Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AĞUSTOS 1983 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURÎYET/5 SİNEMA ATILLA DORSAY filminin ardında yatan "oyun" Kültür Servisi Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de sinemaseverlerin olduğu kadar siyaset meraklılarının da büyük ilgisini çeken, Polonyalı yönetmen Andrzej Wajda'nm "Danton" filmi birçok yönden çeşitli tartışmalar yarattı. Film, bir yandan Polonya'nın son yıllarda içinde bulunduğu durumla karşılaştırılırken, öte yandan 1789 Fransız Devrimi'nin gerçeklerine ne kadar uyduğu sorusuyla yüz yüze geldi. Ancak bütün bu tartışmaların ardında, Wajda'nın filmine temel aldığı "Danton Olayı" adlı oyıına uzun zamandır duyduğu büyük ilgi yatıyordu. "Danton Olayı", Polonyalı tiyatrocu Stanislavva Przybyszewska'nın kaleme aldığı ve Polonya'da sahnelenen bir oyun. VVajda, oyunu ilk kez 1967'de Wroclaw kentindeki Polski Tiyatrosu'nda sahnelendiğinde izledi. 1975 yılında Wajda, aynı oyunu Varşova'da Povvszenchy Tiyatrosu'nda sahneye koydu. Bu sahnelemede, Robespierre'i filmde de büyük bir ustalıkla canlandıran VVojciech Pszoniak oynadı. Duyduk Gördük Güzel turistler geri dönmeyince İstanbul'un en işlek caddelerinden biri de Bakırköy'deki htanbul Caddesi 'dir. A lış verişin olağanüstü yoğun olduğu bu caddede arabanızı park etmeniz hemen hemen olanaksızdtr. Salt trafik yasakladığı için değil. Hiçbir dükkan sahibi, dükkâmnın önünün kapanmasım istemediğinden, çoğu "fahri trafik memurluğu" yapıp, araçların sözkonusu caddede park etmelerini engellemektedir. Ancak, "fahri trafik memurlarmdan" izin almamz koşuluyla aracınızı dükkanların önüne bırakabilirsiniz. Bunun en güzel örneğini geçtiğimiz günlerde yaşadık. Alman plakalı son model bir araba, Istanbul Caddesi'nde park etmek için yer arıyordu. Arabanm içinde birbirinden güzel, sarışm üç kız vardı. Bir dükkân sahibi, kızların "bıiyüleyici guzelliğine" dayanamamış olacak ki, el kol işaretiyle, kızların arabalarını kendi dükkâmnın önünde park etmelerine talip oldu. Bu sürpriz yardıma kızlar gülümseyerek karşılık verirken, içlerinden biri bozuk Türkçesiyle "tesekkur ederim'' dedi. Kızın Türkçe konuştuğunu gören "konuksever dükkân sahibi" edebileceklerini, bu nedenle kendilerine ceza kesmesini istedi. Bunun üzerine trafik memuru, Alman trafik polislerini aratmayacak biçimde son derece ciddi ve otoriter bir görünümle turist kızlar a, "üç bin lira para cezasına çarptırıldınız, çünkü arabanızı yasak yere park ettiniz. " dedi. Çatpat Türkçe konuşan Alman, "ama dükkân sahibi..." diyecek oldu, Trafik memuru son ve kesin sözünü söyledi: "Mazeret yok!" Az çok Türkçe konuşan güzel sarışm, Türkiye 'de uygulandığını sandığı (!) bazı yöntemleri de, az çok öğrenmiş olacak ki, son bir ümitle, "Acaba 1500 lira versek olmaz mı?" deyip, rica eder gözlerle trafik memurunun himayesine sığındı. Bunun üzerine, bizim zabıta memuru yumuşadı ve "Bu seferlik 1500 lira ceza keseyim ama, sakın bir daha yanlış yere park etmeyin. " dedi. Ancak, olay bununla bitmedi. Gelişmeleri bize özgü merak dolu gözlerle izleyenlerden biri, trafik memurunun yanına gelerek, öfkeli bir biçimde, bu yaptığının usulsüz olduğunu, yasak yerde park eden öbür arabalara niçin ceza kesmeyip yalmzca turist kızlara ceza kestiğinin hesabını sormaya başladı. Araya "Sana ne? Sen ne kanşıyorsun? Sen kim oluyorsun? Bal gibi keserdi. hayır kesemezdi!, diymler de karışınca, tstanbul Caddesi bir anda anababa giinüne döndü. Bizimkiler kavga ededursun, bir de baktık ki, Alman kızları kargaşalıktan yararlanıp yok olmuşlar. turistlerden arabalarını kesinlikle yarım saatten fazla süreyle park etmemelerini, aksi halde dükkânın önü uzun süre kapanacağından alışverişin etkileneceğini, dili döndüğünce anlatmaya çalıstı. Güzel turist kız da, sürenin kesinlikle 1015 dakikayı geçmeyeceği karşılığım verdi. Buraya kadar gelişen "TürkAlman dostluğu" son derece gö'zyaşartıcıydı. Ancak, güzeller sözlerinde durmayıp, 15 dakika yerine dört saat sonra gelince, işler karıştı. Dükkân sahibi aynı caddede görevli trafik memuruna gidip, Almanların arabalarını yasak yere park ettiklerini, bizler aynı suçu orada islesek oturma iznimizi bile iptal YÜZ AĞARTAN FİLM Genco Erkal'ın ve Erol Demiröz'ün bir sahnesinde görüldüğü "Hakkâri'de Bir Mevsim" filmi, Berlinden sonra Hamburg'da da yüzümüzü ağartlı ve 30 seçme film arasından halkoyııyla birinci geldi. lfeni Sinema Yasası koruyucu olmalı izledik, sinemanın çağdaş gidişinden haberdar olmaya çahştık. Belli bir tür sinemayı, bazı akımIarı, bazı yönetmenleri tuttuk, destekledik. Acaba niye? Bunlar Son haftaların olayları arasındevletin resmi sansürünce yasak bizim dostumuz, ahbabımız da, dikkatlerden uzak kalan birlanmış bulunan bir filmimiz, dı mıydı? Kara gözlerine mi vurkaç sinema olayı var. Bunlardan şarda kazandığı başarıyı sürdür gunduk? Yoksa biz, bazılarının biri, bir süreden beri sözü edilen mektedir. Geçen Berlin Şenliği' sandığı veya dediği gibi "Türkbir sinema yasası tasarısının, sonde tam 4 ödül birden almış bu iye'yi küçiik diişiiren", "yoksulnunda Bakanlar Kurulu önüne lunan "Hakkâri'de Bir Mev luğumuzu sergileyen", "sefalet gelmiş olması. Biz, daha geçen sim", bu kez Hamburg'da dü edebiyatı yapan" filmlerin dışaryıl bu tasarıya şöyle bir değinmiş zenlenen Sinema Günlerinde ser da bizi 'kötü' tanıtmasından ve gerek yasaların çokluk uygugilenen 30 seçme film arasından, memnun olan "vatanını sevmelamaya ve uygulayana bağlı olhalkoyuyla birinci seçilmiştir. yen kişiler" miydik? Bu filmleduğu konusundaki genel görüşüHem de aralarında Welles, Truf ri yasaklayanlar, kötüleyenler, müzden, gerek yapısal iyimserfaut, RobbeGrillet, Vadim, bizim de en az kendileri kadar liğimizden, gerekse Türk sineMarker, Fellini gibi ustaların da vatansever olduğumuzu kabul masının bu başıbozukluktan yapıtları bulunan bir yarışma etmek zorunda değil miydiler? kurtulup, nasıl olursa olsun bir Bizim ölçütlerimizin sinemasal, da.. Bu kez seçen halktır, bazı yasaya kavuşmasının getirdiği sanatsal ölçütler olduğu, bişenliklerde olduğu gibi, 'politik sevinçten ötürü, pek eleştiri süzetkiler'den, "Türk devletine kar zim Erden Kıral'ları, Ali Özgengecinden gççirmemiştik. şı tutum"lardan söz edilemez türk'leri, Atıf Yılmaz'ları, Zeki Üstelik olay, Almanya gibi son Ökten'leri, Ömer Kavur'ları sevEn son çıkan Nokta dergisi, dönemde açık bir Türk düşman memizin ve filmlerini savunmabu alanda iyi bir gazetecilik yalığının ortaya çıktığı, Türklerin mızın, onların bazı yapıtlarının parak yasayı iyice bir eleştiriyor, toplumun önemli bir kesimince sinemamızın geneli içinde çok bellibaşlı noktalarını gözden gedaha çağdaş, dünya sineması duçirdikten sonra, bunun bir "ya 'istenmeyen adam' ilan edildiği bir ülkede meydana gelmiştir. zeyine çok daha yaklaşan, üste, saklar, cezalar ve nasıl verileceDevlet katında sinemadaü so lik gerçek özgünlükler ve zenginği belli olmayân ödüller' yasası likler taşıyan sinema örnekleri , ojdjığunu yazıyor. Yasada özçl . rumlu kişilerin tüm bu playlar üstünde bir nebzedüşünmesi ge olmasmdan kaynaklandığı açık lîkle dış şenlik ve yarışmalarda rekmez mi? değil miydi? bizi temsil edecek filmlerin seçimi konusunda yeni ve bir hayli " G E R İ KALMIŞLIĞIN GEÇMİŞTEN BİR ÖRNEK: ağır koşullar getirilmekte. SanFİLMLERt M İ " ? " 3 ARKADAŞ" sürden geçmemiş ve resmen gönBiz yıllardır sinema üstüne yaTürkiye'de devlet, hiç bir zaderilmemiş filmlerin şenliklere zar çizeriz. Sayısız şenlikte film man sinema konusunda iyi bir katılması halinde, bu fiilleri işleyene ağır cezalar verilmektedir. BU SEÇtMLER NEYE GÖRE YAPILDI? Ashnda devletin kendisini dışarda resmen temsil edecek filmler üstünde söz hakkı olmasını istemesi doğal sayılabilir. Nihayet o film o ülkede veya şenlik te bir kişiyi, bir yapımcıyı veya oyuncuyu değil, Türk ulusunu temsil etmektedir. Ama acaba yine devletin bu konudaki seçim için şimdiye dek getirdiği uygulama doğru mudur? iyi sonuçlar vermiş midir? Ne yazık ki son günlerin birkaç olayı bile bu konuda iyimser olmaya olanak vermiyor. Moskova Film Şenliği'ne katılan " O Kadın" ve "Kırık Bir Aşk Hikâyesi" filmlerimiz, ne olduğu bile iyice anlaşılmayan bir gerekçeyle, şenliğe kabul edilmemiştir. Macaristan'da düzenlenen Türk Filmleri Haftası'na ise "Pamuk Prenses ve 7 Cüceler" ve "Herhangi Bir Kadın" filmleri gitmiştir. Macaristan gibi dünyanın en incelikli, en usta işi bir sinemasını gerçekleştiren ülkeye gitmesi gereken filmler bunlar mıydı acaba? Moskova'ya da, niteliği üstünde herkesin birleştiği, daha önemli filmlerimiz gönderilmiş olsa, Ruslarıntutumu yine aynı mı olurdu? "HAKKARİ"NİN YENt BAŞARISI Bütün bu işler olup biterken, Devletin kendisini dışarda resmen temsil edecek filmler üstünde söz sahibi olmak istemesi doğal sayılabilir. Ama acaba şimdiye kadar devletin bu konudaki uygulaması doğru mu olmuştur? "SUSUZ YAZ" OLAYI Başrollerini Hülya Koçyiğit ile Ulvi Doğan'ın paylaştıkları, yönetmenliğini Metin Erksan'ın yaptığı "Susuz Yaz" filmi de Berlin Şenliği'nde Altın Ayı Ödiilii almış, ama filmin önüne engeller çıkarılmıştı. MENKULÜN AÇIKARTIRMA İLANI LÜLEBURGAZ İFLAS İDARESİNDEN 1982/200 if Miiflis: Turgan Tİcaret Sait Turgan Mustafa oğlu 1954 doğumlu Lüleburgaz Karatnsul koyu nufusunda kayıtlı. Aşağıda cins, miktar ve kıymetleri yazılı mallar satışa çıkarılmıştır. BİRINCt ARTIRMA: 23/8/1983 gunü aşağıda yazılı sıra ve saatlerde Lüleburgaz Adliye binası onunde yapılacak ve o gunü kıymetlerinin %75'ine istekli bulunmadığı takdirde 24/8/1983 gunu ayni yer ve saatlerde ikinci artırma yapılarak en çok fiat verene satılacağı, satış şartlarının icra dosyasından gorülebileceği masrafı verdiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gonderilebileceği, fazla bilgi almak isteycnlenn yukarıda yazılı dosya numarasıyla Iflas ldaresine başvurmaları ilan olunur. S.No: Saati : 12345678910111214.0014.15 14.2014.35 14.4014.55 15.0015.15 15.2015.35 15.4015.55 16.0016.15 16.2016.35 16.4016.55 17.0017.15 17.2017.35 17.4017.55 Lira :Kuruş: Adeti Cinsi 5.000.000 00 3.000.000 00 800.000 00 25.000 00 60.000 00 200.000 00 200.000 00 15.000 20.000 80.000 15.000 90.000 00 00 00 00 00 39DF090 plaka sayılı, 1980 model ford marka, ilave dingilli, dizel kamyon. Bir 39DF359 plaka sayılı, 1981 motor BMC morris marka, iki dingilli kamyon. Bir 39DC973 plaka sayılı, 1979 motor Sıayşin Renault marka, benzinli binek otomobil Bir Markası okunamadı, yeni araba teybi. Bir Balıkesir yapısı, motorsuz. 4717 zon borusu. Bir Balıkesir yapısı, Lambardini marka 4717, molorlu, >eşil, helezon. Bir Balıkesir yapısı, lambardini marka molorlu, 4717, helezon. Bir On tonluk hidrolik kriko. Bir Onbeş tonluk hidrolik kriko. İki Beheri 40.000.00 liradan 20x9 slepne laslik yeni vazlyeile. Bir Yeşil kamyon brandası. 6 Kanat Allı yan, bir arka, bir ön kanal Basın 23020 Bir "Danton OlayT'nda, Przybyszewska daha çok 1794 yılıyla, "terör" yılıyla ilgileniyor. seçici olamamıştır. Geçen gün Kamu Güvenliği Komitesi, o yıl, bir kaynağı karışünrken görParis'teki aşırı uç olan "Heberdüm: 1958'deki ünlü filmimiz " 3 Söke 'nin foseptik sorunu yıltiste"leri ve ne pahasına olursa Arkadaş", Memduh Ün'ün yallardır çukurlarla çözümleniyor. nız bizim sinemamızda değil, olsun barışa inanan Danton'un Belediyenin ytllar önce ihale etdünya sinemasında yeri olan bu önderliğindeki "Ilımlılar"ıtasfiye tiği ve yapım çalışmaları bir türünlü filmi, bir dış şenliğe gönde ediyor. Giderek oyunun ana kokanalizasnusunu, devrim ve yönetim an lü sonuçlanamayan rilmek istendiğinde, o zamanın yon çalışmalarım Sökeliler heyelayışlan birbirine taban tabana yetkili kuruluşu BasınYayın canla izliyorlar. Müdürlüğü'nce dışanya bırakıl karşıt duruma gelen iki guçlü mamıştır. Ve olasılıkla Türk si adam, Robespierre ve Danton Kanalizasyon çalışmalarına neması, dışanya çok daha önce arasındaki çatışma oluşturuyor. her yerde yapıldığı gibi sonuç açılmak ve bir ödül kazanmak Stanislawa Przybyszewska, noktasından başlamp bölüm böolanağından yoksun bırakılmış1901'de ünlü Polonyalı yazar Stalüm bitirileceği yerde tümünün tır. Bu, sonra da hep böyle sü nislaw Przybyszewski'nin gayribirden bitirilmeye kalkısılması regitmiştir: "Susuz Yaz"dan meşru kızı olarak dünyaya geldi. da ayrı bir nokta. " U m u f ' a , "Yılanların Öcii' Stanislawa'nın annesi ise bir resSöke Belediye'sinin gelirleri'nden "Hakkâri"ye tüm düzeyli samdı. 1907'de annekız Polonnin önemli bir bölümünü fosepve önemli filmlerimiz yasaklan ya'dan ayrılarak Avusturya'ya tik çukurlarının boşaltılması,bomış, sinemamızı dışarda temsil gittiler. Oradan da 1909'da Paşalttırmavanlara kesilen cezalar etmeleri engellenmiş veya engel ris'e yerleştiler. Stanislawa'mn oluşturuyor. Özellikle apartman lenmek istenmiştir. Oysa, diğer annesi 1912'de öldü. Stanislawa, lartn yetersiz kapasitedeki fosepleri bir yana, ama sözgelimi " 3 orada teyzesi tarafından tik çukurlarının bir zamanlar BeArkadaş", dünya sinemasında yetiştirildi. bile icerdiği insancıllıkla, sımsıStanislawa, Fransız Devrimi cak hümanızma'sıyla ön planda konusunda derin bilgi sahibiydi yer alacak bir filmdir. Devlet, si ve Robespierre'e tutkulu bir yanema konusunda hep yanlış düGeçenlerde yolumuz tstanbul kınlık duyuyordu. Danton'u ise şünmüş, sinemayı hep cicilibicili Radyoevi'ne düştü.. Görmeden "korkak" ve "aşağılık" biri olaşeyler, 'güzel insanlar ve doğa inanmak gerçekten güç.. Bir inrak değerlendiriyordu. Gecesini manzaralan" gösteren 'turistik' gündüzüne katarak yazmaya koşaat mahalli... Yıkılıyor, yapılıbir olay sanmış, iyi bir filmi hep yulduğu "Danton Olayı" adlı yor, toz, toprak, duman.. Vebu Eurovision reklam filmiyle ka oyunu 9 Mart 1929'da bitirdiğinarada programcılar da boş bulnştırmıştır. Sonuç, devletin eliy de, teyzesine yazdığı mektupta dukları stüdyolara girip, gürülle katılınan tüm şenliklerde, şöyle diyordu: "Bugün. Robespitünün ve tozun eksildiği bir anMoskova'dan Kahire'ye, Buda erre'e beş yıl öncesinden daha da da program yapmaya çalışıyorpeşte'den Cezayir'e, 'hüsran'dır, fazla âşığım. Yeryüzünde hiçbir lar... Yaymlarda bir azalma düş kınkhğıdır... yok.. Herkes canını dişine takvarlığa bu kadar sadık kalmamış çalıştyor.. Varolan stüdyodım. Bu varlığın gerçek ya da lar onarım gördüğünden, garadüşsel olması önemli değil. DaYANLIŞ KONAN SORUN ja yapılan stüdyoda hem ses alıhası, beni şimdiye kadar hiç kimnıyor hem de montaj... KonuşYanlış anlaşılmasın, yönet se Robespierre kadar kesin bir menleri, sanatçıları alınmasın: biçimde etkilemedi. Bu adam sa macılar, spikerler, teknisyenler, yapımcılar, bir kördöğüşü ki, Biz yukardaki bazı filmlerden yesinde, ahlâkı, insanın en yüce görmeye değer... Bu arada rad'kötü film' diye sözetmiyoruz. ruhsal kavramını keşfettim." "Kırık Bir Aşk Hikâyesi"de, " O Kadın'da, "Herhangi Bir Kad ı n " da, bizim bu sütunlarda belli bir hoşgörüyle sınırlı da olsa bir övgüyle sözettiğimiz filmlerdir. Ama bu filmlerden daha iyi16f?'OE SU6UN,ISTAMBUL'PA SlILTAU AHMET l si, daha olgun, çağdaş bir sineCAK4İİAÇILDl. 14.PAOİŞAHZ.JHMET'İN YAP JJ ma düzeyini temsil edenleri de T/RM/f OLDUĞU CAMİ, MİMAR KOCA Sİ. |T vardır, varolabilir, yapılabilir. NAN'IN Yeter ki devlet sinemaya gerçekİM$A ED'LMİŞTİ. T ten sahip çıksın.. Getirdiği yasaBİR SÜYÜK ORTA KU88E VE ÇEVIZESINDEKI h) lar, ceza ve yasak yasaları değil; OÖRT yAR/M KUBSEOEM OUlÇAN koruma, yüreklendirme, hoşgöSİVRİ KEMERLERLS OÖRT gUYÛK rü yasaları olsun.. Sorun, "geri OTURTVLMUŞru. İÇ/NIN SÛSLBA1MES/ İÇİN kalmışlığı işleyen filmler" veya DEVRlN EN KALİTEU ÇİNİLBRlNDBN <OL< "kalkınmışlığı gösteren filmler" LAMILMt?Tl(21&İN 43 TANE) • TÜM BuN A ' biçiminde konmasın. "Geri kalV LARA KARŞIhi, PİNDAR PADiÇAM,GÜ' mışlığı işleyen" bir film, içinde ZEL TAPiMAKTA DOYA OOYA NAMA2 K/son denli insancıl bir bildiri suLAMlYACAKjAyNI Y/L 27 YAÇ/NPA, nan bir başyapıt olabileceği giYAÇAMA l/EPA £DEC£KT/. bi, şiddete, vahşete prim veren tutarsız bir yapıt da olabilir. Ve biz, "geri kalmışlığa" bu tür yaklaşan filmleri her zaman kınadık, eleştirdik, yargıladık. Öloldular. çütün, filmin ele aldığı konu ve Dünkü at yarışları İkinci koşu: Dört ve daha çevre olmayıp, filmin icerdiği inYarış ve Islah Encümeni yukarı yaştaki yerli yarımkan sancıl bildiri ve sanatsal öz olma tarafından tertip edilmiş olan İngiliz at ve kısraklarına sı gereğini hep vurguladık. Ben at koşularının döndüncüsü mahsustu. Bu koşu günün en ve eleştirmen arkadaşlarım, yıl dün gene Veliefendi yarış güzel ve muvaffakiyetli lardır bunları savunduk, söyle mahallinde yapıldı. Ve bir çok koşusu oldu. Mesafe 2400 dik, yazdık. meraklılar tarafından alâka ile metre idi. tştirak eden yedî takip edildi. hayvandan Ahmet ve Fikret YAKINDA O FİLMLER DE Birinci koşu: Dört ve daha Beylerin Yıldırımı birinci, BULUNMAYACAK Emir Salih Efendinin Klası yurakı yaştaki yarım ve hatis Sanırım ki artık devletin de bi kan arap at ve kıskarlara ikinci oldu. zi işitme zamanı gelmiştir. Sinemahsustu. Mesafesi 2000 Üçüncü koşu: İki yaşmdaki ma aracılığıyla dünyaya kendimetre olan bu koşuya on bir yerli haliskan ingiliz erkek ve mizi tanıtmanın önemli olduğu hayvan girdi. Ve bunlardan dişi taylara mahsustu. na inanılıyorsa (ki inanıldığını Ankaralı Ahmet Efendinin Mesafesi 800 metre olan bu sanıyoruz), bu konuda şimdiki Tayyarı birinci ve Kemal koşuya 8 hayvan girdi ve tasandan biraz daha değişik, da Efendinin Aldervişi ikinci bunlardan Ahmet ve Fikret ha koruyucu, daha hoşgörülü bir yasa tasarısı getirilmesi kaçınılmaz gözükmektedir. Sinemamızın dışarda gördüğü inanılmaz ilgi, devletin işe koruyucu olarak MALtYE MÜFETTİŞ MUAVİNLİĞt müdahele etmesini ve sinemamıGtRİŞ SINAVI zı destekleyecek önlemler ve çareler aramasını son derece günMaliye Müfettiş Kurulu Başkanlığı'nca 5.9.1983 pazartesi gılnü saat cel bir hale getirmektedir. Üste09,30'da Ankara ve lstanbul'da Maliye Müfettiş Muavinliği Giriş Sılik, ilerdeki yazılarda değinmenavı açılacaktır. ye çahşacağımız sinema bunalıGİRİŞ S1NAVINA KATILABİLMEK İÇİN: mı, video yüzünden tümüyle sara) Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinde yazılı niteliklesılan Yeşilçam'ın ekonomik yari haiz olmak, pısı, böyle bir müdaheleyi daha b) 1.1.1983 tarihinde (30) yaşını doldurmamış bulunmak, 'acil' kılmaktadır. Bunda gecic) Siyasal Bilgiler, tşletme, tktisat, Hukuk, tktisadi ve İdari Bikildiği veya şimdiki tasarıda ollimler Fakültelerinden (veya bu vasıfları haiz olduğu Milli Eğitim Baduğu gibi, daha da kısıtlayıcı ve kanhgVnca tasdik olunan yurtdışı fakülte veya yüksek okullardan) köstekleyici bir tasarı getirildiği birini bitirmiş olmak, gerekmektedir. takdirde, korkulur ki, nasıl setsteklilerin sınav için gerekli belgelerle sınav konularını belirten çildiği belli olmayan filmleri kolkitapçığı, adları geçen fakultelerle, Ankara Teftiş Kurulu Başkanlıtuklarının altına alıp ülke ülke ğı'ndan, istanbul ve tzmir Defterdarlıklarında Maliye Müfettişlerindolaşan resmi temsilcilerimiz, den, bizzat veya mekt'jpla sağlayarak, başvurma ve kağıt işlemi için yakında hangi ölçütle olursa olen geç 22.8.1983 pazartesi günü çalışma saatinın bitımine kadar Masun seçilecek film bile bulamaliye Teftiş Kurulu BaşkanlığYha başvurmaları rica olunur. yacaklardır... Söke Belediyesi ve foseptik çukurıı Maliyvtini kim ödeyecek? lediye'den ruhsat almış olması Belediye görevlilerini hiç ilgilendirmiyor. Foseptik çukuru doldu mu, hemen zabtta görevlisi orada bitiveriyor ve her daire için üçer bin lira ceza şıp diye kesiliveriyor. Foseptik boşaltıldıktan sonra, diyelim görevltler kapağını kapatmayı unuttular. Bir süre sonra zabıta yine geliyor ve "neden kapağını kapatmıyorsunuz?" Ardından yine ceza. Haftada en az bir kez foseptik boşalttırma durumunda kalan ve Kırşehir Eğitim Yükşek Okuayda en az üç kez ceza yiyen bir dar gelirli Sökeli, evini değiştir lu öğrencileri dertli. Öğrenciler bir süre önce vize smavlarında mekten başka çare bulamadı. "taraflı" uygulamalar yapıldıGittiği ilk kiralık evdeki ilk so ğından yakınmışlar ve bu konurusu ev kirasının ne kadar oldu da Cumhurbaşkanı Kenan Fvğu değil "foseptik çukuru kaç ren 'e de bir mektup göndermişmetreküp?" oldu. lerdi. Öğrenciler bu mektuba ilişkin haberin gazetemizde yer almasından sonra okuldan bir yetkilinin, "Siz bizi rezil ettiniz, yonun arşivlerindeki kayıplar da finallerde göreceksiniz" sözleriycabası.. Herhalde Tanrı da bu le karşılaştıklarında da aldırmainşaata karşı ki, sık sık yağan d ı i a r . • < • • ,,ı ' ? « n yağmurlar bant arşivlerini, sayısı Ancak 29 temmuzda sotıa son derece azalmış stüdyolan basıyor, çalışılmaz oluyor.. Bant erenfinal'sınavları bir bb'lüm öğlar ıslanıyor.. Yılların emekleri renciyi perişan etti. Öğrenciler, bir anda uçup gidiyor.. Bu ara el sanatları dersinin final sınavıda radyonun iki konser piyano na, gerekli vize ortalamasım tutsu da bu yıkım sırasında toz top turan bazı arkadaşlarının bile savunuyorlar. rak içinde geleceklerini bekliyor alınmadıklarım Kırşehir Eğitim Yüksek Okular... Bir telefon konuşmasmdan ya da yanan bir ampulden tasar lu 'nda dikkati çeken bir nokta da, daha önceki uygulamaların ruf bekleyenlere, bupiyanolarm tersine, sınav kağıtlarında adladeğeri ve ıslanan bantların ma nn yazddığı bölümün kapattınlliyetleri hatırlatılır, hem maddi, maması. Rezil edilmiş olmamn intikamı mı bu? hem manevi açıdan... Rezil edilmiş olmıuım intikanu mı? TARİHTE BUGÜN Mümtaz Arıkan SULTAN AUMET CAMII... 19 Ağustos 50 YIL ONCE Cumhuriyet 19 Ağustos 1933 Beylerin Marmarası birinci, Emir Salih Efendinin Kösemi ikinci geldiler. Dördüncü koşu: Günün en hararetli koşusu bu idi. Haliskan tngiliz at ve kısraklar arasında yapıldı. Mesafesi 2.400 metre idi. Dört hayvan girdi ve Akif Beyin Bekârı birinci, Ahmet ve Fikret Beylerin Piperi ikinci oldu. Bir Baş farkla da Prens Halim Beyin Aknatonu üçüncü oldu. Beşinci koşu: Dört ve daha yukarı yaştaki yerli yarım ve haliskan Arap yalnız kısraklara mahsustur. 19331983 Ye»l Bir OHoılck Yaptırmak Flkrlpde MISIB IpffcVin enfeft loıni'îl.n ile 5'çü ülcrıne yaphr«cajfcı »e kollu, nurkılı gomltkltt: Bo If t* MALÎYE BAKANLIĞrNDAN İLAN TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA T.C. KONYA ASLİYE 3. HUKUK MAHKEMESİ Esas: 1983/198, Karar: 1983/350 Borçlu (Davacı) Ahmet Özdüven tarafından İcra Tetkik Merciine 3.12.1982 tarihli dilekçe ile Konkordato muhleti talebinde bulunulmuş, İcra Tetkik Merciince iş komser tetkikatına sevkedilmiş ve komser tetkikatını müteakip dosya İcra Iflas Kanununun 296. maddesi mucibince muamele yapılmak uzere Mahkememize 3.3.1983 tarihinde sevkedilmiş olup, mahkememizce yapılan duruşma sonunda 1983/198 esas, 1983/350 karar sayılı, 23.5.1983 tarihli ilamıyla yukarıda adı yazılı borçlunun, borcunun %100'üruın ilk taksit 30.10.1983 tarihinde başlamak uzere bu larihte %25'ini 30.4.1984 de %25'ini, 30.10.1984 de %25,'ini, 30.4.1985 de de kalan %25'ini odeyeceğini bildirmesi ve 26 alacakhdan 19'unun kabul etmesi, kalan 7 alacaklının kabul etmemesi, kabul edenlerin alacakları da ekseriyet göstermeleri üzerine Konkordatonun tasdikine karar verilmiş ve karar taraflar tebliğ edilip temyİ7 edilmediğinden kesinleştiği İcra Iflas Kanunun 300. Maddesi gereğince tebliğ olunur. Basın 23055