18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER % 50'nin üzerinde tutmak, hele baa süper bonolarla bu oranı % 61 'e kadar çıkarmak, ote yandan korkordato öneren borçluya faizsiz bir ödeme dönemi tanımak, bu ekonomik çarpıklığın kendi içindeki tutarsızhğı ve çelişkisidir. İncelediğimiz bir olayda, bir borçlunun konkordato istemi, faizsiz olmak koşulu ile, 1 yıl ödemesiz ve ödemesiz süre dahil 5 yıl süre ile, % 65 ödeme koşuluna bağlanmıştır. Bu örnekte borçlu, borcunun % 65'ini 5 yıl vadeyle faizsiz olarak ödeyecek, bunu benimsemeyen azınlık alacaklıların başkaca hakları olmayacaktır. KAÇINILMAZ YOZLAŞMA, YANILTMA Bunun kabul etmeyen alacaklılarda yarattığı şaşkınlığı ve üzüntüyü, hakkaniyete uygun olup olmadığı, borçlunun gerçekten dürüst olup olmadığı konulannı bir yana bırakırsak, düzensiz bir ekonomik ortamda, bunun yozlaşması kaçınılmazdır. Ticari hayatın belki de argo sayılabilecek bir tanunı ile "naylon alacak ve naylon alacaklılar topluluğu'* sağlamak her an mümkündür. fcraîflas Yasası'ndaki cezai yaptırıma karşın, bunun tespiti bir hayü güç, hatta olanaksızdır. Çoğu kez alacaklıların işyerinden uzağında bulunan ve dağınık durumdaki alacaklıların, naylon alacakhları bulabilmeleri olanak dışıdır. Tüm yargılama aşamalarında, hem konkordato komiseri, hem icra tetkik yargıcı, hem de konkordatoyu onayan ticaret mahkemesi yargıcı yanıltılabilmektedir. Yargıçlar ne denli titiz olurlarsa olsunlar, kötü niyetlilerin ustaca oyunlanyla hazırlanmış belgelerin gerçeğe aykmhklanm bulmalan güçtür. ESKİMİŞ YASA Konkordatonun kötüye kullanılması olmasa, yasanın tanımıyla gerçekten dürüst borçlularca, kurallara uygun olarak sağlanmış olsa dahi, bu kurumun yarar sağladığına inanmıyoruz. 1932 yılında yürürlüğe girmiş bulunan Icralflas Yasası, 4 kez değişikliğe uğramış ve en son değişiklik 538 sayılı yasa ile 1965 yılında, yani bundan yaklaşık 20 yıl önce gerçekleştirilmiştir. Bu ise, eskime bir yana, yaşayan hukuka ayak uyduramadığı sorununu ortaya çıkarmaktadır. Elbette ki, ekonomik çarpıklık giderilirse, korktuğumuz tehlike de yerinde duracaktır. Ancak, bununla birlikte gerekli yasal düzenlemelerin yapılması şarttır. Yaşayan hukuku, kâğıt üzerindeki hukuktan ayırmak, ona canlılık vermek için değişiklikler yapılırken, yasanın kaynağına inerek ve ona zarar vermeden ve sayın Sami Selçuk'un tanımıyla "köksüzleştirmeden" (sayın yazarın Cumhuriyet gazetesindeki bir yazısından) yapmak gerekmektedir. Sayın Adalet Bakanı'nın açıklamasıyla, icra takiplerindeki direngenlik faizinin (temerrüt faizinin) banka faizi oranına yükseltileceğini gazetelerden öğVendik. Ayrmtılan bilmemekle birlikte, bir yasanın sadece bir tarafından ele alınması, bir "köksüzleştirme" örneği değil midir? Bununla birlikte, sayın bakanın bu kurumu da anımsamasını ve değişiklikler programına, fakat önerdiğimiz biçimde almasını dilemekteyiz. Çarpık Bîr Kurum: Konkordato Dürüst borçluları korumak, bazı alacaklıların öbür alacaklılara karşı haklannı bir ölçüde güvence altına alabilmek için iyi niyetle getirilmiş olan "konkordato" kurumu, yazık ki kötüye kullamlmaktadır. Bu eskimiş, yozlaşmış, kötüye kullanıîabilen kurumu kesinlikle yenileştirmek, değiştirmek gerekli. PENCERE Sarı 9 EKİM 1984 ŞEFİK AYDAR Eskişehir Barosu Avukatlarından Nedir bu kulağa hoş gelmeyen, ticari hayatımızdaki tehlike deyebileceğimiz konkordato? Hukukçu olmayan okurlanmız için, ayrınulara girmeden bu kurumu tanımlamalıyız: "Piyasa şartlanrun elverişli olmaması, işlerinin bozulması ve tahminlerinde yanılmış bulunan dürüst borçlunun, alacaklılanyla yaptığı bir anlaşmadır" diye tanımlar Prof. Dr. Baki Kuru. Hukuk alanındaki ötelci bılim adamlan da, genellikle bu tammı benimserler. BİR ÖRNEKLE AÇIKLAMA Böylece dürüst borçlu, borcunun en az *7o 50'sini ödeme koşulu ile, alacaklılarına bir öneride bulunacak. Belhli aşamalar arasında bu öneri, alacaklıların parasal ve sayısal çoğunluğuna göre, üçte ikisinin kararı ile işlerlik kazanacaktır. Örnek: Bay " A " 90 kişiye toplam 42 milyon lira borçludur. Konkordatonun işlerlik kazanması için, ödeme önerisi en az 21 milyon lira olmalı, ancak bu öneri en az "üçte ikisi" kuralı gereğince 60 kişi tarafından benimsenmeli ve bu 60 kişinin aJacak toplamı en az 28 milyon lira tutannda olmalıdır. Gerekli aşamalardan ve ticaret yargıçhğı tarafından onanan, kesinleşen karardan sonra, artık bu öneriyi kabul etmeyen 30 kişinin istemlerinin hiçbir değeri olmayacaktır. Dürüst borçlulan korumak ve bazı alacaklıların öbür alacaklılara karşı haklannı bir ölçüde güvence altına alabilmek için, iyi niyetle hazırlanmış ve yürürlüğe konrn>": "lan hıı kunım. ne yazık ki gittikçe kötüye kullanılmaktadır. Çarpık bir ekonomik düzenin, eskimiş kurumlan yozlaştırması doğaldır. Biraz düzenli ekonomik dunımlarda, böyle kötüye kullanılması kolay olan kurumların, sessizsedasız yerlerinde kaldığını görüniz. Ekonomik ortamda dalgalanmalar, carpıklıklar baş gösterince, bunlann hemen şaha kalktığını ya da kaldırıldıklarını görürüz. 24 Ocak Kararlan'run uygulanmasmdan sonra, konkordato istemlerinin arttığını ve bunun pek çok yerde kötüye kullanılmak istendiğini, boşluklardan yararlanılmak istendiğıni gözlemekteyiz. Bir yandan banka faizini Şimdiye değin sarı sendika deyimi çok duyulmuştur. Batı tarihinin siyasal sözlüğünde "sarı sendikacılık" önemli bir yer tutar. Nedir sarı sendika? Eğer bir işçi sendikası emekçinin haklannı savunacak yerde patronun hesabına çalışırsa sarılaşır. Böyle kiıii işleri parababalarından gizlice aldıklan banknotlaria yürüten kulağı kesikler, bir tür mafia gibi çalışırlar. Bizim demokrasi tarihimizde de sarı sendikacılık konusunda epey çeşitlemeler gördük, yaşadık, üstelik bir de deyim türetildi: Sendika ağaları.. Sendika ağası, işçinin sırtından geçinen, patronun uşaklığını yapan adam demektir. Sarı sendikacının daniskasıdır. Sermaye iktidarian bu adamlan gözetiıier, korurlar, kullanıriar, çok partili demokrasilerin özünü oluşturan emekçi eytemlerini yozlaştırıriar. Peki, emekçi kesiminde san sendikalar çok görülmüştür de sermaye kesiminde yok mudur? Yoktur. Parababası, işçi sendikalarında vicdanını cüzdanıyla değiştirecek kulağı kesikleri kolayca bulabilir, ama işçi sendikası, işadamları sendikasını nasıl kendisine bağlayacak? Suyun başını zaten holding babaları tutmuş, ülkenin para musluklan onlann elinde... Toplumların siyasal evrimi kimi zaman tarihin dalgakıranlarına çarparak köpükleniyor, kimi zaman limanlarına sığınarak duruluyor, kimi zaman açık denizlerinde fırtınaya dönüşüyor. Bu renk ve eylem cümbüşünde beklenmedik olaylarla karşılaşmak doğaldır. Türkiye. demokrasi seruveninde kısa sayılacak bir dönemde az şey yaşamadı. Şimdi yeni bir deneyimin ortasındadır Batı demokrasilerine oranla çok kısıtlı bir çerçeve içinde çok partili hayata geçmek için çabalıyoruz. Ne var ki "olağanüstü dönem"\n koşulları sürüyor. Daha genel kongresini yapamamış bir ANAP seçim üstüne seçim kazanıyor, ekonomik yaşamı kararnamelerle düzenleyebiliyor, "gözetilen hoklingier"e Hazine'nin akarlarını bağlayabiliyor, Türk parasının değerini ancak dünya savaşlarında görülebilecek biçimde düşürebiliyor, Millet Meclisıne ve parti grubuna aldırmadan bir avuç yantşadamı, yarıpolrtikacı kadrosuyia (dış politika, iç güvenlik, savunma, adalet konuları dışında) olmadık önlemler aiabiliyor. Peki, ANAP'ı siyasal bilimcilerin tanımladığı anlamda bir iktidar partisi sayabilir miyiz? • Sol muhalefet kesiminde bu soru daha ilginç bir nitelik kazanıyor. Çünkü sınırlı demokrasi çerçevesi içinde "olağanüstü koşullarda" biçimlenen, daha doğrusu biçimlendirilen sol, parlamento çatısı altındakı bölümüyle kocaman bir soru işareti oluşturuyor. Nedir bu soru işareti? Bilindiği gibi Mecliste sol kanada yayılmış HP (Halkçı Parti) ikiye bölünmek aşamasına gelmiştir. Bölümlerden birinin başında Sayın Necdet Calp, ötekinde Sayın Aydın Güven Gürkan bulunmaktadır Olayın çeşitli açıklamalan yapılabilir. Kimbilir? Belki de yerel seçımlerde HP tabanının SODEP'e kayması, hesaplaşmanın kökenindeki gerekçeyi yaratıyor. Bugün Türkiye'de ana muhalefet de parlamento dışındadır ki bu durum da Batı demokrasilerinde görülmeyen bir tablo oluşturuyor. Meclisteki HP'nin çatlaması tüm pariamentoyu etkileyecek gelişmelerin gebeliğini vurguluyor. • Ancak benim yanıtını merakla beklediğim soru şudur: Acaba iki kanada ayrılan ve kendi içinde bir hesaplaşmaya yönelen HP'nin hangi kanadı sarılaşacak? Çok yinelenen sağlıklı tanımına göre, Batının siyasal demokrasilerindeki öz, toplumdaki sermayeemek çelişkisinin parlamento çatısı altında hesaplaşmasından doğar. Sol partiler emeğin haklannı savunurtar, emekçi kitlelerine dayanırlar. HP'nin iki kanadından hangisi bu siyaseti özümseyecek? HP yönetimini ele geçirenler partiye "sarı" damgasını vurduklarında hem örgütün hem kendilerinin ölüm fermanlarını imzalayacaklardır; partmin yapısındaki bütün yurtseverlerin bu gidişe "Dur" demeleri gerekiyor. Dileriz ki iyikötü varlığını sürdüren parti, büsbütün saranp solmasın, hazan yaprağı gibi ağacından kopmasın, ayak altında çiğnenip çürümesin. Çünkü HP'ye düşen bir tarihsel gorev vardır ki yakında bütün çizgileriyle belirginleşecektir. HESAPLAŞMA BURHAJN ARPAD OKURLARDAN Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı sayın Vehbi Dinçerler'in gece okullarınm açdacağını bildiren açıklaması hepimizi sevince boğdu. Ancak gece okullarınm yararına inandığını belirten açıklamasınm devamında sayın Dinçerler'in bu uygulamanm öncelikle sadece Istanbul, Ankara ve izmir'de olacağını, daha sonra yaygınlaştırtlacağını açıklaması bizlerin bu umut ve sevincinin bir anda sönmesine neden oldu. Bu uygulamanm yaygmlaştırümasınm ne zaman, hangi şehirlerde nasıl olacağmın açıklamamasına, sehirler arasında böyle bir ayınm yaratılmasına ve diğer illerde oturan kişilerin bu okuma heveslerinin böyle bir uygulama ile gözardı edilip engeüenmesine hiçbir anlam veremeyip şüpheye düştük. Gece okulu uygulaması şehrimiz olan Mersin 'de daha önce başarıyla uygulanmıştı. Bu ay kayıt için müracaat Gece okulları vçın olmalı Hitler ve Ötesi... Milletlerin tarihinde değişik dönemler vardır. Ekonomıde parlak, ya da boğucu durumlar. Toplum açısından alabildiğine özgür, ya da eli kolu bağlanmış durumlar. Ekonomide parlak dönemlerde milletçe özgürlük bayramlan yaşanır. Ekonominin çıkmaza saplandığı dönemlerde toplum çoğunluğu tutsak yaşar. Yakın dünya tarihinde benzeri örneklerin en korkuncu Almanya'da yaşanmıştır. Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmış Alman İmparatortuğu, bunalımlar ve sarsıntılarla bir süre çalkalandı. Savaşı kazanmış olanların isteğine uygun imzalanmış barış anlaşması, Alman ağır endüstrisıni sınııiamıştı. Krupp ve benzerlerinin silah yapımcılığı yasaklanmıştı. Dış pazarlarını yitirmış, ağır endüstrisi felce uğramış Almanya'da işsizlik büyük boyutlara ulaşmıştı. Almanya uçuruma sürüklenıyordu ve partiler kıyasıya bir çekişme içindeydi. Büyük endüstrı para babaları durumdan yararlanmasını bildiler. Milliyetçi Sosyalist Alman İşçi Partisi (NSDAP) adlı partiyi yöneten Avusturyalı onbaşı Adolf Hitler'i desteklediler. Yığınları ucuzdan kazanmasını başaran Hitler, gittikçe daha çok Alman'ı sürüklüyordu. Führer 1933 seçimlerinde salt çoğunluğu gerçi sağlayamamıştı. Fakat sol partiler arasında işbirliğinin sağlanamaması, ihtiyar Cumhurbaşkanı Hindenburg'la tilki politikacı Von Papen ve ağır endüstri krallarının el altından anlaşması, bu arada uydurma bir mizansenle Reichtag yangını, Hitler'i başbakanlık sandalyesine getirdi. Hitler bununlayetinmedi;özgürlükçü, sol, hatta orta bütün politika örgütlerine şiddetli bir saldırıya geçti. Yüzbinlerce emekçi, düşünür, sanatçı, bilim adamı tutuklandı. Sınırın ötesine kapağı atabilmiş olanlar zorunlu sürgünler oluverdiler. Hitlercilerin baskı ve tedhişi 10 Mayıs 1933 günü son kerteye vardı. Alman külturünü yabancı kirlenmelerden arındırmak1 gerekçesiyle saldırıya geçmiş olan kahverengi gömlekli Nazi gençlik örgütlerinin başı çektiği 'Kitap Yakma' uygulaması, bütün korkunçluğuyla gerçekleşti. Kahverenkli gömlekliler, genel ve özel kılaplıkları ve yayınevlerini bastılar, kitaplan alanlarda ateşe verdiler. Alman dilı kültür ve edebiyatlarını yüzyıllar boyu onurlandırmış edebiyatçılar, düşünür ve sanatçıların eserleri Alman külturünü anndırmak' gerekçesiyle ateşe verildi. Sınırlar ötesine kaçmış olanlar, toplama kamplarının dikenli telleri arkasında insanlık dışı uygulamalarla hızla ölümlere sürüklendiler. Yaşama güçlerini yitirmiş olanlan 'gaz odalan1 ve fınnlar bekliyordu. Anti faşist ve anti militarist çağdaş yazartarın başta gelenlerinden Erich Maria Remarque, Nazi kamplannı konu edinen 'Hayat Kıvılcımı' romamnda şöyle anlatır: "Fırının kapaklarını açtılar. Kızıl alevler dışanya hücum etmişti. Düz ve demir sedyeleri bir davranışta ateşe doğru turtular. İçlerinden biri: 'Fırın kapaklarını kapayın!' diye bağırdı. 'Çabuk kapayın!' İki tutuklu, ağır kapakları ittiler, ama kapaklardan biri yine geriye geldi. Berger, kadın cesedinin canlanıyormuş gibi bir an, nasıl da doğrulduğunu dehşetle gördü. Alev alev yanan saçlar, vahşi ve sarımtırak bir kilise ulusu başının ışıltısı gibi, başı bir anda sarmıştı. Sonra, kapak ikinci kez sımsıks kapandı. Şimdiye değin cesetlerin giysilerini çıkarmaktan gayri bir şey yapmamış olan bir tutuklu, pek ürkmüştü: 'Bu da nesi?' diye sordu. 'Yoksa hâlâ yaşıyor muydu' Berger, kısık bir sesle: 'Hayır' dedi. 'Sıcağın etkisinden...' Fırının sıcak rüzgârı cesedin boynunu adeta yalamıştı. Hatta gözleri bile yanmış gibiydi. 'Her zaman böyledir. Adeta hareket ederler!' dedi." Çoğu yıllarını Almanya dışında zorunlu sürgünlerde geçirmtş olan şair Heinrich Heine bu olaylardan şöyle bir yüzyıl önce korkunç gerçekleri haber vermişti: "Kitapların yakıldığı yerlerde insanlar da yakılır." 1933 Almanya'sında önce kitaplar yakıldı. Sonra kamplar kuruldu. Kampların gaz odalarında boğularak öldürülen insanlar, özel fırınlarda yakıldı. Korkunç gerçeğin ilginç bir yanı vardı. Böyle olaylar geçtiğini hiçbir Alman bilmiyordu! Yakılan insanlann ağır ve boğucu kokularını bile duymamışlardı. Nurnberg duruşmalan sanıkları da böyle şeyier bilmiyorlardı. Ne var ki, kafalarını darağacına uzatmaktan kurtulamadılar. edip şehrimizde açılmayacağı gerekçesiyle geri çevrildiğimizde bizim durumumuzda yüzlerce arkadaş olduğunu gördük. Ayrıca Mersin 'deki lisenin gece eğitimi için hazır olduğunu, ancak bakanlıktan emir beklediğini öğrendik. Gündüz çalışmak durumunda olup gece okumak isteyen öğrencilere gereken ilginin ve anlayışın gösterileceği inancmdayız. MERStN'DEN BİR „ . . GRUP ÖĞRENCİ Yüzyıla yakın yasamı içinde paraya tapmamış, politikanın pis batağında cüceleşmemiftir. Geçici bir makam uğruna bilimi ucuza satmamıstır. Binlercesinî yetistirdiği, kendisinin de içinden geldiği, kökeni Mustafa Kemal Güneşi'nin sıcaklığıyla kaynayan ÖZERK üniversitelerimize ihanet etmemiştir. Bu kutsal kurumlar üstüne oynanan oyunlan, o güzel TÜRKÇE'siyle bozmaya kalkışmıstır. Anasınm ak sütü gibt O 'nun olan adının önündeki Ord. Prof. Dr.sanı, üniversitelerimizin "Mekteplere" dönüştürüldüğü savıyla silip atmıştır. Kimileri özünde olmayanı var gösterebilmek için koca bir ulusun geleceğiyle oynarken, bu onurdan kurulu yapıt, bu bilim yuvalarmın onuru uğruna kendinde olanı vermekten çekinmemiştir. Yazı yazmanın çilesini bilen biridir. Tam 50 yıl belki dahc çok yazı yazmak ne demektir! Hem de nasıl yazı! Geleceğe yönelik bir çift göz. Karanlıktan sıynlmış, Samsun Güneşi'ne karışmıştır. O'nun sıcaklığıyla yanmış, O 'nun aydınlığını benimsemiştir. Bu kişi, gittikçe devleşmis, bir bilim küpü, bir bilim güneşi olmustur. Nice bulutlar kaplamıs önünü, ışığırn siumemiştir. Aysbergler yürümüş üstüne, sıcaklığını söndürememistir. Bu bilim erinin adı: HIFZI VELDET VELtDEDEOĞL U 'dur. 80 lık bir genç devrimci Ya o kitaplar? O güzelim TÜRKÇE'ye büyük katkı? Biz, nice kitapsız Prof. olanlan da biürizŞimdi Arapçaya özenen benim zavallı kardeşim. Bunca yudır okuruz, hangimiz Fransızcayı iyi biliriz? Hangimiz ıngilizceyi, Almancayı, ltalyancayı biliriz? Evet, hangimiz Arapçayt biliriz? Türkçeyi bilir miyiz, TÜRKÇE'yi? Işte bu onurdan kurulu kişi, biliyor. Bu Hıfzı Veldet Velidedeoğlu biliyor. Isterseniz bir düşünelim insanca. Hangi güçle bu bilim güneşinin bugünün Türkçetine aktardığı Söylev'i (Atatürk'ün o ölümsüz yapıtını) okullara sokmuyoruz? Düşünün Hıfzı Veldet, 80'inde öz TÜRKÇE'dir. Oysa nice 40'lıklar Osmanlıca! Bu ulus, Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU adıyla sürekli onur duyacaktır. FEHMt SALIK Emekli öğretmen BüyükçiğliİZMİR DUŞUN Ekim '84 • Aylık Dergi • 250 Lira Kıyamet Böyle Kopacak/Osman Gürel CAN YÜCEL: Şiirler ONAT KUTLAR: Çevirmen Geoffrey Hill'den Şiirler/Cevat Çapan ARSLAN 8AŞER KAFAOĞLU Ekonomıde Neler Oluyor? Mılton Friedman ve Sendikalar Şiir Çalışmaları/Süreyya Berfe FİLİZ ALİ: 194O'lı Yıllardan Bu Yana Müzikli Anılar Kültürel Yozlaşmanın Arılaki Bovutu/Refık Zerengil KEMAL ÖZER Yıllardır Kültür Politıkaları ve Kültür Bunalımlan/Ahmet Cemal Don Kişot ya da Tarihin En Büyük Enayisi/Baki Uğur GENCAY GÜRSOY: Çevre Kültürü ERDOĞAN ALKAN: Gezginler MELIH CEVDET ANDAY'la Söyteşı/Seyyıt Nezir "Tanıdık Dunya" Üstüne/Sennur Sezer BARBIE DOSYASINDAN SAYFALAR (SternHistoriaNewsweek) Fransa'daki Gestapo Şeflerinın Çoğu Kurtuldu/Historia Nazi Savaş Suçlularına Hoşgörunün Anlamı Sönmeyen Sanat Ateşi: AMATÖR TİYATRO/Düşün OBEN GÜNEY: Amatör Tiyatrolann Gerçeğı YILMAZ ONAY Amatör Tiyatronun Yerı ve Zorunluluğu CEVAT ÇAPAN: Gençlik TiyatrolanTiyatro Şenlikleri MEMET FUAT: Her Yer Tiyatrodur Amatör Tiyatroda Unutulmaz Bir Deney: Genç Oyuncular üselerarası Tiyatro Şenlığınden/Mustafa Aslan Klasik Mıtolojı ve Antık Tragedyalar/Mehmet Refik VECDİ SAYAR: Mevsım Başı Notları OKTAY AKBAL: Küçük Paşa Anıları ERENDIZ ATASÜ: Huzün Edebiyat Estetiği/Horst RedekerAzız Çalışlar Bilgin İle Öğrencısi/Adnan Özyalçıner Derek Patmore'un Yaptığı Azızlik/Hasan İ.Dinamo MURATHAN MUNGAN: Boyacıköy'de Kanlı Bir Aşk Cinayeti Şairler Panayırı/Mehmet Müfit Imge ve ŞıirA/eysel Öngoren Donüşüm/Halil ibrahim Bahar ABDULKADIR YÜCEUMAN'la Spor Üstüne Birlikte Yarışsalardı (L'Equiplntl Herald Trıbune) ABD Basınında Los Angeles Olimpiyatları SatrançBrıç/Serdar Çetik KarikatürDesen: Ferruh Doğan, Necati Abacı, Raşit Yakalı, Tan Oral Sl\AV\ DOĞRU ŞINAVA DOĞRl'ya abone olun, hem tasarruf edin,hem armağan kazanın. İsterseniz güzel bir kitap, isterseniz Cumhuriyet Kitap Kulübü üyeliği... (Cumhuriyet Kitap Kulübü üyeleri önce kartlarıyla 640 sayfalık ve kutu içindeki kataloglarını alacaklar. her kitap aldıklannda da armağan kazanacak ve ındirim hakkını elde edeceklerdir.) İSTANBUL SU VE KANAlJZAŞYQN İDARESİ GENEL MÜDURLÜĞUNDEN DUYURU SIMAVA D O Ğ R l 32 sayfa, 100 TL. Abonelere 38 sayı 3.400 TL. Aşağıdakı tormu doldurun. kesın ve SI>AV A D O £ R U Abone Servtsı Turkocağı Cad 39/41 Cağaloğlulstanbul adresıne postalayınız. Adı LıseAdres: Abone ücretı: 3.400 lirayı İstediğim armağan: Kitap sayılı posta havalesıyle gönderdim. Kitap Kulübü üyelığı İmza: soyadı Yaş:. ÇEŞİTLİ CİNS VE MİKTARDA CIVATA KAPALI TEKLİF ALINMAK SURETIYLE SATIN ALINACAKTIR. SIINAVA DOĞRU ya abone olmak istiyorum. tdaremiz gereksinimi çeşitli cins ve miktarda avata kapalı fiyat önerisi alınmak suretiyle saun abnacaktır. 16 Ekim 1984 salı günü yapılacak olan dvata ihalesine ait tahmini tutar 1.325.000 TL., geçici güvence 39.750. TL.'dir. Ihalemize ait teklif şartnamesi ve malzeme listesi, teknik şartname ve teknik resım idaremiz veznesinden Ocreti karşıhğında satın alınabilir. Limit dahili banka teminat mektubu dışında nakit, bloke çek, tahvil veya özel kanunlannda teminat olarak kabul edilebileceği belirtilen her türlü menkul kıymetler şeklinde verilmek istenen geçici güvencelerin 15 Ekim 1984 pazartesi günü saat 16.00'ya kadar Muhasebe Müdurlüğüne yatırüarak karşılığında alınacak makbuzun dış zarfa konulması gerekmektedir. thaleye iştırak edecek fırmalar teklif zarfını en geç 16 Ekim 1984 salı günü saat 11.00'e kadar Beyoğlu Istiklal Caddesi 379 No.da tdaremiz Oenel Evrak Müdurlüğüne verecekler ve saat 14.00'te komisyonda hazır bulunacaktır. Postada vaki gecikmeler dikkate alınmayacaktır. Idare 2886 sayılı Devlet thale Kanunu hükümlerine bağlı olmaknzuı ihaleyi yapıp yapmamakta, dilediğıne kısmen veya tamamen yapmakta ve ertelemekte serbesttir. Basm 25428 (Hangisini istıyorsanız yanına işaret koyun.) Çağdaş Yaymları Prof. H.V. Velidedeoğlu'nun Söylev (Cilt 1 ve 2) 500. Söyley (Cilt: Belgeler) 300. Ailenin Çilesi: Boşanma...300. Yol Kesen Irmak 350. Yayınevimizde mevcudu bulunan kitapları: YETENEKLj VE TECRUBEU ARANIYOR FİZİK ÖĞRETMENI TL. TL. TL. TL. İÇırağan Cad. 71 Beşiktaş Tel:161961316184 66| Enerji tasarrufunda yarın geç olabilir FEN BİLIMLERİ MERKEZİ BUTUN BAYILERDE
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle