Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/8 27 OCAK 1984 NASIR VE SEDATLA 7 YIL ANKARA...AJVKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Nasır: Biz ilhamunızı Atatürk'ün savaş ve reforrnlarından aldık Nasır Çağlayangil'e şunları anlatıyordu: "Kral Faruk'u hkenderiye'den yolcu ettikten sonra içimizde ihtilal heyecanı ile gidip dertleşecek birini aradık. îlk aklımıza gelen dostumuz Türkiye Büyükelçisi Fuat Tugay oldu. Çizmelerimizin tozunu silmeden jipe atladık. Büyükelçiliğinize geldik. Tugay bizi kabul etmedi. Iki yıl sureyle bana ve arkadaşlarıma hep surat astı. Hanedanın mallannı devletleştirince TUgay'ın husumeti daha da arttı.." 5 Gazeteciler fotoğrafları çektikten sonra salonu terkettiler. llter, Nasır'ın sozlerini, ben Çağlayangil'inkileri not alacaktık. Daha çok Nasır konuştu. İlk defa bir Türk Dışişleri Bakanı'nı nihayet kabul edebildiğini, bunun için on üç yıl beklediğini, arada lüzumsuz anlaşmazlıkların ortaya çıktığını, halbuki bütün bunlann kolayhkla benaraf edilebilecek nitelikte olduklarını, ancak Ankara ile diyalog kurmak olanağını bulamadığını, Adnan Menderes'e tekrar tekrar uzattığı elini Türkiye Başbakanı'nın kabul etmemekte direndiğini söyledi ve hatırladığım kadar, şöyle devam etti: "Biz, bir grup arkadaş, tefessüh etmiş Kral Faruk rejimini yıkıp Cumhuriyeti kurrnak ve Mısır halkına yeni bir çığır açmak kararını aldığımız zaman Atatürk'ten ve onun istiklâl savaşlarından ve reformlarından ilhamımızı almıştık. Nitekim, ben bu gerçeği thtilâlin Felsefesi adlı kitabımın giriş kısmında açıkça ifade etmiştim. 1952'Ierdeki Büyükelçiniz Hulusi Fuat Tugay, dostumuzdu. İhtilâlden önce kendisi ile arasıra buluşur, görüşurdük. O gece Kıral Faruk'u yatına bindirip iskenderiye'den yolcu ettikten sonra, içimizde sonsuz bir heyecan, gidip dertleşecek birisini aradık. İlk aklımıza gelen Türkiye Büyükelçisi Tugay oldu. Arner ile birlikte çizmelerimizdeki tozu silmeğe vakit bulamadan jipe atladık. Büyükelçiliğinize geldik. Tugay bizi kabul etmedi. ıki yıl bana ve arkadaşlanma surat astı, bizleri alenen eleştirdi. Eşi, Kral ailesine mensuptu. Hanedanın mallannı devletleştirme kararını alınca Tugay'ın husumeti daha da arttı. Nihayet bir akşam, operada, perde arasında yanına yaklaştım. Elimi omuzuna koyarak hatırını sordum. Hindistan Büyükelçisi ve yabancılann yanında beni tezyif etti. Tugay'ın artık Mısır'da kalamayacağı kararını almak beni çok iizdü. Fakat, yapacak başka şey kalmamıştı. Bir yıla yakın Kahire'de bir maslahatgüzar bıraktınız. nalı'nı kullananlar toplantısına Türkiye'nin de katılması, Yugoslavya'da bulunduğurn sırada, Bağdat'ta Kral Faysal ve Nuri Said'e karşı yapılan kanlı ihtilal, bu ihtilali takiben Amerikalıların Lübnan'a çıkmalan, Ingilizlerin Ürdün'ü kontrol altına almalan Ve Türkiye'nin Suriye'yi işgal hazırlığı içinde bulunduğu haberlerinin çıkması, beni ister istemez. Sovyetler'in kollarına attı. Aswan Barajı'nı onlar üstlendiler, askeri yardımı onlar verdiler. Bundan Mısır'daki komünistler cesaretlendi. Harekete geçtiler. Komünist Partisi'ni kapattım ve komünistleri felce uğ"•attım. Bu yüzden Huruçov'la aramız açıldı. Aswan'a geldiği zaman Aref ve benimle bu konuda tatsız münakaşalara girişti. Yardımları kesmek tehdidinde bulundu. BUtün bu olaylar sırasında, Ankara ve Kahire, aralarında her hangi bir sonın olmadığı halde, karşı karşıya olan cephelerde yer almışlardı. SuriyeYemen ve BAC arasındaki birlik, Türkiye bakımından da Guney hududlarına istikrar ve işbirliğini getirecek bir gelişrae idi. Suriyelilerin, Hatay konusundaki hassasiyetlerini zaman içinde eritmek kararındaydım. 1958'de Ticaret Bakanınız Hayrettin Erkmen'e Hatay'ın Türkiye'ye bağlandığı tarihin yıl dönümlerinde açık havada gösteri yapılmasını yasaklamıştım. Yavaş yavaş Suriyelileri Türkiye ile tam bir işbirliğinin zaruretine inandıracaktım. Menderes'e bu niyetlerimi bildiren bir mesajı Hayrettin Erkmen'le diğer Ticaret Bakanınız Abdullah Aker'le göndermiştim. Cevap bile alamadım. 1961'deSuriye'dekimuhalefet, zor kullanarak Mısır'dan kopmağa kalkınca, o sırada Suriye'de bulunan Mareşal Amer'in Kahire'ye dönmesini bile beklemeden aynı gece Ürdün Kralı ile birlikte Suriye'deki yeni rejimi tanıyıverdiniz. Bu benim için büyük bir hayal sükutu oldu. Uzun vadede başına buyruk kalacak bir Suriye'rün sizin için daha kolay bir komşu olacağına inanmıyonım. Bu yüzden, ikinci defa Türkiye ile siyasi ilişkilerimiz kesildi. dialogun kumlmamasının büyuk hata olduğunu, fakat Nasır'ın da Turkiye için hayati onemi olan Kıbrıs sorunundaki tutumunun, anlayışlı ve dostane bir davranış olarak nitelendirilmesine imkân olmadığını, özellikle bu konuda bızim de haklı şikâyetlenmiz bulunduğunu, BAC'nin uluslararası forumlarda daima Makarios'u desteklemiş olduğunu ve hatta kendisine Sovyet menşeli silahları ve füzeleri göndermeğe kadar ileri gittiğini, büyük bir açık kalplilikle söyledi. Nasır, biraz duraladı. "Evet. İşle bütün bu karşılıklı tutumlar aramızda, doğrudan doğruya teması kuramamış, gerekli itimat havasını >aratamamış olmamızdandır. Artık ileriye bakalım ve aynı hatalan yapmayalım. Ben, iilkelerimiz arasında en iyi ilişkilerin tesisi için elimden geleni yapmağa hazınm"' dedi. konuşmanın bundan sonraki kısmı daha yumuşak ve dostça geçti. Özel konulara değinildi. Nasır bizi, memnun kaldığını belirten bir güleryüzlülükle kapıya kadar geçirdi. Nasır'dan sonra Meclis Başkaru Enver Sedat'ı ziyaret edecektik. Geç kalmıştık. Nasır, programın dışına çıkmış, bizi, yanında bir buçuk saat tutmuştu. Kendisi de bunun farkındaydı, bir ara: "Türkiye Dışişleri Bakanı'nı ilk defa karşımda buluyorum. tçimi dökmek istedim" demek lüzumunu hissetti. Yerel Seçimlere Doğru... Geçende postadan bir zarf, içinde bir şiir, yıllann ötesinden birsesleniş, 1940'ların Ankara'sından resimler canlandı gözümde. Tertemiz bir başkent. Atatürk bulvarında akasya ağaçlan, kestane çiçeklerinin pembeliği... Evler ya tek katlı, ya iki katlı, Kocatepe'de bir park, Kavaklıdere'ye varınca bir gül bahçesi. Biraz daha açılınca bağ evleri, iğde çiçekleri. Saraçoğlu Mahallesi'nin güzel bir düzeni vardı o zaman. Giderek değişiyor resimler, Yenimahaile geliyor başkentin gündemine, Yenişehir'deki apartmanların bodrumları, çatıları boşalıyor, dar gelirliler soluk alıyor Yenimahalle'de. Sonra bir beton yığınına dönüşüyor başkentimiz. Evler yıkılıyor, bahçeler parselleniyor, gökdelenler yükseliyor. Güzel Ankara'nın yüzü değişiyor soluğu kesiliyor bırden. Bir başkent oluyor, gecekondular içinde küçülen bir başkent oluyor. Atatürk Bulvarında dolaşırken bir karabasan gibi taş basıyor ınsana. Herşey bir kültür yozlaşmasını sergiler gibi. Böylesine çirkin bir kentte güzel şeyler düşünmek, yaşama sevinci duymak çok ü Kimi anababalar cocuklanna bir masa! gibi anlatıyor eski Ankara'yı. Bu apartmanın adı niçin Gülbaba biliyor musun? Vaktiyle Güvenevlen'nin en güzel gülleri bu bahçede açardı. Bu büyük apartmanın yerinde ıki katlı bir ev vardı. Kimi sabahlar ney sesiyle bülbül sesi birbirıne karışırdı. Ünlü bir ney sanatçımız otururdu burada. Bu büyük apartmanların yerinde evler vardı hep... O apartmanlara bakarken Oktay Rifat'm bir dizesi gelir aklıma: "Dün iki katlıydı, bugün üç katlı beş katlı, altı katlı yükseliyor efendim yükseliyor, memleket yükseliyor..." Galiba asıl kiralar yükseliyor. Yükselen apartmanlar ortasında başkentlinin yaşamı cüceleşıyor giderek... Gökdelenler acı bir gerçeği simgeliyor, ancak, Cumhuriyetin ilk yıllarında öngörülen başkent ile bugünkü Ankara arasında mimarlık, belediyecilik açısından dağlar var. Güzel bir başkent öngörülmüş o yıllarda. Uygar bir kent, yolları, bulvarları, parkları, anıtları, bahçeli evleri, tiyatrosu, operası, üniversiteleriyle çağdaş uygarlığı yaşamak isteyen bir başkent. Oysa şimdi her şey çağdışı bir görüntüde. Yıllarca önce Selanik Caddesi'nden geçerken bir apartman bodrumunun mescrte dönüşeceğini düşünür müydüm? Anayasa Mahkemesi'yle yan yana bir mescit. Öğle saatlennde gazete kâğıtlannda namaz kılryorlar bugün. Sokakta çizmeli, blucinli gen kızlar geçiyor, kimi zaman o sakallı, takkeli kişiler arasından yürüyorlar. Başlarını kaldırıp Anayasa Mahkemesi'ne bakıyorlar. Belki de doğal buluyorlar bu çelişkiyi, çünkü onlar 1940'ların Ankara'sını bilmiyorlar. Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan Ankara'da çağdaşlığa özlemin geliştiğini hissediyor insan. Herşeyde çağdaş bir toplum oluşturmak çabası var. Çağdaş bir yaşam özlemi, sonra başka özlemler başlıyor galiba. Kişisel, siyasal, çıkarsal özlemler. Bu özlemleri dindirmek için verilen ödünler, o ödünler nedeniyle plansız, programsız, gelişigüzel büyüyen, çirkinleşen bir başkent. O ödünlerin faturasını ödüyoruz bugün. Gözlerimizle, sağlığımızla. Temiz hava bile bir özlem oluyor, kirli havayla boğuluyoruz. Yerel seçimlere hazırianan partiler bu konuda ne düşünüyor acaba? Ankara'yı güzelleştirmek kolay değil artık, ama daha çok çirkinleşmesini önlemek için ne yapacaklar? Pisliğini, kirini, dumanını nasıl yok edeckeler? Bizi rahat bir soluğa nasıl kavuşturacaklar, hangı sorunlara öncelik verecekler? Gelecek kuşaklara nasıl bir kent bırakacaklar? Gelecek kuşak!ar bugünkü Ankaralıları nasıl suçlayacak kimbilir.. Yaşadığı kenti sevmeyen insanların dönemi diye adlandıracaklar belki de. Yanlış bir yargı olmaz bu... Böyle bir kente belediye başkanı olmak kolay değil doğrusu. Yaşadığı kente yabancılaşan Ankaralılara sevgiyi, özeni öğretmek kolay değil. Başka bir yaklaşım, başka bir düşünce biçimi ister bu. Seçimi kazanmak başka, başkanlık yapmak başka... Bu noktaya gelince merak ediyor insan. Yerel seçimlere katılacak partiler nasıl bir hazırlık içinde acaba? Başkan adaylarını nasıl saptıyorlar, ilkeleri, ölçüleri, yöntemlerı nedir, yerel sorunlara yaklaşımları nedir? Sorulara somut yanıtlar bekliyor seçmenler. Oysa hep soyut konuşmalar duyuyoruz. Ama soyut politika, soyut şiir, soyut resım kadar etkili değil doğrusu. Biraz somut politika üretmek gerekiyor. İÇİMİ DÖKMEK İSTEDlM 1.5 saat gönişmeden sonra Nasır, Çaglayangü'i yolcu ederken; 'Türkiye Dışişleri Bakanı'nı ilk defa karşımda buluyorum. Uzun uzun içimi dökmek istedim" demek lüzumunu hissetti. Nasır'ın yüzündeki gülümseme bu buluşmadan çok memnun kaldığını gösteriyordu. Telefonu kapayınca, ayağa kalktı. bizi biraz ayakta tekletmişti. Çağlayangil'e yaklaştı, özür dileyerek bakanı kollannın arasına aldı ve yanaklarından öptükten sonra "Başkan Nasır, ziyaretinizden çok memnun kalmış. Bana "bir dost ile tanışacaksın" divehaber verdi" dedi. Enver Sedat, her zamanki gibi son model koyu renk bir elbiseyi üzerinde zerafetle taşıyordu. Sık ve kıvırcık saçları briyantinle parîıyor ve sert bir fırça ile zorla yatınldıklan anlaşılıyordu. Siyah, Adolf Manjou tipi bıyıkları kozmetikliydi. Yüzünün koyu kırmızıesmer derisi terlemiş gibi gorunüyordu. Ağzını açarak gülümsüyor ve iri beyaz dişlerini gösteriyordu. İyi lngilizce konuşan Sedat, gençliğinden beri hareketli, maceradan hoşlanan, çapkın, fantezist, "haşiş" çiğnediği rivayet olunan bir asker ve aynı zamanda kontrolü zor bir poljtikacıdır. Ingiliz sLstemi ile yetişmiş, İkinci Cihan Savaşı'nda buna rağmen Almanlar hesabına çalışmış, hatta casusluk ve adam öldürmekle itham edilmiştir. Sedat'ın eşı Cihan Sedat, zarif, güzel, ağırbaşlı bir aile kadınıdır. Kocasına son derecede bağhdır. Çocuklarınm gerçek anasıdır. İngilizce bilir, Fransızca dersleri almıştır. Hayır işlerinde yorulmadan çahşır. Annesi tngiliz, babası Çerkezdir. Bayan Cihan Sedat, Kahire'deki yedi yıllık görev suremizde, eşimin yakın bir dostu olmuştur. Kendisinin Turkleri sevmediği ve Kıbrıslı Rumları desteklediği dedikodularına inanmamak lazımdır. Sedat her zaman Nasır'ın en yakın arkadaşı olmuştur. Araları, Nasır'ın ölümünden önceki devrede açılmıştır. Bir ara, Nasır, Sedat'ı İskenderiye'de ikamete mecbur etmiştir. Çağlayangil ile Sedat'ın, o gün, ne konuştuklannı iyi hatırlayamıyorsam, bunun başlıca sebebi, konuların siyasi veya iktisadi olmayıp daha ziyade özel sorunlar oluşu ve görüşmenin, kahvede buluşan sanki kırk yıllık iki arkadaşın dertleşmesi havasında geçmesidir. Gece Sefarette, Dışişleri Bakanı Mahmud Riad ile eşi şereflerine buyuk bir yemek veriyorduk. Misafirler çoktan ikametgâha gelmiş olmalıydılar. Sedat'ın elinden zor kurtulduk. Meclisin merdivenlerini koşarak indik. Çağlayangil yaptığı iki ilginç' konuşmadan mutlu görünüyordu. İkametgâhın mermer merdivenlerini ikişer ikişer atlayarak yüzünde geniş bir tebessüm ile salona girdi. Enver Sedat'la birlikte Enver Sedat'ın bakan odasına girdiğimiz sırada, Meclis Başkanı, telefonla konuşuyordu. Karşısındakinin Nasır olduğunu anladık. Sedat, ikide bir "Ayva Saadetül Reis" diye tekrarlıyordu. Yüzü güleçti. Yeni bir devrenin başlangıcı Çağlayangil'in Kahire ziyareti, yeni bir devrenin başlangıcı oldu ve benim de işimi bir hayli kolay laştırdı. Bu arada, Mısır Dışişleri Bakan Yardıması Hassan el Feki de Türkiye'ye gitmiş. Ankara'da ve Îstanbul'da temaslarda bulunmuş, fakat İstanbul'da Kapalıçarşı'yı eşi ile birlikte dolaşırken hastalanmış ve derhal Kahire'ye Jönmek zorunda kalmıştı. Hassan el Feki'yi Maadi'dekiAskeri Hastanede geçirdiği ameliyattan sonra ziyaret ettim. Seyahatinin olumlu anılarım anlattı ve kendisine mihmandarlık yapan Erdinç Karasapan ile eşi Simru'yu Kahire'ye davet ettiğini bildirdi. 6 mart 1967'de Dışişleri Genel Sekreteri ve rahmetli eşi Bayan Necla Zeki Kuneralp resmi bir ziyaret için Kahire'ye geldiler. Büyükelçi Kuneralp'in temasları da olumlu geçti. Büyükelçilikteki yemekte Kuneralp güzel bir konuşma yaptı. Mısır Devlet adamlan ve Dışişlerinin ileri gelenleri ile tanıştı. Hasaneyn Heykel ile görüştü. Kuneralpler de yukan Mısır'ı gezdiler. DUYURU S.S. DIŞİŞLERİ YAPI KOOPERATİFİ BAŞKANLIĞI'NDAN Kooperatifimizin genel kurul toplantısı 25 şubat 1984 cumartesi günü saat 14.30'da DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI Merkez binadaki toplantı salonunda yapılacaktır. Toplantıda ekseriyet mevcut olmadığı taktırde 17 mart 1984 günü aynı yer ve saatte mevcut üyelerin iştirakıyla toplantının yapılacağı duyurulur. YÖNETİM KURULU GÜNDEM: 1. Açılış ve saygı duruşu. 2. 1983 yılı faaliyet ve denetçi raporlan ile bilançonun okunması, 3. Faaliyet ve denetçi raporlan ile bilançonun oylanması ve yönetim kurulunun ibrası. 4. 1984 yılı gelirgiderbütçesinin okunması ve oya sunulması. 5 öneriler. 6. Aynlan yönetim kurulu üyelerinın yerine asil ve yedek üye seçimi. 7. Kapanış. İLAN J ÜSKÜDAR 1. SULH HUKUK 1 HAKİMLİĞİ'NDEN 983/1303 Esas 1984/8 Karar 1 En zor devir Benim için Devlet Başkanı olarak en zor devir 19541959 arasıdır. Dulles ve F.den'in üzerimizdeki baskılan, Dulles'in önce askeri yardımı, sonra Aswan barajı projesi için yaptığı kesin vaadi red etmesi, Eden'in Bağdat Paktı'nı, Mısır'ı tek başına bırakmak, zaafa düşürmek ve bölgede Ingiliz hâkimiyetini sürdürmek için bana karşı daimi bir silah olarak kullanması, Süveyş Kanalı'nı millilestirmek kararını açıkladığım gün, Nuri Sait ile Londra'da, Irak Başbakanı'nın tavsiyesini de dikkate alarak, Israil ve Fransa ile birlikte Mısır'a askeri müdahale kararını alması, 1956 savaşı, bana askeri yardımı vermeyen Sovyetler'in nihayet siyasi ültimatomla Amerikalıları da ürküterek Süveyş'i Fransız ve Ingilizlere tahliye ettirmeleri, Londra'da Süveyş Ka Yeni ilişkiler başlayacak Bütün bunlar geçmişte kalmıştır. Bugün, Mısır'a yaptığınız bu ilk resmi ziyaretle iki ülke arasında yeni bir devrenin açılacağı ümidindeyim. Akdeniz'in kuzey ve güneyinde iki büyük Ortadoğu ülkesi olan Türkiye ile Mısır'ın aralarında anlaşmalan halinde, bölgemize istikrann ve sulhun geleceğine, ve buyük devletlerin oyuncaklan olmaktan çıkacağımızdan eminim." Çağlayangil, Nasır'a cevaben, Türkiye'nin dış politikasının ana hatlarını anlattı. Türkiye'nin hiçbir zaman Mısır'a karşı bir politikası olmadığını ancak, Sovyet tehlikesi karşısmda katılmak lüzumunu hissettiği NATO ve CENTO gibi savunma paktlarında yer almasının Kahire tarafından yanhş değerlendirildiğini, VEFATLAR İÇİN >urın,ı. \urldisi. nakledılır Cenaze ılâvlama. malzeme, labuı. buıun i>lemler ha'sa^ıyeı \e suraıle \apihr. Tel.: 147 20 06 140 68 86 ısleımede aynı.a 18 ambulans me\cuuur. Cenaze ilânlaniKİuı hi/ıiıci lnrdclı dlınmaz. acı gıınlenni/ı pavlasır, gunun her saatınde enırınizdeyı/. İsl \M CKV\/K İsl KRİ KONGRE İLANI Derneğimızin 17.ncı GenelKuru! toplantısı 12 Şubat 1984 tarihinde Kasımpaşa piyalepaşa Bul\arı Çe\re bırahanesinde yapılacaktır Ekseriyet temın edilmediği taktirde haftayaaymgun aynı saaıte coğunluğa bakılmaksızın yapılacağını duyururuz. GÜNDEM: 1 Açıhs 2Divanııteşekkulü ve saygı durusu 3 Faaliyet raporunun okunması 4 Denctim raporunun okunması 5Yönetiro kurulunun ibraı ve seçım 6 Dilek ve temenniler 7 Kapanış Yann: Nasır BM'nin oyununa gelmişti. KALİTE DIŞI VE HATALI MAMUL, PARÇA BEZ, TELEF, ÜSTÜBÜ VE HURDA SATILACAKTIR 8.2.1984 çarşamba günü saat 10.00'da kalite dışı ve hatalı mamuller, parça bezler, telefler, ustübülerle muhtelif hurdalar pazarbk suretiyle şaıtnamedeki esaslar dahıîinde satılacaktır. Bu satışa ait şartname ve listeler îstanbul'da Sumerbank Alım ve Satım Müess*sinde, İzmir'de Sumerbank İzmir Basma Sanayii Müessesesi ile Nazilli'deki Muessesemizde görülebilir. Müessesemiz satısı yapıp yapmamakta ve dilediğine satmakta serbesttir. SUMERBANK NAZİLLI BASMA SANAYİİ MÜESSESES1 Basın: 10717 Dinamik, kolay diyalog kurabilen, aktif ve çalışmayi seven kişi iseniz, W TEŞEKKÜR Eşim, babamız ve kardeşimiz, BİR YAYIN ORGANBVIN REKLAM SERVİSÎNDE" AHMET TÜKEL'in Istanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Kliniği'nde tedavisi sırasında büyük çabalarını esirgemeyen başta aile doktorumuz Prof. Dr. Nihat DİLŞEN, Prof. Dr. G ü a n DtLŞEN, Bilimdalı Başkanı Prof. Dr. Necdet KOÇAK, Doç. Dr. Ercüment ÖZDOGAN, Uzm. Dr. Nedim SARSMAZ, Uzm. Dr. Erkin ARK, Baş As. Dr. Aziz KORAL ve suni böbrek servisinde görevli personele minnet ve şükranlarımızı arz eder, a>nca cenazesine gelen hısım, akraba ve arkadaşlarına, çelenk gönderenlere, telgraf ve telefonla taziyetlerini bildiren dostlarımıza teşekkür eder, saygılanmızı sunanz. AİLESİ görev almak isterseniz bize bir resim ile özgeçmişinizi, varsa telefonunuzu 1 ve adresinizi gönderiniz! P.K. 59 TEŞVtKİYE TAPULAMA İLANI TAPU VE KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Kırklareli ili Pınarhisar ilçesinin belediye hudutlan dışında kalan bütün bucaklar ve köylerdeki taşınmaz mallann ^66 sayılı Tapulama Kanunu'na göre tapulamalarının yapılacağı ilan olunur. Basm: 10493 İLAN TÜRKİYE DEMİR VE ÇELİK İŞLETMELERİ KURUMU DİVRİĞİ MADENLERİ MÜESSESESİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 Müessesemize ait 201 LD Euclid kamyonlarda kullanümak üzere ihtıyaç duyulan 9 kalem yedek parça kapalı teklif alma usulü ile satınalınacaktır. 2 Bu işe ait teklif mektuplarının en geç 20.2.1984 pazartesi günü saat 14.00'e kadar müessesemiz muhaberat servisine verilmesi gerekmektedir. 3 Geçici teminat teklif tutarınuı %4'ü nispetindedir. 4 Bu işe ait şartname, a) Ankara'da TDÇİK Genel Müdürluğü Çankın Caddesi No: 57 Dışkapı/Ankara. , b) Îstanbul'da TDÇİK tstanbul Mümessilliği Yalı Köşkü Caddesi Yalı Köşkü lşhanı kat 4 Sirkeci'Istanbul. c) Ankara, Istanbul. Izmır, Bursa Sanayi ve Ticaret Odası Başkanlıklarında ve muessesemizde görülebilir. 5 Müessesemiz 2490 sayılı kanuna tabi değildir. İLAN OLUNUR. Basın: 10683 Hükümlü Tuncay Erdem'e oğlu Avni Erdem, Üskudar 1. Suîh Hukuk Mahkemesi'nin 23.1.1984 gun 19831303 esas. 19848 sayılı kararı ile vasi tayın edilmiştir, alâkadarlara ılanen tebliğ olunur. Basın: 870 Sahibinden 1982 Station tek kapı Opel Kadet Tel.: 528 26 20 İLAN TURGUTLU BELEDİYE BAŞKANLIĞI'NDAN Belediyemizce şehrimiz Manisa yolu ve Son sokaklarına hazırlanan keşif, ozel, fenni şartnameleri ile ve kapalı zarf eksiltme ihalesiyle kanalizasyon yaptınlacaktır. Işin muhammen bedeü 14.300.000. lira olup, muvakkat temınatı 429.000. liradır. Kapalı zarf eksiltme ihalesi P Şubat 1984 cuma günü saat 15.30'da Belediye Encumeni'nde yapılacaktır. Keşif, şartnameleri ile ihaleye katılma şartları Belediyemız Yazı İşleri Mudürlügü'nde görülebilir. İhaleye katılmak isteyenlerin 13 Şubat 1984 pazartesi günu mesai saati sonuna kadar Fen İşleri Müdurlüğü'ne müracaatla Yeterlik Belgesi almaları zorunludur. İsteklilerin zarflannı ihale saatinden bir saat önce encümene vermeleri şarttır. Postada olabılecek gecikmeler dikkate alınmaz. İlan olunur. Basın: 10671 Şarınamesi, bedelsiz olarak aşagıdakı adreslerden alınabilir. 1 KARABÜK'TE: Demir ve Çelik Fabrikaları Müessesesi Tedarik ve lkmâl Müdürlüğümiiz. 2 İSTANBUL'DA: Sirkeci, Yalıköskü Cad. Yalıköşkü Han Kat: 45'teki Mümessilliğimiz. 3 ANKARA'DA: Dışkapı, Çankın Caddesi No: 57'deki Genel Müdürlüğümüz. ISTEKLl'lerin şartnamemiz esaslanna göre hazırlayacakları kapalı teklif mekıuplarını, geçici teminatlanyla birlikte en geç 8 Şubat 1984 Çarşamba gunü saat: 14.00'e kadar Karabuk'te Müessesemiz Haberleşme ve Arşiv Müdürlüğü'nde bulundurmalan ilan olunur. Basın 10411 300 METRE KALİBRESİZ YÜK ZİNCtRİ SATIN ALINACAKTIR İLAN BURSA ASLİYE 4. HUKUK MAHKEMESİNDEN Esas 1982/590 Davacı Cemal, Emine Yüksel ve Şaban Gurhanlı vekili Avukat tbrahim Kurt tarafından davalı Istanbul Millet Cad. Çaykara Apt. No: 20'de oturan Necdet Atan, Nuri Yumak vs. aleyhlerine açılan tazminat da\asımn duruşmasına esas olmak uzere; davalılar gosterilen bu adreste bütun aramalara rağmen bulunamadığından dava dilekçesi yerine kaim olmak uzere dava dılekçesi ilanen tebliğ edildiği halde davalılar Necdet ve Nuri 18.1.1984 tarihli duruşmaya gelmediklerinden adlarına ilanen gıyap kararının tebliğine karar verümiştir. Davalılar aleyhine açılmış bulunan trafik kazasından mütevellit davanın duruşması 21.2.1984 günu saat 9.00da Bursa Asliye 4. Hukuk Mahkemesi duruşma salonunda yapılacaktır. Adı geçenlerin belli gun ve saatte duruşmada bizzat hazır bulunmalan veya bir avukat vasıtası ile duruşmada kendilerini temsil ettirmeleri aksi takdirde duruşmaların gıyaplarında yapılacağmdan işbu gıyap kararı ilanen tebliğ olunur. 19.1.1984 Basın: 10688