19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 OCAK 1984 EKONOMİ CUMHURİYET/9 EKONOMDE DIYALOG ONUR KUMBARACIBAŞI 1939'da doğdu. Liseyi bitirdikten sonra Viyana'da altı sömestr muhendislik öğrenimi yapan Kumbaraabaşı Viyana Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde ekonomi doktorası verdi. I966'da DPT'de görev alan Kumbaraabaşı Ankara İkıisadi ve Ticari fltmler Akademisi'nde göreve başladı. 1968'de doçent, 19?l'de profesör olan Kumburacıbaşı 1977'de Akademi Başkanlığma seçildi. Üç kez bu göreve seçilen Kumbaraabaşı 1982'de YÖK uygulamalanyla ilgili olarak Akademi Başkanlığı'ndan daha sonra da öğretim üyeliğinden isiifa etti. Kumbaraabaşı halen özel sektörde yönetici ve damşman olarak çalışıyor. Kumbaracıbaşı (sağda), Osman Ulagay'ın sonılannı yanıtlarken.. olanlardan oluşmaktadır. Bankerlerin kısa sürede batması bir olçüde iç piyasa tüketim talebini kısma açısından başanlı olmuştur. Bu fonlar kısmen büyük holdinglere kaydığı için de üretimde az da olsa bir canlanma gözlenmiştir. Ancak son iki yılda bu buyük şirketler gerekli ciroyu yapamadıkları ve ihracatı da gerçekleştiremedikleri için, tekrar nakit sıkıntısına girmişler ve bildiğimiz "kurtarma operasyonlan" başlamıştır. Bilanço: Bankerzedeler, batmış bankalar, batnıa noktasında imdat sinyalleri veren, fakat hâlâ yarım ağız da olsa "24 Ocak kararlan iyidir" diyen bir özel sektor. Bu uygulama açıkça kitleler ıcin mülksüzleşme, sınırlı bir çevre için tekelleşme anlamını taşımaktadır. Geçen hafta ABD Doları Noel ve yılbaşı tatilinden sonra yeniden tırmanışa geçerken, Türkiye'de "pencere sistemine" ayak uydurmaya çalışan bankalarla Merkez Bankası, liranın değeri konusunda diyaloğa girdiler. Merkez Bankası, hafta başında 282 lira 80 kuruş olan doların "esas kuru"nu cuma akşamı 291 lira 50 kuruşa yükseltirken, doların haftalık değer kazanma oranı yuzde 3'u aştı. Buna göre bankaların uygulayabilecekleri azami satış kuru da, bir ABD Doları için hafta başında 299 lira 76 Alman Markı Fransız Frangı İtalyan Lireti Isviçre Frangı Japon Yeni Ingiliz Sterlini Rakip tanımaynn dolar bankada 308 lira 99 kııruş Türk özel sektörünün dengesi bisikletin dengesine benzer. 24 Ocakta liberalizm pedahna basıldı, şimdi devletçi pedala basılmazsa bisiklet devrilir. SORL Mevduata enflasyon oranını aşan bir faiz verilmesi konusunu nasıl değelendiriyorsunuz? KUMBARACIBAŞI Faiz oranlarının enflasyon oranından yüksek olması ancak gorünuşte olanakiıdır. Nitekim mevduat faizi arttırılırken kredi faizi düşürulmektedir. Bu ancak devletin bankalardan aldığı ve maliyet unsuru olan bazı vergi gelirlerinden vazgeçmesi ile sağlanabilecektir. Peki devlet mevduat sahipleri lehine vazgeçtiği gelirini nereden sağlayacaktır? Gene programa gore enflasyonun artmaması için devlet açık finansmana gitmeyecek, sadece sübvansiyonları kaldıracak veya azaltacak. Yani ekmekteki, akaryakıttaki devlet desteklemeleri kaldınlacaktır. Başka bir deyişle ekmek alan her yurttaş bankada vadeli hesabı olanlann faiz gelirinin artışını finanse edecektir. Özet olarak milyonlarca vatandaş: birkaç milyon mevduat sahibi daha fazla faiz alsın diye daha pahalı tuketim yapmak zorunda kalacaktır. Sonuçta enflasyon gene faiz oranını aşacak bir gelisme eösterecektir. Başka bir deyişle faiz oranı bir önceki yılın enflasyon oranından buyük olsa da, uygulandıı yılın fiyat artış oranının gerisinde kalacaktır. Bunun aksi ekonominin durması demektir. Ayrıca butün bunlar yeni ve Türkiye'ye özgü uygulamalar değildir. Güney Amerika ülkelerindeaynen yaşanmıştır. Başansızlığı da biliniyor. SORU Peki Türk özel sektörü bu politikalarda ısrar edilmesini nasıl karşılıyor sizce? KUMBARACIBAŞI Türk ozel sektörünün dengesi bisikletin dengesine benzetilebilir. Bir pedalda liberalizm, ötekinde yarı devletçi yaklaşım vardır. 24 Ocak'ta liberalizm pedahna basıldı. Şimdi devletçi pedala basılması gerekli. Tersi olursa bisikletin dengesi bozulur, devrilir. Sonuçta hükümet konvertibilite, ithalatta liberasyon ve kurtarma operasyonlarını reddetme konusunda kararlı bir tutum ortaya koyarsa, özel sektör bundan mutlu olmayacaktır. Çünkü bu özellikle Türk sanayiinin zaman içinde yabancı sermayeye devri anlamına gelecektir. SORU Üç yıldır uygulanan ve hükümet programıntn temel esprisini oluşlurduğunu soyledigimiz 24 Ocak felsefesinin ekonomik anlamda tutarlı bir seçeneginin gösterilmedigi ileri surülüyor. Bu konuda ne dersiniz? KUMBARACIBAŞI 24 Ocak yaklaşımına veya hükümet programına seçenek gösterirken önce programın yanıltıcı sloganlarını irdelemek gerekli. Bu program "milli" değildir, çünkü sonuçta KlT'leri özel sektöre, özel sektörü de yabancı sermayeye devretmeye yöneliktir. "Atatürkçü" değildir, çünkü muhafazakâr, yani tutucudur. En çelişkili olan yani da ekonomiyi tüm sorunların üstünde tutuyor gibi göstermesine karşın çok duyarlı burunlar marksist koku su bile aldılar özünde programın ekonomik modeli olmamasıdır. SORU Seçenek konusunda... KUMBARACIBAŞI Seçenek konusundaki duşüncelerimi iki ana noktada belirteyim: Önce model ancak çağdaş demokratik solun uygulayabileceği bir "devletçilik" olacaktır. Bu sozcük nedense sosyal demokratları zaman zaman ürkütür, çünku 19461950 dönemini düşündürür. Ancak Atatürk'ün 1930'larda köhneyen liberalist düşünceye karşı seçeneği devletçilik ve planlı bir ekonomiydi. Kuşkusuz bu devletçiliğin yeniden tanımlanması gereklidir. 1930'lara kuruş iken, hafta sonunda 308 lira 99 kuruşa yükseldi. Doların yeniden tırmanışa geçmesi ise, yalnızca Türkiye'deki pencere sistemini gıcırdatmakla kalmadı, dolar, Ingiliz Sterlini, Fransız Frangı, İtalyan Lireti karşısında yeni rekorlara erişirken, Alman Markı karşısında da son on yılın en yüksek değerlerine yükseldi. Bu nedenle, liranın Alman Markı karşısındaki gerilemesi sınırlı kaldı. ABD Dolan'nın çeşitli paralar karşısında 30 aralık ve 6 ocaktaki hafta sonu kapanış değerleri şöyleydi: 6 OCAK 2.8060 8.5580 1700.25 2.2349 233.20 1.4072 Dolar ARALIK 2.7270 8.3350 1657.00 2.1795 232.00 1.4510 Dolar 30 Ulagay sordu, Kumbaracıbaşı yanıtladı: Altın kendine geliyor Altın, faiz kararlarının açık ta başında 380 dolar/ons civarlanmasından sonraki boynu bü larında dolanırken, tüm hafta kük halini geçtiğimiz hafta için boyunca sürekli bir düşüş kayde geride bıraktı. Bir ara 25 bin detti. Hafta boyunca rekor pelira sınırına iyice yaklaşmış olan şinde koşan doların, ısrarlı yükCumhuriyet altını, geçtiğimiz selişi, altını olumsuz yönde etkihaftayı 25 bin 400 lirayla açmış lemişti. Londra borsalarında altı. tın, hafta boyunca kaydettiği düTahtakale piyasasının iki haf şuşün sonunda kendini geçtiğitalık bir aradan sonra yeniden miz cuma akşamı, 374 dolarda canlanması ve doların 327330 li buldu. radan karaborsada alıcı bulabilmesi altın borsasını belirleyen ana etken oldu. Dünya altın fiyatları, hafta sonlarına doğru bir düşme eğilimi içine girerken Türkiye'deki fiyatlar eski canlı26.000 lığı içinde yükselmeye başladı. Cumhuriyet altını hafta ortasında 26 bin liraya yükseldi. 26 binde bir günlük bir duraklama 25.400 geçiren altın, cuma günü 26 bin 300 lirayı bulmuştu. Böylece bir haftada 900 liralık bir yükselme kaydetmiş oldu. Dünya altın fiyatları ise haf Hükümetin IMF reçetesine dayalı yaklaşımı temel sorunları çözemez SORL Sayın Kumbaracıbaşı; 1984'te iilke ekonomisini bekleyen başlıca sonınlar neler ve bunların hukümet programındaki yaklaşımlar çerçevesinde çozumlenebilme olasılıgı sizce nedir? KUMBARACIBAŞI Özünde ekonomimizin 1984'te karşılaşacağı sorunlar 80'li yıllarda var olan ve hâlâ çözümlenememiş olan sorunlardır. Bunlara 80'li yıllarda Turk ekonomisinin ana sorunları diyebiliriz. Ilk başta üretimin arttırılması ve istihdam problemleri geliyor kuşkusuz. Nüfus artış hızı çıkartılacak olursa Türkiye'de 80'li yıllarda büyüme hızı sıfırdır. Yani hiç büyüme olmamıştır diyebiliriz. Hattâ büyüme hızının negatif olduğu yıllar vardır. Örneğin 1983 gibi büyüme h\zının °fo 23 arasında olduğu bir yıl, net büyüme sıfır veya negatiftir. Kaldı ki burada söz konusu olan salt büüme hızıdır. Oysa bizim için amaçlanan belli sektörlere belli ağır.klar veren, başka deyişle yapısal değişimi vurgulayan bir büyüme hızıdır; yani kalkınma hızıdır. Bu bağlamda Türkiye'de yıllardır kal ğı yoktur. Faize atfedilen önem de çağdaş ekonomi biliminde antika değerindedir. Yeni hükümetin programı ana hatları ile 24 Ocak IMF reçetesine dayandığı için, yukarıda değinilen temel sorunları ne çozebilir ne de hafifletebilir. Bu bir öngörü veya yorum sayılmamalıdır. Üç yıllık uygulama başka bir değerlendirmeye olanak tanımıyor. kınma olayını unutmuş görünüyoruz. Bu sorun 1984'te de güncel SORU 24 Ocak 1980'den sonra 4 haziran kararianyla fairiekalacaktır. Bunun dışında ekonominin içeride ve dısanda dengelen rin kısmen serbesl bırakılmasının talebin kısılması ve orta sınıfın mesi önemini koruyacak sorunlar olarak görünüyor. 1984 bu so düşük faiıle somürulmekten kurtanlması açısından başanlı oldurunların çozümü açısından zor bir yıl olacaktır diyebiliriz. ğunu söyleyenler var, ne dersiniz? KUMBARACIBAŞ1 Serbest faiz uygulaması ünlü banker ve SORL1 Hükümet programıyla bu somnların çöziimii mümkün arkasından banka olayını yarattı. Bankerlerin batışından sonra Mermii? kez Bankası'nın sağladığı yardımlar nedeni ile bankaların batışı kısKL'MBARACIBAŞI Bu program özü açısından IMF'nin "24 men önlendi. Bu gelişmenin sorumluları da bilindiği gibi o tarihte Ocak Kararlan" diye tanıtılmış olan dayatmasından kaynaklanıyor. 1946"dan bu yana IMF hep aynı reçeteyi kullanmıştır: Ücretleri don hükümetten ayrılmışlardır. Bu uygulamanın sonuçlan şöyle özetlenebilir: 24 Ocak'la gelen zamlar, devalüasyon ve genelde her türlu durun, büyük oranlı zamlarla enflasyonu önlemeye çalışın, yatırım ucret ve geliri kısıtlayıcı yaklaşımlar kitlelerin geçim sıkıntısını artharcamalarını kısın, sıkı para politikası ile talebi düşürerek ihracatırmıştır. Bu nedenle yüksek faiz geçim sıkıntısını azaltıcı bir faktı arttınn ve önemli ölçüde devalüasyon yaparak TL'nin değerini tör olarak değerlendirildi. Gerçekte ise yüksek faiz 19631980 araküçültün. Bu reçete geçerli olsa tekrarına gerek de kalmazdı. 24 Ocak sında kısmen mülk edinebilmiş "orta sınıf" diye tanımlanan orta kararlannın bunun dışındaki özelliği faiz olgusunun tüm ekonomik gelir grubunu da mülksüzteşme sürecine katmıştır. Bankerzedeler sorunların çözümleyicisi olarak ön planda tutulmuş olmasıdır. Faiz oranları ile oynayarak ekonominin ana sorunlannı çözme olanaemekli ikramiyesini, katını, en azından küçük birikimini kaybetmiş Faiz oranlarıyla oynayarak ekonominin ana sorunlarmı çözme olanağı yoktur. Mevduata verilen faizin sonııçta enflasvondan yüksek olması da olanaksızdır. Devlet vazo ve ayakkabı iiretiminden çekilebilir. Ama temel sorunları çözecek bir yatırım ve finans politikası izlemek için bankalarm ve dış ticaretiıı de vletleştirilm esi zorunludıtr. KIM NE DEDI? Hazine ve Dtşticaret Müsteşarı Ekrem Pakdemiıii: jthalat rejimini, Baıılılaşma iddiasında olan bir ülkeye yaraşan bir modelin olması gerektiği düşüncesiyle yaptık. Rejimde eksik veya fazla varsa gidereceğiz. İşadamı Nejat Eczacıbaşı: Türkiye'de kaçakçılık, adetlerimiz arasına girmiş bir gerçektir. Sigara, içki, vs. gibi kaçakçıhğa müsait kapıları kaparken, bu defa ithalatı serbest bırakarak fon ve gümrük farkı kaçakçılığına imkân hazırlamış olmuyor muyuz? İ.Ü. İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Nusret Ekin: Acaba tercihler mevcut ortadireğin daha fazla güçlendirilmesi yönünde mi yoksa ortadireğin genişletilip, büyütülmesi doğrultusunda mı kullanılacak? Hükümet programı "milli'"' değildir. Bu program Kİ1 leri özel sektöre, özel seklörü de yabancı sermayeye devretmeye yöneliktir. kıyasla günümüz koşulları farklıdır. Örneğin "19501960 sözde liberalizm" dönemi de dahil, devlet KİT'ler aracılığı ile gereksiz alanlarda üretici rolü üstlenmiştir. Artık devletin yemek takımı, halı, vazo, ayakkabı gibi tüketim malları üretmesi gerekli değildir. Buna karşın açıkça görülmüştür ki, tutarlı bir yatırım ve finansman politikası, bankaların devletleştirilmesini gerektirmektedir. Geçtiğimiz d:nemde ve günumüzde bunu kaderin cilvesi sosyal demokratlar değil. muhafazakârliberal görüş vanlıları uygulamak zorunda kaldı. Böylece bankaların devletleştirilmesinin olabilirliği kanıtlandı. Tasarruf sahibi eskisinden daha çok guven duydu. Bu uygulama "kışa doğru" oldu ama komünizm de gelmedi. Devletleştirilmiş bankalar, devletin anayasada yer alan planlama örgütunün çalışmalarına dayanan politikalan doğrultusunda kaynak kullandıracağı için, salt büyümeyi değil, kalkınmayı gerçekleştırecek önemli bir etken olacaktır. Devletçi model ithalatı ve ihracatı da devlet kontrolüne almak zorundadır. Devlet yapamaz, beceremez sloganları da safsatadır. Sıkışan devlete koşmuştur. Kaldı ki, her aksaklığın devlet tarafından düzeltilmesini bekleyen ve isteyen, ruhen devletçi br toplumuz. Devlet trafiği düzeltsin, okullara disiplin getirsin, hastaneler temiz olsun, doğuya doktor gondersin, yatırım yapsın, tüketiciyi korusun, fiyatları denetlesin; butün bu toplumsal dileklerin toplamından sosyal demokrasi çıkar, antik bir liberalizm değil. SORU Antik bir devletçilik de degil divebilir miyiz? KUMBARACIBAŞI Evet, kuşkusuz antik bir devletçilik de değil. Özel sektor yadsınamaz bir anavasal gerçektir. Ama sınırlar ve alanlar iyi seçilmeli ve belirlenmeli. Batının imrendiğimiz toplumlarında özellikle kıta Avrupasını kastediyorum bu tür bir devletçilik gerçekleştirilmiştir. Biz devletçilikten, daha çok, ekonomik girişimleri kapsayan bir yaklaşımı anlıvoruz. Az gelişmiş bir ülke için bu geçerli ve gereklidir. Ancak gelişme ile devlet üretici olduğu bazı sektörleri terkedebilir, Türkiye bu konuda yol almıştır ve bu nedenle yukarıda değinilen örneklerdc olduğu gibi, bazı sektörlerden çıkabilir. Ama Vurguluyorum K.İT".ere ilişkinbir satışın hesabını, ekonomiyi "planlı devletçiliğe" dayandıran demokratik sol bir iktidar verebilir. Bu işler ticari zihniyetle yapılamaz. Ekonomik ilişkilerin alı yapı olarak çeşitli modellerle düzenlenmesi olanakiıdır; ancak amacın bireysel ozgürlüğe ve toplumsal refaha ulaşmak olduğu unutulmamalı. Onu bunu gelişiguzel satarak, alarak bu amaca ulaşılamaz. Türktş Genel Başkanı Şevket Yılmaz: Özel sektörümüz hâlâ yenidir, cılızdır. Türkiye gibi bir büyük ülkenin ekonomisini yüklenip göturebilecek durumda değildir. Çağdaş yönetim konusunu tam olarak kavramamıştır, işçi haklarını ve sosyal adaleti İstanbul Sanayi Odası Yöne henuz içine tam olarak sindirememiştir. Bu nedenle özel sektötim Kurulu Başkanı Nurullah Gezgin: Dunya pazarları ile ka rümüz devletin takviyesine, himayesine, denetimine; bir başka lite ve maliyet açısından rekabet edebilmek bir sonuçtur. Bu so deyişle karma ekonomi düzeninucu hazırlayan koşulları (finans ne muhtaçtır. tktisat Danışmanı Asaf Savaş maliyeti, teknoloji, bilgi birikimi, dünya ticaretinde tecrübe. o Akat: Türk ekonomisi yakın zagüne kadar geçerli ithalat rejim mana kadar iktisattan anlamaleri gibi) dikkate almadan, so yan, devlet maliyesinden anlanuçlan mukayese edecek ani de yan mülkiyelilerce yönetildi. ğişikiikler ne ölçude gerçekci Şimdi de top iktisattan anlamayan mühendislere geçti. olacak? NELER OLDU? Zam zincirinin son halkası: Cübre Akaryakıt, TEKEL maddeleri, elektrik derken zam zincirine gübre de katıldı. Bakanlar Kurulu karanyia triple super fosfat dışındaki kimyevi gübre türlerinin fiyatı ortaiama yüzde 60 oranında yükseltildi. Triple süper fosfatta artış oranı yüzde 100'ü buldu ve bu türün perakende satış fiyatı 16 liradan 32 liraya çıkarıldı. Yetkililer 1 eylül 1981 tarihinden bu yana hiç zam yapılmayan gübreye hazinece sağlanan subvansiyon tutarının 120 milyar liraya ulaştığını belirterek zammın zorunlu olduğunu söylediler. Sevgili öğrenciler, Anadolu Liseleri ile Özel Türk ve Yabancı okullar smavı için bankanız Yapı Knedi değerii bir kitap hazıriadı. Size yardımcı olmak, çalışmanıza katkıda bulunmak amacıyla hepinize armağan ediyor! Başarı dileklerimizle, tüm Yapı Kredi'lerdeL Demirçelik fonu yumuşatıldı Türkiye, demir çelik ürunlerinde AET'ye uyguladığı kısıtlamayı bir yıl sonra yumuşattı. AET çıkışlı demir çelik ürünleri dışalımına 12 aralık 1982 tarihinde konan yüzde 15'lik fon geçen hafta yüzde 5'e indirildi. Para Kredi Kurulu'nun bu yöndeki kararının, dışalımın genel olarak serbestleştirilmesinin devamı olarak AET'ye karşı jest anlamı taşıdığı belirtiliyor. Kesintinin sıfırlanmaması, karşıiıklı görüşmelerde Türk hükümetinin küçuk de olsa bir koza sahip olmayı istemesi biçiminde yorumlannor. Kısa dönemde yapılması gereken. planlı enflasyonla üretimi hızlandırnıaktır. Enflasyonun dar gelirli kitle üzerindeki olumsuz et Yabancı mal reklamlan başladı kisi ise çeşitli önlemlerle önlenebilir. Son yıllarda dışalımın üvey evlat muamelesi görmesi t YAPI KREDİ "hizmette sınır yoktur" mcran SORU Enflasyonu önlemeden, gene moda devimle "enflasyon canavar"ını zaptelmeden geniş kitlenin ekonomik sorunlannı hafifletmek olası mı? Bu konuda ne düşünüyorsunuz? KUMBARACIBAŞI Canavarlık enflasyonda değil, onun dar ve sabit gelirli kitleler üzerindeki tahribatına seyirci kalmakta aranmalıdır. 80'li yıllarda enflasyonun temel nedeni uretim tıkanıklığıdır. Türk sanayii 19631975 arasında göreli olarak istikrarlı bir dönemde artmış olan alım gücünü, isterlerine uygun genişleyememiş, uretememiştir. Herşeyden önce alt yapısı yeterli olamamıştır. Dışarıdan yansıyan etkenler de eklenince ortaya çıkan fiyat artışlarını uretkenlikle yenmek gerekirken, fiyatları düşurücu onlemler aranmıştır. Bu, başarılamayınca, fivat artışları üretimi durgunluğa itmiş ve sonuçta enflasyon hızlanmıştır. 1980'de buna getirilen çözüm ise, teşhiste yanılgı bulunduğu için, talebi kısmak olmuştur. Kısılan talep daha az üretim veya satamama pahasına uretim, daha yüksek birim maliyet ve artan fiyat çıkmazını getirmiştir. O halde. ters de gelse kısa dönemde yapılması gereken, planlı enflasyonla üretimi hızlandırmaktır; faizi arttırmak değil, düşürmek, talebi canlandırmaktır. Başta hızlansa bile, zaten ^o 50'nin ustunde olan enflasyon, gelir ayarlamaları ile üretimi ve giderek yatınmları tahrik eder. Bu da planlı bir çerçeve içine oturtulursa, büyüme yerine yeniden kalkınma stratejisine donülür. Peki enflasyonun dar ve sabit gelirli kitleler üzerindeki tahribatı nasıl yok edilecektir sorusu.n gelince, o, vergi, katsayı, asgari ucret, taban fiyat ve subvansiyon poli tikaları ile gelir dağılımını etkilemek ve daha adil bir dağılım sağlamakla çozümlenebilir. Tüketiminiz nitelik ve nicelik açısından değişmiyorsa, fiyatlar artsa bile, sizin için enllasyon yok demektir. Sermaye sınıfı için bu zaten boyledir. Önemli olan bunu kitleler için de geçerli kılabilmek; yoksa rıyatların artış hı/.ı duşse de, tüketici gittikçe daha az tüketebiliyorsa, onun için entlasyon var demektir.. Kısacası enflasyon goreli bir ola>dır. Örneğin sayın Ozal için enflasyon en az son on yıldır hiç olmamıştır; asgari ucretli için ise hiç bitmemiş, hiç azalmamıştır. nedeniyle sesleri kısılan dışalımcı şirketler son kararlardan sonra hareketlendiler. Geçtiğimiz hafta birçok gazetede bu dışalımcı şirketlerden bazılannın ilanları yayınlandı. Bunlar arasında Mercedes, Bosch ve Blaupunkt şirketlerinin Türkiye temsilcisi Mengerler Holding'in boy boy ilanları ilgi çekiciydi. Şirket, ilanında ürünlerini tanıtıyor ve sipariş almaya hazır olduğunu belirtiyor. Asil Çelik satışlarını durdurdu Asil Çelik, fiyatlarında ayarlama yapacağı gerekçesiyle satışını durdurdu. Asil Çelik'in, ürettiği dişli malzemesi ve kaliteli çeliğe yüzde 1012 oranında zam yapması bekleniyor. Zam nedeniyle satışların durdurulmasının ve piyasaya mal verilmesinin yedek parça fiyatlarının da artmasına yol açacağı bildiriliyor. Ekonomi basınında yvni bir isim: "Bü>"iilpç" Ekonomik ve Sosyal Dökümantasyon Araştırma Merkezi (ESDA) tarafından iki yıldır haftalık bülten olarak çıkarılan "BÜYÜTEÇ", "Dünya ve Türkiye Ekonomisinde Uzman Dergi" sloganıyia yeni bir yayın aşamasına girdi. DPT eski uzmanlarından Tunç Tayanç tarafından yönetilen dergi, bundan böyle haftada bir çıkacak ve 100 liradan satılacak. Derginin ilk sayısında "Özal'ın Biyoritmi", "1984'e Bakış", " I M F " , "Bilgisayar" başlıklı çeşitli güncel sorun ve inceiemeler yer alıyor. DISBANK OCAK 9 OCAK 1984 TARİHLİ DÖVİZ KURLARI ALİ$ SATIS 302.93 1 B.Alman Marc, 108.20 308.99 110.36
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle