medet' umuluyor. Toplu konut üretıminde altmış metrekarenin mi, ya da 40 metrekarenin mi Türkiye geleneklerine uygun olduğu tartışılıyor. Bütün bunlan olumlu karşılamak ve sevinmek gerekmez mi? Evet diyemeyeceğım. Çünkü bürokratlarımız ve teknokratlanmız yine bır kavram kargaşası ıçinde. Bırinın olumlu önerilerini bir başkası daha başlangıçta kökunden yıkma çabasında. Son bır örnek. Daha çok iktisat konulannı ve haberlerini değerlendiren DÜNYA gazetesinin 20 ocak günlü sayısında çıkan bir haber, toplu konut çaltşmalarını çok olumsuz etkıleyecek bir yasa tasarısından söz açıyor. Emlâk Vergisı gelirlerinın belediyelere verilmesını öngören bu yasa tasarısı, ozetle şöyle: "Sürdürülmekte olan bir başka çaltşmayla da, Emlâk Vergisi'nde 'beyan esası' yürürlükten kaldırılıyor, yerine "tarhiyat esası' getıriliyor. Emlâk Vergısi, genel bütçe gelırieri arasından çıkarılarak belediye gelirierı arasına alınıyor. Böylece Emlâk Vergısi Daireleri kaldırılıyor. Emlâk Vergısı'nin yenıden düzenlenmesınden sonra (yasa değıştıkten sonra), beledıyeler bina ve arazinin özel durumları için değer takdıri yoluna gıdecekler. Vergiye esas olarak belırienecek bu değerler daha sonraki yıllar fiyat artışı hızına göre kendlliğinden yükseltilecek •" Tasarının korkunçluğunu daha iyi açıkiamak için kimi sayılar vereceğim. Toplu konut sorunu dar ve orta gelirtilerin sorunu olduğuna göre, 'sosyal konut' örneğinden yola çıkarak. 195560 yıllarında sosyal konut yüzölçümü 100 metre kareydi. O güntenn değerlendirme ölçülerıne göre, Sosyal Sigorta Kurumu'yla işbıriığı yapan Emlâk Kredı Bankası'nın yirmi yılda yüzde dört faız ödenmek koşuluyla ve arsa giderıyle böyle bir konutun ortalama ederi yetmiş bin liraydı. Sonra koşullar değişti. Paranın değerı değiştı. Maliyeciler, 1970'ten sonra değerlendirme ölçülerıni milyonlara ulaştırdılar. 1960 yılının yetmış bınlik sosyal konutu birden iki milyona fıriadı ve Emlâk Vergisi buna göre hesaplandı. Paranın değer yitirmesinden en çok zarar gören yurttaşlar, dolayısıyla cezalandınldı. Son olarak 1983'te yenı bir 'cezalandırma' ginşımı gerçekteştirikji. 1960'ta yetmiş bin liraya yırmi yılda yüzde dört faızle sahip olduğunu 'sosyal konut'un değeri, kimı varsayımlarla 810 mılyon üzerinden hesapiandı Yetmiş bıne edındiğınız sosyal konutun şimdilerde yıllık Emlâk Vergisı 2530 bin lıra tutuyor. Fakat beterin beterı var. Çünkü, yeni tasarı yasalaşırsa, serbest pıyasa emlâk alım satımı ölçüsüne göre beledıyecıler 'tarhiyat esası'na göre tepeden inme bır değer bıçecekler ve sızin 70 binlik sosyal konutunuz emlâk komisyoncularının piyasasına göre en azından yirmi milyon üzerinden vergilendirilecek. Gerçi maliyeci de hep yurttaşı cezalandırmıştı. Fakat, hiç değılse yurttaşa bir beyan' özgürlüğü tanınmıştı. Yenı tasan yasalaştığında belediyeci ve komisyoncu işbiriiği yeterli sayılacak. Sonradan bakanlık da yapmış olan eskı bir maliyecınin, 'Öyle bir kanun çıkaracağım ki, konut sahibi olanlar bin defa pişman olacaklar!' dediği söylentisı bir ara pek yaygındı. Sonralan unutuldu. Üst düzeyde bürokratlar ve teknokratlar azıcık da olsa yurttaştan yana düşünebilseler, sosyal konut kapsamında taşınmazlan, hele kiraya verilmiş değilse ve sahibi emekçıyse, vergi dışı bırakırlardı. Bırakmaları gerekirdi. Ülkenin ekonomi politikasını belirleyen ve uygulayanlar kendileri. Onların politikası sonucu para değer yitirınce, taşınmaz değerleri serbest pıyasada tırmanmışsa sıradan yurttaşı neden cezalandınrlar, hep bu cezalandırma yoluna başvururlar? Anavatan Partısi Genel Başkanı ve Başbakan Sayın Özal, 'İslam dini esaslarına uygun bır sosyal adaletten yana' olduğunu söylüyordu. Sorabilir miyız? Kim, kimden yana? TAVAS Göreve iademi bekliyvrum Kuşku üzerine 2.9.1982 tarihinde gözaltına almdım, 27.10.1982"de çıkarıldığım Askeri Mahkemece serbest bırakıldım. 7 ay sonra da Askeri Savcılık hakkımda kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Gerek tahliyem, gerek kovuşturmaya yer olmadığı kararmdan sonra, memur olarak çahşmakta olduğum Karayolları 9. Bölge Müdurluğündeki görevime başlamak için en az 15 kez başvuruda bulunduğum halde, bana herhangi bir yazılı cevap verilmedi. thtiyati tedbir olarak gorevden uzaklaştınlmış buutnduğumdan Devlet Memurları Kanununun 141. maddesine göre "Yargılamanm men'ute veya beraatine karar verilenler zorunlu olarak derhal gorevlerine iade edilir"' hukmu bulunmaktadır. tlgili yerlere yaptığım basvurudan bir sonuç alamayınca Diyarbakır tdare Mahkemesine müracaat ettim. Mahkeme, gorevden uzaklaştırma işlemini iptal etti. Bu defa mahkeme kararıyla doğrudan Genel Mudurluğe başvurdum. Yine de sonuç yok. 10 yıllık memurum, 6 çocuk babasıyım. Aynca boş gezdiğim halde yasaya göre devletten 2/3 oranında maaş almaktayım. Bu beni vicdanen huzursuz etmektedir. Bu muallak durumum ne zamana kadar devam edecektir. M. EDİP YARDIMCI ÎSKENDERPAŞA MAH. KÜÇÜKAKAR SOK. 10/2 DİYARBAKIR Çorıth gpleceği tehliketle Çoruh nehri, Ispir ilçesi ve birçok koyunun ya içinden ya yakımndan geçerek bu yore halkının birçok gereksinimini karşılamaktadır. Tarım arazisi bu nehirden sulanmakta, aynı zamanda kullanma suyu olarak değerlendirilmektedir. Oğrendiğimize gore, Pazaryolu bucağı, Kunbettepe mahallesi ve Alıçlı Mahallesinin kanalizasyonunun Çoruh nehrine bağlanması yolunda çahşmalar yapılmaktadır. Bu bağlantı yapıldığı takdirde nehir kıyıları ve otlaklar kirlenecek, çevre halkının tek protein kaynağı nehir bahkları yok olacaklır. Yurt çapında bu konuda hukumet olarak onlemler alındığına dikkat edilirse, boyle bir uygulamaya geçilmesinin onlenmesini diliyoruz. YUSÜF ÇIÇEK hpır Reklam Yazarları, Araştırmacılar. Ön koşul: Türkçe ve yazma tutkunu olmak. koşullar: Reklamcılığı bir meslek olarak seçmiş ya da seçmeye kararlı olmak, •Askerlikle ilişkisi bulunmamak (Erkek adaylar için)... Ön koşul: Salt veri sağlayacak değil, sağlanan veriyi yorumlayacak ve bir araştırma yonetebilecek yetenekte olmak. tzleyen koşullar: • Boğaziçi Üniversitesi, ODTÜ ve benzeri kurumlarda işletme ya da iktisat öğrenimi yapmış olmak, •Askerlikle ilişkisi bulunmamak (Erkek adaylar için)... İlgılenenlerin, ozgeçmişlerıni içeren bır mektupla "Mana)ansAŞ,Bu\\ıkdereCad İ4SZincırlıku\Tjİstanbur" adresıne başMjrmaları rica olunur BaşvTirular, kesinlikle yanıtlanacıktır Reklam Yazarlan Araştırmacılar "Gençlikten Gençliğe" YÖK, ÖZERKLİK, ATILMALAR Ünıversıte Gehşımınde Bır Zık zak YÖK Küçuk Atma Yanlışlıkları Tılkı Kuyruklan ve Bukalemunlar A ^ 1001 tunzm sunar ÖĞRENCİ MEKANLARI/KAHVELER Martın Luther den Şeyh Bedrettın e 19601ı Yıllarda ABD de Oğrencı Hareketlen II ÖYKÜLER BURSA SAPANCA BOLU ABANT ÇeHkPalas 27 500. OK 35SOO OK İNCİ ARAI/LA SÖYLEŞİ ŞİİRLER Lırızniın Ufku •Bır Evlilığm Oykusu Vakıf Turistikoteli 21.000.25.000 Turban Koru otelı Abantoteli 22 00026.000.j 3290037.900. 3 gece 4 gun YALNIZ OKUMAK İÇİN DEĞİL YAZMAK İÇİN DE BtZİM ENGUSH bayıfi(2de 4 gece 5 gun Özel otobus, tam pansyon koııaklama, Ortur Servısı BARBAROSBL'LVARI, J5 B t Ş I K I A Ş I S T TEL 1611074 1618226 1612?S1 KAÜIKOY 1376107
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle