Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyef Sahibi: Cumhuriyel Malbaacılık ve Gazetecilık Turk Anonım Şirketi adına Nadir Nadi, • Genel Yayın Muduru Hasan Cemal. Vluessese Muduru: F.mine Uşaklıgil.Yazı Işlerı Muduru: Oka> Gonensin, • Haber Merkezı Muduru. Yalçın Ba>er. Sa\fa Duzenı Yoneımenı. Ali Acar. TAKVIM 8 Aralık 1984 Temsılaler ANKARA Va»çın Doğan, IZMIR: Hikmet Çelinka>a. ADA NA: Mehmel Mercan, 9 Servıs Şeflen. Istanbul Haberlen. Reha Öz, Dış Haberler Ergun Balcı, Ekonomı: Osman Uiaga), kuluır: Ajdın tmev, Magazın: Yalçın Pekşen. Spor Danışmanı: Abdulkadir Yucelman, Duzeltme: Refik Durbaş. Araştırma Şahin Alpa>, IşSendıka: Şukran Ketenci. Ikındı: 14.22 Akşanr 16.43 Yatsı: 18 09 Burolar • Ankara: Zıya Gökalp Bulvarı, Inkılap Sokak No: 19/4 Tel: 33114147, • Szmir: Halıt Ziya Bulvarı No: 65/3, Tel. 254709131230 • Adana: Çakmak Cad No. 134 Kat 3, Tel: 1455019731 • Basan ve Yayan: Cumhuriyel Matbaacılık ve Gazetecilık T.A Ş. Turk Ocağı Cad. 39/41, Cağaloğlu, Ist PK. 246lst. Tel: 526 10 00 (9 hat) Telex: 22246 Imsak 5 Guneş: 7.09 Oele 12.01 Toplu pazarhk ne getirdL, ne götürdü? Artenıio Cruz'un Ölümü'nün yazarı Carlos Fuentes: İşçiye "hak" kalmadı J . Yüksek Hakem Kurulu'nun tüm ilkeleri yeni sözleşmelere yansıdı. 2. "İş değerlendirilmesi" sistemine hazırlıklı olmayan sendikalar, bu konudaki işveren isteklerini kabul eîmek zorunda kaldılar. 3. Işçiye verilen 3 bin liralık "ek avans" yeni sözleşmelerle kesildi. Böylece, özellikle kamu kesiminde yüzde 30'luk sınınn bile altırıa inildi. 4. Keyfi işçi çıkarmaların emniyet sübabı olan ilkelerden geri dönüldü. ŞUKRAN K E T E N C İ Yeni donemin toplu sozleşmelerinin baştan sona işveren ilkeleri ve ıstemleri doğrultusunda sonuçlandığı ifade ediliyor. Bugüne kadar imzalanan sozleşmelerin birkaçı dışında, tümünde işverenlerin hazırladığı iş değerlendirmesi sistemi yer aldı. Iş guvencesi, çalışma koşullan gibi işçi için ucret kadar önem taşıyan konularda, YHK sözleşmeleri ile gelen ve TÎSK ile Koordinasyon Kurulu'nun ilkeleri içinde de yer alan gorüşler, yeni sözleşmelere aynen yansımış durumda. 196380 dönemi toplu sozleşmelerinde denene denene işçı lehine gelişmiş, barış konusu olmuş ilkeler, YHK tarafından sözleşmelerden ayıklandıktan sonra, işçi sendikalarının istemlerine rağmen, yeni dönem toplu pazarlıklannın gundemine getirilemedi. Genel olarak duzenlemeler, YHK'nın getirdiği duzey, pazarlığa baz yapılarak ve işveren ilkeleri doğrultusunda yeni sozleşme hükumlerine yerleşti. Bunların sonucunda da genel olarak, işçinin işveren tarafından istenen oranda çıkanlmasını kısmen de olsa önleyecek koruyucu hükumler yok oldu. İşverenlerin yönetim hakkına mudahale olarak kabul edilen hiçbir ilke sözleşmelere giremedi. Sendikalann ışyerlerindeki etkinliği iyıce azaldı. Pek çok temel sosyal hakta da, iş yasasının getirdiği sınırlar baz oldu. Toplu sözleşmelerın temel işlevi olan yasa üzerinde sosyal hak elde edılmesi ilkesi yaşama geçirilemedi. Örneğin, çalışma saatleri, yıllık ucretli ızinler, kıdem tazminatı gibi konularda toplu sözleşmelerin eskiden gelmiş olduğu duzeyde haklar donduruldu. Önemli çoğunluğunda ise soz konusu haklar taban yasal sınırlar içinde tutuldu. PoUtikcL, Latin Amerika yazarı için zorunluluk Kültur Servisi Gunümüz Latin Amerika edebiyatının en buyuk adlarından Meksikah romancı Carlos Fuentes'in ilk romanı "Havanın Açık Olduğu Yer" 1958'de yayımlandığında pek az eleştirmenden ovgü alabilmişti. Ne var ki, bu roman şimdilerde birçoklannca bir klasik sayılmakla kalmıyor, çağdaş Latin Amerika edebiyatı patlamasınm da başlangıcı olarak kabul ediliyor. Fuentes, ulkemizde iki romanıyla, "Artemio Cnız'un Öliimii" ve "Deri Degiştirmek" ile tanınıyor. "Terra Nostra" genellikle Fuentes'in başyapıtı olarak göruluyor, ama en unlu kitabı "Artemio Cruz'un Öliimii". Diplomatlarla dolu bir ailenin çocuğu olan ve kendisi de uzun yıllar bu meslekte çahşan Fuentes, son zamanlarda uç yeni yapıt hazırlıyor. Biri, Meksika'da Ambrose Bierce'nin ortadan kayboluşuyla ilgili bir uzun öykü. tkincisi, "Dogmamış Chrislopher" adını taşıyan, Meksika üstune fütürist bir roman. Üçüncüsu de, Latin Amerika üstune siyasal denemelerinden bir derleme. Carios Fuentes, Mexico City yakınlarındaki Tepoztlan köyünde oturuyor ve çalışmalarını bu sessiz sakin yerde sürdürilyor. 1983'de Harvard'da yaptığı konuşmada ABD Başkanı Reagan'a Latin Amerika'yı kendi siyasal sorunlannı kendisi çözmesi için rahat bırakması çağrısında bulunan Fuentes ile son olarak Nicholas Shrady bir söyleşi yaptı. New York Times'ın kitap ekinde yayımlanan söyleşiyi burada sunuyoruz: la uğraşması Latin Amerika'da niçin kabul edilebilir >a da gerekli bir şey? C.F.Toplumlar çok farklıdır birbirinden. Sorunuzun yanıtı da burada yatıyor. ABD'de çok gelişkin bir sivil toplum var. Dolayısıyla bir yazar kendini bütünuyle yazmaya verebihr, çünkü bilir ki, siyasal sorunlarla uğraşacak kongre, sendikalar, basın ve daha milyonlarca etken vardır. Ama sivil toplumun çok güçsuz olduğu ya da hiç ohnadığı Latin Amerika'da (Allah nzası için, El Salvador'da sivil toplum olduğu soylenebilir mi?) yazar sendikacı, hukukçu, gazeteci, her şey olmak zorundadır! Latin Amerika'da politikayla uğraşmak sanatçı için bir vukumluluk mudur yani? C.F.Bir yukümlülükten çok, bir zorunluluktur; kendi varlığınızı ve çevrenizdeki insanlann varlığını doğrulamanın bir yoludur. Asıl önemlisi, suskunluğa karşı bir mücadeledir. Yazar, suskunluktan nefret eder. Kamuoyu açıklamalannızın birçogu açıkça devrimci süreçten yana. Oysa romanlannızda genellikle devrimin duşkınklığını ve ihanetini yazıyorsunuz. Bu iki tutumu nasıl bagdaştınyorsunuz? C.F.Şöyle: Bence ideoloji ve tarih ayn ayrı şeylerdir. Gerçekliğin ideolojik surecin değil, tarihsel sürecin bir urunü olduğu kanısındayım. İdeolojiler katıdır. Karşıyım ideolojilere. Ideolojiler çok düz, akla uygun kılınmış ve donuktur. Oysa tarih umulmadık, yayımlanmadık ve akla gelmedik yollardan yurur. İdeolojilere ihanet edilmesi umurumda değil. Ben tarihte ne olduğunu görmek istiyorum, çünkü bir romancı olarak beni bu ilgilendiriyor. Solun içine girmemiş pek az Latin Amerikalı aydından biri olduğunuz dogru mu? İşveren ilkeleri ve sözleşmeler Sendikalann ağırhklı benimsedikleri seyyanen ücret artışı, ya da yuzdeli, ucret kademelerine göre artışlar yerine işverenler uzun yıllardır, "iş degerlendirilmesi" olarak tanımlanan sistemi savundular. Toplu sozleşme düzenimizde iş değerlendirmesinin olmaması bir aksaklık ve Sovyet gazı 1987 yıhnda geliyor Sovyetler Birliği ve Turkiye arasmdaki doğal gaz anlaşması yururlüğe girdi. 25 yılda 20 milyar metreküp gaz gelecek. ANKARA (Cumhuriyet Burosu) Turkiye ile Sovyetler Birliği arasında imzalanan doğal gaz anlaşması, dün Resmi Gazete'de yayımlanarak yurürluğe girdi. Anlaşma uyarınca Sovyetler Birliği 25 yıl sure ile Turkiye'ye yaklaşık 20 milyar metreküp doğal gaz verecek. 1987 yılından başlayarak 2011 yılına kadar ikı tarafın gaz almayı ve sevk etmeyi garanti ettikleri anlaşmada Türkiye'nin yıllar itibarıyla alacağı gaz miktarları şöyle: 1987'de 1,5 milyar metreküp, 1988'de 1,5 milyar metreküp, 1989'da 2,3 milyar metreküp, 1990'da 3 milyar metreküp, 1991'de 3 buçuk milyar metreküp, 1992'de 4 milyar metreküp, 19932011 yılları arasında 56 milyar metreküp. Anlaşmada, ayrıca Türk devlet kuruluşu "Botaş" ile Sovyetler Birliği kuruluşu "Soyuz Gasexport" arasında doğal gaz iletiminin aynntıh koşullarını ve fiyatım saptayacak bir sozleşme imzalanması da öngöruluyor. Anlaşmaya göre, Turkiye'ye ihraç edilecek gazın bedeli, Sovetler Birliği dış ticaret kuruluşları tarafından "genelde" Türk mallarının alımında kullanılacak, Turk tarafının "olanaklanna" ve Sovyet dış ticaret kuruluşlarının gereksinimlerine gore, pamuk, tahıl, et, nebati yağlar demir, demir dışı metal ve çevherler, diğer sanayi ürunleri ile odenecek. Turkiye ve SSCB, bu amaçla her yıl ihraç edilecek olan Turk mallannın listelerini ortaklaşa saptayacaklar. Gaz sevkiyatı Romanya ile Bulgaristan topraklanndaki boru hatlannın faaliyete geçmesinden sonra başlayacak, taraflardan bırinin anlaşmanın bitim tarihinden 6 ay önce sona ermesi arzusunu yazılı olarak bildirmemesi halinde de anlaşma, 5 yıl sure ile kendiliğinden uzayacak. ciddi sorun olarak duruyordu. Ancak yeni toplu sozleşme duzeninde iş değerlendirmesi uygulamaya girerken, bu, taraflann pazarhk konusu yaparak hakça belirledikleri bir sistem olarak gelmedi. işçi sendikalarının konuya ilişkin ciddi hiçbir hazırlığı yoktu. Sozleşme taslaklarında öneri de yoktu. Doğrudan işveren sendikaları kendi yaklaşımlanna gore hazırladıkları sistemleri, bu dönemin pazarhk masasının guçlü tarafı olarak işçi sendikalarına dayatma olarak sunup kabul ettirdiler. İlk ciddi uygulama, MESSTürk Metal sozleşmesinde, MESS'in hazırladığı iş ve işyeri değerlendirmesi tablosunun aynen kabulü oldu. Kamu işyerlerinde, DPT girişimi ile pazarhk masalanna oturulduktan çok sonra, sürpriz dayatma olarak geldi. Hükumet kaynaklı olduğu söylenen, bir de geçen yılın çok duşuk kalan YHK ücret artışı açığını sözde kapatma amacı ile verilen 3000 liralık avansların gerı alınması ilkesi var. Özellikle kamu sozleşmelerinin hemen hemen tumunde bu avanslar kesilirken, ucret artışında brut %30'luk ilke kararının da altına inılmıs oldu. Kültür iletişinüe yaşar William Faulkner'dan DashieU Hammett'a kadar birçok Amerikalı yazann yapıtlannızı bıiyük oiçiide etkilediğinden söz etmiştiniz. Şimdi ABD'de birçok yeni yazann, sizin, Mario Var Dondurulan haklar TISK'in ve Koordinasyon Kurulunun belirledikleri ilkeler, iş yasalan ile işçilere tanınmış hakların üstune yeni sözleşmelerde çıkılmamasını, çıkılmış olanlarda mumkünse geriye gidilmesini, gidilemiyorsa dondurulmasını ongöruyor. işveren ilkelerinin toplu sözleşmelere aynen yansıyan birkaç onemli ilkesinden örnekler şöyle: • MESSTurk Metal sözleşmesinden başlanarak, TekstilTeksif sozleşmesinde pekıştikten sonra, kamuya da aynen sozleşmelerdeki hak sınırının asla aşmaması, hatta bir kısmında YHK sözleşmeleri ile de atılmış geri adımlara ulaşılması sonucunu getirdi. Turk MetalMESS sozleşmesinin, "kıdem tazminatı konusunda kanun hükümleri uygulanır. Sona eren sözleşmelerde kanuni sıireden daha fazla gün sayısı tespit edilmiş ise, taraf sendikaya iiye işçiler için bu u>gulamava devam olunur" şeklindeki duzenlemesine hemen hemen butün diğer sözleşmelerde rastlamak mumkun. • Haftalık çalışma suresinin 45 saat olan yasal sure sınırı içinde belırlenmesi, yıllık ücretli ızinlerde yine yasa hukümlerinin geçerli sayılması, asgarı işyeri ucretinin, yasal asgari ucret olması bu turden onemli diğer ornekler. Dalan tstanl>ul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, Üsküdar Belediye binasınm temelini atmadan önce 5 koyun birden kasaplann bıçaklan altında can verdi. Dalan ilk harcı temele atarken, "bu temellerin açılışını da yapacağız" dedi. "Metropoliten belediye modelini 1,5 ay gibi kısa bir zaman içinde kalp ve sevgi birliği ile gerçekleştirdiklerini'' belirten Dalan 'dan sonra konuşan L'skudar Belediye Başkanı Necmettin Öztürk de "şiirlerdeki ve kalplerdeki Üsküdar'ı yaşatacaklarım" soyledi. Dalan Üskiidar'da Yeni Cami önündeki halk pazannı da dolaştı. 550 liralık beyazpeynirden tadarken, "kaymakgibipeynir. Ithal değil yerli. Hemyerli, hem ucuz"diyekonuştu. (Fotoğraf: SERPÎL CÜS'DÜZ) kurbanları Mıımcu: Papa sııikastı soruşturması eksiktir Haber Merkezi halyan RAI Televizyonu birinci kanalınca duzenlenen açıkoturumda konuşan Ugur Mumcu, " P a p a suikastı soruşturması eksik yapümışbr" dedi. Mumcu, Oral Çelik yakalanmadıkça, Bekir Çdenk'i Bulgarlar serbest bırakmadıkça, olay Mason Locası skandalı ve çeşitli kaçakçılık dosyaları ile birlikte ele alınmadıkça, olayın aydınlatılamayacağını söyledi. Açıkoturuma Bulgar Haber Ajansı Genel Müdürü Bayan Traykov, halyan Sosyalist Partisi yayın organı Avanti'nin Genel Yayın Müdurü Ugo tntini katıldılar. Oturumu RAI televizyonundan Alberto Lavorle ve Giulio birlikte yönettiler. Mumcu, Bulgar Haber Ajansı Genel Müdüni'ne "Çetenk'in Bulgaristan'da bir suç işleyip işlemedigin i " sordu. Traykov'un "Hayır işlemedi" demesi üzerine, "Oyleyse Bulgaristan'da bir suç işlemeyen bir Tiirkü hangi hukuksal gerekçe Ue elinizde tutuyorsunuz" diye sordu. Traykov, Papa suikastından ulkücülerle Türk mafyasını sorumlu tuttu ve bunlann CIA emrinde çalıştıklarını söyledi. Mumcu da Türk mafyasının Bulgaristan'da geniş destek gordüğünü hatırlatarak, "Öyleyse Bulgaristan CIA ile işbiriigi yapan Türk mafyasına hoşgönı gösteriyor" diye konuştu. Mumcu, son yirmi yıl içinde Turkiye'de 800 bin tabanca, 100 bin tüfek ve 36 milyon merminin ele geçtiğini söyleyerek, Bulgarlann bu silahların Turkiye'ye sokulmasına aracılık ettiklerini, bunun "Bir sosyalist devlete yakışmadıgmı" belirtti. Avanti Gazetesi Genel Yayın Müdurü Borelli de, Yargıç Martella'nın titiz bir araştırma yaptıktan sonra Bulgar yetkililerı suçladığını ve iddianamesini hazjrlarken Batılı istihbarat servislerinin etkisinde kalmadığını söyledi. Her terör örgutünun ardında bir kaçakçılık örgutünun aranması gerektiğini vurgulayan Mumcu, "Ermeni ASALA örgiitüniın de uyuşturucu madde kacakçüan ile birlikte çalıştıklarını" belirtti. Mumcu, daha sonra Bulgar Haber Ajansı Genel Müdürü'ne Turk kaçakçılannın Sofya otellerinde nasıl rahatça kalabildiklerini sordu. Traykov bu soruyu, "Bulgar polisi bunlar hakkında yeterli bilgi sahibi olanuyor" diye yanıtladı. Uğur Mumcu, Abuzer Ugurlu'nun 1971 yıhnda buyuk bir kaçakçılık davasında yargılandıktan sonra Sofya'da ev tuttuğunu söyleyerek, bu evin adresini verdi. Traykov, "Oteller dolu oldugu zaman Balkan Turizm Şirketi konuklara ev kiralar. Uğuriu'nun tuttuğu ev de sanınm böyledir" dedi. Dun çekimi yapılan program, önümuzdeki salı gunü yayımlanacak. Her iki yandan da eleştirildim. Sol beni yoz biçimciliğe saplanmakla eleştirdi. Sağ ise bir politik risale yazarı olmaktan öteye gidememekle suçladı beni. • Mşe yaşamak için yazmakla başlıyorsunuz, ölmemek için yazmakla bitiriyorsunuz. Şehrazat'ın yaptığı da buydu. Anlatı böyle başladı. Ölümü bir gece daha savuşturabilmek için insan bir moral uydurmak zorunda. İdeoloji ve tarih ayn ayn şeylerdir. Gerçeklik ideolojik sürecin değil, tarihsel sürecin bir ürünüdür. İdeolojiler düz ve donuktur, oysa tarih umulmadık, akla gelmedik yollardan yürür. gas Llosa'nın, Julio Cortazar'ın, Gabriel Garcia Marquez'in yapıtlanndan derinliğine etkilenmesi sizi şaşırtıyor mu? C.F.Doğrusu, bunu duyduğuma sevindim, çunkü kulturün, özellikle de edebiyatın iletişim ile yaşadığı kanısındayım. Kopukluktan dişe dokunur hiçbir şey çıkmaz. Fransız eleştirmen Roger Caillois, 19. yuzyıhn ikinci yansının edebiyatının Rusya'ya, 20. yüzyılın ilk yansının edebiyatının Kuzey Amerika'ya ait olduğunu, ikinci yarısının edebiyatının da Latin Amerika'ya ait olacağını söylerdi. Beş aşağı beş yukan haklı çıktı. Bence, Amerikalı yazarlar, nasıl Dostoyevski, Tolstoy ve Çehov'dan esinlendilerse, bizler de Faulkner'dan, Hemingway'den, hatta Dashiell Hammett'dan esinlendik. SEKA'da lokavt kararı C.F.Doğru olduğunu sanmıyorum, çünkü Meksika'da solcular dışında herkes beni solcu sayar. ABD'de, başta Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı olmak üzere herkes beni kesinlikle solcu olarak görür. Ama Meksika'daki sol, benim ABD'ye karşı çok dostça davrandığımı, ABD'de çok fazla erdem bulduğumu, Mara'a çok saygılı olmakla birlikte bir Marksist olmadığımı, katı dogmalarım ve ilkelerim bulunmadığını, Marksizme butunüyle bağlanmayacağııru duşünür. Salon degih kütüphane Marksisti! Ama bir zamanlar Marksist oldugunuzu açıklamamış mıydınız? C.F.Hayır, her zaman Mant'ın bir okuru ve öğrencisi olduğumu söyledim. Bir salon Marksisti mi? C.F.Salon Marksisti bile değil. Hani şu üniversite kitaplıklarmda oturup okurlar ya! Öyle işte. Evet, bir kutuphane Marksisti! (Ğülerek) Ama aynı zamanda bir kutuphane Spinoza'ası, bir kutuphane Nietzsche'cisi, bir kutuphane Kant'çısı, bir kutuphane Platon'cusuyum ben. Çunkü bunların hepsini okudum ve bunların yirminci yüzyılda her aydın insanın kolunun altında bulunması gerektiği kanısındayım. Selüloz fş Sendikası'nın grev kararmdan sonra, işveren sendikası da 6 aralık tarihinden geçerli olmak üzere lokavt kararı aldı. Karar 10 bin 700 işçiyi kapsıyor. İş Sendika Servisi Seluloz Iş Sendikası'nın grev kararı aldığı SEKA'da işveren de lokavt kararı aldı. SEKA Genel Müdurü ve İşveren Sendikası Başkanı Sabahattin Yalınpala, a.a'ya yaptığı açıklamada, "Selülozİş Sendikası'nın grev karan ile kullandığı kanuni hakkında olduğu gibi, işveren sendikası da kanunda belirlenen süre içinde haklannı kullanarak 6 Aralık 1984 tarihinden geçerli olmak uzere lokavt karan almış bulunmaktadır" dedi. SEKA'nın İzmit, Çaycuma, Aksu, Dalaman, Afyon, Balıkesır, Kastamonu ve Silifke kâğıt fabrikalarında çahşan yaklaşık 10 bin 700 işçi adına surdürülen toplu sozleşme gorüşmelerinde anlaşma sağlanamamış, resmi arabulucunun girişimlerinin de sonuçsuz kalması uzerine Sendika, geçtiğimiz salı gunu grev kararı almıştı. İki yüzyıllık 8U§kunluk Şu sıralar, Kuzey Amerika'da üretilen edebiyat konusunda ne düşüniiyorsunuz? C.F.Çok sevdiğim şeyler var. Her şeyden önce, şu anda sanınm îngiliz dili dünyada en değerli anlatı geleneğine sahip. Swift ve Defoe'dan günumuze kesintisiz gelen bir gelenek söz konusu. Oysa biz İspanyol dilinde yazan yazarlar, hiçbir şeyin yaratılmadığı korkunç boşluklar yaşadık. ispanyol dilinin en buyuk romanı ve benim beğenime göre bugune dek yazılmış en büyük roman olan " D o n Kişot"u neredeyse iki yüzyıllık bir suskunluk izledi. Hiçbir şey çıkmadı. Îngiliz dilinin geleneğiyle kıyaslandığında çok yoksul bir gelenek bu... Latin Amerika edebiyatını ayakta tutan en onemli etkenlerden biri, dille ilgili yaratma duyarlığı. Karşıreformasyon, II. Filip, engizisyon gibi şeyler yüzünden dilimizin üstune ölü toprağı serpildi. "Don Kişof'tan sonra roman çıkmadı. Barok ozanlar Quevedo ve Gongora'dan sonra şiir yazılmadı. Bu yuzden İspanyol dili bizim için yeniden yaratılması gereken, keşfedilmesi gereken bir şey... Birçok Kuzey Amerikalı yazar politika>a girmeyi "pis iş" olarak gonıyor. Yazann politikay ABD, şirket başkanını kurtardı Merkezi ABD'de bulunan Union Carbide şirketinin başkanı Warren Anderson, iki Hintli yöneüciyle birlikte ihmalden tutuklandı. ABD'nin protestosu üzerine Anderson kefaletle serbest bırakıldı. Dış Haberler Servisi Hindistan'da geçen pazar gecesi Amerikan Union Carbide şırketine ait bir fabrikada meydana gelen gaz faciasının suçunun kime ait olduğu konusundaki çekişme süruyor. Union Carbide şirketine yönelik suçlamaların ardından "ağır ve kasıtlı ihmal" suçlamasıyla tutuklanan Şirket Başkanı VVarren Anderson, ABD yonetiminin Hindistan hukümetı nezdindeki girişiminden sonra 25 bin rupı (1 milyon hra) kefaletle serbesı bırakıldı. Anderson'un halen evinde goz hapsinde bulunduğu açıklandı. Anderson ile birlikte tutuklanan iki Hintli yöneticinın tutukluluğu ise sürüyor. Bu arada İtalya'nın güney ucundaki 20 bin nufuslu kıyı kenti Siderno'da BP şirketine ait bir kimya fabrikasında meydana gelen bir patlamanın kent sakinlerinde nefes güçluğune yol açtığı bıldirildı. Hindistan yetkilileri, çokuluslu şirketin tazminat ödeyeceğini belirtiyor. Şirketin tutuklanan başkanı Anderson, ABD'den Hintli yetkililerle tazminaı konusunu göruşmek uzere gelmişti. Anderson'la birlikte gelen bir Amerikan teknık uzmanlar grubunun gaz sızıntısının meydana geldiği fabrikada araştırma yapmasına. delilleri yok edebılecekleri gerekçesiyle ızin verilmedı. Union Carbide'in buyuk bir tazminat ödeyeceği haberleri uzerine, şirket hisse senetlerinin borsada buyuk değer yitirdiği belirtiliyor. Gaz faciasından etkilenen 20 bin kişi arasında her an yeni bir ölüm haberi geldiği belirtiliyor. Bazı dcktorlar zehirli gazın hamile kadınların çocuklarını bile öldürduğünu haber veriyor. Doktorlar tarafından yapılan ilginç açıklamalardan biri de zehirli gazın metil izosianat olmadığı, Almanlar tarafından 1. Dunya Savaşı'nda kullanılan phosgene gazı olduğu. Bazı gazetelerde yer alan haberlere gore, doktorlar oluler uzennde yaptıklan otopsilerde, metil izosianat gazının yanı sıra bu gaza da rastladılar. Ancak bu açıklamalar şırket yetkilileri tarafından yalanlandı. Basında çıkan haberlere gore, Bhopal'daki fabrikanm bir benzeri de ABD'de bulunuyor, ancak fabrikada alınan güvenlik onlemleri arasında hiçbir benzerlik yok. Basının bu iddiaları da şirketin ABD'dekı merkezı tarafından reddediliyor. Hindistan'da 20 bin kişiyi etkileyen gaz faciasında diplomasi: Köyün degil. kentin yazarı Kimi eieştirmenkr, yapıtlannızı ikiye ayınyorlar. "Havanın Açık Olduğu Yer;', "Vicdan Rahatlığı" ve "Artemio Cnız'un Öliimii " n e tophımsal romanlar diyorlar. " A u r a " , "Deri Degiştirmek" ve "Uzak llişkiler"in ise gerçeklik fantezi leması içinde geliştirildiğini soyliiyorlar. Sizce böyle kesin bir ayınm yapılabilir mi? C.F.Hayır. Balzac için yapılabilir mi boyle bir ayınm? Balzac da aynı şeyi yaptı. Onun da "Goriot Baba" ya da "Yitik Düşler " gibi toplumsal romanlan var. Sonra da o gerçekliğin, 19. yuzyılda Louis Philippe yönetimindeki Fransa'nın toplumsal ve siyasal gerçekliğinin başka bir gerçekliğin aranıhşıyla, romanlarından birinde dediği gibi "mutlak'ın arandışıyla" aydınlatıldığı romanlan var. Çıkarttığı işçilerine "ortaklık" önerdi Izmir'deki Batı Tekstil'de işten çıkartılan 360 işçi, yaklaşık 1 milyar lirayı bulan alacaklarına karşılık olarak fabrikaya ortak olmaya çağrıldı. Sendika, "Toplu sozleşme görüşmeleri sürerken işçi çıkarılmıştır. Bu bir lokavttır, mahkemeye başvurumuz var," diyor. İşSendika Servisi işçi çıkarmaları suruyor. Istanbul'da 9 ışyerinden dun ve onceki gün OtomobilIş Sendikasına üye toplam 46 işçi daha çıkarıldı. İşten çıkarılanların ışyerlerine gore dağılımı şoyle Halkalı Kaynak'tan 7, Uzel'den 3, Eti Elektronik'ten 7, Çerkezkoy'de AEG'ye bağh Pet \e Pemko'dan 2, Cihan Elektronık'ten 12, Erka Feks Amyant'tan 4, Meta'dan 9, Askent Bijon'dan 1 ve Fırat Haddecılik'ten 1. Konuyla ilgili olarak bir açıklama yapan OtomobilIş Sendikası yonetıcilen işten çıkarmaların sendikalaşmayı engellemek amacını taşıdığını belirterek; "İsçileri açlığa terk etmekle orgüllenmemizi durduracaklarını sananlar aldanıvor" dedıler. Sungurlu muhabirimizin haberine gore Sungurlu Belediyesi'nde yol, kanahzasyon, su ışlerinde geçici işçi olarak çahşan 25 kişinın işlerine "işlerin tamamlandığı" gerekçesiyle son verildi. işçi çıkarmada izin zorunluluğunun kaldırılmasından sonra 360 işçinin çıkarıldığı İzmir'deki Batı Tekstil'de, işçiler yaklaşık 1 milyar lirayı bulan alacaklarına karşılık fabrikaya ortak olmaya çağrılırken, Teksif yetkililerı ışçilerın yararına olmayan bir ortaklığa evet demeyeceklerini bildirdiler. Cumhuriyet Ege Burosu'nun haberine göre, işten çıkarılanlann bugune değin hiçbir sosv al haklannı ve tazminatlannı alamadıklarını belirten Teksif yoneticileri işverenın ortaklık onerısıni ciddi bulmadıklarını soylediler. Yöneticiler halen fabrikada çahşan 250 kışinin 2 aylık ucretlerini alamadıklarını da vurgulayarak; "Toplu sozleşme görüşmeleri sürerken işçi çıkarılmıştır. Bu. lokavttır. Bu nedenle mahkemeye başvurumuz var. Sermayesi olmayan bir işletmeye ortak olmak işçiye yarar sağlamaz. Bu nedenle evet demiyoruz. Fabrikada hileli iflas olduğunu tekrarlıyoruz" dedıler. Cumhuriyet Guney 11leri Burosu'nun haberine gore, Çukobirlik'te Öziplikİş Sendikası ile Teksif arasında süren yetki uyuşmazlığı iş mahkemesinde karar beklerken, son gunlerde usta ya da şef olarak çahşan OziplikIş Sendikası'na uye işçilerın görevlerinden alındığı ve yerlerine Teksif uyesi ışçilerin getirildiği ileri surüldü. Ankara'da Çankaya ve Altındağ Belediyeleri ile Belediyeİş Sendikası arasında imzalanan toplu iş sözleşmesi ile ucretlerde, birinci yıl yuzde 70, ikinci yıl yuzde 48 oranlarında artış sağlandı. Sungurlu beledıyesinde sozleşme ile ucretler birinci yıl saate 100 lıra ikinci yıl yuzde 50 oranında arttırıldı.