27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER smmamalıdır. ZORUNLU GERÇEK Artık iyi niyetli herkesçe bilindiği uzere Ataturk dilimizin özleştirilmesi olgusunu, Ulusal Kurtuluş Savaşvyla eşit saymıştır. Buyuk bir dilin, hele öbür dillerden çok aynk nitelikleri varsa kendi yapısı ve ses düzeni içinde gelişip zenginleşmesi, yozlaştırıcı etkenlerden kurtarılıp korunması zorunlu bir gerçektir. Ataturk döneminden başlayarak günümüze değin iyi ya da kötü düşüncelerle bu gerçeğe karşı çıkmak isteyenler, nasıl bir yanılgı içinde bulunduklarını en başta kendi kullandıklan dile baktıklarında göreceklerdir. ANAYASAMIZIN BUYRUGU 1982 yılmda benimsenen Anayasamızın 134. maddesinde buyrulan geliştirmeler, yukarıdan beri özetlenen olguya uygun bulunmaktadır. Ne var ki, Anayasa'nın buyruğu, öteden beri dilimizin özleştirilmesine karşı çıkanlar ile onlann yanılttıkları kimselerce yanlış yorumlanmıştır. Ozel hukuk tüzel kişüiği içinde bir dernek olan Türk Dil KuTumu'nun kamulaştınlması gibi yanhş bir tutum, haklı bir girişim gibi gösterilmiştir. Oysa, Anayasamızın buyruğu yerine getirilirken hem 134. maddede amaçlanan "Ataturk Külttir, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu" kurulabilir, hem de ellibir yıldu yaptığı çalışmalar ulusal ekinimizde büyük bir yer tutan Türk Dil Kurvımu'nun Atatürk'ün ^ amaçladığı çalışmaları sürdürmesine olanak sağlanabilir. YILLARCA StJREN BtR SALDIRININ SONUCU Atatürk'ün vasiyeti uyannca, onun ilkelerine yüzde yüz bağlı kalarak bugtine değin çalışmalannı sürdüren ve bütün karalamalann yanlış olduğu son kez geçirilen denetim sonucunda da yeniden saptanmış bulunan Turk Dil Kurumu'nun, bundan sonra bir "devlet dairesi" kişiliğine sokulmasının hiç bir yarar sağlamayacağı kısa sürede anlaşnacaktır. Ulusal kurumlarımızın en geniş etkili, en saygm ve en yararlı bir birimi olan Türk Dil Kurumu'nun bu uygulama sonunda eski neteliğine kavuşturulması kolay olmayacaktır. SUÇLAMALAR GERÇEK DIŞIDIR Damşma Meclisi'nde Türk Dil Kurumu ile ilgili yasa görüşülürken Milli Eğitim Komisyonu Başkanı'nm yinelediği suçlamalar, en azından yeterlı bilgi edinilmeden yapılan bir konuşma örneğidir. Gerek onun, gerekse kendisi gibi konuşanlann ileri sürdüğu savlann geçersizüği ta Ataturk döneminden beri kanıtlanmış olup ulusal ekin tarihimizde bir haksızhk ve yanlışlık örneği olarak kalacaktır. SONUÇ Türk Dil Kurumu, bugünedek yaptığı bilimsel çalışmalar ve bu çalışmalar sonucunda yayımladığı yapıtlarla Atatürk'ün ulusumuza bağışladığı birçok yararlı varlıklar gibi, Türk tarihinde kendine yakışan yeri koruyacak, ileride yıllardan beri yinelener savlann yanlış, içtenliksiz ve olduğu anlasılacaktır. Türk Dil Rurumu ıılusal bir varlıktır T.DH Kurumu, bugüne değin yaptığı bilimsel çalışmalar sonucunda yayımladığı yapıtlarla Atatürk'ün ulusumuza bağışladığı birçok yararlı varlıklar gibi, Türk tarihinde kendine yakışan yeri koruyacak, ileride yıllardan beri yinelotıen savlann yanlış, içtensizlik ve haksı* nlduğu anlaşılacaktır. PENCERE Nereye Doğru? Bir insanın bir başka insanı çalıştırarak emeğine el koymasına sömürü denir. Çok eski çağlardan beri dünyada sömürü geçerlidir. Köleler en acımasız sömürü düzeninde nice uygarlık ürunlerını alınterlenyle oluşturmu$lardır. Bugün Anadoıu'da Batılı turıstlerin şaşkınııkla izledikleri tiyairo Kalıntıiarı, lapınaklar, kemler, su kem? rleri, saraylar, köprüler, yontular; kölelerin efendiler hesabına yaptıklarından artakalanlardır. Bütün bunlara bakarak diyebiüriz ki: Ne iyi olmuş da geçmişte insan insanı sömürmüş; eğer sömürü binlerce yıl sürmese, eski uygarlıklar da oluşamayacak, bugünlere gelinemeyecekti. • Sömürü iki yanlı keskin kılıç gibi bir yandan köleleri kahrederken öte yandan uygarlığın gelişmesine de katkıda bulunuyordu. Ne var ki, yaşanmış geçmişteki toplumsal gerçekliğe "iyi" ya da "kötü" demenin bir anlamı yoktur. Önce doğa varolmuş, sonra insan. Daha sonra insan toplumu tarihsel serüvenine başlamış; bugünlere gelmişiz. İnsanın insanı sömürrneşi birden bire olmamış, birdenbire de yok olmayacak. Sömürünün binlerce yıl biçim ve nıtelik değıştırerek süregelmesi kötülük ya da iyilikle açıklanamaz ki... İnsan insanı yalnız çalıştırarak sömürmemiş; kimi zaman nice emekle yaratılmış uygarlıkları yağmalayan savaşların kökeninde hangi gerçek yatıyor? Daha eski dönemlerı bir yana bırakın, 1914 yılında yeryüzünün 139,9 milyon kilometre karelik toprağının 65 milyon kilometre karesi (dünyanın yarısı) sömürgeydi. Çin, İran, Osmanlı Devleti gibi yansomürge toprakları da kattığımızda yaşadığımız gezegende sömürgeler 89,4 milyon kilometre kare tutuyorlardı. 20'nci Yüzyılın ilk çeyreğinde dünyanın üçte ikisi üçte birince sömürülüyordu. Ancak bu olayın karmaşık bir yanı vardır. Sömürgeciler hem kendi ülkelerinde halklannı sömürüyorlardı; hem de sömurgelerındeki halkları yerli aracılar eliyle sömürü düzenıne bağlıyorlardı. 20'nci Yüzyıldakı bağımsızlık savaşları, işte bu mekanizmayı parçalamak bakımından önemlidirler. Bu çağ Türkiye'nın Ulusal Bağımsızlık Savaşıyla açılmıştır. Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarıyla değişen yeryüzünde sömürü başka biçımlere dönüşerek sürmektedir. Siyasal bağımsızlıklarını kazanmış halklar, bu kez ekonomik sömürünün çarklarında kıvranmaktadırlar. Uçüncü Dünya'nın yoksullarıyla zengin sanayı toplumları arasındaki uçurum ks panmak şöyle dursun derinleşmektedir. Bu farklılaşmaya bakarak yoksulların treni kaçırdıklannı ve hiçbir zaman süper endüstrilere yetişemeyeceğini söyleyenler de karamsarlıöa düşmektedirler. Bir bakıma hakları vardır. Çünkü bir uygarlık eğer sömürü düzenleri üstüne yükseliyorsa çökecektir. Çünkü çöküş, sömürenle sömürülen arasındaki uçurumun derinleşmesinden kaynaklanmaktadır. Çağdaş uygarlık sömürüsüz toplumlara doğru yönelme sancılarını yaşıyor. Eğer bu ağrıların sonunda doğacak bebek sağlıklı olursa, geleceğe lyımserlikle bakmak olasıdır. Yok, busancılar daha baskılı, zulümlü, acılı, ölümlü, haksız düzenleri doğurursa eninde sonunda insan toplumlarında büyük kıyametlere doğru yol alınmaktadır. Çağımız dünyasında bir bölük devletin Üçüncü Dünya'nın yoksullarına bakarak şışinmesi ve uygarltğıylaövünmesi aymazlığın ürünüdür. Yoksul ıle varlıklı arasındaki çelışkiyı derinleştiren her maddi gelişme, kendi mezarının çukurunu kazmak tadır; bu gelişme bilımde ve teknolojide ilerleme sayılsa bıU sonuçta ytkılışın alt yapısını hazıhar. Yeryüzü tarihinin sayfalarını satır satır yazan güç, toplum b limlerinin bu değişmez kuralmdan doğmaktadır. Sakın süpe teknolojinın son buluşlarıyla gözlerimiz kamaşmasın; bakışli rımız çarpılmasın. Bilim ve teknolojinin atılımları, insanlık taı hi boyunca zenginlere değil, hep yoksullara hızmet etmişti Tarihin bu değişmez kurafının bundan böyle değişeceğir ilişkin bir işaret yoktur. t. i CAHİT KÜLEBİ Türk Dil Kurumu Eski Genel Yazmanı Turk Dil Kurumu'nun kuruluşunun 51. yıhnı doldurduğu bugunlerde, kurumun ozel hukuk tuzel kişiliğinin kaldırılması işlemi de sonuçlanmak uzere. Butun yaşamım boyunca, Ataturk ılkelerıne bağlı kalmı^ ve otuz iki yüdan berı de Turt Dil Kurumu hızmetınde çalışmıç biri olarak kişısel yonden olduğu kadar, kurumun amaç ve gorevi ytmunden de acı duymamam olanaksız. Bu durum ıçinde kurumun, geçmış yaşantısını ve çahşmalannı özetlemek yerinde olacak. ULUSAL BtR GÖREV Turk Dil Kurumu, ivedi alınan bır kararla kurulmuş değildir. Dilimizin başka dillerin etkisi altına girdiği çok eski yıllardan beri, anadilimiz kendisini savunma gereksinuni duymuş bu alanda herkesin artık adıru ezberlediğı birtakım baş yapıtlar yaratıldığı gibi, daha sonraki yıllarda da topluluklar ve derneklerce dilimizin kendi özbenliğine kavuşturulması yolunda girişimleîde bulunulmuştur. Ulusal varhğımızın birçok sorunlan karşısmda olduğu gibi, bu alanda da dilimizin özleşmesi girişimi, amaç, yöntem, örgutlenme ve gerçeİcleştirilme yonlerinden yine Ataturk'ün eliyle başarıya ulaştırılrmş bulunmaktadır. Bu konuda Ataturk'ün yaptığı devrim, genelde jBatı için Luther'in gerçekleştirdiği reformla kıyaslanmalı, ulusal açı bakımından ise ondan da ustun olduğu yad r EVET/HAYIR OKTAY AKBAL BILIM TEKMK YÖNETEN REŞtT CANBEYLt "Bu Yürek Sizin" Önce bir resim: Yıl 1947. Orhon Arıburnu'nun Beyoğlu'nda açtığı Şiir Sergisi'nden bir görünüş. Salâh Birsel, Orhan Veli, Fethi Naci, Aydın Arakon, Sabih Şendil, Naim Tırali ve ben. Kimsenin saçı dökülmemiş. Herkes genç. Hepımizde bir sigara. Bentmki dudaklarımda, ötekilerin ellerinde. Türkıye'de, belki de dünyada ilk "Resımlı Şiir Sergisi" bu. Açılış günü şaır bir kurdele çekmışti kapıya. Eğilerek girmek gerekliydi, iki büklüm olacaktınız, şiir sergisine öyle adım atacaktınız. Arıburnu 'şiir önünde herkes eğılmelidir' demek istıyordu. Bunu da zorla yaptırıyordu doğrusu!.. Eski dosl, sevdığim şair, ilginç sanatçı Orhon Arıburnu. "Şair Dostlarım' adlı kitabımda şöyle yazmışım: "Arıburnu'nun hikâyesi uzun mu uzun! Ondan böyle kısa bır yazıda söz açmak, onun kimseye nasıp olmayan o eşsiz hayallerini, zengin serüvenlerini anlatmaya kalkışmak, üstelık bir de şiirlerinden söz açmak hiç de kolay bir iş değiL Hiç bir şair Arıburnu kadar şair değildir dryeceğim. Hem de bunu cesaretle söylüyorum. Arıburnu kadar şiir yüzünden acılara, dertlere katlanan bir şairi henüz tanımadım. O şiir için her felakete, her setalete katlanabilir. O, şiir uğruna ölebilir dersem, inanın." Dostum Arıburnu'nun 'Bu Yürek Sizin" adlı kitabını okuyorum. Almanya'da, Berlin'de basılmış. Arıburnu uzun yıllardır Avrupa'da, daha da çok Almanya'da yaşıyor. Orada ne yapıyor, bilmem. Filmcilik mi, yayırvcılık mı? Her ne yaDarsa yaosın. siir baş uğraşısıdır. Öyle bol şiir yazan bir kişi değil o. Az yazar, ama 'öz' yazar. Kısadır ArıDurnu nun şiirierı, şiırcıkleri. Ama yoğundur, etkilidir, güçlüdür. İşte 1948'de yazdığı 'Hürriyet': "Herşey göklere doğru büyür Salkım söğüdün dalları müstesnaCanımızCananımız Hürriyet Sen de büyü Bizim tarafa" ya da şu unutulmaz kısacık şiir: "Dünyadöndükçe Umut fakirin ekmeği Ye Memet ye Ye Memet ye" Orhon Arıburnu'nu 1940'datanıdım. Servetifünun dergisinde. Tam kırk üç yıl geçmiş! Ne uzun zarnan? O günlerde pilottu, yedek subaydı, süvari teğmeniydi. İlle de hava kuvvetlerine geçmek ıstiyordu, ama olamadı. Neden sonra, terhis edildiği sırada 'olur' yanrtı geldi, ama iş işten geçmişti. Türlü işlere girdı çıktı, hiçbirtnde tutunamadı. Sonunda sinemada karar kıldı, yöneticilik, oyuneırtukyaptı. Başarrfar kazandı. "Bu Yürek Sizin" adlı krtabının Önsözündekı, 'Kapıyı aralamak'da kendınden söz etmış: "Bir de ben doğdum dünyamıza, sizler gibı ınsan olarak durgun bir suya damladım sanki. Halka halka gemşledim çoğaldım. BaUıp geçmedim. Gördüm, düşündüm. Derine indim. Dağa tırmandım. Gökse, uçtum. Her olayı hocam bildim, sevdim, sarıldım. Ama üzüldüm, ama güldüm. Her gelene kapımı, yüreğimi, aklımı açık tuttum. Getiren oldu. Götüren oldu. Getirenle doldum, götürenle doldum. Akar sular yolunu kendi bulur. Durmadan aktım" "Bu Yürek Sizin". Arıburnu'na yakışan bir ad bu. 1939'da ilk şiir kıtabının adı 'Kovan'dı. 'O ayna satardı Aynacılar çarşısmda Talih bu ya Bir gün öldü Tabutunu taşıyanlar Aynasızlardı" şiirı o kitaptandır. "Yazık Oldu Süleyman Efendiye^ nin Orhan Velısi ile aynı dönemde, at başı şiir koşturan bir şairdi Arıburnu... Kim daha önce, kim az sonra bunu yazın tarihçileri düşünsün... Şiirler yazdı, yayınladı, ama kitap çıkarmadı. 1938'den 1982'ye.. Bir ömür! Şimdi '1940'dan 1982'ye dek yazdığı şiirlerin bir bölümünü 'Bu Yürek Sizin' de buluyoruz. Ama siz nerden bulup okuyacaksınız? Türkıye'de satılmıyor ki bu kitap, bana da bır emekçi dost eliyle gönderilmiş. Arıburnu, Berlin'de bir hastahanedeymış şu sıralarda. Bir kalp krizi geçiriyormuş. Şair dostuma sağlıklar dilerim. 'Bu Yürek Sizın'in de bir an önce Türkıye'de basılmasını... "İstediğı kadar Su alsın kunduram Gemi değilimBatmayacağım Tutsunlar, cehenneme atsınlar beni İnadım inat Yanmayacağım Vursunlar belime Kahrolsun vücudumYıllarca kahırdan beter olmuşum Ölmeyeceğim İstediğı kadar Dönsün bu dünya Yaşadım Yaşıyorum Yaşayacağım" "Her kelimesı, her çızgisi, her jesti orijinal olan Orhon Arıburnu bir sihirbazdır" diye yazmış Sait Faik "Şiir Sergisi' anı defterine... Bu 'sihirbaz' 1980'de Berlin'den bizlere de şöyle sesleniyor: "Önce Ekmekler bozuldu Sonra herşey Yazan Oktay AkbalBence de herşey..T Kırk yıl geçti aradan Sararmadan solmadan Ekmekler nasıl düzelir? Soralım İlhan Selçuk'tan." Sanılanın aksine denizler "dtiz" degîl! NASA'nın deniz araşürmalan için uzaya gönderdiği uydu, denizlerin "düz" olmadığını ve en şiddetli fırtınaların bazen denizin altında olduğunu gösterdi. Denizler duz değildir ve en şiddetli fırtınalar bazen denizin ustunde değil altında olur. Ahşılagelmiş bılgılere ters duşen bu gerçekleri bilim adamları denizleri incelemekte kullandıkları araştırma gemilerinden değil, uzaya gonderilen ozel uydulardan öğreniyorlar. Bu alanda gerçekten zengin ve beklenmedik sonuçlâr vererek denizlere bakış açımızı değiştirecek bilgiler sağlayan en önemli uydu Seasat. NASA'nın deniz araştırmaları için uzaya fırlattığı bu uydu yalnızca 1978 yazında bilgiler gönderebılmiş. Bataryalarındakı bir arızadan dolayı anıden devre dışı kalan bu uydunun yalnızca birkaç ay sureyle yollayabildiği bilgileri incelemek yuiarca sürmüş. Bugunlerde araştırmalann sonuçlanmasıyla ortaya çıkan tablo gerçekten ilginç. UZAYDAN DENtZE BAKINCA Seasat'dan edinilen bilgilerin bir kısmı denizlerin düzeyi ile ilgili. Bu uydudan elde edilen verilerle yeniden çizilen deniz haritalannda denizlerin yerel olarak ortalama duzeyden önemli farklılıklar gösterdiği anlışılıyoT. Bir başka deyişle demzlerde, özellikle ökyanuslarda yeTel olarak denizin duzeyi ortalama duzeye göre bir hayli yüksek veya alçak olabiliyor. Yüz metreye varabilen bu düzey farklan, denizin düzeyini geçici olarak değiştiribilen nedenlerden bağımsız. Bilindiği gibi gelgit olayları veya şiddetli fırtınalar denizin duzeyinin yerel olarak alçalıp yükselmesine neden olabiliyor. Seasat'in bulgulanndan ortaya çıkan olgu ise bütun bu etkenlerden ayrı olarak görüluyor. Jeologların analizlerine göre denizler arasındaki bu denli duzey farklan yerkuresinin şeklinden, yerkabuğunun kahnlık ve oluşumundaki farhlıklardan kaynaklanıyor. DENtZLERtN ALTINDAKÎ AKINTILAR VE FIRTINALAR Uyduların ve denızleri inceleyen araştırma gemilerinin eşgüdumlü çahşması sonucu ortaya çıkan bir başka gercek de, denizlerin genellikle sakin olduğu bilinen derınliklerinde bile önemli akıntılann bulanabüeceği. Bu alanda önemli bir bulgu denizin altında bu tür akıntılann neden olduğu "fırtınalara" rastlanması. Bilim adamları bu tur fırtınaların kutup yorelerinden sıcak denizlere doğru akan soğuk ve az tuzlu suların daha ıhk ve tuzlu akmtılarla karşılaşmasma bağlıyorlar. Normal koşullarda, soğuk ve daha az tuzlu suyun ılık akıntının altından, önemli bir sürtünme olmadan geçmesi beklenir. Ama denizin dibindeki jeolojik oluşum, örneğin batık dağlar veya yanardağlar, bu iki akımın karşılaştığı yerden normal akımı önleyip "fırtına" diye tanımlanabilecek şiddetli türbulansa yol açıyor. Uyduların sağladığı verilerden geliştirilen haritalar, en şiddetli fırtınaların Afrika'nın guney kıyıları, Guney Amerika'nın doğusu ve Atlas Okyanusu'nda olduRunuj^österıy or. Astronotların sorunu: Uzay tutması Uzay Mekiği'nin seferleri insanların uzaya ilk adım atmalarından beri bir gerçeği kamuoyunun gozleri onune serdı: Astronotların en cıddi sorunlanndan biri deniz tutmasını andıran ve "uzay tutması" dıye adlandırılabüecek bir rahatsızlık. Uzay Mekiği'nin geçen Kasundaki uçuşu sırasında astronotlardan birinin ciddi bir şekilde rahatsızlanması sonucunda NASA'nın gelıştırdiğı yeni uzay elbısesinın denemesi ertelenmişti. Ne var kı uzay tutması yalnızca bir asronotu etkileyen ufak bir sorun değil. Uzaya gonderilen astronotların yaklaşık yarısını etkileyen bu rahatsızlık, yolculuğun ilk saatlerinde başlayıp bir ıkı gun surebiliyor. Genellikle de kendiliğinden duzelıyor. Bu gibi durumlarda deniz veya uçak tutmasına karşı kullanılan ilaçlar denenebılse de uzay tutmasını onlemek veya suresini kısaltmak her zaman olanakh değil. NEDENLERt BİLİNMİYOR Astronotların rahatsızlığı ozellikle Uzay Mekiği gibi kısa sureli ve birçok onemlı deneyin yapılmasını ongören projelerde önemli aksamalara yolaçıyor. Bu konuda şımdiye değin yapılan çeşitli aksamalar rahatsızlığiıi onlenmesıni sağlayacak kesın ıpuçları vermış değil, Orneğin yerdeki performanslarına b?karak hangı astronotların rahatsızlanacağını önceden kestirmek olanakh değil. Hatta şu anda rahatsızlığa neden olan etkenler ve koşullar konusunda bile kesin bir goruş birliği yok. Bır astronotun uzayda rahatsızlanmasına neden olabilecek en önemli etken, yerdeki yaşamından farklı olarak sıfır yerçekiminde (yerçekimsiz bir ortamda) yaşıyor olması. Bu etkenin öneuyum içinde çahşmalannı engel lemesine bağlıyorlaT. Yeryuzunde gözler, iç kulaktaki denge mekanizması ve kaslardan gelen bilgiler bir uyum içerisindeyken, uzayda bu veriler arasında bir uyumsuzluk ve buna bağlı stres uzay tutmasına yolaçabilir. Bu göruşun daha dar kapsamlı şekli, rahatsızlığa neden olan uyumsuzluğun daha çok iç kulaktaki denge prganlarının gecici olarak normal işlevlerini yapamaz hale gelmelerinden kaynaklandığını ileri süruyor. Denge organlarının zamanla değişen koşullara uyum sağlamalarıyla da rahatsızlık kendiliğinden sona eriyor. Bazı uzmanlar da rahatsızhğın astronotların vücut sıvılarındaki dengesizlikten kaynaklandığı •göruşündeler. Yerçekiminin yokluğunda vucut sıvılarmm ayaklardan başa doğru kayması geçici bir rahatsızlığa neden olabilecek bir etken. Uzay tutmasına köklü çözum aranırken, sorunu hafifletecek yöntemler deneniyor. Bunlardan biri de psikolojik bir yontem: Biofeedback. Astronotlara, uzay yaşam koşullarına benzer durumlarda fizyolojik işlevlerini daha iyi algılama, denetleme ve duzenleme olanaklarını tanıyan bu yöntem sayesinde uzaydaki rahatsızlakları azaltmak olası görunuyor. Bir astronotun uzayda rahatsız olmasma neden olabilecek en önemli etken, yerdeki yaşamından farklı olarak sıfır yerçekiminde yaşıyor olması. mi uzay tıbbı konusunda uzmanlaşmış herkes tarafından kabul edıldigi halde.yerçekimsizliğin astronotları nasıl etkilediği ve neden yalnız bazılarını rahatsız ettiği konularında değişik göruşler var. RAHATSIZLIĞIN NEDENLERİNE tLİŞKİN GÖRÜŞLER Bazı uzmanlar astronotların rahatsızhğını, uzaydaki yaşam ortamınm duyu organlarının KIYIKENT'TE KİRALIK VÎLLA özel plajı, sineması, gaanosu, diskoteğı bulunan Kentimizin ünlü kıyı semti KIYIKENT'te üç oda bir salonlu vılla mevsimlik kiraya verilecektir. • Başvuru için: Tel. 526 49 08 GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMA tLÂNI GEBZE İCRA MEMURLUĞUNDAN Dosya No 1982/269 Talımat Satılmasına karar verılen gaynmenkulün cınsı kıymetı, adedı, evsafı Gebze Akse köyu Korkak Dere mevkunde 63/1 pafta, 7210 parsel no'da kayıtlı 213 M ! mıktarlı 170 400 TL kıymtth arsanın tamamının satılacagı SAT1Ş ŞART! ARI: 1 Sauş 9 8 1983 Salı günü saat 15.00'ten 15 30'a kadar Gebze tcra Daıresı'nde açık artırm.ı suretıyle yapılacaktır Bu artırroada tahmın edilen kıymetın °7o75'ını ve ruçhanlı alacakhlar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ıle ıhale olunur Böyle bır bedelle alıcı çıkmazsa en çok artııamn taahhüdü bakı kalmak şartıyle 19 8 1983 Cuma günü aynı yerde saat 15 0015 30'da ıkmcı artırmaya çıkarılacaktır Bu anarmada da ruçhanlı alacaklıların alacağrm ve satış masraflartnı geçmesi şartıyle en çok anııana ıhale olunur 2 Artırmaya ışurak edeceklerın, tahmın edilen kıymetm °7o 10'u msbetınde pey akçesı veya bu mıktar kadar mıllı bır bankanın temınat mektubunu vermelerı lâzımdır Satış peşm para ıledır, alıcı ıstedığınde 20 gunü geçmemek üzere mehıl verılebılır Dellâhye resmı, ıhale pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya aıttır Bırıkmış vergıler satış bedehnden ödenır 3 İpotek sahıbı alacaklılarla dı|er ılgılılenn ( + ) bu gayrımenkul Uzerındekı haklarını hususıyle faız ve masrafa daır olan ıddıalarını dayanağı belgeler ıle onbeş gün içinde daıremıze bıldırılmelerı lâzımdır, aksı takdırde hakları tapu sıcılı ıle sabıt olmadıkça paylaşmadan harıç bırakılacaklardır 4 Satış bedeiı he.nen veya verılen muhlet içinde ödenmezse lcra ve tflas Kanunu'nun 133 maddey gereğınce ıhale feshedıltr tkı ıhale arasındakı farktan ve %\0 faızden alıcı ve kefıllen mesul tutulacak ve hıçbır hükme hacet kalmadan kendılerınden tahsıl edılecektır 5 Şartname, ılân tarıhınden ıtıbaren herkesin görebılmesı ıçın daırede açık olup masrafı verıldığı takdırde ısteyen alıcıya bır örneği gönderılebılır 6 Satışa ıştırak edenlenn şartnameyı görmüş ve munderecatını kabul eımış sayılacakları, başkaca bılgı almak ısteyenlerın 1982/269 Talımat sayılı dosya numarasıyle memurluğumuza başvurmaları ılân olunur 27 6 1983 ( + ) llgılıler lâbırıne ırtıfak hakkı sahıplerı de dahıldır Basın 7490 ACI BİR KAYIP Merhum Amiral Sait Halman ile merhume lclâl Halman'ın ve merhum tayyareci Salim Taşkıranel ilı Melâhat Taşkıranel'in torunu, merhum Ferit Uyguç merhum Kemal Nemlioğlu, Belkıs öngören ve merhum Rıza Nemlioğlu'nun küçük yeğeni, Leylâ \ Fahir Göksel'in, Esin ve Mahmut Tali öngören'in Gülsevin Altmbaran'ın yeğeni, Sema ve Saide Göksel ile Melike Altınbaran'm kuzeni, Maria ve Hür Halman ile Defne Halman'ın kardeşi, Seniha ve Talât Sait Halmar'ın oğlu, New York Birleşmiş Milletler Okulu Stuyvesant Fen Lisesi Yüksek îftihar Oğrencisi, büyük küçük herkesin sevdiği DUYURU İSTANBUL BELEDİYESİ HAVAGAZI tŞLETMESt GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN tstanbul Beledıye Havagazı İşletmesı Genel Müdüruluğunce yeniden duzenlenen havagazı tanfeler 1 ıle ılgılı teklıfı, Enerjı veTabıı Kaynaklaı Bakanlığı nın 10 Hazıran 1983 Tarıh ve En D Bşk 791842470691 sayılı yazılar ıle onaylanmıştar 1 Hazıran 1983 tanhınden geçerlı olmak uzere aşağıda gösterılen yenı tanfeler uzerınden uygulamaya geçılecektır Sayın abonelerımıze duyurulur. Işletmenın tahsılıne aracı olduğu ıstıhsal vergısı ve havagazı tuketım vergısı harıç, A) MESKEN ABONELERİ a) Abone başına sabıt hızmet karşılığı ayda 40 00 Krs b) Havagazının beher M ! başına 28 00 Kr$. B) MESKEN DIŞI ABOISELER a) Abone başına sabıt hızmel karşılığı ayda 80 00 Krş b) Havagazının beher M' başına 65 00 Krş Basın 20682 SAİT SALİM HALMAN 17 yaşında, elim bir kaza sonucunda hayata gözlerini yummuştur. Cenazesi 3 Temmuz 1983 Pazar günu öğle namazmdan sonra Şişli Camii'nden kaldınlara Edirnekapı Şehitliği'ndeki aile kabristamna tev edilecektir. AİLESt Oktay AKBAL, Recep BİLGİNER ve Bekir YILD1Z Butsa'da Akademı Kıtabevı'nde tüm kıtaplannı okuTİanna ımzalayacaklar (2 Temmuz Cumanesı Saat 1519 arasında) GLASE MEŞtN SATIN ALINACAKTIR 1 thtıyacımız konusu 2 400 000 Dm 1 Glase Meşın alımı 18.7 1983 günü saat 15 00'de kapalı zarf usulü teklıf alınmak Uzere ıhale edılecektır 2 Bu ışe aıt muvakkat temınat 500 000 TL olup, ıhale saatınden önce fabrıkamız veznesıne naKten yatınlması veya banka temınat mektubu verılmesı şarttır 3 Bu konuda açıklayıcı bılgı fabrıkamız Tıcaret Şeflığınden temın edılebılır 4 Teklıfler posta ıle göndenleceğı gıbı elden de fabrıkamız muhaberatına teslım edılebılır Ancak postada vakı gecıkmeler dıkkate alınmaz 5 Fabrıkamız 2490 sayılı kanuna tabı değıldır SÜMERBANK Van Derı ve Kundura Sanayıı Müessesesı Tercan Ayakkabı Fabrıkası Mudürlüğü Basın 20230 DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN Unıversıtemi7 Tıp Fakultesı'mn aşa|ıda belmılen anabılım dallarındakı asıstan kadrolarına uzman araştırma gorevlılerı ıle tıpta uzmanlık öğrenımı gor mek uzere lısans tıstu oğrencısı alınacaktır Adaylann >abancı dil sınavı 25 Temmuz 1983 Pazarıesı gunu, bılım sınavı ıse 29 Temmuz 1983 Cuma gunu saat 10 OO'da Tıp Fakultesı Dekanlığı'nda yapılacaktır tsteklılerın gıreceğı yabancı dılı belırtır bır dılekçe ve özgeçmışlerı ık 15 Tem muz Cuma gunu saat 17 OO'ye kadar Tıp Takultesı Dekanlığı'na başvurmaları ılan olunur Anabılım Dalı Fızyolojı Morfolo)i Bıyokımya Mıkrobıyolojı Nöroşırurjı KulakBurunBoğa? Aneztezıyolojı İç Hastalıklan Çocuk Sağlığı ve Hasta Halk SağUğı Patolojı Fızıksel Tıp ve Rehabılıta«von Adedı Unvanı Lısans ustu öğrencısı Lısans ustu öğrencısı Uzm Araştırma görevlısı Lısans ustu öğrencısı Lısans ustu öğrencısı Lısans ustu oğrencısv Lısans ustu öğrencısı Uzm Araştırma görevlısı Uzm Araştırma görevlısı Uzm Araştırma görevlısı Lısans ustu öğrencısı Yabancı uyruklu lısans ustu öğrencısı tSTANBUL 4. İCRA TETKtK MERCtt HAKİMLtĞİ'NDEN sayı 1983/1276 Hakımlığımızde Konkordato teklıfınde bulunan tstanbul Köyıçı Caddesı Gurun Pasajı Kat 2 Bcşıktaş ad resınde bulunan KÖK TERSANECİ LtK ANONtM ŞtRKETt'nm vakı konkordato talebı kabul edılerek 28/6/1983 tarıh 983/1276 esas 983/1186 sayılı karar ıle İKİ AYL1K KONKORDATO MEHLt VERlL MtŞTİR tş bu muhlet kararının ılan tanhınden ıtıbaren yedı gün içinde her alacaklı tarafından ıstıda ıle lcra Tetkık Mercııne ıtıraz edebıleceğı tLAN olunur 28/6/1983 Bastn 7442 İLAN İLAN KADIKÖY 1. ASLtYE HUKUK HAKİMLİĞİ'NDEN 1982/514 Davacı Hüseyın Enver Çağaıay tarafından davalı Melıne Çağatay aleyhıne mahkememıze ıkame olunan Boşanma davasının yapılan duruşması sonunda Adresı meçhul bulunan davalı Melıne Çagatay'a mahkememızce verılen 27 5 1983 tarıh ve 1982/514 ve 1983/305 karar sayılı hukmün ılanen teblığıne karar verılmıştır karar gereğmce, Bakırköy Ebuzıya Cad No 50 Zemın Kat adresınde ıkamet etmek te ıken adresı meçhul olan davalı Melıne Çağatay ıle davacı Huseyın Enver Çağatay'ın Boşanmalarına 5000 lıra ücretı vekalet ıle 1070 lıra mahkeme masrafının davalı Melıne Çağatay'dan tahsılıne karar verılmış, ış bu kararın ılan tarthınden ıtıbaren 30 gun içinde davalının bulunduğu yerden mahkememıze an hukmu temyız etmesı, temyız etmedığı lakdırde kesınleşeceğı ılam teblığı yenne kaım olmak üzeıe ılan olunur Basnv 7491 Çelenk göndermek isteyenıerin, ömrünü bilim eğitime vakfetmeye azimli olan Sait'in adına 1 Eğitim Vakfı'na bağışta bulunmalan rica oluı İLAN ÇANAKKALE ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞİNDEN Dosya No 1980/682 E 1982/670 K Davacı Ahmet Nıhat Topkan, vekılı Avukaı Rafet Topkan taral valılar Cemıle Inanlı ve arkadaşları aleyhıne açılmış, gayrımenkul t sının yapılan duruşması sonunda Davalılardan Pervın Sezer'ın, adresı tesbıt edılemedığınden durı ve gıyap karan aynı yoldan teblığ edılmıştır Davaya konu Çanakkale Kalabakh köyu, Kocakır (Kışla) mevk ve 364 parsel sayılı tapu kayıtlan ıle aynı köyün Suluklu mevkunde ve 298 parsel sayılı tapu kaydmm Fehmı Şagılı olan kaydm ıptalı ılamındakı hısseler oranına göre tamamı 23040 hısse ıtıbarıyle 7200 mulkıyet ve 288/23040 çıplak mülkıyet hıssesımn davacı Hasan Ral met Nıhat Topkan adına 4950/23040 tam mülkıyet ve 540/23040 kıyet hıssesımn Hasan Fehmı kızı Çemıle Inanlı adına 540/23040 yet ve 1080/23040 ıntıfa hakkı hıssenının Hüseyın Necdet eşı Pen na 4950/23040 tam mulkıyet ve 540/23040 çıplak mülkıyet hısse Fehmı oğlu Mehmet Ferıt Sezer adına 1440/23040 tam mülkıyet ı ıntıfanın Seyıt eşı Hadıye Topkan adına tapuya kayıt ve lescilınt mıştır Kararın teblığ yenne kâım olmak uzere Pervın Sezer'e ılan nur 23 6 1983 Basın 20690 BABAESKt ASLtYE HUKUK HAKİMLtCtNDEN ESAS NO 1981/336 KARAR NO 1983/23 Davacı Rernzıye Akbulut ve arkadaşlarınca davalı Babaeskı Nüfus Başmemurluğu ıle dahılı davalı Necmıye Alkan ve arkadajları aleyhıne açılan Nüfus'ta Baba adı tashıhı davası 9 2 983 tarihinde Ntifusa Saray ılçesı Çukuryurtköyü, C 010/01, S 7,KS 28'de kayıtlı olan Zıya Korkmaz'ın nüfus kaydında Ahmet olarak yazılı olan Baba adının Hasan Çavuş olarak dttzeltılmesı şeklınde karara bağlanmış ancak adresı tespıt edtlememekle adına davetıyesı ve gıyap kararı teblığ edılememı; olan davalı oğlu ve mırasçısı aynı köy H 28'de nufusa kayıtlı Huseyın Yorulmaz'a karar teblığ olunamadığından kararın adına Babaeskı'de ve fstanbul'da MUnteşır bır gazetede neşır ve mahkeme dıvanhanesıne asılmak suretıyle ılanen teblığıne karar verılmekle adı geçenın son ılan tanhınden ıtıbaren 15 gün içinde karara karşı kanun yoluna başvurmadığı takdırde kararın kesınleşeceğı t e b l ı | olunur Basın: 20562 NOT, 1 Uzman Araştırma görevlısı başvurusu bulunmadığı taıuırde, yuKandakı kadrolara lısans ustu öğrencısı alınabılır 2 Fakultemızde mevcut 9 adet 657 Sayıl Kanuna tabı uzman kadrosuna naklen aıanmak vuere dcğıijik klmıklerde gorevlendınlmek uzere uzman hekım alına^akıır Basın 20744 2737 İki yaşında erkek çocuğa bakacak kadın aranıyor. Tel: 5209703/19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle