27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 Dalgıç İbrahim anlatıyor: İyi bir dalgıçtım. İ962 yılında "Gâvur HİKMET ÇETİNKAYA Ali" teknesiyle Libya'nın Pahvat kenti açıklarında sünger çıkarmaya gittik. Bir sabah daldım. Denizin 80 metre dibindeyim. Bir de baktım ki köpek balığı geliyor. Hızla yükselmeye başladım. Tekneye Sünger teşkilatı olsa Türk süngerlerini dış çıktığımda işimı ülkelerde tanıtsa büyük aşama olacak. bitmişti. HABERLER 6 AĞUSTOS 1983 İİ SÜNGER DENİZİ Sıkıyönetim mahkemelerinden Barış Derneği davasında Erdal Atabek: Türk süngeri "Yunan süngerV\ diye pazarlanıyor Sünger olayı, yıllardır bitip tükenmeyen sorunların dizisini getiriyor günümüze değin. Halikarnas Balıkçısı, yaşamının yirmibeş yıhnı Bodrum yöresinde geçirmiş bir yazar, çevirmen ve rehberdir. Öykü, roman ve inceleme yazılannda çoğunlukla sünger emekçilerinin yaşamını konu etmiştir. 1970 yılının 7 eylül günü bir açık oturumda Halikarnas Balıkçısı "Süngerdliğimizin can çekiştiğini" söylemiştir. Bakın o yıllar Balıkçı sünger konusunda ne diyor: Anadolu'nun Güllük'ten başlayan ve yukarı aşağı Mandalya, Gökova körfezlerini de içine alarak Fethiye'ye kadar uzanan mıntıkası, ta binlerce yıldır, dünyanın en usta sünger dalgıçlarını ve aynı zamanda dünyanın en iyi süngerlerini yetiştirmekle ün salmıştır. Çok eskiden, Batı Anadolu'nun sünger dalgıçları çıplak olarak 15 kulaca falan dalıyorlardı. Bu yüzden gövdeleri, bacakları kadar daralıyordu. Hatta bazen ölüm de oluyordu. ölümün başlıca sebebi vurgundu. Ama şimdi skafandarla dalıyorlar elbette. Skafandar, büyük bir elbisedir, içerisi hava doludur. Hava yumuşak oluyor diye, sanılmasm ki, suyun basıncı azahr! Çünkü, denizin ağırlığı, o derinlikte elbiseye yüklenir, hava da insanın gövdesini sıkıştırır ve sözgelişi 8090 kulaçta, santimetrekareye belki bir ton kadar ağırhk yapar. Nitekim, bazen miğferdeki camlar, 2 santimetre kalınlığmda bile olsa "çıt" diye kırılıverir. Bu da, o derinlikte süngercinin ölümüne sebep olur Bu yüzdendir ki, günümüzden yukarıaşağı 2 bin yıl önce yaşamış olan tarihçi Oppianus, "Yeryiizünde, sünger avcılarınınkinden daha ağır bir iş daha zor bir çile yoktur" diye yazmıştır. BALIKÇI'YA SORUYORLAR Üstadım, bizim sünger avcılanmız daha çok nerelerde avlanırlar? Hangi çeşit süngerler avianır kıyılarımızda? Bizim en ünlü dalgıçlarımız Bodrum ve Marmaris'ten çıkar. Bunlar Marmara'da da, Mersin dolaylarında da avlanırlar. Avlanan süngerler başlıca üç çeşittir. Birincisi, kaba süngerden "kaba dika" denilen cinstir. Bunun delikleri küçüklü büyüklü olur. Ondan sonra melat süngerleri gelir. Bunun delikleri hep aynıdır. Sonra, fil kulağı denen, en kıymetli sünger cinsi gelir. Bunlar pek kalın değildir. Hatta Amerika'lılar bunları çok ince olarak dört köşe şekilde kesip, seluloit kâğıtlara koyarak mendil diye kullanırlar. Üstadım, şimdi de sünger satışlannın genel durumu konusunda bilgi rica edebilir miyim sizden? Amerika ve Avrupa'ya sünger satan eksperlerin hepsi Yunan Adalarındadır. Yunan adaları, kendilerine yetecek kadar sünger elde edemedikleri için Türk kıyılarında avlanan süngerleri ucuz fiyatla ahp, bir miktar terbiyeden geçirdikten sonra, Yunan süngeri diye çok pahalı olarak satarlar. Yabancı şirketler, bunları Yunan süngeri diye almaya alışmışlardır. Onun için, bizde sünger teşkilatı olsa, Türk süngerlerini dış ülkelerde tanıtsa, bu çok büyük bir aşama olacaktır. Üstadım, sun'i (yapma) sünger, doğal süngerlerle boy ölçüşebilir mi, doğal süngere rakip olabilir mi sizce? Sünger alıcıları, yıllardır sürekli olarak propaganda yaparlar. Derler ki, "yapma süngerler doğal süngerlerin yerini alacak." Bu doğru değildir. Çünkü, doğal sünger, yukarıaşağı, koskoca bir kentin iskeletidir. Arasındaki binlerce delik, çıkmaz sokaklar gibi değildir. Süngerin bir yanında başlayan deliğin, mutlaka başka bir yerinde çıkışı vardır. Çünkü bu delikler, sünger yaratıklarını besleyecek suyun kolayca akımını sağlar. O deliklerden giren su, öteki taraftan çıkmazsa, süngeri meydana getiren milyonlarca yaratık, gıdalarını alamaz olur ve ölür. Onun için, doğal sünger sıkıldığı zaman, ne kadar suyu varsa, hepsini dışarı salar. Oysa yapma sünger çıkartamaz. Onun delikleri, çıkmaz sokaklar gibidir. Talimat alan dernek, araştırma yapma zahmetine katlanmaz Erdal Atabek 2 ağustos tarihli savunmasında "Derneğin katıldığım, katılmadığım hiçbir çalışmasında TKP'nin iradesiyle hareketedildiğininirtibatını görmedim. Her konu, iilke çıkarları, dünya barışının yararlan açısından değerlendirilmiştir" dedi. Istanbul Haber Servisi Barış Derneği davasının 2 ağustos tarihinde yapılan duruşmasında 35 sayfalık yazılı savunma metnini okuyan Türk Tabibler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Erdal Atabek, mütalaadaki suçlamaları ayrı ayrı yanıtlayarak "Bir yerden talimat alma niyetiyle kurulan dernekler, araştırma zahmetine katlanmazlar. Çünkü araştırmayı onlar adına başkaları yapar" dedi. Erdal Atabek, mütalaada öne sürülen suçlann derneğin kurulduğu andan 12 Eylül 1980 tarihine kadar devam ettiğinin iddia edildiğini, kişisel suçlama bölümünde de savcılık makamının kanaatini açıkladığını bildirerek dernek ve kendisiyle ilgili suçlamaları ayrı ayrı yanıtlayacağını açıkladı. bu üyeliğin "Onur üyeliği" olduğunu bildiren Atabeh, Konsey den gelen önerilerin "Emir ve Talimat" olmadığını, bir Barış Derneğinin elbette barış alanında yapılan çalışmalarla ilgileneceğini söyledi. BM'DE DÜNYA BARIŞ KONSEYt ÇALIŞMALARI luş kendine göre yorumlayabilir. Barış Derneği'nin çalışmalar^ için önemli olan, TKP'nin d ğerlendirmeleri değildir. Önemli olan, yürürlükte olan yasalara uygun hareket edip etmediğidir. Aksi takdirde, kendi yasalarımızı değil, kendi dışımızdaki kuruluşların değerlendirmelerini dikkate almış oluruz ki, bunu çok tehlikeli bir yanlış olarak görüyorum. Derneğin katıldığım, katılmadığım hiç bir çalışmasında TKP'nin iradesiyle hareket edildiğinin irtibatını görmedim. Her konu, ülke çıkarları, dünya banşının yararlan açısından değerlendirilmiştir" Atabek, daha sonra derneğin çalışmalarına değinerek NATO'ya ve ikili anlaşmalara karşı çıkılmasının, Türkiye'nin bağımsızhğı konusu olduğunu açıkladıklarım belirterek "Bu istemlerin SSCB'nin tezini desteklemekle, sol blokun amacına hizmet etmeyle ilgisi elbette ki yoktur. Ancak, böyle konduğu zaman, NATO da ikili anlaşmalar da birer tabu durumuna getirilmektedir" dedi. DtKKATtNİZİ ÇEKMEK tSTİYORUM Barış Derneği davasında ortaya çıkan hususun yasalarda tarifini bulan suçlar olmadığını bildiren Atabek şunları söyledi: "Barış Derneği davasında ortaya çıkan, suç olmadığı halde, zamanınm hükümetlerinin görüşlerinden farklı düşüncelerin açıklanmasıdır. Düşünce suçlanması insanlık tarihinin çok gerilerinde kalması gereken bir kav ranıdır. tki bin yılına çeyrek yüı yıl kala, bu noktayı aşmış olmamız gerekirdi. Ülkemiz şahsiyet sahibi insanlann, düşüncelerini açıklayan insanlann, cesaret sahibi karakterli insanlann zaman zaman çok sıkıntı çektiği bir tarih çizgisine sahiptir. Bu noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum." Atabek, hayatının her döneminde yalnız Türkiye'nin çıkarlarını düşündüğünü, ülkesine hizmet ettiğini söyleyerek savunmasının son bölümünde özetle şöyle dedi: "Ülkemizin çalkantılı bir dönemini değrelendirirken, çok dikkatli olmamız tarini bir görevdir. Akla karayı, doğruyla yanlışı, iyiyle kötüyü birbirinden dikkatle ayırabilmeliyiz. Olaylara ön yargılarla değil, aklın, sağduyunun ışığıyla bakabilmeliyiz. Geleceğin Türkiye'sinde yanar döner fenerlerini, şahsiyetsizliğini, fırsat düşkünlüğünü, kendi çıkarlarım her şeyi üstünde tutanları ödüllendirmemeliyiz." 80 METREDE VURGUN YEDİ Libya sularında "Gavur Ali" motorundan atlayıp 80 metre derinlikte vurgun yiyen İbrahim Göymen... lâ o vurgun olayını yaşıyor. Nasıl başladı deniz tutkusu sizde? Çok küçük yaşlardaydım. iyi bir dalgıçtım. 1962 yılında "Gavur Ali" teknesiyle Libya'nın Pahvat kenti açıklarında sünger toplamaya gittik. Bir iki gün daldık. Deniz dibi başka bir güzel. Bir sabah daldım. Denizin seksen metre dibindeydim. Bir baktım ki köpek balığı geliyor. Hızla yükselmeye başladım. Tekneye çıktığımda işim bitmişti. Vurgun nasıl oluyor? Vücudum, kollarım ve ayaklarım kasılmıştı. Motorda basınç odası vardı. Oraya aldılar. Yeniden denize bıraktılar. Libya'da tedavi gördüm. Sonra Yunanistan da 60 gün fizik tedavi uyguladılar. Bir ayağı sakat kalmış lbrahim'in. Ama yine de denizin dibi diyor da, başka bir şey demiyor. Çalışacak, kazanacak ve bir tekne alacak İbrahim. Aldığı tekneyle açılacak denize. Denizden, kibrit kutusu gibi yanyana dizilmiş, beyaz badanalı evleri seyredecek. Küçüklüğünde dar sokaklarında oynadığı, delikanlılık çağında hayaller kurduğu, umutlannın dağ çiçekleri gibi açtığı, şimdi sakat bacağıyla tüm anıların resimleştiği bu kasabada yapamadıklarını yapacak. İbrahim' in öyküsünü ashnda bir yazıda anlatmak isterdim. Sünger emekçilerinin öyküsü sayfalara sığar mı? Dört beş günlük bir dizide anlatılır mı hiç? Yalıkavak serin bir akşamı yaşıyordu. Deniz lacivertten bir atlası andırıyordu. Kır çiçeklerinin kokusu sarmıştı her yanımızı. Küçük bir limanı çağnştıran barınağın önünde gri gölgeler düşüyordu denize. Gökte sarı sarı yıldızlar belirmişti. Kim yapıştırmıştı bu yıldızları böyle.. Ay'ı sarıya kim boyamıştı? Denizciler böyle akşamlar suskundur. Hoyratlığı unutup efkâr dağıtırlar... YARIN: 5 BtN LİRAYA ALINIP AVRUPA'DA 40 BİNE SATILIYOR Çıkmaz sokaklar gibi olan deliklere dolan sular ve pislikler, süngerin sıkılmasıyla dışarı çıkmaz. Kokar, adeta mikrop yuvası haline gelir. Bu sağlığa da zararlıdır. Sonra, kullanılmakla, esnekliğini yitirir. Oysa doğal sünger hem esnekliğini yitirmez, hem sağlığa uygun ve hem de daha dayanıklıdır. Dolayısıyla, yapma sünger doğal süngerin yerini hiç bir şekilde tutamaz. Maviliğin derinliğinde bir baş ka yaşamı arar sünger etnekçileri. Denizin dibi dalgıçlar için vazgeçilrnez bir tutku olur. Onyedi yaşında bu deniz dibi güzelliğini tadanlar, ne zaman vurgun yiyeceklerini bilmeden dalarlar ha, dalarlar. İbrahim Göymen bugün 38 yaşında. 1962 yılında Libya açıklarında sünger toplarken vurgun yemiş. Şimdilerde Bodrum'da kunduracılık yapan İbrahim aradan 21 yıl geçmesine karşın, hâ Bazen miğferdeki camlar 2 santimetre kalınlığında bile olsa "çıf" diye kırıhverir. Bu da, derinlikteki süngercinin ölümüne sebep olur. Bu yüzdendir ki günümüzden aşağıyukarı 2 bin yd önce yaşamış olan tarihçi Oppianus "yeryüzünde sünger avcılarınınkinden daha ağır bir iş, daha zor bir çile yoktur" diye yazmıştır. lllerde siyasi durum ve partiler • SODEP hızla örgütleniyor • MDP, Doğru Yol'un bildiği "KösenTi bulmaya çalışıyor • Halkçı Parti örgüt kuramamış Anavatan Partisi'nin il örgütü fazla etkin değil ye anlatıyor partililer. Trakya illerinde gördüğümüz SODEP manzaralan Kırklareli için de geKIRKLARELI Trakya'mn, çerli. Karşıt gruplar kendi içlediğer illerinde gözlediğim gelış rinde çekişmişler. Herkes bir şey meler Kırklareli'nde de karşıma söylemiş. Sonunda "iki görüş çıkıyor. Sağ kesimde birbiri ile başkan üzerinde anlaştı" deniliyarış halinde üç parti, Milliyetçi Demokrasi Partisi, Anavatan yor. "Ama yönetim kurulunda Partisi ve Doğru Yol Partisi. Sol bazı grupların istemediği kişiler kesimde Halkçı Parti yok, Sos var" deniliyor. SODEP'te çekişme kendi içinde. Yani eskilerin yal Demokrasi Partisi var. deyimiyle "kol kırılır yen içinSosyal Demokrasi Partisi'nin de". Kırklareli İl Başkanı Kadir Gök İLGtNÇ BtR ÖNERİ çe ile kendisine ait bir mali müBu arada SODEP'e gelen veşavirlik bürosunda konuşuyo toların parti örgütlenmesini ruz. Kırklareli'nin meydanının olumsuz etkilemediği ama, pararkasındaki Esen Pasajı'nda bu ti için çahşanların "şcvkini kırbüro: dığını" söylüyor partililer. Lüleburgaz'da bir eski yerel Esen lnşaat Kadir Gökçe Lüpolitikacı ilginç bir öneri getirdi leburgaz'da tüm Trakya'mn en bu konuda: modern 16 katlı otelini inşa et"SODEP'in 67 ilde teşkilatlamekte olan Orhan Esen'in yeğenacak gücü var. Halkçı Parti'nin ni oluyor. de 30 tane onaylanmış kurucu 33 yaşındakı genç ıl başkanıüyesi. Eğer SODEP'in kurucu nın kadrosunda yeni İl Yönetim üyeleri tamamlanmazsa onların Kurulu'nda eski politikacı olaonaylanmış kurucuları ile bizim rak Behzat Yalama ve Ertuğnıl illerdeki örgütleri biraraya getiKarakılavuz var. Her ikisi de ti rir yeniden bir düzenleme yapacaretle uğraşıyor. Diğer isimler rız olur biter..." ise yeni ve inşaat müteahhidi, Bu sözleri duyunca aklıma mühendis, (Tamer Güner) inşa"Meşruiyet içinde çare tükenatçı mimar, (Rezaki Dizman) mez" şeklindeki söz geldi. Bu yem bayii, (Recep Peran), kusözleri de kafamda değiştirip varst üretimi ve pazarlaması ya"meşruiyet için çare tükenmez" pan sanayici (Hasan Çakal) raa yaptım. kine mühendisi, (Fahri ö z SAĞDAKİ DURUM dinç)diş hekimi (Tuna Soykan), Kırklareli ve ilçelerinde gibi genç işadamları. MDP'nin örgütlenmesi için Halkçı Parti'yi soruyorum Mehmet Atagün'Un çalışma yapKırklareli'nde. Bir iki kez gelip tığını anlatıyorlar. Mehmet Atasondaj yapanlar olmuş. Örgüt gün hakkındaki tüm "bilgiyi"de kuracak eleman bulamamış ve hemen alıyorum: eli boş dönmüşler. "Atagün eskiden partisinin liİKİ GÖRÜŞ derine muhalif bir politikacıydı. Kırklareli SODEP kadroları Aydın Yalçın'la birlikte hareket hızla oluşturuluyordu. Ancak, ediyordu. Sonra MDP'nin yabu ilin özellikli bir durumu var. nında yer aldı. Trakya'da MDP Kırklareli kadar büyük olan Lüadına örgütlenme çalışması yapleburgaz ilçesi il politikasında tı. Eski DP milletvekillerinden çok etkin. Lüleburgaz'dan başAli Ceylan'ın bürosunda çalışma ka Babaeski de ilin ağırlıklı ilçeyaptılar. Eski senatörlerden Ali lerinden. Alkan'ın kayınbirederi.." SODEP'i örgütlemeye ErtuğKüçük illerde ve ilçelerde herrul Ünlüer gelmiş genel merkezkes birbirinin cemazüyelevvelini den, "Kendisi Trakya politikabilip bir güzel anlatıyor. Öyle ki, holitikada adı geçen kişilerin sını pek bilmiyordu ama.." di KIRKLARELI Taban kimin" tartısması sürüyor geçmişlerini dinlemekten kafam karmakarışık oluyor. Bu arada Ali Alkan'ın ANA.P.'tan adaylığa niyetlendiğini, Kütahya eski Milletvekili Ahmet Canbilgin'in MDP adaylığı için niyetli olduğu Lüleburgaz'daki YSE MUdürü Ali Rıza Altın'ın MDP'den aday yapılmak istendiğini, ancak önüne başka adaylar gelebileceği için istifa etmemekte direndiğini, MDP'nin Babaeski'yi örgütlemek için belediye başkanının istifa etmesi için ısrar ettiğini dinliyorum, çeşitli kişilerden. KÖSEM't BULMAK GEREK Lüleburgaz ve Kırklareli'nde MDP zorlanıyor. Kadro bulmak ve bulunacak kadroların arkasından örgütü oluşturacak güç ve oy potansiyelini sağlamak için. Bu konuya ilişkin bir de fıkra dinliyorum: "Sıcak bir güneş altında bir koyun siirüsü geniş yapraklı bir ağacın altına çökmüş birbirine de sokulmuş dinleniyormuş. Adamın biri de bu sürüyü buradan kaldınp bir başka ağacın gölgesine taşımaya çalışıyormuş. Bir koyunu kaldınp zorla süriiklüyor, öbür ağacın altına taşıyor gelip bir başka koyunla uğraşırken götürdüğü koyun geri gelip sürünün olduğu ağacın altına otunıyormuş. Bir türlü taşınamıyormuş koyunlar öbür ağacın altına. Sonunda sürünün çobanı gelmiş. Demiş ki; (sen bu sürüyü öbür ağacın altına taşıyamazsın.) (Neden) diye sormuş adam. Çoban anlatmış... (Her sürünün önünden yürüyen bir koyun vardır. Bu koyunun adı Kösem'dir. Bir sürüyü bir yönden bir başka yöne götürmek için Kösem'i o yöne çevirmek gerekir. Ancak Kösem giderse sürü de gider öbür ağacın altına.) (Peki ben Kösem'i nasıl bulacağım bu kadar koyunun içinde) diye sormuş adam. (Onu da ancak, çobanı bilir) diye yanıt vermiş çoban." Bu öyküyü anlatanlar, sağ tabanın oylannı ahp götürecek kadroları kendilerinin bildiğini, Atabek, Dünya Barış Konseyinin Birleşmiş Milletler'de Hükümetler Dışı Kuruluş statüsünde yer aldığını, Hükümetler Dışı Konferansı ve bunun Silahsızlanma Komitesinde Başkan Yardımcısı olduğunu, Kalkmma Komitesi Sekreteryasında da yer aldığını, Konseyin düzenlediği toplantıda Birleşmiş Milletler delegelerinin, Birleşmiş Milletler'in toplantılarına da konsey delegelerinin katıldığım belirterek özetle şunları söyledi: EGİTÎM VE ARAŞTIRMA "Peki nasıl oluyor da, SovyetYASAL ÇALIŞMADIR ler Birliği'nde emir alan, onun Atabek, 20 mayıs 1977 Mer güdümünde, Sovyetlerin en fakez Yönetim Kurulu toplantısınal cephe örgütüne, Birleşmiş da "Eğitim ve araştırma KomisMilletler gibi uluslararası çok yonuna" getirilişin suç sayıldığıönemli bir kuruluş, çalışmalannna değinerek "Bir derneğin da böyle yer verebiliyor? Böyleamaçları doğrultusunda eğitim si ne içli dışlı çalışmalar yapabive eğitim ve araştırma yapması liyor? Birleşmiş Milletler'in de açık ve yasal çalışmalanndandır. Sovyetler Birliği'nin güdümünBöyle bir çalışma hiç bir yasaya de olmadığı, olamayacağı düşüaykırı değildir. Karar defterine nülürse, böyle bir ilişki Dünya yazılmış, açık, bütün yasalara Banş Konseyi hakkında mütalauygun bir kararın nasıl olup da ada yer alan bilgilerin objektif derneği illegal çalışmalara yöolmadığını göstermez mi? nelttiğini bilemiyorum. MütalaDünya Barış Konseyi'nin topada da bu konuda herhangi bir lantılarına katılmak, ülkemiz açıklama yapılmamaktadır" için yararlı görüşleri orada akdedi tarmak uluslararası areneda görüşlerimizi açıklamak, başan kaARAŞTIRMAYI ONLAR zanmasına çalışmaktır. Barış ADINA BAŞKASI YAPAR Derneğinin yaptığı budur. DevBu komisyonun kurulmasının let yetkilileri de bu nedenle izin Barış Derneği'nin Dünya Barış vermişlerdir, görüş vermişlerdir. Konseyinin talimatlarıyla hareŞimdi bu görüşler değişmişse buket ettiğinin kanıtı olarak göstenu o zamanki çalışmaların suçrildiğini belirterek şunları lanması için neden yapmak, yalsöyledi: nız hukukun değil, insafın ölçü"Bir yerden talimat alma nileriyle de bağdaşmaz" yetiyle kurulan dernekler, araştırma zahmetine katlanmazlar. ÖNEMLİ OLAN TKP'NİN Çünkü araştırmayı onlar için DEĞERLENDİRMELERt başkalan yapar. Oysa Barış Der DEĞtL neği, kurulduğu günlerden beri Barış Derneği'nin, bazı kişilebağımsız çalışmayı amaçlamakrin ifadeleriyle, Barış Derneğine ta, bu amaçla da Eğitim ve Araşgönderildiği öne sürülen Ismail tırma komisyonu kurmaktadır. Bilen'in mesajıyla, "TKP ile Bu hususu dikkatlerinize sunmünasebeti" olduğu gerekçesiymakta yarar görüyorum. Dünya Barış Konseyinden, Barış Derne le suçlandığını hatırlatan Atabek, bu suçlamalara karşı şu yağine gelenler önerilerdir. Önerinıtı verdi: nin yapılıp yapılmaması kabul "Bir derneğin açık, yasal çaedilmesine bağlıdır. Banş Dernelışmalarını, gizli açık her kuruği hiç bir yerden emir almamış, her konuda kendi organlarının yetkileriyle hareket etmiştir." FÜSUN ÖZBİLGEN Atabek, 1 temmuz 1977 tarihJi toplantıda alınan " 1 Eylül Dünya Barış Gününün kutlama töreni için getirilen raporu benimsenme" kararının, 3 haziran 1976 tarihli toplantısında alınan "Ülkenin içinde bulunduğu koşullarda barış yolunda demokratik güçlerin birliğini sağlama yolunda girişimlerde bulunulması için Genel Başkana yetki verilmesi" kararının, ikinci olağan genel kurulda Türk Tabibler Birliği sıfatıyla yaptığı konuşmanın, Genel yönetim kuruluna seçilmesinin Aralık 1979 tarihinde Romanya'ya gidişinin ve Tıp Fakültelerinin dekanlanyla yaptığı konuşmaların suç sayıldığını belirti. BARIŞ KONUSUNDAKI GÖRUŞ MARKSİST DEĞtL Suç sayılan konuşmalarının hangi amaçla yapıldığını, toplantılarda alınan kararların hangi amaçla alındığını açıklayan Atabek daha sonra şunları söyledi: "Mütelaada Banş Derneği'nin barışı Marksist açıdan ele ahp, bu anlayışa göre gerçekleştirmek için çalıştığı iddia edilmektedir. Bu görünüşe göre Banş Derneği kapitalist sistem varoldukça savaşlann bitip tiıkenmeyeceğine inanmakta, böylece banş için değil, kapitalist sistemin yıkılması için çalışmaktadır. Mütalaada Marksist olmayan banş görüşü açıklanmadığı için, yanlış görüşün alternatifi hakkında herhangi bir bilgi verilmemektedir. Ancak Banş Derneği'nin Banş konusundaki görüşü, mütalaada yer alan marksist görüş doğrultusunda değildir." Atabek, katıldığı çalışmaların hepsinin açık yasalara derneğinin amaç ve tüzüğüne uygun olduğunu belirterek "Bu çalışmalarımdan dolayı bana değil 141. maddenin, herhangi bir ceza maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığı kesin kanaaÜndeyim. Böyle bir iddiamn muhatabı olmayı bile, yanlışlık ve haksızlık olarak görüyorum" dedi. Erdal Atabek, Dünya Barış Konseyine üye seçilen Barış Derneği yöneticilerinin, konseyi ı. bazı toplantılarına katılanların suçlandığına, Dünya Banş Konseyi ile mektuplaşmanın, Nötron Bombası mücadelesine katılmanın suç sayıldığına değindi. Kendisinin de Dünya Barış Konseyine üye seçildiğini, ancak TİP davasında Dinçer Doğu: Anarşi ve terör bilerek, istenerek yuratıldı İstanbul Haber Servisi TİP davasının 1 ağustos tarihli oturumunda 9 sanığın katıldığı ortak savunma metnini okuyan Dinçer Doğu, "ülkemizi 12 eylül'e götüren anarşi ve terör bilerek ve isteyerek yaratılmıştır" dedi. Dinçer Doğu planlı bir biçimde sürdürülen terörün saldırılarla gençlik üzerine yoğunlaştırıldığını belirterek şunları söyledi: "Geleceklerine yönelik hiçbir güvenceleri bulunmayan, eğitimc ilişkin olarak çeşitli sorunlarla karşılaşan ve ülkenin sorunları arasında paralellik kuran ilerici gençler faşist saldırılar karşısında hassas bir öğe olarak seçUmiştir. Gençlerin can güvenliği kaygısına düşerek terör ortamına çekilmesi planlanmıştır. Bunlarla yetinilmemiş, terör için başka hassas öğeler de aranmıştır.Nitekim, AleviSunni ayrılıkları kışkırtılmıştır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde ırkçışoven baskılar yoğunlaştırılmıştır. Birbiri ardına düzenlenen saldırı ve katliamlarla, demokratik nitelikli hiçbir kesim ve kişinin saldırıların dışında kalmamasına özen gösterilmiştir." TlP'nin terör konusundaki tutumunun çok açık olduğuna , faşist terörün tırmanmaması için TlP'nin özel bir çaba harcadığına değinen Doğu "Ne ülkemizde, ne de başka bir ülkede işçi sınıfı partilerinin ve tüm demokrasi güçlerinin bireysel terörü bir mücadele yöntemi olarak kullandığı ileri sürülemez. Çünkü bu mücadele yöntemi ilke olarak reddedilir." dedi. . Doğu, tarihin hiçbir döneminde hiçbir toplumda, demokrasinin, demokratik hak ve özgürlükierin terörün kaynağı olmadığını belirtti. Toplumların gelişmesi için demokrasiye, demokratik hak ve özgürlüklere ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Dinçer Doğu, ortak savunmasını şöyle sürdürdü: "İşçi ve emekçi sınıflar için demokrasi mücadelesi, ağır sömürü ve baskı koşullarından insanca yaşama koşullarına kavuşabilmeleri için ve kendilerini sömürüden kurtarabilmek için, yasal mücadele olanaklarına kavuşabilmeleri, bir başka deyişle kendilerinin ürettikleri toplumsal değerlerden insanca yaşayabilecek bir pay alabilmeleri içia. örgütlenip mücadele etmek ola naklarının yaratılması demektir." Dinçer Doğu, 50 sayfalık ortak savunma metninin son bölümünde TİP'in kurucuları ve yöneticileri olarak, ülkemizin ulusal bağımsızlığından ödünler verilerek emperyalizmin siyasi, ekonomik ve askeri odaklanna bağlanmaya karşı çıktıklarını söyledi. Ülkeyi içersinde bulunduğu gerilikten kurtarabilmek, insanca yaşanan, tüm yabancılaşmalardan uzak, kendi yeteneklerini özgürce geliştirebilecek sosyalist bir topluma sahip olabilmek için çalıştıklarını belirten Dinçer Doğu, "Bunun için işçi sınıfımızın öncülüğünde tüm emekçi kitleleri kısa ve uzun dönemli çıkarları için biliçlendirip örgütleyebilmek amacıyla Anayasa'nın ve yasalann bizlere verdiği hak ve özgürlüklere dayalı olarak 12 Eylül 1980 tarihine kadar siyasi çalışmalarımızı sürdürdük" dedi. Dinçer Doğu, yasalann halkın çıkarlarını koruyup, geliştirmeye yardımcı olduğu oranda hakİılık ve güç kazandığı belirterek şunları söyledi: "Ulusal bağımsızlık için mücadele etmek suçsa biz bu suçu işledik. Halkımızın ekonomik demokratik özgürlüklerini geliştirebilmek için mücadele etmek suçsa biz bu suçu işledik. İşçi v ' emekçi kitlelerin sömürü, baskı ve yabancılaşmalardan kurtulabilmesi için onları örgütlemeye ve biliçlendirmeye çalışmak suçsa biz bu suçu işledik. Bu konuda vereceğimiz hiçbir hesap yoktur. Bu davadaki konumumuz da başından beri bu olmuştur. Vereceğiniz karar ne olursa olsun, bizler tarihin bizi aklayacağı inancı ve bilinci içindeyiz. Bu biliç ve kararlılıkla heyetinizi, halka ve tarihe karşı vereceğiniz karar için vicdanınızla ve sorumluluğunuzla başbaşa Oirakıyoruz." SODEP Kırklareli tl Başkanı Kadir Gökçe "Kösem'M bilmeyenlerin gelip sağ taban üstünde parti örgütlemeye kalktıklarını ama, koyunları bir ağacın gölgesinden diğer ağacın gölgesine taşıyamadıklarını anlatıyorlar. Kıraklareli'nde Anavatan Partisi kadrolarınm Trakya'nm diğer illerindeki kadar güçlü olmadığı gözleniyor. ANA.P. tl Başkanı ibrahim Coşkun ile hafta sonunu geçirmek üzere lğneada'ya gittiği için görüşemedim. MDP İl Başkanı Zeki Mangılay da yine lğneada'ya gidenlerdendi. Doğru Yol ise hızlı bir örgütlenme çalışması yürütüyordu. Kırklareli'nde sağ kanatta yarış Doğru Yol ile MDP arasında sürüyor. Ama anladığım kadarıyla Kösem'i Doğru Yol'cular biliyor. MDP ise Kösem'i yakalama gayreti içinde..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle