19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 OCAK 1984 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURİYET/S YAYIN DÜNYASINDA İNCELEME ARAŞTIRMA YÖNETEN ŞAHİN ALPAY Yayınlarda ttiketicinin konınması sorunu Ülkemizde yayınlanan kitap .•yısında 1970'lerin sonlarına doğru gözlenen azalma, İ980'lerde yerini artış eğilimine bıraktı. Yayın hayatını sınırlayan engeller kalktığı ölçüde ve sürece, yayın hayatımız zenginleşeceğe benziyor. Bunun itici gücü, kanımca, Türk aydınlannın farklı ve yeni fikir ve bakış açılarına duydukları ihtiyaçtır. Aydınlar, geçmişte çeşitli nedenlerle tanışmak olanağıru bulamadıkları düşünur ve düşünceleri tanımak istiyor. Dünyanın ve Türkiye'nin çok değiştiğini ve çok deneyimler geçirdiğini biliyor. Örneğin 1960 ve 1970'lerde geçerli bulunan görüşlerle 1980 ve 1990'lan anlamanın güçlüğünü görüyor. Genellikle reformcu bir bakış açısına sahip olanlarımız şimdi, muhafazakâr görüşe sahip yazar ve düşünürleri öğrenmek arzusunu duyuyor. na karar verecek olan da kuşkusuz resmi ya da özel "denetim kurullan" değil, bunların tüketicileri, yani okurlardır. Ama yazar, çevirmen, yayıncı ve eleştirmen olarak da yapabileceğimiz çok şey var. Yayınlann nitelikli olmasının sağlanması sorunu, hem telif hem de tercüme eserleri ilgilendiriyor. Ancak niteliksiz tercümelerin yol açtığı zararlar, kanımca, niteliksiz telif eserlerin neden olduğu kayıplarla karşılaştırılamayacak kadar büyüktür. Telif eserde yazar, okur kitlesiyle yüz yüzedir ve çalışmasını aracısız olarak okurun takdirine sunmaktadır. Ama çevirilerde işin içine bambaşka sorunlar girmekte. Felsefe ve toplum bilimlerinin çeşitli dallannda temel eserlerin buyük bir çoğunluğu Türkçeye kazandırılmış değil. Dış dünyatün bunlar bir yana, çoğulcu bir düşünce hayatının gelişmesine katkıda bulunmak azımsanacak bir hizmet midir? Ticari yani kadar kültürel hizmet yani da olan yayıncılık alanı böyle bir anlayışa hayli elverişlidir. Talat Paşa'yu atfedilen telgraflurın gerçek yüzü Şinasi Orel ve Süreyya Yuca, Ermenilerce Talat Paşa'ya Atfedilen Telgraflann Gerçek Yüzü, Türk Tarih Kurumu yayını, 1983, 344 s. TURKKAYA ATAOV Türk bilimciliği bazı Ermeni çevrelerinin iddialarına başlıca dayanak olan birtakım belgelerin sahte olduklannı kanıtlamıştır. Türk Tarih Kurumu olağanustü bir kitap yayınlamıştır. Sayın Orel ve Yuca'nın hazırladıkları bu yayın, bazı Ermeni çevrelerinin Birinci Cihan Savaşı'nda Osmanlı Hükümetince Ermenilerin "katledildiklerine" dair ileri sürülen kampanyaya akademik ölçüler içinde, akla gelebilecek hiçbir noktayı gözardı etmeyen akılcı bir yanıttır. Gerçi, bu belgelere istanbul işgâl altındayken ve bazı Osmanlı aydınları suçlandırılmak amacıyla Malta'ya sürülmuşken bile, İngilizlerce itibar edilmemiş, savaş yıllannın psikolojik mirasının da ağır baskısıyla dort köşede aranılan "kanıtlar" Amerikan arşivlerinde de bulunamamıştı. Ve Türk arşivlerini inceleme gereksinimini duyan bazı yabancı tarihçiler de Aram Andonian diye birinin "Naim Bey'in Anılan" olarak sunduğu "belgeler"e yıllardır değer vermemişlerdi. Ancak, Türk Tarih Kurumu'nun bu son yayını sahte belgelerden etkilenen yabancı yazarları ciddi olmaya davet eden sistemli ve toptan bir yanıttır. Bu olağanüstü ve ilginç yayının Andonian'ın önayak olduğu kitap ve makaleleri değersiz kılışı, dünya Ermenileri açısından da sevinilecek bir olaydır. Sahte belge düzenlemesinin başka örnekleri de vardır. "Hiller'in Anılan" masalının foyası birkaç hafta içinde ortaya çıkmıştır. 1924'te İngiliz İşçi Partisi'ni iktidardan düşüren bir sahte "Litvinov Telgrafı" olayı vardır. Türk Tarih Kurumu yayını da Andonian'ın kitabında "resmi" olduğu öne sürülen "belgeler"i teker teker ele almakta, içerik ve biçim yönünden derinliğine incelemekte ve herbirinin sahteliğini ortaya koymaktadır. Aynca, aynı döneme ait Türk arşivlerinde Ermeni konusunda mevcut bazı önemli ve anlamlı belgeleri de yayınlayarak Osmanlı Hükümeti'nin gerçek tutumunu belirlemektedir. İKNA EDİCt BtR İNCELEME Gerçekten, Andonian'ın Naim Bey diye birine bağlamağa çalıştığı "belgeler"in İngilizce ve Fransızcası birbirini tutmamakta, imzası görülen bazı kişilerin o tarihte söylenen görevde bulunmadıkları anlaşılmakta, şifreli telgraflann sayılarının sahtekârlığı yapanlarca gelişigüzel konduğu ortaya çıkmakta, Andonian'ın Rumi ve Miladi tarih farklarını bilmediği için sık tarih yanlışlarına düştuğü ve sık değişen Osmanlı şifrelerini birbirine kanştırdığı görülmektedir. Yer yer dil ve gramer yanlışları da vardır. "Belge" denen şeylerin bazıları resmi olmayan düz kâğıtlara yazılmıştır. Kitapta sıralanan ve yorumlanan gerçek Türk belgeleri ise, Osmanlı Hukümetinin farklı bir tavnna dikkati çekmektedir. Kitap kılı kırk yaran, ayrıntılı ve ikna edici bir incelemedir. Bu gerçekler karşısında, objektiflikte duyarlı olduğunu söyleyen bazı yabancı çevreler bundan böyle Andonian belgelerini herhalde kullanamayacaklardır. Zaten, Batının kendi akademik ölçüleri içinde başka bir konuda bu kuşkuların yüzde biri bile, böylesine "belgeler"e itibar edilmemesi sonucunu doğururdu. Kanımca, bu kitap birçok dillere çevrilmeli, bulgularından yola çıkan yazarlarımız dünyanın bellibaşlı gazete ve dergilerinde kendi yazılarını yayınlamalıdırlar. Duyduk Gördük İstanbul FestivaiVnin geleceği! AP hükümetlerinde bakanlık yapan Avni Akyol'un hem spordan, hem kültürden yeterince nasibini aldığı (!) bilinir. :\itekim şu sıralar, geçmişteki birikiminden yararlanarak İstanbul Fesüvali'nin hazırlayıcısı Kültür ve Sanat Vakfı'nda büyük bir kuruluşun temsilcisi olarak hizmet veriyor. Ancak vakıf çevresinde dolaşan söylentiler, Akyol'un anlayışıyla şimdiye kadar düzenlenen festivallerin anlayışı arasında büyük zıtlıklar bulunduğu yolunda. Örnek mi istiyorsunuz? Bu yılki festival için bir afiş seçilmişti. Ancak daha "arabesk " bir afişi beğenen Akyol, kaşla göz arasında kararı değiştirtti ve kendi zevkine uygun olan bu afişi seçtirdi. Akyol'un beğenisini bilenier ve Kültür Bakanlığı yaptığı sırada icraatım (!) yakından izleyenler, kısa sürede İstanbul FestivaiVnin bir "halk oyunları", "halk muziği" ve "Klasik Türk Muziği" şenliğine dönüşeceğini ısrarla öne surüyorlar. İyi niyet yeterli degil Yayınevlerimiz basacaklan çeviri eserleri belirlerken, yabancı yayınlan bilen ve izleyen, üniversitede ve dışında çok sayıda mevcut uzmanlara danışarak karar verirlerse; bu, yayın hayatımız için çok yararlı sonuçlar verir. Aynı şekilde çevirileri, daha onceki başanlı çalışmalarıyla yetkinliklerini göstermiş kimselere, "hatırı sayıhr" bir ücret vermeyi de göze alarak yaptırmaları; hazır gelen çevirilerin de doğru ve iyi olup olmadığını dildeki ve konudaki bilgisine güvenilen kimselere kontrol ettirmeleri, kendilerinin uzun vadeli çıkarları açısından da, tüketiciler açısından da fevkalade yararlı olacaktır. Burada dile getirdiğimiz tüketici taleplerinin şu veya bu ölçude bütun yayınevlerimizi ilgilendirdiğini vurgulamaya gerek yok. Hepsinin de çok çeşitli guçİüklerle boğuştuklarını; yetersizlikleri gidermek istediklerini yakından biliyoruz. Ne var ki, aksaklıkların giderilebilmesi için yayıncılarımızın iyi niyeti yeterli değildir. Kitapları duyurantanıtan yazar ve dergilerimizin, eksik, yanlış ve kötii çeviriler konusunda okurları uyarmaları zorunlu bir görevdir. Biz bu sayfada olanaklanmız elverdiği ölçüde bu görevi yerine getirmeye çahşacağız. Çıkan çevirilerin asıllarını okumuş olan ve çevirileri "kabul edilebilirlik" sınırlarını aşan ölçülerde >anlış ve kötii bulan okurlanmız ve yazarlarımızı uyarıcı yazılarla bize yardımcı olmaya çağırıyoruz. Çevirilerinin kötü ve yanlış olduğu öğrenilen kitapları boykot etmek de kitap tüketicilerinin kendilerini korumaları bakımından en isabetli davranış olacaktır. Çevirilerinin kötü olduğu duyurulan kitapları satın almayı Bilim ve düşüncenin her alanındaki gelişmeleri izleyebilmemiz açısından çeviriler büyük önem taşıyor. îyi ve güvenilir çeviriler sağlamada yayıncılarımızın sorumluluğu var. Sağcı bilinen Mehmet Akif'i ve Yahya Kemal'i; Ülken ve tlgener'i okumanın gerekliliğini reddedebilecek sanıyorum pek kalmadı. Bizim gibi düşünmeyenlerden de öğrenecek çok şey olduğu anlayışının genellikle muhafazakâr görüşlere sahip çevrelere de yayıldığına ilişkin belirler yok değil. Düşüncede cepheleşme ve kutuplaşmanın kırılacağı umudu var. Yayın dünyasında bir zenginleşmeye doğru gidilen bu dönemde, kitapların ve özellikle çeviri kitapların "niteliği", yani "kalitesi" sorunu büyuk önem kazanıyor. Son yirmi yılda düşünsel zenginliğe katkıda bulunacak pek çok yayın yapıldı. Bunlar yanında düşünsel birikime pek az katkısı olacak nitelikte yığınla yayını üretmek ve "tüketmek" için harcanan para, emek, zaman ve diğer kaynaklara yazık ettik. "Pahalıya patlayan" bu deneyimlerden bazı dersler aiınmalı. Hangi yayınlann "nitelikli" hangilerinin "niteliksiz" olduğuda her yıl Türk aydınlarını ilgilendirecek çok sayıda eser yayınlanmakta. Bu eserleri yazıldıkları dilde izleyecek kadar yabancı dil bilenlerimizin sayısı ise çok çok az. Bilim ve düşüncenin her alanında dünyadaki gelişmeleri izleyebilmemiz açısından, çevirilerin taşıdığı önem abartılamayacak kadar büyük. Bu açıdan Türkçeye çevrilecek kitapların, çevirmenlerin saptanması ve çevirilerin denetlenmesi konusunda özellikle yayınevlerimize çok büyük bir sorumluluk düşüyor. Her üç konuda da bugüne kadar görülen yetersizliklerin giderilmesi gerekiyor. Yayınevlerimizin belirli bakış açılarına ve belirli konulara ağırlık vermeleri doğaldır. Farklı yayınevlerinin farklı öncelikleri, yayın hayatımızda arzulanan çokyönlülüğü sağlayabilir. Öte yandan aynı yayınevinin farklı bakış açılarını yansıtan kitaplar yayınlamasında ne gibi bir sakınca olabilir? Aksine, bu tutum yayınevinin saygınlığını olduğu kadar, satışlarını da antırır. Bü İİU €1(1 u ı e a ı v n te bu ustanın yaptığı da böyle bir iş. Eski kamyon lastiğini ters çevirip kulp da taktınız mı öyle bir kova olur ki demeyin gitsin. Harç taşınır inşaatın en tepesine. Boşalan kovayı da atarsın aşağı, taşımazsın. Hiçbir şeycik olmaz. bozulmaz, kınlmaz. Ama yapması zordur haa.. Ancak başma geçip bir fotoğraf çektirdin mi kovalarlan, yorgunluğun geçer biraz,.. (Foloğraf: S. ORAL GÖSENÇ) Şehrazathn hareminde seks partisi Bugünlerde İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin sahneye koyduğu "Şehrazat" baiesini seyredenler, Batıdaki seks partisi geleneğinin Şark haremlerinde basladığını şıppadanak anlayıveriyorlar. Perde açıldığında Şah Sharyar ve Şah Zeman haremde oturmuşlar, yanlarına da birer hatun çekmişler. Hem yanlanndaki ile aşnafişne ediyor, hem de karşılarında oynayan rekkaseleri seyrediyorlar. Harem geleneğinde iki erkeğin aynı salonda aynı hatunlarla birlikte böylesine bir eğlence içinde olmayacağı bilinir, ama hadi neyse. Bundan sonra olacaklar daha da ilginç. Şahlar cenge gidince haremdeki kadınlar haremağasını mücevherler vererek kandırıyorlar. Elinden anahtarları ahyorlar ve sonra haremin tum kaptları açılıyor. İçeriye bir yığın haremağası gibi zenci, ama hadım olmayan erkek doluşuyor. Hadım olmadtkları derhal anlaşılıyor, çünkü haremdeki kadınlarla bu zenci erkekler salonun orta yerinde ve her köşesinde kıvrana kıvrana sevişmeye koyuluyorlar. Sonra şahlar cenkten dönüyor ve haremdeki tüm kadınlarla sevgililerini kılıçtan geçiriyor. RimskyKorsakov un eseri tümüyle Batılı bir gözle harem rüyası. Çünkü gerçek Şark haremlerindeki gelenek ve törelere tümüyle aykırı, Yine de aynı akşam birlikte sahnelendiği "La Bayadere" balesinden çok daha iyi ve ilgi topluyor. Çünkü "Şehrazat '' her ne kadar konu ile gerçek bağdaşmasa da bale olarak hayli güzel ve başanlı. " YENİ ÇEVİRİLER Maxime Rodinson / Batıyı Büyüleyen tslam Çev. Cemil Meriç, Pınar Y., Kasım 1983, 175 s. Türk okurların İslamiyel ve Kapitalizm ve Hazreti Muhammed adlı eserleriyle tanıdıkları, İslamiyet uzerine incelemeleriyle ün yapan, Marxist yaklaşımlı Fransız toplum bilimci Rodinson'un La Fascination de l'Isiam (1981) başhğını taşıyan son çalışması Cemil Meriç tarafından çevrildi. Kitabın sonunda, Bernard Lewis'in "lslamda Siyaset ve Savaş" ve Rodinson'un "R. Sitnon ve Doğmalardan Sıyrılış" baslıklı makalelerinin çevirileri de bulunuyor. Pınar Yayınlan1 nın bir başka yeni kitabı da Franz Fanon'un Cezayir Bagımsızlık Savaşının Anatomisi (Çev. Kamil Çileçop, Kasım 1983, 138 s^ Bir Başka tktisat Der. Alpaslan Işıklı, Alan Y., Arahk 1983, 164 s. Alpaslan Işıkh'nın derlediği, "Yeni Muhafazakâr. Friedmancı. Monetarisl Görüş Czerine İncelemeler ve Öneriler" altbaşlığını taşıyan bu kitapta, P. Kalmbach, G. Tyler, I. Howe ve S. Aaronovitch'in makeleleri ile Avrupa Sendikalar Federasyonu'nun bildirilerinin çevirilerine yer veriliyor. Bu ilginç derleme ile ilgili bir yazıyı önümüzdeki haftalarda yayınlayacağız. F. Fröbel ve Diğerleri/ Diinya Ekonomisi, Bunalım ve Siyasal Yapılar Çev. O. Esen ve diğerleri, Belge Y., Arahk 1983, 374 s. Belge Yayınlannın derlediği, dünya ekonomisinde bunalım konusuyla ilgili incelemeleri kapsayan kitapta yer alan makalelerin başlıcalan 1. Wallerstein'ın "kapitalist Dünya Sisteminin Vükselişi ve Geleceği" (1974); H. Magdoffun "L'luşlararası Ekonomik Sıkıntı ve Üçüncii Dünya" (1982); A. Gunder Frank'ın "Lçiincii Dünyada Ekonomik Bunalım ve Siyasal Yapılar" (1980). Derlemede yer verilen bir telif makale de Yılmaz Öner'in "Bunalım Teorisinin MatematiNVilhelm Reich / Kanser Çev. B. Onaran, Payel Y., Ekim 1983, 438 s. Marx ile Freud'un görüşlerinin ilginç bir sentezini yapmayı denemiş olan Reich'ın (18871957) başlıca eserleri Türkçeye çevrilmiş bulunuyor. Son olarak çevrilen "Kanser'in konusu, Reich'ın keşfettiğini iddia ettiği "orgon"un ("acunsal yaşam enerjisi") kanser tedavisine uygulanışı. Balıklı Rum Hastanesi'nde bir ölüm Bir "kötü çeviri" örneği ERHAN ERKAN Türkiye'de yayımlanan kitapların önemli bir bölümünun çeviri olması, çeviri sorunlannı ön plana getirmekte. Bu sorunlar da zaman içinde teorik birikimin gelişmesiyle paradoksal bir artış gösteriyor. Çeviride belirli bir düzeyin sağlanabilmesi temel sorunlardan biri durumunda. Zaman zaman öyle çeviriler yayımlanıyor ki, özgün yapıtların tam karşıtı diyebileceğimiz metinler ortaya çıkıyor. Bunun sonucunda da okurlar yanlış anlamalara ve teorik kargaşaya sürükleniyor. Daha sonra bu metinlerin yanlışhklan ortaya çıkarılsa bile, bu kez de artan maliyetden ötürü çoğu yayınevi aynı eseri yeniden çevirtmeyi göze alamıyor. Bu tür sorunlar yaratan kötü çevirilerin yeni örneklerinden biri, Kuram Yayınlan tarafından Can Şahan imzası ile yayımlanan İdeoloji Üzerine bashklı makaleler derlemesi (İstanbul 1983, 220 s.) Marxizm'in epistemolojik sorunlarının (genelde Lukacs, Gramsci, Althusser ve Poulantzas bağlamında) tartışıldığı ve Batıda son yıllarda yayımlanan özgün çalışmalardan bazılannı içeren bu kitapta, makalelerin asıllarının nerede ve ne zaman yayınlandıkları bile düzgün bir şekilde belirtilmiyor. "İDDİALI" ÖNSÖZ BİR YANA Kiıaba yayınevi tarafından yazılan "iddialı" önsözun eleştirilmesi bu yazının konusu değil. Oradaki sorunlan bir yana bırakacağız. Ve insanı hayrete düşuren kavram çevirilerine bazı örnekler vereceğiz. Sayın çevirmene göre: Assimilate (yani özümlemek)) "özdeşleşmek"; Reification (şeyleşme) "somutlaştırma"; eschatology (ötedünya bilgisi) "estetik"; bearers (taşıyıcılar) "doğurucul a r " ; conspiracy (komplo) "anarşizm"; economistic (ekonomizme dayanan) "ekonomist" demektir. Lukacs'ın 'extrahistorical' (tarihdışı) ve 'extrahuman' (insandışı) kavramları, "tarihustü" ve "insanüstü"şeklinde çevriliyor. Conception (kavrayış) ve appropriation (edinim) gibi farklı içerikteki kavramlann ikisi de "algılanış" ile karşılanıyor. Çevirmen. siyaset biliminin özellikle de Gramsci ve Althusser'in özgün kavramları olan articulation (eklemlenme), power (güç, iktidar), concent (onay) gibi kavramları ozgün metinlerde sanki hiç yokmuş gibi kaldırıp atıvor. Kitabın sonuna eklenen sözlükte ise tüm kavramlar birbirine karıştırılıyor, " N o r m " u n tanımı "normativizm" oluyor, "Insanily"ye (delilik) "sanılgı" denirken; biraz ileride "sanılgı", "hallucination"u karsılıyor. Aynca 'geçmiş zamanlı' kullanılması gereken cümleler 'geniş zaman'la ifade edildiklerinden, metnin tarihsel boyutları genelleştirilmiş oluyor. Tüm bunlar yetmemiş olacak ki, çevirmen, bazı paragrafları (örneğin s. 122 ve s.l76'da) ve birçok cumleyi atlıyor; paragrafları dilediğince bölüyor; istediği vurgulamayı yapıyor ve hatta bir cümleyi bütünuyle büyük harflerle yazacak kadar ileri gidiyor (s.144). Nihayet, saymakla bitmeyecek çeviri yanlışları kadar dizgi hatalarının da bu kitabın okunmasını sakıncalı hale getirdiğini belirtelim. Bir Rum vatandaşımız, bundan yıllar önce Kanada 'ya gidip yerlesmisti. Burada yalnız kalan babasını da birlikte götürmek istemiş, ama yaşh adam, "istanbul doğup büyüdüğüm yer" demisti. "Burada ölmek istiyorum." Oğlu gidince kendi gibi yaşlı ve yalnız birçok dindaşının yaptığım yaptı ve tüm gelirini Balıklı Rum Hastanesi'ne bırakarak bakılmak üzere bu kuruluşa yerleşti. Aralarında, geri kalan tüm ömürlerini görkemli otellerde geçirmelerine yetecek kadar olan varhklarının tamamını hastaneye bırakarak buraya sığınan insanlar vardı. Bir süre önce Kanada'dakioğul, garip bir önseziyle, İstanbul'a geldi. Tam zamanında yetismişti, babası ölüm halindeydi. Önce hastaneye sokmak istemediler Kanadalıyı. Bin bir zahmet çekip girince de gördüklerine inanamadı. Onca varlıklı insanın kaldığı yer, tam bir sefalet yuvasıydu Kırtk camlara gazete tıkılmıstı, yataklar leş gibiydi havlular, çarşaflar paçavraydı. Babasının tırnaklan, aylardır, belki yıllardır kesilmemişti. Her yanıyla bakımsızdı. Çok geçmeden de öldü. Oğul, o acısının arasında yapılması gerekli olan cenaze işlemlerini düzenlemek üzere gitti ve ertesi gün hastaneye döndüğünde ölünün köpek cesedi gibi kendi haline bırakılmış olduğunu gördü. Çenesi bağlanmamış, gövdesi ana rahmindeki gibi dertop olup katılaşmıştı. O an, Müslüman olmadığı için pişmanlık duydu Kanadalı Rum arkadasımız. Şimdilerde de dindaslarının sömürüsünü ve duygusuzluğunu şikâyet edecek bir yer aramakta. Hastaneden, "Şikâyet edersen kendini yakarsın!" demişler. Bizden rica etti, öyküsünu sütunlarımtza aldık. Kim yakacaksa yaksın diye bekliyor şimdi. KIM KIME DUM DUMA Behiç Ak SÜRELİ YAYINLARDAN GÜNÜMÜZDE KİTAPLAR, Aylık kultur Dergisi, Sayı 1: Ocak 1984 Yöneticiliğini Atilla Birkiye'nin yaptığı derginin ilk sayısında yer alan kitap eleştiri ve tanıtma yazıları büyük çoğunluğuyla edebiyat eserlerini konu alıyor. Derginin ilerki sayılarında felsefe ve toplum bilimleri dallarındaki yayınlara daha geniş bir yer ayrılacağı duyuruluyor. Derginin, yayın dünyasının tanıtılmasına olduğu kadar, kitap tüketicilerinin korunmasına önemli katkılan olacağına inanıyoruz. TARİHTE BUGUN Mümtaz Arıkan 19 Ocak İNŞAAT MÜTEAHHİTLERİ VE MİMARLARIN DİKKATİNE 300 ton sert taş, (yeşil diyabar) palledyen dost 1000 m ! diyabar küçük ebatlı plaka, cilalı olarak teklif almak suretiyle satılacaktır. EMSAN ESKİŞEHİR TELEFON: 162 97 BUHAR MAKINELERİNE EMBUYÛKKATKi 'DA 8UGÜNfÜNLÛ MÜMFNPfS JAM6S U/ATT İKOÇVA DO&OU. KEMfr'ıSİNOEtJ ÖfJCŞ YAŞAMIŞ OLAN THOMAS NBVCCMEN'İU YAPTIĞI BİR. SUHAft MAKİMBSİMİ ELEALIP 8UMU, £U AZ 6NEIZJİ KAY8IMI SA6LIYACAK 8İÇİMDE GElİÇTlfZeB£K "£/VPOST£l ÇAS/ "A///V AÇlLAAASlhiA £M BÜyÜK YARDIMLAROAK1 8İIZ.İNİ 6ERÇ£KLe$Tl/Z£C£Kri. MATTHEM; ŞOULTON ADLI SAfJAYlO' İLE İŞBİeUği YAPACAK OLAM WATT, gÖYLECE, 3£L/ŞTİ£P)6f BUHAR. MAK.İH££/NİU Ü££7İMİU£ Gİ&ŞE8İL£C£KTÎ.. SOLDA, ASLI LOMP&4 SOEfJCE A4USEUM'DA BULUNAN WATTgOULTOhi Ü&JHÜ BİR BUHAR MAKİNESİ 6ÖIS.ÜL.ÜYOG... GALERILER WTUN EDDOCMÜS RESİM SERGİSİ 14 OCAK' 4 SUSAT 1384 SANAT GALERISIDEKORASYON D' Faruk Ayanc^iu C«d Eflatan Sok No 5 2 Peneryoiu, sıanbu! 'eif 338 53 28 528 66 29 522 89 97 URART Balkan Naci İslimyeli RESİM SERGİSİ 5 Otak26 Ocak 1984 SANAT GALEHİSİ Tuba Inal EROL DERAN Resim Sergisi 13 Ocak 11 Şnbat 1984 Tünel Maydam Mueyyet S No 9 Kurtulus Caö 191 KurtuluşIST Seramik Sergisi 730 Ocak 50 YIL ONCE Cumhuriyet Şeker Bayramı dolayısıyla gazetemiz bugün yayınıanmamıştır. 19 Ocak 1934 19341984 SEVİMCE RESİM ALINIR ADALET BAKANLIĞINDAN 1983 yılı gayrisafi getiri 16.973.293 lira 47 kuruş olan birinci sınıf Beyoğlu Sekizinci Noterligi, yaş tahdidi sebebiyle 2 mart 1984 tarihinde boşalacaktır. 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 22'nci ve müteakip maddeleri gereğince birinci sınıf noterler ile ikinci sınıf noıerlerden, bu noterliğe atanmaya istekli olanların, ilan tarihinden itibaren bir ay içinde Bakanlığımıza veya bulundukları yer Cumhuriyet Savcılıklarına başvurmalan lazımdır. Posta ile doğrudan doğruya Bakanlığa gönderilmiş olan dilekçeler, başvurma suresi içinde Bakanlığa ulaşmadığı takdirde alanma işleminde nazara alınmaz. İlan olunur. Basın: 10396 Cumhunr»! MÜNHAL NOTERLİK ILAN 1 Müessesemiz Hazır Giyim Ünitesinde ima! edilen iç çamaşırlarının anbalajlanmasında kullamlmak uzere, aşağıda ebad ve miktarlan belirtilen baskılı \e baskısız lorba naylon alınacaktır a) NAYLON TORBA 1.200 Kgr. 40X58 cm ebadında b) ROLIK NAYLON BASKILI 300 kgr. 160X260 mm ebadında c) NAYLON TORBA I.2O0 Kgr. 48X65 cm ebadında d) BASKILI, KAPAKLI ROLIK NAYLON 500 Kgr. 165X235 mm ebadında e) ROLIK NAYLON BASKILI 11.500 Kgr. 285X365 mm ebadında 0 ROLIK NAYLON BASKILI 300 Kgr. 235X380 mm ebadında g) ROLIK NAYLON BASKILI 5.000 Kgr. 200X295 mm ebadında 2 Bu işe ait geçici teminat 600.000.TL.dir. 3 Teklifler en gec 27.1 1984 tarih mesai bitimine kadar müessesemiz haberleşme semsine verilecekıir. Postadaki gecıkmeler dikkate alınmayacakıır. 4 Teklif isteme mektuplan müessesemizden temın edilebilir. 5 Müessesemiz 2490 sayılı kanuna tabii değildir SÜMERBANK ADIYAMAN PAMLKLl SANAYİİ MÜESSESESİ Beyogiu • IST Tel 145 19 96 •ESTEK SAIUAT QA1ERİSİ Kİ£E GÜNER EMER Ağıtlardan Yorulan Resim Sergisi 16 Ocafc • 4 Ş»bat Ntspeuye CaHdes. Eu,«. Teı 1G6 19 SANAT GALERİSI Cevdeipasa Cad 376 Beöek 165 21 21 ALİ RIZA BAYEZİT Resim Sergisi 7 Ocak 2 Subat 1984 Abdı Ipekçı Cad 75 Maçka Tel 146 03 54 Ali Avni Çelebi Resim Sergisi 14 Ocak 10 $ubat Galen pazar guilen 13 00 ten ıtıbaren acıktif V " Kitap temini artık *±sonın olmaktan çıktı KıtaeKukjbu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle