27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 AĞUSTOS 1983 • • • * HABERLERİN DEVAMI CUMHVRİYET/U Maça bağırmak için gidiyorlar Bu araştırma nasıl yapıldı? Dünyanm pek çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de "futbol takımı taraftartığı" çok yaygın bır olay. Sosyolojik ve psikolojik çok çeşitli nedenlerle açıklanabilecek "takım taraftarlığı" toplumumuzun önemli bir kesimi için büyük değer taşıyor. Bazen futbol takımlart arasmdaki rekabet, bu kesim için ulkenin çeşitli politik veekonomik sorunlanndan daha ilgi çekici olabiliyor. Futbol takımı taraftarları kimlerdir? Yaşları, meslekleri, beğenileri nedir? Futbol takımı taraftarlığından ne gibi bir tatmin duymaktadırlar? Takım taraftarlığında koyuluğun dereceleri var mıdır? Takım taraftarları gazete okurlar mı? We tür mü'zik dinlemeyi yeğlerler? Tüm bu açılardan farklı takımların taraftarları arasında ne gibi benzerlikler, ne gibi ayrılıklar görülür? Bu ve bunun gibi ilgi uyandıran soruları aydınlatmak amacıyla %azetemizin Spor ve Araştırma Servisterinin, en eski futbol takımlanmızın beşiği olan tstanbul'da ve %eleneksel "üç büyük" takımımızın taraftarları arasındayaptıkları araştırmanın sonuçlarını sunuyoruz. Petrol boru hattı zarar görecek (Baştarafı 1. Sayfada) ğu ortaya çıktı. Dünya kamuoyunun görüşü ve siyasi gözlemcilerin yorumu da bizim bu değerlendirmemizle aynıdır. Kanımızca bu hareket Saddam'a siyasi yönden ağır bir darbe olmuştur. Kuvvetlerini batıya ve güneye gönderip kuzeyini boş bıraktığı için, belki ona güvenliği açısından yarar sağlamıştır ama siyasi prestiji açısından ağır bir darbedir. Soru Türkiye kontrolsüz gruplann sınır tecavüzlerinde bulunup can ve mal kayıplan yarattığı ve bunlann önlenmesi nedeniyle bu harekata giriştiğini açıkladı. Yani soz konusu olan Türkiye'nin kendi sınıriannın ve toprak bütünlüf ünün korunması idi.. Azizi Bunun normal biçimi, topraklarına tecavüzde bulunulan devletin, mütecavizlerin harekete geçtiği topraklardaki devlete bu tecavüzlerin önlenmesi için başvurmasıdır. Soru Ancak, Türkiye bu amaçla Irak'a başvurdu. Üstelik, bu harekat için Irak onayını bildirdi. Azizi Bizce, Irak'ın bu onayı verdiğini harekâtın başlamasından birkaç gün sonra ilan etmiş olmasından ve bu durumdan tedirginlik duymasından, böyle bir onayı vermeye mecbur kaldığını anlıyoruz. Soru Savaştaki son gelişmelerin gerek Türk yönetiminde gerekse kamuoyunda yarattığı duyarlığı gözonune alıyor musunuz? Hac Umran operasyonundan sonra Şeyh Rafsancani KerkükYumurtalık petrol boru hattının devre dışı bırakılabileeeğini söyledi ve bu sözler Türkiye'de büyük duyarlık yarattı.. lar elde ediyor. Aynca, bu petAzizi Biz, sadece Türkiye rol boru hattından Türkiye'nin ile değil, bizimle husumet halin tükettiği petrolün bir bölümü de olan bütün komşularımızın sağlanıyor. Dolayısıyla, bu boçıkarlarına saygı duyuyoruz ve ru hattının devre dışı bırakılması bu çıkarlan gözönünde tutuyo otomatik olarak Türkiye'de etruz. Ama bize empoze edilen bu kisini hissettirir ve Türkiye'nin savaşta hakiarımızı korumakta iktisadi çıkarlarını ilgilendirir. Azizi Şimdi Türkiye ile ve Irak'm çıkarlarına darbe indirmekte kararlıyız. Bununla lran'ın iktisadi ve ticari ilişkilebirlikte başka Ulkelerin çıkarla ri çok iyi, çok üst düzeydedir. rına zarar vermemekte de karar Biz bu ilişkileri daha da geliştirmek istiyoruz. Bu iyi iktisadi ve lıyız. Ayrıca, bu savaştan ötürü, ticari ilişkilerimizin daha da ust Türkiye'nin ulusal egemenlik ve düzeye çıkacağı inancındayız. toprak bütünlüğünün zarar gör Bu ilişkilerin daha da gelişmesi, memesini gözönünde tutuyoruz. Türkiye'nin olumsuz etkilenmeBoru hattına gelince, bizce ve sini de telafi eder. işaret ettiğiniz Rafsancani'nin Soru Türkİran iktisadi ve sözlerine dayanarak, bu boru ilişkilerinin çok Ust düzeyde olhattmı TürkIrak ortak boru duğu biliniyor. Bu yılın ilk bcs hattı olarak görmediğimizi söy ayında Türkiye'den tran'a yapılemeliyim. Bizce, bu boru hattı lan ihracat tutan 445 milyon doIrak'ındır. Sadece Irak'tan pet lar. Irak'a ise sadece 80 milyon rol taşıyıcısıdır. Örneğin, kam dolar. Ayrıca savaş süresince yonlar Türkiye'den tran'a mal Irak, Türkiye'den ithalatını yüztaşıyorlar. Petrol boru hattı da de 77 oranında kısmış, buna karbir nakil aracıdır. Bu konu siyasi şılık Türkiye'nin İran'a ihracabakımdan Türkiye'nin çıkarları tında yüzde 300 artış var. tran, na aykırı bir durum yaratmaz. Türkiye'nin ihracat ve ithalatınOnunla ilgili değildir. da birinci sırada. Irak ihracatta Soru Ancak, Türkiye bu dokuzuncu. Manzara çok açık. hattın topraklarından geçmesi Ama benim üzerinde durduğum nedeniyle bir takım mali olanak petrol boru hattı devre dışı kalırsa ne olacak? Azizi Bunun için elimizden geleni yapacağız. Soru Türkİran ilişkilerinin (Baştarafı 12. Sayfada) geleceğini nasıl görüyorsunuz? ması beklenmektedir. Aradaki eğer varsa purüzlerin SORU 1982'de hububat yakın vadede aşılabileceğine inaüretimi 17.5 milyon ton, 1981'de nıyor musunuz? ise 17 milyon ton olmuştu. DPT Azizi Eğer Türkiye'nin ise bu yıl 15.6 milyon ton olarak İran'a ilişkin siyaseti bugune katahmin ediyor. Siz kesin bir ra dar olduğu gibi devam ederse, kam verebilir misiniz? önceden belirttiğim gibi, dostluk YANIT Bakanhk olarak ve yakınlaşma da devam edecek. üretimin 1981 ürününe eşdeğer Bu da bolgede barış ve yumuşama sağlar. Bölge halklarının yaolması tahmin ediliyor. rarınadı.. Ben, geleceği, eskisiSORU Türkiye'nin hubu ne oranla daha iyi goruyorum. bat üretiminin önceden tahmin edememesi sanırım olumsuz sonuçlar meydana getiriyor. Bu konuda bakanhk olarak yapılan ça (Baştarafı 1. Sayfada) lışmalar hangi aşamadadır? ve yonetmelik hukümlerinı yeriYANIT Diğer tarımsal ne getirenlerin Bakanlık tarafınürünlerde ve hububatta ürün dan yeniden değerlendirileccğini tahminlerinin yapılmasında kul bildirdi. Kültur ve Turizm Bakanı IIlanılanobjektif metodların yaygınlaştırılması sağlanmaİcta, han Evliyaoğlu'nun açıklamasıuzun tahminde "uydulardan fay na göre turistik işletme belgeledalanma" tekniği konusu üzerin ri iptal edilen gazinolar şunlar: Istanbul'da; Cumhuriyet Gade, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu ile işbirliği zinosu, Bebek Park Gazinosu, yapılarak, Bakanlığımızda bu Regine Gazinosu, Yeni Hydrogünden umut verici sonuçlara mel Gazinosu, Pembe Koşk Gaulaştığımız bir araştırma yürü zinosu, Copacabana Gazinosu, tülmektedir. 1984 yılı sonunda Çakıl Muzikhol Gazinosu, Bearaştırma çalışmalarının sonuç bek Aşiyan Gazinosu, Deniz Galanması amaçlanmaktadır. Öte zinosu, Hisar Gazinosu, Beyaz yandan, bu alanda yapılan öl Saray Gazinosu, Caddebostan çümlerle birlikte, meteorolojik Gazinosu, verilerden gidilerek urün tahminAnkara'da; Başkent Gazinoleri de karşılaştırılmaktadır. su, Klup llhan Feymap, .Kpşk Gazinosu, Lalezar Gazinosu, SORU Uygulamaya soku Tuna Gazinosu, Şehrazat Gazilan 2. ürün projesi başarılı olmuş nosu, Sergen Gazinosu, Karavan mudur? Soya için de bu başarı Gazinosu, Canbaba Gazinosu, İzmir'de; Ada Gazinosu, Nusözkonusu mudur? mune Gazinosu, Şirin New York YANIT 1982 yılında uygu Gazinosu, Gol Gazinosu, Kubalamaya konulan 2. ürün tarımı na Gazinosu, araştırma yayım projesi amaçları Adana'da; Yıldız Gazinosu, arasında yer alan, iklim ve top Kuyubaşı Gazinosu, rak koşullarına uyumlu uretim Antalya'da; Roma Gazinosu, tekniklerinin yaygınlaştırılması, Hisar Gazinosu, üreticimize makina, gübre, üstun Bursa'da; Taylan Gazinosu, nitelikli tohumluk gibi girdilerin Koşkum Gazinosu, kullanıiıp benimsetilmesi ile ilgili Çanakkale'de; Lodos Gazinoolarak, bakanlığımızın çalışma su, ları hedeflerine ulaşmış Eskişehir'de; Reglator Gazibulunmaktadır. nosu, Koşkum Gazinosu, 1983 yılında proje sahasına İçePde; Buyuk Akdeniz GazinoMuğla, Balıkesir, Denizli, Mar su (Mersin), Kocaeli'nde; Koruk Gazinosu din ve Diyarbakır illeri de alına : Konya'da; Necati Gazinosu, rak, proje sahası genişletilmeli Manisa'da; Sergen Gazinosu, dir Muğla'da; Han Restaurant UGUR MUMCU (Baştarafı I. Sayfada) GOZLEM tstanbullu futbol seyircilerinin büyük çoğunluğu, Kalnızca desteklediği takımın maçına gidiyor. Görüştüğümüz taraftarların 5'te l'i ise, futbolu hangi takımın maçı oynanırsa oynansın gidecek kadar seriyor. Galatasaray taraftarları arasında her hafta naça gidenlerin oranı oldukça yiiksek. [stanbullu futbol seyircilerinin yüzde 68'i, takım taaftarlığının kendilerine ailelerinden geçtiğini söyediler. Takım taraftarlığını yaratan etkenler ara>ında "muhitmemleket" faktöriinün de küçük bir rerı var. Gazetemizin Spor ve Araştıra Servislerinin birlikte düzeniikleri bir araştırma, genel olak tstanbullu futbol seyircilerin ve özel olarak da tstanbul'ı geleneksel üç büyükleri Bectaş, Fenerbahçe ve Galatasay taraftarlarının özellikleri .kkında çok ilginç sonuçlar orya koydu. tstanbullu futbol secilerinin üçte ikisi maça gidern başlıca amaçlannın "bağırık" olduğunu söylediler. tsıbullu futbol seyircilerinin yiaynı büyüklükteki bir bölüLi, takım taraftarlığı yüzünden az bir defa "kavga" ettikleli belirttiler. Beşiktaşlı, Fenerhçeli ve Galatasaraylı futbol /ircileri ile ilgili bulgularımız, grupların birbirlerinden birk açılardan ayrıldıklarını gösdi. Beşiktaş taraftarlarının en emli özellikleri genç olmaları aralanndaki en büyük grubun ilerden oluşmasıydı. En "ko" taraftarların Fenerbahçeliolduğu; "kavgacılıkta"da •nerlilerin üstüne olmadığı göldü. Galatasaraylılar ise "seçn" bir futbol seyircisi oluştuyorlardı. Eğitim diizeyi en ıksek ve spora en çok değer ven taraftarlar onlardı. Esas olarak tstanbullu futbol yircisinin özelliklerini ve üç büık kulubümüze (BJK, FB VE S) "gönül verenlerin" genel bir ofilini ortaya çıkarmak amafla. yaptığımız araştırmada, tsnbullu futbol seyircilerinin batemel sosyoekonomik ve külrel özelliklerine, spora ve futıla duydukları ilgiye, taraftar;ın nedenleri, taraftar gruplaarasındaki ilişkilere, vb. ilişkin rulardan hareket ettik. Bu sorulann yanıtlannı almak nacıyla, tstanbul stadları lünde bilet almak için kuyrukbekleyen futbolseverler araıdan düzenli aralıklarla seçtimiz 300 kişiyle görüştük. Bu 0 kişinin, BJK, FB ve GS taftarları ile numaralı, kapalı ve ık tribün seyircileri arasında it olarak dağılmalarına dikkat tik. Başka bir deyişle her üç triınden seçtiğimiz 100 Beşiktaş100 fenerli ve 100 Galatasaylı ile konuştuk. Böylece elde tiğimiz örnek, "Üç büyük tamı, maçlannı izleyerek destekyen tstanbullu futbol seyircileri" olarak tanımlayabileceğimiz bir nüfusu temsil ediyor. Görüştüğümuz kimselerin seçiminde raslantıdan başka hiç bir etkenin rol oynamasına izin verilmediği için, bu grubun oldukça yüksek bir temsil yeteneğine sahip olduğu söylenebilir. Araştırmamızın sonuçlarını, tablolar ve yorumlarıyla sunmaya geçmeden önce belirtmemiz gereken bir husus, yüzde dağılımlarda artı eksi 5 puanlık hata payının sözkonusu olduğu ve küçük yüzde farklarının raslantıya bağlı olabileceği. Başka bir deyişle, okurlann "küçük" yüzde farklarına önem vermemeleri gerekiyor. Yüzde dağılımlarındaki ancak "büyük" farklılıklar üzerinde durulması gereken eğilimlere işaret ediyor. ÇOGUNLUK DESTEKLEDİĞt TAKIMIN MAÇINA GtDİYOR tstanbullu futbol seyircilerinin büyük çoğunluğu (dörtte üçü) desteklediği takımın maçına gidiyor (Tablo 1). Bunların beste bir dolayında bir bölümü ise futbolu, hangi takımın maçı olursa olsun her hafta maça gidecek kadar seviyor. Bu açıdan BJK, FB ve GS taraftarları arasında fark görülüyor. Galatasaraylılar arasında her hafta maça gidenlerin oranı %28'e kadar çıkarken, Beşiktaşlılar ve Fenerliler arasında %\1 dolayında kalıyor. Bu sonuca bakarak, futbolu fut1 böl olduğu için izlerne eğiliminin diğerlerine nazaran Galatasaraylılar arasında daha güçlü olduğunu söyleyebiliriz. Üst, orta ve alt gelir gruplarını temsil ettiklerini varsayabileceğimiz numaralı, kapalı ve açık tribün seyircilerini maça gitme sıklığı bakımından karşılaştırdığımızda, "her hafta" maça gidenlerin diğerlerine nazaran kapalı tribün seyircileri arasında bir miktar daha yaygın olduğu (<%26) görülüyor. "BAĞIRMAK" İÇİN GtDENLER ÇOĞUNLUKTA... Görüştuğümüz kişilerin %60'ı aşan bir bölümü futbol maçına gitmelerinin en önemli nedeninin "Bağumak"olduğunu söylediler ABLO 1 Futbol maçına ne kadar sık gidiyorsunuz? FB Tüm seyirciler BJK :r hafta ılnız desteklediğim (imın maçına giderim ıha seyrek giderim )PLAM % 21 % 75 % 4 % 100 % 17 % 81 % 2 % 100 % 17 °7o 79 %4 °7o 100 GS % 28 % 67 %5 % 100 ABLO 2 Futbol maçına niçin gidiyorsunuz? TARAFTAR GRUPLARI Tüm seyirciler BJK FB GS ğırmak için pacak başka iş nadığından nlenmek için j|er >PLAM % 61 % % % % 10 5 24 100 % 58 % % % % % 75 % 52 % % % % 10 2 36 100 10 "7o 9 10 % 2 22 % 14 100 °/o 100 ABLO 3 Neden takım tutuyorsunuz? TARAFTAR GRUPLARI Tüm seyirciler BJK FB GS % 69 bamağabeyim aşıladı % 68 % 68 °7o 69 ıhitimmemleketim % 7 %2 % 7 % 6 % 24 ski nedenler <% 26 Vo 25 % 29 % 100 ıPLAM % 100 % 100 % 100 ABLO 4 Yakın çevrenizde sizin desteklediğinizden başka takım tutan var mı? TARAFTAR GRUPLARI Tüm seyirciler ıR IK K ıbzon °7o 2 6 BJK % 25 31 24 19 1 100 ,SSL74 FB % 17 ...iSı.83.... GS % 34 Î'ü.ÖĞ £er ıPLAM % 100% 100% % 100 26 43 21 53 1 1 3 1 % 100 °7o 1 0 0 % 100 (Tablo 2). Başka yapacak iş olmadığından maça gidenler % 10, dinlenmek için gidenler ise %5 dolayında küçük gruplar oluşturuyordu. Maça gidenlerin büyük bir çoğunluğunun futbol maçına gitmeyi bağırarak, bir çeşit "deşarj" olma vesilesi olarak görmeleri, kuşkusuz, araştırmamızın en ilginç sonuçlarından biri. Anlaşılan, "tezahürat yapmak" başka toplumlarda olduğu gibi bizde de önemli bir sosyal gereksinme. Kişiler, günlük hayatın yüklediği çeşitli ruhsal gerilimleri, bağırmak suretiyle gidermeye çalışıyorlar. Bu sonuçlardan kalkarak, Ülkemizde de futbol maçlarının "kitle tansiyonunu" düşürmek gibi anlamlı bir işlevi bulunduğunu söylemek mümkün görünüyor. Maçların bir boş zaman değerlendirme ve dinlenme vesilesi olma niteliğinin daha az önem taşıdığı oldukça açık bir şekilde görülüyor. "Taraftarlan" ve "Iribünleri" maça gitme nedenleri açısından karşılaştırdığımızda, "bağırmak" için maça gidenlerin oranıııın Fenerliler arasında %75'e kadar yükseldiğini görüyoruz. Buradan kalkarak, belki de, en " k o y u " tezahüratı Fenerbahçe taraftarlarının yaptığını söyleyebiliriz. Bizi Fenerlilerin en "koy u " taraftarlar olduğu sonucuna gotürecek bulgulardan biri de bu. "Bağırmak" için maça gidenlerin oramnın numaralıdan açık tribüne doğru artışı da hayli belirgin bir eğilim. "Numaralı" seyircilerinin %49'u maça bu amaçla gittiklerini söylerken, "kapalı" seyircilerinin %58'i, "açık" seyircilerininse %74'ü bu yanıtı veriyor. TAKIM TARAFTARLIĞINI AİLE AŞILIYOR... Kişileri bir takımın "taraftan " yapan süreçler nelerdir? Hangi etkenler toplumumuzda çok yaygın olan "takım tutma''yı belirlemektedir? Üst uste şampiyonluklar kazanan takım mı' rara'ftarJafım çöğilttr? KHİler ,en çol? taraftar,ı olan takımı. destekleme "çoğunluğâ uymak" açısından eğilimine mi kapılırlar? Taraftarlık konusunda belirleyici olan kişinin oturduğu kent, semt, mahalle ya da iş, okul çevresi midir? Yoksa başka bir çok alanda olduğu gibi bu alanda da "öğretici" olan aile midir? Bu sorular pek çok futbolseveri düşündürmüş; bu konuda çeşitli varsayımlar geliştirilmiştir. Araştırmamız, bu sonuncu etkenin, yani ailenin kişinin hangi takımın taraftan olacağını belirlemede en ağırhklı etken olduğunu hayli açık bir şekilde gösteriyor. Görüştuğümüz 300 kişiden 204'ü (%68) takım taraftarlığını kendilerine babalarının veya ağabeylerinin aşıladığını söyledi. Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarları bu açıdan hiç bir farklılık göstermiyorlar. "Muhit Mentleket" faktörünün küçük bir ölçekte etkili, diğer etkenlerin ise çok çeşitli olduğu anlaşılıyor. (Tablo 3). TARAFTAR ÇEVRELERt NE OLÇÜDE "KAPALI" Görüştuğümüz kişilerin yaklaşık dörtte biri, "Yakın aile, iş, okul, mahalle, vb. çevrenizde sizin desteklediğiniz takımdan başka bir takımın taraftan olanlar var mı?" sorusuna olumsuz yanıt verdiler. (Tablo 4). Bu kişilerin takım taraftarlığı açısından "kapalı" bir çevre oluşturduklarını söyleyebilirsek, bu "kapalılığın" Galatasaraylılar arasında bir ölçüde daha belirgin olduğu görülüyor. Galatasaraylıların hemen hemen uçte biri, yakın çevrelerinde GS'dan başka bir takımı destekleyen bulunmadığmı belirtiyor. "Kapalılık" açısından Beşiktaşlılar 2., Fenerliler ise sonuncu geliyor. Bu yargıyı tersine çevirerek, "her çevrede bulunma" açısından Fenerlilerin başta geldiğini söyleyebiliriz. Beşiktaşlıların yakın çevrelerinde en çok Fenerli; Fenerlilerin yakın çevrelerinde en çok Galatasaraylı; Galatasaraylıların da yakın çevrelerinde en çok Beşiktaşlı bulunduğunu söylemeleri, tstanbullu futbolseverlerin sevgilerinin çok büyük ölçüde bu Uç takım arasında paylaşılmış oluşunun bir belirtisi olarak yorumlanabilir. İlginç olan bir başka bulgu da, Beşiktaşlıların oldukça büyük bir bölümunün yakın çevrelerinde Trabzonspor'un desteklendiğini söylemeleri. (Buna karşılık Fenerlilerin ve Galatasaraylıların yakın çevrelerinde Trabzonu tutanlar bemen hemen yok gibi.) Bu sonuç Trabzonspor'un Istanbullu futbolseverler arasında bir "dördüncü" takım oluşunun bir belirtisi sayılabilir. Tarım SODEP ve (Baştarafı 1. Sayfada) SODEP, MGK'nın dünkü 120 sayılı kararıyla kurulduğu tarihten bu yana dördüncü kez veto gördü. Böylece, SODEP'in tçişleri Bakanhğına bildirdiği toplam 78 kurucu uyesinden 50'si MGK tarafından veto edilmiş oldu. SODEP son 8 kişilik kurucu lıstesıni 30 temmuzda bildirmişti. Bu durumda SODEP'in kurucuları 28'de kaldı. Doğru Yol Partisi de 30 Temmuz 1983'de 15 yeni kurucu uyesini bildirmişti. MGK'nın dunku kararıyla bunlardan 9'u veto edildi. Vetolardan sonra DYP'nin MGK tarafından uygun gorulen kurucu uye sayısı 25'e yükseldi, DYP'nin bugune kadar bildirdiği 79 kurucudan 5,4'^ veto edılmış oldu. Doğru Yol Partisi'nin bildirdiği 15 kurucudan' v«to edilmeyen 6 uye şunlar: Gökberk Ergenekon (hariciyeci), M.Hanefi Ulutekin (sigortacı), Fevzi Kutay (Koyişleri eski Musteşar Muavini) Türkan Aksu (Turk Anneler Derneği Genel Başkanı), Ali Tabancı (Iş ve Işçi Bulma Kurumu eski Genel Mudurü), S.Sırrı Gultekin (Tuccar). MGK'nın bu kararından sonra Doğru Yol Partisi'nin 24 ağustos saat 17'ye kadar kurucu sayısını 30'a tamamlaması çok guç. BİZÎM PARTİYE 21 VETO Milli Guvenlik Konseyi, incelemeye tâbi tuttuğu 29 Bizim Parti kurucusundan 21'inin kuruculuğunu onaylamadı. MGK'nın 8 kurucu üyevi veto etmesinden sonra Bizim Partınin onaylanmış kurucu uye sayısı 15'e yükseldi. MGK'nın kuruculuğunu uygun görmediği 21 BP kurucusu şoyle: Sabri Ahmet Ağaoğlu (müteahhit), Hasan Akın (serbest), Mehmet Baş (BağKur emeklisi), Ahmet Bulgurlu (Makine muhendisı), Nurcan Demir (ev kadını), Huseyin Cahit Doğuç (Tüccar), Ertan Ergin (Vakıflar Bankası eski Genel Mudur Muavini), Seminur Erman (Ev kadını), Mesut Gumuşdoğrayan (Mımar), Süleyman Hatinoğlu (Tarım Bakanlığı Personel eski Genel Müdürü), Şadan Ferit Kansu (Emekli Emniyet Müdurü), İbrahim Ziya Kiper (Ziraat Yüksek Muhendisi), Çetin Leventoğlu, (Tüccar), Kerim Orhan (Emekli işçi), Erol Oral (Tuccar), Adnan Ozdemir (EsnaO, Muzaffer Sarıtosun (İnşaat Muhendisi), Korkmaz Taşkın (Muteahhit), Cemal Toygartepe (Mobilyacı), Süleyman Yılmaz (Makina Muhendisi), Atıfet Yuzbaşıoğlu (Emekli hakim). Milli Guvenlik Konseyi'nin son vetolarından sonra kurucu uyelikleri uygun gorulmeyenlerin sayısı 454'e yükseldi. Milli Guvenlik Konseyi bugune kadar toplam 779 parti kurucusundan yuzde 58'ini (454 kişi) veto etti. 41 gazinonun Bakırköy'de 120 yatak (Baştarafı 1. Sayfada) lik, geçim sıkıntısı, her gün önünden geçip de buzdolabını alamamak, aldığı buzdolabının başına açtığı dertler, otobüse binmek, otobüse binememek, trafik ve daha bir çok şey stres getirççekljr." ' Kısaca söylemek gerekir«#, yaşamak... Hele aklınız başınızdaysa, bu zamanda, gerilmeden, sıkılmadan yaşamak olanaksız. Sizin anlıyacağınız, "aklınız başınızdaysa'Ma akıl hastahanesine basvuracaksınız. "Bakırkö>"un Başhekimi Yıldırım Aktuna, "toplumda akıl hastahaneleri hakkında yerleşmiş imajı kırmayı hedefliyoruz" şeklinde konuşuyor, "Allah oraya düşürmesin, orada zincirlik hastalar yatar, görüşünü değiştirmek zorunlu. Bize başvuran hastaların çevrelerini eğitmesi yoluyla her tiırlu ruhsal hastanın bize başvurmasını sağlamak istiyoruz." Bir akıl hastalığı olmayan ve bir akıl hastalığına hiçbir zaman dönuşmeyen psikonevrotik ve psikosomatik hastalıklar, sevimsiz isimlerine karşın, hemen hepimizin her gün karşılaştıklan şi I Yurt dışında herhangi bır işi olmayan, dolayısıyla döviz olarak para kazanmayan bır Türk işadamı İsviçre bankalarına, nasıl olur da milyonlarca dolar para yatırabilır? Kaçakçılıkdünyasından DÇM hesaplarına, DÇM hesaplarından, Istanbul'daki "Tahtakale işhanlarına", buradan da İsviçre'dekı bankalara kadar uzanan bir karanlık zincir, Türkiye'de dönen dolapların sırrını ele vermektedir. Işı basıtınden alalım, diyelim ki İstanbul'un göbeğinde Italyan, İngiliz ya da Alman möblesi satılıyor. Bu yabancı mobilyalara nasıl döviz ayrılıyor? Ödemeler nasıl yapıhyor? Kım yapıyor? Bunları araştırırsanız her birinin altından birer "çapanoğlu" çıkacaktır. Yıllar önce Türkiye'den yurt dışına gönderildiği ileri sürülen mobilyalarla ilgili araştırmalar, Isviçre'de Mıgırdıç Şellefyan'a kadar dayanmış ve bu yolsuzluğun arkasındaki karanlık oyunlar ve bu karanlık oyunları çepçevre saran yolsuzluk zinciri günışığına çıkarılmıştı. Bu yalnızca bir örnekti. Öteki örnekleri, daha sonra gördük. Holdıng yolsuzlukları bu karanlık zincirin son halkalarıdır. Kımbılır daha bılemediğımiz, ulaşamadığımız nice halka vardır? Çevrenıze şöyle bır bakın, birdenbire zengin olup, birkaç yıl ıçınde, şirketlere, holdinglere, bankalara, banker kuruluşlarına, hanlara, hamamlara, yalılara, köşklere elatanlar, hep ışte bu yollarla, kısa sürede zengin olanlardır. Kısa surede zengin olmanın başka yolu yoktur. Kısa sürede koşe dönenlerın serüvenleri böyle olaylarda saklıdır. Bu ilişkıler, yalnızca, "bankabankerholding" üçgeninde kalmıyor Kaynağı kuşkulu olan bu servet sahipleri, kendilerine guvence sağlayabilmek ve ışlerinı yine olduğu gibi surdürebılmek ıçın partılere, basına ve güçlü bürokratlara elatıyorlar, Ekonomik ve malı güç hemen siyasal alana yansıyor. Sıyaset ve tıcaret zıncirı, ticaret hayatına olduğu kadar siyasal alana da egemen oluyor. Hiç kuşkunuz olmasın, dün böyle olduğu gibi bugün de böyledır; yarın da böyle olacaktır. Tek fark olayların eskisı gibi karanlıkta olmadığıdır. Herkes neyin ne olduğunu, kimın ne yaptığını çok iyi bılmektedır. Bankabanker ve holdıng düzeyındekı yolsuzluklar ve bu yolsuzluk olaylarında adı geçenlerin siyasal ilişkileri, siyasal hayala egemen olan güçlerın bır kısmını, eskisinden daha yakından tanımamıza yolaçmaktadır. Ortaya çıkartılan olaylar son yırmı yılın "türedı zenginleri" ile kazanılan milyarların nerelerden geldiğini gözler önüne seriyor. Turkıye bu ekonomik ve siyasal çıkmaza birden bıre süruklenmedı. Türkiye yoksullaşırken, bir küçük azınlık işte bu yollarla köşe döndü, zengin oldu. Hem köşe döndü, zengin oldu, hem de siyasal yaşamı yönlendirmeye çalıştı. Turkıye bunalıma sürüklendı, bir küçük azınlık mılyarların ıçınde yuzdu. Yarının sorunlarına çözüm yolu bulabılmek için dünü çok iyi tanımamız gerekmez mı? Dünü çok iyi tanımak için de bu davaları, bu "bankabankerholging" üçgenlerıni ve bu uçgenlerın ulaştığı siyasal çigilerı, çok yakından ızlememiz gerekır "Bu değırmenın suyu nereden geliyor" diye sormaya başladınız mı Turkıye'ye egemen olmaya çalışan bu azınlıgı da tanımış olursunuz. Tıirkiyelş Bankası AŞ MüfettîşYardımcılığı Giriş Smavına Çagrı. Türkiye İş Bankısı A.Ş. Mufetti;? Yardımcılığı Giriş Sına\ı 1S.10.1983 tarihinde açılacaktır. A) sına\.ı kanl.kak ada\laıda aıaııan kosııllar • IX" \atandusı \o cıkck olnuk • Vağıda sıralanan takıılto \c\a vııLsok okııllaıdan bırıııı bıtırmis olnuk. llukuk İktısai. sn.ısal Hılgık'i İslctnn.. Iktısadı M leları Hılmıloı lakııllcloı (ısınık'iı (.k'giMinlon I I'İ Ak.kk'iııık'iıılııı I koııoını M limLkilık cgılımı \can holıımlaı d.ıhıl) \c\a bunlar.ı dcnklığı \lilh Igıimı Hak.ınlıği'iH.ı oıu\lanmıs 'Itırkncdckı \e\a \ab.ııuı ulkckrdckı l.ıkulto \c Mikst'kokııllar • Sın.ı\ guııu M) \.ı>ını doklurnıamıs olnuk. • Askcılık goreMiıı \apnııs \.ı d.ı ıs olnuk. „ .c I raıısiA.ı \o Alnuıuj dılk'iııukn bırıııı ı\ı dcrcıtilc bılmek. • I ı/ık vapısında lx'lırlı bır o/ııru bııkınnıanıak B) Sııı.ıvlar \abaıuı dıl \o mcslokı bılgı konularııuLı \a/ılı \c so/lıı olnuk u/crc ıkı bolıınıdıır Ya/ılı sina\lar IT I kıııı 19H3 Cıınıartcsı \c 16 rkım 19H^ l\ı/jr f \apılaıaktır \\\/\\\ sın.ı\ larda bas.ırı ^ostcRn ada\lar.ı so/kı sın.n \c gonısniL tarıhkrı avrua bıklırıkvektır Sııu\a bas.Mirıı. .ıda\ torıını ıJokkımuk Mirctı\lc vapılır In son ba>\iırtı tarılıı "• lkım l9HS At,ıkla\ki brosıır \c ada\ torınları asığıdakı liırıııık'rdı'n sına\la ılgılı lıcr turlu ek bılgı\sc nıokuıpla teletonla \a dı bı//.ıt b.ouırjrak Ank.ıradakı Tcftı> Kıırıılu Ha>k.ııılıği ııdjıı s.ıglanalıılır • Ank.ıra'da Cîencl Mudıırluk ana \apısındıkı Tchı* Kıırulıı Baskanhğı ( P HS (M, 28 11 40 2394, 2.W. 2.W) • lstanbııl'd.1 lk"\oğlu :subemı/ \apısiıuLıkı Ichı^ KıırııUı Hask.ın Yardımulıgı ( U9 U ~">. U^ SH 00 03. (M, 2^ ^4, SH) • İ/ıııır'dc Koııak ^ıılx"nıı/ vapısıııdakı Tcftış Kıırıılu Baskan YjrdııiKilığı ( İ 4 99"'"') kâyetlerle kendilerinı dışa vuruyorlar: Sebepsiz korkular, sabit fikirler, evhamlar, aşırı sıkıntı duygusu, devamlı uykusuzluk şikâyetleri, boyun, baş ve vücudun çeşitli yerlerinde sürekli ağrılar (özellikle Anadoluda yaygın), carpınt^ nedensiz heyecan, erîd^şö ve hüzTırsuzluîc haHâri'Vfe hatta sinirsel sebeple ortaya çıkan mide, hazımsızlık şikâyetleri, mide ülseri, tansiyon vs. Yıldırım Aktuna, hastahaneye yapılacak başvuruların, daha çok kadınlardan gelmesini beklediklerini belirtiyor. "Hanımlarda, yalnız toplumun, çevrenin yarattığı değil, erkeklerden gelen baskının yarattığı stres de var" diyor Aktuna. Türkiye'de bu konuda kapsamlı bir araştırmanın olmadığınm altını çizen Aktuna'ya göre, son on yılda psikosomatik ve psikonevrotik hastalıklarda çok önemli artışlar söz konusu. Geçmişte daha çok "yaş dönümündeki" kişilerde görülen bu hastalıklar bugün, giderek genç kuşağı da kapsamına alıyor. Hızla değişen toplumda insan ilişkilerinin gerilemesi, çözülmesi, gerekli zemini hazırlıyor. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastahanesi bünyesindeki yeni tedavi merkezinin en önemli özelliği, hastaların kimliğinin gizli tutulması. Bundan amaç, kısa süre içinde toplum içine geri dönecek olan hastaların, "etraf ne der" korkusu olmadan rahatça hastahaneye başvurmalarını sağlamak. Türkiye'de ilk kez hizmete giren "Stres Tedavi Merkezi" biz dışardakiler için. "Medeniyet Hastahğı"nm üstesinden gelmek için, biraz "medeni cesaret" yeterli. yürürlüğe girdi Öğrenci affı ANKARA (ANKA) Milli Guvenlik Konseyi tarafından onaylanan üç yasa, Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayınlanarak yürürlüğe girdi. Yüksek öğretim Yasasının bazı maddelerini değiştiren yasa uyarınca, üniversite son sınıflarında, atılma durumuna gelen ya da 1977 yılından bu yana okullarıyla ilişkileri kesilen öğrencilere 1985 yılı sonuna kadar iki sınav hakİcı verildi. Rektörler, YÖK'ün önereceği dört aday arasından, Cumhurbaşkanı tarafından atanacaklar ve beş yıl süreyle görev yapacaklar. MGK tarafından onaylandıktan sonra, Resmi Gazete'de yayınlanan Cumhurbaşkanhğı Genel Sekreterliği Yasası, Cumhurbaşkanhğı Genel Sekreterliği'nin örgütlenmesini yeniden düzenliyor. Genel Sekreterliğin çalışma yöntemleri, Cumhurbaşkanınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek. Yürürlüğe giren üçüncü yasayla Türk Standartlan Enstitüsu'nün kuruluş yasasının bazı maddeleri, yeniden düzenlendi. DM'nin 15 ekime kadar 15 yasayı çıkarması gerekiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danışma Meclisi'nin 15 ekim tarihine dek çalışması bekleniyor. Yapılan takvim uyarınca, DM'nin bu süre içinde 15 yasayı çıkarması gerekiyor. Bu yasalar arasında Olağanüstü Hal Yasası, Basın Yasası, Toprak ve Tarım Reformu Yasası ile Tüketimizi Koruma Yasası da bulunuyor. • Adaııa, Ikırsa. Oıvarbakır rr/urıım \e Tralvon ıllcrındckı llolgc Mudurluklcrımı/ SÜRECEK TÜRKİYE İS BANKASI AS
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle