18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER mızın tümü bu konuda açık seçik bir kanıya, anlayışa varmalıdırlar. Çünkü bugün biliriz, halkı büyük bir etki altında tutan dinler, aydın kişiyi ondan soyutlayabilmiş, uzağa düşürebilmişlerse, bunun önemli bir nedeni, aydın kişinin din kurumunu gereken ciddiyetle ele almamasıdır. Sözgelişi, bir bid'atin "Hasene" mi, yoksa "Seyyie" mi olduğunda şeriat ilkelerine göre karara vanlacaksa, tümü bid'at olan bilimsel buluşlann değeri artık akıl ile ölçülemeyecek demektir. Aklın temsikisi durumunda olmalan gereken aydınlann, buna ilgisiz kalmalannı nasıl açıklayabiliriz? Buna karşı, gerçi bilimsel ilerlemeleri artık hiçbir yerde dinsel ilkelerin durduramadığı öne sürülebilir; ama bilim ve din ilişkisi bugün de tarihteki önemini korumaktadır bence. Hele reformunu gerçekleştirmemiş dinlerin geçerli olduğu bölgelerde bu Uişki daha da günceldir, çünkü bunlar yaşamı büyük ölçüde etkilemekte ve biçimlendirmektedirler. Bu bakımdan, tlhan Selçuk'un değindiği konuyu, bir bilim din ilişkisi oJarak genellemek hiç de yanlış ya da abartma sayılmamahdır. Sormalı ve anlamahyız: Dine aykırı olan araç ve gereçler var mıdır, varsa hangileridir ve niçin? Yukanda bilim ve din ilişkisinin tarihteki önemli yerinden söz ettim. Batı'da bu yer, kanlı bir savaşım alanı olmuştu. Çok tanrılılığa inanmadığı için Sokrates'i zehirle öldürdüler, Demokritos'u Abdere'den, Herakleitos'u Efes'ten kovdular, Galileo Galilei'yi hapse attılar, Kampanella'ya işkence uyguladılar, Giordano Bruno'yu Roma'da, Vanini'yi Toulouse'da ateşe attılar, Cenevre protestanlan tanrıbilimci hekim Michel Servet'yi yaktılar. Yahudi hahamlan Spinoza'yı taşa tuttular. Descartes, kilisenin koğuşturmasından kurtulabilmek için Hollanda'ya kaçtı, Darvvin mahkemeye verildi... Bu bilinen olaylan yazmamın nedeni, Batıda bilim özgürlüğünün hiç de kolay kurulmadığını ansıtmaktadır. Eğer bugün orada kilise bilime karşı anlayışlı davranıyorsa, dogmalann bilim karşısında yenilgiye uğramasındandır bu. Biz akıl ile dogmanın açık çatışmasını o uygarlığın tarihini incelerken öğreniyoruz, yaşamadık. Gerçi Osmanlı tarihinde de bilim adamı kıyırnı olmamış değildir; ama bu kıyım, bilimsel ilkelerle dogmalar arasında açık seçik bir çatışmaya varmadığı için, biçim değiştirerek sürüp gitmiştir. Molla Lütfi, dinsel ilkelere karşı bilimi savunmuş değildi, dine bağlılığı biçimsel değil, içten olduğu için öldürüldü. Mezhep kavgalannı burada ele almak gereksiz olur. Özetlersek, Osmanlı tarihindeki bu tür olaylar, özgür düşüncenin ne demek olduğunu anlamamıza yaramamıştır. Oysa Batı'daki bilim dogma çatışması sadece bilimin utkusu ile sonuçlanmamış, özgür düşüncenin bilincine vanlmasmı da sağlamıştır. Bunun gerçekleştirilemediği yerde, her türlü düşünce suçlandırüabilir. Başka bir deyişle, konu yalmzca din bilim ilişkisi konusu değildir, aklın özgürce kullanılıp kuüanılamayacağı konusudur. Batıda akıl, dinsei dogmalar karşısında kendisini sınayarak bu özgürlüğe varmıştır. Böyle bir sınamanın gerçekleştirilemediği yerlerde ise düşünce özgürlüğü, biçim değiştiren dogmalann kurbanı olmayı sürekli yaşar. Dini yermek değil, açıklamak gerekir; bunun için de toplum materyalizm idealizm tartışmasını yaşamalıdır. Yaşamadık Geçen haftaki yaalanndan birinde Jlhan Selçuk, din adamlanmızın radyo ve televizyonda Kur'an okunmasına başlangıçta karşı geldiklerini ansıttıktan sonra, bugün aynı çevrenin, minarelere hoparlör konmasında hiçbir sakınca görmediğine değiniyordu. Dahası, hoparlörün aşağıdan işletilebileceği göz önüne almdığında, raüezzinlerce tırmanma zahmetine katlanılmayacak olan minarenin işlevi konusu kendiliğinden ortaya çıkıyordu. Çok önemli sorunlardır bunlar; ama din adamlarımızın bu sorunlan kamuoyu önünde açıkça tartıştıklarına hiç tanık olmuyoruz. Bu yüzden de kendi kendimize sormak zorunda kalıyoruz: Radyo ve televizyona başlangıçtaki karşı koma, eğer bunların gâvur buluşu olduklan gerekçesi idi ise, bu gerekçeye sonradan hangi nedenle boş verildi? Bununla bitmiyor; hoparlöre canla başla sanlındığında, bu aracın da gâvur bulusu olduğu nasıl görmezlikten gelindi? Bu sonılara açık seçik yarutlar veril PENCERE 26 EKÎM 1984 MELİH CEVDET ANDAY mesi gerekmez mi? Eğer bize tslamın, bilimsel ve teknik ilerlemelere uyan bir din olduğu söylenirse, ortaya büsbütün karmaşık sorunlar çıkacaktır. Sözgelişi, bilimin, tekniğin yeni buluşİanna uyup da, sağtöresel konularda bir beş yüz yıl öncesine bağlı kahnması gibi. Bilimin, tekniğin yeni buluşlanna uyulunca, töreler eski yerinde kalabilir mi? Bunlar arasında bir etkileşim yok mudur? Konuşulmuyor, tartışılmıyor. Islamın çağdaş yaşama nerede uyup, nerede uymayacağı açıkça bilinemiyor. Bunu din bilginlerimizden beklemek hakkımız değil midir? Zamana ve çevreye uyulacak mı, uyulmayacak mı? Burada Islamın belli başh tartışma konularından biri olan "Bid'at" sorununa geliyoruz ister istemez. Bu Arapça sözcük, kısa yoldan çevirmeye kalkarsak, "yenilik" demektir. İslam dininde Muhammed peygamberden sonra ortaya çıkan ilkeler ve âdetler. Muhammed Peygamberin bu dini tam bir yetkinlikle tamamladığma inananlar, "bid'at"a karşıdırlar, hiçbir yeniliği ve değişikliği benimsemezler. Zamamn ve çevrenin koşullanna uyulması gerektiğini ileri sürenler ise "bid'at"tan yanadırlar. Ama bu aynm pek de kesin değildir. Örneğin "minare"yi bid'at sayacak mıyız, saymayacak mıyız? Bid'at ise, nasıl bir bid'attır minare? Çünkü bilindiği gibi bid'at da iyi ve kötü olarak ikiye ayrılır: Bid'ati Hasene, Bid'ati Seyyie. Imdi radyo ve televizyondan Kur'an okunması, ya da minarelere hoparlör konması Bid'ati Hasene midir, yoksa Bid'ati Seyyie mi? Sana ne, diyeceksiniz. Açıklayayım: Ülkemizde uygulanan tslami ilke ve kurallarda tutarlılık aramak, beni birçok bakımdan ilgilendirir: Belki bir yaşama biçimi olarak, toplumun gidişini etkileyen bir güç olarak, sağtöresel bir değerler sunucusu olarak. Ama bütün bunlar dönüp dolaşıp dinin bilimle ilişkisi konusunda düğümlenir. Dine inansın ya da inanmasın, aydınları Dev miyiz, cüce mi? Son günlerde kimi politikacının dilinde, kimi yazann kaleminde, kimi devlet adamının ağzında, kimi bilim adamının açıklamasında birbirine benzer sözler yineleniyor: Güçlü olmarnızj istemiyorlar... 50 milyonluk bir deviz... Bizden korkuyortar... Dev uyanıyor... Ben de hem kendi kendime soruyorum, hem çevreme arada sırada danışıyorum: Bizden kim korkuyor? Dev eskiden niçin uyuyordu? Şimdi neden uyanıyor? Dogru dürüst yanıt alamıyorum; canım sıkılıyor; ama devleşme hevesimizden hoşnutum. • Neden? Çünkü biz çocukluğumuzda kendine güven duygusu içinde yetiştirilmiştik: Bir Türk dünyaya bedeldir... Tam bağımsızlık... Türk, övun, çalış, güven... Sonra ne oldu? Anadolu'da 12 milyon kişiyken düvett muazzamsfya karşı bağımsızlık savastnı kazanıp Cumhuriyet devtetini kuran biz, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kişilik değiştirdik, boynumuz bükuldü: Amerikasız yaşayamayız.. Yabancı sermaye olmadan şuradan şuraya bk adam bile atamayız. Tam bağımsızlık komünistiiktir... Yaşadığımız çağda ya Amerika'nın ya da Sovyetler'in kucağına oturulur... Bereket versin üreme gücümüz yerfi yerindeydi. Biz tam cüceleşirken nüfusumuz patladı; Anadolu'daki insan yığınağını dört katınaçıkardı. Bu sürecte sanayi patlaması otmadığından nüfus patlaması işsiziik patlamasına yol açtı. Yatırımlarta işslzlik, zenginlikle yoksulluk arasındaki ters orantının makası yıllar gectikçe açıldığından siyasal patlamalar da birbirini iztedi. Amerikan Doları 280 kuruşken 28 milyonduk, Amerikan Doları 470 liraya biz de 47 mityona ulaştık. Nüfusumuz büyüdükçe ve paramız kuçükJükce yabancılar ne yapacağımızı, ne edeceğimizi, ne zaman oturacağımızı, ne zaman kalkacağımızı daha yakından denetlemeye başladılar. Yabancı kurullann ve uzmanlann biri gidip biri geliyor, paramızı, faiz oranlanmızı, bütcemizi, planlarımızı, yatırımlanmızı, projelerimizi, maliyemizi adım adım denetliyorlardı. Onur kıncı bir duruma düşmüştük... Cüceteşmiştik. 12 milyonken devleşen Anadolu, 50 milyona ulaşırken nasıl cüceleşirdi? İnanılmaz bir şeydi bu; ve tepkilerini de yavaş yavaş göstermeye Daşiadı; dıpten gelen dalga gibi alttan gelen itici güç, yeni özlemlerde yeni sözler aramaya başladı: Dev uyanacak... Bizden korkuyortar... GüçJüyüz... Mınidanmalann homurtulara dönüşmesi sürecini de yaşıyoruz; çünkü cüceleşirsek bir büyük devletin kucağına oturmadan yaşayamayız; devteşirsek hiçbir yabancı devletin kucağana sığamaytz. Bugün çağdaş uygarlık düzeyinden oldukça geride kakjığımız söylenebilir; ama bu yöne doğru atılım yapabilecek birikimden yoksun olduğumuz söyienemez. Ya dev olacağız... Ya cüce. RAHMIKUMAŞ Eğitimci ve Hukukçu ARADABIR Gokbilimi Okutulmalı Gök ctsimlerinin konumlannı, fizik ve kimyasal yapılannı araştıran bilime, eskiden Arapça'dan bozma olarak "Felekiyat", sonrada Yunanca kökenli "Astronomi" diyegeldik. Terimlerin Türkceleştirilmesi akımı gereği, bugün söz konusu bilime Gökbiiimi demekteyiz. Gokbilimi, aynca gök cisimlerinin devinimlerini, biribirterine olan uzaklıklarını da inceler. Gokbilimi, bilimlerin en eskilerindendir ve daha çok bir gözlem bilimidir. Bu bilimin temei yöntemi gözlem olmakla birlikte, matematik, fizik, kimya, biyoloji ve jeoloji adındaki fen bilimleri de gokbilimine yardımcılık işlevi görürler. Ülkemizde yürürlükie olan Milli Eğitim düzenine göre, her Türk çocuğuna iyi bir yurttaş olmak için gerokli temel bilgi, beceri, davranış ve alışkanlıkları kazandırmak okullann başlıca ödevterindendir. Her Türk çocuğu ilgi, yetenek yönlerinden yetiştirilerek yüksek öğrenime hazırianmalıAr. Bu alanda, yasa gereği, Milli Eğitim Gençlik ve Spor BakanItğı Eğitim ve Oğretim Kurulu (Talim ve Terbiye Heyeti) bakanlığın bilimsel dantşma kurulu olarak göreviidir. Bu kuruldan yeterince yararlanılmadığı, daha doğrusu bu kurulun çoğu zaman kendisinden umulan yarara lers biçimde savsaklandığı da ayn bir gerçektir. Oysa bu kurul, her aşamada genel ve mesleki okullann oğretim izlencelerini hazıriayarak Milli Eğitim Şurası'nın incelemesine vermekle yükümlüdür. Yakın geçmişten bir haberi anımsatayım; 13 Şubat 1981 günlu Cumhuriyet Gazetesi'nin birinci yüzünde şu haber verilmekteydi: "TÜBİTAK tarafından düzenlenen ve iki gündür Adana: da Temel Bilimler Fakültesi'nde süren 'Uzay Bilimleri Kongresi'nde çeşitli uzay ve meteorolojık yapı ile olaylan tartışılmış, bu arada, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah Kizılırmak'ın (x) astronomi derslerinin liselerde yeniden okutulmasmın sağlanması konusunda verdiği önerge tartışılarak kabul edilmiştir." Bilindiği gibi, 1968 yılına gelinceye dek lise ve dengi okullarda gokbilimi zorunlu ders olarak okutuluyordu. Bu yıldan sonra ise, "seçimlik" ders durumuna sokulduğundan, eyiemli olarak öğretirnden kaJdınlmış oluyordu. 1973 yılında çıkarılan 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasası eğitimimizin temel ilkelerini sıralarken i a maddede "bilimsellik"i öngormektedir. "Her asama ve türdeki ders izlenceleri ve eğitim yönternleriyte araç ve gereçteri, büimseNik ve teknotojik ilkelere ve yeniliktere, çevre ve ülke gereksinimlerine göre sürekli olarak gelişme ve yenileşmenin sağlanması, bilimsel araştırma ve değerlendirmelere dayalı olarak yapılır. Bilgi ve teknoloji üretmek ve kültürümüzü gelistirmekle görevli eğitim kurumlan, gereğince donatılıp güçlendirilir, bu yöndeki çalışmalar maddi ve manevi bakımdan özendirilerek desteklenir." V&ryüzünde uzay bilim alanlannda ilerleme oiurken, gokbilimi kesiminde var olan ve ortaya çıkan geUşmelere liselerin kapalı tutulması, eğitimle ilgili yasalann öngördüğü bir durum değildir. 1968 ydından bu yana eğiîimde öngörülen uygulama ise Türkiye'de birgerileme niteliğindedir. Hatta Türk bilim yasamında bu yönüyte bir boşluk söz konusudur. Gokbilimi derslerinde "nelerin okutulacağı" bu bilimin "nelerden söz açtığının" belirlenmesiyle açıklığa kavuşmuş olur. Gokbiliminin kımi konularının adlannı saymak bile, bu bilimi liselerde ders olarak okutmanın ne gibi yararlar sağlayacağını da ortaya çıkarır: Yaşamamız "güneş'e bağlıdır. Gündüz, geoe, mevsimler güneşle bağlantıhdır. Güneşin, ayin doğup batması; aytn evreleri; güneş ve ay tutulmalan gibi olaylar ilk insanlann dikkatlerini cekmişken ve insanlık bu yönde sürekli gözlem ve araştırma içirtde bulunmuşken; ülkemizde bugün bilim öğrenme çağındaki gençlerin ilgisini çekmez mi bu konular? Bu dersi seçimlik ders durumuna sokanlara göre "çekmiyor" demek ki! Oysa gerçek hiç de böyle değildir. Televizyondaki gökbilimle bağlantılı kurgu bilim izlencelerini gençler ve hatta çocuklar bile buyük bir ilgiyte izlemektedirler. Bir lise öğrencisi için gökbilimin başlıca konulan yer, ay ve güneş olmalıdır Güneş dizgesi öğretilmelidir. Belli başlı gök cisimlerinin biçimleri, büyüklükleri, yüzeyleri, yapılan ve geçirdikleri gelişmeler incelenmelidir. Gokbiliminde ilk olarak "teleskop" tanrtılmalıdır. Çünkü gokbilimi daha çok bir gözlem bilimidir. Teleskop da bu yöntemin en iyi aracıdır. Günümüzde bu aracın gelişmiş biçimi radyo teleskoptur. Gokbilimi alanında bugün varılan yer çok önemlidir. Bu bilimde elde edilen sonuçlar tüm insanlıkça ilgryie izlenmektedir. Son yıllarda uzaya gönderilen yapma uydular, uzay gemHeri ile ilgili çaltşmaiar basının, radyo ve televizyonun önemli haberieri arasmda yer alırken Türk ortaöğretim kurumlannın bu alanlara kapalı kalması açıkça bilime ihanettir. (x) Üniversiteden uzaklaştınlan bu değerli bilim adamımız bir yıl önce rahmetli oldu. cam sanayii a.ş. anadolu ACS VEFAT ve BAŞSAĞLIĞI Kurulumuz emekli üyelerinden FAHRİ HESAP UZMANI I. TERTİP TAHVİL SAHİPLERİNE Şirketimiz tarafından ihraç edilmiş Vo 40 brüt faizli I. tertip tahvillerin 1984 yılı faiz odemeleri 5 nolu kuponlar karşılığında, anapara odemeleri ise asagıda belirtilen tahvüler karşüığında 26 Ekim 1984 tarihinden itibaren, TÜRKİYE ŞİŞE VE CAM FABRtKALARl A.Ş.'nin Camhan, Barbaros Bulvan No: 125 BalmumcuBeşiktaşlstanbul adresindeki merkezinde ve TÜRKİYE İŞ BANKASI A.Ş.'nin lstanbul'da Menkul Kıymetler MUdürlüğü'nde yapılacaktır. Gerçek kişilere ödenecek faizlerden Vo 10 gelir vergisi stopajı yapılacaktır. 12 Kasım 1984 akşamma kadar yazılı başvuruda bulunan tuzel kişilere ise stopajsız ödeme yapılacaktır. 26 Ekim 1984 tarihinde numaralarının son iki rakamı: 06, 07, 08, 09, 10, 21, 22, 23, 24, 25, 31, 32, 33, 34, 35, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80, 86, 87, 88, 89, 90, 96, 97, 98, 99, 00 olan tahvillerin tamamı itfaya uğramıştır. Tasarruf sahiplerinin bilgilerine sunulur. HALÛK UĞURLU'yu kaybettik. Cenazesi 26 Ekim 1984 Cuma günü (bugün) öğle namazını müteakip Erenköy Bağdat Caddesi Galip Paşa Camii'nden kaldırılacaktır. Merhuma Tann'dan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dileriz. MALİYE HESAP UZMANLARI DERNEGİ SONBAHAR FESTİVALİHIDÎV KASRI, Çubuklu 28 EKİM PAZAR 1984 Klasik Batı Müziği Pasta, Büfe, Çay. Festivale katkı 1600 TL. Davetiyeler sadece DERNEK MERKEZİNDEN alınabilir. Maharishi Birleşik Alan Teknolojisi, kişisel ve toplumsal yaşamın yanhşsız, sorunlardan an, mutluluk içinde yaşamasını sağlayan doğal, uygulaması kolay bir bilinç teknolojisidir. TANTTMA KONFERANSLARI: Her çarşamba saat 14.00'te, her çarşamba 19.00'da, her cumartesi 14.00'te. (Gıriş serbesttir) MAH ARİSHt BİRLEŞİK ALAN TEKNOLOJİ DERNEĞİ: Maçka Cad. Maçka Palas 41/7 Teşvüdye/İsL Tel: 147 10 05 147 64 73 ENERJt VE TABİ1 KAYNAKLAR BAKANLIĞI DEVLET ŞU ÎŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ANJPU^ DSJ XIV. BÖLGE MÜDURLÜĞUNDEN • 1 Bölge Müdürlüğümüzün 1984 yılı yatınm programı ve uygulama planında bulunan "K.Çamlıca Acil Personel Konutları II. Kısım tnsaatı" işi 2886 sayılı Devlet thale Kanunu'nun 35. maddesinin (a) fıkrasma göre kapalı teklif usulü ile ve bırim fıyatlann her biri için geçerli olmak üzere işin türaüne indirim vennek suretiyle ihaleye konulmuştur. 2 K.Çamlıca Acil Personel Konutlan II. kısım insaatı, 6 blok (her blokta 7 daire olmak üzere) konut, bir kreş binası, bir danışma binası ile yol ve otoparklan kapsar. 3 tşin tahmini keşif bedeli 400.000.000. TL. olup, geçici teminatı 12.000.000. TL.dir. (geçici ve kesin teminat mektuplan usulüne uygun ve limit içi olacaktır.) 4 thale 10.12.1984 pazartesi günü saat 14.00'te Libadiye Caddesi DSİ Tesisleri K.Çamlıca/Usküdar adresindeki DSİ XIV. Bölge Müdürlüğü binasında toplanacak olan ihale komisyonu tarafından yapılacaktır. 5 İhale tasansı dosyası DSİ XIV. Bölge Müdürlüğü Proje ve Inşaat Fen Heyeti Müdürlüğü'nde 31.10.1984 tarihinden itibaren çalışma saatleri içinde imza karşıhğmda ve bedelsiz olarak görülebilir. 6 lstekli şahıs veya şirketlerin DSİ XIV. Bölge Müdürlügü'ne 9.11.1984 cuma günü saat 17.30'a kadar dilekçe ile muracaat ederek ihaleye katılabilmek için yeterlık belgesi istemeleri ve dilekçelerine aşağıdaki belgeleri eklemeleri gereklidir. a) Bayındırlık ve Iskân Bakanlığı'ndan ahnmıs (B) grubundan en az bu işin keşif bedeli kadar işin ihalesine girebileceklerini göstenr müteahhitlik karnesinin aslı veya noterden onaylı örneği, b) 1984 yılı vizesi yapılmış Ticaret ve Sanayi Odası belgesi (Aslı veya Noterükçe onaylanmış örneği), c) Yapı araçlan bildirisi. Bildiride gösterilen ana inşaat makinelerinin istekliye ait olduğunu kanıtlayan belgeler veya kiralanacak ise kiraya veren şahıs veya firmadan alınraış noterden tasdikli taahhütname ile makine ve techizatın kiraya verene ait olduğunu kanıtlayan blgeler ve işin baslangıeından iş bitimine kadar şantiyede hazır bulundurulacağına dair uygun olarak tanzim edilmiş taahhütname, d) Mali durum bildirisi. Serbest mevduat ile kullanılmamış nakit krediler toplamı, işin keşif bedelinin % 10'undan az olmamak üzere ilan tarihinden sonra alınmış usulüne uygun banka referans mektubu, e) Taahhüt bildirisi: Son beş yılda bitirilmiş ve dilekçesinin veriliş tarihinde adına taahhüde baglanmış veya bağlanacak olan işlerle ilgili bilgileri (hangi kuruluşa taahhüt edildiği, keşif bedelleri ile ikmal tarihlerini) ıçeren iş bitirme listesi ve ekinde iş bitirme belgelerinin asılları veya noterden onaylı sureüeri, 0 Teknik personel bildirisi. Bu işte çalıştırılacak teknik elemanlarm listesi (Noter tasdikli taahhütnameleri, noter tasdikli diploma veya meslek odası kimlik suretleri), g) lstekli şahıs veya şirketlerin noterden tasdikli imza sirküleri, isteklilerin adına vekâleten iştirak ediliyor ise istekli adına teklifte bulunulacak kimselerin vekâletnameleri Ue vekâleten iştirak edenin noter tasdikli imza sirküleri, h) tsteklilerin DSİ 141. Şube Müdürlügü'ne muracaat ederek alacakları yer görme belgesi, 7 tstekliler yeteılik belgesi alıp almadıklarını 28.11.1984 perşembe günü saat 14.00'ten 17.30'a kadar DSİ XIV. Bölge Müdürlüğü Proje ve İnşaat Fen Heyeti Müdürlüğü'nden öğrenebilirler. Yeterlik belgesi almaya hak kazananlara şartname ve ekleri 30.11.1984 cuma günü çalışma saaderi içinde bedeli karşılığında aynı adreste verilecektir. 8 İhaleye katılmak isteyenlerin teklif zarflannı 10.12.1984 pazartesi günü saat 12.00'ye kadar 3. maddede yazılı adresteki thale Komisyonu Başkanlığı'na raakbuz karşılığında vermiş olmalan şarttır. 9 Telgrafla yapılacak başvurular ve postadaki gecikmeler kabul edilmez. Basın: 26678 AQ KAYBIMLZ Sevgili kardeşimiz, iyi dost, şair BEYZAT Okul yaşamım noktalamasına çok az bir süre kala bizleri derın yasa boğmuştur. Kederli ailesine, tüm arkadaşlan ve dostlanna başsağlığı dileriz. AİLESt VE ARKADAŞLAR1 Sabahattin Kudret Aksal BİR ZAMAN DÜŞÜ Yeni Şiirler, Ederi: 250 lira Cem Yayınlan YALOVA SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ (İzalei Şuyu Satış Memurluğundan) Yalova Sulh Hukuk Hâkimliği'nin 16.12.1983 tarih ve 980/383568 esas ve karar sayılı ilanı ile gayrimenkulün satılarak paraya cevrilmesine ve hissedarlara taksimine karar verilmekle: 1 Gayrimenkuliiıı tapu kaydı: YalovaBağlarbaşı Mah. Kocaça2 yır Sok. Pafta 45/1, ada 295, parsel l'de 1382.50 m 'lik tarla. 2 İmar duramu: Yalova şehir imar planına göre çocuk bahçesi ve park alanı içerisinde görünmesine rağmen bdediyece verümiş herhangi bir istimlak karan yoktur. 3 Mnhemmen bedeli: Yaptırüan bilirkişi tetkikatına göre 4.147.500. lira kıymet takdir edilmiştir. 4 Satış günleri: Birinci satış 30.11.1984 günü saat 14.0014.30 arasında Mahkeme Yazı tşleri Müdür odasında yapılacak ve o gün sürülen pey muhammen bedelin V 75'ini bulmaz veya alıcı çıkmaz ise o ikinci satış 10.12.1984 günü aynı saatlerde ve aynı yerde yapılacak ve en çok pey sürene ihale edilecektir. thale bedeli mutlak surette rüçhanlı alacaklüar Ue masraflar toplamım gecrniş olacaktır. 5 Satışa iştirak edeceklerin muhammen bedelin % 10 miktarında nakit veya milli bir bankanın teminat mektubu ile teminatı karşılamalan gerekmektedir. 6 Satış peşin para ilediı. Ahcı istediğinde ve muteber şahıs olduğu kanısına vanlırsa, kanunda yazılı olduğu üzere 20 günü geçmemek üzere süre verilebihr. 7 Damga ve tellaliye resmi ile tapu alım harcı ahcıya aittir. Birikmiş vergi borçlan Ue icra borcu ve satış harcı, ilam harcı satış bedelinden ilgili yerlere satış memum tarafından yatınlacaktır. 8 tpotek sahibi alacaklılar Ue diğer ilgililerden intifa hakkı sahiplerinin iddialannı dayandıklan belgeler ile birlikte 15 gün içerisinde memuriyetimize büdirmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde isimleri tapu kaydı ile sabit olmadıkça paylaştırmadan hariç tutulurlar. 9 Satış bedeli hemen veya verilen süre içerisinde ödenmediği takdirde I.l.K.'nun 133. md. gereğince ihale feshedilir. Sonradan yapılacak ikinci ihaleden dogacak fark ile "t 10 faizden birinci ahcı sorumlu tutulur ve kendisinden tahsil edilir. 10 Şartname ilan tarihinden itibaren dairede açık olup, isteyen alıcı adayına masraf verildiği takdirde suret gönderilebilir. 11 Satışa iştirak edecekler şartnameyi görmüş ve kapsamını kabul etmiş sayılırlar. Daha fazla bilgi almak isteyenlerin satış memum Ayşe Polat nezdindeki 984/11 sayılı satış dosyasına başvurmalan ilan oiunur. 17.10.1984 Basın: 12774 •HALK SIGORTV TÜRK ANONİM ŞİRKETİ 40. YIL KARİKATÜR YARIŞMASI HALK SİGORTA Lunıluşunun 40'uıcı >ılında: Clkemizde. "Sigorta" • düşünceMnm >a> smlaştjrılması. >ararlannm düşündürülme« ıe sıgona btlmcinin anınlmasına yönelık bir kankatür yarışması dü7enlemektedir. Vanşma amatör. prolesyonel tüm kankatürcülere açıktır KÜŞLLLAR: I. Yanşmanın konusu "SigortaSigortacı te Sigonah"dır. 1 Yarışmaya en a<t 2 adet karikatürie katılmak gerekir. İkiden lazla karikatürlc de yanşmaya katıiabılinir anrak: bunlar arasında odüle dcğer görülen karikalür hulunursa. jürı bir on elemeyle. sadece ikısıni yarışma değerlendirmesine ahr. 3. Karıkatürler 25 « 35 cm. boyullarında olmalıdır. 4. Karikaıürlerin yapım leknıği. helınılen bdvulun yaıay ya da dik kullanımı. yazılıyazısız anlalım biçimi. sıyahbeyaz ya da renklı olması kankatUrcıilenn »eçımine bırakılmıştır. 5. Yanşmaya gönderilecek karıkatürler daha öoce bir yerde yaşmlanmış olabilir ancafc: aslı olmalıdır. FoCoğraf, fotokopi ve bunun gibi karikaıürlerle yanşmaya kalılmamaz. 6. Yanşmaya sokulacak kankatürler: "HALK SİGORT\ GENEL MÜDÜRLL'ĞİI. BLYÜKDERF. CADDESİ.Noılhl Z İ N r İ R L İ K l YL/ İSTANBl.L'" adresire pı^sıada /edelenme>ecek h:r bıçimdcgöndenlebileceği gibi. elden de teslim edılebilır 7. Yanşmayj «ın kaülma rarihi: "2* Kasım 19W Pazartesf" ııünüdür. Posladaki gccıkmeler gcvönüne alınmaz. 8. Yanşmacı. karikatürlcrinın arkasına 3 harfli bir rıımuz ile. 4rakamh bir sayı koymalıdır. Ayrıca: karıkalürleriyle birtikıe göndereceği kapalı bir zarf içindek:. kısa ftzgeçmişıni içeren mekıubunda d j aynı rumuz ve sayıvı kuilanmalıdır. Kapalı zarfın iı;ırKİe. yanşmacınm mutlaka bir adet lotoğralı da olmaiıdır. 9. Yanşmaya katılıp. ödül ve özel odül kazanan karikatürlerie. sergilenmeye değer görülen karikaıürler geri vcrilmcyecektir. 10. Daha once bir >erde yayınlanrruş ya da, yayırılanmamış olsun: yanşmada. ödül vedzel jdül kazanan kankatürierle. sergıfenme\edeğer gürülen kankatürlenn hahcr ya da . kitap olarak yayınUnma. bir albümde kullanılma ve sergilenme haklan H \ L K SİGORTA'ya aitlır. 11. Ödul. özel odü[ kazanama\an \e sergilenmeşe değer görulme\en kankatürler. yarışma scmuçlarımn açıklanmasından sonraki biray içinde.isterlerse sahiplerine gerı venlecekıir. 12. Yanşmaya kaiılan karıkaıürler. san katılma tarıhinı ı/lcyen 20 gün içinde. Seçıci Kunıl taralından değerlendirilerek. gazetelerde duyurutacaktır. ÖDÜLLER: Birincıye 200.000 TL İkınciye I5O.(XXI TL Üçüncüye 100.000 TL Öze! odül: Beş yanşmacıya toplam 125(XK» TL Ayrka. sergilcnmeyc dcğer görukn 40 adcı karikalıir ıçın loplam 2(».000 TL \erilecekttr TEŞEKKÜR KÂMKIPÇAK'ı yitirmekten duyduğumuz acıyı paylaşar> tüm dostlar sağolsun. AİLESt ZEYTINPURNU SULH HUKUK HAKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1983/356 Davacı Karayolları Genel Müdürlüğü vekili Av. Berrin Doğan u rafından davalılar Yaşar Karabacak ve İsraail Kamışlı aleyhine açılan hasar bedelinin tahsili davasımn yapılan duruşmasında davalı Ismail Kamışlı adına çıkartılan davetiyenin tebliğ edilemedigi zabıtaca yapılan tahkikatta da adı geçenin bu adresini lerk ederek yeni bir yere taşındjğını, yeni adresinin de bilinmediğinin bildirilmiş oldugundan, tebligatın ilanen yapılmasına karar verildiğinden, tebligat yerine kâim olmak üzere duruşmanın atılı bulunduğu 2.11.1984 saat 11.10'da duruşmada bizzat veya bir vekille terosil olunmanız, aksi taktirde gıyabınızda karar verıleceği ilan oiunur. 12.10.1984 Basın 26744 İLETİŞİM YAYINLARI PERKA A.Ş. Ankara temsilciliğimizin adresi ve telefonları değişti. Konur Sok. 24/4 Yenişehir Ankara Telefon: 25 36 00 25 20 71 Şoför Amca Okulum avildı, bcnı koru. Ttırki>r Trafik Ka/alannı Önleme l)crnej>i SEÇİCİ KURLL: KİRALIK ARANIYOR Beşiktaş, Ortaköy, Teşvikiye ve Cihangir civarında 1 oda, 1 salon kirabk ev aranıyor. (25 bin TL.) Tel: 145 77 67 161 13 99 (ev) 1. Özkan Kaymak ıHaik Sıgoru ünl M J Mu.ı 2. Semıh Balcıoğlu .3. Ferruh Ddğan 4. Mengii Brtel 5 Müjdat Cic7en fı Bcdrı Koraman 7. Somıh Poroy X. Turhan Selçuk (Scçıcı kuruldakı .anatçılar. soyadlarına gore all'abetik sıralanmışlardır.)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle