14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER sıl bel bağlanabilir? Bu tür gelirlerin bütçe kapsamına alınmasının kamu, gelirlerinden konuta pay ayrılmasının daha güvenceli bir yol olduğu kanısındayız. Üstelik, konutun bir devlet hizmeti olduğuna ilişkin anayasa maddesi bir yana itilemez. Konut yapımında bugüne değin yurttaşın biriktirim ve katkılarının payı büyük olmuştur. Bu konuda, özel girişimcinin, üstlenicinin öz kaynaklarından çok, yurttaşın dişinden tırnağından arttırdığı paralar kullanılmakrtîdır. Bu biriktirimlerin bankadizgesi ile değerlendirilip kredilendirileceği, fakat kredi faizlerinin büyük ölçüde devlet yardımı olarak karşılanacağı belirtilmektedir. Burada önemli olan, arsanın spekülatif değerinden, pazarlamadan doğan kârların özel girişimcide bırakılmamasıdır. Toplu Konut Yasası'na özel kesimin yönelttiği en önemli eleştiri, kredinin konut yapımı ve ticaretiyle uğraşan toplu konut firmalarına değil, toplumsal güvenlik kurumları ile kooperatiflerin üyelehne açılmasıdır. Konutun ve arsanın bir kâr ve spekülasyon aracı olarak kullanılmasına izin vermeyen bu ilke korunmalı, özel toplu konut kuruluşlan, konut, toplumsal altyapı ve işgörü yapılarının yapımında üstlenici olarak rol almalıdır. Arsa, konut maliyeti içinde çok büyük bir pay tutmaktadır. Sayın Özal, düzenli altyapısı (elektriği, suyu, kanalizasyonu, yolu, telefonu, toplu ısıtma sistemi) olan "konut siteleri" kurmak yoluyla ucuz arsa sağlayacaklarını açıklamıştır. Toplu konut Yasası da bu görevi devlete vermiştir. tktidarın, bu yasanın yeni yerleşme alanlarını konut yapımına açmak üzere devletin kamulaştırma, planlama, altyapı ve benzeri konularda görev ve yetkilerine ilişkin maddelerini uygulamaya koymasını beklemekteyiz. Kamu üretimi bu arsalarda kooperatifler ya da toplumsal güvenlik kurumları yoluyla yurttaşların konut edinmeleri sağlanmalıdır. Söz konusu arsaların konut yapacaklara parasız verileceğine ilişkin açıklamalara inanmak istemiyoruz. Kimsenin kamu malını bağışlamaya hakkı yoktur. Hele bu arsaların konut edinecek yurttaşa değil, konut yapsatçılarına devredilmesinden kesinkes kaçınılmalıdır. Ülkemizde kamunun girişimiyle, ucuz arsa, proje, teknik yardım, uygun koşullarla kredi sağlandığında olumlu sonuçlar alınabileceğine ilişkin 'örnekler az da olsa vardır. Ankara'da Yenişehir, Bahçelievler, özellikle Yenimahalle buna örnek gösterilebilir. KentKoop'un Ankara Belediyesi'nin işbirliğiyle sürdürdüğü Batıkent girişimi bu konuda dünya çapında bir örnek oluşturmaktadır. Geçenlerde 500'ün üstünde konutun anahtarlarının bir buçuk yıl içinde teslim edildiği Batıkent'te 10 binden çok konutun yapımı sürmektedir. Elli bin konutta yaklaşık 250 bin kişinin barınacağı yeni bir kent doğmaktadır. Halkın biriktirimlerine eklenen Avrupa İskân Fonu kredisiyle gerçekleştirilen konut, altyapı ve toplumsal işgörü yapılarında kamunun katkısı yüzde 2'nin altındadır. OYAK, BağKur, SSK ve benzeri toplumsal güvenlik kurumlarının da konut fonuna yöneltilmesi, banka dizgesinin çevrime sokulması, sözü edilen bütçe dışı kaynakların sağlanması, bu türden girişimlerin daha da başarılı sonuçlara ulaştınlmasında kuşkusuz büyük katkılar sağlayacaktır. Konut seferberliğinin başarılı olabilmesi için devletin, belediyenin, kooperatiflerde birleşen yurttaşların işbirliğine, uyumlu çalışmasına, biriktirim ve yapım gücüne dayanan bu yerli malı başarılı örneklerden yararlanmak, vurguncunun her türlüsünü aradan çıkarmak, fakat herhalde değirmeni döndürecek suyun akışını da sağlamak gerekir. Konut Seferberliği ve Batıkent Örneği Toplu Konut Yasası'nda iküdann yapmak istediği değişikUkler, devlet gider bııtçesinden ödenek ayırmak yerine, bütçe dışı kaynaklan konuta yöneltmeyi, özel konut kuruluşlannı yeniden devreye sokmayı amaçlamaktadır. PENCERE Yabanıl Doğa... 15 ŞUBAT 1984 Prof. Dr. CEVAT GERAY Seçimlerden bu yana ANAP yetkililerinin en çok söz ettikleri konuların baştnda konut seferberliği yer alıyor. Gün geçmiyor ki, konutla ilgili önlemlerden, tasarılardan söz açılmasın, açıklama yapılmasın. Televizyondaki iiçlü oturumda Başbakan Yardımcısı Sayın Kaya Erdem, konut konusunun "Türkiye'nin bir numaralı sorunu" olduğunu vurguladı. Devlet Bakanı Sayın S.N. Türel de yeni yılın ilk günü, 1984'ün "konut yılı" olacağını müjdeledi. Basına yansıdığma göre, konut siyasasında önemli değişiklikler yapılmak istenmektedir. Bilindiği gibi, yürürlükteki Toplu Konut Yasası'na göre konut bir devlet görevi sayılmıştır. Bu nedenle de gider bütçesinin belli bir oranı (yüzde 5'i) toplu konut fonuna ayrılmıştır. Konut üretiminin örgütü olarak toplunısal güvenlik kurumları ile kooperatifler yeğlenmiştir. özel kesim kuruluşlarının, toplu konut yapımmda üstleniciyapımcı olarak katkıda bulunmasına olanak sağlanmış, fakat arsanın değer artışlarından, konut pazarlamasından doğan büyük kârlardan yoksun bırakılmışlardır. İktidarın yapmak istediği değişiklikler, devlet gider bütçesinden ödenek ayırmak yerine bütçe dışı kaynaklan konuta yöneltmeyi, özel konut kuruluşlannı yeniden çevrime (devreye) sokmayı amaçlamaktadır. Çeşitli yöntemlerle konuta bütçe dışından kaynak sağlamarun devletin yükünü hafifleteceği savunulabilir. Tekel maddeleri satışlarından, yabancı sigara ve lüks tüketim maddelerinin yurda sokulmasından alınacak vergilerden; Milli Piyango, SporToto gelirlerinden konut fonuna 1984 yıhnda 150 milyarhk bir kaynak yaratılacağı kestirilmektedir. Bankalann konut kredisi vererek dizgeye (sisteme) girmesiyle bu kaynağın en az üç katına çıkanlabileceğî umut edilmektedir. Memur lojmanları, afet konutları için devletin yapacağı harcamalar da eklendiğinde bu kestirimler (tahminler) gerçekleşebilirse, en azından Toplu Konut Yasası'nda öngörülen düzeyde bir fon oluşturulabilir. Fakat bu konuda insanın duraksadığı önemli noktalar var: Ilkönce, niçin söz konusu kaynaklar bütçe dışı bırakılıyor? Bu, bütçe ilkelerine ters düşmüyor mu? Hükümet, bütçe dışı bıraktığı kaynaklan başka konulara, başka amaçlara yöneltirse ne olur? ö t e yandan, söz konusu kaynaklardan sağlanacak gelirler beklenen ölçeklerde olmazsa, konut sorunu savsaklanmış olmayacak mı? Kaynağı, ölçeği belirsizlik gösteren fonlara konut gibi yaşamsal bir konuda na Yabanıl Doğa'yı Anthony Smith yazmış, Nejat Ebcioğlu titiz bir çalışmayla dilimize çevirmiş, "İnkılâp ve Aka Yayınevi" çıkarmış. Ne demek yabanıl doğa? Kitabın yazarı bu soruyu yalın ama şaşılası sayılarla yanıtlı. yor: " Bir yabanıl doğa turui... Arkadaşlarım ve ben önümüze haritaları açtık... Birdenbire dünyayı birMeriN'min görebileceği gibi görmeye başladık. O da önce insana ve insanın yaptıklarına dikkat edecek, sonra başka şeylere bakacaktı... Dünyadaki denizler ve karalar birlikte düşünülduğünde gezegenimizin tüm yüzeyinin yalnızca yüzde 9'u ekilebilir dunımdadır. Günümüzde bu oranın yalnızca üçte biri sürülüp ekilmekte; yani dünyanın toplam yüzeyi olan 506.161.500 kilometrekarenin yalnızca yüzde 3'ünde tarım etkinliği sürdurülmektedir... Bu durumda konuğumuzun Merih'tekihemşehlerinin gözünde, gezegenimizde yaşayan insanların pek az yerine el sürebiidikleri bir yabanıl doğa tablosu canlanacaktır." Demek ki gezegenimizin yüzde 9'u ekilebilir topraklardan oluşmuşken ancak yüzde 3'ünde tarım yapılıyor; insanlar kentlerde üst üste yığılı yaşıyor; dünyanın çoğu yerine henüz el sürülememiş. Böylece ortaya düşüncemizi zortayan bir görüntü çıkıyor. Acaba uçsuz bucaksız yabanıl doğa nasıl kavranabilir? Anthony Smith bu işi inanılmaz bir yalınlıkla yapıyor; yabanıl doğayı attı kavrama sığdırıyor: 1) Buz, 2) Orman, 3) Çöl, 4) Dağ, 5) Tundura, 6) Bataklık. İlk bakışta ürkütücü, korkutucu, hiç değilse düşündürücü attı kavram. Çoğu insan buzu rakı ya da viski kadehinin içinde görmeyi yeğler; ama "Antarktika 14 milyon 135 bin kilometrekaredir; çevresindeki denizler her yıl donar; kıtanın buyüklüğü iki kaüna çıkar. insanlık tarihi boyunca yalnız 30 binden az erkek ve 100'den az kadın Antarktika'nın karlı kayalan üzerinde gezinebilmiştir." Gezegenimizin büyük bir bölümü buzdur. "Kanada yüzölçümü yönünden dünyanın ikinci büyük ülkesidir; ama nüfusu İngiltere'nin yansıdır. Kanada nüfusu dar bir bölgeye olağanüstü sıkışmış dunımdadır." Ülke 42 derece kuzey enleminden 83 derece kuzey enlemine uzanırken tüm önemli Kanada kentleri ABD sımrına 160 kilometre uzaklıkta bir şerit içine dizilmiştir; ötede yabanıl doğa uzanır. Ya orman? Ormanı gören bir Brezilyalı şöyle demiş: " İşte hiçbir şeyl..." İnsan ayağı değmemiş orman, çöl, bataklık, tundura, ve dağ; kent insanının dışladığı dünyayı oluşturuyor. Yaşadığımız gezegene yabancıyız. Anthony Smith diyor ki: " Bizler Jnsan eliyle yapılmış, doğal olmayan bir dünyada yaşamaya alışkınız; bu yüzden yabanıl bir yörede her şeyin doğal nedeni oluşu; çiçeklerin dağılışı, toprak ve kayalann türlü biçimlerde bulunuşunu anlamamız güçleşmektedir." Oysa doğa kendi içinde eşsiz dengelerini koruyan bir varlıktır; dengesi bozulan insanoğluna ruh sağlığını kazandıracak en iyi ilaçtır. A. Smith bir kitabın boyutlanna dünyanın yüzde doksanını kapsayan yabanıl doğayı sığdırmış. Bu kitabı okuyunca uzun süre mahpushanede kalmış insanın salıverildiği gün sokaklarda gelişigüzel dolaşma isteğini duyumsadım; ya da alkol ve sigara dumanı kokan bir gece kulübünün dumanlı havasından kurtulup sabaha karşı açık havaya çıkmış kişi gibi derin bir soluk aldım. Kimi zaman bir kitabın sayfalarını okumak da doğada gezinmek gibi oluyor. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL OGRENCI/OGRETMEN YÖNETEN/ MUAMMER TUNCER Manevi Kalkınma Diye Diye!.. DPT son zamanlarda ilgi alanını genişletmeye başladı. Dil işine karışıyor, okul kitaplanna karışıyor, din konusuna kanşıyor... DPT yönetiminde kimlerin agemen oldukları böylece iyiden iyiye ortaya çıkıyor. Atatürk devriminin ilkelerine ters düşenler bir süredir etkinliklerini arttırmış görünüyorlar. DPT bu gibi kişilerin toplandığı bir yer mi oldu? diye düşünmeye başlıyor kişi!.. Halkçı Parti Ordu milletvekili Prof. Dr. Bahriye Üçok Başbakan'dan soruyor: "DPT raporlannda dinle ilgili yer alan öneriler Anayasaya aykırı değil midir?" Üçok, ilgirvç bir konuya değinmiştir. HP milletvekilinin sorduğu sorulara verilecek yanıtlar Başbakan'ın ve lideri olduğu partinin Atatürk'ün en yaşamsal ilkesi laikliğin yürürlükte olup olmadığı gerçeğini ortaya çıkaracakiır. DPT bir rapor hazırlamış. Buna göre; "Vfen/ yapılan yerieşim merkezlerinde, toplu meskenl&in bulunduğu yerlerde daha proje halindeyken camilere yer verilmesi ve bunlar, yani camiler inşa edilmeden iskân izni verilmemesi" isteniyormuş... Yine DPT raporunda "Türkiye'de öğrenim görenlerin cahillere göre daha çok suç işledikleh, bunun okullarımızda manevi eğitme gereken önemin verilmemesinden kaynaklandtğı" belirtiliyormuş. Yine DPT "ticari ahlâk konusunda ve haram kazancı önlemek amacıyla esnafa dinsel eğitim verilmesi"n\ öneriyormuş... Prof. Üçok, "Laik Türidye CumhuriyetTnin Başbakanlığına bağlı ye Türkiye'nin ihtiyaçlannı çağdaş bir açıdan ele alıp programlayacak boyle bir daireden, bu denli antilaik bir görüşü yansıtan bir rapor gerçekten Başbakanlığa verilmiş midir?" diye soruyor... Sayın Başbakanın Üçok'un sorularını yanrtlayıp yanıtlamayacâğı ve bu konularda ne gibi bir düşünce betirteceği ilgiyle beklenmektedir. 21. yüzyıla on altı yıl kala Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı bu tür çağdışı, akıl dışı, gerici görüş ve düşünceleri savunacak, 'doğru' ve 'haklı' bulacak mıdır? Yoksa DPT'yi bu tür işlere kanşmasından ötürü kınayacak mıdır? Bekleyelim, görelim. Bu arada ben, 1977 genel seçimlerinden sonra yayınlanan bir kitapçığı karıştırdım. Milli Selâmet Partisi milletvekili adaylarının, yöneticilerinin radyoda ve TV'de yaptıkları konuşmalan Içeren bir kitapçık... Bugünkü ANAP iktidannın lideri Başbakan Turgut Özal'ın da o seçimde MSP adayı olduğunu bilirsiniz. Radyoda bir konuşma yapmış, "Milli Görüş" diye anılan MSP programını savunmuş, "Bu memleketin has evlâtlarına hizmet kapısını açmasını "Cenabı Hak'tan niyaz etmişti. Bu ilginç konuşma belgesel bir değer taşımaktadır. Omeğin şu sözler, bugünkü DPT yöneticilerine ışık tutmuş sayılmalıdır: "Maddi kalkınma ve memlekette özlediğimiz huzurun temininin ancak ve ancak manevi kalkınma ile beraber yapılacağına inanıyorum." Özal, milletvekili adayı olarak memlekete hizmet vererek kadroların herşeyden önce 'imanlı' olmalarını istemekteydi. "Bilgili fakat inançsız insanların ne kendilerine, ne de memleketlerıne hiçbir faydaları olmadığı"nı söylüyordu. Hatta bunlar faydadan çok zarar getirirlerdi. Burada inanç' ya da'iman' 1 sözcüklerinin taşıdığı anlam 'dinsel inanç ve imandır. 27 Mayıs 1977'de MSP milletvekili adayı Sayın Turgut Özal, bugün TC Başbakanıdır. Meclis kürsüsünden Atatürk devrimine onlar inkılâp diyoriar ve laiklik ilkesine bağlı kalacağına 'onur'u üstüne ant içmiştir. Bir insan 'laikliğe bağlıyım' diyecek, sonra da 'laiklik' ilkesine sırt çevirecek! Bunu hep gördük, yaşadık gerçi; ama bir kaç ay önceki ant içmenin anısı çok yenidir. TC Başbakanı olarak Sayın Özal, MSP adayı Bay Özal'ın yolunda yürümekte midir; yoksa Meclis kürsüsünde içtiği anda bağlı bir Atatürk Cumhuriyeti Başbakanı mıdır? "Manevi Kalkınma" yalnızca dinsel bilgiler vermekle gerçekleştirilebilir mi? Kimse dinsel bilgilerden halkımız yoksun bırakılsın demez, ama her işin, her konunun içine dinsel etkinliklerin kanştırılması da gereksiz bir davranıştır. Ucuz politikacılık, bilgisiz yığınları aldatmaktır. DPT örgütü, Türkiye'nin kalkınmasında en büyük etkinliği sürdürecek 'çağdaş' bir kuruluş oimalıdır. Varlık nedeni budur. Hem, 'manevi kalkınma' sınırları içine insanı insan eden müspet bilimler, sanat, kültür, yazın alanında halk yığınlarını yüceltmek, aydınlatmak da girer, yalnız dinsel bilgiler vermek değil... Sayın Prof. Bahriye Üçok yerinde bir sorunu gündeme getirmiştir. Sayın Özal'ın bu soruları nasıl yanrtlayacağını bilemem. Bu yanıtları öğrendikten sonra yeniden bu konuya dönmekte yarar görürüm. • DÜZELTME: 1 "Loş Bir Odada Üç Adam" başlıklı yazımda. Victor Hugo nun 'Doksan Üç' adlı romanının dilimize çevrilmediğini yazmıştım. Sonradan kitaplığımda bu romanın çevirisini de buldum! Okurlarımdan da bu konuda bir çok mektup aldım. İlgilerine teşekkür ederim. Victor Hugo'nun 'Doksan Üç' adlı romanı Burhan Toprak tarafından dilimize çevrilmiş ve 1961 yıhnda Milli Eğitim Bakanlığı Fransız Klasikleri dizisinde yayınlanmıştır. • 12 şubat günlü yazımda da 'Refah Partisi' yerine bir dalgınlık sonucu Huzur Partisi' yazılmış. Düzeltir, okurlarımdan özür dilerim. Eşlerimizden sürekli ayrı mı kalacağız? • Bizler Bakanlık oluru ile eşlerinden ayrı yerlerde çahşmak zorunda bırakılan öğretmenleriz. Milli Eğitim Bakanlığı'nın, ayn yerlerde çalışan öğretmen eşlerini birleştireceği haberine çok sevindik. Ne yazık ki, başvurularırruz valiliklerde durduruluyor. Tüm uğraşlarımıza karşın, valilikleri aşıp dilekçelerimizi Bakanhğımıza ulaştıramıyoruz. Bakanlıkta bazı yetkililerle yaptığımız görüşmelerde bize verilen yanıt şu oldu: "Bakanlık oluru ile tayin edilenlerin nakil işlemleri yapılmıyor." Bu durum karşısında biz eşlerimizden sürekli olarak ayn mı kalacağız? Eş durumundan yararlanmayan öğretmenler adına: H. ÇAVDAR * Bakanlık oluru ile görev yerleri değiştirilen öğretmenlerin başvuru belgeleri, eş durumu özrii açısından eksiksiz olsa bile valiliklerde alakonuyor. Milli Eğitim Müdürlukleri'ndeki yetkililer, dilekçelerinin Bakaıtlıga gönderilmesini isteyen öğretmenlere geneltikk şöyle yanıt veriyorlar: "Bakanlık, hangi tür tayinlerin yapılacağına ilişkin hiçbir direktif vermedi". Kuşkusuz, bu tutum Sayın Vehbi Dinçerler'in birçok yerde bu konuda yaptığı açıklamalarla çelişmektedir. Hangi nedenle olursa olsun, ayrı yerlerde görev yapan öğretmen eşlerin bir an önce bir araya getirilmeleri, gerek aile müessesesinin sağlıklı yürümesi, gerekse görevin verimliliği açısından zorunludur. Bakanlığın konuya gereken önemi vermesini bekliyoruz. Ozetle * Diyarbakır'dan Sn.'J. Özer'e: M.E.B. tç Hizmet YönetmeliğVnin 32. maddesine göre, "222 sayılı Kanunun 79'uncu maddesine uyularak o yılın gelirine göre özel idare ve belediye bütçelerine konulacak ödenekleri önceden saptayarak aynlanfonda toplanması hususunda valilik nezdinde teşebbüse geçmek ve bu ödeneklerin zamanında bankaya yatırılmasım sağlamak" Milli Eğitim Müdürü'nün görevleri arasındadır. * Sinop'tan Sn. A. Yıldırım 'a: "Kamu Kurum ve Kuruluşlannda Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik"in amacmı içeren 1. maddesi şöyle: "Bu yönetmelik, kamu personelinin Atatürk devrim ve ilkelerine uygun, uygar, aşınlığa kaçmayacak şekilde sade bir kılık ve kıyafette olmalarını, kılık ve kıyafette birlik ve bütünlük içinde bulunmalarım sağlamayı amaçlamaktadır." * Gaziantep'ten Sn. T. Özuğur'a: 12 026 sayılı "Özel Öğretim Kurumları Kanunu ''nun 21. maddesi uyarınca "Resmi öğretim kurumlannda öğretim elemanı iken, yetkili mercilerin izni ile özel öğretim kurumlannda yöneticilikle görevlendirilenlerin kendi kurumları ile ilişkileri kesilir. Bunlar özel öğretim kurumlannda çalıştıklan sürece maaşsız izinli sayılırlar. Bu yoldan özel öğretim kurumunda görevlendirilen yönetici ya da öğretim elemanmm maaşsız izin süresi üç yılı geçemez." Komşu ile izinsiz gidebilir miyim? Bazı bölgelerimizdeki koy, mahalle ve mezralar ticari alışverişlerini yönelsel bakımdan bağlı olmadıkları ilçe ve illerden yapmak zorundadır. Devlet Memurlan Kanununu'nunda, memuriann bağlı bulunduklan il sımrlannı izinsiz çıkamayacakları hukmü yeralıyor. Devlet memuru (öğretmen) görevini hiç aksatmadan, boş günlerinde, alışveris için ya da önemli bir nedenle, yönetsel bakımdan baglı bulunmadığı yakın bir ile gitse, izinsiz görevden aynlmış sayılır mı? Hakkında nasıl bir işlem yapılır? Örneğin bizim görev yerimizden Gediz'e gidip gelmek 200 lira tuttuğu halde, Uşak'a gidip gelmek 100 lirayı geçmiyor. Bu nedenle boş günlerimizde Lşak'tan alışveris yapmayı yeğliyonız. İ. Ceylan Gediz KÜTAHYA Devlet memurlarının (öğretmenlerin), görev saatleri dışında da olsa,görev yerlerinden ayrılmaları yasal bakımdan olanaksızdır. Bu yasa hükmüne uymayan memur (öğretmen) hakkında, görevden izinsiz ayrılma işlemi yapılabilir. Ancak yasanın bu hukmü göz önüne alınarak birçok yerlerde kaymakamlar sizin durumunuzdaki memurlar için esnek bir uygulama getirmişlerdir. Böylece görev saatleri dışında alışveris için ya da başka bir nedenle komşu ile rahatça gidebilmektedirler.1 A.Ö.F. öğrencilerinin paso hakkı ve Istanbul Belediyesi * Açık Öğretim Fakültesi öğrencisiyim. Geçen yıl okulumuz yetkilileriyle lstanbul Belediyesi arasında anlaşma sağlanamadığından, bizlere paso verilmedi. Ne yazık ki, bu yıl da bugüne kadar bir sonuca ulaşılamadı. Öbür öğrencilik haklarımızın hepsinden yararlandığımıza göre, son derece doğal olan böyle bir haktan yararlanmamıza Belediye yasa ve yönetmeliklerinde herhangi bir engel var mıdır? ERDAL ŞEREMETLt İSTANBUL * Açık Öğretim Fakültesi öğrencilerine verilen kimliklerin arkasında şöyle yazıyor.'Turkiye'nin her yerinde üniversite öğrencilerine sağlanan kolaklıklardan yararlanır." Bu ogrenciler ellerindeki şebekelerle İstanbul'da sinema, tiyatro gibi yerlerde öğrenci indiriminden yararlanabilmektedirler. İstanbul dışındaki belediyelerin tümünde paso hakkından yararlandırılan A.Ö.F. Öğrencilerine İstanbul Belediyesi'nin bu hakkı vermemekte öteden beri direnmesine bir anlam vermek çok zor. TEŞEKKÜR Yaptığı ameliyatla beni sağlığıma kavuşturan çok değerli hekim, nazik ve müşfik insan, Uroloğ O p . TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI'NA SINAVLA ARAŞTIRMACI, İSTATİSTİKÇİ VE EĞİTİM ARASTIRMACILARI ALINACAKTIR Merkez Bankası Araştırma, Planlama ve Eğitim Genel Müdürlüğü'ne bağlı Araştırma ve Planlama Müdürlüğü'nde Araştırmacı, İstatistik Müdürlüğü'nde îstatistikçi ve Eğitim Müdürlüğünde Eğitim Aıaştırmacısı kadrolannda çahştınlmak üzere sınavla yeterli sayıda eleman ahnacaktır. I. Adaylarda aranan nitelikler: 1. Başvurulan kadronun görevi ile ilgili konularda mesleki yüksek öğrenim ya da lisans üstü eğitim görmüş olmak. 2. Sınav tarihinde otuz, ancak lisans üstü derece alanlar için otuz beş yaşını geçmemiş olmak. 3. Merkez Bankası Memurlan Yönetmeliği'nin 2. maddesinde belirtilen diğer şartlan haiz bulunmak. II. Sinavlar: Adaylar yabancı dil ve mesleki sınava tabi tutulurlar. Yabancı dil sınavında başan gösteremeyenler meslek sınavına kabul edilmezler. Meslek sınavında başarılı olanlar mülakata çağrılırlar. A. Yabancı dil sınavı: 10 Mart 1984 tarihinde Ankara'da ARAŞTIRMACI için İngiliz, Fransız, Alman veya Arap dillerinden, İSTATİSTİKÇİ VE EĞİTİM ARAŞTIRMACISI için İngiliz, Fransız veya Alman dillerinden yazık ve sözlü olarak yapılacaktır. B. Mesleki sinavlar: 1. ARAŞTIRMA, PLANLAMA MÜDÜRLÜĞÜNDE ÇALIŞTIRILACAK ARAŞTIRMACI'ların sınavı ekonomj, maliye, parabanka ve istatistik konularından yapılacaktır. 2. İSTATİSTİK MÜDÜRLÜĞÜNDE ÇALIŞTIRILACAK İSTATİSTİKÇİ sınavı matematik, istatistik, programlama, sayısal analiz ve veri tabanı yönetimi konulanndan yapüacaktır. 3. EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜNDE ÇALIŞTIRILACAK, a) EĞİTİM KÖKENLİ EĞİTİM ARAŞTIRMACISI sınavı, psikoloji eğitim psikolojisi, hizmetiçi eğitim, eğitimde araştırma yöntemleri ve insangücü ve eğitim planlaması konulanndan, b) EKONOMİ KÖKENLÎ EĞİTİM ARAŞTIRMACISI sınavı, ekonomi, maliye, parabanka ve istatistik konulanndan yapılacaktır. III. Bilgi Alma ve Başvuru: Bilgi almak isteyenler, Ankara'da, Araştırma, Planlama ve Eğitim Genel Müdürlüğüne, Ankara dışında, Şubelerimize başvurabilirler. Aday olmak isteyenler: 1. Ankara'da Araştırma, Planlama ve Eğitim Genel Müdürlüğünden Ankara dışında, Merkez Bankası şubelerinden temin edilerek açık ve el yazısı ile doldurulmuş "Görev İsteme Formu", 2. Öğrenim belgesi, 3. Nüfus kimlik cüzdanının aslı veya onaylı örneği, 4. 4.5 x 6 cm. boyutunda iki fotoğraf, 5. Yukandaki mesleki ve yabancı dil sınavlarından hangisine girileceğini belirten bir dilekçe I Üsküdar Amerikan Kız Lisesinden Yetişenler Derneğinin Kongre Duyurusu Derneğimizin yıllık olağan genel kurulu 3 mart 1984 cumartesi saat 14.0016,00 arası Üsküdar Amerikan Kız Lisesi'nde yapılacaktır. Ekseriyet sağlanamadığı taktirde, ikinci toplamı a>m yerde, aynı gündem gereği 10 mart 1984 cumartesi saat 14.0016.00'ya ertelenecektir. GÜNDEM: 1 Açılış ve başkanlık divanının seçimi. 2 Kaporların sunuluş ve rnü?akeresı (yıllık faaliyet, mali, denetim) 3 Raporların onayı ve aklanma. 4 Yeni yıl bütçesinin sunuluş ve onayı. 5 2098 nolu Dernekler Yasası'na göre tüzük tadili. 6 Organ seçimi (Yönetim ve Denetim) 7 Dilek, temenniler ve kapanış. Üsküdar Amerikan Kız Lisesi'nden Yelişenler Derneği Basın: 3780 DR. GÜRBÜZ BARLAS'a Anestezi uzmanı Dr. GÜRHAN ÜNLÜTÜRK ile Dr. Engin Bazmanoğlu ve Dr. Azad Nazar'a, Ameliyathane teknisyeni Şefik Bulduk ve ameliyathane ile birinci kat hemşire ve yardımcılanna, Başhemşire Aydan Güler'e, Amiral Bristol Hastanesi idare ve personeline, beni aramak zahmetinde bulunan akraba ve dostlanma sonsuz teşekkürlerimi sunarım. DEMİR DAİ NEVAL YILDIRIM ile İBRAHİM OCAK evlendiler. Diyarbakır 14 Şubat 1984 SATILIK ARSA Yalova Karamürsel yolu üzerinde denize nazır 2 420 m Tel.: 333 02 66 Hizmet sektörünün büyük bir kurulusuna TECRÜBELİ SEKRETER Yönetim Kurulu Başkanı/Murahhas Aza ile çahşmak üzere tecrübeli bayan sekreter aranmaktadır. • Konuşma ve yazışmada Türkçe ve İngilizce kullanımı mükemmel, • Steno bilen, teleks kullanan, • Arşivleme, yazışma. yönetim bilgisi tam, • Temsil yeteneği olan, prezantabl, • 30 yaşının üstünde... İsteklilerin; haklarında referans verebilecek iki ismi, talep "îttikleri yıllık net ücret tutarını, yeni çekilmiş fotoğraflarını içeren ve mesleki gelişimlerini belirten ayrıntılı özgeçmişlerini/'PK 58 Teşvikiye" adresine göndermeleri rica olunur. Başvurular gizli tutulacak, mutlaka cevaplandırılacaktır. Dostlar Büro Malzemeleri Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi • Elektronik ve mekanik yazı hesap makineleri satış • Elektronik ve mekanik yazı hesap makineleri tanııri • Yazar kasalar satış ve tamiri ADRES: Kemankeş Cad. No: 71 KARAKÖY (Denizcilik Bankası Genel Müdurlüğü Meydanı Citizen mağazası) Tel.: 144 79 82 145 51 08 yi. Araştırma, Planlama ve Eğitim Genel Müdürlüğü'ne vereceklerdir. IV. Son başvurma tarihi: Adaylann III. Bölümde yazılı belgeleri 24 Şubat 1984 tarihine kadar Araştırma, Planlama ve Eğitim Genel Müdürlüğüne vermeleri veya bu tarihte adı geçen Müdürlükte bulunacak şekilde posta ile göndermeleri gerekmektedir. Postadaki gecikmeler dikkate alınmaz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle