19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 HABERLERİN DEVAMI (Baştarafı 1. Sayfada) Hak'ın konuşmasına "tamamen hemfikir olduğunu" belirtti. Evren, konuşmasında Ortadoğu'daki siyasi ve askeri gelişmelere büyük yer verdi. Ortadoğu'da yıllardır tüm ülkelerin adalet ve barış ozlemi içinde yaşadığını bildirdi. "TUrkiye'nin Ortadoğu bölgesine duydugu özel ilgi ve yakınlığın sadece coğrafi konumunun bir sonucu olmadığım" belirterek bölgedeki İslam ülkeleri ve halklarıyla Türkiye'nin derin dini bağları ve ortak bir mirasa dayanan köklü bir geçmişi bulunduğunu kaydetti. Türkiye'nin Kudüs'ün Arap ve İslam kimliğini koruması yolunda uluslararası planda oynadığı önemli rol ve etkinlikleri sıraladı. 19 OCAK 1984 UGUR MUMCU GOZLEM Evren: İsraiFe karşı birlik gun yolu bazı önreliklerin «apzaman desteklemeye hazır olduğumuzu bildiren Evren, "Ortak bir dava etrafındaki birlik ve beraberiik duygusunun tali önemdeki diğer unsurlara bir gün üstün gelmesini ümil ve temenni ettiğini" söyledi. Üç yıldan beri barış gayretlerine rağmen süren İranlrak savaşının tüm bölgeyi zayıflattığını ve dış baskılara daha açık hale getirdiğini belirten Evren, iki ülke arasındaki savaşın sona erdirilmesi, Türkiye'nin tran ve Irak arasındaki aynlıklara tatminkâr ve adil bir çözüm bulunması için "miımkün olan her gayreti göstermeye hazır" olduğunu bildirdi. Davalar... Soruşturmalar... DİSK davası: (Baştarafı 1. Sayfada) sanın Cumhurbaşkanı'nca yayımlanması zorunlu değildir diye düşünülebilir. Geri gönderilen yasada "yeni bir değişiklik" yapılırsa, Cumhurbaşkanı, yasayı ikinci kez geri çevirebilecektir. Bu noktada da bir tartışma çıkması olasıdır Geri çevirme gerekçelerıne uyularak yapılan değişiklikler, "yeni bir değişiklik" tanımına girer mi? Girmezse ilk metinde yer almayan birkaç konu nedeniyte yapılan değişiklikler "yeni bir değişiklik" niteliğinde görüiebilir mi? Bütün bunlann değerlendirilmesi, yasayı geri çeviren Cumhurbaşkanı Sayın Evren tarafından yapılmalıdır. Anayasa ilk kez uygulama görüyor, bu yüzden, Cumhurbaşkanı'na vekalet eden TBMM Başkanı ve ANAP milletvekili Sayın Necmettin Karaduman'ın ANAP Meclis Grubu'nca benimsenen bu yasa metnini hemen onaylaması, tatsız bazı tartışmalara yol açabilecektir. Bunlara hiç gerek var mı? Cumhurbaşkanı Sayın Evren, bugün yurda dönmektedir. TBMM Başkanı Sayın Karaduman, Evren'in dönüşünü beklemeli ve gelişmelerin değerlendirilmesini Sayın Evren'e bırakmahdır. Karaduman, ivedi davranıp, yasayı kesinleştirirse, doğacak sıkıntılardan ve yerli yersiz dediko du ve eleştiriterden kurtulmasına olanak yoktur. TBMM Başkanlığı makamını bu tür tartışmalardan uzak tutma görevi öncelikle Sayın Karaduman'a düşmektedir. Öyle anlaşıhyor ki, yasa, Sayın Cumhurbaşkanı'nca işaret edilen Anayasaya aykırı yönleri ile kesinleştirilmek isteniyor. Buna karşı Cumhurbaşkanı'na ve muhalefet partisi gruplarına Anayasa Mahkemesi'ne başvurma yolu açılıyor. Yasaların "şekil ve esas bakımından uygunluğunu denetleme" görevi Anayasa Mahkemesi'nindir. ANAP TBMM Grubu'nca benimsenen metinde Anayasa'ya aykırılığı çok açık olan maddeler bulunmaktadır. HP ve MDP yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuracaklardır. Yasa, Anayasa Mahkemesi'ne gittiğinde, büyük otasılıkla iptal edilecektir. O zaman yeni bir sorunla daha karşılaşılacaktır. ANAP'ın seçim tarihini öne almak için çaba harcaması doğaldır. Elbette ki Özal ve kurmayları, seçimi öne alarak, hem uygulanan ekonomik politikaya karşı seçmen tabanında doğacak tepkilerden kurtulmak hem de DYP ve SODEP'i hazırlıksız yakalama amacıyla hareket etmektedirler. Bunu anlayışla karşılıyoruz. Fakat, Cumhurbaşkam'nın yasa metnine ilişkin endişelerini ve her biri hukuksai ağırlık taşıyan gerekçelerini görmezlikten gelip eski metinde inatlaşmanın, böylece Anayasaya aykırı bir yasada direnmenin anlamını değerlendirmekte güçlük çekiyoruz. Bu yasa, bugünkü metni ile kesinleşse bile yarın Anayasa Mahkemesi'nde iptal edilecek, ANAP'ın yolu bu kez Anayasa Mahkemesi'nce kesılecektir. Görünen köy hiç kılavuz ister mi? Özal, şimdiden seçmenlerden korkmaya başladı. Daha şimdiden, Başbakan Yardımcısı olarak söylediği sözleri, Başbakan olarak geri almak zorunda kaldı. Uyguladığı ekonomik politikanın "orta direk" adını verdiği emekçi kesimi nasıl ezeceğini bildiği için şimdiden Anayasaya aykırı yolları denemeye başladı. İnsan "iş bitirirken" hiç farkına varmaz; kendi işini de bitiriverir. Sayın Özal, biraz daha soğukkanlı davransa ve böyle bir inatlaşmadan kaçınsa, kendisine de, partisine de daha yararlı olur. Ama bilinmez, belki Özal, bu gibi siyasal nitelikli tartışmalarta "ekonomik model" kcnusundaki eleştiri ve tartışmaları ikinci plana itmek istiyor. Ama yine bilen, bilir: Her ekonomik modelin bir de siyasal modeli vardır. Özal, davranışları ile bu kuralı doğruluyor. Not: Bu yazı Necmettin Karaduman'ın Yerel Seçim Yasası'nı onaylamasından önce yazılmıştır. tanmasıdır. Bu ise bazı faaliyetlerden vazgeçmek değil, kısa ve orta vadeli programlar hazırlamak suretiyk bu faaliyelleri yeniden düzenlemektir. Bu çerçevede ticaret, sanayi, gıda güvenligi ve tanmsal kalkınma ile teknik işbirliğini kısa vadeli öncelik alanları içinde mütalaa etmekteyiz." Cumhurbaşkanı Kenan Evren konuşmasının son bölümünde Kıbrıs Türk halkının varlığını ve meşru haklannı korumak üzere 20 yıldır sürdürdüğü mücadeleyi anlatmaya ayırdı. Evren, Kıbrıs Türk halkının görüşlerine ve barışçı çabalarına İslam konferansı tarafından gösterilen sempati ve destek için kardeş İslam ulkelerine teşekkür etmeyi borç bildiğini belirterek, bu konuda şunları söyledi: "KKTC'nin ilanı Kıbrıslı Türklerin bu çabalannın şimdiye kadar sistemli bir biçimde engellenmesinden kaynaklanmış ve Kıbnslı Türkler 20 yıldır süren siyasal belirsizliği sona erdirmek mecburiyetinde kalmışlardır. Kıbns Türk halkının attığı kararlı adım adada federal bir yapının kurulması yolunda büyük bir fırsattır. Kıbnslı Türkler siyasi iradelerini ve samimi arzulannı açıklıkla ortaya koymuşlardır. Kapı federal bir çözüme sonuna kadar açıktır. MeseJe karşı tarafın bu kapıdan geçmeye niyetli olup olmadığıdır." Evren, Kıbnslı Türklerin bağımsız bir cumhuriyet ilan etmek zorunda kalmalannın altındaki nedenleri doğru biçimde değerlendirmek için İslam ülkelerini bu konuda ilgi göstermeye davet ettiğini belirterek, son gelişmenin bir kopma hareketi olmadığım, amacının Kıbnslı Rumları adil ve kalıcı bir çözüme zorlamanın tek yolu olan eşit statü kazanmak olduğunu anlattı. Evren, sözlerinin sonunda Kıbrıs'ta iki bağımsız devletin mevcudiyetine dayanan bugünkü statüyü değiştirmenin yegâne yolunun" Kıbrıs'taki iki taraf arasında federal bir anayasa çerçevesinde işleyen bir ortaklık kurulması olduğunu belirterek tamamladı. EVREN BLRGİBA'Vl ZtYARET ETTt Cumhurbaşkanı Kenan Evren dün sabah Tunus Cumhurbaşkanı Habib Burgiba'yı ziyaret etti. Burgiba 81 yaşında ve hasta. Ancak kendisine yardım edilerek yürüyebiliyor. Toplantının açılışı sırasında Cumhurbaşkanı Evren'e yakınlık gösteren Burgiba, "Ben Atatürk'ü ve tnönü'yü iyi tanınm. Sizin ülkenize tnönü senatörlüğe geçtikten sonra gelmiştim" biçiminde konuştu. Evren, Burgiba'yı Türkiye'ye davet etti. Suriye Dışişleri Bakanı Haddam da dün öğleden önce Cumhurbaşkanı Evren'i ziyaret etti. Yarım saat süren görüşmede Haddam, Suriye'nin Mısır karşısındaki tutumunu Türkiye'ye anlattı, ancak Mısır konusunda herhangi bir talepte bulunmadı. "Tek tip" elbise giydirildi Evren, "Ortadoğu sorununun temelinde Filistin halkının meşnı ve vazgeçilmez haklannın inkân yatmaktadır. Böylece ortaya çıkan durum. sadece milynnlarca mültecinin içind* ııırapla yoğrulduğu bir insanlık trajedisi yaratmakla kalmamış, bölgede devamlı bir istikrarsızlığın tohumlannı da atmıştır" dedi ve Filistin halkının gasnedüen haklanna kavuşuncaya kadar bugünkü üzücü ve tehlikeli durıımun devam edeceğini, bu temel gerçeğin bu sorunla uzaktan ya da yakından ilgili herkesin daima hatmnda tutması gerektiğini vurguladı. tsrail'in Kudüs'ün statüsünü tek yönlü olarak değistirmesini, Filistin topraklarında izlediği iskân politikası Golan Tepelerini ilhakını, Lübnan'ı isgal etmesini, bu konudaki vahim gelişmeler olarak gösteren Cumhurbaşkanı Evren, bütün bu gelişmelerin tsrail'in genel stratejisinin birer halkası olduğunu kaydetti ve bu tür "emrivakiler"e karşı koyabilmek için bütün İslam ulkelerine " gerçekçi bir mukabil slrateji" etrafında birleşmeleri gerektiğini bildirdi. Türkiye olarak "Arap kardeşlerimizin" haklı davalannı her Evren, Afganistan'ın işgalinin devamından derin bir endişe ve üzüntü duymakta olduğunu belirtirken, Pakistan'ın, Afganlıların ızdırabını azaltmak için gösterdiği gayretleri övdü. Afganlı mültecilerden 4 bin kadarının Türkiye'ye yerleştiril<jjğjnj bildirdi. Evren daha sonra, "Dünyada mevcut ekonomik koşullar karşısında güçlerimizi birleştirmek ve karşılaştığımız zorlukları hafiflelebilmek için miımkün olan en geniş ölçude isbiriiği yapmak zorundayız" dedi. Evren, bu çerçevede "İslam ülkeleri arasında ekonomik işbirligi için hareket planı" adı altında kapsamlı bir ortak stratejisi bulunduğunu, planın 1980 ytlında Ankara Konferansı'nda hazırlandığını ve Paris'te düzenlenen 3. İslam Zirvesi'nde benimsenmesinden bu yana önemli gelişmeler kaydedildiğini, ancak başlangıçta öngörülen tüm amaçların gerçekleşmesinden şimdilik uzak olunduğunu belirtti. Evren, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hareket planının içeriğinde ana hedefleri gerçekleştirebilmek için burada en rasyonel ve en hızlı yolu bulmamızın önem ve aciliyetini kabul etmemiz gerektigine inanıyoruz. Bunun en uy DİSK yönetkileri "tek tip" elbiseleriyie dünkn dnnışmada... (Fotoğraf: DENtZ İstanbul Haber Servisi İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 2 Numaralı Askeri Mahkemesi 1 nde devam eden DİSK davasının dünkü oturumunda teyp bantlarının dinlenmesine devam edildi. Bu arada 37 tutuklu sanığa "tek tip" elbise giydirildi. Metris Baştabya duruşma salonunda yapılan dünkü oturuma katılan 37 tutuklu sanık, Metris Askeri Ceza ve Tutukevi'nde kalıyor. Cezaevinde başlayan yeni uygulamayla birlikte tüm sanıklara lacivert renkli "tek lip" elbise giydirildi. Basınlş davasıyla birleştirilen DİSK davasında toplam 139 sanık yargılanıyor. Halen davada DİSK'in Ören toplantılanna ait olduğu savlanan teyp bantları dinleniyor. Dünkü oturumda da Genel Sekreter Fehmi Işıklar'ın yaptığı savlanan konuşmanın bantları dinlendi. Işıklar, Ören 1 de irticalen bir konuşma yaptığını, ancak banttaki sesin kendisine ait olup olmadığım bilmediğini belirterek şunları söyledi: "Toplantı salonunun girişinde çay ocağının bulunduğu yerde güvenlik görcvlileri de toplantıyı ideyip baştan »ona banta alıyoriardı. Konuşmamda suç unsuru olmamış olacak ki hakkımda herhangi bir soruşturma açılmadı. Kaldı ki, ses bantlannın TEZTEL) delil değeri olmadığı bilinmektedir." Daha sonra 13 sanık tahliye isteminde bulundu. Bu isimleri reddeden mahkeme, duruşmayı yanna erteledi. DISK'e bağlı sendikalara ait araçlaraçık arttırmaile satıldı tstanbul Haber Servisi 12 Eylül 1980 tarihinden sonra faaliyetleri durdurulan DİSK'e bağlı çeşitli sendikalara ait araçlar dün açık arttırma ile satıldı. 2316 sayılı yasa gereğince İstanbul Sıkıyönetim KomutanlıgVnın gözetiminde bulunan DİSK'e bağlı Türkiye Madentş, Banksen, Tümkaİş, Tüm Metalİş, Lastikİş, Gıdaİş ve Türkiye Devrimci Nakliyatlş sendikalanna ait çeşitli model ve markadaki 70 adet araç Tepebaşı Gazinosu'nda yapılan açık arttırmada 50 bin ile 8 milyon lira arasında satişa çıkanldı. Metris'te bakım ve ikmal taburunda bulunan araçlar arasındaki Anadol marka böcek araba 50 bin lira ile en ucuz, Magirus marka kazıcı ve yükleyici traktör 8 milyon lira iİe en pahalı araç olarak satişa sunuldu. Ayrıca açık arttırma sırasında Madenİş'e ait iki zırhlı araba da, birisi 1 milyon 280 bin, öteki ise, 1 milyon 164 bin liraya satıldı. 1.5 milyon lira fiyatla açık arttırmaya sunulan Magiru marka minibüs ise, 3 milyon 20^. bin liraya ahcı buldu. Ekonomik eşgüdümü (Baştarafı 1. Sayfada) edildiğini de belki açıklamaya yardımcı olabilir. Olay şu: İslam Konferansı'nda dört ayrı komisyon var. Siyasi Komisyonun Başkanlığına Suudi Arabistan getirildi. Kültür Komisyonu'ndan Senegal sorumlu. Teknolojik Komisyon Başkanlığını Pakistan yürütecek. Bir de Ekonomik Komisyon var. Ekonomik Komisyon Başkanlığı'na Türkiye seçildi. Ekonomik komisyon ne yapacak? Kısaca, İslam ülkelerinin birbirleriyle her türlü ekonomik ve ticari ilişkileri bu komisyon aracılığı ile koordine edilecek. Komisyon bu yıl şöyle çalışacak: Geçen hafta Ba!;anlık Komitesi'nde alınan karar gereğince, İslam ülkelerinin her türlü ihtiyacı önce tek tek saptanacak. örneğin, Yemen salçaya ihtiyaç duyuyor. Endonezya çimento istiyor. Salçayı kim üretirse Yemen'e salça o İslam ülkesinden gidecek. Çimento da öyle, akla gelebilecek tüm gıda maddeleri, sanayi ürünleri, yatırım mallan ve ara mallan da öyle. Bunun dışında ilk kez "proje düzeyinde" karşılıklı ekonomik yardım söz konusu. Herhangi bir ülke diyelim ki, "benim kâğıt fabrikasına ihtiyacım var, işte projesi de hazır" diyecek. Uygun görülürse, bu projenin gerçekleşmesi için ya İslam Kalkınma Bankası'ndan kredisağlanacak ya da tektek ülkelerin oluşturdukları kredi fonlarından. Şu anda örneğin "Kuveyt fonu" var. "Suudi Arabistan Kalkınma Fonu" var. Türkiye bu ihtiyaçlar ve kredilerin sağlanmasında eşgüdümü sağlayacak. Çünkü, Ekonomik Komisyon BaşkanlığYna seçilmesi sonucunda bu görevi yürütmesi gerekli. Görev süresi ise, gelecek doruk toplantısı ile sınırlı. Yani üç yıl süreyle Türkiye Komisyon Başkanı. Türkiye'nin diş ekonomik ilişkileri açısından, bize göre, son derece önem taşıyan bir görev. Yeni ekonomik ilişkilerin kaynağı olmaya aday bir olay. Doruk toplantısının siyasal yönü ise, bir başka boyutu ortaya koyuyor. Herkesin dilinde "İslam Birliğiİslam bölünmezliği" var. En azından dünyaya böyle bir mesajın verilmesine çahşılıyor. Birbirleriyle savaşan İslam ulkelerine, yurtsuz İslam uluslanna rağmen, "bölünmezlik" dünyaya nasıl yansıtılacak orası belli değil. Hatta, sırf bu amaç uğruna doruk toplantısında devlet ya da hükümet başkanlarına çok az söz veriliyor. Liderlerin birbirleriyle tartışmalanna ilişkin böyle bir hava estiğinde, diğer Ulkeler derhal müdahalede bulunuyor. Kısaca, Kazablanka'da "giivenlik" gerekçesiyle toplantılar iptal edilirken, liderler sırf birbirleriyle görüşmek üzere buraya gelmiş olmalarına rağmen, birbirleriyle görüşemiyorlar. Yine sırf "tartışma çıkmasın" gerekçesiyle de, liderlerin daha az konuşmaları isteniyor ve herkese söz verilmiyor. Hem bilgi dirhem dirhem, hem söz dirhem dirhem... İşte, karşınızda Kazablanka... TKPdavasında Orhan Taylan tahliye edildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TKP'ye üye oldukları iddiasıyla haklannda dava açılan 4 kişiden Orhan Taylan, önceki gün çıkarıldığı Sıkıyönetim Mahkemesi'nce tahliye edildi. Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 2 Numaralı Askeri Mahkemesi'nde yapılan duruşmada, yargılanan Ortıan Taylan, Cihat Aral, Şekip Eser ve Can Afacan sorgularında haklarındaki iddiaları ve emniyette alınan ifadelerini reddettiler. Duruşmada savunma avukatları tahliye isteminde bulundular. 2 Numaralı Askeri Mahkeme yalnızca Orhan Taylan'ın bu davada tahliyesine karar verdi. Barış Derneği davası nedeniyle 8 yıl hapse mahkum olan Orhan Taylan, Barış Derneği davası tutuklulannın bulunduğu Sağmalcılar Cezaevi'ne gönderilecek. Fevzi Öz ve Idris Ozbir için görevsizlik kararı ANKARA (THA) Şebeke kurarak eroin satmaktan yargılanan Fevzi Öz ve İdris Özbir'in de (Kürt İdris) aralarında bulunduğu 6 sanık hakkında Askeri Mahkeme görevsizlik kararı verdi. Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 4 Numaralı kaçakçılık mahkemesinde yapılan dünkü duruşmada davaya yeni katılan Fevzi Öz hakkındaki davanın İdris Özbir ve 4 arkadaşının yargıIandığı dava ile birleştirme karan verilerek sanığın sorgusu yapıldı. seyin Paşaoğlu'na da 23 milyon tavla oyununda borçlanmış, biz araya girdik, paranın bir kısmını ödedik, bir kısmını da affettirdik, böylece bana ve kardeşim Zeki öz'e 15 milyon borcu oldu. Bu borcu ödememek için bize oyunlar yaparak bu duruma getirdi, hatta 10 gün önce de benim cezaevinde olmamdan yararlanarak, oğlum ile yeğenimi kurşunlattırdı. Halen hastanede yatıyorlar. Ben eroin satıcıhğı ile uğraşmadım. Fe\rzi öz'ün sorgusunun tamamlanmasından sonra avukatHakkında 20 yıla kadar hapis lan iddia edilen suçun "devletin bütünlüğüne karşı işlenmiş bir cezası istenen Fevzi öz, sorgusuç" olmadığım belirterek, Askesunda eroin satmadığını, uluslarri Mahkemenin görevsizlik karan aıası ünlü kaçakçı Liceli Abdultah Cantürk ile ilişkisi bulun vermesini ve sanıkların tahliye madığını, kendisini aralarında edilmesi ni istediler. İstemi değerlendiren mahkehusumet bulunan Mustafa Çapan'ın ihbar ettiğini belirterek, m e . heyeti suçun "devletin mali, iktisadi, idari, askeri ve siyasi güşöyle konuştu: venliğini, tehdit etmediği" gerek"Ararruzdaki husumet kumar çesiyle görevsizlik karan vererek borcu yüzündendir. Mülkiyeti ba davayı İstanbul 3 Ağır Ceza na ait olan Elif K'üpıc oynanan Mahkemesi'ne gönderdi. Mahkumar sonucunda Mustafa Çakeme heyeti sanıklann tahliye ispan Kürt İdris'e 9 milyon, Hütemlerini de reddetti. Karaduman, Seçim (Baştarafı 1. Sayfada) yasa Mahkemesi'ne gidiş biçimi üzerinde görüşmelerde bulundu. Grup Başkanvekilleri "Sonınun tartışıldığım" belirterek, "Biliyorsunuz bizim sayımız yasayı Anayasa Mahkemesi'ne götiirmeye yetmiyor. Bunun için HP'lilerle temas halindeyiz" dediler. Anayasa'nın konuya ilişkin 148. maddesi şöyle: "Madde 148: Anayasa Mahkemesi, kanunlann, kanun hükmünde kararnamelerin ve TBMM tçtüzügü'nün Anayasa'ya şekjl ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanustü hallerde. sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkanlan kanun hiikmiinde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'nde dava açılamaz. Kanunlann şekil bakımından denetlenmesi, son oylamantn öngöhilen çoğunlukla yapılıp yapdmadığı Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadıgı hususlan ile sınırlıdır. Şekil bakımından denetleme, Cumhurbaşkanı'nca veya Türkiye Biıytik Millet Meclisi iiyelerinin beşte biri tarafından istenebilir. Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren 10 gün geciktikten sonra, şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamaz, def'i yoluyla da ileri siirülemez." Önceki gece Meclis'te görüşülerek kesinleşen "mahalli seçimlerle" ilgili yasada, verilen bir önerge ile yasada olmayan müşterek oy pusulası kullanılmastna ilişkin bir madde metne eklendi. Bunun yanında mahalli seçimlerde aday olanlardan subay, astsubay, hâkim ve savcıların, seçilememeleri halinde eski görevlerinedönmelerini önleyecek bir önerge de kabul edildi. Böylece milletvekili seçimleriyle ilgili hüküm buraya da konarak paralellik sağlandı. Bazı ufak tefek ifade değişikliği dışında yasa ANAP'lıların oylarıyla olduğu gibi geçti. Iran'a heyet gitti, Mısır'a (Baştarafı 1. Sayfada) olarak kabul edilirken, İranlrak savasına son verme girişimlerinde bulunmak üzere konferansa katılmayı reddeden İran'a bakanlar düzeyinde bir heyet gönderildi. Doruk toplantısında tartışılan iki ana konudan biri İranlrak savaşı. Diğeri ise Mısır'ın yeniden İslam Konferansı üyeliğine alınması oldu. İran Irak savaşı konusunda Gine Devlet Başkanı Seku Ture.söz alarak her iki ülkeye de heyet gönderilmesini önerdi. Ayrıca, "İran burada aramızda yokken, İran'la ilgili karar almak doğru değildir" biçiminde konuştu. Gine Devlet Başkanı ikinci olarak Mısır'ın üyeliğinin yeniden gündeme alınmasını istedi. Bu istek toplantının en sert tartışmalanna yol açtı. Özellikle Libya Başbakanı Callud ile Suriye Dışişleri Bakanı Haddam'ın başını çektiği ulkeler, Mısır'ın üyeliğine büyük itirazlarda bulundular. Hatta doruk toplantısında bir ara devlet ve hükümet başkanlarına yakışmayacak sözlerin karşılıklı hakarete varabilecek ölçülere uzadığı gözlendi. Günboyu süren tartışmalar sırasında konferansa Mısır'ın geri dönüşü, Pakistan Cumhurbaşkanı Ziya ÜlHak'ın önerisi ve Malezya, Endonezya, Gine, Senegal ve Birleşik arap Emirlikleri'nce desteklenerek gündeme girdi. Ancak, Mısır'ın üyeliğe kabul edilmesi için Ortadoğu mücadelesinde Arapların ortak çıkarlarını desteklemesi ve İsrail ile imzaladığı Camp David Anlaşması'nı reddetmesi koşul olarak öne sürüldü. Bu arada, Gine Devlet Başkanı Ahmet Seki Ture, İran yönetiminin savaşa son vermesi yönünde daha fazla çaba harcamasını sağlamak amacıyla bu ülkeye bir heyet gönderilmesini önerdi. Önerinin kabul edilmesiyle, zirveye katılan ülkelerden oluşturulan bakanlar düzeyinde bir heyet İranlrak arasında yaklaşık dört yıldan bu yana süregelen savaşa son verme girişimlerinde bulunmak üzere dün gece, toplantıya katılmayı reddeden İran'a gitti. Zirve'ye yakın kaynaklar dışişleri bakanlarından oluşan heyetin Zirve sona ermeden önce ya İran temsilcisi ile Kazablanka'ya döneceklerini ya da Konferans Başkanı Fas Kralı 2. Hasan'a iran'ın Zirveyi boykot etmeyi sürdürdüğünü ve savaşı sona erdirmek için barış görüşmelerine yanaşmadığını duyuracaklarını bildirdiler. Öte yandan, Cumhurbaşkanı Evren'in konuşması belirtilen elektrikli havayı yumuşattı ve gerginliği azaltıcı bir etki yaptı. Türkiye açısından üzerinde asıl durulması gereken konu, Cumhurbaşkanı Evren ile BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar görüşmesi sırasında Evren'in "İranlrak savaşının sonuçlandınlmasında Türkiye'nin aktif rol oynayabileceğine" ilişkin sözleri. Çeşitli kaynaklardan sağlanan bilgiler gerek İran ve gerekse Irak tarafından "arabuluculuk" yönünde bir öneri gelirse, bunun Türkiye tarafından değerlendirileceği yönünde. Ancak böyle bir önerinin hem tran, hem de Irak'tan gelmesi gerekiyor. Her iki ülkenin de "Türkiye'nin arabuluculuğu" doğrultusunda anlaşmaları ve bunu Türkiye'ye de iletmeleri gerekiyor. Toplantıda ortak bildirinin bugün yayınlanması bekleniyor. Tahtakale güzel günlerîne döndü (Baftarafı 1. Sayfada) eğiliminde. Deneyimli bazı işadamları hükümetin, Türkiye'den döviz çıkışını gündeme getirecek ithalat liberasyonu gibi bir uygulamayı gündeme getirirken, Türkiye'ye yüklü miktarda döviz girişi sağlayacak bazı gelişmelerin müjdesini vermekte gecikmesini, bu nedenlerin başında sayıyorlar. 195O'li yılları da işadamı olarak yaşamış deneyimli bir sanayici "Özal bu önlemleri yüriıriüğe koyarken mutlaka yüklü bir döviz girişi olacağını da hesap etmiştir diye düşünüyorum. Aksi takdirde 1950'lerdeki liberasyon nasıl bir ithalat furyasına yol açıp dövizimizi tükettiyse gene öyle olur" diyor. Halen büyük bir holdingin başında bulunan bir diğer deneyimli işadamt da aynı kaygıyı dile getirerek "Özal gibi bu işleri bilen, tecrübeli bir kimsenin döviz dengesine yapacağı etkiyi düşünmeden bu kararlan almış olabileceğine inanamıyorum. Herhalde bizim henüz bilmediğimiz önemli döviz girdileri bekleniyor" sözleriyle kaygılı bir iyimserliği dile getiriyor. Uluslararası temasları çok yoğun olan ve alınan kararlan çok olumlu bulduğunu belirten ünlü bir avukat ise çok kısa vadede Türkiye'nin olumlu şok etkisi yapacak bir dış kredi bulmasının ya da yabancı yatırıma konu olmasının beklenmemesi gerektiğini söylüyor. Daha geçtiğimiz hafta, Türkiye'nin dış kredi bulma konusuyla yakın ilgili olan Lazard Freres kuruluşunun ust duzeydeki bir >etkılisiyle yaptığı görüşmeyi anlatan ünlü avukat, "Ancak yerel seçimlerden sonra, dış krediler konusunda nisandan sonra belki ba/ı gelişmeler olabilir" diyor. Özal'ın ekonomik beyin takımında yer alan bazı uzmanlar da Türkiye'nin dış krediden önce kendi ihracatına güvenmesi gerektiğini vurguluyor, bu amaçla da hızlı devaluasyon politikasını sa\ unuyorlar. Bu uzmanlara göre liranın hızla değer yitirmesi bir yandan ihracatı kamçılarken diğer yandan ithalatı sınırlayacak ve dış ticarette büyük bir dengesizlik meydana gelmeyecek. Bu konularda kimin haklı olduğunu görmek için herhalde biraz daha zaman gerek. Ancak bu arada zamanı iyi kullanan ve "Yeni ithalat serbestisinden yararianarak Türkiye'ye hangi malı sokar ve köşeyi dönerim" hesabını yapanların hızla ithalat talebine yöneldikleri ve bankalardan rahatlıkla karşılanamayan bu talebin Tahtakale piyasasını canlandırdığı ileri sürülüyor. Halen özel sektörde görevli bir eski yüksek bürokrat, ithali yasak mallar listesine girmeyen tüm malların ithalinin serbest bırakılmasının ithalatçılara yeni ufuklar açtığını belirterek, "Herkes gizlice neyi ithal edebileceğinin hesabını yapıyor ve siparişini veriyor. Bakın, piyasada ne aklınıza gelmeyecek mallar görülecek. Tabii bunlar hep dolar talebi yaratıyor, döviz talebi yaratıyor," derken yakında Paris modaevlerinin en son "kreasyonlarına" vitrinlerdt rastlanabileceğini ileri sürenler de var. Hükümete yakınlığı bilinen Uluslararası Endüstri ve Ticaret Bankası Genel Müdürü Erol Aksoy'a göre ise Tahtakale'de dolara olan aşın talep öncelikle fiktif ihracatım bir an önce kapatmak çabasındaki sözde ihracatçıların telaşından kaynaklanıyordu ve bu nedenle geçici bir olaydı. Bir diğer söylenti ise dövizle hesap açtırmak isteyen birtakım para sahiplerinin bu amaçla Tahtakale'den dolar topladıkları ve bunun da fiyatlan yukan doğru çektiği idi. Bu söylentide de herhalde kısmen gerçek payı vardı, ama olayı bütünüyle açıklayacak nitelikte değildi. Tahtakale'de olan biteni tam olarak saptamak için olaya çok daha boyutlu bakmak, döviz arz ve talebini etkileyen tüm faktörleri ve beklemileri hesaba katmak gerekiyordu. 5 fakülteden toplam 1717 öğrenci atıldı ANKARA, (ANKA) Ankara Üniversitesi'ne bağlı 5 fakülte ve ytiksek okuldan toplam 1717 öğrenci atıldı. 2547 sayıh YÖK Yasası'nda değişiklik yapan 2880 sayılı yasaya gore okullarını belirtilen süre içinde bitiremeyecekleri anlaşıldığından okul ile ilişkileri kesılen öğrencilere, okul tarafından gönderilen bir yazı ile okuldan atıldıkları bıldiriliyor. Fakülte yönetim kurullarınca alınan kararlara göre, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakultesi'nden 300, Dil Tarih ve Coğrafya Fakultesi'nden 310, Hukuk Fakultesi'nden 1000, BasınYayın Yüksek Okulu'ndan 61 ve Eğitim Fakultesi'nden 46 öğrenci atıldı. Söz konusu öğrenciler, Yüksek Öğrenim Yasası uyannca, ders aldıklan dönemden veya sınıftan, borçlu olarak bir üst sınıfın, ya da dönemin derslerini alabiliyorlar, ancak bu öğrenciler bundan sonra, bir üst dönemden ders alabilmek ya da sınıf geçebilmek için bir öncekı dönemin derslerini vermek zorunda bulunuyorlar. Derslerini aldığı dönem veya sınıfın tüm derslerini veren bir öğrenci bile, bir önceki dönemin bir tek dersini bile veremediği takdirde okuldan atılıyor. Yetkililerden edinilen bilgiye göre, uygulama yasal ve kanunı ancak öğrenciler, kendilerine bir hak daha verilmesini istediklerini belirtiyorlar. Uygulama için öğrencinin okumakta olduğu bu durumda olan öğrencilerin bir önceki dönemin dersinden ya da sınıfın dersinden vize alamamış olması okuldan atılması için yeterli bulunuyor. Uygulamaya göre, bir dersin vizesini alamayan öğrenci, gerek dönem sonu ve gerek se bulünleme sınavına alınmıyor. Kahvehanelerin bir köşesi okuma salonu yapılacak milli Eğitim Bakanı Dinçerler, gençliğin büyük kısmımn gittiği kahvehaneleri yeniden düzenlemeyi planladıklarım belirtti. ANKARA (THA) Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Vehbi Dinçerler, gençlerin boş zamanlarını daha iyi değerlendirebilmeleri için kahvehanelerin bazı köşelerini okuma salonu haline getirmeyi düşündüklerini söyledi. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Dinçerler, Ankara'da yaptığı açıklamada, gençliğin büyuk bir kısmının gittiği kahvehaneleri yeniden düzenlemeyi planladıklarım belirterek, ancak düzenlemenin zor olduğunu, konunun şimdiye kadar kimsenin aklına gelmcdiğiııi ifade etti. Konunun birden bire gerçekleşıirilemeyeceğine ve şimdi düşünce aşamasında olduğuna da değinen Bakan Vehbi Dinçerler, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kahvehanelerin bazı köşelerini okuma salonlan haline getirmek için bazı düzenlemeler yapabiliriz. Bunu araştırıyoruz, en azından kaç milyon liralık kitap parası gerekiyor. Kim muhafaza edebilir, devamhlık nasıl sağlanır. Bunları düşünüyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı'nın depolarda duran kitapları var, bunlardan yararianabiliriz, ayrıca, gerekirse ö/el sektörden yardım da sağlayabiliriz ve kitap kampanyası acahiliriz. Bir başka düşüncem zi ise yeni çıkan Dernekler Yasası na göre oluşturulacak gençlik kulüplerin: kahvehanelere yerieştirebilir miyiz, konusu oluştunıyor." Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Dinçerler, kahvehanelere tahsis ediiecek kitapların i. . şılığında herhangi bir ücret almayı düşünmediklerini belırierek, "Niye karsılıksız vermevclim. Gençliği kurtarmak için doğru yoldu, doğru şekilde vakillerini değerlendirebilmeleri için milyonlarca liralık tesis yapmıyor muyuz? Bu gençlere niye bedava kitap vermeyelim" dedi. Sına\a Dogru (Kksik sayıları 75 TL'lik pul "ondererek isteyebilirsiniz.) Klemt' adresi: Turkocagı Cad. 3941 Cagaloglulslanbul Kafeteryadan dövizle yiyip içene % 20 indirim İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Hükümetin aldığı ekonomik kararlar içinde olan "döviz taşıma serbestliği ve dövizle alışveriş yapma" olanağını ilk önce sandviççiler uygulamaya koydu. Sonra da gazeteciler dövizle alışveriş hücum etti. Gazetecilerin hücumu öyle, bol bol dövizleri olduğundan değil, hükümetin ekonomik kararlannın sandviççilere değin uygulamaya konduğunu haber yapmaya yönelikti. Alsancak'ta işlettiği kafeteryanın kapısına "Dövizle alışverişte yüzde 20 indirim yapılır" yazısını asan Cihan Günsal sık sık gazetecilerin "aman abi, haber yapalım" ya da "benden önce bunu haber yapmak için fotoğrafını çeken oldu m u ? " yolunda sözleriyle karşılasıyordu. Gazetecilerin biri geliyor, biri gidiyordu. Hattâ bazı gazetelere göre Günsal haftada "bin dolar" kazanmıştı bile. Ekonomik değişimi iyi izleyerek "prezante" olayında önd? giden Cihan Günsal "Günde t beş dolar geliyor. Bazen de liret ya da Fransız Frangı oluyor" dedikten sonra, kasanın yanına astığı günlük döviz kurları listesini göstererek: "Bu listede olan tüm dövizleri alıyor. Resmî herhalde bunlar. Ama işin ilginci, döviz yabancılardan çok Türklerden çıkıyor." "Ama işin devamı da olmah" diyor Cihan Günsal "Şimdi ben dövizle alışveriş yapana yüzde 20 indirim yapıyorsam, benim mal aldıklanm da, dövizle almak koşuluyla bana indirim yapmalı. İşin devamı olmazsa havada kalıyor olay." Sınava Doğru (Eski sayıları 75 TL lik pul göndererek isteyebılırsıniz.)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle