17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER rini yeğleyenlerin beğenmedikleri, zorunlu durumda çocuklannı gönderebildikleri, hepimizin bildiği liselerdir. Köy ve yoksul kesim çocuklan buraları parasız okuyabilmek için yanşırlar. Onlar, gidersiz olsun da ne olursa olsun, derler. Bunun bile çapraşık yanları vardır. Alım sayısı öğretmen çocukları, kasaba çocuklan ve köy çocukları arasında üleştirilir. Bu üleşime girebilen köy çocuğunu kutlamak gerekir, en azından normal bir liseyi okuyabileceği için. Özel ortaokul ve liseler ayn. Bunlann giriş sınavlannı devlet yapar. Okul giderlerini ise okul sahipleri alır. Buralarda daha çok paraü anababa çocuklan okur. Ortaokul bitiminde Fen Liseleri sınavı yapılır. Türkiye'deki üç Fen Lisesine az sayıda öğrenci alınır. Bu liseyi kazanmak üç yıl sonraki üniversiteyi de kazanmaktır. Geçen yıl kızı kazanan bir dost, "kızım üniversiteyi de kazandı" diye sevinmişti. Gerçek budur. Bu yıl fen liselerini bitirenlerin tamamı (% 100) üniversitelerin çekici bölümlerini kazanmıştır. ÖSYM Sınavlı gençliğin yanşı ÖSYM sınavıyla son bulur. Yazgı bununla belli olur. Az ya da çok meslek bu sınavla edinilir. Bu sınavın en önemli özelliği, öteden beri ayrı yerlerde (pist) yarışanların aynı yerde yanşa girmeleridir. Normal liseler, meslek liseleri, anadolu liseleri, özel liseler ve fen liseleri çıkışhlar ortak bir yarışlıkta yanşırlar. ÖSYM sınavı ortak olduğu için hepimizin evine girer. Ünlü Başkanını tanımayan yoktur. O, her evin bir yılhk konuğu gibidir. Yarış koşullarını o açıklar, bütün belgelerde O'nun imzası vardır; sınav da buyruğu ile başlar. Sınav öncesinde yenecek yemeklerin adlarını bile o verir. Buyruğa göre evlerde 12 gün öncesinden çocuklann yemekleri hazırlanır, uyku saatleri ayarlanır. Hekim kökenli olması bu yönüyle ayn yarar sağlar. Bu yanş öyle bir yarıştır ki, sonunda, dananın kuyruğu kopar. Sonuçlar yine bu ünlü Baskan tarafından açıklanır. Başarı oranlan sergilenir. Bu son yanşta paçayı kurtaranlar evcek sevinir, kurtaramayanlar yineleme olanağına kavuşur. Başkan bu kez, "Tunceli ve Hâkkari" illeri öğrencilerinin başarıda ilk sırayı aldıklarını coşkuyla duyurdu. Bilgi tşlem Merkezi Başkanı da Anadolu Liseleri ilk sınavında Muş ilinin birinci olduğunu söylemişti. Bu üç geri kalmış ilimizın çocuklan bu denli başanlı diye övünmeli mi, dövünmeli mi? Bu ikisinden hangisini seçeceğimizi belli edecek açıklamalar nedense yapılmıyor. Tunceli ve Hakkari öğrencilerinin hangi okullara girdikleri; Muş öğrencilerinin de ikinci basamak sınavında ne olduklan söylense seçim kolay olacak. Diyarbakır Tıp Faküîtesi'nde geçen on yılhk öğretim üyeliği döneminde, bir tek Hâkkari'li öğrenci okutmayan bu yazının sahibi olarak, doğrusu merak ediyorum. Bu öğrenciler öyle sanıyoruz ya Açık Öğretim Fakültesine ya da benzer yerlere girdiler. Muş öğrencileri de ikinci basamakta başan gösteremediler. tlkokul sonrasında beliren yazgı aslında değişmiyor. Şöyle ki, bu yıl, Anadolu Liselerini bitirenlerin °/o 94'ü, Fen Liselerini bitirenlerin % 100'ü beğenilen iyi yerlere girdiler. Başanlı ilk 50öğrencinin 16'sı Fen, 13'ü Anadolu, 13'ü özel lise çıkışbdır. Buna göre altı yıl sonrası ÖSYM sınavı sonuçlan azçok belli diyebiliriz. Görüntü budur; neyin ne olduğu açıkseçik bellidir. SONUÇ Günümüzde sınavla büyüyen bir gençlik var. Bu gençlik yıllannı özel dersliklerde, yarışlıklarda geçiriyor. Ne var ki, yanşhklar " a y n ı " , koşullar " a y n " . Her okul basamağına geçiştc yeni yöntemler aranmalıdır. Köy ve yoksul kesim kökenli, yetenek düzeyi yüksek çocuklar öğretmenlerce seçilmeli ve bunlar, Anadolu Liseleri'ne yatılı alınmalıdır. Bu bir gecici çözüm yoludur. Her köye kasabaya "bir ortaokul bir lise" ilkesi, yerini nitelikli, araçlı, gereçli, iyi yetişmiş öğretmenli okul anlayışına bırakmalıdır. Yatılı okullar sınavında üstün başarı sağlayan köy çocuklannın bir bölüğü yatılı Anadolu Liseleri'ne aktanlabilir. Bu yazının ereği sınav evrelerini anımsatmak ve bu alanda düşünüşü geliştirmektir. Önerilen biriki örnek kalıcı çözüm olamaz. Aranırsa, daha eşitlikçi yöntemlerin bulunabileceğine inanmamız gerekir. 8 EYLÜL 1983 Sınaviı Gençlik Günümüzde sınavla büyiiyen bir gençlik var. Bu gençlik, yıllarını özel dersliklerde, yanşlıkJarda geçiriyor. Ne var ki yarışhklar "aynı", koşullar "ayn" Oysa her okul basamağınageçişte yeni yöntemler aranmalı. PENCERE Heykel'in Kaygıları... Arkadaşımız Cengiz Çandaftn Mısırlı ünlü gazeteci Hase ~ neyn Hey/ce/'le yaptığı konuşma 5 Eylül 1983 günlü Cumhur, yet'te yayınlandı. Hasaneyn Heykel, yaşadığımız dünyaya yalnız güncel açıdan bakmayan, belirli bir tarih biiinciyle olayları yorumlamaya çalışan insandır. Gazetemizde yayınlanan konuşmasında Türkiye'yi itgilendiren bölümler vardır; üzerinde önemle durulması gereken noktalara parmak basmıştır. Hasaneyn Heykel'in fikirlerini (kimi tümcelerini tırnak içine alarak) özetlemeye çalışayım: Osmanlı devleti Batı'ya karşı İslamın birieştiricisi işlevini görüyprdu. 0nun yıkılışı bölgede büyük bir boşluk (vacuum) yarattı. İngilizler ve Fransızlar emperyalist amaçlarla bölgeyi par ; çaladılar Türkiye Batı'ya yöneldi. Ortak mirasımıza sırtını çeviro¥."İşte bu boşlukta Nasır, Arap milliyetçiliğinin başını çekti. ama Batı Nasır'ı yıktı. "Mıstr, İsrail'in tehditleri altında, İsrail'in çizdiği sınırlamalar içinde tecrit edildiği sürece bölgenin Türkiye'yi bile sarabilecek parçalanma sürecinin önüne geçilemeyecektir" Lübnan iç savaşı bu sürecin başlangıcıdır; Irak topun ağzındadır. "Irak'ın Lübnanlaşması demek Suriye'nin Lübnanlaşması demekîir. Bölge tümüyle zaten parçalanma ve utalanma ' süreci içinde. Bu sürecin önu alınamazsa bütün bölge İçin tam bir felaket olacak. Lübnan'da olan bitenler Batı'nın tüm bölge için tasarladığının bir provasıdır." * Peki, Türkiye bu tehlikeli sürecin durdurulması için bir rol oynayabilir mi? Heykel yanıtlıyor: Türkiye öncetikle kişilik sorununu çözmek zorundadır. Türkiye nereye ait otduğunu saptamak durumunda. Buraya mı, yoksa Batı'ya mı ait? Bu kişilik parçalanmasının üstesinden gelemezse Ortadoğu'da toparlanmaya ilişkin rolünü oynaması güç." Hasaneyn Heykel'in söyledikleri düşündürücüdür. Ancak kimi gerçeklerin üstüne basmak gerekir. Herşeyden önce Osmanlı Imparatorluğu'nun pa.rçalanması kaçınılmazdı. Nitekim Britanya İmparatorluğu da İkinci Dünya Savaşından sonra (harbi kazanmasına karşın) tarihe karıştı. Bu tür imparatoriuklar çağımızda yaşayamaz. Ortadoğu bölgesinde boşluk (vacuum) Osmanlının son döneminde zaten olmuştu; çünkü yeni bir varoluş sürecine gırilmişti. Bu süreç kaçınılmaz biçimde yaşanacaktır. * Batı, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Arap yarımadasının ı siyasal haritasını çol kumlan üzerine emperyalizmin bastonuyi ^ çizdi: Anadolu yarımadasınınkini çizemedi. Arap halkları ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra sözde siyasal bağımsızlıklannı sağladılar; bir mozaik oluştu; kimi yerde şeyh, kimi yerde sultan, kimi yerde mezhep, kimi yerde aşiret, kimi yerde bir başka güç devlet bütünlüğünün zayıf tutkalı oldu. Zengin petrol yataklan üzerinde emperyalizmin istekleri doğrultusunda yükselen yapay Arap devtetlerinin sürgit böyle yaşayacağını ummak tarih bilincine ters düser. Arap dünyası zaten parçalanmışlığı yaşıyor ve bu bölük börçüklük bölgede "Amerikanosiyonist" stratejiye hizmet etmekten gayrı bir işe yaramıyor. • Ancak Birinci Dünya Savaşı sonrasıyla saptanan bu parçalanmışlığın şimdi ikinci bir aşamaya doğru yol aldığını da söylemek gerekir. Eski statüko artık yıpranmıştır. İsrail'in yayılmacı politikası yeni arayışlara yönelmistir; uyanan İslam halklarını yeniden bölüp birbirine düşürmek için gerekli herşey yapılmaktadır. Buna karşı Arap halkları nasıl bir bütünleşme içinde buluşacaklar? Arap milliyetçiliğinde mi, İslam ümmetçiliğinde mi emperyalizme karşı güçlenecekler? Yoksa her iki akımın bir. sentezi mi yapılacak? Şimdilik uzak gibi görünen bu soruların • yanıtları Ortadoğu nun yazgısmı belirteyecektir. •; Türkiye'ye gelince.. Hasaneyn Heykel'in ülkemize dönük yaklaşımında gerçek payı yadsınamaz. Bizdeki "kişilik parçalanması" İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra başlamıştır. Daha öncesinde böyle bir sorun yoktu. Anadolu yarımadasını Sevr Antlaşmasıyia parçalamak isteyen emperyalizme karşı Türkiye, kişiliğini bağımsızlık savaşıyla korudu. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra bu bilincin köreldiği söylenebilir. Ancak bugün bile Türkiye, Ortadoğu'da Amerikanİsrail potasında eriyebilecek kadar zayıf değildir. Kemalizm'in Batıdoğu sentezi (ABD dışında) Batı Avrupa ile Ortadoğu arasında bir köprü işlevi görebilir. Böyle bir işlev "kişiliğin parçalanması" değil, ulusal kişiliğir, yeniden özümsenmesiyle olasıdır. Sayın Hasaneyn Heykel de Ortadoğu'da Arap milliyetçiliği ile İslam ümmetçiliği arasındaki kişilik parçalanmasını iranlrak savaşından sonra daha derinden düşünmek zorunda değil midir? Doç. Dr. M. TAHİR HATİBOĞLU, Gazi Üni. Eski Öğr. Üyesi Her yılın nisan, mayıs ve haziran aylan ülkemizde sınav aylarıdır. Bu aylarda 1220 yaş grubunda olan bir milyonu aşkın insanımız birbiriyle yanşır. Bunlar bu üç aya ilkbahar değil de "sınav mevsimi" derler. Temmuz ve ağustos ayları sonuç bekleme, eylül de yazılma aylarıdır. Yaz mevsimi de budur. Bu şekilde yılın altı ayı heyecan, sıkıntı ve kaygı dolu günlerle geçer. YARIŞ, HEYECAN! tlkokul son sınıfla başlayan yarışma üniversiteye değin sürer. Bu zaman dilimi önemlidir. Neden mi? Yarışmacıların yazgılan az ya da çok bu dilim içinde belli olur. Çoğunun yazgısı ise dilimin başında bilinir. Türkiye gibi az gelişmiş ve çok mesleğin geçersiz olduğu, çok kişinin işsiz gezdiği bir ülkede, yazgıyı erken yaşlarda sağlıklı bir yere oturtmak önemlidir. O nedenledir ki, bu sınav mevsiminde öğrencilerden çok anababa ve hısımlar heyecanlanır. Yanşa onlar girer. Hepsi de, at'lan olan çocuklannın başında "cokey" yada "at sahibi" gibidirler. Bunun nedeni, şu ölümlü dünyada ve işsizliğin kol gezdiği Türkiye'de biricik çocuklanna sağlıklı, güzel, paraü iş ortamı hazırlamaktır. Sınaviı gençlik kitlesine milyonlann kaalması basınımızın ilgisini çekmiştir. Gazeteler sınava haarlık sorulan sunar; çocuk dergileri özet bilgili yayınlar yaparlar. Bankalanmız da öyle. Kimi dergi çıkarır, kimi de sınav giderleri bankaya yatınlsın diye klavuzlar verirler. Şu ilişkilere bakınca, Türkiye nüfusunun yansının sınavla, doğrudan ya da dolaylı ilgili olduğu anlaşılır. Bunlar, Türkiye'de sınav işinin bir işleyime (sanayie) dönüştüğünü gösterir. Herkes bu işleyimde bir çarkın dişlisi. MEMUR ADAYLARI DA... Bu yıl sınav işleyimine memur adayları da katıhyor. O'nda yanşan anababa olacak; cokeyler ya da at sahipleri çocuklar. Ne yapsınlar. Işe girmek artık aslanın ağzında değil midesinde. Nitekim, Milli Eğitim BakanhğVnın alacağı 12 bin memur kadrusuna 160 bin kişi başvurmuştur. Bunlann sınavlan, çocukların sınavlannı yapan "Bilgi İşlem Merkezi" tarafından, çocuk sınavı yöntemiyle yapılacak. Bundan böyle de bu sınavlar da ÖSYM tarafmdan yürütülecekmiş. sınav ve ÖSYM can dostumuz sınav sonuçlan da heyecanla beklenen konuk... ANADOLUFEN LİSELERİ llkokulla başlayan ilk sınav Anadolu Liseleri sınavıdır. Türkiye'de 27 Anadolu Lisesi vardır. Bunlar yabancı dilde eğitim yaparlar. Her anababa, gideri öteki liselere göre fazla olmasına karşın, çocuklannı bu liselere göndermek istiyor. Çünkü; bu liseleri bitirenler hem yabancı dil biliyorlar hem de üniversiteye girişte daha başanlı oluyorlar C7o94). Anababa, oyunun kuralları, içinde, şimdiden çocuğunun yazgısmı belirlemek istiyor. Ne var ki, bu beğenili okulların giriş sınavına her çocuk katılamıyor. Parasal gücü iyi olanlar, kentlerde oturan iyi gelirli bürokratlar sınav hazırhğı yapabiliyor. Bu yıl Ankara Anadolu Lisesi İngilizce bölumüne giren çocukların % 75'i Çankaya ilkokullannı bitirenlerdir. Görüldüğü gibi Anadolu Liseleri ilk ayrımı yapan okullar durumundadır. Örneğin, bir köy çocuğu bu okullara ne sınavla ne de ayrılan özel kontenjanla girebilir. Onlar için başka bir sınav vardır: Yatılı Okullar Sınavı. Yatılı okul nedir? Devlet, bazı liselere parasız yatılı öğrenci alır. Bu liseler, Anadolu Lisele Darwin Tuğla KADRI YERSEL Eski Maden Da. Bşk. harmanları rahatımızı kaçırdı ARADA BÎR OKURLARDAN \ suyu ve havagazının demir kapakları alçakta kalıyor. Yani, bu ızgara ve kapaklar vol seviyesine çıkartılmtyor. Bu geçenlerde bir okur tarafından da konu edilmifti. Ancak, hiçbir çaba görülmedi. Geçen haftalar içinde Boğaz yolu asfalt kaplandı. Görenler biliyor, tüm ızgaralar 1520 santim asağıda, yani eski seviyesinde kaldı. Bu seyreden tasıtlar için büyük sorun yaratıyor. Yolda herkes bu çukurlardan kaçmak isterken, tehlikeler doğuyor. Geçen gün bir taksiyle Beşiktas'tan Bebek yönüne gidiyordum. Önümüzdeki otomobil bir sağ, bir sol yapıyordu. Merak edip şoföre, "Bu adam ne yapıyor?" diye sordum. O da; "Abi, köşekapmaca oynuyoruz" dedi. Şoförler haklı. Çünkü, çukurlardan geçmemek için cambazlık yapıyorlar. Birçok aracın amorttsörleri bu yü0al" arızalanıyormus.' Beledtye güzel bir şİFy yaparken, bir işi tam yapmayı bilmez mi? Tırtü Paşamız, bir gün bu yolu boydan boya dolaşsın. Yüzlerce çukur görecektir. Bunlann hepsi de Belediye'nindir. Bir zahmet edip, bir iki ekiple bunlann kapaklanm yol seviyesine çıkartsm isteriz. \ CENGİZ VOLKAN Beşiktaş dolmuşlardt. Son günlerde yapılan uygulamalar ile dolmuş bulmak bir sorun oldu. Yeni çıkan Trafik Yasast 'na göre taksilerin dolmuş yapmamaları, dolmuş yapan taksilerin de dört kişiden fazla almalanna müsaade edilmemesi üzerine, bizler işe ve eve giderken vasıta bulmak ta güçlük çekiyoruz. Özellikle önümüzdeki ktş günlerinde bu uygulamalar bizler için bir hayli zor olacaktır. Aynı Trafik Yasası 'na göre birkaç kişinin bir araya gelerek taksimetre açtırması da suç sayılmaktadır. Geçenlerde durakta dolmuş beklerken beş kişi bir olduk taksimetreli bir vasıtayı tutarak, hareket ettik. Yolda trafik polisi bizi çevirerek bize, "Taksi mi, dolmuş mu yapıyorsunuz?" diye sordu. Biz de taksi olarak tuttuğumuzu . ^ söyledik. Polis o zaman bize birbirimizi tanıyıp tanımadığımızı sordu. Haliyle tanımıyorduk. Ve sonunda şoföre 2 bin S00 lira ceza yazdı. Bu tür uygulamalar hem bizleri hem de şoförleri mağdur etmektedir. Yeni çıkan Trafik Yasası'nın tekrar gözden geçirilmesini dileriz. AHMET Karaköy ÇELİKEL sorunlanmız olmaktadır. Bulunduğumuz köy orman köyü olduğu için, bazı olanaklara sahibiz. (Kesim, dikim, nakliyat, sürtme, istif yapma gibL.) Köy halkı bu iş dalannda gücünün yettiği kadar çauşmakta; ekmek parasını, geçimini sağlamaktadtr. Bu yıl Demirli deposunda yapılan bir kısım istifi yapma işini üç arkadaş aldık. Pek tabii ki bu işi bize Orman Bölge Müdürlüğü sağlamaktadtr. Yalmz bu işlerde çahşanlar arasında bilerek veya bilmeyerek haksızlıklar yapıldığtnı farkettik. 1982 yılında, istif yapma işinin metresi 100 TL. idL Bu yıl ise zamh olarak 125 TL. olması gerekirken, çalışanlara metresi yine 100 TL.den verildu. Fakftt öyle olmasına seiğmeri bttrüç arkadaş 100 TL.den bile alamadık. Nedendir bilmiyoruz metresi 90 TL.den verildi paramız. Aynca, bize para makbuzunu, diğer evrakları okutturmadan, göstermeden imza attırdılar.. Bizler makbuzu imzalarken istifin metresinin 90 TL.den kesildiğini bilmiyorduk ve görmedik. Ancak parayı elimize aldığımızda makbuzun 90 TL.den kesildiğini gördük anladık. Tüm bu şaşnğımız şeyler hakkında aydınlatır bizlere çözüm yolu gösterir iseniz çok memnun kalırız. TA VŞANLl/KIŞLADEMtRLt İBRAHİM ÇETİN HtMMET OZTÜRK AHMET ÇETİN İnsanoğlunun zekâsı, düşünce yeteneğine ulaşacak derecede gelişince, Evren'in ve hayatın gizlerine ilgisi artmış ve bunları öğrenip gerçekleri bulma çabası içine girmiştir. Günümüze gelinceye kadar topladığı bilgilerle de, insan aklının alamayacağı kadar karmaşık ve sonsuz bir incelikle kurulmuş bir evren ve aynı nitelikte bir hayat düzeninin, kendilerine özgü kurallarla ve şaşmaz bir disiplin altında milyarlarca yıldan bu yana işlediği gerçeğine varmıştır. Bu yasa ve kuralların ancak küçük bir bölümü, insanla rın arasından pek seyrek olarak yetişen üstün zekalı araştıncı ve düşünürler tarafından gün yüzüne çıkarılabilmiştir. Genel kanı odur ki, bu doğrultudaki bilgilerimiz arttıkça, bir bilginin yüceldikçe cahilliğini kavraması gibi, bilmediklerimizin azameti de belirginleşmektedir. Bu yüksek yeteneklilere örnek olarak; yazı, sayı, baskı, tekerlek, pusula, yerçekimi, fizik, kimya, mekanik ve atom kurallarını bulup dünya dönüyor diyenlerle, mikrobu ve mikroskobu bulup mikroplar dünyasının, teleskobu keşfedip yıldızlar aleminin ölçülere ve akla sığdıramadığımız azametlerini gözler önüne serenleri gösterebiliriz. Bunlardan başka; rüzgâr, su, ıs, elektrik, ışık ve atom güçlerinden yararlanmayı, atomu parçalayarak MADDEGÜÇ ilişkisini aratayıp uzaya dalanları nasıl hayranlık ve saygı iie anmamak mümkün değiise, hayatın oluşumu ile değişim kurallarını çözmeye çalışanların ve bu konuyu, kopkoyu bir bağnazlıkla karanlığa gömen dinsel inanışların teketinden çıkarmayı başaranlann önünde sevgi, saygı ve hayranlıkla eğilmemek de mümkün değildir. İşte Darvvin de, yaptığı araşlırmalar ve düşün gücüyle, bitki ve hayvan cinslerinin, dünyada hayatın ilk oluşumundan bu yana, mekanizması henüz çözülememiş olan bir yöntemle değişime uğratıldığını ve uğradığını saptamış. ömrünü de bu olgulara ilişkin yasa ve kurallan bulmaya adamıştır. Bu konuda ileri sürdüğü teori, boşluklar ve karanlık noktalar içermesine ve henüz bilimsel bir kesinlik kazanmamış olmasına karşın, konunun tüm dinlerin tartışılmaz kesinlikdeki bağnaz inanç karanlığından çıkanlıp özgür düşün, akıl ve inceleme alanına getirilmesine hizmet etmiştir. Bu çabaları.ona ölümsüzler arasına girmesine hak kazandıran çok büyük bir başarı olmuştur. Bu büyük düşünür ve araştırıcıyı, yüzüncü ölüm yılında anmak için, M.Jean de Bonnot tarafından Fransızca olarak bastırılan L'Origine des Especes (Cınslerin kökeni) adlı ünlü kitabının girişinde, bu başarıya nasıl ulaştığı kısaca anlatılmaktıdır. İslam inanışları da (aslında bu tür bir araştırmaya kapalı olmadıkian halde) Nuh efsanesiyle, türlerin ayn ayn yaratıldıkları yolunda bağnaz bir karanlıga yöneltildiğinden, Hıristiyanlarda parlayan özgür düşünce ışıkları da İslam dünyasına yeni yeni sızmaya başladığından, bu konuya sadece üniversite ortamında değinilebilmektedir. Bu nedenle de, Darvvin'in yüzüncü ölüm yılı anısına yurdumuzda eğilinmemiştir. Evren ve yaşam düzenini akıl erdirilemeyecek bir incelik ve ustalıkla kuran yücelerin yücesi gücün (Tanrı) bitki ve hayvan cinslerini ayn ayn yaratabileceği gibi, onları henüz bilemediğimiz yasa ve kurallara göre küçükten büyüterek, basitten karmaşığa çakararak ve değiştirerek yaratabilecegi de kuşkusuzdur. Bunun aksini düşünmek İslam kurallarına göre de küfürdür. Bu nedenle de Darvvini, üniversitenin suskunluğuna karşın saygı ile anmayı bir insanlık görevi bildim. OPERATÖR Bizler Kasımpaşa'nın Kuzey caddesiade oturan mahalle sakinleriyiz. Bir sorunumuzu büyüklerimize iletmek istiyoruzSorunumuz şudur: Mahallemizin tam ortasında iki birikeı harmam bulunmaktadır. Biriket üreten makinalar oldukça gürültü çıkarmaktadır. Bu gürültü de aşağı yukarı iki kilometrelik bir alanda duyulmaktadır. Cumartesi ve pazar da dahil olmak üzere her gün saat 08.30'dan 18.00'e kadar gürültü sürüyor. Bu durumda, mahalle sakinleri tatil günlerinde dinlenemiyor, öğrenciler ders çalışamıyor. Hastaların tstırap'hıttitkaf daha artıyor. Bu arada şunu da yazmak isteriz, dMKet harmanlarının olduğu yer de tapusuzdur. EYÜP KAPLAN Mahalle sakinleri adma Asfalt kaplanıyor, ama ızgaralar hâlâ yü kse Itilmiyo r tstanbul'un ciddi bir sorununa değinmek isüyorum. Kent içindeki yollar asfalt kaplanıyor. Güzel de oluyor, ama şoförler arasında bir "köşe kapmaca"dır gidiyor.Sedeıü le V</: t Kaplanan yotlarttaki kanalizasyon. ITT. yangın Taksicilerin durumu ortada^ ya bizler ne olacağız? Her gün işe gidip gelirken otobüs bulamadığımız zamanlarda başvurduğumuz çözüm yolu, taksi İstif paramızı niye az verdiler Bizler Tavşanlı ilçesinin Kışlademirli köyünde yaşamımızı sürdürmekteyiz. Tabii ki her yaşayan insanın sorunlan olduğu gibi bizlerinde bir takım önkayıtiçin bekleyen gençler ÖSYS Eşit ağırlıklı puanınız 325'ten yüksekse; Özellikle sözel ve sanatsal yeteneklerinize güveniyorsamz: bu yeteneklerinizi sınavla kanıtlayabilecekseniz; 30 kişilik sınıflarda, ülkemizin kendi dalında en nitelikli araç ve gereçleriyle uygulamalı eğitim görerek, en geçerli mesleklere sahip olmak istiyorsanız Kitaplığınızda bulunması gereken bir sayı. eyÜÜ sayısı çittı Dr. KÂZIM SARI Genel Cerrahi Uzmanı Mua.: Mecidiyeköy, Kervangeçmez Sok. No. 5 Keramet Apt. (Keçeliler Garajı yanı) Mua.: 166 47 48 Ev: 167 39 17 AŞAĞIDA AYRINTILI DURUMU GÖSTERİLEN MALZEMELER SATIN ALINACAKTIR Açıköğretim Fakültemizin 4 yıllık Sinema ve Televizyon İletişim Sanatları Basım ve Yayımcılık, Eğitim İletişimi ve Planlaması örgün bölümlerine önkayıt yaptırabilirsiniz LMİN • PABLO NERUDA, OCTAVİO PAZ, OTTO RENE CASTİLLO, MAHMUT DERVİŞ, LASSE SÖDERBERG, GENÇ KÜBA ŞİİRİ (Belkis Cusa Mak, Guillermo Rodriguez, Nancy Morejon, Victor Casaus). GABRİEL GARCİA MAROUEZ, SİMON BOLİVAR, CARLOS DIEGUES, PEPE VINOLES, OROZCO, RİVERA,SIQUEIROS,TAMAYO, ERNESTO CARDENAL ROLANDO PERES, RENE DE LA NUEZ, KERSTIN JOFJELL, PEPE VINOLES'indesenleri, karikatürteri, grafikleri. • LATİN AMERİKAvedebiyatı, sinemast, müziği, duvar resimleri, karikatüni, toplumsal yaşjmı Üzerine eleştiri inceleme yazıları. • AFŞİNELBİSTAN LİNYİTLERİ İŞLETMESİ MÜESSESE MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 Genel ve teknik şartnamesine göre kapalı zarfla teklif alınmak sureti ile yapılacak ihalenin en son gün ve saaıleri karşılannda gösterilmiştir. geçerli meslek, nitelikli eğitim için başvurunuz Cinsi Miktan Tarih Saali 1 CO ; gaa dolu tüp 30 Adet 3.10.1983 16.00 2 Sökme, delme, perçin makinası. 2 Adet 6.10.1983 16.00 3 Redresörlü kaynak makinası 8 Adet 6.10.1983 16.00 2 Teklif zarfları ihale günleri saat 15.00 e kadar AEL Müessesesi Genel Muhaberat şefliğine verilmiş olacaktır. 3 Teklif zarfları ihalenin yapılacağı günde saat 16.00'da Elbistan'da AEL Müessesesi Ticaret Şube Müdürlüğünde açüacaktır. 4 Şartnameler Elbistan'da AEL Müessesesi Ticaret Şube Müdürlüğü'nden Ankara'da Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü KST Ankara Şubesi yanrHipodrum Kat: ll'den Istanbul'da Beyoğlu lstiklal Cad. Odakule İş merkezi No: 284288 Kat: 12'de TKİ tstanbul Satınalma Müdürlüğünden, İzmir Bomova'da Erzene Mahallesi 78 Sok. No: 3 deki Ege Linyitleri lşletmesi Müessesesi Müdürlüğünden temin edilebilir. 5 Müessesemiz 2490 sayılı kanuna tabi değildir. Basın 23908 GÜRHAN UÇKAN, ALİ CENGİZKAN, SERDAR KARADADAŞ.METİNFINOIKÇI.CİHATTEKİNİn çevirileri. ANADOLU ÜNIVERSİTESİ NOT önkayıt 815 Eyiul arasında Anadolu Ünıversıtesı (Eskısehır) Vunusemre Kampüsu. Acıkoğretim FakıHtesı girisinde : Yurtiçi/Yıllık 1000 TL. Yurtdışı/Yıllık 40 DM. Tek istekltr için 150 Liralık posU pulu gönderilmesi yeterlidir. ma ve havale adresi: P.K: 723, Kız.lay • ANKARA Abone koşulbın yapııacaktır. OSYS sınav sonuç betgeniz ve kımlık beıgeni* ile bunlann fotokopilerini bırlıkte getınnız. • lstanbul Basın Yayın Yüksek Okulu'ndan aldığını çıkmamı kaybetim. Hükümsüzdür. MEHMET ALİ DEMİRTAŞ • Bursa Emniyet MUdürlüğünden alığım pasaportumu kaybettim. Hükümsüzdür. MEHMET ALİ DEMİRTAŞ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle