18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 KÜLTÜR YAŞAM 23 EKİM 1984 TELEVIZYON 09.59 Açılış ve Program 10.00 Hanımlar Sizin tçin 12.00 Kapanış 19.24 Açılış ve Program 19.25 Uzun Çoraplı Kız Pippi iki tane uçurtma yaparak birini Annika'ya diğerini de Tommy'e hediye eder. Annika bu uçurtmaları karşı tepede uçurmak ister ve annesinden izin alır. TV'de Sinema TRTNIN IÇ3NDEN MAHMUT T. ONGOREN Ozetle İglesias'a haciz Unlu îspanyol şarkıcı Juito İglesıas'ın Frankfurt konserlerinin gelirlerine, Alman Maliyesi'nin isteği uzerine el konuldu. İglesias'm, daha önce Almanya'da verdiği konserlerden ötürü büyük çapta borçlandığı ve bu borcun 51.300 mark (yaklaşık 7,5 milyon Türk Lirası) olduğu belirtiliyor. (a.a.) Kim Akıl Veriyor? Nasıl da değişti şu televizyon! Herkes kendine uygun bir şey bulup seviniyor. Video aygıtı olanlar bile artık akşamlan TV izleyeceklerinı söylüyorlar. TRT'cilerde, "O her zaman bizi eleştıren, en küçük bir hatamızı yakalayınca abartarak yazan ve kurumu yerden yere vuran kişiler, bakalım şimdi ne yazacaklar?" diyortar. Gerçekten de yazacak bir şey kalmadı. Yok, "Haberler kötü. Yurt içinde ve dışında neler olup bitiyor, öğrenemiyoruz''mu diyecekler? Yoksa "TRT Televızyonu'nun yayınlannda kültür ve sanata, öze/likie kendi yarattcdanmıza hemen hemen hiç yer verilmiyor" diye mi kendilerini gösterecekler? Ya da "Yabancı diziler çok, yerli yapımlar ise az" diye mi yakınacaklar? Bu gibi eleştirilerin modası çoktan geçtı. Tetevizyonu eleştirmek isteyenlerin artık çok daha başka noktaları diilerine dolayıp uğraşmaları gerekiyor. Bana sorarsanız, televizyondan çok hoşnutum. Sinema filmleri gerçekten güzel... Diziler de öyle... Hem de bu diziler Amerika'da, Avrupa'da oynarken, biz de burada hemen hemen aynı gunlerde izliyoruz onları. Bundan daha yararlı bir şey düşünebiliyor musunuz? Aynı gunlerde Amerika'da, Avrupa'da neler olup bittiğini öğrenemıyorsak, ne olur yani! Ülkemizde ya da ülkemizin hemen yanındaki bölgelerde de neler olup bittiğini öğrenemedigimize göre, ne gam! Sonra çocuklarımız için cicili bicilı yapımların sayısı da arttırıldı. "Uykudan Önce"de erken saate alındı. Sabah yayınlannda evde oturan hanımları da düşündüler. Arada bir klasik Batı müziği de var, çiftetelli de... Eğlenip gidiyoruz işte. Haber izlencesi bile var canım! Örneğin bugüne dek hiç işlenmemiş (!) konulardan "Ankara'nın hava kiriiliği"n\ incelediler geçen gün. Doğrusu bunda biraz karamsariık yarattı televizyon ve ayıp etti. Şunun şurasında her akşam eve yorgun argın geldiğımizde televızyonda hep sürükleyici ve eğlendirici şeyler ızlerken, bu ızlenceden kirli hava konusunda yine kesin önlemler alınmayacağını resmi ağızlardan öğrenip üzüldük. Biliyorum, televizyon un amacı bu değildi. Ama yetkililer televizyonda uzun boylu konuşunca, ıster istemez kendilerini ele veriyorlar ve yapamayacakları kesın olan şeylerı yapacaklarmış gibi anlatıp ıçimizı karartıyoriar. Bence TRT Televızyonu böyle "kirlı hava" gibi iç karartıcı konuları haber izlencelerinde incelemeyi bir kenara bırakmalı ve örneğin Türkiye'de çiçekçilik, kolonyacılık ve armağan eşyacılığı gibi iç açıcı sorunlarımızı uzmanlar, yetkililer ve de YÛK'çülerte beraber bilimsel olarak gözterimizin önüne sermelidir. Herkesin işine yarayacak olan bu konular, akşamlan yayımlanan iki ilginç yabancı dizinin arasındaki bir saate yerleştirılınce de, her iki diziyi kaçırmak istemeyenler tarafından da izlenirler ve propaganda da yerini bulmuş olur. Zaten öyle yapılmıyor mu! Evet, bana sorarsanız, televizyondan hoşnut olmasına hoşnutum da, aklımı kurcalayan bir nokta var. Bugün TRT'yi ve televizyonu yönetenlerin yaymcılık konusunda uzman oimadıkları apaçık belirtildi. Son yapılan atamalarla da TRT'ye bu konuda herhangi bir uzmanın gelmediği açıklandı. Peki, bu şık TV yayınlarını kimler düzenliyor? Aynı olanaklar eski Genel Müdürü Akman döneminde de vardı. Hatta onun elemanlarının telvizyondan çok daha iyi anladığı da düşünülebilirdi. Ama eskiden TV yayınları bu denli eğlendirici, bu denli oynak, bu denli pınltılı değildi. Doğrusu televizyon beni eğlendirmesine çok eğlendıriyor da, aklımı kurcalayan soruyu sormadan yapamıyorum. Kim bunlara akıl veriyor? Gerçekte binbir sorunla yorgun olan halkımızı bu sorunlarından uzaklara, çok uzaklara kaçırmak için televizyonun bu denli eğlendirici olmasını kim sağlıyor? Yoksa bu konuda da mı yurt dışından yol gösteren var? 19.55 Tanm ve Köy Programda orman yangmları konu ediliyor. 20.15 20.30 21.00 21.15 Uykudan Önce Haberler Hava Dururou Yanşraa 16 Eğitim kültür ağırlıklı yarışma programmın tamlılması ekrana geliyor. 21.45 TV'de Sinema: Hafiye (Ayrıntüı bilgi yandaki sütuniarda) RADYO TRT I 06.00 ErzurumDiyarbakırTrabzon. 06.30 AnkaraAntalyaÇukurova. 07.00 lstanbullzmir. 07.30 Haberler. 07.40 Gunun içinden. 10.00 Arkası yann. 10.20 Reklamlar. 11.00 Kısa haberler. 11.05 Okul radyosu. 12.00 Kısa haberler. 12.05 Reklamlar. 12.10 ötleüzeri. 12.55 Reklamlar ve radyo programları. 13.00 Haberler. 13.15 Saz eserleri. 13.30 Bölgesel yayın ve reklamlar. 14.45 Hukuk ve sonınlarımız 15.00 Kısa haberler. 15.05 ögleden sonra. 16.00 Kısa haberler. 16.05 Okul radyosu. 17.00 Kısa haberler. 17.05 Köyümüz köylümüz. 17.25 Bolgesel yayın ve reklamlar. 18.00 Çocuk bahçesi. 18.15 Haftanın çocuk şarkısı. 18.20 Erkekler fasıl heyetınden Tahir Buselik fasb. 18.50 Hafıf muzık ve reklamlar. 19.00 Haberler ve olaylann içinden. 20.00 Beraber ve solo şarkılar. 20.30 TUrküler. 20.45 Türkçe sözlü hafıf müzık. 21.00 Kısa haberler. 21.05 Konulann içinden. 21.35 Türk halk müzığı dinieyici istekleri. 22.00 Sevüen eserler. 22.30 Solisüerden seçmeler. 23.00Haberler. 23.15 Gecenın içinden. 00.55 Günün haberlennden özetler. 01.00 Program ve kapanıs. 01.0505.00 Gece yayını. 07.00 Açılış ve program. 07.02 Solistlerden seçmeler. 07.30 Haberler. 07.40 Türküler ve oyun havalan 08.00 Sabah için müzik. 09.00 Şarküar. 09.15 Bin Yıllardır Anadolu. 09.30 Sabah konseri. 10.00 Şarkılar. 10.20 Türküler. 10.40 Nobel. 11.00 Küçük koro. 11.30 Türküler. 11.45 Hafıf müzik. 12.00 Yurttan sesler kadınlar toplulugu. 12.30 Beraber ve solo şarkılar. 13.00 Haberler. 13.15 Hafıf müzik. 13.30 Türküler geçıdi. 14.00 Şarkılar. 14.15 Hafif müzik. 14.30 Yabancı dil öğrenelım. 15.30 Barok müzik. 16.00 Halk müzığı dünyamız. 16.20 Arkası yann. 16.40 Şarkılar. 17.00 Saz eserleri. 17.10 Türkçe sözlu hafıf müzik. 17.30 Çagdas Türk sanat müziği. 18.00 Yurttan sesler. 18.30 Din ve ahlak. 19.00 Haberler ve olaylann içinden. 20.00 Dünden bugüne tango. 20.30 Yabancı dil ögrenelim. 21.30 Küçük konser. 22.00 Solistlerden bırer şarkı. 22.30 Bir roman / Bir yazardan hıkâyeler. 22.45 Türkçe sözlü hafıf müzik. 23.00 Haberler. 23.15 Solistler geçidi. 23.40 Hafıf muzik. 23.55 ÇagJar boyu oda müziği. 00.55 Program ve kapanış. 07.00 Açılış ve program. 07.02 Güne başlarken. 08.00 Sabah konseri. 09.00 Türkçe haberler. 09.03 Bob James'ın Foxie albümü. 09.30 Barok müzik. 10.00 Caz müziği. 10.30 Her hafta sızlerle. 11.00 öğleye doğru. 12.00 Haberler. 12.12 Diskoteğımizden. 13.00 Konser saati. 14.30 Caz müziği. 15.00 Müzikli dakikalar. 16.00 Gunün konseri. 17.00 Haberler. 17.12 Sizler içın. 18.00 Pop dünyasından. 19.00 Haberler. 19.12 Müzik dunyasından. 20.00 Metodiler geçidi. 20.30 Caz dunyasından. 21.00 Sah konseri. 22.00 Haberler. 22.12 Gecenin getirdiklen. 23.00 Dört mevsimden. 24.00 Gece ve müzik. 01.00 Program ve kapanış. 23.55 Haberler 24.00 Kapanış Fransız opera sanatçüannın en ünlülerinden, tenor Ceore.es Thıll 86 yaşında öldü. 21 yaşında Paris Konservatuvarı'na giren, ama Napoli'ye gidip "her şeyimı borçluyum" dediği İtalyan tenoru Fernando de Lucia ile çaüşan Thıll, 1924'te ilk kez Paris Ve sahneye çıktı. Buenos Aires, Scala, Metropolitan ve Viyana operalarında soyledi. 1941 sonunda meslek yaşamını noktaladı. 195356 yıllan arasında da Paris'teki opera Comique'de çalıştı. Tenor Georges Thill öldü İKİOYUNCU ARASINDA "Hafiye" filminin büyük bölümü iki büyük oyuncu arasındageçiyor. Mankiewicz 'in soluk kesici yönetimine Caint ve Otivier ayak uydurunca, ortaya başanlı bir sinema yapıtı çıkıyor. Dali evine döndii Potisiyenin başyupıtlarından Hafiye (Sleuth) / Yönetmen: Joseph L. Mankiemcz / Oyuncular: Laurence Olivier, Michael Caine / 1972 yapımı / 135 dakika. Ünlu polisiye roman yazarı Andrevv YV'yke, karısının kendisini genç bir adamla aldatt'.ğını öğrenir. Genç adamı evine çağırarak ona, karısıyla gitmesi için tek bir koşulu olduğunu soyler: Kadının mücevherlerini çalacak, böylece yazann sigortadan para almasını sağlayacaktır. Aslında Wyke, âşık çifte bir tuzak hazırlama duşuncesindedir. Ne var ki, sonunda tuzağa kendi duşecektir. tngiliz yazan Anthony Shaffer'in polisiye oyunu, bizde de yıllar önce Dormen Tiyatrosu'nda Erol Keskin ve Metin Serezli'nin soluk kesici oyunlarıyla sahnelenmiş, tam İngilız geleneğıneuygunbir zekâ şöleni. Fılm oyundan yazarının oluşturduğu senaryoya dayanılarak Joseph L. Mankiewicz tarafından ustaca sinemalaştırılmış. Mankiewicz, bilindiği uzere bol konuşmaya dayalı, " e d e b i " metinleri sinemalaştırmada ABD Sineması'nın bir numaralı ustası sayılıyor. " Ü ç Kadına Bir Mektup", "Perde Açılıyor", "Jül Sezar", "Çıplak Ayaklı Kontes", "Bavlar ve Bayanlar", "Geçen Yaz Birrfenhire" "ICU«w.»rV\ "Cezanı Çekeceksin" gıbi hemen tum onemli filmlerini TV'de Sinema'da izlediğımiz Mankiewicz, 1972'deyaptığı "Hafi>e" ile vasivetfilminı yonetmiş ve bir daha çalışmamıştı. Mankiewicz'e çok uygun bir malzeme getiren senaryoda, usta yönetmen tek mekâna karşılık sinemanın gorduğu en ilginç, en surekli polisiyelerden birini imzalıyor. Film, birbiri ardına gelen sürprizlerle gelişiyor, birbirinden başarılı iki oyuncusunun da yardımıyla dikkati surekli ayakta tutuyor. Turünün bir başyapıtı. Çevnldiği yıl iki baş oyuncusu, Mankievvicz ve müziğiyle John Addison Oscar'a aday olmuşlardı. Fılm daha once ülkemizde gosterilmedi. Geçtiğimiz hafta içinde Barcelona'daki El Pilar Kliniği'nden çtkan ünlü ressam Salvador Dali, evine dö'ndü. 30 ağustos günü geçirdiği bir kaza üzerine hastaneye kaldırılan sanatçı, Figueras 'ta kendi adıyla kurulan müzeye bitişik, 19. yuzyıldan kalma Torre Galatea adlı büyuk yapıda yaşayarak, muzesinin çenişletilme çalışmalarını denetleyecek. TRT III Y4RIM YÜZYILLIK BtR SANATÇI GÖÇTÜ TRT II Kâni Kıpçakhn ardından ÖZGÜR DİCLELİ Geçtiğimiz gunlerde Türk tiyatrosu ve Türk sineması, yarım yuzyıllık bir emekcisini yitirmenin acısını tattı. Tarunmış tiyatro, sinema oyuncusu, yönetmeni Kâni Kıpçak, 53 yıl önce başlattığı sanat yaşamının perdesinı, bir daha açılmamak uzere kapattığmda 73 yaşındaydı. Yanm yuzyıllık sanat uğraşında, sayısız oyunda, birçok filmde yer alan sanatçu, ardında onurlu bir ad, dinmeyen alkışlar, gözü yaşlı bir sanat evreni ve bir sevgi halkasıyla birlikte, kendisi gibi kutsal btldiği tiyatroyu, sinemayı meslek seçmiş, sanatçı bir evlat da bıraktı. Bugün 43 yaşında olan Giiler Kıpçak, (film >önetmeni Z«ki Ökten'in eşi) 20 yılı aşkın bir suredir babasının izinde yürüyor. "Kâni Kıpçak'ın ölumu derin üzüntu yarattı. Cumhuriyet dönemi tiyatro dunyarruzın unutulmayacak adlarından biri olan Kıpçak, tam 50 yıl ayru coşku ve aynı istekle birbirinden güzel oyunlar verdi. Her zaman genç dan saklamıştı. Yıl sonu ancak ikinci sınıfa geçtiğinde Yıldız Kenter'in öğrencisi olduğunu ve tiyatroyu meslek olarak seçtiğini babasına duyurabildi. Sanat aşığı baba Kıpçak, kızının seçimıne çok şaşırdı, ama kızmadı. Sonra ona öğütler verdi, deneyimlerinden yararlandırdı. Kâni Servet Kıpçak, 1911 yılında Yugoslavya'nın Üskup kentinde doğdu. Balkan Savaşı sonunda ailesiyle İstanbul'a goç etti. Haydarpaşa İlkokulu, Kabataş Lisesi, Ticaret Okulu, Güzel Sanatlar Akademisi ve İstanbul Konservatuvarı'nda okudu. Sahne merakı yüzünden Darülbedayi'ye (Şehir Tiyatrosu) müzik öğrencisi olarak girdi. Sahne yaşamına 1931 'de bazı operet ve oyunlarda fıgüran olarak başladı. Emekli oluncaya dek aynı tiyatroda sahneye çıktı. Sahneye konan hemen tüm oyunlarda rol aldı. "Gecikenler" gibi bazı oyunlar sahneye koydu. Yerli ve yabancı filmlerin seslendirme işlerinde çalıştı. Beyazperdede James Dean, John Wayne, Gary Cooper gibi ünlü oyunculan konuştu. Yıllarca yılda onalama 120 dolayında yerli ve yabancı fılmin seslendirme işinde çalıştı. Ferdi Tayfur'dan sonra, en başarılı seslenâume yönetmeni olarak un yaptı. SİNEMADA DA YÖNETMEN VE OYUNCU Tiyatro dışında sinemayla da ilgilendi. 1947 yılında "Yuvamı Yıkamazsın" filmiyle sinemaya başladı. Bu filmin senaryosunu yazdı, yönetmenliğini yaptı ve başrolunde oynadı. Yonettiği tüm filmlerin oyuncusu yine kendisiydi. "Öhinceye Kadar Seninim" (1949), "İstanbul Kan AglarkenHrisantos" (1952), "Kahpenin Kızı" (1953), "Fırüna Geçti" (1957), " Ü ç Kurş u n " (1959) filmlerinde yönetmen, senaryocu, oyuncu olarak uçlü görev üstlendi. "Kanlı Değirmen" (1959), "Boş Yuva" (1961), " Ç a h k u ş u " (1966), "Kozanoğlu" (1%7) filmlerinde oyuncu olarak göründü. Charlotte Bronte''nin fotoğrafı Londra 'daki Ulusal Portre Galerisi'nin arşivlerini inceleyen uzmanlar, buldukları bir fotoğra4ın, on dokuzuncu yüzyıl İngiliz romancısı Charlotte Bronte'nin bilinen tek fotoğrafı olabileceğini açıkladılar. "Jane Eyre" romanının yazarını profiiden gösteren fotoğrafın, 1884'te, yani ölümunden bir yıl önce, yazflr otuz dokuz yaşındayken çekildiği sapılıyor. BULMACA Kadın oyuncularla yeniden Kani Kıpçak, "Tebeşir Dairesi" oyununda Ma rolünde. ve taze kalmasını bildi. Başarılı "sanat adamı" kişiliğinin yanında özel yasamında da sakin, iyi kalpli, esine ve çocuğuna düşkun bir baba olarak çağdaşlarma örnek oldu. KIZI DA İZİNDE VÜRÜDÜ Tiyatrocu babanın kızı Giiler Kıpçak, 1960'ta Konservatuvar Tiyatro Bölumu'ne girdiğini, on Amerikah oyun yazan Neil Simon, yirmi iki yıl önce yazdığı "The Odd CoupleTuhaf Bir Çıft'' adlı ünlu oyununu yeniden kaleme ahyor. Ancak Sımon'un oyununu yeniden yazmasındaki v asıl ilginç özellik, oyunu bir kadın çift için yeniden kaleme alıyor olması. "Kadınlardan bu yolda yıllardır istekler geliyordu" diyor Neil Simon. "Ancak salt adları değiştırmekle, Felhc'i Francine yapmakla olmuyor bu ıs. Oyunu tumuyle yeniden yazmak zorundasımz. Daha şimdiden üç taslak hazırladım." SOLDAN SACA 1/ tncil'e göre, mahser gunünde iyilik ve kötulük ordulan arasında yapılacak olan savaş yeri. 2/ Gece yapılan tiyatro ya da sinema göstensi... Felsefede duşunce. 3/ Yağda kızartılarak üzerine şeker ya da şerbet dökülen bir hamur tathsı. 4/ Gaye... Bir nota. 5/ Çok zayıf. 6/ Tropikal bölgelerde görulen çok siddetli bir fırtına... Boru sesi. 7/ Ispanya'da Bask bölgesinin bağımsızlığı için savasan gizli örgüt... Yapmacıkh davranış. 8/ Panama'mn plaka işaretı... Sodyumun sımgesi... Asya'da bir ırmak. 9/ Üretüen mal değerlerinin iniş çıkışına göre saptanan ücret ödeme ölçümu. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Malatya'nın 6 Km. kuzeydoğusunda, şimdi Ankara Arkeoloji Müzesi'nde bulunan kabartmalanyla tanınmış höyük. 2/ Sakağı da denilen bir hayvan hastalığı... Kâğıtlan bir arada lulmak için yapılmış madeni çengel. 3/ Sıtma. 4/ Kastamonu'nun bir ilçesi... Hollanda'nın plaka ışareti. 5/ tşlenmemış, bo; bırakılmış tarla... Teori. 6/ Deniz kuşları pisliklerinin birikip yığılmasıyla oluşan, azot ve fosfat bakımından zengin gübre. 7/ Slayt... Teniste, topu rakibin arkasına düşürmeyi amaçlayan vuruş. 8/ Ateş... Ödeşme, razı olma... Bizmulun simgesi. 9/ Şiirleri ve radyo oyunlanmn yanı sıra Edebiyatmuzda tsimJer Soduğü ve Edebiyatımızda Eserier SozJüğu adlı incelemelenyle de tarunmış Turk oza 12. FIAP Bienaü bu kez Türkiye'de S. ORAL GÖNENÇ Konuya uzaktan bakınca " N e var bunda olay olacak?" denebilir. "Bienal", biliyorsunuz, iki yılda bir yapılan sanatsal gösteri. Dünyada bunu düzenleyecek yirmi ulke arasından Turkiye'nin seçilmesi ile (her ülkeye ancak 40 yılda bir sıra gelebileceği de düşunülürse), konunun ne kadar önemli olduğu anlaşılır. Bu demektir ki yıllarca Arjantin, Belçika, SSCB, halya gibi fotoğrafta devleşmiş ülkelerin arasında artık Turkiye'nin de bir yeri olmuştur. Türk fotoğrafçılarının son yıllarda yaptıklan uluslararası atılımlar, kazandıklan başanlar (Örneğin Belçika'da son düzenlenen 13. FIAP Saydam Bienal'inde Turk fotoğraf takımı dunya yedincisi olurken Belçika Kral Madalyası'nı (İ. Keribar), FIAP Gümüş Madalyası'nı (N.N.Eren), FIAP Mansiyonu'nu (C. Akduman) bizim fotoğrafçılarımızın alması bunun en onemli kanıtıdır. Burada, bu basanların amatör çalışmalar sonucunda kazanıldığını vurgulamak gerek. Yani fotoğrafçılarımız parasal bir çıkar gözetmeden bu pahalı uğraşla ilgileniyor, dunya beğeni ölçulerine ulaşan kalitede yapıtlar üretiyor, bunlarla Turkiye adına yarışmalara katılıp madalyalar alıyorlar. Bu bienal içın yirmi ulke arasından Turkiye seçiküğinde, asıl iş o zaman başladı. Her ülkenin ön seçimle belirlediği en çok yirmişer yapıt, deneyimli Türk fotoğrafçılarından oluşan jüriye sunuldu. Bir yandan sergi salonu bulunması, odul plaketlerinin hazırlanması, kamu kurumlarının moral (kultur ve Turizm Bakanlığı, Istanbul Valılığı, Istanbul Belediye Başkanhğı) UNESCO Turkiye Ulusal Komisyonu'nun ve basın organlarının doğrudan desteklerinin sağlanması, olayın "kalıcı belge"si yarışma kataloğunun (elimize geçen bu fırsatı ülkemizin tanıtüması açısından en iyi değerlendirmek için) pek çok ülke tarafından 1520 sayfa/20 fotoğrafla geçiştirilirken 122 sayfa/82 fotoğrafla hazırlanması için bir yıl öncelerden başlayan çalışmalann sonuçlandınlmasıyla bienal sergisinin açıldığı bu günlere gelebildik. Işin biraz da buruk tarafı var; tum dünyada devlet bu tür çahşmalara alabildiğine yardımcı ve özendirici olmaktayken, ulusal federasyonlann önderliğinde ve desteğinde ulkelerdeki tüm fotoğraf kulupleri, fotoğraf oğreten okullar, enstituler işbirliği içindeyken, ne yazık ki henüz ülkemizde böyle bir örgütlenme yok. Boylesi uluslararası olaylan kotarmak gerektiğinde, konunun parasal yüku her zaman amatör kişilerin ve bazı sanatseverlerin dişten tırnaktan arttırdıklarıyla, sayılı özel kuruluşların kataloğa reklam vermek şeklindeki kaiılımlarıyla karşılanmaya çalışılıyor. Moral destekleri tartışılmaz değerdeki kamu kuruluşlanndan, ülkemizin yararına olduğu bu kadar açık seçik ortada olan işlerde bile parasal destek sağlanamamakta. Kalkımızın vücut sağlığı için spor tesislerine milyarlar harcanırken, yüz milyonlarla masraflar edilip televizyon dizileri yapılır, özel tiyatrolar devlet yardımıyla guçlehdirilirken, görsel sanatlarda Turkiye'ye onur kazandıranlara da artık sıra gelmelidir. 2. Talens Resim Yarışması B E Y M E N Okay Tenuz Hindistanda Caz Şenliği'ne davet edildi Kultur Ser\isi Ca/ sanaıvı6i Oka> Temi/ ve davuku Burhan Öcal ile Atilla Tungajengin, 1224 Şubat 1985 tarihlerinde Hındıstan'da dıızenlenecek bir caz lestıvalıne daveı edıldiler. Hındıstan Dışısleri Bakanlığı'na bağlı Hindıstan Kulturel llışkıleı Konseyi ile "Jaz/ lndia" taratından onakla^a du/enlenen "UluslararaM Vurnıalı <, alj;11ur tesiivali" V'enı Dcllu \e Bomha> kenilerınde dordeı ÜUH oımak u/.ere ık. bolunıde lîeryckle'jiınkcek "l lııslararaM \urınalı (^al^ılar Fi'stı\ali":K!c oi'ııjehkle Lvuııeu Duııvu Llkelen'nden nııı/ık oriıcklerıııe ajiıılık \eııieeek. 1 CN lu.ıie vakla^ık on iki loplııluk. > u/ kadar >anaı<,ı HIKMET ONAT 18821977 31 Ekm 84 AMturk Bulvarı 13') Ki7i!rty ANK«HA 2. Talens Resim Yanşması ve Ümit Yaşar Sanat Gaierisi OdüDIŞARDA ÜNLÜ OğrenimininsonüçyılınıLondra'datamamlü için katılma süresi 30 nisanlayan Özkan Aslan, yurt dışında da ünlü bir sanatçı. Yukarda Asda sona eriyor. Bu yıl "Anadolan, geçen yu sahnelenen "La Bayadere"dt yabancı sanatçı Anna lu'dan Cörunumler" konusunRatzi ile dans etmisti. da açüan yanşma amatör ve pro • fesyonel tüm sanatçılara açık. Sanatçüann resim tekniği ve kullanılacak malzeme konusunda tamamen özgür olduğu yansmaya katılabilecek resimlerin kenarları 50 santimden kısa 100 < santimden de uzun olmayacak. niye"de dans etmiş. Bu arada Mahmut Cuda, Elif Naci, Nuri Kültür Servisi İstanbul Ankara Devlet Balesi'nde bir sü lyem, Dinçer Erimez, Devrim Devlet Opera ve Balesi'nin re baş solo dansçı olarak dans Erbil, Gültekin Elibal, Ümit Ya1985'in ilk ayında sahneleyeceeden Aslan, 197780 yılları ara şar Oğuzcan'dan oluşan seçici ğı "1001 Gece" balesinde Şah sında "Londra Festival Balesi' kurul tarafından belirlenecek, reRiyar'ı uluslararası üne kavuşnde yine baş solo dansçı olarak simler 115 haziran tarihleri aramuş Özkan Aslan canlandıraçalışmış. Özkan Aslan'ın başa sında Ümit Yaşar Sanat Galericak. Özkan Aslan, bir yandan rıları bunlarla da kalmıyor. Sa si'nde sergilenecek. Yanşmada önumuzdeki gunlerde gerçekleşnatçı Moskova, Fransa, Avust Talens Büyük Ödülü 500 bin limesini beklediği Uzakdoğu gezıralya, Brezilya, Amerika'da sah ra, Ümit Yaşar Sanat Gaierisi si, bir yandan da 1985 hazirarunnelenen ünlü balelerde de baş Ödülü ise 250 bin lira olarak beda Toİcyo'da yapılacak " 3 . Yıldansçı olarak dans etmiş. dızlar Festivali"nin hazırlıklan lirlendi. • içinde. Dünyanın en unlu bale"Türkiye, bale açısından çok rin ve baletlerinin çağrıldıkları biıyiık bir potansivele sahip," bu festivale Turkiye'den çağrıh diyor Özkan Aslan: " H a l k olarak katılan Özkan Aslan, uç oyunlanmıza bakmak yeterii. Bu ay sureyle orada dans edecek. potansnel kullanılmalıdır. BizUzun yıllar yurt dışında dünde, balenin geçmişi çok az olma İstanbul Şan Tiyatrosu 'nun yanın en ünlü bale kuruluşların sına rağmen elde edilen başan 198485 dönemi programı belli da, yine dünyanın en ünlü baleçok buyüktür. Çok çalışır ve ha oldu. Uluslararası Sanat Göstezır potansiyel iyi kanalize edilirse rileri A.Ş. Sanat Yönetmeni rinleri ve baletleriyle dans eden olmaması için neden goremiyo Egemen Bostancı, yaptığı açıkÖzkan Aslan, 1981'den beri Anrurn." kara Devlet Opera ve Balesi'nde lamada, Johnny Logan, Şüüfer çalışıyor Aslan, "Asıl şimdi ve MazharFuatÖzkan Üçlüsü 'Özkan Aslan, Türkiye'deki Türkive'yi vurt dışında temsil et gerek balerin ve baletlerin, ge nun konserlerinden sonra 12 kame şansına sahip oldum. Çiınkü rekse sahnelenen bajelerin birço sımda başlayacak ve on gün sü»imdiye kadar zaten orada yaşı ğunun Avrupa düzeyinde oldu recek Zülfü Lıvaneli konserlerinin gerçekleştirileceğini belirtti. >ordum " diyor. ğunu soylüyor. " A m a " diyor, Ankara Devlet Konservatuva"ne vazık ki ben tek başıma gi Daha sonra Ahmet Özhan'ın "Guldeste" konser dizisi, Umur rı Bale Bölumu'ne babasının is diyorum. Uluslararası bale podBugay'ın yazdığı "Orıadırek' teğiyle giren Özkan Aslan, bura yumunda bir Türk bale topluluda İngiliz Kraliyet Balesi'nin eski ğuyla dans edebilmeyi çok iste adlı bir müzikal yer alacak. Mujhocalarından Bay ve Bayan rim. Ve bunun gerçekleşmeme daı Cezen 'in hazırladığı bir müzikali Dolly Dots topluluğunun Kemp'lerle çalışmış. 9 yıllık kon si için de demin de belirttiğim giNükheı Duru ile vereceği bir diser vauı var eğitiminin son üç sebi önemli bir neden göremiyozi konser izleyecek. Ocak ayınnesinde Londra'da da eğitim rum. Yeter ki istensin, çalışılsın. dan sonra ise Tıınur Seiçuk regormuş ve "Maestro Checcetti Bugün bizim sahnelediğimiz bir sitaüeri var. Programda yer alan üiploması" almış. 197174 yıl'Bahçe Saray' balesi, Avrupa'ları arasında Munih'teki " M u daki birçok baleyi göigede bıra gösteri dizisi, nisan aymdan sonra Ankara, Izmir ve Antalya 'da nih Ulusal Tivatrosu" ve Belçı kacak kadar güzel ve başarılıyinelenecek. (UBA) ka'daki "Royal Balet De VValo dır. ' Balemiziıı gözde adı: Ozkan Aslan Şan Tiyatrosu'nun yeni programı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle