13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER hal edilen taşkömürü 0.7 milyon ton mertebesinde olup incelenen meselenin ulusal ekonomimiz açısından ilk alarmını vermiştir. Çözüm için ne yapılmalıdır? Bugün uygulanan serbest ithalat rejiminin sağladığı çok büyük kolaylık ile ulusal endüstrimizin en temel girdisini sürekli şekilde dış kaynaklardan almayı herhalde düşünemeyi7. En sağlıklı, akılcı ve tutarlı çözüm. aşağıda teklif ettiğimiz teknik düzenlemelerin Zonguldak Kömür Havzasında zaman geçirmeden gerçekleştirilmesiyle elde edilecek "üretim artışı"dır. Havzanın taşkömür rezervi 1 milyar ton civarındadır. Bu boyutta bir rezerv miktarının modern maden işletmeciliği açısından gerektirdiği optimum tuvenan üretim mevcut jeolojik belirsizlikler de dikkate alındığında 11.5 milyon ton/yıl olmalıdır. En az °7o7O yıkama verimi ile bu üretim 8 milyon ton satılabilir kömüre karşı gelmektedir. YAPILMASI GEREKENLER • Havzada üretim artışını sağlayabilecek önlemlerin en önemlisi kuşkusuz üretim yerlerinde jeolojik koşulların elverdiği ölçüde hidrolik direklerin kullanımı olacaktır. Bu düzenleme beraberinde en az 0.5 milyon ton, en fazla 1 milyon ton satılabilir kömür artışı getirecektir. Üretim yeri ve ana nakliyat sistemlerinin etkin kullanılabilme oranında bu artış "en fazla" yönünde gelişecektir. • 1000 ton satılabilir kömür için gerçekleştirilen "hazırlık işleri"nin uzunluğu (1013) m. arasında değişmektedir. Galeri ve kuyu açmada uygulanacak bazı basit teknik düzenlemeler yardımıyla (örneğin büyük çapiı patlayıcı madde kullammı, ölü zamanların azaltılması vs.) bu karakteristik büyüklük 20 m.'ye çıkartılabilir. Ve yeni üretim katlarının hızla üretime sokulması sağlanabilecektir. • Bugün üretilen kömürün kül yüzdesi "Vo4050 civarında olup, yıkama verimi de ortalama %55'dir. Üretim yerinde ciddi nezaret ile kömüre karışan (taştoprak) oranını °7o25'e kadar azaltmak mümkündür. Böyle bir azalma doğrudan doğruya yıkama verimini olumlu yönde etkileyerek havza ölçeğinde yılda 1.1 milyon satılabilir kömür artışı elde edilebilir. Sadece bu net kazanç 1981 yılında ithal edilen kömür miktarının yaklaşık 2 katıdır. Başka bir anlatımla, havzanın bugünkü satılabilir üretimi 5.6 milyon ton/yıla ulaşacaktır. • I ton satılabilir kömür için yapılan idame, yenileme, tevsi ve modernizasyon yatırımlarının toplamı 1700TL.'dır. Genelde modernizasyon yatırım payı ise ^al mertebesindedir. Kuşkusuz bu değerler çok düşüktür. Gerçek anlamda modernizasyon çahşmaları için 56 (milyar TL/yıl) tutarında bir yatırım yapılmalıdır. Bu yatırım çerçevesinde, "ınce" damarların mekanizasyon imkanları ile üretimi ke^a araştırılmalıdır. • AmasraBartın arası sahada belirlenen 150 milyon ton komür rezervi optimal 2 milyon ton/yıl tuvenan üretim kapasitesiyle projelendirilmelidir. Ve projenin "hazırlık işleri"nde mekanizasyon çalışmalarına mutlaka ağırlık verilmelidir. • °/o 1550 oranında (Uodurga, Tunçbilek, Çan) linyitleri gibi yarı bitümlü kömürler ile Havza kömürlerinin karışımları koklaşabilmekte ve istenen özelliklerde "metalurjik kok" elde edilebilmektedir (2). Zaman kaybedilmeksizin konunun endüstriyel ölçekte uygulaması gerçekleştirilmelidir. • Üretilen koklaşabilir kömürün sadece demirçelik endüstirisinde kullammı öncelikle sağlanmalıdır. SONUÇ Sonuç olarak, ulusal ekonomimiz açısından bu dışahm rejimi bir an önce terkedilerek, Havzada yukarıda açıklanan teknik operasyonların çok ciddi bir program çerçevesinde yerine getirilmesi zorunludur. (Kaynaklar: I D«nirÇ«tik Ana Planı. Hammadde, Cill 3, Sankur Sanayi Kuruluşlan Projc ve Mühendislik A.Ş.. tstanbul, 1983. 2 BİRÖN. C : Türkiye Koklaşşn Taşkömür Rezervleri ve Kok Lretimindeki Teklifler, Türkiye DemirÇelik Sempozyumu. Ankara, Haziran 1976.) 27 ŞUBA T 1984 Dışardan Alınan Taşkömür Sorunu Demirçelik endüstrimizin temel girdilerinden taşkömür iiretimindeki 0.7 milyon ton açık, yurt dışından getirtilmektedir. Israria uygulanan bu rejimden bir an önce vazgeçilerek, havzada öz kaynaklanmıza dayalı basit ve ekonomik teknik önlemlerie yılda 1 milyon ton satılabilir üretim artışı rahatlıkla gerçekleştirilebilir. Böylelikle 64 milyon dolar döviz kaybı önlenecektir. CüMHÜRIYET'ten OKURLARA... OKAY GÖNENStN Le Monde'un kötü giden işleri Doç. Dr. Müh. ERGİN ARIOĞLU İTÜ Maden Fak. öğ. Üyesi Ülkemizin biricik Zonguldak Taşkömür Havzasında 1982 yıhnda gerçekleştirilen üretim, tuvcnan ve satılabilir kömür cinsinden sırasıyla 7.2 ve 4 milyon tondur. Bu üretimin aynı yıl için çcşitli sektörlerdeki kullanım yüzdeleri demir çelikte 59. santrallerde 21, ısıtmada 3.3, ulaşımda 6.8 ve öbür alanlarda 9.6 dolayındadır. Koklaşabilir iyi kalite taşkömür kullanımını gerektiren demirçelik endüstrisi, tüketimin sektörel dağılımında birinci sırada yer almasına karşın, 1975 yılından itibaren sürekli şekilde (150.000 850.000) ton/yıl arasında değişen ithal taşkömür kullanılmıştır (1). Daha değişik bir söyleyişle anılan sektör toplam gereksiniminin yaklaşık Vo3O oranını Amerika Birleşik Devletlerinden ithal edilen, parasal karşılığı 12.8 milyar TL. malolan kömür ile karşılamaya çahşmıştır. Yukarıda belirtilen kullanım yüzdeleri tekrar yakından ıncelendiğinde, santrallerde ve ısıtmada koklaşabilir taşkömürü tüketiminin demirçelik endüstrisinde bir "hammadde açığı" yarattığı anlaşılabilir. Hemen belirtilmelidir ki bu şekilde bir değerlendirme kuşkusuz geçmiş yıllar için doğmdur. Zira demirçelik endüstrisinin dışında kalan sektörler daha düşük kalorili örneğin (3000 4000 kcal/kg) ve koklaşma özelliği olmayan kömürü kullanabilir ve bu sektörlerin 1984 yılı itibari ile 1.5 milyon ton/yıla ulaşan kömür gereksinimi ise ülke içi kaynaklardan rahatlıkla sağlanabilir. ANA SORUN Demirçelik endüstirisinin önümüzdeki yıllarda toplam koklaşabilir taşkömür gereksinimi özellikle Iskenderun DemirÇelik'te işletmeye alınacak yeni yüksek fırınla ve Karabük kuruİu tesislerinde yapılması tasarlanan yenilikler gözönünde tutulduğunda 5 milyon ton düzeyinde olacağı hesaplanabilir. DemirÇelik endüstrisinin dışında kalan sektörlerde koklaşabilir taşkömür tüketimi yerine kısa süre içinde gerçekleştirilebilecek fevkalade etkin idari ve teknik düzenlemeler sayesinde linyitin ikame edildiği bir an düşünülse bile, Zonguldak Kömür Havzasf nın bugünkü değişmeyen üretim kapasitesi (ortalama 4.5 milyon ton/yıl) ile demirçelik endüstrisinin toplam gereksinimini karşılayamayacağı çok açık biçimde belirlenmektedir. llk bakışta, hesaplanan " a ç ı k " çok küçük miktar olarak algılanabilir ve önemsenmeyebilir. Hemen kaydedilmelidir ki önümüzdeki yıllar içinde 4. demirçelik fabrikasının devreye girmesiyle söz konusu açık 0.5 milyon ton/yıldan 2 milyon ton/yıl gibi boyuta ulaşacağı söylenebilir. Nitekim elimizdeki en yeni bilgiye göre 1981 yılı itibari ile it D H EVET/HAYIR OKTAY AKBAL OKURLARDAN Hükümetin, vatandaşın beyanına itibar etmesi sevindirici mümkün olmaktadır. Örneğin, imalat yapan firmaların bu belge sayısı yüzleri geçmektedir. Tek temennimiz, Türkiye'de devlet, vatandaşın beyanına itibar etmelidir. Aksi beyanda bulunanlara ağır cezayi m üeyyideler getirilmelidir. Devletin haysiyetli her yurttaşa şüphe ile bakması asla doğru değildir. HIDIR KARABULUT BURSA sahiplerine ve çalısan şoförlere, Barajlar ve elektrik santrallan; bu tesislerden yararlanan yurt düzeyindeki abonelere ve tartm işleriyle uğrasanlara, Telekomünikasyon sistemleri; yurt düzeyinde bu tesislerin abonelerine, Demiryolu, havaalam ve limanlar; bu tesislerde çalıştırılan vasıtalarla beraber, bu işlerin ehli şirket sahipleriyle yurt düzeyindeki alım gücü bulunan tüm vatandaslara, gelir ortakhğı senedi ve hisse senedi yoluyla satılmalı, yalnız devlet; hissesiyle bu tesislerin kontrollerini başı boş bırakmamalıdır. Bu şekliyle enflasyon da önlenmiş olur. Çünkü hiç kimse yararlandığı tesislerde sık sık zam yapılmasına öncülük etmez. Eğer bu şekilde olmayıp, bu tesisler çok parası olanlara bırakıhrsa, aşırı para kazancı hırsı olacağından, zamlar da önlenmez, enflasyona da çare bulunmaz. Ulusça hüsrana uğrartz. SELÂHA TTİN KURUCUOĞLU YAĞLIDERE/GİRESUN Hnstaneler habersiz! Tüm sigortalılara tanınan sosyal hizmetlerden faydalanma hakkı 1 ocak tarihinden itibaren BAĞKL'R üyelerine de tanındı. Bunu TV, radyo ve tüm basın iki üç kere bizlere ve halka duyurdu. Bunu sayın CUMHURtYET gazetesi de en aşağı iki üç kere yazdı. Ramazan davulu gibi ilgililerin kulakları durmadan bununla doldu. Buna karşı sevinçle ilan edilen ilgililerin bu haberine hastaneler hâlâ kulaklarını tıkıyor. Muayene için gittiğimizde bize "Bundan bizim bilgimiz yok. Falan yere gidiniz" diyorlar. Oraya gidiyoruz bu kere falan yere diyorlar. Orasının da haberi yok! Biz kapı kapı dolaşırken hastane kapılarında mı ölelim? BağKur lstanbul bölge müdürünün bile bu 1 ocak 1984 tarihli karardan haberi yoksa bunu kimler bilip uygulayacak ve bizlere tanınan haklart savunacak? BAĞKUR EMEKLİLERlNDEN OSMAN YAMAS Basın saygınlığı Gazeteciler Cemiyeti'nin 1983 Yılı Başarı Ödülleri'ni dağrtma töreninde konuşan Başkan Nezih Demirkent, "Gazeteciliğin her geçen yıl daha çileli bir meslek haline geldiğini geçen çıkanlan yasalar ve kararnamelerle meslekte çalışanlann biraz daha çilekeş bir yaşama sürüklendiğini" belirtti. Bu sözlere katılmamak, 'haytr, durum böyle değildir" diye karşı çıkmak olası mıdır? "Dördüncü Güç" diye tanımlanan basın 'Mda/iar karşısında eski etkinliğini, eski saygınlığını yitirmiştir. Bunun nedenleri uzerinde önemle durmak gerekmez mi? Suç, yalnızca yonetim başındakılerde mi, yoksa biraz da, belki de daha çok bizlerde mi, yani gazeteleri çıkaranlarda mı? Önce 1pa//şan1arı bir yana ayırmak gerekir. Bir gazetede görev yapanlar bu işe hem sevgileri, tutkulan yüzünden girmişlerdir, hem de yaşamlarını kazanmak için... Eskiden fc/ayf/'ydı herkes, şimdi 'okullu' gazeteciler daha çok. Yüksek GazetecilikOkulları var. Bilgıyle, görgüyle. daha genç yaştan mesleğin girdi çıktılannı öğrenerek basın alanına atılıyorlar. Gerçek gazeteciliği de bundan sonra anlıyorlar, daha iyi ögreniyoriar. Sanılır ki "okukian çıkmış', gereken öğrenımi gormüş kişiterin oluşturduğu bir basın çok daha iyi, çok daha çağdaş, çok daha saygın olacaktır. Nedense öyle değil! Bunda gazetelerde çalışanlann suçu hiç yok degilse de, payları az. Gerçek sorumlular gazetelerin 'pafron'ları, yani gazetenin parasal yonetiminde etkin olan kişiler ortaklıklar... Gorüyoruz, "boyalı" adını verdiğimiz basın her yere egemen oldu. Rotatifler atıldı ofset tekniğine geçildi. O kadar ki Vumhüriyef bile bu akıma katıldı, çünkü okurlar daha temiz, daha güzel görünüşiü bir gazete istiyoriardı. Rotatıflerin modası geçmişti, gerekli malzeme bile bulunamıyordu. Bu yüzden biz de çaresiz akıma uymak zorunda kaldık. Kötü de olmadı; daha pahalı, daha güç, dışahma daha bağımlı olmasına karşın bu yeni teknikle gazetelerin görünüşü değişti, harfleri okumak kolaylaştı, resimler daha açık biçimde göze seslenir oldu... OkJu da ne oldu? Bu soruya yanrt vermek isterim. Önce, okurun düşünce, bilgi, anlayış, beğeni düzeyini yükseltmek yerine daha aşağılara ındırildiğine tanık olduk. Bugün eski deyimle Ükir gaztftesT türünde basın organı hemen hemen kalmadı. Bir 'Cumhuriyet' var... Bir iki fikre' yerverengazete daha vardı, onlar da renk renk çıplak kadın resimleri ile, boyalı fotoroman tefrikalanyla okurun karşısına çıkmakta kendileri için yarar gördüler; günden güne de o yana sürükleniyorlar. Bir de geçmiş yıllan anımsayalım, 1960'larda, 50'lilerde bakın ükirgazetesi' tanımına hak kazanan kaç gazete vardı: "Cumhuriyef, "Vfefan; 'Dünya', 'Akşam' ya bugün? Bu gazetelerin başındaki kişiler, başyazarlar, yöneticiler, iikir adamiarı' idiler... Necmettin Sadak, Yunus Nadi, Nadir Nadi, Ahmet Emin Yalman, Falih Rıfkı Atay vb.. Genel Yayın Müdürleri de öyleydi, yazılan, yapıtları ile toplumda saygınlık kazanan insanlardı. Böyle bir basın, elbette ki iktidartar karşısında daha etkili oluyordu, hiçbir yetkili' telefonu açıp karşısına çıkan "gazete' sorumlusuna en basit konularda çıkışırcasına konuşmalar yapamazdı. Bir Yunus Nadi'ye, Nadir Nadi'ye bir Falih Rıfkı'ya, bir Ahmet Emin'e, bir Necmettin Sadak'a telefonla görüş ve düşünce bildirmek ofanaksızdı; her şeyden önce saygısızlıktı... Bugün öyle değil. en tanınmış yazariar bile yetkililerin gözunöe'ayağına çatynlabilen', telefonla paylanabilen', ya da kolaylıkla ağzı kapatılabilen, susturulabilen, hatta 'içeri' atılabilen kimselerdir! Bin tane örnek, kanıt var!... Ama biz basın olarak buna layıkız! Susmak, saygılı davranmamak, birbirimize girmek, demokrasinin, insan haklarının en açık, en temel ilkelerinde bile birieşmemek, özel çıkarlan düşünen birtakım çevrelerin, patronların, anamalcıların elinde oyuncak durumuna duşmekl... Bütün bunlar iktidarlar, yönetimler karşısında basın denen 'Dördüncü Güç'ü silmiş, gerilere, çok gerilere atmışttr, daha doğrusu onu önemli bu 'bir güç? olmaktan çıkarmıstır. Sayın Nezih Demirkent'in sözlerini dinlerken bütün bunlar aklımdan geçti. Niye her gün daha 'çilekeş' oluyoruz, niye birtakım yasalar, kararnamelerin karşısında etkisiz, sessiz kaltyor, her şeyi kolayiıkla sineye çekiyoruz; niye belli ilkelerde birleşemlyoruz? O zaman hiç şaşmayalım daha ne acılar, ne çtleler bizi bekler. Bekleyecektir de... KÛLTÛR VE TURİZM BAKANLlCl Kamu idarelerindeki fuzuli kırtasiyeciliği önlemek ve biraz olsun vatandaşın beyanına itibar etmek gerektiği yolundaki hükümetin davranışını içtenltkle karşıhyorum. Emekli bir vergi dairesi müdürii olarak bir vatandaşın sadece bir kahvehane açmak için ilgili mercilere başvurularında oluşan işlemleri tamamlayabilmek için Vergi Dairesi, Belediye, Emniyet ve Esnaf Derneği'nde en aıından 30 belge temin etmesi gerekiyor. Bu daireler arasında adeta mekik dokuyor. Bu yazdıklanma Tekel idaresinden alınan ruhsat ile ilgili belgelerle Sağlık Müdürlüğü'nden alınan belgelerin sayılarım dahil etmiyorum. Bunlart da dahil ettiğimizde 50'ye yakın bir belgenin bir araya getirilerek mükellefiyet kaydtmn tescili Köprü, baraj satımında bir öneri Köprüler, barajlar, karayolları vs. satılacak. Bu tesisler bazı siyasi parti iktidarlannın değil, tüm ulusun ortak mallarıdır. Bu tesisler uzerinde iktidara gelen her siyasi partinin dilediği gibi hareket etmesi sonucu ulusca zor durumlara düşeriz. tktidarınız bu tesisleri bilinen şekliyle satmaya kararlı ise; bu yönde bazı önerilerimiz olacaktır. Şöyle ki; köprü ve karayolhm; buralardan yararlanan sivil karayolu işletmecilerine, vasıta ünyanın en itibarlı referans gazetelerinden Le Monde yine sıkıntılı günler geçiriyor. Sıkıntının en önemli nedeni satışındaki düşüşün sürmesi. 1970'lerde her bakımdan hızlı bir tırmanışı yaşayan gazete 1980'de günlük ortalama 450 bin satışla en yüksek noktaya ulaştı. 1982'de ise gazete bir iç yönetim bunalımı yaşarken satış yaklaşık % 9 düştü. Geçen yıl da °M'lük bir düşüşle gazete şimdiki 380 binlik sattşına geldi. Bu düşüşün nedeni kimilerine göre gazetenin Mitterrand yönetimine fazla angaje görünmesi, kimilerine göre ise eski demokrat geleneklerinden ödün vererek fazlasıyla NATO'culaşması, Üçüncü Dünyaya yönelik yayınlarındaki eski duyarlığını yitirmesi. Bu ikinci görüşte olanlar arasında Cezayir yönetimi de bulunuyor. Yıllardır her gün 30 bin Le Monde getirten Cezayir bu saytyı yukardaki gerekçelerle 10 bine düşürme karan aldı. Le Monde'dan sürekli okur çalan ise, 2 yılda 30 binden 100 binlik bir satışa ulaşan dinamik ve özgüriükçü sol gazete özellikleriyle gençleri kendine bağlayan Ubâration. Le Monde şimdilik yeni başladığı iki hafta sonu ekiyle yeniden bir dinamizm kazanma çabasında. er pazartesi gazetemizle birlikte verdiğimiz Siyaset 84 eki konusunda Antalya'dan yazan okurumuz Çapan Delikanlı değişik bir öneri getiriyor: Siyaset 84'ün t ekten çok bağımsız bir dergi niteliğine kavuşturulması. Bir görüşü de özel dergiekler verildiğinde gazetenin fryatının arttınlmasının olağan karşılanacağı. LT aradeniz Ereğli'den Mustafa Akkaya da "cicili bicili FVgazeteler dururken, bu kültürdeki, bu ekonomik ve siyasal düzendeki toplumun Cumhuriyet okuması çok güç" diyor ve "şekil" yönünden bazı değişikliklerin gazetenin özüne ve yapısına halel getirmeyeceğini savunuyor. Ahmet Açıkgöz de Cumhuriyet okuriannın daha somut çaba göstermesini öneriyor, "Her okur 12 ay süresince on okur kazandırmalıdır", diyor ve bu hesap üzerinden çok çarpıcı rakamlara ulaşıyor. Aydın'dan Selahattin Zeytinoğlu da fazla reklamlı günlerden şikayetçi okurlarımızdan ve o da bir "gazete toplama kampanyası" öneriyor. Adana'dan Yaşar Ergün'ün görüşlerini ise şöyle özetleyebiliriz: "Cumhuriyet'in yeni nesillerce tanınabilmesi için iyi bir tanıtım kesinlikle gereklidir... Cumhuriyet yeni arayışlar içinde olmalı, sürekli ilginç görüntülerie okuriannın ilglsini çekebilmelidir... Haber politıkasında biraz daha esnek davranılmalıdır... Reklam konusundaki okur eleştirileri biraz fazla abartılmıştır." O u arada gençlikle ilgili hazırlığımız tamamlanmak mJüzere. önümüzdeki hafta genç okurlarımıza bu yayın hazırlığımızla ilgili daha ayrıntılı bilgi vermeye çalışacağız. neKta BAŞBAKANLIK HAZENE VE DIŞ TİCARET MÜSTEŞARUGFNDAN BÎIJ)ÎRİLMISTIR Hazine'ce 1 yıl vadeli ve yıllık % 43 net faizli 10 milyar TL. itibari değerde Devlet IçBorçlanma Tahvilleri bugün Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile T.C. Ziraat Bankası'nın tüm şubelerinde satışa sunulmuştur. Yıl sonu faiz ödemeli olan bu tahvillerin satışı 2 Mart 1984 cuma günü akşamına kadar devam edecektir. Kamııoyıma duyurulur. Basın: 12009 ANAP'ın GÖLGE BAKANLARI • Gölge bakanla geçen bir günün öyküsü • İpler kimin elinde? • Cevat Geray: Bakan, yetkilerini yardımcısına devredemez. • Cumhurbaşkanı Evren Kral Fahd'la neler konuştu? * Amerika'daki ASALA • Genel Güvenlik gerekçesiyle görevine son verilenler ve yeni meslekleh • Beyaz atlı prens gelmiyor... Çocuğun yayın seçme özgürlüğü olmalı mı? • Güzellik Kraliçesi Neşe Erberk "jüri yakınlık gösterdi" • Zeki Müren: "Erkeklikte iddialıyım" DEVIH HYATROIARI TAKSİM SAHNESİNDE SADIK ŞENDtLİN 6 Mart 1984 Salı gününden başlıyarak if^GelişimYayınları "' \" 'Gü venilir Ya vıncılık'' KANLI NİGAR Müzdkli, Danslı Güldürü 2 Bölüm Yöneten: Rüştü Asyalı Dekor: Hüseyin Mumcu Kostüm: Gül Emre Işık: Burhanettin Yazar Müzik: Cem Ediz Biletler Taksim Sahnesi'nde 28 Şubat 1984 salı günü saat 10.00'da satışa çıkacaktır. BUCÜN ÇIKTI Kuşe kanak, 68 Sayfa, 150 TL. Dostlar Büro Malzemeleri Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi • Elektronik ve mekanik yazı hesap makıneleri satış • Elektronik ve mekanik yazı hesap makıneleri tamiri • Yazar kasalar satış ve tamiri ADRES: Kemankeş Cad. No: 71 KARAKÖY (Denizcilik Bankası Genel M ü d ü r l u p Meydanı Citizen mağazası) Tel.: 144 79 82 145 51 08 Sadece 1 hafta için Oyun Günleri: SahÇarşamba PersembeCuma. Cumartesi 20.30 Cumartesi 15.00 TEL: 149 69 4 4 149 65 51 Basın 12070
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle