14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 KASIM 1984 * HABERLERtN DEVAMI CUMHURİYET/U yaptı. Bu kez Prof. Masala görevli. Ecevit, Demirel ve Türkeş ile daha birçok tanınmış Türk ile dostluk kurmuş olan Prof. Anna Masala... Kınk Kelepçeli anıtı gecip, ana binaya geliyoruz. Görevliler, çantama bakıyorlar, Martella "Fotoğraf makinası ve teyp varsa verin" diyor. Fotoğraf makinamı ve teybimi görevlilere veriyorum. Birlikte ikinci kata çıkıyoruz. Sağdaki ilk kapı sorgu odası. Martella kapıyı açıp, "buynrun" diyor. Türk usulü "btryurun, önce siz buyurun" işaretleri yapıyoruz. Sonra hep birlikte Anna Masala'ya yol veriyoruz. Kapıdan girer girmez sağ tarafta bir masa duruyor. Masanın yanlarında birer sandalye. Biraz kalınca olan paltomu çıkanp, askıya asıyorum. Palto, duvardan kUçük bir sıva parçası kopararak yere düşüyor. Kalın cezaevi duvarında küçük bir delik acılıyor. Martella masaya oturuyor. Yanındaki sandalyeye de açık kahverengi süet montgomeri giymiş olan Savcı Scorca yerleşiyor. Arnaldo, daktilosuna kâğıt takıyor. Hazır mıyız? Evet, hazırız. Masada "Merit" marka bir sigara var. Yanında da iki tane tabla duruyor. Sol yanımda mavi çerçeveli ve demir parmaklıklarla çevrilmiş pencereler var. Pencereden cezaevi avlusu görünüyor. Masala, üzerinde horoz resmi olan bir çakmağı çıkarıp masaya koyuyor. Arnaldo, üzerinde MS yazılı bir paketi masaya yerlestiriyor. Masaya birer iskambil kâğıdı gibi konan bu sigaralann niçin öyle masaya yerleştirildiğini Çelebi odaya girince anlayacaktım. Martella, sorgu sırasında sigara içilmesini pek istemiyor. Çelebi de sigara içmek istiyor. Bu yüzden daha önce aralarında kUçük bir tartışma geçmiş. Masala, insani duyguyla olacak Çelebi'nin sigara içmesini sağlamaya çalışıyor. Martella, "Çelebi'yi getirin" diye sesleniyor. Bir dakika sonra üç görevli arasında Çelebi içeri giriyor. Oldukça heyecanh görünüyoV. Sandalyeye oturur oturmaz, "Sigara içebilir miyitn?" diye soruyor. Martella hiç sesini çıkarmıyor. Masala, sigara paketini Çelebi'ye doğru uzatıyor. Kavuniçi horozlu çakmak Çelebi'nin sigarasına doğru uzanıyor. Masala, Çelebi'nin sigarasım yakıyor. "Sagolun.." "Sen de sağol.." Kapıldığım ilk duygu acıma duygusuydu. Avukatlık stajımı yaptığım günlerde de kürsünün önünde sanıkları izlerken hep böyle acıma duygusuna kapılırdım. 12 Mart döneminde sonradan aklanacağım bir dava için bir yüı aşkm süre cezaevinde kaldıktan sonra bu duygu bende daha da derinleşmişti. El sıkıştık. "Hoşgeldiniz Sayın Mumcu" dedi. Ben de "hoşbulduk." Üzerinde gri çizgili takım elbise ve mavi gömlek var. Oldukça uzun boylu. "Ülkücü kesimde etkili bir gençlik lideri" diye tanıtmışlardı. Herhalde öyle. Baktım; saçları normal; kesik değil, demek ki ünlü Rebibbia Cezaevi'nde saçları "sıfır numar a " kesmek diye bir kural yok. GORUS HINCAL ULUÇ (Baştarafı Sporda) rını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kışilerı bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar anayasaya aykırı olamaz.." V. Yabancılann durumu. Madde 16. Temel hak ve hurriyetler, yabancılar için, milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabilir. 1. Türk Vatandaşlığı. Madde 66. Türk Devletine vatandaşhk bağı ile bağlı olan herkes Türktür." Şimdi Milti Eğitim, Gençlikve Spor Bakanı Vehbı Dinçerler'den soralım ve lütfen yanıt bekleyelim: Yukarıdaki Anayasa hükümlerini okudunuz mu?.. Sizi bugun Türkiye Cumhuriyeti Hükumeti Gençlik ve Spor Bakanı yapan, kararlarınıza yasallık ve geçerlik sağlayan Anayasa'nın ılgi maddeleri bunlar.. Okudunuz.. Tum bu maddeler içinde "Türkler ikiye ayrılır. Anadan doğmalar ve sonradan olmalar.. Sonradan olmalara, Yabancılar Hukuku uygulanır" diye bir madde var mı?. Ya da "Bütün Türkler eşıftir, ama sonradan olmalar, hele hele zenci ve Hıristiyan olanlar biraz daha az eşittir" diye OrweH'in Hayvan Çittliğini hatırlatan bir yoruma yer bırakacak açık kapı var mı?.. Hayır. Anayasa'nın bu maddeteri kapı gibidir.. ..Ve Bay Dinçerler, Bay Haigler, Bay Dawkins ve benzerleri, altında, sizin halefinizin ya da bizzat sizin imzalarmız bulunan kapı gibi Bakanlar Kurulu kararı ile Türk vatandaşıdırtar. Türk vatandaşları arasında ayırım gözetmek, farklı hukuk kurallan uygulamak, Anayasa'yı ihlale girer. Onun tarifı ve cezası da Türk Ceza Kanununda yazılıdır. Diyeceksiniz ki, "Ya Osman Solakoğlu'nun ortalığı karıştırması ne?.. FIBA üç yıl geçmeden Mılli Takımda oynamayı kabul etmiyormuş.." Önce şunu söyleyelim.. Devtetler Hukukunun hiçbir yasası ve kurumu ve bu kurumların hiçbir kararı, Devletin üzerinde değildir. Böyte olsaydı. egemenlik kavramı olamazdı. Devletlerarası kuruluşlar, devletlerarası ilişkileri düzenlerler ama devleti zorlayamazlar. Örnek.. En büyük. en güçlü devletlerarası kuruluş Birleşmiş Milletler. Kıbrıs konusunda yığınla karar aldı. Kabul ettık mi?.. Keyfimize geleni ettik. Gelmeyenı etmedik.. Ne yaptı, ne yapabildi bize Birleşmiş Milletler? Hiçbir şey.. Çunkü Devletler Hukukunun da temeli, devletin egemenliğidir. Türk vatandaşının haklannı hiçbir devletlerarası kuruluş düzenleyemez. FIBA ancak kendi düzenlediğı maçlarla ilgili kurallar koyabilir ve uygulatabılir. Kafamız kızarsa FIBA dan çekiliriz. olur biter. Uluslararası kuruluşlar, günümüzde göçlerın inanılmaz boyutlara ulaşması üzerine. milli maçlann çıkmaza girmemesı için bazı önlemler almışlardır, hepsı bu.. Efes'te, ya da Galatasaray'da kımin oynayıp, oynayamayacağına Türkiye Cumhuriyet Anayasası ve ona bağlı yasalar, kararnameler, tüzükler, karar verir? FIBA değil.. Çünkü FIBA Türk Devletinin üstünde bir kuruluş değildir. Irkçılık yaptığı için tüm dünya spor kuruluşlar tarafından boykot edilmiş Güney Afrika Vatandaşı Zola Budd üç ay içinde Ingiliz olup, olimpiyatlarda, tüm dünyaya karşı İngiltere forması giyecek, ama elinde Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu'nun kararı ve Cumhurbaşkanı'nın onayı ile kazandığı Türk vatandaşlığı belgesi bulunan Eczacıbaşılı Haigler, Efes forması giymek için üç yıl bekleyecek öyle mi?.. Soyler misiniz Bay Vehbi Dinçerler, hangi hukuk düzeninde yaşıyoruz?.. AGCA ANLATIYOR Papa suikastından sonra Ağca ile görüşen tek gazeteci Uğur Mumcu "Ağca ve Çelebi ile karşılaşmak ister raisiniz?" Doğrusu bu ya, bunu beklemiyordum. Hemen "evet" dedim. "Karşılaşırım ve burada söylediklerimi yüzlerine karşı yinelerim.." Martella, benimle yaptığı konuşmalardan sonra gerek Ağca gerekse Çelebi ile konuştnuş, yazılı ifademde yer alan konulan ikisine de tek tek sormuştu. Ağca, bir iki konu dışında bütün söylediklerimi onaylamıştı. Çelebi'ye gelince, o Ağca'ya hiç benzemiyordu. Çelebi, hiçbir konuyu kabul etmek istemiyordu. Ağca ile karşılaştıklarında da her şeye "hayır" demişti, "hepsi yalan.." Ağca ve Çelebi, Martella için iki zorlu sanıktı. Ancak iki sanığın Martella'ya çıkardıkları güçlükler çok değişikti. Ağca sürekli şaşırtıcı ifadeler veriyor, Çelebi ise suç sayılmayacak ilişkileri bile kabule yanaşmıyordu. "Çarşamba gttnü cezaevinde buluşuruz.." "Çelebi bu buluşmaya çok kızacak.." "Psikolojisini iyi tahmin ettiniz.." "Peki Ağca.." "O raemnun olur. Konuşmayı seviyor." Savcı Scorza gerekli izin kâğıtlarını imzahyor. "Martella, sekreterim Arnaldo gelip sizi alacak.." diyor. "Çelebi importante.."' 9 şubat öğleden sonra saat tam 14.30'da otelimin önüne kırmızı renkli AlfaRomeo geliyor. Gelen Arnaldo. Neşeli bir İtalyan. Yanm saatten biraz fazla süren yol boyunca hiç susmadan konuşuyor. O Türkçe bilmiyor, ben de îtalyanca. İngilizce biliyor mu acaba diye yokluyorum, yok. "Çelebi importante.." diyor. Çelebi önemli. Sonra bir şeyler anlatıyor. Ah Îtalyanca bilseydim! Bir ara gizlice teybimi açıp söylediklerini kaydedeyim sonra çevirteyim diye düşünuyorum. Yok hayır, güven duygusunu sarsmak yanlış olur. Doğrusu bu. Soruyorum: "Oral Çelik importante.." "Si, si.." Derin sohbetimiz yol boyunca böyle sürüyor. "Si, si.." "Yes, yes.." Rebibbia Cezaevi'ne geliyoruz. Kızıl Tugaylar'ın, Mafıa liderlerinin ve bizim Ağca'nın kapatıldığı ünlü Rebibbia Cezaevi'ne.. Cezaevinin bahçesinde yirmi metre yüksekliğindeki Kırık Kelepçe anıtına bakıyorum. Anıt, "bu kelepçeler bir gün kınlır" anlamına geliyormuş. Arnaldo, cezaevini eliyle gösterip: "Kartal Maltepe.." diyor. Herhalde oradan kaçtı, buradan kaçamaz, demek istiyor. El işaretlerinden bu anlamı çıkanyorum. Ben de "bilinmez" anlamına el işareti yapıyorum. Kapıda bir hareket başlıyor. Dış kapı acılıyor, Dr. Martella özel korumacıları ile geliyor. Yağmur hafifçe serpiştiriyor. Martella elindeki şemsiyesini açıp bana doğru tutuyor. Birlikte cezaevinin gazinosuna doğru koşuyoruz. "Capuciana", sütlü İtalyan kahvesi. Birlikte kahve içeceğiz. Gazinoda İtalyan kahvesi iciyoruz. Kapıya yöneliyoruz ki, Scorzo özel korumacılan ile bahçeye girmiş bile. El sıkışıyoruz. Biraz sonra çevirmenimiz Anna Masala geliyor. O da özel korumalarla. Martella, beni Anna Masala ile tanıştırıyor. Daha önceki çevirileri Edward adh bir Ermeni genci AGCA, PAPA'YI NASIL VURDU? "9 mayıs günü, Brovvning marka tabanca ve mermüeri alan Ağca, tren ile Roma'ya gelir. Roma'da YMCA Oteline iner. Bir gün sonra düzgün îtalyanca konuşan biri tarafından telefonla, kendisi için ayrılan İsa Pansiyon'un 7 numaralı odasına yerleşir. Olay, St. Peter Meydanı'nda, Papa 2. Jean Paul Vatikan önündeki, araçlar için yapılmış bölüme üstü açık araba ile girerken meydana geliyor. Ağca, meydanın sağındaki sütunlann hizasmda, kalabalığın içindedir. Papa'mn çevresini saran halk birdenbire paniğe uğruyor. Silah sesinden hemen sonra Papa acıyla kıvranarak muhafızlarının kolları arasına yığılıyor. Papa, karnından, sağ kolundan ve sol işaret parmağmdan yara almıştır. Ağca bu şaşkmlıktan yararlanıp kaçmak ister. Ancak Giudici Lucia adh bir rahibe ile Straniere Domonkio adlı bir İtalyanın müdahalesi ile karşılasır. Elinde silah olduğu için hızla bu ikişi kişiyi geçer, bu kez karşısında jandarma eri Sati Pier Ma4a YENİ KOMPLO TEORİSİ ROMA (a.a.) İtalyan Yüksek Mahkemesi, Papa 2. John Paul'e karşı Mehmet Ali Ağca tarafından yapılan suikast girişiminde yardımcı olduğu iddia edilen Bulgar Sergei İvanov Antonov'un yeniden tutuklanması istemini reddetti. Mahkeme heyeti tarafından dün yapılan açıklamada, savcının Antonov'un yargılanacağı güne kadar tutuklanması önerisinin kabul edilmediği bildirildi. Antonov'un, önümüzdeki yıl içinde yapılması beklenen yargılanmasına kadar evinde gözaltında tutulmasına karar verildi. Antonov'un yeniden tutuklanması isteği reddedildi Mumcu'nun ilgisi ne? Sanıklar adına sevindim. Konuşma baslar baslamaz ilk soru Çelebi'den geliyor: "Size dün de sövledim, Sayın Mumcu'nun bu dava ile ilgisi oedir ki, tanık diye dinliyorsanuz?" Martella sert çıkıyor: "Burada sorulan ben soranm, yanıtları sen verirsin. Siayor Mumcu'nun tanıklığını bea gerekli gördüm. O kadar.." Sonra Martella ilk sorusunu soruyor: "MHP ile bir bağın var mı?" Çeiebi: "Yok.." "Mumcu var diyor.." Çelebi: " . . . Bu Sayın Mumcu'nun fikridir, MHP ile hiçbir bagım yok..." ria vardır, Jandarma eri, tabancasını çekerek dur uyansmda bulunur. Ağca, saşkmdır, aldırmaz, kosmaya başlar. Ancak dengesini kaybetmiştir. İlk isi elindeki silahı atmak olur. Bundan sonrası kolaydır. Polis memuru Ceccarelli Augusto ve çevredeki güvenlik görevlileri, Ağca'yı sımstkı yakalarlar. Olayda Papa dışında Ondre Anne ve Hall Rosa adlı iki A merikan yurttaşı da yaralanmıştır. Ağca daha sonra emniyet müdürtüğüne eötürülür. Tercüman olarak da Italya'da okuyan bir Türk öğrenc'ısi aranıp bulunmustur. Ağca emniyet müdürlüğünde çok sakindir. Sorulan sorulara biiyük bir soğukkanlıltk içinde yamtlar verir. Cerçek adtnr açıklar, "Adım Mehmet AH Ağca'dır" der. (Uğur Mumcu, PapaMafyaAğcaTekin Yayınevi tslanbul1984 s. 7273) SÜRECEK Dönemler, şartlar değişir UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM suçtan dolayı kimseye ceza verilmez" kurahna dayanarak avukatların işten yasaklanmalarına yer olmadığı sonucuna ulaştı. Konuyu gelin hukuk terazisinde tartışmaya çalışalım: Avukatlık Yasası'nın 154'üncü maddesi 20.1.1984 tarihinde "Kanun Gücünde Kararname" ile değiştirdildi. Bu kararname 8 Mayıs 1984 günü TBMM'ce benimsenerek yasalaştı. Hukukçular ve ANAP'ı "liberaldir" diye savunan bizim "tatlısu iiericileri" için bu maddeyi değerlendirelim: Madde değişikliği, "Haklannda.. devletin şahsiyetine karşı cürümlerden biri ile kamu davası açılan.. avukatların işten yasaklanmaları zorunludur" kuralını getirdi. Bu kuralı şimdi Anayasa'nın tartısına vuralım; ne diyor Anayasa: Akbank'ta "kazanç hep yüksektir. Her Akbank şubesi bir yüksek kazanç merkezidir. Her dönemde, her şartta Akbank güvencesi kazanca süreklilik kazandırır. Kazancı yüksek kılar. Tasarruf sahibi yüksek kazancm Akbank güvencesinde gerçekleştiğini bilir. Akbank'ıseçer. Siz dedünyanm büyük bankalarından birini seçin. Yurda yayılmış 602 Akbank şubesinden birine uğraym. Güvence altında yüksek kazanç sağlayın. AKBANK Güveıurüzın eseri Madde 38: Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kJmse suçlu sayılamaz... Peki, Avukatlık Yasası ne yapıyor? Hakkında kamu davası açılan avukatı kesinleşmiş bir ceza kararının hüküm ve sonuçlarına çarptırmayı öngörüyor Avukatlık Yasası'nın 9'ncu maddesinde kesinleşmiş bir ceza mahkümiyetinin avukatlığa engel olacağı belirtiliyor. Çelışkı değil mi bu? Elbet çelişki... Derler ki: işten yasaklama kararı bir ceza değil, önlemdir. Bu yüzden dediklerinızin hukuksal değeri yoktur.. Hukuk bir tartışma mesleğidir. Böyle bir görüşü savunanlar da çıkabilir. Bunlara ne demeli? Bunlara şunu demeli: Anayasa 38'inci maddesinde "İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz" demektedir. Bu kural bütün yurttaş için bir güvence midir? Evet, hiç kuşku yok bir güvencedir. Peki Adalet Bakanlığı bir "idare" kapsamı içinde değil midir? Evet doğru, bu kapsamdadır. Ya savcı? Tabiî, o da öyledir. Böyleyse, nasıl olur da bir idare organının kişinin çalışma özgürlüğünü kısıtlayan bir kararı "/dariö/rmöeyyrde" olarak uygulanır? Ve böyle bir düzenleme nasıl olur da Anayasaya aykırı görülmez? Yine derler ki: ^ Bu geçici bir önlemdir... Önlem ya da değil, geçici ya da kahcı, hiç önemi yok; bu gibi konularda hemen "ana kural" nedir ona bakarız. Ana kural, Anayasadır. Anayasa'nın 38'nci maddesi "Ceza ve ceza yerine geçecek güvenlik tedbirleri ancak kanunla konur" dedtğine göre bu konuda da ceza uygulamasına ilişkin kurala bakacağız. Kural ne diyor? Kimse, işlediği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandınlamaz... Bu kadar! Ceza niteliğinde olan önlemin yasanın yürürlüğe girmesinden önceki eylemlere uygulanabilmesi için açık bir kuralın varlığı gerekir. Böyle bir kural var mı? Yok. Hakkında "devletin şahsiyetine karşı cürümlerden" kamu davası açılan avukatın işten yasaklanmasını isteyen yasa maddesi açıkça Anayasaya aykırıdır. Maddeyi, yürürlük tarihinden önceki olaylara uygulamak da hem Anayasaya, hem de ceza hukuku ilkelerine ters düşmektedir. Bu kural açıkça Anayasaya aykındır ve üstelik adalet duygulannı da incitmektedir. Siyasal nitelikli davalara giren avukatlar bundan böyle "Yarın bize de böyle bir dava açılır, işten yasaklanınz" diye sanıkları diledikleri gibi savunamazlar. Bu da savunma hakkını dolaylı biçimde kısıtlar. Bundan da hukuk devleti zarar görür. O, şu, bu değil... "Oh ne guzel, Banş Derneği avukatlan işten yasaklanıyor" diye el oğuşturan sağ basın, bu kuralın günün birinde dönüp dolaşıp kendi "takımıarına" da uygulanacağını gözden uzak tutmasın. Bakın geçenlerde Ankara 4 Nolu Sıkıyönetim Mahkemesi'nde bir kaçakçılık davası izliyorduk. Samkların avukatlanndan biri Sait Bilgiç'di. Bilgiç hakkında MHP ve yan kuruluşları ile ilgili soruşturma nedeniyle "devletin şahsiyetine karşı cürümler"öet\ biri ile kamu davasıaçılmıştı.Şimdiye kadar Bilgiç ile ilgili bir yasaklama kararı olmamıştı ki, bu MHP sanığı avukatlık yapabtliyordu. Bilgiç, avukatlıktan yasaklanmış olsa kaçakçılık davalanna girip geçimini sağlayabilir miydi? Sağlayamazdı. Şimdi Adalet Bakanlığı diyor ki: 'Siz Barış Derneği sanığı avukatlar.. Bu dava bitinceye kadar avukatlık yapamayacaksınız." Olur mu hiç? Konu üzerinde bir durup bin düşünmek gerek...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle