25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
AĞUSTOS 1983 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURtYET 5 zetle lirne'nin istempaşa ırvansarayı '.dirne'nin tarihi Rüstem Pa(ervansarayı da bir kültür ve at gelerisine dönüştürülecek. rne Vakıflar Bölge Müdürlüyetkililerinin verdiği bilgiye e, otel olarak kullanılan Kersaray boşaltıldı ve onarımıbaşlandı. Rüstempaşa Kersarayı 'nda Ağa Han Mimarve restorasyon yanşmasında ece alan yapıtlar sergilenecek. Dünyu sinemasının devleri bu kez Venedik\e yarışıyor Yeniden kükreyen sinema şenliği MAHMET BASUTÇU Sinema tarihinin ilk 'uluslararası gösteri yeri' Venedik . Parlak günlerle karanbk dönemlerin birbirini izlediği uzun bir yol ve son yıllann kararlı adımlarıyla yeniden sinema dünyasının en gözde, en etkin, "en büyük" merkezi olma aşamasına gelen yanm asırhk bir şenlik... "Mostra Internazionale del Sinema" 1970'li yılların başında, ikinci kez perdelerini kapamak zorunda kalmıştı. 1979'da, yönetmen Carlo Lizzani'nin öncülüğünde yeniden diriliyordu. Bu sessiz, iddiasız çıkışı izleyen yıllarda, sözünü tutarak başanlı bir çalışma örneği veren Lizzani, 50 yaşını dolduran Venedik Şenliği'ni eski saygınlığına ve önemine kavuşturdu. Bu güz 31 ağustos11 eylül tarihleri arasında, Yedinci Sanat'ın en kalburüstü adlannın son yapıtlannı izleyeceğimiz Lido Adası'nda geçmişin görkemli günlerinin yeniden, günümüz dünyasının koşullarına uyarlanmış biçimiyle yaşanacağı rahatlıkla öngörülebilir. Gavras, bu kez gezegenimizin başka bir sıcak noktasına, Israil'e giderek YahudiArap sorununa eğilmiş. Hanna, Amerikan asıllı Yahudi bir genç kadın. Fransız eşinden ayrıldıktan sonra İsrail'e yerleşen Hanna'nın avukat sıfatıyla savunduğu Filistinli bir gencin öyküsünün somutlaştırdığı politik ve ırksal sorunlara değinen yönetmen, ayrıca değişik kültürel bağlar, toplumlar, insanlar arasında bocalayan bir genç kadınm, günümüz dünyasının karmaşık koşullannda kendi kendini arayışını anlatıyor... Ilgiyle beklenen başka bir Fransız filmi ise Godard'ın "Prenom Carmen"i. Carlos Saura'nın son Cannes Şenliği'nde ödül alan başanlı ve özgün uyarlamasından sonra, Godard'ın bu klasik yapıta nasıl bir yaklaşım getirdiği merak konusu. Bu arada, 1983 yılınm "Carmenler" yılı olduğunu söylemek gerek. Francesco Rosin'in tspanya da kendi "Carmen"ini çektiği biliniyor. Duyduk Gördük tsteciydi, müzikhol hibi oldu ı yıllarda Londra ve Broadf'de tutulan müzikaUerin gözbestesici Lloyd Webber, so\da kendine bir müzikhol saaldı. "Evita", "Jesus Christ lerstar'', ' 'Cats'' gibi miizilerin bestecisi olan ve heryagişe rekorlan kıran Webber, ıttyon 300 bin sterlin ödeyealdığı 1480 kişilik salonu çok endiğini belirtti. Bestecinin ü yapıtı "Jesus Christ Sustar, mülkiyeti Webber'e gebu sulonda tam 8 yıl iki hafiüreyle kapalı gişe oynamış, ırkı ve Dans" adlı bir başka zikali yine aynı yerde 23 ay %ilenmişti. Webber'in "EviBirkaç dev yönetmen 'sı ve "Cats"i ise, Londra ve >adway sahnelerinde hâlâ il"Fellini'den ("Ela Nave Va" le izleniyor. Ve Gemi Uzaklaşıyordu) Woody Allen'e dek ("Zelig") yarışyasofya'daki ma dışı sunulan adlar yanında, Robert Altman ("Streamers"), rbefer onarılacak JeanLuc Godard ("Renom Vakıflar Rölöve ve Anıtlar Carmen tsim, Carmen), Andrzej idürlüğü ile Türbeler MüdürWajda ("Almanya'da Bir ü, Ayasofya Müzesi'nin bahAşk"), Alexander Kluge ("Duyinde bulunan II. Selim, III. gulann Giicü"),Costa Gavras \rat, III. Mehmet, I. tbrahim ("Hanna K.") ve Alain Resnais Şehzade Mustafa türbeleriy("Yaşam Bir Romandır") VeneMleli'deki III. Selim türbeledik'te beklenen yönetmenler ara\n onanlarak halka açılacağısında. Şenlik sorumluları tanınlelirttiler. Resmi kayıtlara gömış oyunculardan bir çoğunun İstanbul'da 119 türbe buluLido'ya geleceğini açıklarken, vor ve bunlardan Fatih, Yaotuza yakın yapıtın ilk gösteri•„ Kanuni, Eyüp Sultan türbe lerinin de "Mostra"da yapılmahalk tarafından gezilebiliyor. sından belirli bir kıvanç duyurbelerin onanmı için ayrılan yorlar... •a 13.S milyon lira. Bir yanda uluslararası düzeyde büyük Şenlik olmanın gerekleri var. Ote yanda, bir aralar aşırıya kaçtığı için Şenliğin ölümüne yol açan sinemayla ilgili her yeni düşünceye, tartışmaya ve en acımasız eleştirilere bile her an açık kalabilme amacı.. Bu iki boyut arasında sağlanması güç dengeyi arama çabaları, yedi değişik gösteri bölümü aracılığıyla somutlaştırılmaya çalışılmış. Gumuşhane'nin kent merkezinde bir mühendislik bürosu... (Fotoğraf: Fatih GULLAPOĞLU) HAKKARIJIE BİR MEVSIM "HAKKARt'NtN AFİŞt Venedik Film Şenliği çerçevesindeki "Venezia Giorno" gösteri programında sunulacak yanşma dışı filnılerden biri de "Hakkari'de Bir Mevsim." Yukanda filmin afişi görülUyor. Yarışmalı ana bölüm "Venezia XL" yanında genç yönetmenlerin ilk ya da ikinci yapıtlannın sunulduğu, yine yarışmalı bölümün adı "Venezia GiovanniGençler ve Venedik". "Venedik Gecesi ve Günü", "Bir Yıl Boyu Venedik", "Diinkii Venedik", "Venedik ve TV" gibi koşut gösteri programlarıyla yüklü, zengin bir Şenlik bekleniyor. Bu çok yönlü, yer yer çelişkili gibi gözükebilen temel amaçlar Şenliğin yönetmeliğinden şöyle özetlenmiş: "Sinemayı, her tiirlii sanat ve gösteri biçimleriyle tanıtmak ve yaygınlaştırmak, inceleme ve karşılaştırma yöntemleriyle, devinim içindeki bir toplumda gözlemlenen sanatsal, ekinsel ve toplumsal eğilimlerin, belli başlı sanatçılann gelişimlerine katkıda bulunmak..." Sinema dünyasındaki yerini sağlamlaştırmak için kanıtlanmış değerlere, lokomotif adlara ağırlık tanıyan "Mostra"nın, ABD sinemasına da göz kırptığı gözlemleniyor. Altman ve Allen yanında genç bir yönetmen, Carroll Ballard admı da görüyoruz. Louis Malle'in A.B.D.S'de gerçekleştirdiği "Erackers"da CPalavracılar") Atlantik ötesi sinemamn örnekleri arasında sayılabilir. Avrupa Sineması'na gelince, Fransızlar Resnais, Godard ve Gavras ile ağırhklı bir üçlü oluşturuyor. " Z " fılminden bu yana, dünyamn dört bir ucunda yaşanan politik olayları ve oyunları çok yönlü bir yaklaşımla ve doyurucu biçimde işleyen Costa Meydan savaşı mı, Belediye yasağı mı? Seyyar satıcıların Istanbul'da çahsmalan, belediyece yasaklanmış, bu yasağa uymayan seyyar satıcıların ellerindeki araç ve sattıklan mala el konacağı duyurulmustu. Ancak kentin büyük kesiminde işsizliğin yarattığı ekonomik sıkıntı, seyyar satıcı sayısını azaltacağına artınyor. Belediye tarafından yasaklanan seyyar satıcılık, kentin hemen hemen her kesiminde varlığını gösteriyor. Yabancı sigara satıcılarınm belediye görevlileri öntinde rahatça sigara satmalan gibi, seyyar satıcılar da her köşeyi tutabiliyorlar. Önceki gün yaşanan üzücü bir olay, tüm Aksaraylnebey otobüs durağında bulunanlarca izlendi. Bir çek çek araba üzerinde meyve satan kişi, 34 K 3894 ve 34 UH 646 plakalı belediyeye ait otolarla takip edildiğini farketti. Seyyar satıcımn ayağı çıplaktı, ayakkabısı yoktu. Caddedeki sıkışıklığa karşın vargücüyle arabasını iterek kaçmaya uğraşıyordu. Motorlu araçlar arasında can vermek üzereyken son çareyi arabayı bırakıp kaçmakta buldu. Sonuçta otodan inen memurlar, seyyar arabayı devirdiler ve cadde üzerine meyveyi dökerek arabayla üzerindeki teraziye el koydular. Satıcı uzaktan üzgün üzgün onlan seyrediyordu. Ekip şefinin üçyıldızlı ve ileri yaşta bir bayanın olduğunu izleyen duraktaki vatandaşlar, meyvelerin caddede ezildiğine üzülmüyorlar, satıcımn kanşık trafikte canını kurtarabüdiğine seviniyorlardı. Görüntü oldukça çirkin ve üzücüydü ve ardı arkası kesilmeyen sorular sıralandı durakta bekleyenler tarafından. Belediye seyyar satıcıların tümüne mi savaş açmıştı, yoksa belirli satıcılara mı? Bu arada merak edilen bir konu daha vardı; satıcılarla savaşta zor kullanma, tehlike ve halkın gözü önünde olay yaratma izni çıkmış mıydı, yoksa bu işin uygarca mı yapılması gerekiyordu? Sayaı tsmet Silahçılar'ın bu tür olaylara ne diyeceği merakla bekleniyor. Hakkari'de Bir Mevsim de var Bu yıl Venedik Şenliği'nin ülkemizi yakından ilgilendirmesi gereken başka bir yönü de, Türk Sineması'nın, başta Berlin olmak üzere, katıldığı şenliklerde ödül alan başarılı yapıtı "Hakkari'de Bir Mevsim"in "Mostra"nın "Venezia Giorno" gösteri programında sunulması. Bir yılın beğeni toplamış özgün filmleri yanşma dışı olarak sunuluyor bu bölümde. Yarım yüzyıllık geçmişinden aldığı güçle, dünya sinemasının en önemli gösteri merkezleri arasında önderliğe giden yolda, öncü akımlara açık, sinemayı dört dörtlük bir sanat dalı olarak algılayan anlayışın biçimlendirdiği genel amaçlar çizgisinden sapmamaya özen göstererek ilerleyen bir film şenliği başlıyor. Endonezya'da suçu önlemenin kolayı bulundu Endonezyalılar çok ilginç ve etkili bir yöntem buldular. Cezasını çekip sahverilen, ama yeniden suç işleme olasıhğı bulunan eski mahkumlan, cinayet suçlularım öldürüyorlar. Yılbaşından bu yana Endonezya'yı oluşturan yüzlerce adada sayıları 400'ü bulan gangster, yankesici, dolandırıcı bu gerekçeyle öldürüldü ve ölüleri dövmeli olarak bulundu. Basın bu haberlere her gün geniş bir biçimde yer veriyor, ama iilke yönetidlerinin kılları kıpırdamıyor. 4 temmuz tarihli Jakarta Post gazetesi, "Kuzey Sumatra'da birbiri ardına ölüyorlar" başlığıyla şu habereyer verdi: "Admı vermeyen biri, poiise telefon edip Nonang ırmağında bir ölü olduğunu bildirdi. Polis, kurşunla delik deşik edilmiş bir öltiyu çuval içinde buldu. Medan kentinde esrarengiz kurşunlara hedefolan beşinci kişiydi. bu." Aynı gün basın, başkent Jakarta yakınlannda beş ünlü sabıkalmın da ölü bulunduğunu bildiriyordu. Gözleri beyaz bezle bağlı, elleri arkadan plastik bir iple düğümlenmiş olarak bulunan ölüler mermilerle delik deşik edilmişti. Sırtlannda da iç çamaşırlarından başka şey yoktu. Aynı gün, Wasil adındaki namlı çete reisi de, üç kişi tarafından otomobille kaçınldı ve birkaç saat sonra ölüsü epey uzakta bulundu. Ertesi gün öldürülme sırası, Borneo 'nun Pontianak kasabasından Abdülgaffar'daydı. O gün başkent Jakarta 'da çürümüş yedi ölü daha bulundu. Bunlardan birinin de, esrarengiz katiller tarafından öldürülme korkusuyla böcek ilacı içip intihar eden, yeni salıverilmiş bir mahkum olduğu anlaşıldı. Peki kim bu dokunulmazlığı bulunan katiller? Buna kimse kesin bir karşılık veremiyor. Ancak son bir yılda Işlenen suçların sayısı akıl almaz boyutlara vardı. Bunun da işsizlikten, çok kötü olan ekonomik durumdan ve polisin pasifliğinden ileri geldiği herkesçe biliniyor. Ama katülerin kimlikleri yine de bulunamıyor. Işin ilginç yanı, salıverilmesi yaklaşan mahkumların cezaevinden ayrılmak istememeleri. Bazılarının ömür boyu içerde yaşamak için dilekçe bile verdiği söyleniyor. Çetin Oner'in "Gülibik"i Berlin Film Şenliği'nde Kültür Servisi Çetin Öner^ in aynı adlı kitabından Federal Almanya'daki Provobis Yapımevi'nce beyaz perdeye uyarlanan "Gülibik"filmi bu ülkenin sinemalarından gösteriliyor. Jürgen Haase, Çetin Oner ve Cornelius BischofFun senaryosunu hazırladığı filmde yönetmenliğini Jurgen Haase yaptı. 29 temmuz 1983 tarihli "Filmwoche" dergisinde filme geniş yer verildi, konusundan uzun uzun söz edildi ve iki de resim kullanıldı. 1984 Berlin Film Şenliği'ne katılacak ve bu nedenle de TRT'deki gösterimi ancak 1984 şubatından sonra gerçekleşebilecek olan "Gülibik"in oyuncu kadrosu Türkler'den oluşuyor. Filmde, Ali rolündeki Murat Güler'le birlikte Nurşin Demir, Ejder Akışık, Harun Yeşilyurt, Gülseren GUrtunca, Orhan Aydın, Osman Diler ve "Türk tavuğu" GUIibik oynuyor. Tavuk çiftliği dediler genelev açtılar Yeryüzündeki en uyanık genelev patronlannın Bergama'da yaşadığı ortaya çıktı. UBA Ajansı 'nm verdiği bir habere göre, tzmir'in bu ilçesinde bir araya gelen genelev patronlan, tavuk çiftliği yaptıracaklanm söyleyerek aldıkları araziye genelev kurdular. Bergama Emniyet Amirliği'nin burada genelev yaptınlmasının sakmcah olduğunu belirtmesine karşın, yapılan binalann genelev olarak kullanılması tepkiyle karsılandı. Bergama Emniyet Amirliği'nin hazırladığı raporda, yenigenelevin itçe gelişim bölgesine çok yakın olduğu, ayrıca buraya ilçe mezarltğının önünden geçilerek gidildiği beürtiüyor. Eski genelev askeri bölgede kaldığı için tanm arazisini seçen patronlar, burada ilkokul yapmak isteyen bir yurttaşın da girişimini yanda bıraktılar. Genelev için ruhsatı verense îiçe Kaymakamhğı. "Hitler'den Bu Yana: Amerika" PROF. DR. TÜRKKAYA ATAÖV John Harvey ikinci uzun belgesel filmini de bitirdi. Adı "Hitler'den Bu Yana: Amerika" olan bu belgeselde 1930'lardan •e Marvin beri Amerika'nın oluşumunda etkili olmuş ya da bu gelişmeleınıyordu v ri değerlendirebilen çok sayıda ransız yönetmen Yves Boisyurttaş konuşuyor. Amerikan 'in ' 'Camcule Yaz Sıcağı' 'fllsendikacıları, uranyum madenlin dekorlan ateş alınca, üncileri, bilim adamları, düşünürABD'li oyuncu Lee Marvin ler, emekü generaller, eski kongedeyse yanarak ölüyordu. İki re üyeleri... Bunlann açıklamamsız oyuncu, Victor Lanoux larıyla ortaya çıkanlar inamlır giJean Carmet, fllm gereği sabi değil! n dolu bir ambann alt katınHarvey, "Bizler Deney Farei tavanı delerek üst kattaki ırvin 'i kurşun yağmuruna tut leriyiz" adını taşıyan ilk belgesilinde de buna benzer bir yönar. Ancak bir kıvılcım samantem kullanmış, seyredenleri şaşı tutuşturunca ortalık karıştı. kınlığa uğratmıştı. Bu kez de, Ei<lü sanatçı, elindeki hafif bir senhovcer'in başkanlık göreviniıkla tehlikeyi atlattı. den ayrıluken eleştirmek zorunda kaldığı "endüstriasker i ünlü kompleksi"nin sendikalar, azın•kadaşın andarı lıklar, yeryüzünün ekolojisi, iç Fransa 'da yeni yayın mevsimi güvenlik, özgürlüklerin durumu, ı en önemli olaylarından biri, işsizlik, sağlık sorunları ve petgün biri yaşayan, öbürü ölrol fiyatları gibi türlü kuruluş, iş olan iki gençlik arkadaşının kavramı ve konulara etkisinin ılarının yayını. Bunlardan ilAmerika'yı nereden alıp nereye "L'Express" dergisinde yagetirdiğini gözlerimizle görüyor, •lığı sürdüren Raymond Aron. en yetkili olanların ifadelerini \mlar, 50 Yıllık Siyasal Dükulaklarımızla işitiyoruz. jceler" başhğıyla çıkacak olan Demek, Rockefelier'in Chase on'un 780sayfalık kitabı, daManhattan Bankası da dahil olçok politikaya yer veriyor. mak Uzere, Amerikan bankala>ür kitapsa, Sartre'ın iki ciltrı îkinci Cihan Savaşı'nda her iki "Castor'a ve Birkaç Kişiye tarafa da para yardımında bu>ktuplar, 19261963"adını ta lunmuşlar! Demek Ford, Geneor. Bu kitapta da, Sartre'ın ral Electric, PrattWhitney, dmlarla ve en başta can yolLockheed ve Electric Boat gibi ?ı Simone de Beauvoir'la ilişşirketler Washington ile olduğu eri aydınlamyor. kadar Nazi rejimiyle de hayli kârlı anlaşmalar yapmışlar! 1930'larda yalnız Amerikan savaş mekanizmasına değil, Nazi silahlı kuvvetlerine de yardımcı olup çatışmalan kızıştırdıkça kıaştıran endüstri erbabı 1945'den sonra Nagasaki ile Hiroşima'yı yıkan nükleer teknolojiyi kârlı bir çekirdekli silahlar fabrikası durumuna sokmuşlar. Savannah Nehri kıyısında karmaşık nükleer silah yapımı tesisleri kuran Du Pont Avrupa faşizminin militaristleşmesine yardımcı olan Amerikan şirketinden başkası değildir. Sorumlu kişilerden biri olan David Courtright filmde şöyle diyor: "İlk atom bombasını yapan biziz; ilk hidrojen bombasını da; ilk nükleer denizaltıyı da; ilk kıtalararası füzeleri de... Nükleer silahlanma yanşındaki önemli gelişmelerin hemen hemen hepsini biz başlattık." Eski bir Pentagon Strateji Planlamacısı ve Savunma Haber Alma Merkezi Direktörü bakın ne diyor: "Bugünkü yönetim bir nükleer savaş çıkarmak ve bu savaşı kazanmak istiyor." Yukarıdaki sözler azbuz itiraf değil! Filmin ortaya koyduğu birçok kanıt Amerika'nın füzeler konusunda Sovyetler'in gerisinde kaldığı savını çürütüyor. Sovyetler'in "askeri hazırlık yönünden avantajlı" durumda oldukları sözlerinin propaganda olduğuna dair bir kanı yerleşiyor. Daha kötüsü, nükleer bir çatışmanın bölgesel kalmayacağı da hissediliyor. Gerçek şu ki, Amerika'nın elinde bugün tüm dünya yurttaşlarını 12 kez, her Sovyet yurttaşını 40 kez öldürecek kadar bomba var. Silahlanma yarışında geri kalmışlık bu mu? Bu rakamları ben venniyorum. Film yapımcısı John Harvey söylüyor. Ya da onun konuşturduğu yetkili Amerikalılar. Kimi emekli general, kimi eski politikacı, kimi bilimci... Diyelim, Sovyetler tüm Amerikan kıtalararası füzelerini yok etse, ABD'nin elinde dünyada en güçlü nükleer denizaltı filosu yok mu? Planlanmış "Cruise" füzeleri de dahil olmak üzere, Amerika'nın bombardıman gücü hepsinden üstün değil mi? Bugün 263 milyar dolarlık savaş bütçesinin üçte biri yeni silahlar sistemine ayrılmadı mı? Harvey'in belgesel filmleri istatistiklerden de çok şeyler söylüyor. Yeni Meksika'da bir Navajo uranyum madeni işçisinin, Nevada nükleer bomba deney alamnda bir Amerikan ordu sağUk personeh'nin ya da Güney Carolina'da Savannah Nehri nükleer silah fabrikasında bir görevlinin söyledikleri çok ikna edici ve ürkütücü! Harvey'nin belgeseli, Hiroşima bombasını yapanların daha sonra Soğuk Savaş'ı sürdürenler, silah yanşma hız verenler, uranyum kaynaklanna el atanlar olduğunu da ortaya koyuyor. Aynı bankerler, aynı endüstri erbabı, aynı petrol şirketleri, aynı aileler... "Hitler'den Bu Yana: Amerika" modern çarların iblis ruhlarını pazara çıkarıyor. TRT'de ve sinemalarımızda neden böyle filmler seyretmiyoruz ki? Görmek için New York, Viyana, Londra, Lizbon ya da Barcelona'ya mı gitmeli? HAYVANLAR Ismail Gülgeç \ CM TARİHTE BUGÜN Mümtaz Arıkan BİR SİNEMA USTASL. "CthemaTt"Dönıİşü S t h 1333 19?3'TEBUSÜN,ÜNLÜ İRLAUPAASlLU AMERİKALI SİNEMA YÖNETMEUI JOHN FOÜD, 7BrAf/A/OA ÖLbÜ.MZSLEKYAŞAMfNDA fSO'YE YAKIN FİLM YÖNETMİÇ VE SKEZ OSCARHAZANAS/f OLAN JOHKI tOGO, ĞZELLİ/OS "WESmf>N* TÜRÜNOE 8AŞARISAĞIAMIŞTI. TEORİSYEN YA DA 8İÇ1MCİ PEĞİL, KALİTELİ BİR HALK SİMEMACISI OLABAK SEN/'f SİNEMAGEI/ER. KİTLESİME SESLENMİŞTİ. IA/ESTERN TURÜNOE SA$. YAPlTSAyiLAN "STA6ECOACH"(CEHENNEİJI OOHÜŞÜ) İLE "CHEYEMNE AUWMM"(BAH4/SM UÜCJJM)iKOUU£U İRLANDA'DA GEÇEAI "TUE INFORr SmiNBECK'tN ROMANlNOAN,"6f!AP£SOF U/RATH ÇLEKELI flDAM) FORO'UN ÖNBMLİ YAPITLARIDIH,. 31 Ağustos lisabeth Vailland dü Fransız edebiyatının ünlü adı >ger Vailland"ın karısı Elisath Vailland, 67yasında ani bir Ip krizi sonucu b'ldü. Italyan llı olan ve antifaşist bir ailen gelen Elisabeth, savaş sonn Roger Vailland"la tanıştt. ılüyazar, "325.000Frank" ve lenlik" adlı yapıtlanndaki iki dın kahramanına Elisabeth 'çizgilerini yakıştırmıştı. Koca\ın 1965 yılındaki ölümünden nra köşesine çekilen Elisabeth, 72yılında "Solun ABD'sinde Uculuk" adlı bir kitap yayınnış, kocasıyla ilgili bir kitabın •.ırlanmasına da yardımcı olıştu. Elisabeth Vailland'ın ıları da yakından çıkıyor. Montreal'de Büyük Ödül bir ÇinJapon filmin in MONTREAL, (AP)Kanada'nın Montreal kentinde düzenlenen Yedinci Uluslararası Montreal Film Şenliği'nin sonuçları belirlendi. Şenlik Büyük ödülü, ÇinJapon ilişkilerinin yeniden kurulmasının onuncu yıldönümü dolayısıyla ÇinJapon ortak yapımı olarak çevrilen "Go Ustaları" adlı filme verildi. Çinli yönetmen Duan CiŞun ile Japon yönetmen Junya Sato'nun ortaklaşa yönettikleri "Go Ustalan", eski bir Uzakdoğu oyunu olan ve bir ölçüde dama oyununu andıran Go oyununu konu alıyor. Filmde, Çin ve Japonya Go şampiyonları arasındaki mi aldı. karşılaşma savaş, evlilik, ayrılık gibi olaylarla kesiliyor ve en soÖte yandan, En lyi Kadın nunda otuz yıl sonra tamamlaOyuncu Ödülü'nü Japon filmi nıyor. Başkanlığını Fransız "Amagi Geçidi"ndeki Fahişe MarieChristine Barrault'nun Hanna rolüyle Yuko Tanaka; yaptığı Seçici Kurul, özel Seçici En lyi Erkek Oyuncu ödülü'nü Kurul ödülü'nü Belçikaltalyan de, Andrzej Wajda'nın "Danortak yapımı olan "Benvenuta" ton" filmindeki rolüyle Gerard adlı filme verdi. Belçikalı yönet Depardieu kazandı. men Andre Delvaux'un yönettiği Ancak Seçici Kurulun ve bafilmde, Fransız aktris Fanny Ar sının değerlendirmelerine karşı dant ve Italya'nın en büyük ak çıkan seyirciler, Montreal Film törlerinden Vittoria Gassman Şenliği'nin en popüler filmleri oynuyor. Bir başka Seçici Kurul . olarak tspanyol yönetmen CarÖdülü'nü ise, Jaime Chavarri' los Saura'nın "Carmen"ini ve nin yönettiği, başrollerde Fer Botswanalı yönetmen Jamie nando Rey ve Angela Molina' Uys'un "Tannlar Tepe Üstü nın oynadıkları bir Ispanyol fil Düştü" adlı filmini seçtiler. " ( 8 ' ) ' n X OuiAMan) 19S2 mazCrhe. Kadın Sitıl 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet Türk dili ve Yunanldar Atina Akademisine mensup Yunanlı profesörlerden M. ~* Panayotis Patriatcheas, dil işleri hakktnda şehrimizde tetkikat yapmaktadır. Genç Yunanlı profesör dün bir muharririmize şunlan söylemiştir; " Atina'da beş profesorden müteşekkil bir heyet tarafından hazırlanmakta olan büyük Yunan iugatine girecek, asılları Ttirkçeden almmış kelimeleri tetkik etmekteyim. Yeni Türk dili tetkikatımı çok kolaylaştırmaktadır. Maalesef, Türkçeyi, fikirlerimi doğrudan doğruya anlatacak kadar bilmiyorum. Maamafih bazı maruf Türk alim ve muharirteriyle gorüştükten, çok faal olan Türk Dili Tetkik Cemiyeti azalarile temas ettikten sonra gayet iyi anladım ki Türk dili çok yüksek bir lisandır ve gayet iyi bir ahengi vardır. Eskiden Arap harfleriyle anlaşılmaz bir hale giren lisan, şimdi, en yeni ve medeni esaslara göre 31 Ağustos 1933 19331983 takviye edecektir. Türkiyeyi inkılaba lâyık büyük bir faaliyet içinde buldum." tadilen kabul edilen Lâtin harfleriyle en güzel kaidelere tamamen uygun bir hale gelmiştir. Buyük Türk milleünin ruhunda ve lisamnda en büyük ve müsmir inkilapları yapan Gazi Hazretlehyle mesai arkadaşlarını hürmetle selamlarım. İstanbul Üniversitesinde Yunan edebiyatına ehemmiyetli bir mevki aynldığını öğrendim. Bu kursu, iki memleketin yüksek tahsilli gençleri arasındaki ilıni münasebatı rALEBJLER M: 1(5 I I 35 526 66 29 522 89 97 6MHİBMMZ TURK RESSAMLARINA AİT ALINIR RESİM Kurlulu? Cad 191 Kurtulu9 ST Tel: 1404 783 YAZ KARMA RESİM SERGİSİ 20 Eylül'e kadar l Cad. 4«2 EUtarltlmM BUHHSP SÜHA ÛZTARTHR SANAT 6AIİRIS! 46 9940 SARI SAKAL SÎYAH SAKAL hntta K A R M A R E S j M SERGİSİ KIRMIZI SAKALLARIN 1 Haziran 31 Ağustos " Devrim Erbil Hüseyin Hazan İhsan Şurdutn Metin Nigar Mehmet Tesen Nihat Akyunak Orhan Ersoy Refia Çıray Ruzin Gerçin Süha öztartarZekl Kıral BENHUR Hakkından gelir ancak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle