19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CVMHURİYET/8 29 AĞUSTOS 1983 Zekeriyn Sertel, eşine çektiği telgrafta şöyle dpr: "Müjde... İÜç sene Sinop'ta kalebentliğe mahkıım oldum. Trenle gelivorum, beni Havdarpaşajda karşıla. Oradan doğrıı Sinop'a gideceğim." Sinop Güzellemesi 1 Sinop'a gitmeyi çoktan koymuştum kafama. Birkaç kez niyetlenmiştim ama, olmamıştı, gidememiştim bir türlu. Bu yıl, çoluk çocuk Sinop'ta dinlenecektik; denizinde çimecefktiki Sinop denilince, çok kimse gibi ben de, bir sürgün yerini düşünüyordum. Ya da ününii "mahpushane"sinden alan bir kenti... Ankara'dan ayrılırken, konuştuğum Nadir Nadi, telefonda: Tatile nereye gidiyorsun diye sordtı... Sinop'a gideceğim efendim. Sinop'ta cezaevi var! Altmış altı ili gördüm, görmediğim tek il Sinop kaldı; onu da göreyim... Jstanbul'a gel, bir de tstanbul'u gör... Bildiğim, Aziz Nesin hiç dinlenmez, yani dinlenmeye çıkmaz. Bir yazısında da okumuştum. Çetin Altan da öyleymiş; kendisi söyledi: Ben tatil yapmam ki, hiç yapmadım! dedi. Neden? Yapmam, her gün yazı yazıyorum... Bu yıl da, kendimi Ankara'nın dışına atmak istiyordum. "Ankara Notları"na da ara verecektim. Sinop'u şöyle enine boyuna bir tanımahydım. Sinop'a bizden birkaç gün önce giden Hamdi Konur, bize kalacağımız bir yer bulacaktı. Sinop'a, "Sezer" ile "Acarlar" adında iki otobüs çahştırılmaktaydı. "Sezer"den aldık biletleri, akşam 21.00'de yola çıkacağız, sabah oradayız. Otobüsün üzerinde "Sinop Seyahat" yazıyordu... Otobüsler, Sinop'tan da, Ankara'dan da akşamlan kalkıyor, sabahına varıyordu. Otobüs sanki iş için düşünülmüştü. Akşam dan yola çıkan Sinoplu avukat ya da işadamı, sabah erkenden Ankara'ya varıyor, işini görüyor, akşam otobüsuyle de geri dönüyordu. Gece yolculuklarını sevmem, gittiğim yerleri gündüz gözüyle görmek isterim. Ama, ne yapalım? Kırıkkale'yi, Delice'yi, Sungurlu'yu, Çorum'u, Merzifon'u, Havza'yı, Kavak'ı gece geçtik. Yol, gerçekte Samsun yolu. Samsun'un kıyısından Sinop'a sapıhyor... Sinop'un ilçesi Gerze'ye vardığımızda, ortalık aydınlanmış. Çevremizi seyrediyoruz. Çocuklar, yorgunluktan, uykusuzluktan perişan, eşim, gözunü kırpmamış... ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Mustafa EKMEKÇİ Zekeriyu Sertel yerine Halikarnas Balıkçısı Sinop'a sürülseydi... dünyanın yaşayanları arasındaydım..." Cevat Şakir, Bodrum'a gidedursun, Zekeriya Sertel, İstanbul uzerinden vapurla vardığı, 1924'lerin, 1925'lerin Sinop'unu şöyle anlatıyor: "Sinop, güzel, şirin, sevimli, küçük bir vilayet merkeziydi.. Fakat cansız bir şehir... Derin bir sessizlik içinde yaşayan bir şehir... Sokaklarında ne bir araba, ne bir motor sesi, ne bir insan kalabalığı. Hatta sokaklan sevimli çığlıklarıyla dolduran çocuklar bile görünmüyor. Sanki ahalisi boşaltılmış bir savaş şehri.. Çarşısı var denemez. Oniınde dünyanın en güzel koylarından biri yatıyor. Pırıl pırıl, fakat sessiz, hareketsiz bir deniz... Ne bir vapur, ne bir motor, ne bir sandal... Şehirde gidilebilecek hiç bir yer yok. Ne bir kahvehane, ne bir sinema, hatta ne de küçük bir park... Yani burada insanlar yaşamıyorlar. Giindüzleri nerelerde çalıştıkları ve ne yaptıklan belli değil... Hayatlarını nasıl kazanıyorlar, anlaşılmaz. Şehrin yüksek memurları geceleri bir evde toplanıp kağıt oynuyorlar. Bu, onların tek eğlencesi. Sinop'a iki sürgün daha getirdiler. Bunlardan biri Terakkiperver Cumhuriyet Partisi kuruculanndan Fethi Bey adında bir eski subaydı. Suçu, bu partiye mensup olmaktı. Son derece kibar, nazik, efendi bir adamdı. Ailesi ile birlikte Sinop'a yerleşti. Arada sırada nefes aldığım yer bu evdi. Bu aileyle olduğum sürece kendimi İstanbuTda sanırdım. tkinci sürgün, Kamil Şengin adında bir Kürt beyi idi. Şeyh Sait tsyanı yüzunden tutulup buraya gönderilmişti... ....Haftada bir vapur gelir, postayı getirirdi: O gün şehrin tek hareketli günüydü. V^pur bizlere İstanbul'un kokusunu ge 30 Ağustos Özgürlük Demektiıi Bir hükümlünün anasına mektubunu aktarmak istiyorum; şöyle diyor: "Anacağım, 27.7.1983 çarşamba günü sabah 04.30'da yola çıktık. Akşam olmadan yerimize vardık. Yolculuk sırasında bir sıkıntım ' olmadı. Malatya'yı biraz geçtikten sonra, Yeşilyurt denilen bir kasabanın kıyısındayız. Günlerimîz eskisi gibi geçip gidiyor. Bana iyilik ve sağlık haberlerinizi sık sık iletmeye çalışın. Dualarınızı üzerimden eksik etmeyin. Bayramda gelmek istediğinizi biliyorum. Onca yolu çiğnemek zor olacak; inşaallah gerek kalmaz. Anacığım, kendine iyi bak, sağlığına dikat et. "tevekkül" duygusunu sağlamlaştırırsan, elde olmayan durumlarla ilgili endişe ve evhamı önlemiş olursun. Adalete güvendik ve buna da eyvallah diyerek gelip teslim olduk: "Meydânı merdi rızânın kârı eyyallah'tır." • Beni merak etmeyin. Sağlığım iyidir. Anacığım, Hasretle ellerinden öperim. Allah'a emanet olun. Beni üzüntüyle anmayın. Bu günler çabuk geçer. Garibin duası uzun süre yerde kalmaz. Hasretle ellerinden öperim. Oğlun E " * • • Ankara'ya dönüp, "Ankara Notlan"na başlayalı, Hasan Hüseyin'm durumundan bilgi veremedim. Durumunda henüz bir değişiklik yok. Beyin kanamasından, hastaneye kaldırılalı altı buçuk ayı geçti. Uç gün önce, cuma günü tıp fakültesinden alınarak, evine kaldırıldı. Bundan sonraki bakımı evinde sürdürülecek Hasan Hüseyin'in. Daha, ağızdan beslenemiyor, bilinç gelene dek, buoından beslenme sürecek. Hasan Hüseyin, evinde daha iyi bakılabilecek. Eşi, çocukları, aylardır hastane köşelerinde, bir hemşire kadar bakımı öğrendiler. İzmir'den Özcan Türkmenoğlu, Hasan Hüseyin için şunları yazmış: "Güneşten beyinlim / Yıldızlı, yıldırımlı kalplim / Durur mu? Isıtacak, aydınlatacak / Kara bulutları dağıtacakken. Durmayın, meydan vermeyin / Yüreklilerim. Öğrenmek istemim var, öğrettiklerinden de öte. Köyümüzü, yurdumuzu, dünyamızı yazanlar. Yazamadıklarıyla yaşama savaşı verenlerim yâşayanlarım. Meyvesiz barsız ağacı aşılayanlanm. Mühürlense diller susmayanlarım. insanlık heybesini sırtında taşıyanlarım. Zulme, hastalığa, acıya, ağıda yenik düşmeyenlerim. Eşıne dostuna yarenine yoldaşına haldaşına küsmeyenlerim. Dünyamızın yurdumuzun sancısım duyanlanm. Ölüme meydan okuyanlarım. Acıyı bal eyleyenlerim. Durur mu yüreklinin yüreğı? Yaşayacak Hasan Hüseyinler Halkımızın gözü kulağı sesi / Memleketimin yıkılmaz direği." • • • Yarın 30 Ağustos'un 61'inci yıldönümü. 30 Ağustos deyince usuma, özgürlük, bağımsızlık geliyor... 29/30 gecesı sabaha karşı, Türk orduları düşmanın önemli güçlerini kuzeyden, güneyden ve batıdan çevirmeye uygun bir durum almışlar. Mustafa Kemal anlatıyor: Derhal Fevzi ve İsmet Paşaları çağınnız dedim. Üçümüz toplandık. Vaziyeti bir daha mutalaa ettik. Ve kuvvetle hükmettik ki, Türkün hakiki kurtuluş güneşi, 30 Ağustos sabahı ufuktan, bütün sasaaşı ile doğacaktır.. Ardından İzmir'e varılır. Şevket Süreyya, şöyle yazıyor: "... Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlan, Fevzi ve İsmet Paşalar 9 Eylül'de Nif uzerinden geçerek Belkahve mevkiinde Akdeniz'i ve izmir'i seyrettiler. Liman yabancı gemilerle doluydu. Ama Türk süvarileri İzmir'e girmişti. Kadife Kaleye Türk bayrağı çekiliyordu. Belkahve mevkiinden bu şahneye şahit olan yazarlardan Rüşen Eşref (Ünaydın) Beyin "Özleyiş" eserinde yazdığı şeyler çok duygulandırıcıdır. Buraya varınca paşalar otomobillerinden inerler. Karargâh subayları arkalarında çevrelenir. Akdeniz, İzmir Körfezi ve İzmir ayaklannm altındadır. Hepsi de uzun uzun, hatta konuşmadan bu manzaraya bakarlar. Hiçbir yerde biryangın eseri de yoktur. Gazi kendi kendine konuşur gibi söylenir: Bu şehire bir şey olsaydı çok üzülürdüm... (Fakat ne yazık ki, İzmir'in işgalinden üç gün sonra başlayan ve nasıl çıktığı hâlâ anlaşılamayan bir yangın, İzmir'in en mamur kısmını bir harabe haline çevirir. Bu yangın, İzmir'e girdikten sonra Gazi için beklemediği bir üzüntü kaynağıdır...) O geceyi gene Nif'te geçirirler. Nahiye binasına yerleşilir. Ruşen Eşret'e göre, İsmet Paşa her zamanki gibi dınç, hareketli ve işinin başındaydı. Muşir Fevzi Paşa, gerçi bir Buda heykeli kadar sessiz, fakat etrafına emniyet veren bir vekar içinde gene çalışıyordu. Gaziye gelince, o bu akşam, her günkü havadan galiba biraz bunalır gibi idi. Ve bu gece kendini biraz da sıkan bu karargâh havasından, biraz da isyan eden bakışlarla etrafını süzdü. Sonra maiyetıne bağırdı: "Yahu, İzmir'e girdiğimiz akşamdır bu; bu kadar sessiz mi geçecek? Haydi bari biz kendimiz şarkı söyleyeüm..." Zekeriya Sertel Sinop'u anlatıyor... SİNOP, BODRUM OLURDU '1924 yılında İstiklâl Mahkemesi, Zekeriya Sertel yerine Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir'i Sinop'a siirseydi" Sinop, Bodrum olurdu diyor kaptan Halit Özdemir (solda). öy'e. Sinop'ta bir arkadaş söyledi: Sinop, çıkmaz sokak! dedi. Bununla Sinop'un unutulduğunu, ihmal edildiğini anlatmak istedi. Halit Kaptan'la "Asmalı Kahve"de tanıştım. Uyanık bir denizci, balıkçı. Halit Kaptan'm soyadı Özdemir. Ama ona, Sinop'ta Halit Kaptan derler. Böylesine okuyan denizci, balıkçı görmedim. Motorunda kitap, evinde kitap... Okumayı seviyorum, diyor, gere saat 02.30'da balıktan döniiyorum, sabaha dek okuyarak dinleniyorum... Yıl 1924, Zekeriya Sertel "Resimli Perşembe"nin sahibi, Cevat Şakir, yani "Halikarnas Balıkçısı" da yazarı. Cevat Şakir idam hükümlüleriyle ilgili bir öykü yazar, yazı dergide yayımlanır. Haydi ikisi birden Ankara'ya, İstiklâl Mahkemesi'ne yollanırlar. Yargılama sonunda, biri Bodrum'da, öbürü Sinop'ta üçer yıl "kalebent"liğe hüküm lannın üstiinde kanatlar filizlenmeye başladı. Kanatlar hızla biiyiiyüp yiikseldi. Alaimisemalar gibi kanatlardı onlar. Heyetin bir azası bir cankurtaran meleğine döndii. Malum a, mahkemede güliinmez. Ne var ki sevincimin güliişe ve giilüşün hoplaya zıplaya bir dansa dönmesine gttç mani oldum. Az kalsın kendimi tutamayacaktım. Duvdu tirdiği için erkenden sahile iner, heyecanla vapuru beklerdik. Vapur bazen gecikir, bizler de geceyarılarına kadar sahil boyunda sürünür dururduk. Bu cansız, bu hareketsiz şehirde hayatımın birbuçuk yılını öldürdüm. Sonra genel af çıktı, cezamı doldurmadan tstanbul'a dönebildim..." ("Hatırladıklarım", M.Zekeriya Sertel, S.147148). Kalebentlik, bir çeşit sürgün, bir başka deyişle "ikamete memur" olmak. Kalebent kişi, mahkeme kararına, ya da oradaki yöneticinin anlayışına göre, kent içinde özgürce dolaşabilir. Zekeriya Sertel, Ankara'da haklarındaki hukmü dinledikten sonra başkana sorar: Sürgünü şehirde serbest olarak mı, yoksa kalede kapalı olarak mı geçireceğiz? Şehirde serbest olacaksınız. Mahkeme Başkam, "Kel Ali" diye ün yapmış olan Ali Çetinkaya'dır. Zekeriya Sertel, çok mutludur. İstanbul'da bulunan eşi Sabiha Sertel'e şu telgrafı çeker: "Müjde... Üç sene Sinop'ta kalebentliğe mahkum oldum. Trenle geliyorum, beni Haydarpaşa'da filan saatte karşıla. Oradan doğru Sinop'a gideceğim..." Sabiha Sertel, anılarında şöyle der: "Müjde!.. Üç yıl Sinop'ta kalebentliğin müjdesi... Ne sevinilecek şey... Zekeriya'nın ne demek istediğini anlamıyorum. Fakat öııumde guçluklerle geçecek üç yıl yatıyor..." (Sabiha Sertel, "Roman Gibi", anılar: S: 111). Zekeriya Sertel'in Sinop'la ilgili, ruh halini anlamak güç değil Ancak, Halit Kaptan'ın "Tüh be! Ne şanssızlık, keşke Sinop'a Zekeriya Bey yerine Halikarnas Balıkçısı surgüne gelseydi!" sözunde de düşündürücü bir yan yok mu? Sinop Öğretmen Evi, eski bir yapı. Giriş kapısının üzerinde "Mektebi İdadi 1315" şimdiki deyişle "Lise 1899" yazıh. Yapı, yıkılıp, dökülmek üzereyken onarılmış, donatılmış, "Öğretmen Evi" yapılmış. İyi de yapdmış. giyerler. İstiklâl Mahkemesi'nın şakası yok; ikisi de idamla yargılanırlar, üç yıl kalebentliğe çarptırılınca şıkır şıkır oynayasıları gelir! Halikarnas Bahkçısı, "Mavi Sürgiin"de, bunu şöyle anlatır: "Mahkeme Zekeriya'yı ve beni üç yıl süresince kal'abendliğe mahkum etti. Birdenbire o heybetli mahkeme heyetinin omuzğum şiikran dolayısıyla adamlann boynuna sarılıp, onları şapır şupur öpesim geliyordu. Nabizade Hamdi Bey'in (Nabizade Hamdi Bey, o sırada milletvekili, Zekeriya Sertel'in arkadaşı) verdiği idam miijdesindcn yirmi, yirmi beş dakika sonra, üç yıl Kal' abendlik umulmadık bir saadetti doğrusu. Yine bu güzel Sinop, Bodrum olurdu! Hafit Kaptan'a göre, işlerde bir terslik olmuş; 1924'lerde Cevat Şakir'le, Zekeriya Sertel birlikte "kalebenf'liğe hüküm giydiklerinde, Zekeriya SertePin yerine, "Halikarnas Balıkçısı" Cevat Şakir Sinop'a sürülseymiş, bugün Sinop, Bodrum'un yerini alırmış. Halit Kaptan, oyle demeye getirdi sanıyorum... Yarın: Rakı ile bahk... VNKI yankılar yaratıyor! Oherzaman bir numara # 1 2 Eylül'üi 3. yılı biterkenj Ulusu hükumeti ne yaptı? 'H M\Vİ SERİ LABORATUVAR CİHAZLARI İLE BtYOKİMYA LABORATUVARINIZI KOMPLE BİZ KURALIM. BİZ DEKORE EDELİM. SPEKTROFOTOMETRE MİKROSKOP STERİLİZATÖR ETÜV SANTRİFUJ TUPKARIŞTIRICI SU BANYOSU PH METRE HFMATOKRİT SANTRİFUJ TERAZİ SU DİSTİLE ÖZEL LABORATUVARLARA UYGUN FİYATLA VADELİ ELEKTROFOREZ ALEV FOTOMEYRES! ERİTROSİT LOKOSİTOTOMATİKSAYIM SİSTEMLERİ ARTIK CİHAZLARINIZI LABORATUVAR MASALARI DAHİL TESLİM EDİYORUZ. VEFATLAR İÇİN Yurtiçi, Yurtdışı, cenaze nakledilir. Cenaze ilaçlama, malzeme, tabut, bütün işlemler hassasiyet ve süratle yapılır. Tel.: 147 20 06 140 68 86 tşletmede ayrıca 18 ambulans mevcuttur. Cenaze ilanlarından hizmet bedeli alınmaz, acı günlerinizi paylaşır, gunun her saatinde emrinizdeyiz. İSLÂM CENAZE İŞLERİ Mektebi İdadi Sabah 07.00'de Sinop garajına vardık. Garajda, Hamdi Konur ile eşi Vehbiye Hanım, bizi bekliyorlardı. Sinop "Öğretmen Evi"nde kalacak yer bulunmuştu. Ankara'dayken, Zeyyat Selimoğlu'nun Karadeniz ile ilgili izlenimlerini, bu arada Sinop için yazdıklarını okumuş, sevmiştim. Selimoğlu, Sinop'u, yirmiyirmibeş yıl öncesinin Bodrum'una benzetiyor, şimdiki Bodrum'a dönmemesini diliyordu... Kısa bir bekleyişten sonra, "Öğretmen Evü'ne yerleştik. Yapı, eski bir yapıydı. Giriş kapısının üzerinde "Mektebi İdadi 1315", şimdiki deyişle, "Lise 1899" yazıh. Yapı, yıkılıp, dökülmek üzereyken onarılmış, donatılmış "Öğretmen Evi" olmuş. Güzel de olmuş... Burayı, Cumhurbaşkanı Evren de, Başbakan Ulusu da gezmişler, beğenmişler. Sabahlan kahvaltı, öğle, akşam yemekleri var. Böyle "Öğretmen evleri''nden, Türkiye'de otuz beş ilde varmış. Sinop'taki herhalde en güzellerindendir... Şadi Alkılıç'ın olümünu Sinop'a vardığımız gün gazeteden öğrendim. Nasıl üzuldüm; daha bir hafta önce Alkılıç'ın damadı Veli Devecioğlu'nu görmüş, "Şadi Baba"yı sormuştum. "Iyi, çok iyi" yanıtını almıştım. Şadi Baba, bayram kartlarında, kartın arkasını silmece yazıyla doldurur, beğenilerini, sevgilerini esirgemezdi. Onu çok arayacağım... Sinop'u çok sevdim; bir kez kent o denli küçük ki, içinde yitme olasılığı yok. Öyle Paris gibi filan değil. Nüfusu on sekiz bin beş yuz. Şu sırada kuşkusuz artmıştır! Belli başlı bir caddesi var; bir yanından gir, öbürunden çık! İskelesi, iskelenin yakınında "Asmalı Kahve"si. Yakınında, motorlar, sandallar, motorların onarıldığı tersane... ııitvr SANAYI MALZEMELERI Kumrular Sok 26 Yeniîehıf inonu Cad No 72 Taksım IMALAT VE TIC A S Tel 29 92 97 30 22 08 Tel 43 22 70 ( üc hat) CUMHURİYET SEÇIM 83 Her pazartesi Cumhurıyet'le birlikte ANKARA ISTANBUL "Hızlı" bir Sekreter anyoruz. • SODEPveDYP seçimegiremiyor. • Görüşme: Kemal Satır • Konuk Yazar: Teoman Erel • Kars'ta 4 0 0 lira olan eti tstanbul'da 8 0 0 liraya yiyoruz. 0 Kendi yurtlarının dilencisi: Kızılderililer. #NaziABDişbirliği • Türkmen'in Kıbrıs gezisinin ardından 146 78 75 veya 141 43 63 numarah telefonlardan randevu ahnmasını rica ederiz. (Eksik sayılarınızın her birini 40 TL'lık pul karşılığı isteyebilirsiniz.) Adres: Türkocağı Cad. No: 3 9 4 1 Cağaloftlu/lstanbul Cumhuriyet/Bilgisayar TURIZM t3tf A 1001 528 66 29 522 89 97 TURİZMİN YENİ KESFETTİĞİ ESKİ DÜNYA * ortur turızm sunar ^FİYATLARI SWKWtUü rmııvr MARJJ HOTIL Haber2de Bayramda Rehber eşliğinde, bzel otobüsle,TAM PANStYON 16 25,Eylul. 1983 TURTAŞ Motel eek, L'Exprosst Novv YorkTfmos İLÂN BAKIRKÖY 6. AŞLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN $ i/ 10 9<ln 9 9tca her Cun.a kesin harekat TAM PANSIYON ALANYA KEMEP BELTAŞ Motel Plramrtler ve flravunlar diyanna tur 9 flün, uçak ile jslanbul Kahire • &tanbul ve Lükaoı Kahire; 4 gece delüks otellerde yanm pansiyon kortaklama, 4 gıin delüks yıizec otel İle Nil nehri üîartnde tam pansiyon seyshat, KaMr« • Assuan, Lüksor ve diğer yerterdokl ziyaretler, »üm hlzmetler, 90.000 TU.+ 465$ • Utustararssi öğrencl v« gertçHk İndif İm kartian <1STC FIYTO HOSTEİ) Vurt dıştnda H»an kursları ve Ftansa •NANTES ÜNİVERSİTESİNDEtisan öğrencttijıi MISIR MARMARIS MAKB HOrEL 47 5 0 0 25.500. 32.000. T.M.TOTEL Haiaakargazt Cad HarbıyeıSTANBt,'t Tal, 14? 81 74 140 38 9i •OCHIUM İnsanları kendi hallerinde, cana yakın. Kahveleri çok. Küçücük ilde altmış beş kahvehane var. Kahvehanelerde oturanlar, işsizlikten oturup oyun oynuyorlar. Meyhaneleri de oylesineymiş. Incelemedim ama, duyduğuma göre, nüfus başına içki satışında Türkiye'de ikinci gelirmiş Sinop. Sinop'un nüfusu 18.500 ama, lstanbul'da otuzotuz beş bin Sinop'lu çalışırmış, Ankara'da da {M Halit Kaptan'la tanıştıtn... Dosya No: 982/664 Davacı kendi adına asaleten çocukları Gulumser, Sultan, Vahit ve Eyup Guzelgun adına velayeten Fatma Guzelgun vekili tarafından davalı Ekrem Aslan aleyhine açılan tazminat davasının yapılan duruşmasında: Davacı vekili dava arzuhahnde, muvekkilinin murisi Hasan Guzelgun'un 18.8.979 tarihinde davalının motorsikletinin çarpması uzerine olumune sebebiyet verdiğinı, toplam maddi ve manevi tazminat olarak 539.486 TL.'nın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Ekrem Aslan'ın Istanbul, Zeytinburnu, Yeşiltepe Mah. 74. Sokak No: 56 adresinden adına davetiye çıkarılmış, adresinde tebligat yapıtamamış ve yaptınlan zabıta tahkıkatı da akim kalmış bulunması sebebiyle, davalı adına duruşma gununu bildirır ilânla yukarıda yazjlı dava ozeti davalıya ilânen lebüğ edilmesine karar verılmiştir. Karar gereği, yukarıda dava ozeti ve duruşmanın yapılacağı 7.10.1983gunüsaal 11.35 oldugunun DAVALI EKREM ASLAN'a tebliğ makamına kaım olmak uzere ilân olunur. 30.6.1983 Basm:9313 c 0 yarımpansıyon 36500 KUŞAOASI BODRUM • ABAfMT KUŞTUR Tatiı Kbyu 29.000. ffTM.Yt SCKETUR OTEL286OO BtMOtİM 0M2O5OO •LANV* «IAABOIM mı ARTEMİS Motel, KARYA Motel 16 20, Eylul ABANT Motel 29.000. Û R E N 16 • 20, Eylul EFEM Tatıl Koyu 16.500. T.M.T^saa^jt 4klsıllk MUAN »tuııuaı OATÇA AKTUR VILLALARI 55000 ÜRGÜPGÖREME 17 20, Eylul TURBAN.URGUP Motel Zelve, Uçtıısar. Derınktıyu, Avanos, IHLARA vt> Turlarıdahıi TAM Pan. 1 8.500 Recep Paşa Cad No 16 Taltsını ^ n İst: Tel. 356 44 12 355 16 99 5 kişi 10 gün 40.000 •Tertemiz denlz. ekonomik tatil. Edremit körfezinde ALTINOLUK'ta ana yol ve deniz arasında BÜTÜN DAİRELERİ DENİZE VE ORMA NA CEPHELİDİR. • 2 odah genlş balkonlu, ^!erbirlnde buzdolabı ve ocakh mutfak bulunan dairelerimlz tamamen mustakildir. Bebeğinlzle yaşlınızla tatil yapma imkanı vermektedir. Bol su elektrik, telefon mevcuttur. Sizlere emsalsiz doğa güzelliğine sahip olan bu yörede unutamayacağınız bir tatil fırsatı veriyoruz. 10 &un 9 Gtce Her Cunu Kısın Hartkel Fıyjılanmıu o;el otobııs • < Ikramtar ^ Rehberınız i Servii ve VtrBiler dahtldıf Barbaros Bulvarı 15' Irtl1074 1 6 1 8 2 2 6 1612281 Kadıko\ Abenlur i 37 6İ 0 7 A öttl otobus, Ortur lkramları, lervıs va vergı fiyatlanmu» dahlldir. Bârturos Suivarı, 35/5 B«»IKtaj T.I 161 10 74 ISTANBOL 161 82 2G 161 22 81 Tlx :26105 oror 337 o l 07 Tel 15027221503480 TURIZM ILANLARINIZ PAZARTESI VE PERSEMBELERI BU KOŞEDE
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle