15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER elemanı gönderilmesin m i ? " denilmektedir. Gayet doğaldır ki veni universiteler açılatak, oraİara eski üniversitelerden eleman vardımı yapılacaktır. Ancak, bunun için yeterli hazırlıkların önceden yapılması gerektiği unutulmamalıdır. Üniversite açmak; ilk \eya ortaokul açmaya benzemez. O alanda bile yeterli hazırlık yapılmadan açılan okullar için kullanılan "Bir mudür, bir mühür" özdeyişi, hâlâ değerini ve güncelliğini korumaktadır. Harf Devrimi'ni üç dört ayda gerçekleştiren ATATÜRK, Ankara'da 1927 1935 yılları arasında üç fakultenin oluşturulması için geçen 78 yılı fazla uzun görmemiştir, çünkü o bir gerçekçi idi. Daha sonraki uygulamalarda da, bu örneğe uyulmuştur: 1960'larda Ankara'da gelişmiş ıki üniversite olduğu halde, Hacettepe Üniversitesi'nin, aşağıdan yukarı doğru kademeli olarak oluşması on yıldan fazla sürmüştur. Bütun bunlar dikkate ahnınca, birkaç universitenin birden kurulmasının daha uzun zaman alacağı kolayca anlaşılır. Kammızca. Yükseköğretim Kurulu'nun en buyük hatası, reform broşuründe de belirtildiği uzere (s.6), 1981'de eski universiteler dışında, kuruluşu henuz tamamlanmamış 10 kadar üniversite bulunduğu ve ilk aşamada bunlann eksikliklerinin giderilmesi gerektiği halde, bir o kadar universitenin daha, hiç hazırlıksız biçimde, kâğıt üzerinde kurulması yoluna gidilmesidir. Bu suretle mevcut gereksinmelere yenilerı de eklenmiştir. Boylece, üniversite sayısının çoğalması, enflasyon parası gibi, nitelik aleyhine nicelik kabarması biçimini almıştır denebilir. Kabaran gereksinmelerin karşılanması için, yeni üniversitelere fazla kadro verilmiş, eski üniversitelerin kadroları kısıtlanmıştır. Bunun sonucu olarak da, eski universitelerde 1981 güzünde profesörlüğe ya da doçentliğe yukselmeleri gerekenler kadrosuz kalmışlardır. Böylece de, öğretim elemanlarının yasal statülerine uygun olması gereken özluk haklarında kısıntılar, dengesizlikler, eşitsizlik ve adaletsizlikler de doğmuştur. Başka ur ; versitelerde gorevlendirme işleri, kanunun ilk metninde ancak bir sonraki ders yılı için, hazırlığı aylar önce yapılacak bir işlem biçiminde düzenlendiği halde, uygulamada maalesef bu kurala da uyulmamış ve 2880 sayılı değişiklik kanunu ile de, görevlendirmenin önceden tespiti usulü kaldırılmıştır (m.44). Bu durumda YÖK ders yılı ortasında görevlendirme işlemleri yapmıştır. Yani gorevlendirmede, bir öğretim elemanının akademik hazırlık yanında ve onunla birlikte sosyal ilişkiler bakımından da hazırlık yapmak zorunda olduğu düşünülmemestir. Uygulama ölçüleri bir türlü anlaşılamayan rotasyon, görevlendırme, kadro kısıtlaması, sözleşmenin yenilenmemesi gibi işlemler karşısında, üniversitelerin bilimsel ozerkliğinden, öğretim üyelerinin bilimsel açıdan özgürluğunden söz edilmesi bize çok garip gelmektedir. Burada hemen şunu da belirtelim ki, önceki kanunda öğretim üyeliğinin kaynağı sayılan asistaniık, yeni kanunla kaldınlmıştır; onun yerine konan ve belli süreler (12 yıl) için görevlendirilecek olan öğretim yardımcılarının statüsü de, maddi ve manevi bakımdan çekici olmaktan uzak bir duruma getirilmiştir. Yukarıki açıklamalar göstermektedir ki, yüksekoğretimle ilgili düzenlemede sakıncalı noktalar bulunduğu gibi, uygulama da çok sakat bir biçimde yürütülmektedir. Aksaklıklarm düzeltileceği hakkında da bir işaret gozükmemektedir. Ozetlemek gerekirse, Yükseköğretim Kurulu, bugünku durumuyla, kendi yavrulannı yoksulluk ve sıkıntı içinde bırakan bir baba niteliğinde gözükmektedir. Gerçekten, bir yandan öğretim elemanları huzursuzluk ve tedirginlik içinde gün geçirirken, öte yandan üniversitelerin parasal olanaklannın öğretimeğitim faaliyetlerini karşılamaya yetmediği butçe raporlarında açıkça belirtilmişken, YÖK'ün bol olanaklarla kendisine kent dışında temiz havalı, konforlu bir merkezi acele olarak yaptırması nasıl yorumlanabilir? C) E. Hırsch, Dünya Üniversiteleri ve Türkiye 'de üniversitelerin gelismesi 1950. 22 ŞUBA T 1984 yardımı yapılması için öngoruİen rotasyon yönteminin u>gulanışında objektif ve makul ölçulere dayanılmaması da değişik ya da çelişik uygulamalara ve ozellikle öğretim üyesi savurganhğıYüksek Öğretim Kunımlan'nın faaliyetine yön verme, uygulamada birîiği sağ na yol açmış ve sonunda da Anlama ve denetleme açılanndan YÖK gereklidir. Ancak uygulama, hukuk dev kara, İstanbul gibi yerlerdeki kaynak üniversitelerin leti ilkelerine, adalet ölçiilerine uygun olsun ve istikran, huzur ve güveni bo rimleri yardıma muhtaç kimi biduruma zucu nitelikte olmasın. düşmüşlerdir. Üniversitelerarası yardım koProf. Dr. NECİP BİLGE nusunda Almanya, İsviçre gibi ğişiklikte olduğu gibi, bu alan bazı ülkelerde de çağırma ya da Gün geçmiyor ki, YÖK uygu ve TarihCoğrafya Fakültesi da da dengeler bozulmuş ve ye gönderme yöntemi uygulanmakaçılmıştır. ikinci Cihan Savaşı lamasından doğan şikâyetler basında yer almasın. Hem öğren dolayısıyla, bu konudaki çalış ni sorunlarla karşılaşılmıştır. tadır. Ancak oralarda uygulanan Birkaç somut ornek verelim: sistemde, orneğin mesleğinde >eciler, hem de öğretim elemanla malar bir ara durmuş, fakat 1 Belirttiğimiz gibi, 2547 sa tişmiş bir doçentin, profesörlüI943'te Fen Fakültesi, 1945'tede n açisından sürekli yakınmalayılı kanun acele olarak, yani ko ğune yakın bir zamanda (örnera her gün tanık olunmaktadır. Tıp Fakültesi Ankara'nın eğitim nunun gerektirdiği ön araştırma ğin iki yıl kala) ve gelecek ders Sayın YÖK Başkanının TRT'de yaşamında yer almıştır. Boylece, ve inceleme yapılmadan cıkarıl yılından önce yapılan bir anlaşAnkara'da da bir üniversite yaptığı konuşmanın yankılan mıştır. Bunun kesin kanıtı, iki yıl ma ile gitmesi ya da gonderilmesi hâlâ sürmektedir. Gerek bu ko oluşturacak fakülteler meydana içinde, kanunun birkaç kez söz konusudur. Bizdeki uygulanuşmada, gerek onun dayandı gelmış olduğundan, 1936 yılınğı "Yükseköğretim Reformu ve da Ankara Üniversitesi kurul önemli değişikliklere uğramış ol mada ise. henüz yeni doçent ya masıdır. Bu değişiklikler çeşitli da yardımcı doçent olmuş, yani mui ve 4936 sayılı kanunla Türk Iki Yıllık Uygularaa Sonuçları" üniversiteleri ortak ve daha ba öğretim birimlerinde olduğu ka öğretim ve eğitimin ilk basamaadlı broşürde, ATATÜRK'ün ğımsız bir düzene kavuşmuşlar dar, YÖK'ün iç çalışmalarında ğına yeni yükselmiş bir elema1933 yılında yaptırdığı lstanbul da yeni ayarlamalara neden ol nın, deyim bağışiansın, acemilik dır. Üniversitesi islâhatı "kısmî bir muştur ve hâlâ de olmaktadır. doneminde görevlendirilmesi yoreform" olarak görülmekte, Denebilir ki, uzun hazırlıklarÖrneğin bazı yönetmeliklerin iki luna gidilmektedir. 1981 yılında yapılan düzenlemedan sonra çıkarılan 4936 sayılı yıl içinde 810 kez değiştirildiği 5 Aslında yararlı olan yıl içi nin ise "Geniş kapsamlı ikinci re Üniversiteler Kanunu, 2252 saResmi Gazetelerden anlasılmaktadır. vize sınavları da, oğrenci konform" olduğu belirtilmektedir. yılı İstanbu! Üniversitesi kanu1946 yılında 4936 sayılı kanunnunun açtığı çağdaşlaşma doğ2 Sınav sonuçlannın etkisi tenjanlarının aşırı biçimde arttıla getirilen düzenleme ise, nerrultusunda atılmış ileri bir adımbakımından sınıf geçme ya da rılması dolayısıyla, çözülmesi deyse küçümsenip hor dır (*). Ne yazık ki, 1981 reforders geçme sistemlerinden biri zor ayn bir sorun yaratmaktagörülmektedir. mu diye anılan 2547 sayılı kanun sinin kabulu, bir tercih sorunu dır. Oğrenci sayısı pek fazla oliçin aynı şey söylenemez. olarak düşünülebilir. Ancak, bu mayan birimler için bu sorun tLK İLERİ ADIMLAR sistemlerden birini sectikten son belki önemli olmayabilir. Fakat, ATATURK döneminde, ulkeönemli bir değişikliğe uğrara, onun doğal sonuçlannın da sosyal bilim dalındaki fakültelernin bütün sosyal ve siyasal dü madan on yıldan fazla uyguladikkate alınması ve ona göre dü de oğrenci sayısı 68 bini bulzeni kökten değiştirilirken, o za nan 4936 sayılı kanunun da ekzenleme yapılması gerekir. Fa maktadır. Öğretim süresi genelmanın tek üniversitesi o'an İs sik, zor işleyen ya da işletilmekat, bu sonuçlar dikkate alınma likle dört yıl olduğuna göre, her tanbul Darülfünunu bunun dıyen ve zamanın koşullarına gödığı ve gerekli düzenleme zama sınıfta ortalama en az 1500 kişi şında kalamazdı. Daha çok med re düzeltilmesi gereken yönleri nında yapılmadığı için, öğretim bulunmaktadırEski fakülteler rese zihniyetine bağlı tstanbul elbette vardı. Nitekim, 115 ve yılı içinde değişik ve çelişik ka bile yardıma muh'aç duruma Darülfünunu 1933 yılında 2252 1750 sayılı kanunlarla bazı dürarlar verme durumuna duşüldü düştüğü için, sınıfları şubelere sayılı kanunla kaldırılarak, yerizeltmeler yapılmıştır; özellikle ğü ve bunun da huzursuzluk ya bolerek, öğrenci sayısını ve okune Çağdaş tstanbul Üniversitesi denetim bakımından da yeni nacak sınav kâğıdı sayısını azaltrattığı görülmektedir. kuruldu. ATATÜRK devrimle ayarlamalara gidilmesi uygun maya da her zaman yer ve olarinin yerleşmesi için zorunlu olurdu. Ne var ki, 1981'deyeter3 Başlangıçta yeterli bir ha nak bulunmamaktadır. Bu duolan GEÇİŞ DÖNEMİNİN geli hazırlık \e bilimsel inceleme zırlık ve çok yönlü bir inceleme rumda, sınav nöbeti tutulması, reği olarak, ülkenin siyasal reji yapılmadan çıkanlan 2547 sayıkâğıt okunması için gereken zayapılmadan çıkarılan kanunlann mi gibi, üniversite rejimi de mer lı Yükseköğretim Kanunu ile, ve yönetmeliklerin, sonradan sık man, yıllık öğretim saatine adekezi yönetime bırakılmıştı. Zamevcut yasanın uygulamada gösık değiştirilmesi, uygulamada ta eşit bir düzeye gelmektedir. manla onun özerkliğe kavuşturülen eksiklik ya da aksaklıklabirliğin sağlanmasına ve akade Butün bu durumlar dikkate alırulması kaçınılmazdı. rı giderilecek yerde, ulkenin ya mik çahşma için gerekli olan isnınca, son iki yıldaki başarının Başkent olmasıyla birlikte, pısına uyup uymayacağı önce tikrar, huzur ve güvenin doğmayukseldiği hakkındaki beyanlaAnkara'da da bir üniversite kuden kestirilemeyen bir yapısal rın sağhklı olmasından çok şüpsına olanak vermemektedir. Bu rulması fıkri doğmuş ise de, bu değişikliğe gidilmiş ve daha ön durum, gerek öğrenciler açısınhe edilebilir. düşünce hemen gerçekleşemece kâğıt üzerinde kurulmuş bu dan, gerek öğretim elemanları 6 Yükseköğretim okulmiştir. Büyük Ata'nın buyruklunan üniversitelerin kuruluş açısından duraksamalara ve telaşma oranımn ulkemizde çok larıyla 1927'de Hukuk Fakültenoksantıkları giderilmeden, ha dirginliklere yol açmaktadır. düşuk olduğu ileri sürülerek si kurulmuş, 1933'te Yüksek Zi7irlıksız biçimde yeni üniversite4 Gereksinmesi olan yeni (Broşur s.9) "Yeni universiteler raat Enstitüsü ve 1935'te de Dil ler kurulmuştur. Her yapısal de üniversitelere öğretim elemanı kurulmasın mı, oralara öğretim Yüksek Öğretim Kanuııu Uygulaması PENCERE "Kutsal Terör" Belge Yayınlan'nda "İsraU'in Kutsal Terörü" yayınlandı. Üike sorunlanyia ilgili herkesin bu kitabı okuması gerekmektedir. "Terör" deyince aklımıza çoğu zaman toplum dışına kaymış kişilerin ya da gençlerin şiddet eylemleri geliyor; devietin terör politikası oluşturabıleceğine çoğu kişi inanmaz. Oysa geçmişteye bugün terör, kimi ülkede devlet politikasn na dönüşmüştür. İsrail ise yeryüzünde terörü en ustaca kullanan devletlerden birisi, belki de birincisidir. "İsraU'in Kutsal Terörü" adlı kitap İsraU'in ilk Dışişleri Bakanı ve eski Başbakanlarından Moshe Sharett'in anılannı içeriyor. 1953 ocak aytndan 1957 kasımına dek tutulmuş bu anılann günümüze yönelik aydınlatıcı ve belirleyici yani kitabın önsözünde şöyle vurgulanmış; Sharett'in günlüğü, Ben Gurion'un 1954'te Lübnan'ın 'Hristiyanlaştınlması' adı altında yaptığı şeytanca planları belgeleriyte sunmaktadır. Bu beJgelerle, Lubnan'da içset çelişkilerin nasıl yaratıldığı, ülkenin bölünmesi ve israil'e bağımlı kılınması için detaylı birplanm nasıl 15 sene önceden hazıriandığı ortaya konmaktadır." • Kitap şu gerçeği de vurguluyor: İsrail ile ABD arasındaki ilişkilerde zaman zaman anlaşmazlıklar ortaya çıkmış olsa da sıkça söytendiği gibi bu ilişkiler 'özel aniam taşıyan ilişkiler'dir. Sermaye ve askeri malzeme akışı, sunulan diplomatik destek veya ortaklaşa gerçekleştirilen operasyonlar, bu durumun açık göstergesidir. Bu özel ilişkinin aynı zamanda iöeolojik düzeyde de var olduğu gözlenmektedirf' Sharett'in anılan nasıl yayınlandı? Bu anılann İsrail ve dışında yayınlanması engellenmeğe çalışıldı. Ama Sharett ailesi sonunda yayınlama kararı aldı ve bu anılar İsrail içinde de yayılmacılığa ve savaşçı devlet aygıtının sürekli devlet politikasına karşı çıkan banşçı muhalefetin önemli dayanak noktalarından birisi oldu. ABD'de İsraU'in terörüne karşı yükseimeye başlayan eleştirilerin güçlenmesine neden olan anılar, ilk kez İsrail devlet politikası ve Siyonizmi eleştirmenin Yahudi düşmanlığı ile aynı sey olduğunu yayan Siyonist propagandanm etkisini kırdı. Filistinlılerin haklannı savunursa antisemit damgasını yiyeceğinden korkan birçok aydın, ilk kez sesini yükseltme cesaretinı buldu. ve bunlar arasında birçok Musevi aydın da yer aldı." • Bütün dünyada Filistin kamplannın terör kaynağı olduğu kanısı yaygındır. Daha ötesi İsrail'in Arap saldırganlığı karşısında "meşru savunma" gerekcesiyle savaşlara yöneldiği önyargısı Batı'da ve Türkıye'de çoğu kişıde bugün bile kırılamamıştır. Oysa İsrail devlet aygıtını tam anlamında ele geçirmiş bulunan ve İsrailde yaşayan Yahudileri de baskı altında tutan Siyonistlerin Ortaçağ'ın Haçlı Seferierı'nebenzeyenbir "Kutsal Terörü" uyguladıkları yavaş yavaş anlasılmaktadır Bu "Kutsal Terör"ün soykınma dönüşen boyutları öteden beri planlanmış bir siyasetin ürünleridir. • Eski Başbakan Sharett'in 2400 sayfadan oluşan günlüğünden seçmeler İtalyan gazeteci Livia Rokach'ça seçilmiş 105 sayfalık bir kitapta gerçeklerin belgelenmesi için bir bütünlük içinde verilmiş. Bu kitabı okuyan Türk, Lübnan olaylarında incirlik üssünden ABD'ne gösteriten kolaylıklann ne aniam taşıdtğını anlavacaktır. OKTffl AKBAL EVET/HAYIR Bir Dergiyi Okurken... "Ya bir soruşturma yazan, dilci veya sözlükçü olarak seçeceğim on güzel sözü gelıp benden sorarsa ne cevap veririm? On söz! Bunları seçmek dile kotay. Geri kalanlar ne olacak?" ("Başlangıçta Söz Vardı'. Hasan Eren. Türk Dili Dergisi'nin Aralık 83 Sayısı.) "Ya bir anketçi bu alışkanlığtmı öğrenir de ıssız adaya götüreceğim on kitabı benden sorarsa ne cevap veririm? On kitap! Bunlan seçmek dile koiay. Geri kalanlar ne olacak!'' ('Başlangıçta E! Vardı', Suut Kemai Yetkin, 'Denemeler' adlı kitaptan). "Bugün dahi bu sorunun aktüalitesini kaybetmiş olduğunu sanmıyorum. Bu sorunun ortaya koyduğu bir gerçek varsa..." (Yine Hasan Eren'in yukarda adı geçen yazısından.) "Bugün dahi böyie bir sorunun çekiciliğini kaybetmiş otduğunu sanmıyorum... bu sorunun ortaya koyduğu gerçek..." (Suut Kemal Yetkin'in yukanda adı geçen yazısından.) "Türk Dili" dergisinin Aralık 83 sayısında Türk Dil Kurumu Baskanlığı'na atanmış (son günlerde TRT Yönetim Kuruluna da atanan!) Prof. Hasan Eren'in bir kaç yazısından biri de Başlangıçta Söz Vardı'... Nedense kimi tümceler Prof. Yetkin'in 'Başlangıçta El Vardı' yazısından kalıp' gibi alınmış... Böylesine benzeyişe ne vermeli bilmem!.. Yine Prof. Hasan Eren'in bu sayıda bir başka yazısı "Kıbns'ta Türkler ve Türk Dili" başltğını taşıyor. "1959 yılının ilk yanstnda Kıbns'ta bir araştırma gezisi yapmıştım" diye başlıyof. Sayın Prof'un 1964'de "Türkotoji" Dergisinde çıkan 'Kıbns'ta Türkler ve Türk DHi' yazısı da şu tümceyie başlamaktadır: "1959 yriınm ilk yanstnda Kıbns'ta bir araştırma gezisi yaptım". Sayın Prof. Başkanlığını üsttendiği TDK'nın dergisine yazı bulamamış, yirmi yıl önce yaymladığı bir yazıyı yeniden ortaya çıkarmak zorunda kalmış!.. Dikkatti bir okur bütün bunlan uzun bir yazıyla bitdirdi. Eren'in yazısı söyle bitiyor: "Başlangtçta söz vardı. Ses ve gramer kurallanna uyan söz, güzel söz. Türk sözü..." Dikkatli okurum soruyor: "Ne demek istiyor yazar? 'Başlangıçta söz vardı' di: yerek... Üstelik ses kuralı dilbiHmsei bir kavramdır. Gramer kuralı ise dilbikjisine girer. Dilbilim ile dilbilgisinin birbirinden ne denli ayn şeyier olduğunu Hasan Eren 'in bilmesi gerekir. insanoğlu doğru yazmak, doğru konuşmak için dilbilgisi kurallannı kendisi koyar ve gerektiginde değiştirebilir. Başlangıçta Ki sözden Hasan Eren insanoğlunun kullandığı ilk sözleri, ilk sözcükleri anlryorsa, bunlann gramer kurallanna uygun olduğu gibi bir saçmaltğı bugüne değin kimse ileri sürmemiştir. Bir de Türk sözü güzel de öteki sözier çukm gibi bir aniam çıkıyor Hasan Eren 'in yazısından. Türk sözü güzeldir, ama Hint sözü, Arap sözü, Fin sözü niye çirkin olsun! Dilin ulusal olması başka şey, tek tek sözcüklerin kulağa hoş gelmesi ya da kimi sözcüklerin kimi kişilerin kulağma hoş gelmemesi başka şey." Türk Dili' adıyta yayınlanan derginin Aralık 83 sayısında (bugün şubat 22, daha ocak sayısı çıkmadı!) önemli bir tek yazı var, o da Sayın Hikmet ilaydın'ın 'Yunus Emre' başlıklı incelemesi... Sayın İlaydın, M. Eğ. Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu üyeüğinde bulunmuş, çok değerii bir edebiyat tarihcisidir. TDK'nun son kurultayında Yönetim Kurulu'na da seçilmişti. Yeni oluşturulan TDK üyeliğine atandığını, ancak bunu kabul etmediğini biliyoruz. Peki bu 'Yunus Emre' yazısının yapay TDK'nun dergisinde işi ne diye sormaktan kendimizi alamadık... Sonradan öğrendim, bu yazı bir Ansiklopedi için hazırlanmış, hem orda, hem de Türk Diline konulmuş yazarın haberi olmadan!.. Bir de Sayın Prof. Ercüment Kuran'ın "Atatürk'ün Okuduğu Kitaplar' başlıkls yazısı var. Kuran'a gore 'öztürkçeleştjrme gayreti başarısız kalmış' ve 'Atatürk 1934 yılında giriştiği öz Türkçe denemesinden 1936'dan sonra vazgeçmiş'! Kuran, 'Atatürk'ün Okuduğu Kitaplar' adlı araştırmayı eleştirirken Gürbüz Tüfekçi'yi 'Türkçe' sözcükler kullandığı için kıntyor. "Derieyid Osmanlıca kelimeler yerine öz Türkçe kullanmayı herhalde Atatürkçülük saymaktadır" diye bir yargıya varıyor. Sayın Kuran'ın Osmanlıca yanlısı olmasına bir şey diyemem, kendi bilir, ama Osmanlıca yazmayı, Osmanlıca konuşmayı bize 'Atatürkçülük' olarak göstermeye kalkarsa o zaman iş değişir. Atatürkçülük, Atatürk'ün düşüncesine, gorüşlerine, en başta da kalıt yazısında ileri sürdüğü isteklere ters düşmemektir. Bunu yeniden vurgulamakta yarar görürüm. StSTEM 6/20 HONEYWELL SİSTEM 6/20; Honeywell'in iş dünyasına yeni armağanıdır... HONEYWELL SİSTEM 6/20; bugünkü sorunlanruzı çözerken, ileriye yönelik planlanıuzı da yönlendirecektir. HONEYWELL SİSTEM 6/20; mikro işlemci birim temelinde olmasına kaışın, mini sistemlerdeki pek çok özelliğe sahiptir. Bir mini bilgisayann, merkezi işlem birimi gibi hareket eden, lojik ve aritmetik operasyonlan denetleyen, veri akışmı sistem içinde sağlayan güçlii bir mikro prosesör ile desteklenmiştir. HONEYWELL SİSTEM 6/20 ; büyüyen iş hacmine paralel gerüşleyebilen modüler yapıdadır. HONEYWELL SİSTEM 6/20 ; kendisine, dağıtım, imalat, pazarlama ve satış, egitim, sağlık hizmetleri, devlet kuruluşlan, sigortacüık, bankacüık, inşaat ve taşımacılık gibi konularda geniş bir kullanım alaru bulmuşrur. Modüller gerektiginde kullarucı taranndan rahatlıkla degiştirilebilir. HONEYWELL SİSTEM 6/20: tüm Honeyvvell ürünlerinde olduğu gibi, ELTEK Elektronik Teknoloji A.Ş.'nin eüdn, kullanımı kolay, güvenilir yazılımlanna, teknik bakım, onanm, eğitim ve uygulama desteklerine sahiptir. Honeywell' den... Türk şiirinin usta ozanı, onurlu insan r j ailesinin, dostlarının, okurlarının verdiği büyük güçle yaşam savaşını tam bir yıldır sürdürüyor. Birlikte olacağımız günleri özlemle bekliyoruz. BİLGİ YAYINEVİ HÜSEYİN HASAN TEŞEKKUR Oniki aydan beri, gece gündüz bizimle omuz omuza olan, bir mucizenin gerçekleştirilmesi yolunda tüm varhğını ortaya koyan, ölçülemeyecek oranda ve her alandaki katkılanyla ayakta kalmamızı sağlayan Gerçek doktor, büyük insan Ba^anaız; bilgilerİBİzic hızlı ve doğru şekilde işleoüenmesiae bağü ise, H N T V L SİSTIM 6/20 üzleria O EVEL gnveniltr bi> yardımcuı olacahbr... Doç. Dr. YÜCEL KANPOLAra değerli hekim arkadaşlanma, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin Cerrahi Ana Bilim Dalı çalışanlanna, Sosyal Sigortalar Kurumu'na, Bilgi Yayınevine, kanlarını seve seve veren öğrencilereöğretmenlere, memurlara, adıru öğrenemediğimiz askere, serbest meslek sahiplerine, işçilere, emeklilere, yurtiçi ve yurtdışından desteklerini esirgemeyen adlan bizde saklı sayısız dosta, dedemiz emekli öğretmen Kâmil Karabulut'a, Cumhuriyet gazetesine, yaşam savaşımmı her geçen gün biraz daha iyileşerek sürdüren Ozan Hasan Hüseyin (Korkmazgil) adına teşekkürlerimizi sunanz. EŞİ VE ÇOCUKLARI 22 ŞUBAT 1984 TEŞEKKUR Hastalığımın tedavisinde yakın ilgilerini esirgemeyen Dr. Mustafa SİNİRLİOĞLU'na, YAZILIM • Esnek ışletım sıstemi • Multi processing, multi programming • Cobol, RPG II, Basıc, Fortran Pascal, Assembler programlaına dıllen • Geniş hi2met programlan • DONANIM • 16 Bit mikro prosesörlü • Minimum bellek kapasitesi 512 KB, Ma»ınuın beUek kapasitesi 1792 KB • •5V« inç disket okuyucu (650 KB) 1 veya 2 ünite • Çok hatlı iletişün birinü, 10 adet terminal bağlama olanağı • • 100400 cps. birden fazla yazıcı ünite bağlama ımkaıu • Disk kapasitesi 20 MB sabit, 20 MB değişünlebihr. 40 MB ilave disk bağlanabilme olanağı • Haseki Hastanesı Klinik Şefı Sağlık Müdür Muavini Dr. Mehmet ERDEM'e, Şef Muavini Dr. Mehmet KENDİR'e, Başasbtan Muetafa YENİGÜN'e Asistan Doktorlar; Selçuk Kutluk, Mahmut Süleyman, Cengiz Gürek, Hülya Karadayı'ya. Hemşireler; Zahide özdemir ile Hatice Taş'a ve dahiliye personeline teşekkürü bir borç bilirim. SACETTİN CANIŞILDAK Honeywell ELTEK Hon«y«wlt Intormatıon Syttsm» Baklronk 'fcknoto)ı A £ İSTINBVl Balaıkaıyazi Cad. 278/7 ŞlşlL T«t 148 90 8041, P X 237700 feiL ftNUUU Selanik Cad. Tedm i p t 19 /9 tauaj, Tet 17 28 27 • 17 0141 "Birlikte çözüm bulabüiriz" OPERATÖR DR. KÂZIM SARI Genel Cerrahi Uzmanı Mua.: Mecidiyekoy, Kervangeçmez Sok. No. 5 Mua.: 166 47 48 Keramel Apt. (Keçeciler Garajı yani) Ev: 167 39 17 DR. MASUME ÇÖL DAHtLtYE MÜTEHASSISI Mua.: Halaskârgazi Cad. 182 Kat: 1 OsmanbeyİST. (Pangaltı Akbank yani) Tel.: 147 47 93 Ev: POLATYALI A/l Blok Daire: 6 Yeşilköy Tel.: 573 91 06 Resne eşrafından, merhum Necati Gürer'in eşi, merhum HürTem Gürer'in, övül Güçlü'nün ve Sevil Gürer'in anneleri, Mustafa Güçlü'nün kayınvalidesi, Ayşe Güçlü'nün biricik anneannesi, VEFAT MUZAFFER GÜRER 18.2.1984 günü hakkın rahmetine kavuşmuştur. Ruhu şad olsun. AtLESt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle