28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/8 HABERLER Yunanlı yat sahibi Kollasis korkulu bir ifade içinde uzaktan "bir gazeteciye diyeceğimiz yok" diyor. Yanyana yaşayanların bu denli korkusu ne olabilir diye düşünüp uzaklaşıyoruz yatın yanından 26 AĞUSTOS 1983 Mavi Ege"de gezinti Hikmet ÇETİNKAYA MUŞERREF HEKİMOĞLU ANKARA...ANKA... Tatilden karışık izlenimler Yaz aylarında vakit bulunca Ören'e gider dinlenirim. İskeleye doğru uzanan plajda denize karşı yaşamak, başkenti geride bırakmak güzel bir olay. Ciğerlerim iyot ve oksijen bayramı yapar, gözlerim mavinin sonsuzluğunu kucaklar. Akşamları güneşin batışını seyre doyamam. Doğa ile bütünleşmekj denizi, güneşi, kaz dağlarını, çamların koyu yeşilini, zeytın da larında derinleşen barış özlemini yeniden hissederim. Kimi geceler bir dost sofrasında mehtabı uğurlar, güneşi selamlarız. Gündemde yine politika ama körfezin maviliğinde söyleşiler de başka bir düzeyde, konuşmalar şiire, öyküye dönüşür birden. Doğayla bütünleşirken çok şeye gülümseyerek bakabiliyor insan. Doğadan ders alıyor, ilginç yorumlara varıyor. On beş yıldır tanıyorum bu yöreyi. Kimi yazlar körfezi çeviren köyleri de gezdım. Kaz dağlarının doruğuna tırmandım, tahtacılarla konuştum, Karaağaç'da, Taylıeli'nde, Pelitköy'de, Kızıklı'da dostlarım var. Kimi yaşlı, Kurtuluş Savaşı öncesinin günlerini anlatır bana, savaş anıları, İsmail efelerin, Borazan efelerin öyküleri, Hüseyin amcanın yüreğime çivilenen sözleriyle mutlanır, yeni bir boyuta ulaşmm nerdeyse.Savaş anıları da kurtuluş savaşlarından başka bir boyuta varıyor kuşkusuz. Burhaniyeli Borazan efenin soluğu, düşmanı kaçırmak için öylesine güçlü olabiliyor. Hüseyin amcanın bir sözü sık sık düşündürür beni. Hüseyin amca, Burhaniye'de düşman birliklerinin komutanıyla bir güzel savaşıyor, gavurcuların direnmesine aldırmadan bir direniş örgütü kuruyor, sonunda Yunan yüzbaşı Atina'ya bir rapor yolluyor, Hüseyin amcanın Burhaniye'den uzaklaşmasını istiyor. Ama yakalayıp Atina'ya yollamayı başaramıyorlar. ' Konuşurken aptalca sordum Hüseyin amcaya. Kurtuluş savaşından sonra size de madalya verdiler mî? Amcanın sesi öfkeyle köpürüverdi. Madalyayı ne yapacağım? Yunan yüzbaşısının Atina'ya yolladığı rapor yeter bana. Ondan güzel madalya olur mu? Yalnız savaşta değil, barışta da geçerli bir söz bu. Kimi olayları insan madalya almaktan öteye onurlu yaşıyor. Başka bir deyişle onurlu bir savaş büyük bir ödülden daha çok yüceltiyor bir yaşamı. Körfezde bu tür anıları dinleyerek insanca bir yücelik duyarım her zaman, biraz da eziklik ve cücelik. Şu efeler, amcalar, körfez mezarlıklarında yatan şehitler, Anadolu'nun her yanından savaşa katılıp düşmanı Ege'nin ötesine yollayanlar bizim kuşaklara özgür, bağımsız bir Türkiye bırakmak için nasıl savaşmışlar diye düşünürüm, sonra da sorarım: Peki biz ne yapıyoruz? Şu kumda oynayan, cfalgalarla konuşan çocuklara daha güzel bir dünya bırakmak için nasıl bir çaba gösteriyoruz acaba? Dalgalara elçırpan, neşeyle gülen çocukları kimi zaman hüzünle seyrediyorum doğrusu. Yüzlerini kaplayan sevinç kalıcı bir sevinç olacak mı, solacak m< yoksa? Kaz dağlarının Ege'ye uzanan tepelerı dumanlanır kimi akşamlar Balıkçılar hava raporunu bildirir hemen. Bir kabak fırtınası beklemeye başlar körfez, deniz sertleşir, dalgalar hırçınlaşır, çocuklar efkârlanır, denizin koyu mavisine gülümsemezler artık. Sonra bakarız, Küçükkuyu, Akçay kıyılarında ışıklar parlar birden, dağların dumanı dağılır, aydınlanıverir. Yarın ımbata çeviriyor, der balıkçılar. Deniz,çocukları mavi kucağına çağırır yeniden... Körfez'de bir de karıncaların su içtiği günler var. Deniz öylesınedurgun, karınca kanadı biledalgalandırmıyor. Doğanın düzenı çok müthiş doğrusu... Ancak her tatilden biraz ağlamaklı dönüyor insan. Doğayı da sevmiyoruz biz. Doğal güzellikleri korumayı hiç bilmiyoruz, tersine çirkinleştirme yarışındayız. Neden herşeyde bu hoyratlık, bu yozlaşma acaba? Nerede bu güzellige insanca bir katkıda bulunan eller? Körfez köylerinin eski evleri çevreleriyle ne güzel bütünleşmişler, doğayla ne güzel uyum sağlamışlar, oysa kıyıda beş katiı apartmanlar yükseliyor bugün, üstelik beledıye arsalannda. Ege'nin maviliğinı karartan öyküleri var bu arsaların. TürkYunan ilişkıleri zaman zaman bunalımlı bir döneme, darboğazlara yönelir, politikacılar sorunlara çözüm arar. Yunan dostlarımızı bilmeyiz ama, biz Ege'nin bir barış gölü olmasını özleyerek yaşarız her zaman. Şu günlerde diplomatik kuryede ne var, Türkiye ile Yunanistan arasında nasıl bir dıyalog oluşuyor belli değil, ama Yunan TV'sinin Ege'nin iki kıyısı arasında bir köprü kurduğuna yakından tanık oldum. Körfezliler Yunan TV'sini seyrediyor. Başka çareleri de yok doğrusu. Yunan TV'si tüm programıyla daha doyurucu. Ozellıkla kültür ve sanat yayınları hayli zengin. Bu olaya sevinmek de mümkün belki, çünkü kültürel ve sanatsal olaylar uluslarara sı banşın ve dostluğun başlıca güvencesi, en sağlam köprü yalnız TRT'cilerın bir yorum çıkarması gerekir bence. Tatil yolculuğunda tanık olduğum bir başka olay da TRT adı na üzdü beni. Uzun otobüs yolculuğunda haber dinlemek is teyenlerin sayısı hayli azdı. Tatil havasında ilgi azalıyor dene mez, konuşmalar, sorular kulaklarımda, ama haber bültenle rini durmadan çalan bir plağa benzetiyor dinleyenler. Ayrıntı lar bile değişmiyor. Oysa olaylar dünden bugüne değil, saa1 ten saate değişiyor kimi zaman. TRT haberlerin gerisinden gı der gibi, biraz çağdaşlaşmak gerekiyor. Otobüste radyoyu k? patınca Arabesk şarkılar dinlemek de çok çağdaş değil arr. bu tür şarkılar güncel koşullara çok yakışıyor bence. Hiç kimsenin ekmeğiyle oynamaktan hoşlanmam, yalnız yo da durakladığımız yerlerdeki tuvaletlerin durumunu görüncc oradaki görevlilere para vermek gelmedi içimden. Nerdeys onların para ödemesi gerekecek!. Böylesine bakımsız bir u valete girmek zorunda kaldığımız için... Turizm edebiyatı a\i bildığıne gelişiyor. Sayın Bakan demeçler veriyor, iyi, hoş d şu tuvaletler ne olacak? Turizmin ön koşulu alt yapıyı oluştu mak galiba. Ankara'ya, İstanbul'a, İzmir'e telefon için saatlerc bekliyorsun. Ancak "yıldırım" konuşuyorsun. Ben İzmir'e gi meyi yeğledim bir kez. Telefon bağlanıncaya kadar İzmir'e va dım bile. PTT yetkilileri otomatik hatların bağlanacağını açıl larken şaka dinler gibi oluyor insan. Uygarlık düzeyi telefonla ya da tuvaletle saptansa çok geı de kalabiliriz. Tatil havasında denizin mavisi, rüzgârın yıldi2 mehtabın parıltısı bastırıyor, insan herşeye gülüp geçebıliyı elbet. Bu nedenle herkese biraz tatil öneriyorum ben. Yorgu luğu, gerg'ınlığı denize bırakmak, biraz dalga geçmek, bir: da gülüp geçmek iyi bir şey, herkese gerekiyor. Yat turizmciliği, sonınlamyla birlikte büyüyor Mavide mutluluğu arayanların tek tutkusu tekneyle dolaşmaktır. fkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'ya büyük yatırımlann yapılmasıyla ortaya çıkan Amerikalı zenginler önce Akdeniz'i gezdiler yatlarla. 1970 yıllarında geziler Doğu Akdeniz'e kaydı. 1976 yılına değin Yunan Adalan yat turizminde en parlak dönemi yaşadı. Yunanistan büyük döviz girdisi sağladı. Daha sonra mürettebatsız yat olayı çıktı. Yunanlılar bir yasa ile bunu engellediler. Yat turizmi son iki yıldır Türkiye'de gündeme geldi. Kimileri zevk için yat yapürdılar, kimileri ise turizm için. Bugün bir yatın ahşap kıstnı 810 milyon liraya çıkıyor. lç ve dış donatımı ile bu sayı 30 milyonu, hatta 60 milyonu buluyor. dan kopmadan. Kışlan yatını Kuşadası Kapalı Yat Limanı'na bağhyor. Almanya'ya dönüyor. 35 ay çalışıp yılı çıkaracağına inandığında, tekrar geri dönüp, "ver elini Akdeniz" diyor. Karısı yatçılık yaptığında kendisi Almanya'daki ticarethanenin başında duruyor. Aksi durumda ise kendisi teknede. Böylelikle üç çocukları eğitimden kopmuyor. Her sözünde bir felsefe, bir derinlik olan bay Wolf, "mavi ik özgiirlük" hareketinin nedenlerini Almanca olarak Kenan Mortan'a şöyle aktanyor: Batı bir ekonomik bunalım yaşıyor. Ne denli çalışsam gerekli düzeyi yakalayamayacağım. Bunalım kaçınılmazdı da. Çıkışı gördük. Şımdi de inişteyiz. Hayatınu neden öğüteceğim. Yaşayacak kadar üretiyorum. Bir yaşam çizgisi bu. Maviye mutluluklar dileyip, bir lsveçli yatçının yanına yaklaşıp, bay Johannsen ile gelişgidiş rotalarını konuşuyoruz. Johannsenler karıkoca çift. Onlar îspanya'ya dek karayolu, sonra da yatla ulaşmışlar Bodrum'a. Tüketimlerini çok konuda belirli düzeye indirmişler. "Akdeniz balıkları" konusunda yaptıkları incelemeyi bitirmek istiyorlar. Kendilerinden hemencecik yata konuk olarak binmek uzere bir "buyurun" çağrısı ahyoruz. Şu an Bodrum Limanı'nda bulunmayan bir bay Antigon roman yazmakta. Hupe kardeşler ise ressam. Tekneler arasında dolaşırken gözümüze ilişen Panama bandırah "Bahk" adında Türk yatı ise Özgürleşen değil, ama liberalleşen ekonomi anlayışının güzel bir örneği... Yunanlı yat sahibi bay Kollasis (ki adını Yat Marina Müdürluğü'nden öğreniyoruz) korkulu bir ifade içinde uzaktan "Bir gazeteciye diyeceğimiz yok" diyor. "Yan yana yaşayanlann bu denli korkusu ne ola ki" diye düşünüp uzak KREDtVE KERESTE SORUNU Bodrumlu yat ustası Erol Agan, en büyük sorunlannın kereste ve kredi olduğunu söylüyor. Vergi denetimcilerinden korktuğu için de bir yatı kaça yaptığını kesin olarak söylemiyor. Bodrum Yat Limanında, yanyana sıralanmış, onlarca teknenin rüzgârın etkisiyle birbirlerine vurdukça çıkardığı sesler ipini koparmaya çalışan genç huysuz bir tayın davranışını andırır. Çeşitli ulusların bayraklan renk cümbüşüdür Bodrum Yat Limanı içinde. Öğlen güneşinin dik gelen yakıcı sıcağı içinde tektük insanlar ya yemek yemekte, ya da bir şeyler okumaktadır. Saati, kuralı, mekânı olmadan yapılan işlerdir bunlar. Bağlama limanı Hamburg olan bir teknenin sahibi tabak yıkamakta. Bay Wolf 10 yıldır yatçılık yapıyor. Hem de üretimden ve de yaşam Panama'nm politik güçlükler nedeniyle bayrak çekmek isteyen yatlara satışta daha duyarsız davranması üzerine, tngilizler'in "Demir Leydisi" bu türden bir pazarlama örgütü kurmuş. 100 bin lira karşılığı tngiliz Sterlini yatıran tngiliz Bayragi'nı çekebilmekte. laşıyoruz Yunan yatının yanından. Liman dopdolu. Türkiye'nin 1980 sonrası transit ticareti gibi "havadan geçerken yakaladığı" üçbeş kalem umut döviz girdisinden biri yatçılık. Salt yaz ayları için barınak sağlamasına karşıhk geçtiğimiz yıl 42 milyon lira döviz girdisi sağlayan bu Bodrum Yat Limanı, yaşadığımız yılın temmuz başına dek 50 milyon lira kazanmış. Düzenlemeyi Turizm Bakanhğı yapmakta. Akla gelmedık bir dizi hizmet istemi buradan karşılanıyor. Gemiye yağ bulmaktan, tamir takımı sağlamaya, akaryakıttan, uzun yol yemek gereksinimleri hemen hepsi Marina Müdürluğü'nun konusu. Sessiz sedasız liman genişletiliyor. En azından tertemiz tuvaletler olaym becerili ellerce ne denli güzelleştirileceğinin kanıtı. Şu an 175 yata olanak tanıyan bu liman genişletme ve mendirek tamamlanması sonrası 300 yata "özgürlük sığıntısı" verecek. LİMANA GtRtŞ KURALLARA BOĞULMUŞ Ama hâlâ güdük bir çark, bir teknenin litnana girişçıkışım akıl almaz kurallara boğuyor. Bir saatliğine limana girecek bir teknenin yedi, evet tam tamına yedi belge doldurması gerektiğini söylersek bilmem şaşar mısınız? Girişte bir giriş tutanağı ile başlar olay. Sonra gümrük müdürlüğtfne gereğin yapılması için bir dilekçe verirsiniz. Oradan çıkar, gümrük muhafaza müdürlüğune bir dilekçe daha. Son olarak da kaymakamhk makamına bir dilekçe verilir. Kaymakamhk makamına verilen dilekçe daktilo ile yazılacaktır. Sonra bir deniz sağlık beyannamesi doldurulur. Nuh Nebi'den kalma sorularla doludur bu belge. Dünya Sağhk örgütü'nün çoktan kökünün kazındığını açıkladığı bir çiçek hastasının olup olmadığı sorulmaktadır kaptana. Bunu geçin, bir ateşli hastahk olduğunu bildirseniz, kişinin yattan inmesi gerekir. Bodrum'da Sahil Sağlık Örgütü'nde doktor olmadığından ateşli hastalığın denetimi için hasta Muğla'ya gidecektir. Turist burada bir güzel "açık hava hayat iiniversîtesinin" eğitiminden geçer kısacası. lş bununla bitmemiştir. Sonra tekne kâğıdı onaylattırılacak, en son pasaport beyanı ile tamamlanacaktır bu işlemler. Tabi çıkarken çıkış tutanağının düzenlenmesi işin son halkasıdır. Yat Limanı salt kişisel yatları olanlara açık değil. Bir de kaptansız olarak kiralanan yatlar var. Gulet olarak adlandırılıyor bu tipler. Bir tngiliz şirketinin Türkiye'deki temsilcisi Ege Yat Servis A.Ş. tarafından pazarlanıyor bu yatlar. Dalaman'a uçakla iniyor, oradan bu türden kaptansız bir yat kiralayıp "sa11" ediyorlar. Yatçıhk dergilerinde, "sail Turkey" denmesi de ilginç. Kelime anlamıyla, "Türkiye'de yüz" demek. Ama motomot çevirince "Türkiyeyi yüzdür" demek de olası. Şimdilik gelenler haftada 250 turist. Buna karşıhk Yunan Kos (tstanköy) adasına gelenler 5000. Boğaziçi Üniversitesi mezunu Ege Yat A.Ş. yetkilisi Sinan Özer, "Kaptansız gemiler guletlerin yerini alacak" diyor. Kuşkusuz bu tür yatların Türkiye'ye döviz girdisi daha sınırlı. Ama buna kızmak da olası değil. Ekonomi kendi rasyoneli içinde ucuzu buluyor. Sinan Özer dertli: "Turizm Teşvik Yasası çıktı. Ama ona yön verecek yat yönetmeliği hâlâ beklenmekte. Bu durumda bu olaya nasıl ivme kazandınnz?" sözleriyle beklentisini aktanyor. Son olarak ilginç bir "Bayrak satışı" olayı aktarmak istiyoruz. Şair, "bayraklan bayrak yapan üstündeki kandır"diye dursun, yatçılıkta bayrak satışı giderek gelişmiş. Panama'nın politik güçlükler nedeniyle bayrak çekmek isteyen yatlara satışta daha duyarsız davranması üzerine, Ingilizler'in "demir leydisi" bu türden bir pazarlama örgütü kurmuş. 100 bin lira karşılığı tngiliz sterlini yatıran vergiden muaf Gürnsey Adası'na kayıtlı tngiliz bayrağını çekebilmekte. Ufaktan da Cibraltar ve Malta bu kervanın içinde. Kısacası yat turizmi bayrak satışı yaparak biraz da tngiltere'ye yarıyor. Yat turizmciliği de çarpık sahil kentleşmesinin çizgisinde sorunlarıyia birlikte büyüyor... Yarın: MarmarisHe maviyi içtnek 1 UftJVl I £• • • SANAYİİNDE PAZAR HAKİMİYETİ Doç. Dr. Atila Bağnaçık IŞ VERMlVOKLAk Erzurumlu Mehmet Bakırıloven ayağındaki varislerden 5 kez ameliyat olduğunu ve bu yüzden iş bıılamadıgını söylerken, Mersinli Ercan Erdem, "Tuberküloz olup birbuçıık a> hastanede yattım. Hastaolduğum için iş vermiyorlar " diyor. "Taşı toprağı altın" diye geldikleri IstanbuTda banklarda sabahlıyorlar tstanbul Haber Servisi Çeşitli nedenlerle ailelerinin yanından ayrılarak, iş bulup çalışmak umuduyla Istanbul'a gelen bir çok kişi düş kırıkhğına uğrayıp yoksul bir yaşam sürdürüyor. tstanbul sokakları böyleleriyle dolu îş arayıp da bulamayan, bu nedenle seyyar satıcıhk yapan bir çok kişinin işyerleri caddeler, sokaklar ve kaldırımlar olurken birçok kişi de gecelerini yatak yerine, parklardaki banklarda, çayırların üzerinde geçiriyor. Sabahın saat 04.00'ü. Galatasaray Lisesi yanındaki parktayız. Banklarda sırasıra insanlar.. Bu kez, bu insanlan "tatlı" uykularından uyandıran yağmur değil biziz. Şişşt.. Hemşerim.. Uyan hele.. Elini gözlerine götürüyor, oğuşturuyor bir süre, kızarmış uykulu gözleriyle şaşkın şaşkın bakıyor yüzümuze. Kusura bakma hemşerim.. Bir sigara uzatıyorum, yakıyor.. Anlaması uzun sürüyor ama ne istediğimi... Başlıyor sonra konuşmağa: "Adım Cengiz Karaca abi. Antepliyim. llkokulu bitirdim. Beyoğlu'nda garsonluk yaptığını bir kahvehaneden, anlaşamayarak aynldım. Şu anda İş arıyorum. En ucuz otelde dahi kalacak kadar param yok. O yüzden burda yatıyorum." Konuşmamıza, yan taraftaki uyanıyor bu kez. 19 yaşındaki Siverekli Ramazan tzol bir yandan üstündeki uyku mahmurluğunu atmağa çalışıyor, bir yandan da bize kulak kabartıyor. Dönüp, neden tstanbul'a geldiğini sorduğumda, hazırmışcasına bu kez o başlıyor anlatmaya: "Biz beş kardeşiz. Siverek'te ne bağımız var ne de bahçemiz. Ailem mevsimlik tarım işçiliği yaparak geçimini sağlamaya çalışıyor. Çalışmak için İstanbul'a geldim, ancak ayda 12 bin liraya komilik dışında bir iş bulamadım. Anlaşamayınca oradan da aynldım. Şimdi iş arıyorum." tki bUklüm olmuş, solgun yüzlü biri dikkatimi çekiyor. Ötekileri atlayıp ona yöneliyorum. Kısık, ince sesiyle başlıyor yaşamını anlatmaya: "Adım Ertan Erdem. 22 yaşındayım. Mersinliyim. Biz iiçü üvey dört kardeşiz. Ben altı yaşından beri dayakla biiyüdiim. Üvey annem babama, 'ya o, ya ben' deyince tstanbul'a gelmek zorunda kaldım. Tüberküloz olunca birbuçuk ay Koşuyolu Göğüs Hastalıkları Hastanesi'nde yattım. Şimdi iş arıyorum ama bulamıyorum. Hasta olduğum için iş vermiyorlar. Bu nedenle toplumdan uzak kalıyorum. Çeşitli yerlere başvurdum ama bir sonuç alamadım. Artık day anamıy orum..'' Erdem sözlerini daha fazla sürdüremiyor. Göğsü körük gibi inip çıkıyor. Onun kaldığı yerden bu kez 48 yaşındaki Erzurumlu Mehmet Bakırdöven devam ediyor ama. Bir yandan paçasını sıvıyor dizlerine doğru.. Yaz kış giydiğini söylediği yünlü külot çorabmı gösteriyor. Şöyle diyor: "Ben bacağımdaki varislerden 5 kez ameliyat oldum. Fazla ayakta kalınca başlıyor ağrımaya. Ama ben bu halimle 1952 yıİından beri sigortasız olarak ayakkabı atölyelerinde çalışıyorum. tşler, durgunlaşınca bizi işten çıkarıyorlar. Bu yüzden neredeyse elli işyeri değiştirdim. Şu anda boştayım ve iş arıyorum. Cebimdeki 35 lirayla ne gidebileceğim, ne de kalabileceğim bir yer var.." >67 Sanayi sektörflnde faaliyet gösteren binleTce kuruluşun toplam kapasite içindeki payı ) Sanayi Urünlerinde pazar hakimiyeti I Sanayi envanteri yolunda bir eser İsteme Adresi: DÜNYA YAYINCIUK Adres: Narlıbahçe Sokak. No: 15 Cağaloğlnlstanbul Telefon: 520 54 00 C^Tf A 1001 ortur turizm suna«* rtYATlARI SBKTEtUH rnmnr tLAN • 1 Konya ve havalısi Maden Işçileri Sendikası LadikSarayönü/KONYA 13.8.1983. 2 Orta ve Doğu Anadolu Cevher lşçıleri Sendikası Divriği/SİVAS 13.8.1983. 3 tç Anadolu Bölgesi Maden tşçileri Sendikası Gülşehir/NEVŞEHİR 13.8.1983. 4 Batı Anadolu Maden lşçileri Sendikası Tunçbilek/TAVŞANLl 14.8.1983. 5 Kömür Satış ve Tevzii Müessesesi lşçileri Sendikası ANKARA 14.8.1983. 6 Bursa ve Havalisî Maden lşçileri Sendikası BURSA 15.8.1983. 7 Kırka ve Havalisi Maden tşçileri Sendikası Kırka/SEYtTGAZİ 17.8.1983. 8 Eskişehir ve Havalisi Maden lşçileri Sendikası ESKİŞEHİR 17.8.1983. 9 Kure ve Havalisi Maden lşçileri Sendikası KÜRE 18.8.1983. 10 Doğu ve Güneydoğu Maden lşçileri Sendikası Güleman MADEN/20.8.1983. 11 Muğla ve Havalisi Maden lşçileri Sendikası Göçek/FETHİYE 21.8.1983. 12 Sorgun ve Yöresi Maden lşçileri Sendikası SORGUN 22.8.1983. 13 Gediz Bölgesi Maden lşçileri Sendikası GEDİZ 22.8.1983. Tarihlerinde 2821 sayılı yasa gereğince yaptıkları Olağanüstü Genel Kurullannda sendikamıza şube olarak iltihak etmişlerdir. Türkiye Maden tşçileri Sendikası (Strazburg Caddesl No; 7 ANKARA) ÇALIŞANLARIN SORULAR/SORUNLARI YILMAZ ŞIPAL | J ÜCRET HESAP PUSULASI 2869 Sayılı Yasa, tş Yasasının "Ücret Hesap Pusulası"na il kin 30. maddesini de değiştirmiştir. "tşveren her ödemede işçiye iicret hesabını gösterir imzalı ya işyerinin özel işaretini taşıyan bir pusula vermek veya işçiı yanında bulunan deftere ücretle ilgili bu hesapları yine imz veya özel işareti altında kaydetmek zorundadır. Bu pusula veya defterde ödemenin giinu ve ilişkin olduğu ( nem ile fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel t: ücretleri gibi asıl ücrete yapılan her çeşit eklemeler tutarının vergi, sigorta primi, avans mahsubu, nafaka ve icra gibi her şit kesintilerin ayn ayrı gösterilmesi gerekir. Bu işlemler damga vergisi ve her çeşit resim ve harçtan muaft Yasa ile getirilen ve işçiye yukarıda belirtilen koşulları içe "Ücret Hesap Pusulası"nı vermeyen işveren veya işveren ve için "yedibinbeşyüz liradan otuzyedibinbeşyiiz liraya kadar a para cezası" verilecektir. Eski uygulamada ise "Ücret Hesap Pusulası"nı vermeyen veren veya vokıli için "250 liradan az olmamakttzerehafif p cezası" verilmesi öngörülmekteydi. 10 gün 9 geca rtar Cun.a kasin hareKat T A M PANStYON € MARMARkS MAR[^1 HOT«t ALAADDtM OTtl •iftNVft S» <f T M TIMT, T tjnl otobüs, Ortur Ikramları. wrvıt ve vergı flyatlartmıza 0aHhdlr Barbaruı BUIvarı,3S/S BnltttM T». 161 10 74 İSTANBUL 161 82 26 161 İi 61 TU .26105 örOr 337 Sl 07 kişiyi 2,5 milyon lira flolandıran 2'si kadın 5 kişilik bir şebeke yakalandı. Yapılan bir itıbar uzerine Bakırköy'de "Hakbulduk Ihracat ve tthalat Şirketf'ne bir baskın düzenleyen guvenlik kuvvetleri, çok sayıda sahte pasaport ve vize işlemlerinde kullanılan kaşeler ele geçirdiler. İşyeri yöneticileri Aydın Ataklı ve ortağı Ayten Ünbulduk gözaltına alındı. Sorgulama sonunda sanıkların yaklaşık 780 kişiye 150200 bin lira arasında sahte pasaport vizesi yaptıkları beliıiendi. Sanıklara müşleri sağlayan Uyas Balcı, Baltriye Ataklı ile Mahmut Acar da gözaltına alındı. Sanıklar hakkıııda yasal işlemlere başlandı.(Fotograf; Ali ALAKUŞ) 780 kişiyi dolandırdılar ^ZZ^ZİSfö >X< MT«* 4kl»lllk MWAN Muıua SATILIK Değirmendere Yüzbaşılarda denize 150 M. mesafede sigorta kredili sattlık daire. Mustafa Tataroğlu Kocaeli Tel.: 31660 \ . ,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle