23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Uzun yıllar kamu görevlileri için başağrısı nedeni olan MEYAK kesintilerinin kaldırılmadan geriye ödenmesi, ilke olarak kararlaştırılmadan önce, bu fondan memur konut kooperatiflerine kredi verilmesi yoluna gidilmiş, hatta sınırlı ölçüde de olsa uygulamaya geçilmişti. Bu fonun bugün bile mumurlara verilmek üzere toplu konut fonuna aktarılması kanımızca, olanaklı ve gereklidir. Görüldüğü gibi, üyelerinin konut sorununa kaynak ayırmayan tek kurum T.C. Emekli Sandığı'dır. Sandığın bir dizi turistik işlere girişmesinin öteden beri şimşekleri üzerine çektiğini biliyoruz. Yıllar tkramiyenin Alım gücü (m1) katına çıkarılmakla elbette onun satın alım gücü de artacaktır. Ama insaflı olalım, 34 metrekarelik konut, gecekondu alanlannda bile ortalamanın çok altındadır. Kanımızca, Emekli Sandığı'nın konut konusuna eğilmesi daha köklü bir biçimde düzenlenmelidir. Sandıkta biriken paralardan belli bir dilimi, öbür toplumsal güvenlik kurumlarında olduğu gibi, üyelerine konut kredisi olarak toplu konut fonuna aktarılmalıdır. Ankara'da Batıkent'te, kooperatiflerin belediye ve devlet desteğinde ortalama maliyeti bir emekli ikramiyesine yakın konutlar üretilebileceğini KENTKOOP kanıtlamış bulunuyor. Aynı girişimin İzmir Belediyesi'nce 10 bin konutluk EGEKENT adı altında başlatılması umut verici bir adımdır. Aynı türden atılımların konut, kentlesme, çevre kirliliği, ulaşım, altyapı sorunlarına çözüm bulmak için öbür büyük kentlerimize de sıçrayacağı anlaşılmaktadır. Toplu Konut Yasası'nın işletilmesi yanında, Emekli Sandığı foniarının bu konuya kaydırılması, hem görev başındakiler hem de emekliler için büyük umut kaynağı oluşturabilir. 28 EYLÜL 1983 Emekli tkramiyesi ve Koııut Emekli Sandığı'nda biriken paralardan bir dilimi, öbiir toplumsal güvenlik kurumlarında olduğu gibi, üyelerine konut kredisi olarak Toplu Konut Fonu'na katılmalıdır. Prof. Dr. CEVAT GERAY Emekli ikramiyesinin bir buçuk katına çıkanlmasına ilişkın bir yasa önerisi son günlerde kamuoyunda tartışılıyor. Danışma Meclisi'nin ilgili yankurulunca benimsenen öneriye "yetenekli kamu görevlilerinin kendilerinden tam yararlanılacak durumda iken görevden ayrılmaları özendirilir" gerekçesi ile saym Başbakan'ın karşı çıktığını gazetelerden öğrenmiş bulunuyoruz. Hükümetin bu konudaki kesin kararını bugünlerde açıklaması beklenmektedir. Bu arada, emekli ikramiyesinin bugünkii durumuyla, bir konutun tek bir odasını almaya bile yetmeyeceği ölçüde düşük olduğu belirtiliyor. DEVLETİN DE YARDIMIYLA Emekli ikramiyesi, gerçekte, uzun yıllarını kamu işgörüsüne adamış olan kamu görevlisinin yasa gereği devletle birlikte ödediği kesenekler yoluyla yaptığı kişisel, fakat zorunlu biriktirimlerinin bir karşılığıdır. Çalışanlann yasa zoruyla değil de gönüllü olarak karşılıklı dayanışma ve yardımlaşma amacıyla özel hukuk ilkelerine göre sandık ya da kooperatif kuruluşlar oluşturmaları, bu yoldan biriktirim yapmaları olanaklıdır. Birikimlerini verimli biçimde işletip toplumsal ekonomik gereksinimlerini karşılamak, bu arada konut için kredi olarak kullanmaları olanağı vardır. Kimi özel işyerlerinde, bankalarda, fabrikalarda, yasa ile kurulmuş toplumsal güvenlik kurumları dışında kalan yardımlaşma, emekli sandıklannı buna örnek gösterebiliriz. Hatıa kamu görevlileri, ordu mensupları, memurlar için de bu tür kuruluşların, örneğin OYAK'ın, MEYAK'ın yasa ile kurulduğu bir ülkede yaşıyoruz. ÖYAK, ÇlYAK, İYAK; sırasıyla, öğretmenler, çiftçiler, işçiler için önerilen yardımlaşma, dayanışma örgütlerinin kısa adlarıdır. Konut, dargelirlilerin, devlet desteği olmaksızın karşılayamayacağı bir temel gereksinmedir. Devletin sağladığı olanakların bu tür yardımlaşma ve dayanışma örgütlerinin yarattığı fonlarla tamamlanması gereklidir. Ülkemizde Emekli Sandığı dışında toplumsal güvenlik kurumları örneğin SSK, OYAK, BAĞKUR, yaratılan fonlardan belli bir yüzdesini üyelerine konut kredisi olarak avırmaktadır. 1963 48 1965 45 1970 36 1975 38 1980 23 Görüldüğü gibi, ortalama emekli ikramiyesi ile 1963 yılında 4850 metrekarelik küçük bir konut satın alınabilirken, 1980'de 23 metrekarelik küçük bir oda edinebilme olanağı kalmıştır. Gerçi, emekli ikramiyesini bir yıl bekletmek koşuluyla, bunun iki katı tutarında, 20 yıl vadeli krediyi Türkiye Emlâk Kredi Bankası vermektedir. Fakat hangi emekli ömrü bu denli EMEKLİ beklemeye akçal gücü bu borcu İKRAMİYESİNİN faiziyle ödemeye yetebilir? Kiraların astronomik ülçülere YETERSİZLİGt Emekli ikramiyesinin bir bu ulaştığı bir dönemde, kiralık kaçuk katına çıkarılması olanaklı mu konutlanndan da yararlanamıdır? Bu soruyu yanıtlamak mayan emeklilerin bu yükün aluzmanların işidir. Fakat otuz yıl tından kalkmaları olanaksızdır. lık kamu işgörüsü sonunda or 1963 kiraları 100 kabul edilirse, talama emekli ikramiyesi ile ko bu 198O'de 2874'e (yaklaşik 29 nut satın alınamayacağı bir ger katına) yükselmiştir. Kiralar ayçektir. Yaptığımız hesaplara gö nı dönemde geçinme dizininre yıldan yıla ortalama emekli ik den de hızlı artmıstır. ramiyesinin konut satın alma gü DAHA KÖKLÜ BİR cü (metrekare olarak) gittikçe DÜZENLEME azalmaktadır. Şöyle ki: Emekli ikramiyesi bir buçuk PENCERE Ekonomi; bilir bilmez herkesin söyleştiği bir konudur ve çağımız toplumu böyle olmalıdır. Çünkü ekonomi ve politika bir bütündür. Halkın halk eliyle halk için yönetilmesi yolunda bıkmadan usanmadan politika ve ekonomi sorunlarını tartışmak gerekir. İşçi ücretlerini, memur aylıklarını, tarım taban fiyatlarını, taiz oranlarını saptamak, "ekonomipolitikası''nın ya da "politika ekonomisi"rtin gereği değil midir? Yurttaş kendisini çok yakından ilgilendiren, benliğini kapsayan, hayatına yön veren kararları tartışacaktır. • Ancak bu tartışmanın tozu dumanı içinde kimi politikacı ötekini suçlayabilir: Sen ekonomi bilmezsin. Ya sen? Ben bilirim. Kim ekonomi bilir, kim bilmez? Acaba başka bir alanda bu gibi yaklaşım olası mıdır? "Kim tip bilir? Kim hukuk bilir?" diye sorulur mu? insan bilgisinin ve bilim dünyasının sınırlarını kestirenler alçakgönüllülüğün zorunlu bilgeliğine sığınırlar. Sanat kesiminde de benzeri yargılar geçerli değil mi? Bir sergiyi dolaşan kişi ne denli yetkili sayılsa da çoğu zaman "bu resim güzel" demekten çekinir de "ben bu resmi çok sevdim" diye konuşmayı yeğler. Buna karşın hastalığa yakalanan kişi tıptan, mahkemeye düşen kişi hukuktan ister istemez konuşacaktır; çarşıpazarda alışverişe çıkan ev kadını ekonomiden niçin söz açmasın? Şili'de tencerelerini ellerine alarak sokağa dökülen kadınların derdi ekonomi değil mi? • Şili ekonomisinin çöküntü içinde oldugunu gazetelerde okuyorsunuz. Oysa tam 10 yıldır demir ökçeli ve çelik pençeli bir yönetim Şili ekonomisini yoğurup durdu, istediği gibi yönlendirip biçimlendirdi. Peki, nasıl oluyor da Şili ekonomisi bu derin çukura battı? Acaba Şili'de doğru dürüst "ekonomi bilen" yok muydu? Sözgelimi Türkiye'de iktisat Fakülteleri var, ekonomi profesörleri, uzmanları, doktorları da var. Bizimkiler çoğunlukla ya Amerika'da ya da ingiltere'de öğretim görmüşlerdir. Şili sanırım ekonomi profesörü, ekonomi uzmanı bakımından bizden eksik değildir. Nasıl oluyor da bunca "bilirkişi"ye karşın Şili 10 yılda köşeyi dönemedi? Yalnız Şili mi? Arjantin'in, Brezilya'nın, Meksika'nın ünlü ekonomistleri de Amerikan üniversitelerinde türetilmiş parlak yıldızlardır. Bu uzmanlar ülkelerinde ekonomiyi niçin düzeltemiyorlar? Yoksa bu ülkelerde "ekonomi bilen kişi" yok mu? • Halkın halk eliyle halk için yönetilmesi için halkın ekonomi konularında aydınlanması gerekmez mi? Bunu kim yapacak? Halk nasıl bilinçlenecek? Yoksa halk "benim aklım ermez" diyerek bu işlere karışmayacak da toplumun ekonomik sorunlarını "ekonomiyi bilenler" mi çözümleyecek? Dünyaya baktığımızda çoğu zaman ekonomiyi bilir geçinenlerin ülkelerini batağa sürüklediklerini görüyoruz. Türkiye'de de nasıl olup da 20 milyar dolar borçlandığımızı kurcalayan pek yok. Oysa 1970'lerde üç yılda 10 milyar dolardan fazla borçlanan bir ülkede bu soruya bir yanıt verilmeliydi. Verilemedi. Şimdi de 20 milyar dolarlık borcumuzu nasıl ödeyeceğimizi değil de yeniden yabancılara nasıl borçlanabileceğimizi tartışan, görüşen ve bu amaç için çabalayan ekonomistlerimiz eksik değil. Acaba ekonomiyi bunlar mı biliyorlar? * Elimizde bir ölçü var; birisi ortaya çıkıp da ekonomi konusunda uzman oldugunu ileri sürüyorsa, bu kişinin yaşadığı toplumda kimler için çalıştığına bakmak gerekir. Bu kişi eğer iç ve dış çıkar çevrelerinin adamıysa ve holdinglerin paralı uzmanıysa elbet bağlı bulunduğu efendilerin çıkarlan için çalışacaktır. Afrika'da, Asya'da çok raslanan paralı askerlerle bağımsız!ık savaşları nasıl kazanılamazsa, ekonomik bağımsızlık savaşını da yabancı sermayeye bağlanmış ekonomistlerin önderliğinde başarmaya olanak yoktur. Ekonomiyi Bilenler?.. ARADA BİR MEHMET AYDEV Emekli Yazın Öğr. OGRENCI/OGRETMEN rÖAr£7"£A7MUAMMER TUNCER Türk milli eğitiminde insan sorunu Cumhuriyetimizin yapısı kurulurken, kültürün en önemli öğeleri olan dil ve eğitimin dinamik bir biçimde ulusal temele oturtulması, devletin ana politikası durumuna getirilmişti. Genel hedef, tüm kurumların ulusalcılık sürecinden hızla geçirilmesi doğrultusundaydı. Yeni yetişecek gençlere bağımsızhğın, her alandakl özgüriüğün, yurt ve ulus değerlerinin erdemleriyle üstün bilinci verilecekti. Bu amaçla birtakım köklü uygulamalar yapılarak, kısa sürede olumlu sonuçlar alındı. Öte yandan, o dönemin Milli Eğitim Bakanlarından Mustafa Necati, "Eğitimin bir bilim ve uzmanlık sorunu olduğu" gerçeğini, Hasan Âli Yücel ise "Cumhuriyet yönetiminin önüne, salt okumayazma sorunu çıkmadığını, ayrıca köylü kitlesinin kalkındırılmasıyla toplumumuzun çağdaşlaştırılması zorunluğunun da getirilmiş bulunduğunu" diie getirmeye başladılar. Böylece, Milli Eğitim Bakanlığı'nda ilkin uzmanlık çalışmaları saygınlık kazandı. Sonra da, köylü kitlesine yönelik köy enstitülerinin kuruluşları yanında, çağdaşlığı topluma yaygınlaştırmak amacıyla, bir dizi yararlı önlemler çerçevesinde klasiklerin düzenlı yayımına geçildi. Çünkü Atatürk'ün de öngördüğü çağdaşlık us, bilim, laiklik, insancıllık, hoşgörü ve yaratıcılık gibi olumlu öğeleri varlığında taşıyordu. Öyleyken, tek partili dönemde asıl ağırlık ilköğretime verilmişti. Çok partili döneme geçildikten sonra eğitimimiz demokratik bir öz de kazanmış oldu. 19501960 yılları arasında ortaöğretim, 1960'tan sonra daha çok yüksek öğretim sorunları öne alınmaya başlandı. Bu bağlamda, Cumhuriyetin kuruluşundan basJayarak, üst düzeyde üç değişik eğitim politikası uygulanıp izlendi. Mustafa Necati döneminde. laiklik ilkesinden ödün verilmeksizin, hep eğitimin kendisi yüceltildi ve ülküselleştirildi. Hasan Âli ve Tonguç döneminde, işe dönük eğitim dizgesi uygulanarak, yeni insan oluşturma ve yaşam kavramını kitielere mal etme amaçlandı. R. Şemsettin Sirer ve Tevfik İleri dönemlerinde, geleneklere bağlı bir ulusalcılık anlayışı egemen oldu. Ne var ki, uzun erimli eğitim sürecinde, topluma nasıl bir insan kazandırılacağı konusunda bilimsel, ortak ve belirgin bir görüşe ulaşılamamıştı. Oysa bugün bilim, eğıtilecek gençleri 1 Kültürel, ansiklopedik ve düşünür insan, 2 Ekonomiye dönük, üretici ve teknokrat insan, 3 Toplumsal demokratik ve çağdaş insan olmak üzere üç bölüme ayırmış bulunmaktadır' İlk iki tip, tek boyutlu olarak yetıştirilmiş insanları ortaya çıkarmıştır. Salt kültürün ağır bastığı bir eğitim dizgesi, öğrenciyi bireyci, toplumundan soyutlaşmış, kuramcı ve klasik anlayışlı bir insan durumuna indirgemektedir. Bu arada, ekonomik gelişmeler, uzman insanlara ve belirli mesleklere gereksinim doğurduğu için de teknik okullar ağırlık kazanmıştır. İşte ikinci tip insan, gereksinimlerin tek yanlı olarak ortaya çıkardığı insandır. Sanat eğitimi ve kültürle gereğince donanmamıştır. Çağımızın asıl özlediği insan, demokratik ve çağdaş insandır. Hiç kuşkusuz içinde yaşadığımız dünya kişıye; aıle. okul, dernek, sendika ve meslek ioplulukları arasında yeni gereksinimlere göre büyük sorumluluklar yüklemektedir. Toplumsal yaşam, dünyamızda gittikçe yoğunlaşarak örgütleşiyor, örgütleştikçe de daha karmaşık bir durum alıyor. Böylece insanın sorunları giderek ağırlaşıp çoğalıyor. Bireyin toplum ve onun her türlü organlarıyla olan ilişkileri de bambaşka bir düzeye ulaşıyor. Bu bakımdan, yetiştirilecek geleceğin insanı, bu tür gelişmeleri gereği gibi çözümleyebilecek ve onlar hakkında yargı verebilecek çağdaş değerlerle donatılmış olmalıdır. Bu da ancak, öğretim kurumlarında öğrencileri, meslek eğitiminden önce, düşünce tarihi, ekonomik ve yaşama yönelik kültür kavramları, sanat eğitimi gibi temel bilgilerden geçirilerek eleştirel bir kafa yapısına kavuşturmakla sağlanabilir. Ayrıca, yeni bulunan gerçeklere, hemen ve derhal en küçük öğretim birimi kitaplannda yer verilecek biçimde önlemler alınmalıdır Yeni bir ruhla yetiştirilecek eğitimciler. bilimsel gelişmeleri ulusal yaşamın içine atılımcı bir tutumla sokmalıdırlar. Öğretimde yapılacak her reform, ulusalgereksinimlere yanıt verecek nitelikte olmalıdır. Eğitim alanma egemen olacak kadrolar ise, her zaman ülkenin ve çağın gerçeklerini gözetir bir strateji uygulamalıdırlar. Bütün bunlara koşut olarak şu konuyu da gözden uzak tutrnamak gerekir Bugün kimi kesimlerinde zaman zaman boy attığını üzülerek algıladığımız toplumumuzu; kopuk, vvestern görüntülü, lumpen ve gerilikçi kültürden kurtarmanın yolu da, eğitiminher basamağında çerçevesi çizilmiş, amaçları belli, çağı izleyici bir eğitim bütünlüğünden geçirmekle olasıdır. Anadolu Liseleri'nde "okul değiştirme" sorunu * İstanbul'a naklen atanan bir devlet memuruyum. Nakil dunımutnu gerekçe göslererek, daha önce bulunduğum ile en yakın Anadolu Lisesi'nde paralı yatılı okuyan oğlumtın naklini İstanbul'daki bir Anadolu Lisesi'ne istedim. Yer degiştirme istemlerinin fazlalığı nedeniyle. öbiirleri gibi bizim isteğimize de olumsuz yanıt verildi. Devlet, görev yerinin değişmesi dolayısıyla çocuğunun okulunu degiştirmek zorunda kalan memuru ile, çocuğunu gönüllü olarak birkaç yıl başka bir ilde okutan ve buna ekonomik gücü yeten bir veliyi aynı kefeye koymaktadır. Özellikle sık sık yer degiştirmek zorunda olan ögretmen ve subaylar bu uygulamanın mağdurları dunımundadırlar. Ev kiralannın maaşlarımızı aştığı bir dönemde çocuklarıntızı başka bir ilde paralı yatılı okutmammn ne demek oldugunu anlatmamıza bilmem gerek var mı? Sorunumuza yasal bir çözüm getirme, hiç olmazsa yer değiştiren devlet memuıiannın çocuklarına okul değiştirmede öncelik tanıma olanağı sağlanamaz mı? Bir öğrenci velisi * Anadolu Liseleri Yönetmeliği uyarınca bu liselerde okuyan öğrencilere, ikinci yıldan başlayarak ayrım gözetmeksizin yer değiştirme olanağı tanmmaktadır. Bunun için en önemli özür velinin oturma yeridir. Ne var ki, sınıf mevcutlannın 40 öğrenciyi aşamayacağı yargısı yönetmelikte yer aldığı için, okul değiştirme istemlerini karşılama olanağı bulunmuyor. Ayrıca devlet memurlarına öncelik tanıma olanağı da yok. Kanunızca, sınıf mevcutlarını okulların koşullarına göre art'inna yetkisi okul müdürlüklerine ya da Milli Eğitim Müdürlüklerine verilirse soruna bir ölçüde çözüm getirilebilir. Bir başka seçenek ise, Anadolu Liseleri'ne yeni alınacak öğrencilerin velilerinden "seneye nasıl olsa oglumu yanıma alırım" umudunu kaldırmak, yani okul değiştirme olanağını büyük ölçüde kısıtlamaktır. Özetle * N. özcan'a, tzmir: Eğitim enstitüsü çıkışhlann fark derslerin sınavtarını vererek dört yıllık yüksekokul statüsüne geçmeleri için bugünkü yasa ve yönetmelikler çerçevesinde olanak bulunmadığı kanısmdayız. * Ögretmen adayı Hamza Say lan fAnkara): Milli Eğitim Bakanlığı 'nın önce 600 matematik öğretmeni alınacağını bildirdiğini, sonradan düekçesine ' 'matematik öğretmenine gereksinme bulunmadığı'' gerekçesiyle olumsuz yanıt verdiğini belirterek Bakamn bu çeliskiyi ortadan kaldırmasını diliyor. * L'.Demirer'e, Ankara: Atatürk ilkeleri ve "Inkdap" tarihi dersinin "müfredatı" tüm yiiksekokullarda özdeş olduğu için başka bir fakülteye geçince "muaf" tutulma olanağı var. Oysa Çorum Meslek Yüksekokulu 'nda okutulan Türk dili ve İngilizce dersleri, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nde ayrı bir "müfredatla" okutuluyor. * C.D. 'ye, Adana: "Okuldan uzun süreli uzaklaştırma" öğrencinin bir öğretim yılı okulla ilifiğinin kesilmesidir. Okul disiplin kurutunca verilen ceza, ikinci kanaat notlarının okulyönetimine veriliş tarihinden önce üst disiplin kurulunca onaylanmtssa, bu cezayı alan öğrenciye ikinci kanaat nottarı verilmez. Öğrenci, o öğretim yılını yitirmiş sayıhr ve ertesi öğretim ytlmda bu sınıfı yineler. Sınavlarda ayırtmanlık Sınavlarda öğretmenin hangi gün, hangi görevde bulunacagı, önceden saptanır. Çizelge onaylanmak üzere Milli Eğitim Müdürlüğü'ne gönderilir. Okulumuzda eylül sınavlannda düzenleme şöyle yapıldı: Din ve Ahlak bilgisi sınavlannda fen bilgisi ve matematik ogretmenleri ayırtman, Türkçe öğretmeni ise gözcü olarak görevlendirildiler. Dört Fransızca bilen öğretmenden yalnızca ikisi ve bir Fransızca bilmeyen (okulda İngilizce okumuş) ögretmen ayırtman yapıldı, iki Fransızcacı ise gözcü ve nöbetçi oldu. Öğrenmek istediğimiz konu şöyle: Yukanda başlıca özelliklerini beiirttiğimiz sınav çizelgesi yurürlükteki yönetmeliklere uygun mudur? İki ögretmen Eskişehir * Bir okulda aynı dalda ögretmen yetersizliği söz konusu olmadığı sürece öğretmenlerin dallarına uygun der^lerin sınavlannda ayırtman olarak görevlendirilmeleri zorunludur.Sorunun çözümü için, smavlardan önce Milli Eğitim Müdürlüklerince eşgüdüm (oplannları düzenlenir. Ancak çevreden ayırtman sağlama olanağı bulunmayan okulların yönetimleri öğretmene kendi dalı dışındaki bir dersin ayırtmanlığını verebilirler. Milli Eğitim Müdürlüklerinin bu düzenlemeleri titizlikle inceledikten sonra onaylamaları zorunludur. Büyük bir sanayi kuruluşu için Yüksek Mühendisler, Konstrüktör Ressamlar, Yönetici Adaylan... Mukino. sanavi vc elektrik vüksek mühendislcrinin: • En az üç yıl deneyimli (elektrik vüksek mühendislerinin a\nca elektrik ınotoru projelendirme ve/veva üretiminde deneyimli) olmaları... • Çok iyi İngilizce ya da Almanca bilmeleri gerekmektedir. Konstrüktör ressamlar için: • Öncelikle. en az üç yıl deneyimli olmak koşulu aranmaktadır. Yönetici adavları ise: • Çok iyi İngilizce bilen... • Yüksek öğrenimini iktisat. işletme ya da iş yönetimi dallarında yapmış gençler arasından seçilccektir. Erkek adayların askerlikle ilişkisi olmaması şarttır. İlgilenenlerin. özgeçmişlerini içeren bir mektupla. •TK 350 Şişlilstanbul" adresine en geç 8 Ekim 1983 Cumartesi ulaşacak biçimde başvurmaları rica olunur. Başvurular kesinlikle gizli tutulacaktır. Sicil numaramı öğrenemedim * 3I.I0.1978'de Ankara Merkez tlköğretim Müdürlüğü'nde de%let memurluğuna başladım. Daha sonra, Yenimahalle Ilköğretim Müdürlüğü'nde görev yapmaktayken, önce Ankara Atatürk Lisesi'ne depoya, sonuçta İncirli Lisesi'ne İngilizce öğretmeni olarak atandım. Şimdi ise Yıldırım Beyazıt Ortaokulu öğretmeniyim. Beş yıldır devlet memuru olmama karşın hâlâ memurluk sicil numaramı bilmiyorum. Ayrıca, memur olarak çalıştığım süre ile öğretmenlik görev sürem birleştirilmediği için 4.4. 1980görevebaşIamatarihim olarak gösteriliyor. Bakanlığa bu konuda birkaç kez başvuruda bulundum, ama sonuç alamadım. Bu durum özlük haklarım açisından sakınca yaratır mı? Görev sürelerimin birleştirilmesi ve sicil numaramın bildirilmesi için ne yapmalıyım? AYHAN AYDIN Yıldırım Beyazıt Ortaokulu ANKARA * Sicil numaranızın size bildirilmemiş ve görev sürelerinizin bugüne değin birleştirilmemiş olması bir yanlışlıgın sonucu olsa gerek. İlk kez öğretmenlik görevine başladığınız okul müdiirlüğünün sicil numaranızı Milli Eğitim Bakanlığf ndan istemesi gerekirdi. Görev surelerinizin birleştirilmesi için ise sizin daha önce görev yaptığınız yerden alacağınız belge ile başvuruda bulunmanız gerekiyor. Ancak başvurularınızı. dogrudan bakanlığa değil, resmi kanaldan yapmanız zorunludur. Kaygılanmanız yersiz. Özlük haklannızdan bir sey yitirmezsiniz. Başarısını kanıtlayan) bayinizden arayınız 1983 OSSÖYS Soruları ve çözümleri ilaveli Yazışma adresi: Merkez Dersanesi, Mesihpaşa Cad. No: 22 Laleli/İST Tel: 522 83 16527 40 92 hazırlık ÇAV İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLLĞLNDEN 27000 TON TORBALI KURU ÇAV N AKLETTİRİLECEKTİR. 1 Kurumumu/ ifleımelrrınden loplam 2"0ü0 lon lorbalı kuru <;ay kara yolu ile İstanbul Ç'JV Pakellenıe Fabrikasuu !ek!i! alma usulu ile nakledirileccktir. 2 Bu i>e an >artnamc Çay Uleımeleri Genel Müdürlüğü Salınalma Müdurlugu Rize. Isıanhul Çay Paketleme 1 ahrıkası Kııruvejme İSTANBUI ve Aıılara Çay i J aket!emc I abrikası Muüürlüğu Çifllik. ANKAKA jdreNİCiindcıı uı"rel>iz leıııin cdılcbiür. 3 Ihaleye kaiılmak isie>en firmaların şartrıame esasUrı d.ihılmde 1 ha^ırlıvacaklan leklı! mekıuplarını en ge<; 1.VI0 1983 l'eı^cnıbı tunü ,aaı 17.30'a kadar Çay Ijletmelerı Genel Mudurlüğu Saui'.almâ Müdürlüğü RIZE adresıne iadeliıaahiuülii goııd^rnıeleıi veyj bvlirıilen tarihe kadar makbu/ mııkabilı elıien vermeleri jıerıkıneuedir. 4 Postada oluşacak gecikmeler ve telgralla ınuracaat'ar kabul di 5 Kurıımumıı/ 24SX) jayıh ya>aya Uıbi oİ!iıu>ıp, ihale\i yapıp yap mamakıa, bolcrL'k vapmakm veva diled;ğiııe yapmakla ^erbestIİ^. B;\s!n 24780 Ö.S.S.' Yİ GORONTI EDIYORUZ NİLGÜN GÜNGÖR ERDINÇ OZKAN Evlendiier. Eskişehıı • 09371030 nolu emekli belgemı kaybettim. Hükümsüzdür. SITK1 SEZGtN. • Sigorta kartımı ve nütus cüzdanımı kaybettim. Geçersizdir. MUSTAFA DEMIRTAŞ. 28.9.1983 . Hüviyetimi kaybettim Hükümsüzdür. İSMAİL ULU . Yozgat'tan aldığım nüfus cüzdanımı kaybettim. Geçersızdir. RAMAZAN UĞL'R ile Dostlar Büro Malzemeleri Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi • Elektronik ve mekanik yazı hesap makineleri satış • Elektronik ve mekanik yazı hesap makineleri tamıri • Ya^ar kasalar saüş ve lamiri ADRES: Kemankaş Cad. No: 71 KARAKÖY (Denizcilik Bankası Genel Müdürlüğü Meydanı Citizen nıağazası) Tel.: 144 79 82 145 51 08 SEVEMALAR TIYATROLAR HADI ÇAMAN 7 TEPE OYUNCULARI Konuk oyuncu: FÜSUN ÖNAL z TRANSANDANTAL MEDİTASYON TEKNİĞİ İLE HER GÜN HAYATINIZA ı DAHA FAZLA ENERJİ . BASARI • YARATICILIK GÜVEN SAĞLIK VE MUTLULUK KATABİLİRSİNİZ Konferanslardan herhangı birine katılarak herkesin rahatlıkla uygulayabıldığı doğal ve kolay, bilimsel olarak kanıtlanmış bu zihin teknıği hakkında bilgi edinebilirsiniz >Giriş iîcretsiz srrbcstTEKNİG1 TANITMA KONFERANSLARI Konfemns Her ÇARŞAMBA 14.06, Her ÇARŞAMBA 19.00 , „ Her CUMARTESİ 14.00 Transandantal Meditasyon Dernegi, (Tesvikiye Postahanesi karşısıt Maçka Cad. Maçka Palas 41/7 Teşvikiyetstanbul Tel: 147 64 73147 10 05 Beyoğkı 528 66 29 522 89 97 ORTAOYUNCULAR BRECHT VVEILL ŞEPJSOV 3 HALİS USTUNDAĞ " 1 5 Eylul I Ekim™* Kâzım Taşkent2 Sanat Galerisi Galatasaray İstanbul O 0 1 KgLEi Resim Sergisi Avni Dilligil yılın en iyi oyun ödülü HARBİYE KENTtR TİYATROSU'nda Tel.: 147 36 34 L AIMNA NIN 7ANACÜNAHI Cuma: 18.30 Cumartesi Pazar: 15.3018.30
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle