27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/6 HABERLER 20 AĞUSTOS 1983 Davalarsoruşturmalar DİSK davası İllerde siyasi durum ve partiler Baştürk: Dilekçem tarafsızliğa gölge düşürücü olayları anlatmak için yazıldı Mahkeme, Baştürk'ün 7 giinlük hücre hapsi cezasına çarptırılmasına gerekçe olarak DİSK davası duruşmalannın disiplinini ve inzibatını bozan hal ve tavrının devam etmesini gösterdi İstanbul Haber Servisi DlSK davası yargılamasında, "reddi hakiıtı" isteminde bulunurken, mahkemeye hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanan Abdullah Baştürk, bir gün sonra, 4 ağustos tarihi ile aynı mahkeme tarafından yapılan disiplin yargılamasında 7 günlük hücre hapsi cezasına çarptırıldı. DlSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk, hakimin reddini isteyen tarafın yasa gereği bunu kanıtlamakla yükümlü olduğunu söyledi. "Dilekçemde gerçekleri anlatmaya çalışbm. Duruşma yargıcının tarafsızlığa gölge düşürücü tavırlannı yonım yapmadan aktarmaktadır" dedi. Abdullah Baştürk 3 ağustos günlü DİSK davası yargılamasında, tarafsız davranmadığı gerekçesiyle duruşma yargıcının reddini isterken mahkemeye hakaret suçundan verilen tutuklama cezası ile ilgili yargılama 1 gün sonra aynı mahkeme tarafından yapıldı. İKİNCİ TUTUKLAMA CEÎ'ASI DtSK davası yargılaması nedeni i!e î2 Eylül 1980'den itibaren 3 ayı gözetim altında olmak üzere tutuklu bulunan DÎSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk'ün disiplin suçundan aldığı ikinci tutuklama cezası ile ilgili 2 NoIu Askeri Mahkemede yapılan yargılamasında DİSK davasında "savaş hali" hükümleri uygulanmfsı nedeni ile, aynı hükümler r".çerii sayıldı ve bir avukatla .rıriiı edilmesine karar verildı. DİLEKÇE HUKUK VE USULE UYGUN Av. Ercüment Tahiroğlu, mahkeme heyetinin yargılama görevinden çekilmesini istediği ve mahkemede okuduğu yazılı dilekçesinde Baştürk'ün dilekçesinin hukuk ve usul kurallarına uygun, yasal ve haklı bir istemi dile getirdiğini söyledi. Mahkemenin hem Baştürk'ün dilekçesi ile ilgili olarak kendisini olayın mağduru ilan ettiğini, hem de bu suçtan Baştürk'ü yargıladığını belirterek, "Suçtan zarar gören kişl ve iddiacı yargılama makamında bulunamaz. Çiinkü bu durum yargılamanın tarafsızlığı ilkesiyle bağdaşmaz. Hiç kimse kendi davasında yargıç olamaz" dedi. Tahiroğlu, mahkemenin çekilme istemini kabul etmemesi halinde, Baştürk'ün dilekçesinde belirtilen gerekçelerle mahkemenin reddi isteminde olduklarını bildirdi. Mahkeme çekilme istemine uymadı. ReJ istemi ile ilgili olarak ise, gerekçeleri Baştürk'ün red istemi ile aynı olduğundan aynca karar almaya gerek olmadan, red kararı verdi. "YASAL HAKKIMI KULLANDIM" / Reddi hakim isteminde mahkemeye hakaret suçundan sorgusu yapılan Abdullah Baştürk, yasal hakkını kullandığını belirtti. Hakimin reddini isteyen tarafın, iddiasını kanıtlamak zorunda olduğuna işaret ederek, 353 sayılı yasanın 39 ve 42. maddelerine dayanarak, reddi hakim isterken, dilekçesinde gerekçelerini anlatmaya çalıştığını bildirdi. özetle şöyle devam etti: "Dilekçem tarafsızlığa gölge düşürücü gördüğüm olaylan anlatmak amacıyla yazılmıştır. Kışisel görüşlerimi belirtmekten cezasını gerekli kılacak herhanibaret olup, başkaca bir amacı gi bir davranışı olmadığını söyyoktur. Dilekçem duruşmanın ledi. Baştürk'ün dilekçesinin gidişatını bozma gayesine yöneokunmasının heyetçe bu tür bir lik değildir. Dilekçem mahkeme değerlendirmeye tutulduğunu (mehabetini) sarsmaya, ya da bildirerek olayların böyle olmasuçlamaya hiçbir şekilde yönelik dığına dair tanık dinlenmesini isdeğildir. Dilekçem, temsil edilen tedi. yargının yüceliğine, mahkeme MAHKEMENİN GEREKÇESt heyetine, ya da duruşma yargıcının kişiliğine yönelik değildir. Savcılık, Baştürk'ün disiplini Dilekçem objektif olarak duruşbozma gayesi ile hareket ettiği ma yargıcının tarafsızhğa gölge görüşünü bildirerek cezalandırıldüşürücü tavırlannı yonım yap . masını istedi. Tanık dinlenmesimadan aktarmaktadır. Olaylara ne gerek olmadığı kararına vadayalı, nedenler aktanlmadan, ran mahkeme, Baştürk'ü 7 gün353 sayılı yasanın hakimin redlük hücre hapsi cezasına çarptıdine ilişkin hakkı kullanılamaz. rırken, gerekçede özetle şöyle deDilekçemi her zamanki doğal, nildi: sakin tavrım içinde okudum. Ta"..Mahkemeye karşı uygun vırlanmda mahkemeye saygısız olmayan söz ve davranışlarda lık anlamında herhangi değişik bulunan kişi durumuna giren saveya tecavüzkâr yaklaşım olmanık Abdullah Baştürk'ün 353 samıştır. Böyle bir tavırda bulunyılı yasanın 143/3. maddesi gemak bir tarafa, bunu düşünmem reğince, DİSK davası duruşmabile mümkün değildir." lannın başlamasından bu yana Daha sonra söz alan Av. Erduruşmanın disiplinini ve inzibacüment Tahiroğlu da, reddi hatını bozan hal ve tavrının devam kim talebine ilişkin Baştürk'ün etmesi.. inzibati nitelikte olarak dilekçesinde "mahkeme meha7 gün hapis, tutuklu bulunan sabetini" bozacak bir uslup kullanığın işbu cezasının hücrede innılmadığını, Baştürk'ün disiplin faz olunmasına.." AdaııaVla SODEP'in listesîni beğenmeyen, HP'yi savunuyor MEHMET MERCAN ADANA Bir süre öncesine kadar Adana'da Türk Hava Kurumu işhanındaki bir büroda sosyal demokrat tabanda kendi adına yoklamalar yaparak tek başına çalışan belediye eski başkanı emekli kurmay albay Nuri Kormaz'ın Halkçı Parti'yi örgütleme yetkisi alması gerçekten bir "bomba etkisi" yaptı Adana'da. Daha önceleri Nuri Korkmaz'ın SODEP için yoklama yaptığmı sananlar adeta " ş o k e " oldular. Önceleri kendi başına, şimdilerde de artık bir parti adına "kolları sıvayan" Korkmaz'ın geçici çalışma yeri olarak kullandığı THK işhanındaki büro dolup dolup taşıyor. İşhamnın kahvecisi, denilebilir ki artık yalnızca "Halkçı Partililer için" demlik kaynatıyor. SODEP'İN ŞANSSIZLIĞI SODEP Adana'da şanssız başladı göreve. Daha ilk gününde adı il yönetim kurulu arasında açıklanan Kimya Mühendisi Mehmet Azizoğlu'nun istifa ettiğini sert bir dille bildirmesi bu partiyi daha başında sendeletti. Hele yönetim kuruluna seçilenlerin bile birbirlerini tanımadıklarını sohbetlerde belirtmeleri, bu partiye karşı duyulan sempatiyi iyice azalttı. İşte SODEP kesimindeki bu olumsuzlukları şimdilerde, Halkçı Parti çok iyi kullanıyor. Halkçı Partinin kuruluşundan sonra daha bir hareketlenen Adana politik kulisinde SODEP yeniden gündeme geldi doğal olarak. Özellikle sosyal demokrat kesimde görülen hareketlenmede daha çok iki kadronun karşılaştırılması yapılıyor. Daha başlangıçta SODEP'in listesini beğenmeyenler, tepki gösterenler, bu yargılarını pekiştirmek için Halkçı Parti'nin listesini savunmayı yeğliyorlar. Üstelik SODEP yönetiminde süregelen suskunluk da çeşitli söylentilere ve yorumlara yol açıyor. Kimine göre, SODEP içinde uyuşmazlık çıkmış. Kimine göre süregelen SODEP İl Başkanı Yalçın tepkiler üzerıne Genel Merkez yönetimi değiştirmek için fırsat kolluyormuş. Ve daha neler, neler... 31 Temmuz günü açıklanan SODEP Yönetim Kurulunun toplanıp görev bölümü yapmaması, merkez ilçe örgütünün kuruluşunun gecikmesi, 15 günlük süre içinde hiçbir konuda bir açıklama yapılmaması hep aleyhine işleniyor SODEP'in... Tüm bunları kastederek tl Başkanı Dr. Muhittin Yalçın'a: SODEP'te neler oluyor?, diye sorduğumuzda şu kısa yanıtı verdi. SODEP'te birşey olduğu yok. Arkadaşlarımızla birlikte çahşıyoruz. Söylentilerle, dedikodularla uğraşacak zamanımız yok. Gerektiği zaman kamuoyuna açıklamalarımızı yaparız. Herkes bizimle uğraşıyor. Biliyoruz. Ama biz işimizle meşgulüz... DOGRU YOL MESAFE ALDI Adana'da kurulan partiler arasında en hızlı Doğru Yol Partisi gelişti. Kuruluşunun daha haftasında hemen hemen tüm ilçelerde örgütlendi. Üstelik seçim hazırlıklanna bile başladıkları söyleniyor. Bu partinin kısa süre içinde bu kadar hızlı gelişmesi "gençlerin ağırlığı"na bağlanıyor. MDP İl Başkanı Ercan ANA.P İl Başkanı Barlas DPT müsteşarı olduğu zamanlarda bir Amerikan firmasına hazırlatılan proje üzerinde çok duruyor. Adana ilinin büyük şehirler kapsamına ahnmasını ve devlet yardımı görmesini savunuyor. Yeni kurulan partilerdeki yeni yeni isimlere henüz yurttaşlar alışamadı. Bir partinin isim listesi açıklanınca hemen herkesin ilk tepkisi "tanınmış hiç kims<: yok" biçiminde oluyor. Bu yargı bazan partilerde görev almış kimseleri de etkiliyor. "Suçlamalar kanıta dayunmıyor" lstanbul Haber Servisi TİP davasının 8 ağustos tarihli oturumunda savunma yapan Erşen Şansal, suçlamaların herhangi bir kanıta dayanmadığını belirterek, "Biz demokrasinin vazgeçilmez savunuculan olarak onun tahrip edilmesine sürekli karşı çıktık" dedi. Erşen Şansal, mahkemeye verdiği 13 sayfalık savunma metninde mütalaanın özünde iddianameden pek farkı olmadığını ileri sürerek, dava süresince dava dosyasına delil katılmadığını, soruşturmanın genişletilmesi konusunda bir istekte bulunulmadığını, dava acıldığındar» beri delilsiz olan dosyanın hâlâ delilsiz olduğunu söyledi. Iddianamenin hukuki belge niteliğinden uzak olduğuna değinen Şansal iddianamede "Bir avuç bolşevik Rus hayranı", "Sovyetler'e uşaklık yapmak" gibi sözlerin bulunduğuna değinerek sözletîhe"şöyle devam etti: "9u sözler davada hiçbir şeyin delili olmaz, hiçbir şeyi kanıtlamaz. Bunların kanıtlayabilecegi tek şey iddianamenin zihniyetidir. Bu zihniyet ise TİP davasının hangi görüşlerle mahkeme önüne getirildiğinin göstergesi olarak kendisini ele vermektedir." Şansal, bir suç olgusu bulunulamadığını bu koriunun davanm temel çıkmazlarından biri olduğunu belirterek "Eğer iddia edilen suçluluk partinin kuruluşuna ve kuruluş belgelerine dayandınlırsa, o zaman partinin yasal kuruluşunun kanıtlanmış olduğu, bununla ilgili resmi makamların onayının anlamı ve öneminin ne değer taşıyacağı izahsız kalacak, eğer diğer faaliyetler suçlamanın hedefi olursa tüzttk ve program aykırılığı saptanmış bir faaliyet ya da herhangi bir kanıt bulunması mümkün olmayacaktır" dedi. Şansal, "Daha önce TİP hakkında neden dava açılmadığı" sorusunun hem bu iddianamede, hem de 12 Mart döneminde parti hakkmda açılan davanın iddianamesinde sorulduğunu ileri sürerek, aynı cümle kullanılarak sorulan bu sorunun yanıtını kendilerinin veremeyeceğini, bu soruya devletin yargı kurumlarının, adli, idari makamlarının ne yanıt verdiğini bilmediklerini söyledi. Şansal, daha sonra sözlerini şöyle sürdürdü: "Şimdi 1012 yıl öncesi, biraz da olsa net görülebilmektedir. Ülkeyi 12 Mart ortamına olduğu kadar, 12 Eylül ortamına getirenlerin arasında da biz Türkiye İşçi Partililer asla olmadık. Tam tersine demokrasinin vazgeçilmez savunucuları olarak onun tahrip edilmesine sürekli karşı çıktık ve bunun davacısı olduk" İDDİANAMELER Bu iddianamede sadece 12 Mart döneminin iddianamesinden satır satır alıntıların bulunmadığına, DlSK davası iddianamesinden de alıntılar olduğuna değinen ve bu konuda örnekler veren Şansal, "iddianamemizin başlangıç kısmında" sözlerine kadar aynen alınan bölümler olduğunu belirterek "Bu bölümler herhalde şayanı itibar olmalarının bir sonucu olarak, gene aynı savcının hazırladığı bir başka iddianamenin, Barış Derneği iddianamesinin ve hatta mütataasının sayfalarını da genişçe kaplamıştır" dedi. Bu davaya yalnızca Anayasa Mahkemesi'nin bakmakla yükümlü olduğunu daha önce söylediklerini, kendilerinin TCK'nun 141. maddesinden yaı;gılandığını hatırlatan Şansal, "Askeri Savcılığın suçlama yöntemi, suçlamalanna konu yaptığı TİP'in eylemlerinin ne suı'etle hangi suçu oluşturduğunugeçerli bir bağ kurarak açıklamaya yeterli olmamakla. Bu suretle de suçta kanunilik ilkesi bertaraf edilmektedir" dedi. TİP davasında Erşen Şansal: Orgütlenme işlerini bitirmiş gibi görünen Doğru Yol'cular şimdi artık bekliyor. Geçtiğimiz günlerde Adana büromuzu ziyaret eden İl Başkanı Iktisatçı Mustafa Kasımoğlu, "Bekliyoruz. 21 Ağustos yalnız bizim için değil Türk siyasal hayatı için de önemli bir gün. İnşallah vatanımız ve milletimiz için hayırlı bir sonuç getirir. Hayırlısı ne ise o olsun." dedi. Yalnız Doğru Yol'cular değil bekleyen. MDP'DE BEKLEYİŞ Çok hırslı bir biçimde Adana politik yaşamına giren, ancak daha sonra her nedense duraklamaya giren MDP'liler de bekliyor. Yeni politikaya atılmış kimseler, öncelikle birlikte görev yapacakları arkadaşlarını tanımaya uğraşıyorlar. Bu davranışları, kendi aleyhlerine de oluyor MDP İl Başkanı Ahmet Cev bazan. Hemen her dönemde tadet Ercan iktidara talip bir par nınmış politikacılara alışmış'* ti olduklarını tekrarhyor. Ada Adanalılar, aynı listede yer almışv na'da cumhuriyet savcılığı yap kimselerin birbirini tanımamalatıktan sonra ayrılarak avukatlık rını, birbirlerini başkalarına soryapmaya başlayan Ercan, millet malarını kesinlikle hoş karşılaivekili adaylarında ehliyet, hizmıyor. Nitekim Adana'da ilk1" met aşkı ve yapıcı ruh niteliklekurulan MDP de, daha sonralan ri arandığını da sık sık kurulan SODEP de ilk etapta iyi tekrarhyor. puan toplamadılar bu yüzden. ANAP'IN ÇALIŞMALARI Birbirlerini başlangıçta tanıAnavatan Partisi seçim önce mayan üyelerden oluşturulan bu si çalışmalarında Adana'nın iki partiye, aradan zaman geçimar durumu, altyapı sorunları mesine karşın henüz kimse ısınagibi konuları ortaya çıkaracak madı. Ve sanıyoruz ki bu iki pargibi görünüyor. ANAP İl Başka tinin de en büyük rakipleri şimnı Ledin Barlas, Turgut Özal'ın dilik yine kendileri oluyor... Diyurbakır'da MDP ^ bosyal Uemokrası tfartısı nı goruyor ZİYA AKSOY DİYARBAKIR Temmuz ayı ortalarına kadar durgun geçen siyasal hava, sıcaklarla yarışırcasına ısındı, sıcaklar arttıkça partiler de örgütlendi, partiler örgütlendikçe uzun süreden beri siyasete ilgi duymayan halk arasında, çayhane, kahvehane ve park, bahçe gibi yerlerde partiler konuşulmaya başlandı. Önce sağ partiler örgütlendi, MDP ve ANAP. Daha sonra da SODEP ve HP. MDP Diyarbakır'da ilk örgütlenen parti MDP oldu. Kuruluş çalışmalarını Genel Merkez Teşkilat Başkanı ve Zonguldak eski milletvekili Feyzi Fırat yönetti. İl Başkanlığına da emekli eğitimci Mahmut Altınakar getirildi. Altınakar, 1926 doğumlu, Çınar ilçesinin Altınakar köyünde doğmuş, ilk ve orta öğretimini Kütahya'da tamamiadıktan sonra Bağdat Üniversitesi Hukuk ve Siyasal Ilimler Fakültesi'nin Siyasi llimler Bölümünden mezun olmuş, aynca Ankara Eğitim Fakültesi, Eğitimin Sosyal ve Tarihi Temelleri bölümünde çalışmalar yaparak burayı da bitirmiş, 19461957 yılları arasında Demokrat Parti Çınar ilçe başkanlığı yapmış. 26 yıl ara verdikten sonra MDP Diyarbakır İl Başkanhğı ile yeniden siyasal yaşama atıldı. Çiftçilik yapıyor. Mahmut Altınakar ile MDP'nin Gazi Caddesi'ndeki Beyazıt İş Han'ında kiraladıkları parti merkezinde konuşuyoruz. Görüşlerini şöyle açıkhyor: "Partimiz yeni bir kuruluş olması sebebiyle başlangıçta her ne kadar tabanının olmadığı iddiası ileri sürüldü ise de, kazalarda teşkilala aldığı kişilerini, geçmişteki partilere oy teşkil eden tanınmış ve tecrübeli arkadaşlardan teşekkül ettirdi, hatta vaktiyle mahalli sebep ve geleneklerle biribirinden ayrı istikametlerde çalışan grupları aynı çatı altında toplamak mazhariyetine de kavuşmuş bulunuyonız. Partimiz, çok kısa zamanda merkez ilçe dahil on ilçede resmi evrakı tekemmül ettirerek teşkilatını kurmuştur. Gerek teşkilat olarak gerekse partinin hedef ve programı bakımından yalnız Diyarbakır'da değil, bölge olarak büyük bir rağbet ve sempati ile karşılaşıyoruz. Teşkilatını kurmadığımız kazalardan Lice ve Dicle listelerini dikkatle inceliyonız, kırgınlık ve küskünlüklere yer vermemek için böyle davranıyoruz, bu iki kazadan epey liste geldi, 24 ağustosa kadar en iyi şekliyle bu iki kazanın de teşkilatını kuracak ve teşkilatlanmayı il çapında tamamlamış olacağız" Altınakar'a " 6 kasım seçimli kesimden çok kimse ile temas kurup görüşlerini almak durumunda bırakmış. Sonunda inşaat Mühendisi Talat tnanç başkanlığındaki kurucu liste açıkIandı. Ancak, dalgalanma durmamış, kurucu kurula alınmayanlardan bazıları Genel Merkez'e kadar giderek itirazlarda bulunmuşlar. Daha sonra liste bir iki değişiklikle onanarak kesinleşti. SODEP 11 Başkanı Talat İnanç'm iki doğum tarihi var, öyküyü de şöyle anlatıyor" 1946 yıhnda Bismil'in Boyacı köyünde doğmuşum. Köyümüzde o zaman okul bulunmadığı için köy hocasından Kuran okumayı ve bu arada askerdeyken okuma, yazma öğrenen ağabeylerimden alfabeyi sökmeyi ve kısa bir süre içerisinde okuyup yazmayı öğrendim. 1956 yılında kent merkezinde oturan dayımın evine gelerek ilkokula başladım, okuma yazmayı bildigfmden ilkokula ikinci sınıftan başlatddım. O zaman babam okuldaki sınıfıma göre bana 1948 doğumlu bir nüfus kâğıdı çıkardı." tnşaat mühendisi olan Talat tnanç çeşitli kamu ve özel kuruluşlarda çalıştıktan sonra altı yıldan beri de müteahhitlik yapıyor, Inanç "Parti çalışmalan ne durumda?Seçimlerle ilgili önseziniz nedir?" biçimindeki sorumuza şu yanıtı verdi: "Partimiz yasa gerekliliklerini yerine getirip seçime girmeye hak kazandığı takdirde, etkin ve nitelikli aday listesi ile Diyarbakır'dan 4 milletvekilini garanti çıkanr, beşinci olası. Bu kanıya halkın gösterdiği yakın ilgi ve yönelim nedeniyle varmış bulunmaktayım, şu anda geniş ve güçlü bir taban oluşmuştur. Halk partimize üy« olmak için adeta sıraya girmi; durumda. Diğer iki veya üç milletvekilliği de tahminime gör« Doğru Yol Partisi kurulur da seçime girerse, ikisini bu parti alır, aksi durumda MDP bir, ANAP bir olmak üzere paylaşabilirler, biri ortada kalır ki, dediğim gibi SODEP'in olabilir." Bugüne dek 8 ilçede parti örgütünü kurduklarını söyleyen Talat tnanç 24 ağustosa kadar diğer dört il çede de örgüt kurma çalışmalarını tamamlayacaklarını söylü yor. DİĞER PARTİLER Halkçı Parti ile Doğru Yol Partisi henüz kesinlik kazanmadılar, ancak bu yazıya başladığımız sırada Halkçı Parti'nin, Türk tş 7. Bölge temsilcisi Kadir Narin'e partiyi kurma yetkisi verdiği öğrenildi. Barış Derneği davasında Gençay Şaylan: Mütalaa barış hareketine karşıt görüşün ifadesidir İstanbul Haber Servisi Barış Derneği Davasının 15 ağustos tarihli oturumunda savunmasını tamamlayan ODTÜ eski öğretim üyesi Gençay Şaylan, mütalaanın esas olarak bir siyasi belge olduğunu ileri sürerek, "Mütalaa TUrkiye ve dünyadaki barış hareketine karşıt görüşün ifadesidir" dedi. Şaylan, mahkemeye verdiği 21 sayfalık yazılı savunma metninde, iddia makamının hakkında TCK'nın 141/1. maddesinin uygulanmasını istediğini, ancak bu suçun nasıl işlendiğinin belirtilmediğini söyledi. Mütalaa'nın siyasi belge olduğunu, savunma olarak yapabileceği tek şeyin siyasal suçlamaya, siyasal olarak yanıt vermek olduğunu bildiren Şaylan, sözlerine şöyle devam etti: "Mütalaa belli bir siyasi görüşün, TUrkiye ve dunyadaki barış hareketine karşıt görüşün ifadesidir. Karşıtımız ya da eski deyimiyle muanzımız olan bir siyasi görüş, olağanüstü dönemin koşullanndan yararlanarak hakkımda büyük bir ceza tespitini gerçekleştirmek amacındadır. Bu nedenle geniş kapsamlı bir tartışma adeta bir siyasi hesaplaşma gündeme gelmiş bulunmaktadır." Şaylan, savcının yasal görevlerinden birinin sanıklar lehine delil toplamak olduğunu, ancak bu davada böyle bir şeyin söz konusu olmadığını belirterek, "İddia makamı için benim ya da bizlerin suçluluğu, suçsuzluğu önemli değildir. Biz ona göre siyasi bakımdan zararlı kişileriz. Bu nedenle de mutlak olarak başımızın ezilmesi gerekmektedir" dedi. MARKSİST GÖRÜŞ KAVRAMI Mütalaaya yanıt vermenin ister istemez bir siyasi tartışma biçiminde olacağına değinen Şaylan, mütalaadaki, "Marksist barış kavramı"nın iddia makamınca şu şekilde tanımlandığmı açıkladı: "Antikomünizm Marksist barışın karşıtıdır. Ve liberal sistemler mevcut oldukça banş (Marksist) tesis edilemeyecektir. tddia makamı buradan kolayca bir çıkarma yapmakta ve bizlerin Marksist banşı savunduğumuz rafından bu ve benzeri istemlerin dile getirildiğini bildirerek, şunları söyledi: "İddia makamının Sovyet yanlıhğı suçlaması Türkiye'de yerleşik bir tabuyu kullanmak ve olağanüstü dönemin koşullanndan yararlanarak bizleri kamu vicdanında mahkum etmek amacına yöneliktir. Buna bağlı olarak da yine olağanüstü dönemlerde çok yoğun bir biçimde kullanılan TCK'nın 141'i karşımıza çok ağır bir tehdit olarak çıkarılmış bulunmaktadır." Şaylan, bir bilim adamı olarak barış hareketi içinde yer aldığı, sol eğilimli olduğu konusunda bir izlenim yaratılarak TCK'nın 141. maddesine giren bir suça itileceğine dair karine oluşturulmaya çalışıldığını bildirdi. Böyle suçlama ya da izlenim yaratılmasının haklı olmayacağını savunan Şaylan, savunmasını şöyle sürdürdü. "Banş, insani bir istek olmaktan çıkmış bir zorunluluk haline gelmiştir. Bugün insenlık, varlık yokluk karannı vereceği noktaya gelmiştir. Bu bakımdan nükleer silahsızlanma meselesi ve banş hareketi şu ya da bu ülkenin bağımlıhğında bir girişim olarak yorumlanamaz. Bizim, banşçdar olarak karşıt görüşteki muarızlanmıza önerimiz bu meseleleri açıkça tartışmak ve kısa dönemli siyasal çıkarlann etkisinde kalmadan değerlendirmektir. Bu tartışma her yerde yapılmaktadır." Barış Derneği üyesi ve yönüticisi olarak kendisinin hemen hemen bütün ülkelerde örneği görülen tartışmalar dışında birşey yapmadığını bildiren Şaylan yazılı savunmasını şöyle tamamladı: "Bana göre Barış Derneği davasının özellik arzeden yönü, Türkiye'ye yabancı ve henüz ülkemizde pek bilinmeyen, tartışdmayan konulan kapsamış olmasındandır. Davanın özelliği bundan kaynaklanmaktadır. Siyasi tartışmanın yargı organları önünde yapılması bence doğru değildir. Ancak, çok ağır bir ceza talebiyle karşı karşıya bulunuyoruz. Ve tek güvencem, tek sığınağım adaİPti gerçekleştirmek göreviyle yükümlü bulunan heyetinizdir." SODEP İl Başkanı tnanç lerinde partiniz ve diğer partiler nasıl bir sonuç alabilir? tahminde bulunabilir misiniz?" biçiminde yönelttiğimiz soruya "gerek milletvekili gerekse oy toplamı bakımından partimizin ekseriyeti teşkil edeceğine ve en büyük parti olacağına inanıvorum, diğer partilerden SCDEP'i rakip görüyorum, ANAP bazı oylarımızı azaltmakla beraber, sol görüşü temsil eden partiler rakip olacaklar, onlarla yarışacağız" yanıtını veriyor. ANAVATAN ANAP 11 Başkant Cevdet Karakurt 33 yaşında, eski adıyla Ankara tktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'nden mezun, yedek suoayhktan sonra ticaret yapmaya başlamış, o zamandan beri de bu uğraşını sürdürüyor. Kendisiyle Dağkapı'daki mağazasında görüşüyoruz, parti il merkezi için Inönü Caddesi'ndeki çıkmaz sokakta yer tutmuşlar, tabelayı da asmışlar, ancak burayı yetersiz bulduklarını söylüyor Karakurt, "Tek katlı, bahçeli, havuzlu bir yer arıyoruz, bulduğumuzda oraya taşınacağız" diye ekliyerek "ANAP olarak hiç bir mirasın takipçisi değiliz, millete hizmet için göreve talibiz, açıklanan teşkilat listelerinden de anlaşılacağı gibi par'imiz ne bürokratlar ve ne de aristokratlar partisidir, halkın kendi partisi, milli iradenin partisidir. Milletimize kardeşlik havası içerisinde hizmet götürerek, millet ve devleti birbirine daha da yaklaştırmak ana görevimiz olacaktır. Biz, bu prensiple yola çıktık. Partimize il çapında ilgi ve teveccüh büyüktür, şu ana kadar merkez ilçe dahil on ilçede teşkilatlanmayı tamamladık, iki ilçe ile de temaslarımız sürüyor, önümüzdeki günlerde buralarda da teşkilat kurarak teşkilatını tamamlayan ilk parti olacağız." diye konuşmasını sürdüren Cevdet Karakurt 6 kasım seçimleri MDP tl Başkanı Altınakar ŞAYLAN Bugün insanlık. varlık, yokluk karannı vereceği noktaya gelmiştir. için aynı zamanda liberal sistemlere karşı olduğumuzu da iddia edebilmektedir." Şaylan bir Marksist barış kavramından söz edilebilse bile iddia makamının konuyu saptırdığını, Barış Derneği'nin sözünü ettiği barışın böyle bir barışla uzaktan yakından ilgisi olmadığını belirterek şunları söyledi: "Bizim savunduğumuz barış deterministik bir toplumsal değişim sürecine bağlanmamıştır. Şu anda içinde yaşadığımız çağda zorunlu hale gelen bir kavram olarak ele alınmaktadır. Barışın sağlanması için bize göre toplumsal değişmeler gerekli değildir. Aksine bizim savunduğumuz banş anlayışı birbirinden farklı toplumsal yapıya sahip sistemlerin bir arada bulunması noktasına dayanmaktadır. Banş düşüncesiyle yakından ilgili detant kavramı da aynı temele dayanmaktadır. Böyle bir banş anlayışmın bütün toplumlann sosyalist olduktan sonra tesis edilecek banş anlayışı ile hiçbir ilişkisi yoktur." Barış düşüncesinin, çağdaş barış hareketinin bugün dünyada varlıklan yadsınamayacak olan kapitalist ve sosyalist toplum düzenlerinin bir arada bulunmasından yana olduğunu ileri süren Şaylan, "Eğer bir siyasal düşünce, örneğin kapitalist ya da sosyalist sistemi gayrimeşru sayıyorsa, o sistemin dünya yüzünden kalkması gerektiğini düşünüyorsa bu sistemleri meşru sayan banş hareketine karşı olmaması mümkün değildir. Işte mütalaanın temel aldığı siyasal görüş budur" dedi. DÜNYA BARIŞ KONSEYİ Şaylan, mütalaada Dünya Barış Konseyi'nin SSCB yanlısı sayıldığını, Barış Derneği'nin SSCB yanlıhğı ile suçlandığını, NATO'dan, CENTO'dan çıkılması, Akdeniz'den yabancı üslerin çekilmesi, TCK'nın 141 142. maddelerinin kalkması, nötron bombasına karşı çıkılması gibi derneğin savunduğu görüşlerin Sovyet yanlılığının göstergesi olarak kabul edildiğini belirtti. Şaylan, derneğin bu istemlerinin Sovyet yanlıhğı ile ilgisi bulunmadığını dünyanın her yerinde değişik kuruluş ve kişiler ta ANA.P İl Başkanı Karakurt hakkındaki önsezisini de şöyle açıkhyor: "Bilindiği gibi Diyarbakır 7 Milletvekili çıkarıyor, gerçi şimdiden seçimler hakkında tahminlerde bulunmak erken olmakla birlikte bugün için seçim kanununda aranan şartları yerine getirmiş bulunan iki parti içerisinde ANAP'ın 5 milletvekilinin üzerinde şansı vardır. MDP'nin 2 veya hiç olabilir. Eğer ileride kanuni şartları yerine getirebilecek Uçüncü bir parti olursa ki bu SODEP olabilir. O zaman ANAP ile SODEP arasında yarış olacaktır. Halka inebilen bu yarışı daha iyi götürecektir." SODEP Diyarbakır'da örgütlenen üçüncü parti SODEP oldu. Genel Merkez'den görevlendilerek Diyarbakır'a gelen Çetin Remzi Yüregir ile Gündüz Pamuk, yaklaşık bir haftalık çalışmadan sonra merkez örgütünü kurabildiler, partiyi burada kurmak isteyenlerin çokluğu, onları çeşit "İllerde siyasi durum ve partiler" isimli dizideyer alan bu yazılar, MGK'nin SODEP ve DYP'nin son bildirdikleri kurucularla ilgili veto kararlarmdan önce yazılmıştır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle