Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER sek öğretmen okullannın açıldığı ve buna benzer bazı önlemler görülüyor. Son yıllarda ise Hacettepe, Ortadoğu, Boğaziçi ve Ege gibi üniversiteler de değişik ve daha gelişmiş bir programla kendi içlerinde kurduklan eğitim bölümleri aracılığıyla, formasyon kazandırarak öğretmenlik belgesi vermeye başlamışlardır. Üniversitelerin öğretmen yetiştirmeye böylesine el atmalannda kuşkusuz yine kendi öğrencilerine iş ve istihdam alanı bulma amacı olduğu bir gerçektir. Günümüzde ise Milli Eğitim Bakanlığı ile YÖK arasında vanlan bir anlaşma uyannca öğretmen yetiştirme işi doğrudan doğruya üniversitelerin görevi olmuş, 1848'den bu yana Milli Eğitim Bakanlığı sorumluluğunda sürdürülen bu iş, sistemiyle, kurumlarıyla ve öğretmenleriyle üniversiteye devren emanet edilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı'nın son olarak açtığı dört yıllık yüksek öğretmen okulları 20 temmuz 1982'den sonra üniversitelerin eğitim fakülteleri olmuşlardır. Dünyadaki hızlı değişmeler karşısında öğretmenlerin üniversite düzeyinde yetiştirilmesi kuşkusuz Türkiyemiz için olumlu bir gelişme sayılır. Olumsuz varsayımlan tartışmanın zamanı geçmiştir. Ancak bu "devirteslim" sıradan bir olay değil, Türk Milli Eğitiminin felsefesini, politikasını temelden etkileyecek kadar tarihi önemi ve sorumlulukları olan bir geçiş, bir dönem başlangıcıdır. Eğitimin en önemli unsuru her zaman öğretmendir çünkü. Böyle bir geçiş sırasında çeşitli tartışmaların, önemli sorunların ortaya çıkacağı doğaldır. Böyle olması konunun sağhklı olarak rayına oturması yönünden gereklidir de. Ne var ki ülkemizin içinde bulunduğu güç koşullar ve üniversitelerin kendilerinin de bir dönüşüm içinde olmaları öğretmen yetiştirmedeki geçişi daha da karmaşık bir duruma getirmiştir. Öyle ki, bazı önemli sorunlar kendiliğinden sıçrayarak gündeme gelmiş durumdadır. Bu sorunlara sağhklı olarak yaklaşabilmek için bir noktayı açıkça ortaya koymakta yarar var. Görevi üstlenen üniversiteler bu dönüşümün gerekli pratik ve teorik hazırlığını kendi bünyelerinde yapmış değillerdir. Örneğin, yeni bir uygulama alanı olan eğitim fakülteleri dekanlarının eğitim bilimcisi ya da deneyimli kişiler olması düşünülebilirdi. Nasıl tıp fakültesinin dekanı hekim, hukuk fakültesinin dekanı hukukçu ise eğitim fakültesi dekanlarının da eğitim bilimcisi olmasının çeşitli gerekliliği vardır ve yararlı olurdu. Milli Eğitim Bakanlığı'ncadevredilen bu kurumlara acemice girilmesinde bu ve benzeri eksiklerin de payı olabilir. Eğitim, kurumunu dönüştürme, bir ele geçirme ve yapmabozma işi değil, bir süreç ve zaman işidir. Bu süreci kurumu sarsmadan, insan ögesini örselemeden tamamlamanın bilimsel yollan vardır. BİRtKİMDEN YARARLANMAK DA VARDIR Daha önemlisi, üniversiteler Milli Eğitim Bakanhğı'ndan yalnız tesisleri, yapıları değil, yukarda da belirtildiği gibi, tkinci Mahmut'tan bu yana ülkemizde uygulanmış olan öğretmen yetiştirme çalışmalarının tüm birikimlerini devralmıştır. Bu birikimler, bilgisi^tekniği, pratiği teorisi, ve yöntemleriyle, iyikötü yanlarıyle, uygulayıcı elemanlarıyla canlı bir sistem ve kültür taşımaktadır. Kuşkusuz bu mirasın eskimiş ve günümüz için geçersiz yanları da vardır. Ama yine bu mirasın içinde öteden beri Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde biriken Türk eğitimcilerinin geliştirdiği ve onların ayakta tuttuğu, geleceğe aktanlmasında yarar görülecek sağhklı değerler de vardır. Bu kurumlarda çalışmış ve çahşmakta olan öğretmenler bu değerlerin taşıyıcı dinamiği konumundadırlar. Üniversitelerin bu birikimi her yönüyle laboratuvara sokarak, olumlu olumsuz yönlerini bilimsel yöntemlerle aynştırarak, kendi geliştirdiği yeni bilgilerle eski uygulamanın sağhklı ipuçlarmı bir araya getirip zengin sentezlere giderek; daha iyi öğretmen yetiştirmenin, bünyemize uygun öğretmen yetiştirmenin, öğretmenliği özenilir bir meslek haline getirmenin yollarını aramalan gerekir. Bunları yaparken, eski sistemin uygulayıcısı olan öğretmenler de çok şey katacaklardır konuya. YÖK yasasının öğretmenler için getirdiği esneklikte de vardır bu temel anlayış. Nitekim, Marmara Üniversitesi Rektörü sayın Orhan Oğuz, Atattlrk Eğitim Fakültesi *nde düzenlenen öğretmenler gününde yaptığı özgün konuşmasında bu gerçeği gerektiği şekilde vurgulayarak: Üniversitelilerin teorik bilgileriyle, öğretmenlerin uygulamadan edindikleri deneyimleri bütünleştirerek, öğretmen yetiştirmeyi daha iyi bir duruma getirmek için birlikte hizmet verileceğini sağhklı bir yaklaşımla dile getirmişti. Bunun yaşama geçirilmesini dileriz. Sözde kalmamalı bu düşünce. "~~~ Gerçekten de böyle olması gerekirdi. Bu yolla bir yandan programın işlerliği sürdürülürken, bir yandan da öğretmenlere birikimlerini bilimsel bilgilere dönüştürmeleri için olanak tanınmalıydı. Birçoğu zaten çeşitli seçme sınavlarından geçmiş, hazırhkh olan öğretmenlerden isteyenler bilimsel ölçülerin gereklerini yerine getirerek üniversitenin istediği formasyona ulaşabilirler, bunu yapmayanlann, yapmak istemeyenlerin diyecekleri kalmazdı. Bu yöntem aynı zamanda, üniversiteye yaraşır bir seçme olurdu. Ne yazık ki son günlerde 600'ü aşkın eski yüksek öğretmen okulları öğretmeninin Milli Eğitim Bakanlığı'na geri verilmesi işlemi, YÖK yasasının tanıdığı esnekliğe ve sayın rektörün konuşmasına ters düşmektedir. Konuya akılcı bir yaklaşımla bakıldığında görülecektir ki bu deneyimli elemanlann üniversitede kalmaları en başta fakültelerde eğitimin aksamaması için zoıunludur. 18 AĞUSTOS Üniversiteler ve Öğretmen Yetiştirme Öğretmen yetiştirme, kuşkusuz çok önemlidir. Bu görev bugün üniversitelere verilmiş durumda. Ancak, üniversiteler M. Eğitim Bakanhğı'ndan yalnız tesisleri, yapıları değil, öğretmen yetiştirmenin bütün birikimlerini de devralmıştır. Bu birikimi taşıyan eğitimcilerden yararlanılmazsa, yazık olur bunca değere ve eğitimimize. Buzdolabında rollbonc buzluk daha iyidir. (Çünkü, soğuğu koç/rmoz. Doho çabuk, daha çok soğutur.) PAKİZE TÜRKOĞLU A.Ü. Eğitim Fak. eski Öğr. Görevlisi Türkiye'de öğretmen yetiştirmenin geçmişine baktığımızda, "ilk öğretmen"in îkinci Mahmut döneminde ordu içinde subaylar tarafından yetiştirildiği söylenebilir. Halkın okumasmı ele alan Ikinci Mahmut, lider tipli er ve erbaşlara subaylar aracılığı ile "öğrenme ve öğretme" formasyonu kazandırarak, bunları ordunun okumayazma eğitiminde ve modern ilkokullann yayılması işinde kullanma yoluna gittiği, 1848'de ilköğretmen okullarınm açıldığı görülüyor. Cumhuriyet döneminin eğitim hareketlerinde yer alan öğretmen yetiştirme kaynakları da eğitim sisteminin getirdiği değişikliklere koşut olarak biçimlenen ilköğretmen okulları, köy öğretmen okulan, köy enstitüleri, eğitim enstitüleri, teknik öğretmen okulları, yüksek köy enstitüsü, yüksek öğretmen okulları ve üniversitelerden oluşmuştur. 1946'larda başlayan çok partili dönemle birlikte eğitimde de bu olayın felsefesine uygun değişmeler olduğu bilinmektedir. Orneğin, köye, işe ve sanata ağırhk veren eğitimden klasik ilk ve ortaöğretime dönülünce, öğretmen kaynağı olarak da ilköğretmen okulları ve eğitim enstitüleri önem kazanmış, sayıları artmıştır. Eğitim enstitülerinin önem kazandığı o yıllarda tstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden gelen ilginç bir tepki dikkati çekiyor. Bu tepkinin oluşturduğu sava göre, eğitim enstitüleri kapatılmalı, öğretmen gereksinimi titüleriyle birlikte öğretmenlerin üniversite çıkışlılarla karşılan üçte birinin kaynağı olduğu söymalıdır. Çünkü eğitim enstitüleri lenen üniversitelerde de inceleme "kalitesiz" öğretmen yetiştir ve görüşmelerde bulunuyor. Ne var ki, bu incelemeden sonra Samektedir, üniversitelerde "ilim bakımından olduğu gibi, peda yın Profesör Türkiye'de öğretgojik formasyon yönünden de men kaynağı olarak üniversitelerden umudu kesiyor. Çünkü üstün eleman" yetişiyor. programlarında pedagojik forBilimsel bir saptamaya dayan masyon eksiktir ve görüştüğü maksızm gelişigüzel bir öfke ni "profesörler öğretmenlik için teliği taşıyan bu savın temelde hazırlık fikrini hoş karşılamaki gerçek nedenlerinden biri as makta", böyle bir formasyona lında üniversitelilerin, özellikle gerek görmemektedirler. (s.38). edebiyat fakültesi çıkışhların o Oysa ona göre öğretmen yetiştirgünlerde bile kendi "uzman"lık mede önemli olan mezun vermek alanlarmda iş bulamamalan, öğ değil, mesleğin gerektirdiği sağretmenliği kendilerine uygun iş lıkh formasyonu kazandırmakalanı olarak görmeleridir. tır. Bu yönden Ankara "Dil TaAynı yılların bir başka belge rih"i biraz daha iyi bulmuştur si ise, zamanında üniversitelerin ama Istanbul Üniversitesi'nin öğretmen yetiştirmekten ne denli öğretmen hazırlamayı angarya uzak olduğuna ve eğitim enstitü saydığını, pedagojik formasyon lerinin zorunluluğuna ışık tut taraflısı iki profesörün mücadele ması yönünden ilginçtir. Söz ko vermek zorunda kaldıklarım nusu belge 1953 yılında ülkemi gözlemiş, "birçok üniversite meze davet edilen Oregan öğret zunu öğretmenin gereken meslemen Koleji Ord.Profesörü Ro ki hazırlıktan yoksun olarak yeben J.Maaske'nin "Türkiye'de tiştiklerini kendilerinin de hissetÖğretmen Yetiştirme Hakkın tiklerini" saptamıştır. (s.39) da" verdiği rapordur. Prof. R.J.Maaske durum deAMERİKALI EĞİTİMCİNİN ğerlendirmesi yaparken, vardığı İLGİNÇ GÖZLEMİ bu sonuçları şöyle beiirtiyor: ÖğAdı geçen Amerikalı eğitimci retmen yetiştirmede üniversiteTürkiye'nin sosyoekonomik den fazla bir şey beklenmemesidurumunu, eğitim sistemini, ni, Türkiye eğitiminden sorumokulların işleyişini azçok göz lu olan Milli Eğitim Bakanlığı'den geçirdikten sonra öğretmen nın bu işi kendi bünyesindeki yetiştirme kurumianna yöneli eğitim enstitüsü ve öteki kurumyor. Köye yönelik eğitimden ca ları geliştirerek yapmasının dayılmasına da şaşan J. Maaske ha yararlı olacağını ileri sürüyor. orta öğretim öğretmenlerinin Bundan sonraki yıllarda eğitim kaynağına sıra gelince, Ankara enstitülerinin çoğaldığı, öğretGazi, fstanbul Çapa Eğitim Ens men okulu birincilerini alan yük Bütün AEG'lerin buzluğ rollbond'dur. daha iyidir. AEG daha iyi soğutur. MEVLtT Türk Basın ve irfan hayatına unutulmaz hizmetleri geçer şefkatli ve sevgili büyüğümüz, Danışma Meclisi Uyesi, Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri AEG EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Akşamları çıkıp yürümek. Herkes evine çekilmiş, TV başına geçmiştir. Video'lan olanlar da var. Onlar heyecanla kimbilir nasıl filmler seyrediyorlar! Işıklar sızar pencerelerden. Balkonlarda oturup iki tek atanlar da var. Hafif bir yağmur yağmış, yollarda toz yok. Arada bir koşuşanlara da rastlıyorum. Ikilidörtlü gruplarla koşuyorlar. Belirli bir tempoda. Yaşam için/spor dedikleri bu olmalı. Sabah erkenden ka'lk, koş. Akşarn serinliğinde yola çık; koş. Bir yararı olmalı elbetf Niye tüm düriya koşmaya başlasın, büyüğü, küçüğü, genci, kadirif? •""" / f Ben yürümeden yanayim. Hani TV ekranlarında gösteriyorlar 'yürüme yarışı'na katılanları... Bir sağa, bir sofa çalkalaya çalkalaya gidenler var. Helsinki'de bizim yaya yarışmacı yolunu yitirmiş, yarış bitmiş, ikiüç saat geçmiş, bizimki yok. Meğerse yari yolda vazgeçmiş, gitmiş dinlenme köyüne, kimseye haber vermeden yarıştan çekilmiş... Vakliyle bir kış olimpiyadında da böyle bir şey olmuştu. Bizim kayak ekibi ortadan yitip gitmişti. Saatler geçmiş, Türkler yok! Karanlık basmış, aramaya çıkmışlar meşalelerle. Derken bir de ne görsünler, bizim ekip büyük bir hızla bitiş noktasına doğru gelmekte... Yürüyorum. Yürürken düşünülür! Neler neler geçmez akıldarr? Pek çok öykümü yürürken yazmı şımdır. Yaşar Kemal de söylemişti, romanlarını yürürken hazırlarmış. O da çok yürüyenlerden... Evet, bir yanda yürüyenler var; bir yanda koşanlar. Tavşanla, kaplumbağa öyküsünü anımsadım birden. Koşan çabuk yorulur derler ya, tayşan da öyle yorgun düşmüş, kaplumbağa nasıl olsa gerilerde diye yatıp uyumuş, ama o uykudayken ağır ağır yürüyen kaplumbağa, yanından geçip gitmiş, hedefe de varmış. Neden sonra aklı başına gelen tavşan büyük bir hızla koşmaya başlamış, ama kaplumbağa daha önce ulaşmış bitiş çizgisirve... Kıssadan hisse: Koşmak değil, hedefe varmak önemli... Bizim semtte yürümek oldukça kolay. Taşıtlar az, yollar geniş. Bir büyük tur var, bir de küçük tur. Böyle ad verdim. Evden çıkıp ana yoldan yürüyerek parka çıkmak, parkı boydan boya aşarak bizim yola dönmek, oradan eve... Şöyle böyle bir kilometre. Yirmi beş, otuz dakika... Benim için yeterli. Bir de çarşıya gidip, parkı dönerek gelmek var, o da on beş dakikayı buluyor. Diyeceksiniz, yarım saatlik, on beş dakikalık yürüyüşler de yürüyüş mü? Öyledir. Ama benim Cağaloğlu'ndan Taksim'e, Şişli'ye kadar da yürüdüğüm olur. İnersin Cağaloğlu'ndan, Sirkeci, Köprü, Tünel, Beyoğlu, Taksim... Eski anıları canlandırarak. Şurda Fahir'le durduk, şurda Kenan'la söyleştik, şurda İlhan'la, burda Tarık'la, ötede Salâh'la, beride Arad'la diye diye... Sanatçılar arasında yürümeyi sevenler vardır, sevrneyenler de vardır. Necatigil ve Birsel'le 40'larda çok çok yürümüşüzdür. Bir kez İstinye'den Bebek'e, başka bir kez de Kanlıca1 dan Üsküdar'a. Ama yürüme uzmanlarına göre böyle aheste beste yürüyüşler 'yürüme' sayılmaz. Hızlı hızlı atacaksın adımlarını, göbeğini çekerek, soluk almadan... Durmadan dinlenmeden. Ben, gençken de, şimdi de koşar gibi yürüyemem. Benimki 'avare' yürüyüşü! Düşünceme uygun bir yürüyüş. Bir film gibi geçer geçmiş yıllar. O yıllardaki kişiler, olaylar. Her adımda yeni bir yaprak açılır bellekte... Yıllar önce bir yazı yazmıştım: 'Yürümemek'... Şöyle demişim orda: "Yıllardır tanıdığım insanlar var. Çoğu da sevdiğim, sık sık karşılaştığım, dostluk ettiğim kişiler. Zamanın duraksamaz yürüyüşü içinde onların aynı hızla yürümediklerini görüyorum. Örneğin birkaç yıl önce herhangi bir konuda tartışmışız. Bana şu ya da bu sözlerle, kanıtlarla düşüncesinin doğru olduğunu anlatmaya çalışmış. Yine o konu açılıyor. Zaman bizim için o konuyu düzeltmemiş, ortadan kaldırmamış. Bakıyorum, düşüncesini yine aynı sözlerle savunuyor, aynı ömekleri gösteriyor. Aradan yıllar geçmiş, o konu üzerinde ne çok kitap yazılmış, ama dostum hiç birini okumamış, zamanın gerilerine kayıp giden bilgisinin tutsağı olarak kalmış." Bu da başka bir çeşit yürümek, ya da yürümemek... İlle de yollarda, sokaklarda yürüyecek değiliz ya!. Düşüncede, ekinde, anlayışta da 'yürümek' gerek. İlerlemek, hep, ama hep, ileriye doğru sağlam adımla, bilinçle, inançla gitmek... 'Durmayalım düşeriz' sözünü bir zamanlar yanlış bulurdum. Ne demek, durursak niye düşelim? Ama zamanla anladım ki, durmak, yerinde saymak, bir anlamda düşmektir, geride kalan, çağın dışına, uygarlığın gelişmesinin dışına düşen her kişi ergeç tepetaklak olacaktır. Böyle şeyler geçiyor içimden yürürken.. Eski şarkılar, dizeler, yazılar, anılar anılar... Anılar da eskir demiştim, ama eskise de o anı yeni bir biçim, bir anlam kazanarak kalıyor yine de bellekte... Bir de bakıyorum, yanımdan genç bir karıkoca geçiyor, eşofmanları çekmişler, sessiz sessiz koşuyorlar bir yerlere... Şimdi büyük tur yapıp evlerine, yataklarına dönecekler. Bir duş, bir soğuk içki, sonra mutlu bir çevre, bir hava, bir aşk, dostluk evreni. Hep iyilikler, mutlutuklar, aşklar düşlüyorum yüherkes için, tüm toplum için... Süper Tip Elektrikli Süpürgeler: Yürümek Yürümemek SİMTELSÜPER SİEMENS SÜPER VEFATLAR İÇİN Yurtiçi, Yurtdışı, cenaze nakledilir. Cenaze ilaçlama, malzeme, tabut, bütün işlemler hassasiyet ve süratle yapılır. Yalnız süper tip süpürgeler, halı yıkar, boya, badana yapar Süper tip süpürgeler, süper üfleme gücüne sahiptir. Süper süpürgenizi alın, özel parçalannı takın! Boyanızı, badananızı kolayca yapın! Süpürgenizin, süper üstünlüğünden yararlanın! Unutmayın! Her süpürge, süper değildir Ülkemizde, süper tip süpürgeyi yalnız SlMTEL üretir. Simtel Pazarlama A.Ş. Halaskârgazi Cad. No: 284 ŞişlilSTANBUL Tel:1486020/5Hat Tel.: 147 20 06 140 68 86 tşletmede ayrıca 18 ambulans mevcuttur. Cenaze ilanlarından hizmet bedeli .İjfınnnai,' acı günlertofeâ " paylâşîr, günün her saa'tinde emrinizdeyiz. İSLÂM CENAZE İŞLERİ İLÂN Endiistri Makinalan tmalatı Sanayi ve Ticaret A.Ş. Idare Meclisi Başkanlığından Şirketimizin 1982 faaliyet yılına ait olağan genel kurul toplantısı, 15 Eylül 1983 gunü saat 14'de İstanbul, Karaköy, Tersane Cad. No:178 Çelik Han Kat:8'de yapılacak ve aşağıdaki gündem muzakere olunarak gerekli kararlar verilecektir. Bilanço ve kâr zarar cetveli ile Idare Meclisi ve Murakıp Raporları 25 Agustos 1983 gününden itibaren Şirket merkezinde pay sahiplerinin emrine âmade buİundurulacaktır. Pay sahiplerinin anılan gün ve saatte toplantı yerinde hazır bulunmaları veya kendilerini bir vekil marifetiyle temsil ettirmeleri rica olunur. Gündem: 1) Açılış, Başkanlık Divanının seçimi ve Başkanlık Divanına Genel Kurul adına toplantı zabtını imzalaması için yetki verilmesi, 2) 1982 faaliyet yılına ait tdare Meclisi Raporu ile murakıp raporunun okunması ve müzakeresi. 3) 31.12.1982 tarihli bilanço ile kâr zarar hesabının okunması, tetkik ve müzakeresi. 4) 31.12.1982 tarihli bilanconun tasdiki ve Idare Meclisi Azaları ile murakıbın ibrası hakkında karar verilmesi. 5) İdare Meclisinin,1982 yılı kârının dağıtılmaması hakkındaki teklifinin karar verilmesi. 6) Idare Meclisi Azaları ile Murakıbın seçimi ve ucretlerin tesbiti. 7) Idare Meclisi Azalarına T.Ticaret Kanununun 334 ve 335.ci maddelerinde yazılı muameleleri yapabilmeleri için yetki verilmesi. 2821 sayılı Sendikalar kanunu hükümlerine göre gerekli işlemlerin yapılabilmesi bakımından Sendikamızm olağanüstü genel kurul toplantısı 29 Ağustos 1983 günü saat 11.00'de aşağıda belirtilen gündem uyannca İstanbul Tophane Denizciler Sokak 7/9'daki Denizciler merkezinde yapılacaktır. Bu toplantıda çoğunluk sağlanamadığı takdirde ikinci ve nihai toplantınm İstanbul Tepebaşı Kuytu Sokaktaki Kazablanka toplantı salonunda 5 Eylül 1983 günü saat 10.00'da yapılması kararlaştırılmıştır. Üyelerimize duyurulur. İstanbul Deniz Ulaşlş Sendikası Genel Başkan Emin Kul, Genel Sekreter Mustafa Yosma, Gündem: 1 Yoklama ve açılış, 2 Divan seçimi ve saygı duruşu, 3 Komisyonların seçimi, 4 Faaliyet ve hesap raporu ile bilanconun tetkiki ve müzakeresi, 5 Komisyon raporlarımn müzakeresi, 6 Raporlann ve kurullann ibrası, 7 2821 sayılı kanuna göre gerekli kararlann alınması ve gerekli işlemlerin yapılmasımn karara bağlanması, (Birleşme, iltihak ve fesih gibi karar ve işlemler dahil) 8Kapanış. • Memuriyeı uelgemı kaybettim. Hükümsüzdür. HALİL MURAD KUMTEL .• MUSTAFA YÜCEL'İn vefatmın 40. günü münasebetiyle 20 Ağustos 1983 Cumartesi günü, öğle namazından sonra Şişli Camii Şerifi'nde aziz ruhuna ithafen memleketimizin tanınmı hafızlarından Duahan Saadettin EVGİNER idaresinde Zeki ALTIN, Ibrahim ÇANAKKALELİ, Fevzi MISIF Aziz BAHRİYELİ, Eşref AKSİHARLI tarafından Kur'anı Kerim ve Mevlidi Şerif okunarak Hatim dua yapılacaktır. Akraba ye dostlarımızla tüm din kardeşlerimizin huzurlarını niyaz ederiz. AİLESİ A l* I DERSANESi • • Rıhtım Cad. No: 126 l /nl / V / i i/ \ üniversiteye girmek için" Lise sonlar: 1 Eylül ™ TBI:337 09 06 338 86 77 İ V A U I K O T İSTANBUL ALTINCI İCRA MEMURLUĞUNDA İLANEN TEBLİĞAT Dosya No.: Borçlular 1982/11556 MENKULÜN AÇIKARTIRMA İLANI LÜLEBURGAZ İFLAS İDARESİNDEN 1982/200 If. Müflis: Turgan Ticaret Sait Turgan Mustafa oğlu 1954 doğumlu Ltıleburgaz Karamusaköyu nufusuna kayıtlı. Aşağıda cins, miktar ve kıymetleri yazılı mallar satışa çıkarılmıştır. BIRINCİ ARTIRMA: 25/8/1983 gunü aşağıda yazılı sıra ve saatlerde Lüleburgaz adliye binası önunde yapılacak ve o gunü kıymetlerinin % 75 ine istekli bulunamadığı takdirde, 26/8/1983 giınü ayni yer ve saatlerde ikinci artırma yapılarak en çok fiyat verene satılacağı, satış şartnamenin icra dosyasından gorulebileceği, masrafı verildiği takdirde bir örneğinin isteyene gönderilebileceği, fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyle iflas idaresine başvurmaları ilan olunur. 1.8.1983 Sıra. No : 12345678910111213141516Saati ' 10.0010.15 10.2010.35 10.4010.55 11.0011.15 11.2011.35 14.0014.15 14.2014.35 14.4014.55 15.0015.15 15.2015.35 15.4015.55 16.0016.15 16.2016.35 16.4016.55 17.0017.15 17.2017.35 Lira :Kuruş: Adeti:Cinsi: 93.000 00 30.000 00 20.000 00 60.000 00 50.000 00 10.000 00 16.000 00 10.000 00 3.000 00 2.000 00 1.000 00 1.000 00 5.000 00 10.000 00 7.500 00 20.000 00 6000 19x29 ebadında, Barbaros tuğla fabrikası imalatı, yığma tuğla. Bir Buro tipi, yandan uç çekmeceli, orta bir çekmeceli çelik masa. Bir Müdur tipi 6 çekmeceli çelik masa Dort Beheri 15.000.00 liradan, buro tipi yandan üç, ortadan bir çekmeceli masa. Bir Buyuk boy, kırmızı, iki katlı çelik Bir Kahverengi, mudur tipi döner koltuk Dört Müdür tipi, dönerli kullanılmış kol Beş Beheri 2.000.00, Vinlex kenarsız misafir koltuğu. Üç Beheri 1.000.00 liradan vinlex çelik sandalye, İki Beheri 1.000.00 liradan uzeri for kuçük boy madeni sehpa. iki Beheri 500.00 liradan, sünger doltabure. iki Demir eibise askısı. Bir İki kapılı, iki raflı, çelik evrak dolabı. Bir Üstu camlı, iki raflı iki çekmeceli evrak dolabı. Bir Auver marka, 9 borulu, alt tablalı emaye döküm soba. Bir MBO marka, TRS.2000, bantlı elektrik arızalı hesap makinası. Basın 23019 İLÂN İ LA N 10. ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞİNÜEN 1983/384 Davacı Aşkın duran vekili Av. Fehmi Özkuçük tarafından davalılar Süheyla Buldak, İlknur Özdemir ve Ali Ihsan Özkan aleyhine ikamet olunan nufus kayıt iptali davası sebebiyle: lst. Topkapı, Trakya oto garajında otobüs çığırtkanı olan davalı Ali Ihsan Özkan'a gönderilen dava dilekcesi tanınmadığından bahisle bila tebliğ iade edilmiş ve yapılan zabıta tahtikatına rağmen bulunamamış olduğundan dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiş olup karar gereğince mahkememizin 1983/384 esasında kayıtlı ve 30. 9 1983 gün ve saat 10.00'a muallak bulunan duruşmaya gelmeniz, gelmediğiniz taktirde bu defa ilanen gıyap kararı tebliğ olunacağı hususu tebliğat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 2. 8. 1983 tST. Sevgili yavrumuz, canımız ablamız kısa ama onurlu yaşamından ayrılışının 1. yılında yüreğimizde her zaman varolan tüm sevgisi ve özlemiyle bir kez daha anıyoruz. KELEKÇt AİLESİ BETÜL KELEKÇİ'yi 1 AHMET ARSLAN MalatyaKışla Caddesi No: 53'te mukim olup, bankara 125.400. TL borçlu iken halen adresi meçhuldur. 1982/14669 2 YILMAZ SARIKAYA lst.KadıköyBostancı Şenesenevler Boğazlıyan Kaymakam Kemal Sokak Aslan Apt. No: I'de mukin olup, barkaya 07.500.TL borçlu iken halen adresi meçhuldur. 1983/288 3 MUSTAFA CEYLAN MalatyaInönü Caddesi No: 56 da mukim olap, bankaya 181.515. TL borçlu iken halen adresi meçhuldur. 1983/292 4 AHMET ASLAN Malatya Kışla Caddesi No 53'te mukim olup, baı kaya 104.070. TL borçlu iken halen adresi meçhuldur. Pamukbank T.A.Ş. ya izafeten vekilleri Avukat: M. Yavuz Te can, Serpil Batuva, Serpil Sosyal ve Ahmet Şener tarafından yukı rıda miktarı yazılı borcunuzdan doiayı aleyhinizde yapılan Kamb yo senetleri (çek, poliçe ve emre muharrer senet) üzerine haciz yol ile icra takibinde; adınıza veadresinize tebliğe çıkanlan öderneem ile bono suretleri P.T.T.den bilatebliğ iade edilmiş ve yapılan zabı) tahkikatı sonunda adresinizin tespiti mümkün olmadığından bu kerı ödeme emirleri ile bono suretlerinin tarafınıza 7201 sayılı Adli Tet ligat Kanununa müsteniden ve ilanen tebliğine karar verilmiş olmakl; yukarıda yazılı borç ve masrafları işbu ilanın gazete neşri tarihinde itibaren gün içinde ödemeniz, takibin dayanağı senet kambiyo sem di niteliğini haiz değilse 25 gün içinde aynca ve açıkça bir dilekç ile icra dairesine bildirmeniz; aksi takdirde icra takibindeki kambı yo senedi altmdaki imzanın sizden sadır sayılacağt, imzanızı haksı yere inkar ederseniz, 100 liradan 5000 liraya kadar para cezası il mahkum edileceğiniz borçlu olmadığınız veya borcun itfa veya im hal edildiği veya alacağın zaman aşımına uğradığı hakkında itirazı nız varsa bunun sebebleriyle birlikte 25 gün içinde tetkik merciin bir dilekçe ile bildirerek merciden itirazmız varsa bunun sebebleriy le birlikte 25 gün içinde tetkik merciine bir dilekçe ile bildirerek mer ciden itirazınızın kabulüne dair bir karar getirmediğiniz takdirde cebr icraya devam olunacağı itiraz edilmediği ve borç ödenmediği takdirdı 30 gün içinde 74. madde gereğince mal beyanında bulunmanız, bu lanmazsanız hapisle tazyik olunacağınız hiç mal beyanında bulun maz veya hakikate aykırı beyanda bulunursanız hapisle cezalandın lacağınız hususu ödeme emri ile iki emre muharrer senet bono sureti yerine kaim olmak üzere size ilanen ve tebliğ olunur. 1518/1982 b. 8905 TÜRK HABERLER AJANSI , MUHABİRLER ARIYOR Türk Haberler Ajansı il ve ilçeler düzeyinde, fotoğraf çekebilen muhabirler arıyor. Ilgi duyanlann mektupla Türk Haberler Ajansı Cağaloğlutstanbı adresine başvurmaları rica olunur.