14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Köylüler, tek çareyi Cumhurbaşkanı Kenan Evren 'de görmeye başlamışlar. Telgraflar, mekîuplar, dilekçeler göndermişler. "Ne olur, Cumhurbaşkanı gelse de gerçek durumu görse" diyorlar, ardından da, "'Cumhurbaşkanı'na mutlaka yanlış bilgi veriyorlar" diye ekliyorlar. HASAN UYSAL GÖKOVA Gokova'yı hiç gördunüz mu? Kasım ayınm 11 'inde, Ankara'dan kalın palto, kazak ve kaşkoüanmızla yola çıktığımız Gokova'da tışörtlenmizle dolaştık. Pamuktan duta, zeytinliklerden seralara, mandalina, portakal ve greyfurttan muza kadar her şeyin yetiştiğı cennet Gokova'yı bir tarafından görkemli ve çamlarla yüklu dağlar, diğer yandan eşsiz mavisiyle deniz çevreliyor. Akdeniz'de çevre kirlenmesinin olmadığı tek yer Gökova, özellikle yat turizmi için yarının buyuk potansiyeline sahip. Turizm Bakanı Taşçıoglu, pek, ama pek çok talihsiz demecinde söylediği gibi, "10 tekne gelecek diye santrâldan vazgeçemeyiz" sozü doğru aslında. Gerçekten bir sezon boyunca 100150 tekne geliyor şimdilik. Bunun ilk nedeni Gokova'yı yabancıların yeni yeni tanımalan. Oysa Turizm Bakanlığı "santral sözculuğu" yapacağı yerde Gokova'yı yurt dışında tanıtsa, "deli gibi yer arayan" yabancı Sahıbı Cumhuriyet Matbaacılık \e Gazetecıhk Turk Anonım Şırkeıı adına INadir Nadi, • Gend Yayın Muduru: HasanCemal, Muessese Muduru Emine Lşaklıgil.Yazı Işlerı Muduru Oka> Gonensin. • Haber Merkezı Muduru: Yalçın Baver. Savfa Duzenı \onelmenr Ali Acar. TAKVIM 15 Kasım 1984 Imsak. 5 16 Guneş 6 44 Temsılaler ANKARA Yalçın Doğan, IZMIR: Hikmet Çelinkaya. ADANA. Mehmel Mercan. • Servıs Şeflerı Ktanbul Haberlerı Reha Öz, Dıs Haberler Ergun Balcı, Ekonomı. Osman l'lagav, Kultur Avdın Emeç, Magazın. Yalçın Pekşen, Spor Danışmanı Abdulkadir Vucelman. Duzeltme Refik Durbaş. Araşnrma Şahin Alpa>, fşSendıka: Şukran Kelenci. Ikındi 14.29 Akşam 16 53 Yatsı: 18 16 Burolar • Ankara: Zıya Gokalp Bulvarı, lnkılap Sokak No: 19/4 Tel33114147, • tzmir: Halıt Zıya Bulvarı No: 65 3. Tel 254709131230 • Adana: Çakmak Cad No 134 Kat 3, Tel 1455019731 • Basan ve YayanCumhurijet Matbaacılık \e Gazetecılık T.A Ş. Turk Ocağı Cad. 39/41, Cağaloğlu, Ist PK 246Ist Tel 526 10 00 (9 haı) Telev 22246 Gökovahlar hâlâ umutlu yatlarla dolup taşacak Gokova. Turkiye'de "TEK" (Turkiye Elektrik Kurumu) yoneticileri yıllar önce Ören koyde bir yerleri istimlak edip yazlık evler yapmaya kalkmışlar. Başvuruda bulunurken de, istedikleri yeri bataklık olarak nitelendirmişler, ama karşılanna önce Ören koylusü, sonra o dönemin valisi, ardından da DPT çıkmış. Birkaç kez denemişler buraları ellerine geçirme>i. Sonunda başaramayınca bir TEK yetkilisi "Biz koİay kolay yenilmeyiz. Nasüsa gene karşdaşınz" demiş giderken. Ören köyu Kalkındırma Kooperatifi Başkanı Yıiksel Yümaz eski gunlerin kavgasını anlatırken ekliyor: "Bunun acısını çıkardılar. Kısa sıire sonra termik santralı buraya yapmaya kalktılar. Başımıza bunu sardılar. Bakın bir şe> daha söyleyeyim: Belki de burayı istimlak edip sonradan santrâldan vazgeçebUirler. İstimlak ettikleri yere de yazlıklannı yapabiliıier. Bunlar olursa sakın şaşmayın" dedi. TÜRKEVİ KÖYLÜLERİ: UMUT CUMHURBAŞKANI Turkevleri köyune giderken arabamızdakı Turkevleri koyu ıhtiyar heyeti uyesi Mustafa Çerçi birbirinden ilginç olaylar anlatıyor. Çerçi'ye göre herkesin "meko" diye hitap ettiği müteahhit firmanın bir yetkilisi köylüye "Boşuna kendinizi yormayın. Boşuna uğraşmayın. Biz hükiımete nasıl olsa imzalatırız" demiş. Turkevı köyluleri karşılannda hukümet gibi müteahhit firmayı, ardından kendilerine cahil diyen Enerji Bakanı'nı, Başbakanı ve son olarak jandarmayı bulunca tek çareyi Cumhurbaşkanı Kenan Evren'de gormeye başlarruşlar. Telgraflar, mektuplar, dilekçeler... Ama bir yanıt gelmemiş. "Ne olur Cumhurbaşkanı gelse de gerçek durumu görse" diyorlar. Ardından, "Cumhurbaşkanı'na mutlaka yanlış bilgi veriyorlar" diye ekliyorlar. Turkevleri köyunün yanıbaşında yukselen dağın önunde yeni doğmuş çocuğunu sırtlayıp gelen kadınlardan genç kızlara, yuzleri elma gibi buruş buruş olmuş yaşlı teyzelere kadar tüm koyün kadınları sabahın erken saatlerinden, gecenin geç saatlerine kadar bekleşiyorlar. Koy muhtarımn karısı "Dövselerde, ölsek de sonuna kadar direneceğiz" diyorlar. HP heyeti geliyor diye bir gun önce jandarma karakolu ile şantiye barakalarının sökulerek ortadan kaybolmala Oğle 11.53 Enerji Bakanı: Gökova'da yazhk ev yaptıracagan Bakan Cemal Büyükbaş, "Temel atma îöreni için 25 km.'lik yol yaptırıyorum. Bundan sonra Gökova'yla ilgili söylenecek başka bir şey yok" dedi. ANKARA, (UBA) Enerji ve Tabii Kavnaklar Bakanı Cemal Buyukbaş, Gokova'da tatil evi yaptırmak için arsa alacağını açıkladı. Bakan Büyükbaş, UBA muhabirinin Gokova'da yapılacak termik santral ile ilgili sorularını yanıtlarken, "Temel atma töreni için 25 kilometrelik yol yaptınyorum. Törene bepiniz davetlisiniz. Ben yol yapımına başladım bile. Bundan sonra Gökova'yla ilgili söylenecek başka bir şey yok" dedi. Termik santralın doğayı kirletmeyeceğinı savunan Buyukbaş, "Santral Gokova'da değil, söz konusu verden çok uzakta kurulacak. Santrâldan sonra da tatilinizi Gokova'da geçirebilirsiniz. Ben de oradan bir arsa alıp tatil evi yaptıracağım. Bundan sonra tatillerimi Gokova'da geçireceğim" dedi. Bakan Buyukbaş, "Köylüler size arsa satarlar mı?" sorusuna ise, "Biz teklif ederiz. Belki kabul ederler" diye yanıt verdi. MDP DE GOKOVA'YI MECLİSE GETİRİYOR öte yandan Ankara buromuzun bildirdiğine göre, Gokova Körfezi'nde yapılacak Termik Santral konusunu HP'den sonra MDP de TBMM'ye getirerek, Meclis soruşturması açılmasına karar verdi. MDP Genel Saymanı Mahmut Allunakar, termik santrahn yapılmasından amacın, ANAP'a daha önce maddi çıkar sağlayan ENKA holdinge bunun faturasım odemek olduğunu ilen surdü. MDP Genel Merken'nde dün basm toplantısı düzenleyen MDP Genel Saymanı Mahmut Altunakar ile MDP Genel Sekreter Yardıması Muğla MiUetvekili Muzaffer tlhan, Gökova termik santralı konusunda Meclis araştırması isteyeceklerini, bu önergeyı bağımsız milletvekilleri ile bırlikte "memieketini seven, doğaya onem veren" ANAP'lı bir bolum mılletvekilinin desteklemesini beklediklerini kaydettiler. Mabmut Altunakar, hükumeti ağır biçimde suçlayarak, seçim oncesi aldıkları desteğın faturasım holdinglere ödemeye başladıklarını, devleti devlet gibi değil şirket gibi yonettiklerini sövledı. Altunakar, "Hukümet devleti şirkete tesiim etmiş, vatandaşı da bu şirketlere hizmetkâr yapnuştır" dedi. Genel Sekreter Yardımcısı Muğla Milletvekih Muzaffer tlhan ise sonuna kadar görevlerini yapacaklarmı, termik santralde ısrarın amacının "TEK" yetkililerinin burada villa yaptırmak için arazi istimlaki olduğunu, bu yuzden bürokrasinin hükümeti yanılttığını kaydetti. rını umutla karşılamışlar. "Yıllar surse gene buraya geleceğiz" diyorlar. KOCA DAGLAR ERtTtLECEK Kafamızı kaldırıp koca dağlara baktığımızda, santral için niye burasının seçildıği konusunda aklımız i>ice karışıyor. Santral için >er yetmediginden bu koca dağ eritilecek. Dumdüz edilecek. Tam 800 milyon metrekup dekopaj ışlemi, yani toprağı kazma işi gerektiriyor. Bunun malıyeti 24 milyar lira. Ihale yapılmadan bir holdinge verilmiş. Turizm yatırımcısı Bülent Pelit, Gökova'ya santral yapılmasındaki yorumunda daha da ileri gidip olayı "vatanseverük" ölçusu ile açıklıyor. Şoyle anlatıyor: "Akdeniz'de temiz ver kalmadı. Tek temiz yer Türkiye sahilleri. Yatlar, turistler zorunlu buralara gelmeve. Gokova Türkiye sahillerinde en guzel doğaya ve koylara sahip. Çunkü çirkin binalardan, işgallerden kurtulmuş. Avrupa sahillerini goren, mavi turia Gokova'dan geçen bilir bunlan. Üstelik santralın kullanacağı kömurün omru 30 yıllık. Komur bittikten sonra santral da bitecek. Peki Gokova?.. Bir daha hiç duzelmeyecek. Ben buna vatana hiyanet derim. Bir hükumete inat etmeyi yakıştıramıyonım. Bir holdinge maddi çıkar sağlama amacını ise yakıştıramıyorum. Umut edivorum ki bu akıl almaz ısrardan vazgeçilecektir. Çunkü bu hukümet bu ülkenin hukıimetidir." kazalarında lOyjüık bilanço: 50 bin ölü Tmfik Tasarı incelemeye sunuldu ANKARA, (a.a.) Turkiye'de 1975 yılı başından bu yana meydana gelen tra'fik kazalarında toplam 50 bin kişi oldu, 300 binden fazla kişi yaralandı ve 30 milyar lira dolayında maddi hasar meydana geldi. Anadolu Ajansı muhabirinin yetkililerden aldığı bilgiye gore bu sure içinde meydana gelen 450 bin dolayındaki trafik kazasının yuzde 50'sıne yakını, Ankara, İstanbul ve İzmir'de oldu. Turkiye'dekı yolcu taşımacılığının yuzde 86'sının gerçekleştirildiği karayollanndaki kazalara daha çok surucu hatalannın yol açtığı belirlendi. Üç buyük ilde meydana gelen kazalar, toplam kaza sayısının yansına yakınını oluştururken, bu uç ilde meydana gelen trafik kazalarında olenler, toplam ölu sayısının ancak yuzde 20'sini teşkil ediyor. Son bir yıl içinde ise Türkiye genelinde 55 bin trafik kazası oldu. Bu kazalarda 5 bin 200 kişi oldu, 45 bin kışı de yaralandı. Aynı surede oluşan kazalardaki maddi hasar 8 milyar lirayı aştı. Türkiye, her çeşit kazada, yılda 20 bin ölu ve 500 bin yarah ile dunyada ön sıralarda bulur.uyor. Türkiye'nin önünde sadece birkaç ulke bulunurken, en gerilerdeki Finlandiya'da yılda 7 bin trafik kazası oluyor ve toplan 550 kişi olüyor. Üst mahkemelerle adalet hızlanacak Tasarıya göre üst mahkemeler, ağır ceza ve DGM'lerin verdiği kararlar dışında kalan ilk derece asliye mahkemelerinin kararlannı inceleyecek ve gerekli gördüğü hallerde davaya yeniden bakarak karar verecek. ANKARA, (Cumhuriyet BUrosu) Adalet Bakanlığı, "Yargıtay ile mahkemeler arasında bir üçüncü kuruluş olarak düşunülen üst mahkemeler"in kurulmasıyla ilgili yasa tasarısını hazırlayarak ilgili kuruluşların incelemesine sundu. Tasarının gerekçesinde üst mahkemelerin adaletin hızlanması için gerekli olduğuna değinilerek özetle şu hususlara yer verildi: "Bugün hemen hemen bütün ülkelerde bizdeki Yargıtavın karşılığı olan yuksek mahkemeler, birer içtihat mahkemesi gorevini vapmaktadır. Olajlarla ispat araçlanvla değil, yasa uvgulamasıyia ilgileniıier. Oysa Yargıtayimız, ilk derece mahkemeleriyle kendi arasında süzgeç gorevini yapacak bir ara mahkemesi buİunmadığı için her iki gorevi, yani hem içtihat varatmak hem de istinafı yürutmek durumunda bırakılmıştır. Bu iki görevin bir arada yurutulmesi, hiçbirinin tam anlamıvla yerine getirilmemesi sonucunu doğurmaktadır. Bu dunım aynı zamanda adaletin gecikmesine neden olmaktadır. Bu gerçekler ilk derece mahkemeleriyle Yargıtay arasında yer alacak bir yargı denetim merciinin varlığının zorunlu olduğunu göstermektedir." Tasanya göre ust mahkemeler ikincı derecede asliye mahkemeleri olarak tanımlandı. Bu mahkemeler bölgelerin coğrafi durumları ve iç hacmi göz önünde tutularak Adalet Bakanhğı'nca kurulacak ve ayrıca "yargı çevreleri"ni saptayacak. Bu mahkemelerin kaldınlmasına veya yargı çevrelerinin değiştirilmesine Adalet Bakanlığı'nın önerisi uzerine hâkimler ve savcılar yuksek kurulu karar verecek. Üst mahkemeler, birinci başkanlık, daireler ve yazı işleri burolarından oluşacak. Üst mahkemeler, ağır ceza ve DGM'lerin verdiği kararlar dışında kalan ilk derece asliye mahkemelerinin kararlannı inceleyecek ve gerekli görduğü hallerde davaya yeniden bakarak karar verecek. Ust derece mahkemelerine birinci sınıfa aynlmış ve birinci sı nıfa ayrılmayı gerektirecek nıtelikleri yıtirmemış adli yargı hâkim ve savcıları Hâkim ve Savcılar Yuksek Kurulu tarafından atanacak. Üst mahkeme hukuk daireleri de, ilk derece hukuk mahkemelerinden verilmiş, hükum ve kararları inceleyecek ve gerektığinde yeniden yargılayarak karar verecek, ayrıca yargı çevresi içinde bulunan ilk derece hukuk mahkemeler arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını da çözümleyecek. Bu mahkeme ilk mahkemelerin verdiği iflas kararları ile nüfus kayıtlarının duzeltilmesine ilişkin davalar ve lcra tflas Yasası'nın değişik 363. maddesinin üçüncu bölumunde yer alan dava ve işlere ait icra tetkik merciı kararlanna, ayrıca medeni kanunun 12, 26, 31, 32, 33, 34. maddelerinde yer alan davalara bakmayacak. Öte yandan, Yargıtay butçesı ile ilgili olarak hazırlanan butçe raporunda da bakılan davalar üzerinde duruldu ve Yargıtay'a gelen davaların sayısal dağılımı konusunda bilgi verildi. Buna gore, hukuk dairelerıne 1 yıl içinde 104 bin 558, ceza dairelerıne 67 bin 331 ve Cumhuriyet Savcılığf na da 104 binden fazla dosya geldi. Bu dosyaların buyuk bir bolumu sonuçlandırıldı, artanı ise gelecek yıladevredildi. Enfarktüse karşı önemli bir adım LEUVEXOC (AP) Belçika'nın Leuven Üniversitesi araştırmacıları, kan pıhtılarım çozen bir protein üretmeyi başararak kalp enfarktüslerinin ve damar tıkamkuklannın tedavisinde buyuk bir adım attılar. TPA adı verilen proteın, doğal olarak kadınların rahimlerinin duvannda ve bir dizi başka organda bulunan bir hucre türünün yardımı ile uretiliyor. Leuven Üniversitesı Tromboz ve diğer damar hastalıklan araştırmaları bölumunden Marc Verstraete, söz konusu proteinin pıhtıları çözücü etkisinin daha önce de bilindiği, ancak ilk defa bu proteinin bileşiminin kesin olarak saptandığı ve bu sayede proteinin üretiminın de başarıldığını açıkladı. Doktor Marc Verstraete, sadece ABD'de her yıl 600 bin kişinin kalp yakınlanndaki damarlann Ukanması sonucu ölduğünü belirtti. Verstraete, "Bu şekilde ürettiğimiz yeni ilacın hastalann bıiyük bölümünu kurtaracağını umuyoruz" dedi. Verstraete, Leuven Üniversitesi'nde yakın zamanda yapılan bir araştırmada 50 hastaya bu proteinden verildiğini ve hastalann yuzde 80'inde tıkalı damarlann yeniden açıldığını söyledi. Verstraete, proteinin halen laboratuvarda üretildiğini ve üniversite araştırma ekibinin bu proteinin geliştirilmesi için 25 yıldır çalıştığını belirtti. Damar tıkanıklıkları genellikle kan pıhtılaşmasını çözucü ilaçlarla tedavi ediliyor, ancak şımdiye kadarki ilaçlar kanın pıhtı Belçikalı araştırmacılar kan pıhîılanm çözen bir protein üretmeyi başardılar. Bu, kalp hastalıkları ve damar tıkanıklıkları tedavisinde önemli bir başarı olarak niteleniyor. laşma yeteneğını buyuk olçude azaJtnğından iç kanama tehlikesi yuksek oluyordu. Leuven Üniversitesi'nin soz konusu proteim ilk defa 1981 yılında geliştirdiği ve proteinin o sırada ikı hastanın hayatını kurtardığı belirtıliyor. TPA proteininin başlıca sorunu ise, bu ilacın etkili olabilmesi için damar tıkanıkhğının ortaya çıkmasından 46 saat kadar sonra verilme zorunda olması. Damar tıkanmasının ortaya çıkmasından önce ya da bu 46 saatlik süreden sonra kullanılması halinde ılaç etkili olmuyor. Fransa 1973 Sımr boytannda yaşam Koudelka'nın tek vatanh, fotoğmfları lSS8*de Çekoslovakya'nın işgalinden sonra ülkesini terk eden Josef Koudelka'nın ilk büyük sergisi, Londra'nın Hayward Galerisi'nde sürüyor. Sergide yer alan fotoğrafları sanatçı 1962'den bu yana Çekoslovakya, Romanya, Türkiye, İspanya, Italya, İngiltere, İrlanda ve Fransa'da çekmiş. Koudelka, çoğunlukla toplumun sımr boylarında yaşayan, genellikle kendileri de birer göçebe olan, ama yaşamın temel değerlerini yitirmeyen insanları konu alıyor. Kültür Servisi Josef Koudelka adını hemen anımsamav abihrsınız. Ama 1968 Prag'ında Varşova Paktı tanklarına karşı haykıran Çekoslovak gencinin fotoğrafını belleğınden silip atabilen azdır. O unutulmaz anı fotoğraf makinesiyle saptayarak tarihe ve insanlığa mal eden sanatçının adı Josef Koudelka. Şu sıralar Londra'daki Hayvvard Galerisi'nde Koudelka'nın ilk buyuk fotoğraf sergisi suruyor. Büyük Britanya Sanat Konseyi'nde duzenlenen sergi 9 aralıkta sona erdikten sonra İngiltere'nin öteki kentlerini de dolaşacak. Sergide yer alan fotoğraflar, Josef Koudelka'nın kendisi ve Paris'teki Ulusal Fotoğraf Merkence duzenlenen sergi 9 aralıkta tarafından seçildi. Hayvvard Galerisi'nde sergilenen yuz elli fotoğrafı, sanatçı 1962'den bu yana Çekoslovakya, Romanya, Türkiye, İspanya, Italya, Ingiltere, irlanda ve Fransa'da çekmiş. B i r g ö ç e b e gibi Josef Koudelka, 1938'de Çekoslovakya'nın Moravya bölgesinde dünyaya gelmış. Ancak 1968'de, Varşova Paktı ordulannın Çekoslovakya'yı işgal ettiği "Prag Bahan"ndan sonra ulkesini terketmiş. O gunden bu yana hiçbir ulkenin yurttaşı değıl. Kendisine Pans'i merkez almakla bırlikte neredeyse bir göçebe gibi yaşıyor. Yapıtlarının büyük bir bölümü de, bir başına çıktığı yolculuklarda, Doğu ve Batı Avrupa'nın ıssız, gozden ırak yörelerinde çektiğı fotoğraflar. Koudelka, çoğunlukla toplumun sınır boylannda yaşayan, genellikle kendileri de birer gocebe olan, ama yaşamın temel değerlerini yitirmeyen insanları konu alıyor. Koudelka'nın doğumları, ölumleri, evlenmeleri, dinsel torenleri, aile toplantılarını görüntuleyen fotoğraflan çoğu kez yabancı ve masalsı yansımalar taşıyor. ı WASHINGTON'dan UFUK GÜLDEMİR Hemingway Sindromu Bu köşeye katkıda bulunan gazetecıler Washington, Brüksel, Paris'ten yazı yazanlar, izledıkleri ülkelerin günlük manzaralarını neden gazetecilik yalınlığı yerine, bıraz edebıyata kaçarak yansıtıyorlar? 1) Edebiyata kaçıyorlar çünkü MeclısBaşbakanlıkDışişleri yani devlet üçgeninden aldıkları haberlerı "deadline" denilen haberın yazı ışlerine tesiim edilme saatıne zamanında yetıştirme gibi bir stresten haftada bir kez dahi olsa kurtulabilmenın tadını çıkarıyorlar. 2) Edebiyata kaçıyoriar çünkü gittikleri ülkelerde karşılaştıklan o güne kadar varlığından bile haberdar olmadıkları yeni perspektifler onları heyecanlandırıyor. 12 Mart'tan sonra yurt dışına giden genç kuşak bu heyecanla yurda döndükten sonra mesleklerinde başarılı olmadılar mı? Türk basınının en iyi Ortadoğu uzmanı bu kuşaktan çıkmadı mı? Ankara'da Türk möblecilığınin en yaratıcı objelerıni gelıştiren işadamı başarısını 12 Mart sonrası günlerini dünyanın mobilya merkezi İtalya'da geçirmesine borçlu değıl mi? Yine Ankara'dan Lübnan'a her yıl tonlarca mercımek ıhraç eden genç işadamının bugünkü durumunda 12 Mart sonrasında Beyrut'ta öğrendiği Arapça ve kurduğu dostlukların payı az mı 9 Bu kuşağın dolaştığı yerler onlara nasıl "evrensel bakmayı" ögretmişse, bugün aynı yerlerde dolaşan genç gazetecı kuşağı da bu bakışa girış sürecinden kaynaklanan sıkıntılarını yazılarına yansıtıyor. Bu yüzden, örneğın Amerika'da siyasi istikrarın katılığa değil, hoşgörüye borçlu olunduğu, Dışişlerı Bakanlığı'nın her başvurana pasaport verip "dünyayı gezenden ancak fayda gelir" politikasını benımsediğini yeni bir şeymiş gibi farkedince heyecanlanıp, heyecanlarını "güzel anlatımla" vurgulamak ıstıyorlar. 3) Edebiyata kaçıyorlar çünkü Hemıngway"ın muhabirlık yıllarında habere edebiyat bulaştırmasına yol açan "tanık olmanın verdiği zevk" mıkrobuna yakalanıyorlar. 4) Edebiyata kaçıyorlar çünkü yazmanın beste yapmak olduğunu yeni keşfedıyorlar. Yazıya soğukkanlı ama çarpıcı başlaytp, bir ustteki paragraftakı notalar ile ilişkiyı koparmadan giderek açılıp, değişık renklere kaçıp, çeşitiemeler yapıp, sonra fınale doğru büzulüp büzülup, iğne ucu gibi bıtmenın ne kadar doyumsuz bir keyıf olduğunu farkedıyorlar Yurt dışından bu koşeye katkıda bulunan, asıl ışlerı haber ıletmek olan muhabırler, ışte bu yuzden edebiyata kaçıyorlar. Çekoslovakya 1966 Bir çingene düğünu Tiyatro fotografçısı On dort yaşında ailesinin ve arkadaşlannın fotoğraflannı çekerek bu sanata ilk adımlannı atan Koudelka, Prag Teknik Üniversitesi'nde muhendislik öğrenirr.i gördükten sonra 1965'te Prag'daki "Theatre za Branou"da sahnelenen oyunların fotoğ raflarını çekti. Buradaki çalışması, onun daha sonralan benimseyeceği yontemin ipuçlarını da taşıyordu. Oyunun sahnelenişinin butun aşamalarında tiyatroda bulunmak istiyordu Koudelka. Onun fotoğraflaması için ozel provalar düzenleniyor, Koudelka prova sırasında oyuncular arasında gezinerek fotoğraflar çekiyordu. Bu alışılmamış çalışma bıçimiyle Koudelka başlangıçta oyunculardan tepki gor(Arkası 11. Sayfada) Çekoslovakya 1968 İşgalciler dışarı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle