28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 8 OCAK 1984 1948'den 1984'e Zeki Müren Müzik yaşamını otuz yıldır zirvede sürdüren Zeki Miiren 1933 yılında Bursa'da Hisar semtinin Ortapazar Mahallesi'nde doğdu. Şimdi ellibir yaşında olan "müzik devi" Zeki Miiren'le, Bodrum'un Bardakçı koyunda konuşuyoruz. Bardakçı koyunun mitolojide önemli bir yeri vardır. Salmakis denilen Bardakçı'da Hermaphroditos'un peri kızıyla bütünleşmesi anlatılır. Peri kızı Salmakis'in "size yalvarınm, bizi birbirimize kavuşturun" yakarışını tannlar kabul ederler.. Kızla erkeğin gövdeleri tek bir gövde olur. Yani o gövde ne erkek, ne dişidir, aynı zamanda hem erkek hem dişidir. Batıda "hiinsa " anlamına gelen "hermafhrodil" sözü bir efsaneden gelir... Zeki Miiren'e bu efsaneyi anlattım. Hep ben konuşuyordum Kaz Dağı'ndan, Toroslardan, Yozgat yöresinden derlediğim "aşk masallarT'nı arka arkaya sıraladım. Limonlu sodalanmızı yudumlarken, ses aygıtmı açtım ve ilk sorumu sordum: "Paşam, birkaç yıl önce bir Kibariye olayı yaşadı müzik dünyamız. Izmir'in bir gecekondu semtinden çıkan hiç okul >üzü görmemiş, eğitimsiz bir kadın müzik dÜDvamızı alt iist etti. "Kimbilir" adlı arabesk şarkı>ı tzmir'in üçiincü sınıf bir pavyonunda okurken, bir de baktık ki İstanbul'da Taksim'de lüks bir gece kulübünde okumaya başladı. Birdenbire flaş isim oldu. Tek odalı gecekondudan çıkarak, kentsoylulann içinde buldu kendini. Sö>ler misiniz nedir bu olay?" MÜKEMMEL GIRTLAK Zeki Müren gözlerini denizin mavisinde gezdirdi. Limonlu sodasını bir kez daha yudumladı. Kendine özgü konuşmasıyla şu yanıtı verdi: "Kibariye caz yapıyor inanın. Kim ne derse desin, eleştirilirse eleştirilsin caz yapıyor bu kadın. Amerikalı âmâ Rav Charies neyse, Kibariye de o. Ne mükemmel gırtlak. Şimdi efendim bu kadını b a a kimseler küçümsemek istedi. Kim şaşırırsa şaşırsın, benim bu kişilere yanıtım, Kibariye bilmeyerek caz yapıyor. Bir zencinin âmâ olduğu halde, yani Ray Charles'ın nota okumadığı halde caz dünyasında yıllar yılı parlak kahşı gibi, bu kadın aynı ölçüler içinde düyek usulü içindeki bir pasajı gırtlağı ile susleyip, belki de şimdiye kadar yapılmayanı yaptı. Bu bakımdan Kibariye küçük bir kadın değil, 0 dediğiniz Taksim'deki gazinoda bir yıl kadar çeşitli aralıklarla çıktı. lsterdim ki, az önce örnek verdiğim Ray Charles gibi yıllarca ilk çıktığı yerde kalabilseydi. Bu kadın kıymetli bir kadın. Belki kendi kıymetini şu anda bilemiyor. Kısaca eğitimsiz ve kültürsüz Kibariye. Buna (Dad1 Hak) Ailah vergisi deyimi kullanılabilir." Zeki Müren'e soruyorum: "Kibariye konusunda çok ilginç bir yanıt verdiniz. Sanırım eleştirilere neden olacak bu yanıtınız. Şunu sorabilir miyim: Kibariye sizi etkiledi m i ? " "Kimbilir şarkısı etkilemedi beni. Ama Tanrım drye bir şey okudu. Orada o kadar guzel gırtlak kullandı ki, ben evimde defalarca dinledim. Demek ki bu POUTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL uyanırdım. O zevkli anlan bütün mahalle uyurken, babaannemle ben yaşardım. Belki bana oyle gelirdi. Hatta o kadar erkan kalkardım ki, birgün pazar olduğunu unutup okula gittim. Okuldakı hademe nine "bugün tatil, okul yok evladım" dedi. Eve döndüm ailem daha uyuyordu. Neyse istanbul tutkuma gelelim. Artık bütün şarkıları ezbere biHyordum. Belleğimde yüzlerce şarkı vardı. Ankara Radyosu, İstanbul Radyosu'ndan daha net dinleniyordu Bursa'da. O zamanın sanatçılarının okuduğu şarkalan ezbere biliyordum. Büyük bir şarkı defterim vardı. Fakat çoğunu dinlerken, özellikle "meyan" dediğimiz üçuncü satırları diyelim, dizeleri diyelim, anlayamıyordum. Anlayamamak beni çok üzüyordu. Aylarca sonra aynı şarkıyı başka bir sanatçıdan izlerken, anlamak için tekrar çırpınıyordum, ama yine anlayamıyordum. Ve diyordum ki günün birinde ben sanatçı olursam; o kadar tek tek okumalıyım ki, bu dizelerin içinde geçen kelimeleri beni dinleyenler anlasın ve rahat yazabilsin. İşte bu tutkular içinde İstanbul diyerekten çıktık yola." "Şarkılan tane tane okuma olayı kanımca bir eğitim işi. Siz bu konuda eğitim aldınız m ı ? " "TÜRKÇEYİ ÇOK SEVİYORUM" "Bunun için özel bir eğitim almadım. Bu benim bir tutkum sonucudur. Çalışmamın, çabamın sonucudur. Çünkü bu eğitimle olsa Türkçeyi çok güzel konuşan birkaç kişi gibi yüzlerce kişi bunun okuluna gider, öğrenir ve konuşurdu. Kanımca bu bir yetenek işi. Kim demiş gazeteci doğulur diye? Çok doğru söylemiş. Hatırladım Şinasi Nahit Berker söylemiş. örneğin ben onbirotüki yaşlarındaydım. Bana "büyüyünce ne olacaksın" diye sorulduğunda, ben "spiker olacağım" yanıtuıi verirdim. Yani şarkıcılıktan önce spikerliği tuttuğum birkaç yıl olmuştur. Ben güzel Türkçeyi çok seviyorum. Güzel konuşanları seviyorum. Herşey öyle değil midir? Herşeyin güzeli insanı mutlu kılar. İşte onun için iyi konuşmaya çalıştım. Böyle bir iddiam yok. Yine toplumun yargısı sanırım İstanbul Türkçesini rahat konuşabiliyorum. Benim İstanbul'a gitmeme babam karşı çıktı. Çunku ben İstanbul'da Hakkı Derman'ların, Şerif tçli'lerin, Şükrii Tunar'ların, Fevzi AslangHMerin, Ismail Şençalar'lann, Kadir Şencalar'ların olduğunu biliyordum. Amacım onlardan ders almaktı. Ama ben tek evlattım. Bu yüzden ailem buna karşı çıkıyordu. Babamın işini tstanbul'a taşıması olanaksızdı. O güne kadar İstanbul bizim için yabancıydı. İstanbul'da Sezai Sanvar isimli bir akrabamız vardı. Sigorta işleri yapardı. Yılda iki üç kez İstanbul'a giderdik. Babaannem Tuzla içmelerine beni de götürürdü. Açık gazinalarda ön masalarda şarkıcılan dinlerdik. Ailemi ikna edip, İstanbul'un yolunu tuttuk. Mudanya'ya kadar dekovil denilen küçük trenle, oradan vapurla İstanbul'a..." YARIN: İSTANBUL RADYOSL ı Sen Söyle Şarkımı... Birdenbire batı müzığine gönül verdiğimiz 1930'lu yıllarda sadece alaturka gözden düşmedi, halk türküleri de arada kaynadı. Aşık Veysel, "Birara sazımla Swas'a inemez otmuştum." der. "Birpolis, bir /andarma sazımı görmesin, hemen elimden alıp fırına atarlardı." Alaturka musıkinin saztan ne olsa fırına atılmakian kurtul muştu. İstanbul'da, İzmir'de onlara pek elleşen olmazdı. Veysel'in Ahmet Kutsi Tecer tarafından Ankara'lara getirilişi, evlerde beylere, paşalara saz çalışı 194O'II yıllardan sonradır. Zaten daha önceleri halk türküleri radyolara girmemişti. Türkülerin radyolarda yer edişinin öncüsü rahmetli Muzaffer Sarısözen'dir. Bir yanılgısı vardır Sansözen'in. Radyolarda türkü belletirken bir "Cicom"tutturmuştu. "Sen de cicom, ben de cicom." gibi bir şeyler. Meğer bu "Cicom"ut\ kötü bir anlamı varmış. Hepimiz cicom olurken bir de gördük ki kaldırıldı, söylenmez oluverdi. Halk türkülerine ilgiyi arttırmak için radyolarda halk türküsü öğretmenin anlamı neydi? Halk zaten, adı üstünde kendi türküsünü kendi söylüyordu. Öyle ise kentlere, radyosu olanlara türkü belletmek için böyle bir yol tutulmuştu. Radyolardan epeyce türkü öğrenen oldu, sanıyorum. Daha sonra ucunu koyverdiler. Zehra Bılir sahnelerde ucu işlemeli ilk türkü söyleyenin kendisı olduğunu açıklıyor, doğrudur. Zehra Bilir'in söyleyiş yöntemi de başkaydı. Her bölgenin türküsünü o bölgenin ağzıyla (şivesiyle) söylerdi. Bir ara sazı ve sözüyle tek başına San Recep söylerdi. Onun yerini bir süre sonra Ruhi Su aldı. Ankara radyosunda yepyeni bir türde türküler söylemeye başladı. Onu da daha sonra siyasal nedenlerden söyletmediler. Günümüzde müzik arabeske değin uzanırken adı da hayli değişikliğe uğramıştır. Binnin adı Türk sanat müziği olurken öteki de Türk halk müziği olmuştur. Sanat muziği gene yukarda. halk müziği aşağıda kalmıştır. Türk sanat müziği, Türk halk müziği dümenleri ile ne kadar götürebileceğiz... Emel Sayın'ın Pakistan'a götürdüğü Türk sanat müziğidir, onların Emel Sayın'ının da bizim hapısanelerde mınldandığı Pakistan sanat müziğidir herhalde... Türk halk müziği, Türk sanat müziği.. Böylece birinde sanat oluyor, ötekınde olmuyor mu? Yani biri halk müziği (kaba) oluyor, öteki seçkinler müziği (ince) oluyor. Halk çoğunluk, seçkinler azınlıktır. Azınlık her zaman kendi kültürünü halktan, yani çoğunluktan ayırmıştır. Bu kültür ayırımından Ötürüdür ki, burjuva kendi kültürüne ulusalder. Ulusallık burjuva kültürünün aynmı olur. Seçkin kesim (yani burjuva) iktidarı elinde tuttuğu için (ekonomiyi) daha gösterişli bir sanat oluşturuyordu. Dahası sanatının gösterişli olması için masraf ediyordu. Halk kültürü iktidarda olmadığı (ekonomiyi eline alamadığı) için sanatına ötekiler kadar masraf edemiyor, kaba sayılıyordu. Burjuva, tarih içinde iktidar olurken çoğunlutv gibi göründü, çünkü köylülerle ve ışçılerle ortakhk etti. İktidara gelince de iktidarı ortakları ile paylaşmadı Soylularla birlik oldu, işçilerin ve köylülerin üstüne yürüdü. Kendi sanatını oluştururken aslında var olan halk sanatından çok şeyler aldı. Dahası, sanatı halkla önce paylaştı, sonra kendi sanatını ondan ayırdı. Devrim yapan ülkelerde de, bu kez ışçiler burjuva kültürunden yararlanmasını bildiler. Tersi oldu, tarih içinde onlar ötekılerin sanatından nasıl yararlandılarsa, bu kez ötekiler de onların sanatından yararianmasını bildiler. Tarihın derinliklerine bakarak söyleyecek olursak elbette müzik sözden gelir. İnsanlar, bağrışıp çığnşırken önce müziği bulmuş olacaklardır. Dans ve hareket de müziğe yardımcıdır. Dans mı öncedir, müzik mi, ya da her ikisi birden mi, iyice araştırma gerekiyor. Sümerliler yazılannda şiiri ortaya koyuyorlar. Hrtitlîlerde düzyazı var, uyaklı söz yok nedense... Sümer ve Hitit musikisini kabartma resimlerde bazı aletlerde buluyoruz. Demek bu aletlerle bir şey çalınıyordu. o da müzikti. Şiir, müzik, oyun birleştirici oluyordu, ayırıcı değil... Şiirin, müziğin, oyunun ayrılması binlerce yıl sonra sınıflı toplumda olmuştur ve hep var sanılmıştır KİTAPSEVERLERtN DERGİSt ÇIKTI Yeni içerik ve biçimiyle ÇAY V E SEMPATt "Daha ilkokul piyeslerinde sesimin güzel olduğu keşfedilmişti. İlk piyesimiz Çobanın Aşkı isimli tiyatro o>unuydu" diyor. Yıllar sonra"Çay ve Sempati" de rol aldı. Müren o gunlerde CüneylGökçer'leoyunun provalanndan biriıtde. CAZ YAPIYOR Zeki Müren Kibariye konusunda şöyle diyor Kibariye caz yapıyor inanın. Kim ne derse desin, eleşlirirse eleştirsin caz yapıyor bu kadın. Amerikalı âmâ Ray Charles neyse, Kibariye de Türkiye'de o. Bugüne değin Zeki Müren'le ilgili çok şey söylendi, çok şey yazıldı. Özellikle magazin basınımız otuz yılı ^ aşkm bir müzik yaşamı olan Zeki Müren'in "renkli yaşamını'1, sahnede olay yaratan giysilerini, nasıl şişmanlayıp, sonra nasıl zayıfladığını, kalbinin teklemeye başladığını vb. sergiledi yıllarca. Zeki Müren olayı otuz yılı aşkm bir süredir, müzikle ilgili, ilgisiz halkımızın ilgisini çekti, toplumsal bir olgu haline geidi. Bugün elli yaşında olan ve yıbn altı ayını Bodrum 'da geçiren Zeki Müren 'in, biz bu yazt dizimizde yaşamından çizgileri; müzikle, resimle, edebiyatla, aşkla ilgili görüşlerini, düşüncelerini, kısaca "yazılmamış Zeki Müren'i" anlaımaya çatışacağız.. HİKMET ÇETtNKAYA Amerika'da Ray Charles neyse, Türkiye'de Kibariye de o kadın birşey, ama kısa süren birşey. Radyo eğitimi olsaydı, akademik eğitim görseydi, orneğin konservatuvarı bu sesle bitirmiş olsaydı, acaba ne olurdu? Belki o zaman bu gırtlak hiçbir şey yapamazdı. Çünkü bilmeden yapısonra. Zeki Müren'in çocukluk yıllanna, Bursa'ya dönuyoruz. Zeki'nin babası orta halli ticaretle uğraşan bir kişi. Adı Kaya Müren. Annesi Hayriye Hanım. Zeki çocukluk yıllarına doğru dönerken, Bursa'nın özlemini simin güzel olduğu keşfedilmişti. İlk piyesimiz Çobanın Aşkı isimli tiyatro oyunuydu. Çevremizde kızlar dönuyordu, ben de elimde kaval, çalmaya çalışıyordum. Piyesimiz "Çobanın kulubesi sazdan samandan"i$imli bir mayacağımı anladım.' "tstanbul'a Boğaziçi Lisesi'ne gidiyorsunuz sanırım." "Bursa yeşildi, Bursa çok güzeldi. Bursa'nın lodosu çok etkilerdi beni. Uçmak isterdim "Kibari\v''nin 'Kimbilir şarkısı etkilemedi beni. Ama Tanrım diye bir şey okudu. Orada o kadar güzel gırtlak kullandı fei, ben evimde defalarca dinledim. Demek ki bu kadın bir şey: Ama kısa süren bir şey: Radvo eğitimi olsaydı, akademik eğitim görseyrii, örneğin konservatuvarı bu sesle bitirmiş otsaynı, acaba ne olurdu?" ""Eve de misafirler geldikçe^ sandalyv üstüne çıkıp, onlara adeta konser verir gibi, bazen elimde renkli bir eşarpla şarkı söylemem gelenek haline gelmişti. Sasıl konuklara kahve, çay sunulursa bizim evimize gelenlere de ben şarkı söylüyvrdum. Bu beni çok mutlu ediyordu. Okulda da piyvslerde rol alıyordum.'"' yor. Belki o zaman bilerek yapardı. Yirmi yıl adını surdürürdü. Bizim Aşık Veysel'imiz de görmezdi, eğitimi yoktu. Sakın Kibariye ile karıştm/orum sanılmasın. Sadece örnek vermek istiyorum. Yine âmâ Hüdai diye biri var. Plakla» var, Ben âmâlığı şuradan ''îtaya koyuyorum. Gözleri görmediği ıçın okula gitmemiş. Ama müzik olayı bu saydıklaıımın kanlarında dolaşıyor. Ama kultürsüzlük ve eğitimsizlik müzikte en önemli sorun." Kibariye ile ilgili sorumuzdan yaşıyor gibi. Anadolu mimarisinin en gıizel resmini çizen cumbalı evleriyle yeşil Bursa, ona göre şimdilerde çok değişmiş. Bozuk kentleşmenin getirdiği bir sürü sorunlar sanki yeşili alıp götürmüş bu kentimizden... Zeki Müren Osmangazi llkokulu'nu ve Tahtakale Orta Okulu'nu bitiriyor Bursa'da. Daha sonra İstanbul Boğaziçi Lisesi'ne başlıyor. Şimdi Zeki Miiren'den çocukluk yıllarının Bursa'sını dinleyelim: "Daha ilkokul piyeslerinde seçocuk şarkısıyla bitiyordu. Evde de misafirler geldikçe, sandalye üstüne çıkıp, onlara adete konser verir gibi, bazen elimde renkli bir eşarpla şarkı söylemem gelenek haline gelmişti. Nasıl konuklara kahve, çay sunulursa, bizim evimize gelenlere de ben şarkı söyluyordum. Bu beni çok mutlu kıhyordu. Ortaokulda okul toplantılarında şiirler okur, üstelik sunuculuk bile yapardım. Piyeslerde hep rol alırdım. Çok çalışkan bir öğrenciydim. Ortaokulun bitim yılı Bursa'ya sığaokula giderken. Annem seslenirdi: "Aman saçak altında gitme, kiremit düşer". Ben hiç aldırış etmezdim. Hoplaya hoplaya, o lodoslarda sanki yerden yirmi metre yüksekte uçuyormuşum gibi bir duyguyla koşturur dururdum. Bir de çocukluğumdan beri çok az uyurum. Bu şimdi de devam ediyor. Yani sahne stresinden sonra olmuş bir olay değil. Babaannem çok erken kalkar, kahve cezvesini mangalına sürerken, hafifçe Rumeli türküleri mınldanırdı. Ben onunia • GUNUMUZDE • ! • 1 Seyyit Nezir \ ENERJİtŞ SENDtKASI'NDAN DUYURU Enerjı, su, gaz üretim dağıtım \e lesis işçilerı sendikasının (Enerjiİş) 2425 aralık 1983 tarihinde yapılan 3. Olağan Kenel Kurulı 'nda ajağıda belinilen şahıslar, sendika zorunlu organlanna secilnıişler ve ana tuzUğün 12112 31718/2528 e4S/f525354maddeleri Çalısma Bakanlığı'mn istemlerı doğrultusunda değiştirilmışlır. 2821 sayılı >asa gereği ilan olunur. Yonelim Kurulu uyeleri Meslek ve Sanatı Ikameleâhı Adı So>adı Nuru Pamir Cd. Aydın Apt. No 39/7 G.Başkan Şoför Sabahattin ERSOY Keçiören/ANKARA Kıbns Cad. 51/9 Kurtuluş/ANKARA Osman Y1LDIZ G.Sekreter T.Ressam 8.Cad. No. 55/5 Emek/ANKARA G.Mali.Sek. T.Ressam Yalçın BİLİNGEN Yeniemek Mah. 2573 Sk. No: 3 G.Teş.Sek. Şofor Tahır EMIRDAĞ ANTALYA Denizli Mah. 329/8 Sk. No: 49 G.Eğı.Sek.Mot.Usı. Yalçın ELMAS ADANA Tek. II Işletme Mudurlüğu RİZE Mustafa ÇAKMAK Üye Işci Üye Kargılalör Bah. Evler Yaman Sk. No 8 Osman ÖZTÜRK ADAPAZAR1 Yesilbağ Yıldıztepe Mah. No: 31/1 BaAslan HACISALİHOGLU Üye Hçi kırköy/İSTANBUL Kılıçaslan Mah. Alıcafer Sok. No: 15/3 Üye Hatişçisi Hasan SARI KAYSERİ IVnHim Knrıılıı İUetrri IkameUthı Meslek ve Sanalı Adı S«y»dı Yeniemek Mah. 2573 Sk. Lıyc Avnıhat Mud. Hüseyin GOK ANTALYA Ciungöıeı. Mcıkti Mdh. Bozkurt Sk. IlasanÇAMUR Üye Anahıarcı No: 26 Bakırköy/tSTANBUL Merkez Kutgün Kövu No: 30 tlhan KUDAŞ Üye İH'i TRABZON Disiplin Kurulu Üyesi Meslek \e Sanalı Ikamelgihı Adı So>»dı Bahçelievler Gullük Cad. 12. Sk. 3/10 Fikri Atagun Üye Topograf Nejdet ZORLU Hasan ARDINÇ Üye Elk. Tekn. Lye Teknısyen f\ vi 1 r\ L I r\ İZLERİ VAR Şiir YAZKO YAYINLARI KHapKulübü İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Temsilciliklerinde üye kayıtlarını sürdürüyor İslanbul: Turkocağı Cad. 3941 Cağaloğlu Tcl : 520 97 03/29 Ankara : Konur 5k>k. No 24/4 Ycnisehir Tel: 183335 İzmir : Halit /.iya Bulvan No: 65/3 Tel: 25 47 09 H 12 30 Adana : Aiaturk Cad. T.H.K. Iş Hanı Kat 2/13 Tel. 1455OI973I T.M.M.O.B. HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİNDEN DUYURULUR 8. Genel Kurul Toplantısı, çoğunluk sağlandığı takdirde 1415 Ocak 1984 larihlerinde, çoğunluk sağlanamadığı takdirde çoğunluk aranmaksi7in 2122 Ocak 1984 tarihlerınde aşağıda gösterilen yerlerde ve gundem ile yapılacakıır. Kongreye tum uyelerimizin oda kımlik kartıyia gelmesini rica ederiz. GÜNDEM: I Cİ'N: 1. Agı'ış ve saygı duruşu 2. Bdşkanın açış konu^ması 3. Başkanlık divanı seçımı 4. Çalışma raporunun okunmaM 5. Raporlann goruşulmesi 6. Yonetim Kurulu'nun aklanması 7. Yeni yıl bütçesinin goruşulmesi ve kabulü 8. Yönetim kurulu, a^il ve yedek uyelerinin tesbiii 9. Dilekler ve Oda Genel Kurulu'na goturulecek oneriler. II. GÜN: 10. Veni Yonetim Kurulu'nun sevimi 11. Kapanıs TOPLANTI YERLERİ: U Çoğunluk sağlandığı lakdirde 1415 Ocak 1984 cumartesı ve pa/ar larihli loplaniı, Cumhuriyeı Cad. 283/2 Harbiye adresinde yapılacaktır. 2) (.uğunluk aranmaksmn 21 Ocak 1984 cumartesi tarıhli toplamı, ı.b.O Odakule "Kuguk Salon" Bevoğ!ISTANBUL adreMnde. 22 Ocak 1984 Pazar tarihlı sevim Cumhuriyet Cad. 283/2 Harbiye adresinde vapılacakıır. OCAK 1984 SAYISI Günümüzde kitaplar Tank Dursun K. • ELEŞTlRt• Ortadoğu Şürleri Muzaffer Uyguııer. Önemli Bir Roman "Sevgili Arsız ölüm" / Atilla Birkiye Araba Devrilmeden Önce / Cem Sofuoğlu. • KİTAPLARIN DUŞUNDURDÜKLERİ • Peygamber ÇiçeŞi / Atilla Birkiye Benıan Kalafatoğlu Turgay Kantürk Mustafa K. Erdemol. • BİR KİTAPTAN • Adanmış Bir ömrun Şarkıları / Hüseyin Haydar. • TANITMA • Yorulur Olumtu Gözleri / Gurkal Aylan Şiirler Yannis Ritsos / Ergın Koparan Lunapark / Faruk Şüyun Tutsaklar • Yelda Karataş Derin Irmaklar ' Zeynep Özkan Yazarlar ve Mektuplar / Ahmet Cemal Galile'nın Yaşamı / Turgay Kanıurk Dram Sanatı ' Hayati Asılyazıa I983"ıe Sinema yayınları / Burçak Evren Din Ustune M. Nejat Özcan Latin Amerika'nın Kesik Damarları ' ömer Faruk Turkiye'de Tek Parti Yönetimi / Cem Sofuoğlu Gelişme Stratejileri ve Gelişme Ideolojıleri / Nuri Karacan. •KONUŞMA• Aziz Çalışlar ' Bedırhan Toprak. • BELGELER BILGİLER • Dekarı Felsefesi Eras Canberk • SABAHATTİN EYÜBOGLU KAYNAKÇASI • Hazıriayan: Hatice A>nur • OLAYLAR HABERLER • •KAYNAKÇA• Adres: Babıali Cad. No: 14 Kaı: 2 Tel : 522 06 57 Cağaoğlu İstanbul Abone Koşullan: 6 aylık 750, 12 aylık 1500 TL. ilAYLIK KULTUR DERGISİ i ^ • ILAN Sendikamız, Turkiye, Banka, Sigorta İşçileri Sendikası "SİGORTABANKİŞ" 24.25Aralık/1983 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda, Genel Yonetim, Genel Denetim \e Genel Disiplin Kurulu asil \e yedek üyelerini seçmış, Ana Tuzükteki işkolu maddesini 2821 60! I olarak düzeltmiş, Genel Yonetim ve Şube Yönetim Kurulu uyelıklerini 7'den 5'e indirmiştir. Sendikanın zorunlu organlanna secilenler aşağıda belirtilmiş olup 2821 sayılı yasanın 8,9. maddelenne göre ilan olunur. GENEL YÖNETİM KLBILLI ASİL ÜYELERİ Özdemir Boya Genel Başkan Nezihe Erim Genel Başkan Vekili Sevgi Süer Genel Sekreter Zuhal Pala Mali Sekreter Saliha Erdem Örgutlenme Sekfeteri GENEL DENETLEME Kl'RULL' ASİL ÜYELERİ Sevim Bekdemir Selma Saraeanoğlu Y. Serpıl Suney GENEL DİSİPLİN KLRULU ASİL ÜYELERİ Nejla Çavuşoğlu Ulkut Eralan Tanfer Karadeniz SIGORTABANKİŞ Türkiye Banka, Sigorta Isçileri Sendikası GENEL YÖNETİM KURULU Basın 171 * KJT A.I V X Avasofva Mah. Cami Sk. N o 26 TRABZON Kevkubaı Mah. K.Tepe Cad. N o : 2 0 a KAYSERİ MILI.I KĞITIVi BAkANLIĞl Tebliğler Dergisi'ııiıı 6.7.1982 gun ve 2090 sayılı mıslıasıııdaokıılkııaka\ıı:ık kitap olarak tavsiye cdilmistır. İLAN 3.1.1984 tarıhli ilanda Onur Kurulu asilleri yerine yedeklerin ısmı yazılmiitır. Asillerin ad ve soyadları aşağıdadır. Duzellir tashıhen ilan ederi/. SOSYAL DEMOKRAT 1Ş KONFEDERASYONU GENEL BAŞKAN1 A. HAYDAR ATABAY ONUR KURULU ASİL UYELERİ 1 CEVDET GÜNTAY 2 ŞAHABETTİN KOÇ 3 MEHMET İLGİ Basın: 162 ÇAĞDAŞ YAYINLARI SÖYLEV (NUTUK) GAZİ M. KEMAL ATATÜRK Cilı 1 \c 2 biruruda 12. Bası, Ldcıi. 4(X) l ira Turkçcleştırcn: Ord. Prot. H. V. Vfcl IDfcDLOCil L Klcnıc Adıcsı: Çağda.s ^ayıııları Turkocaöı Cad. 39 41 CağaioğlııİMuııbul DARWİN GERÇEĞİ BENJAMtN FARRİNGTON'DAN Çevirenler İsteme Adresi: Çağdaş Yayınları, Turkocağı Cad. No 39/41 CAĞALOĞLU/İSTANBUL Ederi: 200 lira
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle