28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER şofor mahallinde sıkı bir aramaya geçerek yığınla kaçak sıgara yakaladı. Haklarında işlem vapmak uzere şoforieri de burosuna goturdu. Uzun sure bekledıkten sonra, kesilen para cezasını biz >olcular aramızda toplayıp odemek suretıyle >ola devam edebıldik. Bu tür cezalara alışık görunen şoforler arsız arsız kufurler savururken bizler, Turk adının bu şekılde kirletilmesinden uzuntu duyuyorduk. Yolun gerı kalan kısmı. ki çok bakımIı, bol ışıklı ve guzel çevrelıydı, bu ezgı ıçinde geçtı. L'NLÜ YERtNİ KORUVAN VİYANA Parıs'e taş çıkartacak bır ışık zengınlıği ıçindekı Vıyana'nın genış otogar mevdanını hıç yadırgamadım Çevre hemşerilerle dolu\du Yolcularını karşılamaya gelenler, acente memurları, hammallar, taksı şoförleri .. herkes Türkçe konuşuyordu. Etrafın temızlığı, aydınlığı ve bakımı olmasa kendimı Topkapı garajlarında sanacakttm. Sevımlı, tath konuşmalı bır şofor eşvamızı yukledı. Yolda gıderken de hıkâyesmı anlattı On beş >nldır Viyana'da yaşıyormuş. Daha beş taksısı varmış. Karısı buralı imiş. Amma o gene de memleket kızlarınm temiz sevgısının ozlemini çekiyor Geçmışin zengın sanat ve kultür olgunluğunu korumasını bılen Viyana usta bır tutumla uluslararası ılişkiler alanındaki eski mevkune yenıden ulaşmayı başarmış. En önemlı politik, ekonomık ve kültürel temaslar yine bu odakta yoğunlaşıyor. Ve Viyanalılar, organızasyondaki başarıları, konukseverlıkleri, zerafet ve kıbarlıkları ile tum yabancı konukları hoşnut kılıyorlar. Şehır aslında bu tur toplantılar ıçin her bakımdan çok elverişli. Konferanslann, kongre, konser, sergi v e benzeri toplantı ve gostenlerın >apılmasma elverişh pek guzel bina ve salonlan var. Nıtekım, bızim Knmınolojı Kongresı de, "Hofburg"un genış ve çok iyi donatılmış kongre bolumunde yapıldı. SAYGILI VE AĞIRBAŞLI Viyana, hatta Avusturya'nın gormek olanağını bulduğum başka yerlen, o gunlerde ozel bır toren havası ıçındeydı. Her tarafta Viyana Kuşatması'nın 300. yıldonümu anıhyordu. Bu vesıIe ile Viyana'da buyuk bır sergı açılmış. Avusturyaîılar fanatizme ve taşkmhğa kaptlmamışlar Sergide olsun, obur gosterılerde olsun, kuçultucu davranışiara kalkışmamışlar. Tersıne, o donem Osmanlı Saltanatının tum ozelliklerini dile getiren kalıntı ve belgeleri sergılemişler. Kuşatmanın başarısızhğı da, kötülemeye, alaya gidilmeksizın sembolize edılmiş. Belge ve kalıntıların sergılenmesınde her ikı tarafa eşit hak tanınmış. Bır bölumde 1683 Viyana'sındakı yaşam canlandırılırken onun tam karşısındakı bır başka bölumde, ayni dönem Istanbul'unun çok zengın ve tarafsız biçimde dile getırilmesine çalışılmış. Kısacası sergiye yureğim urpererek girmiştım. Amma çıkarken ferahlıydım. Üç yüz yıl sonra dahi kendi güçlu yaşamlarını, hatta duşman uluslara teslim ettırdıkleri ıçın dedelerımle ovünuyordum. Turk'un anısı yalnız bu sergide dile getırılmemiştı. Tüm Avusturya, ayni tarihlerde kahveyı de onlara tanıtan ataJanmızı yadedıyordu. Yine, oyuncakçılarda Yeniçerı kıyafetlı bebekler, pastahanelerde, kuşatmada kullandığımız gulleleri sembolize eden, ayyıldız ile suslu vuvarlak pastalar... Hep ayni görkemlı savaşı anımsatıyor, bir kez daha sımgeliyordu. VtYANA'DA SAZ ÇALAN BİR TÜRK Viyana'da gozlerimi yaşartan bır şeye daha tanık oldum. Bır akşamustu, Kongre toplantısmdan çıkışta, Opera cıvarındaki buyuk caddelerden bırınden geçıyordum. Yer yer gezgin çalgıcıiar, keman veya akordeon çalarak para topluyorlardı. Hatta aralannda, usule uygun bıçımde opera aryalan söyieyen bır kadın dahı vardı. Bız bunlara bakarken kulağımıza yabana olmayan bır saz sesı geldı. O yana yöneldik. Görduğum ve duyduğum şey beni pek heyecanlandırdı. Bır vatandaş yere çömelmiş, sazını dızıne dayamış, coşku ile bağlama çalıyor ve temiz, tath bir sesle memleket türküsu soyluyordu. Işın ilginç yanı, bu türkucunun çevresi daha kalabalıktı ve mendılıne daha çok para yağıyordu. Bir zamanlar bu yerlerde saygı yaratan dedelerin torunlarından birinin bu biçimde dilenişı aslında acıklı bır durumdu. Amma vatandaş bu işi dahı öyle bir vakarla yapıyordu ki, insanın ayni zamanda bir avunma duymamasına olanak kalmıyordu. Bu tur bır avunma ferahlığını ben zaten Edirne sınırından çıktıktan beri duyuyordum. Hele Yugoslavya'da ve turkulerinı hâlâ coşku ile söylediğımız Tuna nehrının susledıği ötekı yerlerde, göğsum daha da çok kabarır olmuştu. Yol boyunca, yeşıl ile yoğrulmuş Turklere ozgü o guzel kokuyu hep duydum. Izlenimler "Viyana kuşatmasının 30Ö. yılında Türklere karşı saygılı ve ağırbaşlı tutumuyla dikkatimizi çeken bu kent, tarihteki kültürel yerini korumayı başarmış. PENCERE Çikita!.. 28 OCAK 1984 Prof. Dr. REŞAT D. TESAL Dedelerimizin anlı şanh crdularla gidip ku^attığı Viyana'ya gurbetçiler bugun, uçak, tren, otobüs, özel oto, hatta dolmuşla gidiyorlar. Ve bu akınlar, eskısi gibı savaşmak, o yerleri ulkemıze katrnak içın değıl, karşılıklı anlaşmaya dayanarak Avusturyalılara işlennde yardımcı olraak, onların ekonomisine katkıda bulunmak, iş gucumuzu satmak ıçın yapı>orlar Böyle bir yolculuğu bır sure önce ben de yaptım. Viyana'da toplanan 9. Uluslararası Kriminolojı Kongresıne otobucle gıttim. Araba rahat, yollar bakımh, hava gılzel ve en önemlısi, şoförler çok usta ve temkmli >'di Gümrüklerden kaçak sıgara geçırme ve buna, özellıkle komşu ülkeler görevlilerini de ortak etme kaygılan dışında bize sıkıntı çektirmedıler. Çoğunluju işçı vatandaşiardan oluşan yolcular ise, ayni yolu sık sık yapmanm alışkanlık ve huzuru ıçindeydiler. Yanıbaşımızdakı koltukta yolculuk eden 10 yaşlarında ikı çocuğun terbiyesine ve zaman zaman aralarında konuştukları Almancanın düzgünlüğune hayran kaldım doğrusu. GELİŞMELER. GÜZELLİKLER Yolun Kapıkule'den sonra, Yugoslav sınınna kadar olan boiümunu gece geçtık. Ama zaten Bulgarlar transit yolunu kentlerden alabıldiğıne uzağa atmışlar galıba Ancak Yugoslav sınınndan itibaren durum değışti. Hem yol daha duzgün hale geldi, hem de çevre şirin, yeşil köy ve kasabalar ve bunların daha guleç yuzlu sakinlerı ile bezendi. lçinden geçtığımiz Belgrat ise, geniş, temiz caddelerı, guzel köpruleri. modern yapıları ve duzenli trafiği iie, saygın bır metropol halini almış durumda. Yugoslavya'yı Batıya bağlayan \e devamh onarım gordüğu anlaşılan otobusun geçtıği şırin, yeşilhk bır göl kenarında mola verdık. Tenuz bır kır lokantasının terasında yemekler yendi, kahveler içıldi. Herkes, ılık guneşli öğ!e vaktının tadını çıkanrken >olda meydana gelen bir trafik kazası keyfimizi kaçırdı. Çıçeklerle suslenmış bir duğun alayını oluşturan ctomobillerden birı, arabayı kullananın sarhoşluğu yüzunden olacak, yolun soluna taşmış, karşıdan gelen yepyeru bir BMW'ye bındırerek hem kendi devrılmış hem de o arabayı harap etmışti. Çarpan arabanın surucusu ölmuş, bir volcusu da can çekısiyordu. Çarpılan araba ise Türk işçilere aittı. lçterinde olu veya >araJı yoktu. Fakat, dılını bılmediklen bir ulkede, harap olmuş bır araba ile kalmanın çaresizlığıne kapılmışlardı. Yardımlanna koşmak istedık Ancak ortada meram anlatacak bır kımse yoktu. Üstelik hava, kusurlu olmadıkları halde bizımkiler aleyhıne gelışıyordu. Kuru tesellilerle yetinerek, çaresi7İik ıçinde oradan aynldık. Yugoslavya, Birıncı Cihan Savaşı'ndan en kârlı çıkan ulkelerden birı olan Sırbistan'ın, başka ulkelerden bıraz da haksız olarak kopardığı zengın, gelışmış bölgelerle buyuyerek guçlenmış bir devlet Akıllı bır yonetim bu çok uluslu ulkeyı, katıldığı blokun baskılarına da karşı gelmek suretıyle, birlik ve beraberlık ıçinde tutmasını ve Avrupa'nın sozu geçer bir devleti halıne getirmesını bılmış. Avusturya'ya doğru hızla aşmakta olduğumuz kuzeybatı bölgesı, dağ eteklerine serilmiş, yeşilliklı, akarsularla çevrili şelalerden oluşan ferah, temız koy ve kasabalarla bezelı. Aralarına girme olanağını bulamamakla beraber, buralarda yasayanlarm huzurlu oldukları anlaşılıyor Otobusun şoförlerı de bunu kanıtlıyorlar, "Hafta tatilini duğunler, dernekler, kır eğlenceleri, bol şarap ve domuz sucuğu ile kutluyor buralılar" dıyorlar. Istanbul'dan a>Tildıktan 24 saat sonra Manbor'a, Avusturya sınırına varmıştık. Bulgar \e Yugoslav sınır kapılannın tersine. burada çok beklemeyeceğımızi umuyorduk. Nitekım, tertemız giynnmiş ağırbaşlı bir gumrükçü hemen gelip pasaportlarımızı denetlemişti Ancak, bızım şoförlenn bir münasebetsız tutumu burada da boş yere \akıt kaybetmemize neden oldu. Bunlar, hepimizın gozu onunde memura paket paket sigara ıkramına kalkıştılar. Gumrukçu sınirlendi. Sıgaralan almadığı gibı, EVET/HAYIR OKTAY AKBAL "O resimieri indirin" ve "Savaşımı sürdürmek" vb. yazıiarım aydın okurtar arasında genış ılgı uyandırdı. TDK'nın eski üyelerinden mektuplar 3ldim. Altı yüz TDK üyesinı yenıden bir 'dernak' çevresınde toplamak girışımini dostekledıklerını söyteyenler, Atatürk'un kurduğu, şımdı bır 'devlet bırımi' haüne getirilmış yenı TDK'dakı kurucu' fotoğraflarının onur köşesınden indirilmesı önenmı savunanlar pek çok. Tanınmış eğitirrtcı Ssyın Rauf Inan, "Heryazınızı okudukça ıçimden sizı kutlamak geçer. Bugunkü 'Savaşımı sürdürmek' yaztnızda da öyle oldu Yazınızın sonunda, 'gerekıyorsa' sözcüğü ile değindığinız 'Türk Dil Derneğı' ya da 'Türk Dilini Geliştirme Demeği' düşüncenizı bır en önce gerçekleştırmenizi ve benı de kurucular arasına almanızı diler, saygılar sunanm" diye yazmış. TDK'nın eski üyelerinden. emeklı öğretmen Süleyman Nuri ö z de şöyie diyor 'Savaşımı sürdürmek, yazmızdan ötüru sizı kutianm. Gerçek Atatürkçuter olarak kutsal Türkçemızı korumak savaşında ben de yanımzdayım Koşultar elverdiğınde bu yolda kurulacak derneğın ılk üyelen arasında olacağım Türkçe savaşında başarılannızı dilenm.' Kütahya ilınden bır öğretmen, C.P. de (Ne olur ne olmaz diye adını yazmıyorum, Türkçe düşmanlarına hedef olmasın!) şunları yazıyor. "Biz, binlerce dıl ve yazın oğretmeni, TDK'nın anısını yasatıyoruz, yaşatacağız. Vfen/ AKDTYK'ya seçılen üyelerin çalışmalannı sergılerseniz bu savzşımı Anadolu'da sürdüren bız adsız öğretmenlera de bol bol cephane vermiş olursunuz. Dilımızı geliştirme ve guzelleştırme savında bulunan 'Tercüman' yazariannın pek çok yazısı kötü, bozuk, yonlış cümle örneğı olarak derslenmızde kullanılıyor Sizden dıleğimiz bu tür yazıları surdurmenizdır" Atatürkçü bır Türk Dıl Kurumu ya da derneğının kuruculan ve üyeleri bınlercedır. Atatürk'e, devnmci atılımlara, çağdaş uygarlık çızgısindekı çalışmalara bağlı, inançlı milyonlar var ülkemızde.. Bunları kımse korkutamaz, sındiremez, yolundan gerı döndüremez. "O resimieri indirin" yazımla ilgıli olarak Sayın Berın Nadi : den bir mektup aldım. TDK'nsn dört kurucusundan birı, uzun yıllar TDK Yürütme Kurulu'nda saynan uye olarak görev yapan, Atatürk'ün yakın arkadaşı, Zonguldak milletvekili ve unlu "19 Mayıs" şiirının yazarı Celâl Sahir Erozan, Sayın Benn Nadi'nin babasıdır. Ben "Dört kurucudan birının yasal mırasçısı olsam, babamın ya da buyükbabamın resminı şimdikı kurumun yönetıcılerınden ısterdım" diye yazmıştım. Bununla Samıh Rıfat'sn oğlu büyük şaır Oktay Rıfat'a, Yakup Kadrı'nin eşı Sayın Leman Karaosmanoğiu'na ve Ruşen Eşref Ünaydın'ın yaşamdaki yakınlanna seslenmek ıstemıştım. Bu kcnuda ilk tepkıyi Sayın Berın Nadı gösterdı. Gönderdığı bu mektubu olduğu gibı okurlarıma sunmakta yarar göruyorunr "Sayın Oktay Akbal; 22 Ocak 1983 tarihlı yazınızı okudum. Çoktan ben benı üzen ve duşündüren bir konuya değinmişsinlz. Dabam Celâl Sahir Dıl Kurumu'nda Ataturk'ün yanında çalıştı; bu çalısmalar elbette büyük önderın amaçladığı bıçımdeydı. Kısaca özetlersek, bu çaba 'Misakı Milli' sınırları içinde her yurttaşın Türkçe konuşup yazması, okuduğunu anlaması özlemidır Şimdikı kurulus ise, ılk belirtilere göre, bir geriye özlem niteliği taşımakta. Genç'enmiz niçin Fuzuli'yi, Nefi'yı, ötekı büyük Osmanlı şaırlenni anlamasınlarmış! Anlasmlar efendim... İngilizce, Fransızca öğrendik'eri gıbi Farsça, Arapça öğrensınler, okusunlar. Yakup Kadrı. Ruşen Eşref, Celâl Sahir, Samıh Rıiat ve ötekiler ikı dilı de bildiklen halde büyük bir özverı ve inançla Önderin yolunda yürüdüler Çünkü onlar azınlığın değil, butün Türk ulusunun bır dılde birleşmesını isteyen, Atatürk'e ınanmış kişilerdi. O günlen yaşayan ınsanlar gıtgıda azalıyor. Yaşayanlarsa susmayı yeğliyor. Örneğın bır Prof Afet Inan bunları bilmez mi? Sayın Prof Sadi Irmak bunları hatırlamaz mı? Babamın resmi duvarda varsın dursun. Kalsın, olup bitenlen ibretle izlesin." 1 RfTJM/TEKNTK YÖNETEN ÖMER GÜZEL "Olup bitenleri ibretle izlesin..." Bir zamanlar ayın uyduları var mıydı? Ingıliz uzav bılımcı Keith Runcorn'un Nature dergısınde yayınlanan bır makalesine göre, bır zamanlar ayın çevresinde dönen kuçuk uydular vardı. 3.8 4.2 mılyar >ıl once bu uydular aynn ş uzeyine duşerek "ay denizlerı" adı verılen çukurları oluşturdular. Gunumuzde ayın manyetık alanı oldukça zayıf bır çekim gucune sahıp. Oysa Apollo, uçuşlannda toplanılan orneklerın analızıyle geçmışte ayın çok guçlu bır çekım alanı olduğu saptandı. Zaman içerısınde gıderek gucunu yitıren bu manvetik alanın, 4 mılyar yıl önce dunyanın ıki katı çekım gucune sahıp olduğu sanılmakta. eunun kaynağı hakkında karşıt goruşler one suruvorlar. Yoresel cekım guçlerıni açıklamaya çalışan nıodellerde, çeşıtli gök cısımlerının etkılerınden şımşek çakmasına kadar biıçok kaynak behrtılmekte. Runcorn modelinde ise, yerkurc;ınde olduğu gibı kutle içerısınde uretılen bır man>etık gucun varlığı ongorulmeke ' Yerkuresının manyetik çekim gucu, kutlenın ortasındaki sıvı demir çekırdeğinin hareketıyle oluşmakta. Metal ergımesının radyoaktıvıteden oluşan ısıyla gerçekleştiğı duşunulmekte. Bu goruşe gore sıvı çekırdek içerisınde bugun \arlığını bildığimız elementlerden daha ağır elementler bulunmakta. Henuz var oldukları kanıtlanmamış bu superağır elementler radyoaktif bozunmaları sırasında veterlı ısı yı uretebılırler Zıt yörüngeler Yapılan ıneelemeler ay uydularının yorungelennın ayındonuş yonune zıt olduğunu göstermekte. Bu tur yorungelerın kararsız bir yapıya sahıp olmaları sonucu uydulann ıçe doğru gıderek daralan bır ıpıral çızmelerı ve sonuçta ay yuzeyine çarpmaları kaçınılmaz oluyor. Runcorn'un teonsı bu konuda yapılan diğer ıncelemelere hız kazandırdı. Eğer ayın yok olmuş uydularının varlığı ke>;ın olarak kanıtlanırsa, ayni olasılığın dığer gezegenler ıçın de soz konusu olacağı kuşkusuz. Yenı teonler, evrenm yapısını daha iyı kavramamıza yardımcı olacak araştırmalara yol açmakta. Süperağır elementler Runcorn'un teorısıne gore, ayın çekirdeğinde de bu superağır elementler vardı. Mılyarlarca yıllık sure içerısınde bu elementler radyoaktif bozunmalarını tamamlayarak dığer elementlere donustuler Bu nedenle de gunumuzde a\ın çekirdeği soğuk ve hareketsız konumda olup, çekım gucu çok azaldı. Geçmışte ay kutlesınin manyetık bır guç taşıdığının kanıtları çeşıtli deneylerle saptanabılmekte. Ay yuzeyındekı kayalar ıncelendiğınde zaman içerısınde ayın manyetık alan yönünun değişmeler göstermış olduğu ızlenebilıyor. Ferdane Hanım sabah pazara alışverişe gitti; naylona sanlmış bir hevenk muzla döndü: Bak, dedi, kilosu 350 lıradan, Amerıkan malı, adı Çikita imış. Muslihittın Bey baktı: Yaaaa... Sapsarı muzlann üstündekı markada gerçekten "ÇikitaPanama" yazılıydı. Acaba Türk muzu gibı Amerikan muzu da her niyete yenebıliyor muydu? Muslihittın Bey gençlığinde sinemaya gıder; en ucuz yer otduğundan paradis'de oturur; filmde sıcak sevişme sahneleri izlenırken bağırırdr Eyı muuuz' Acaba Panama'dan gelen muz, eyı muz muydu? Eyi muz ise kim kiminle sevışıyordu? Türkiye hangi pozdaydı? • United Fruit Company'nın Orta Amerika'dakı adı El Pulpo'dur El pulpo, ahtapot demektir Çikita, ahtapot ürünü müydü? ABD uyruklu United Fruıt Company, uzun yıllar Orta Amerika ülkelerının kanını ahtapot gibı emmışti. Ülkenin bütün doğal kaynaklarına el koyan, hükümetler devirip hükümet kuran, askerı darbelerı bırbırı ardına düzenleyen United Fruit Çompany'nin dünya siyasal edebıyatına armağan ettiği bir deyim vardı: Muz cumhuriyetleri.. Orta Amerika'nın küçük ülkeleri "muz cumhuriyeti" damgasını yemışlerdi Çağımız dünyasında cumhuriyet, muz niyetıne yenıyordu; kimı yerde sosyalist cumhuriyet, kimi yerde faşıst cumhuriyet, kimi yerde Islam cumhuriyeti vardı. Orta Amerika'daki cumhurıyetler de uzun süre sözde cumhuriyet olarak kaldılar. Amerika'ya Avrupa'dan göç edenler kimlerdi? Serüvenci ayak taktmı, aşağı katmanlar, orospular, açıkgözler, toplumda tutunamayanlar; gemıler dolusu Yenı Dünya'ya koşuyorlardı İngiltere'den, Portekız'den, Ispanya'dan, İtalya'dan; krallar, prensler, dükler, baronlar göç edecek değıllerdi ya... Avrupa'nın Amerika'dakı sömürgeleri bağımsızlıklarını ilan ettiklerınde kral olacak scylu kışı bulamadıklarından cumhuriyet oldular. Ama ne cumhuriyeti? Kalay cumhuriyeti, kakao cumhurıyotı, kahve cumhuriyeti, muz cumhuriyeti... * Ferdane Hanımın yediğı muz her niyete yenecek bir muz değildi, Muslıhinin Bey de Çikita'yı hangı niyete yıyeceğini bılmıyordu; ama ANAP'ın milletvekili Ali Dızdaroğlu Çikitaya bozulmuştu. Antalya, Anamur, Mersin, Adana, Hatay'da yetişen muzun suyu mu çıkmıştı? Bızım güney ıllerımizın Honduras'tan, Panama'dan, Kosta Rıka'dan aşağı kalır ıklimı mi vardı 9 Sen kalk partiyi Antalya'da kur, Ankara'da hükümstini oluştur; sonra da serbest rekabet adı altında iik iş olarak üikeye Panama'dan muz gelsin. Yahu, kım oynadı bu oyunu? Harıka çocuklar' . Turgut Bey "on beş günde bir yıllık ıcraaf yapmış, ANAP hukümetı kurulduktan tam 4 1 ^ gun sonra Türkiye'ye Panama1 dan Çikita ıthal edıvermış, sonra da üreticiler ayaklanınca yasaklamıştı. Şımdı halk ayakta Ozal Beyi alkışlıyor ve paradis'den sesler yükseliyordu: Eyı muuuuz... * Türkiye, muz cumhuriyeti değildir; ınsan haklarımn geçerli olduğu birtoplumuz. İnsan hakkı nedir? Panama muzu, Fransız peyniri, Hollanda tereyağı, Rus havyan, Portekız balığı, Amerikan konservesi yemek değil mıdir? Yeyin efendıler yeyın... Runcorn modeli Gökbilımcıler ayın çekım gu TÜRKİYE'DE Nikon KALİTESİNİ BİZ SUNUYORUZ Sıçanlarda beyin transplantasyonu deneyleri Bılim adamları beyinlerinde hasar oluşmuş sıçanların öğrenme yeteneklerinı tekrar kazanabilmelerine olanak sağlayan yeni bir transplantasyon teknıği gehştırdıler. Sıçanın beyın ön korteksinde deneysel olarak zarar verilen bolgelere yine ayni canlının fetus dokusundan alınan parçalar aktanldı Ön kortekste zarar verilen bolgeler özellıkle belirli problemlerin çozumunde yararlanılan oğrenme merkezlenydi. Daha onceleri yapılan benzer çalışmalarda beynin zarar gören kısımları korteks dışı dokulardı. Deney başlamadan önce uygulanan testlerde oğrendikleri ödul kazandıncı davranışların zıddı bır eğıtim programı amelıyattan dort gun sonra uygulanmaya başlandı. Oğrenme hızlan, beyin hasan gormemiş deneklere kıyasla daha yavaş olmakla bırlikte oldukça başarıh sonuçlar alındı Çeşitlı denek grupları arasında en başarıh olanlar, zarar goren bolgeye fetus beyin dokusunun on korteks kısmı aktarılanlar oldu. Beynın diğer kısımlanndan nakil yapılanlar veya hıç doku nakli yapılmayanlarda başan oranları farklı ıdı. Fetus beynmın ön korteks dokusu aktarılan hayvanlar daha sonra ıncelendığınde beyın dokusuyla aktarılan doku arasında uyumlu bır bırleşmenın gerçekleştıği goruldu. Beyin dokusundakı sınır hucrelerının aktarılan dokuya uzantılar salması ve aktarılan dokudakı sınır hucrelerinın de zarar goren beyın dokusuna doğru uzantılar salması gozlendı. Buna karşın fetus beyninin farklı bolgesınden alınarak zarar goren korteks bölgesine aktarılan dokular incelendiğinde; aktarılan dokunun tümuyle yok olduğu, ana organızma tarafından reddedildiğı saptandı. YİNE TEŞEKKUR SSK Goztepe hastanesı ortopedıstlerinden Opr. Dr. UĞUR BAYDAR Ast. Dr. EMİN GÜNDOĞDU ile hemsıre NEZAHAT TETİK. AYSE GÖKMEN. pansumancı BİRGUL HIM ve RAFET AYDIN'a oğlumuz MURAT AYDlN'ın tedavisı sırasında gösterdiklen yakın ilgıden dolayı teşekkuru bır borç biliriz. NURAL VE ULUER DİVİTÇİOCLU REHA TANOR NEFISE'MN ÇIÇEKLERI Mizah Öyküleri Dağıtım: YADA Dr. Şevkibey Sok. No: 6 Divanyolu İSTANBUL Tel.: 520 74 72 Stereo Foto Zoom Bıo Mıkroskop FS 2 OFTALMIK Oto Refraktometre • Fundus Kamera Bıo Mikroskop • Oftalmometre Fokometre • Gözluk Kutusu KALITE K0NTR0L Profil Projektör Metal Mıkroskop Ölçme Mikroskopları örtur tunzm sunar MİKR0SK0PLAR Monoküler • Binokuler • Araştırma Inverted • Stereo • Polarizan T0P0ĞRAFYA CİHAZLARI Elektronik Mesafe Olçer Teodolit • Takeometre • Nivo BURSA SAPANCA BOLU ABANT ÇelikPsrtas Vakıf Turistikoteli 21 000.25 000.Koru oteti Turban AbantoteB 32.900.37 900.3 gece 4 gun 27 500. OK MEDYÂ ODAAJANS Curnhurıvet Cdd Peı tev Apt No13/1Küt5 TaksımIST Te! 1504740 22 00026 000. Bektror* veTıbbı BURO Tuous cad 20/4 KavakİKtere Ankara TK 18 77 66 \WGAZA Posta cad ModernCarsı 311 Ankara Trt 11 7513 117758 25 29 Ocak tarihleri arasında İstanbul Sheraton Otelı'nde TIP'84 FUARINDA Buluşmak umuduyla. \ 4 gece 5 gun 35.500 OK Özel otobus, tam pansyon konaklama, Ortur Servrsı BARBAROSBULVARI 3 5 B t 5 I M ^ V İ I S T TEL 1611074 16182261612281 ^ ^ ^ ^ KAUIKOY 33""61O7 en az îki yıl deneyimli bayan eleman anyoruz. bölümünde (STANBUL Husrevgerede caö 75/1 Tesvıkıye Istanbul THM8 0955 Dinamik, kolay diyalog kurabilen, aktif ve çalışmayı scven kişi iseniz, MILLETLERARASI OZEL HUKUK MEVZUATI Prof. Dr. Aysel ÇELİKEL Asis. Cemal ŞANLI • Vatandaşlık Hukuku • Yabancılar Hukuku • Turkıye'de Yabancı Sermaye Yalınmları ile ılgılı Mevzuaı ve Mılletlerarası Ozel Hukuka llişkın Tum Ikılı ve Çok Taraflı Sözleşme Referansları Başlıca Kıtapcılarda bulunur • Kanunlar [hlılafı ve Mılletlerarası Usul Hukuku SÖMESTRE TATİLİNrC TURKTYE FIYAnARIYLA "BİR YAYEV ORGANEVIN REKLAM SERVİSİNDE" görev almak isterseniz bize bir rcsim ile özgeçmişinizi, varsa telefonunuzu ve adresinizi gönderiniz! P.K. 59 TEŞVİKİYE ROMANYA'DA KAYAKTURLARI M2velOl9Subat (10 gun) lam panayon cıiobudt BUKRtS ^ehırtunıvv VAKviAda Igun konaklama IXılaı vv TL tüplamj 52.OOO..TL 1478174 IRT1BAILAR «NK.ARA HEL0LTURIDmrmınOtelı><ı| İ I M K 171100 I^MİR TRANSTUR U 7 S 4 r t 1 1 1 22 215051 KAMKOlr LION TL1RIZM Onur l(h*m AI0>ol 13SI7 76 ı oo I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle