12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 TEMMUZ1983 KÜLTÜRYASAM CUMHURİYET/5 SEVEMA ATILLA DORSAY Mısırlı yonetmen Yusuf Şahin IstanbuPa geliyor Kultur Servisi 11. Uluslararası Istanbul Festıvalı kapsamında gerçekleştırılen "Sinema Gunleri 83" programı çerçevesınde dört önemlı fılmı toplu olarak gösterılecek Mısırlı fılm yonetmenı Yusuf Şahin 3 temmuz pazar günu Istanbul'a geliyor 8 temmuz cuma gunune kadar yurdumuzda kalacak olan Yusuf Şahin, bu arada bır de basın toplantısı duzenleyecek "Sinema Gunleri 83"un Yusuf Şahin Toplu Gösterısı'nde "Bellek" adlı film 4 temmuzda Emek Sıneması'nda, 14 temmuzda Atatürk Kultur Merkezı'nde, "Niçin tskenderiye" 3 temmuzda Kent Sıneması'nda, "Toprak" 5 temmuzda Kent Sıneması'nda ve "Merkez Gan" 6 temmuzda Emek Sıneması'nda gosterılecek Günümuzun en önemlı Mısırlı yonetmenı sayılan Yusuf Şahin, Hollywood'da sinema eğıtımı gördu 1953'de çevırdığı "Cehennemi Gokyuzu" adlı yapıtıyla ılk kez gerçek anlamda başarıya ulaştı Bu fılmde, Mısır sınemasının unlu oyuncusu Faten Hamama ve sonradan unlenecek olan Omer Şerif rol aldı Şahin sınemasının belırgın ozellığı, ön plandakı duygusal ılışkının, ya sıyasal bır gelışmeye ya da toplumsal sınıflar arasındakı uyumsuzluğun betımlenmesıne dayandınlması ABD sınemasının etkılerı, lik filmını 1950 yılında, 24 yaşındayken çevıren Yusuf Şahin ıçın öncelerı olumsuz sonuç verdıyse de, "Buyuk Soytan" onun yeteneğmı ortaya koydu Fılmın başrolunde Yusuf Vehbi oynuyor du. "Sinema Gunleri 83" de görebıleceğımız "Merkez Garı"(Beb el Hadıd) yönetmenın 1958'de yaptığı bır fılm. Bır buyük tren ıstasyonu çerçevesınde, yolcuları, memurları, hamalları ve kuçuk ışler gören ınsanlarıyla eşsız bır genlım yaratmayı Şahin bu fılmıyle başardı Başrol de FeritŞevki'yle kendısı oynuyor Bu arada yönetmenın, 1963'lerden sonra büyük gelışme gösteren Beyrut sınemasına katkılarda bulunduğunu, hatta 1965'lerde başrolunde unlu şarkıcı Fenız'un oynadığı "Yuzuk Hırsızı" adlı bır muzıkal bıle çevırdığını belırtmek gerekır Duvduk Gördük Berber MemedHn iyi saç traşı nasıl olur? Turk Haberler Ajansı'nın eski Muessese Muduru Hayrı Eroğlu, Yazko'daki yeni gorevine başlamadan, gene eski THAlı, şimdiki UBA tstihbarat Şefi Erol Ozkok'e (Amele Erol'a) "yahu Arap, demiş, yann ışe başlayınca şu saçlanmı keslırecek bır zaman bulamatn Haydı bırlıkte bır Berber Memed'e uğrayahm da, benı kırpsın" Berber Memed'in dukkam tabii her gunku gibi... Sigaralaryakılmış, çaylar soylenmiş, Berber Memed'in mudavimleri Ataol Behramoğlu, Bekır Yıldız, Edebiyat Cephesi gazetesinin sahibi Hamıt Turan.aaha mmler yok ki, bir dedikodudur gidiyor. Konu da edebiyat... Edebıyat dedikodularmı da Berber Memed bilir. Hangi ozanın bu yıl yıldızı dense tutturmuş, habire "Kaynaparlayacak? Falcı gibidir Berber nız nasıl Hayrı Bey9" diyor. Bir Memed uç, beş. Hayrı Bey renkten renDuymazdan Almış onune Hayrı Eroğlu'nu. ge girmekte. Elinde makası, şık şık kırpıyor, gelmekte. Amele Erol, usulca sokulmuş bir yandan da laf yetiştirivor Berber Memed'in yanına; otekilere. "Yahu Berbercıbaşı" demiş Bir ara bakmışlar, Berber Me7 "Ne halt etmektesın Hayrı Bey med laf yetiştirmekten vazgeçkaynanasından soz açılmasından miş, Hayrı Bey'in kulağına hoşlanmaz Gormuyor musunT eğttm'" "Hayrı tsey, kaynanamz na sen sordukça, Hayrı Beyın ttiylerı dıken dıken oluyor sıP" diyor. "1yı ya" demiş Berber Memed Hayrı Eroğlu yeni evli ya "Ben de onun ıçın soruyorum kaynanasmı da gunahı kadar habire Tuvlerı dıken dıken olsei ~niyor. Üstelik odu kopuyor ondan. Babıali'nin araplan ara dukça daha kolay kesılıyor saçsında son gunlerm en moda esp ları " risi Hayrı Bey'in kaynanası... Berber Memed'in bunlardan Tembeller haberi olmasın, olanakstz ya, ne THY'den boşanmış annelere ceza THY'nîn uçuş tarifelerinde ozel indirimlerle ilgili bir açıklama da yer alır. Bu maddeye gore, grup halinde seyahat eden yolcular, aileler "anneoğul"ya da "babaoğul" için indirim yapılmaktadtr. Bu indirimden herkes yararlanabilir ama eşinden ayrılan anneler yararlanamaz. Bu uygulama THY'nin boşanmış annelere bir cezası olsa gerek. Geçen hafta tstanbuVdan Dalaman 'a gıdecek olan bir anne, 15 yaşındakı oğluyla birlikte Şişhane'deki THY burosundan biletlerini almaya gitti. Gorevli memur biletleri keserken anne sordu: "Anneoğul ıçın yuzde 10 ındırım uyguluyorsunuz değıl mı?" "Evet efendım uyguluyoruz " "Öyleyse bızım bıletlere de ındırım uygular mısmız9" "Ama efendım, sızın soyadlarınızfarklı Nasıl anne oğul olursunuz " "Ben eşımden aynldım Oğlum babasının soyadını taşıdığı ıçın soyadlarımız farklı " "Efendım, soyadınız farklı olunca ındırım uygulayamam " "Nıçın, eşımden ayrıldığımı ve çocuğun benım oğlum olduğunu> ustelık velayetımn de bana aıt ol Otobüsü Yönetmenlerin özgün ve ortak yanı "Sinema Günleri 83"ün ilk birkaç gününde, hayatla ve çeşitli sorunların çok değişik yaklaşımlarıyla karşılaştık. Güçlü kişiler karşınuza, ortak yanları da olsa, özgün dünyalar getirdiler. Bu arada. Alman sinemasının kötunıser örneklerine karşın, Italyan sinemasuıın estetik duzeyi yüksek yapıtları bize. tadını unutur gibi olduğumuz duygular yaşattı. yonetmenı, bırden oyku ıçınaeSinema Gunleri 83'un ılk bırkı bovutlannı aşarak, sanatı yokaç gununde ızledığımız fılmler sevmesek, çok ısınmasaıc da hayran kaldığımız onca guzellık yok 9 mudur KARAMSAR SİNEMA Fassbinder'in yonettiği "Veronica Voss'un Tutkusu", buz gibi estetiği ve melodramatik yapıyı kuru bır anlatımla surekli kıran celişkili yapısıyla.unuruJmasızor bir filmdi. Italvanlar'ın yuksek estetik duzeyi karşısında kevıflı bır şaşkınlığa duşmemek olanaksızdı Oylesıne değişik vaklaşımlar soz konusuydu kı, hayata ve onun çeşıtlı sorunlarına Oyles'neguçlu kııiıklerle oylesıne ozgun dunva•ar geidı kı perdelere Sınema denen sanatu» aldbıldığıne stradanlaştırılmış kalıplara ındırgenmış 'ımalat' orneklennden sonra, bu lılmler, sıcak >az gunlerınde bır ılk >az esıntısıgjbı ruhlarımıza çarptı, bıze tadını unutur gıbı olduğumuz duyguları yaşattj Truffaııt ve Wendeı>=\ aşam/Sanat ikilemi Bu çeşıtlılık ı<,ınde ortak noktalar yok nıuydu 9 Kuşkusuz kı vardı Sozgelımı Truffaut'nun 'açılış filmı' "Son Metro"da deşmeye çalıştığı 'yaşam/tiyatro' (ve buradan yola çıkarak 'yaşam/sanat') ıkılemını, çok değişik bır fılmde, "Olaylann Gıdışı"nde Alman yonetmenı Wını VVenders başka bır bakışla yenıden ırdelemeyı denıyordu Truffaut'nun guzelım fılmı "Son Metro" beklenebılecek her turlu klışeyı ve kalıbı aşarak, oteye geçmeye çalışıyordu Ne 'Fransız direniş eylemi' ustune bır kahramanlık destanı ıd) bu fılm, ne de guzel Catherine Deneuve'le yakışıklı ve tedırgın edıcı Gerard Depardieu, ılk b a k ı ş U bır Italyanlar, kuşkusuz Alman s.nemasının bu kotumserlığını pavlaşamıvorlardı Anlattıkları hıkâveler ne denlı melodram olluyla kendını (ve ınsanoğlunu) sa da \t re denlı ı Y hurucu olsa olumsuzuluge kavuşturma çabada parlak gosterclı bır sınemaysında olan *>anjtcı'nın sımgesı la goıs^î 7engınhkler varatıyorhalıne geJıyordu Bu guç ve yo lar ve ıçburucu ve huzunlu ıçerucu fılm de, boylece sabırla so rığı bıle alabıldığıne 'guzel' kılnuna dek ızleyen gtrçek sınema raa\ı başirıvorlardı Mauro BoiLvere beMenmedık odulunu logninı'nın "Kamelyalı Kadın'sunmuş oluyordu ın Gerçek Oykusu", bu çok bılınen ovkuye belkı sahıden de Fassbinder'de ger^ek bovutlannı gerı verıycrdışavurıımculuktan du Armand Duval'ın aslında Alexander DumasFüs'ın kendısı kalan olması değıldı yalnızca, fılmın Karamsarhk, şenlıktekı Al verdığı Ama o/ellıkle Greta man fılnılc ının ortak ozellıgıy Garbo'Robert Tavlor'lu Cudı sankı tassbınder'ın "Vero kor versıyonundan anımsanan, nica Voss'un Tutkusu" AJmjn dantellı, kadıfeiı ıpek mendıllı, dışavurumculuğunun sıyah/be ve 'kan tukurme'lı bır oyku yerıne (kanı yıne bol bol kullanvaz zıtlığına dayalı estetığını san kı \enıden varaüyordu Ama makla bırlıkte), çağın acımasız bır panoumasını ve ınsan yozbırkavtjrk'i Biı,ıınlerdı.kı cğrı buğrulukleiı >criıiı ke5ın hatlı laşmasının ve toplumsal çurumenın betımlemesım vermeye, 'Ka'modern' dckor/eş>aya bırakır ken, sıyah/oeyaz zıtlığı da ara melyalı Kadın'ın gerçek çevresıtonların (grılerın) yok olmasıy nın tum ığrençlık ve korkunçlula daha belırgın bır hale gelıyor ğunu canlandırmaya çalışan bır du Eskı ve duşmuş' Nazı done ovku sunuyordu bıze Bologni fılmı değıl, Fellini'yı sevmek ve ya sevmemek sorunuydu kuşkusuz Öncekı fılmlen sevıldıyse, "Kadınlar Kenti"nı de sevmemek, gıderek bır başyapıt saymamak ıçın hıçbır neden yoktu. Tersı de doğruydu bunun kuşkusuz.. Bazı hatlarda statıon dolmuşların kaldınlmasından sonra Ankara 'daki otobus seferlerinde de değışiklikler yapıldı. Bu değişikliklerden biri de DikimeviBahçeli hattına saat 9.00'da sefere başlayan bir otobus konulmasıydı. Bir memur kentı olan Ankara'da erken kalkmaya alışkın olan latandaşlar kısa sure içerisınde bu otobuse bir ad buldular: "Tembeller otobusu" Tembeller otobusu bir turlu tam kapasıte dolmadı, çunku kımse tembeller otobusunde gol rulup de, ' Tembel" diye adlandırümak istemıyor. Mozart, Losey ve bir başyapıt İtalyan bır kahramandan esınlenmış bır Mozart operasraın Amerıkan kökenlı bır fngılız sanatçısı tarafından sınemalaştırılmış olması da Sinema Gunleri 83'un en ılgınç fılmlennden bırının doğuşuna yo] açmıştı Joseph Losey'ın "Don Juan"ı ^Operadan anlamadığım' savlayan Losey'ı bu projeyı gerçekleştırmeye ıten ne olmuştu acaba? Soylu Don Juan'ın halktan ınsanlarla, özellıkle kadınlarla olan ılışkılerının, "Genç Hizmetçiler"den "Arabulucu"ya tıpık bır Losey tema'sı olması mı? Ama sorun kuşkusuz bu değıldı yainızca Alabıldığıne modera bır sınemacı olmasına karşın, bazı fılmlerın de 'çağ filmi' yapmada ne denlı usta olduğunu gosterme fırsatı bulmuş olan Losey, kuşkusuz Don Juan'ın ıçerdığı sınemasal olanaklarla ılgılenmış ve bu olanakları (bazen operanın aleyhıne) perdede değerlendırmek fırsatını bulmuştu. Kanallar boyunca kayan gondollar, loş avlularda yaşanan aşk kovalamacaları, şato mazgalları ve zarıf köpruler boyunca gerçekleştırılen usta ışı 'traveling'ler Sanatmda hıçbır zaman abartıya, göstenşe ve cılaya yer vermemış, tıpık 'AngloSakson' bır sinema ustasının, bu özelhklen ılke olarak ıçeren tıpık bır Latın öyküsunü kendı kuralları gereğınce perdeye taşıması ve bunda da başarıya ulaşması Ancak, çok ustaca kullanılmış olan sınemasal olanakların, zaman zaman (ve belkı de), opera sanatının öz değerlermı ve yapıtın en ıçsel nıtelıklerını ıkıncı plana ıtmesı tehlıkesını doğurduğu da gozardı edılmemelıydı Ne olursa olsun, "Don Juan" operayla sinemanın sinema tarıhındekı en ılgınç bırleşmesıydı ve bu açıdan, hem sinema, hem de muzıkseverler ıçın kaçırılmaması gereken bır denevdı. Bu kadar eşekle ne konusulur? Okuz Mehmet Paşa sefere çıkmış. Ordugâhta oturmuş, yakınları ve sılah arkadaşlarıyla sohbet ederken bir inek çadırdan içeri başını sokup boğurmuş. Millet kahkahadan yere yıkılmış. Yakmlarmdan biri de Paşa'ya takılmak için sormuş: "Paşam, sana ne dedi Alla'sen?" Paşa basmış kahkahayı: "Bu kadar eşekle oturmuş ne konuşuyorsun dedi." duğunu ıspatlayacak durumdayım " "Olsun efendım, soyadlarımz farklı olduğu ıçın sıze ındırım uygulayamıyorum " Boylece THY boşanmış anneyi 14 bin bilette 1400 lira cezalandırmış oldu. H1ŞT Hayati Bey laz fıkrası anlatıyor Olay, muşterilerin buyuk çoğunluğunun KaradenizlUerden oluştuğu kahvelerden birinde geçer. Temel, bir başka masada oturan dostlarıyla ayakustu sohbet ettikten sonra masasına doner. Gorduğu manıara karşısında dehşete duşer. Sandalyasına biri kurulmuş, buyuk bir rahathkla nargilesini içmektedir. A damın yerini alması biryana, bir de daha 0 gun aldığı guzelim şapkasının uzerine oturmuştur. öfkesini zaptetmeye çalısarak, çıkışır. "La hemşerum," der. "Şapkamm Uzeruna oturuysun Kalkar mısun9" Adam, TemeVin yuzune hayretle baktıktan sonra: "Uyy," der, "pı yere mu cıdeysun7" lsabet olur Enerji sorununa çozum aranırken, ruzgârdan enerji uretılmesı onerilmiş. Isabet olur. Hatta bu işiBasın Yasa Tasarısı'nı hazırlayanlara vermeli derız. Çunku onlar, buluttan nem kaptıklanna gore, ruz' gârdan enerjiyi haydi haydi uretırler. AS KIM KIME DUM DUMA Behic Ak bırlerıne vurularak olumsuz bır aşk yaşıyorlardı Hayır bunların hıçbırı ustune değıldı bu fılm Truffaut, yığınları kolayca avlayacak, 'Direniş' fonu ustune 'romantik" bır sevda oykusu anlatmıyordu Onu asıl ılgılendıren şeyler başkaydı Tıyatro (sanat) /aşamın hangı duzeyde yenıden uretılmesıdır, yaşam/sanat dıyalektığınde gerçek nerede bıter, yapıntı (fıctıon) nerede başlar, yaşamı sanat olan kışıler gerçek yaşamla sahne ustunde olanın çelışkısını veya bağdaşıklığını nasıl, hangı duzeyde ve hangı yoğunlukta yaşarlar 9 Alman ırkpılığına karşı tıyatrosunun bod"umunda saklanmak zorunda olan ve yukarıdan ınen borularJan gelen ses aracılığıyla kendııinden uzakta yaşanan tıyatro Jİayına tanık olan (katılan) Yaıudı tıyatro sanatçısı Lucas Stener'ın ovkusu, Truffaut'yu kuşvusuz herhangı bır 'aşk hikâyeı'nden daha çok ılgılendırıyorlu Yaşamın en 'kntik' bır anınla oyunculuğunu surdurmek zounda kalan (veya tersıne, oyulun en 'krıtık' bır anında, yaamlarının bır donum noktasıyî karşılaşan) oyuncuların duruıunun ılgılendırdığı gıbı Ve ruffaut, yaşam/sanat ıkılemıın karmaşıklığını verdığı o unuulmaz fınalde seyırcıyı sankı aşkına çevıren bır vurgulamayla ılmını noktalarken, sıneman,n yatro>a >aptığı en guzel armaanlardan, 'hommage'larden bını gerçekleştırıyordu Verdi'nin yaşatn öyküsti 10 saatlik TV filmi oldu Kultur Servisi Unlu İtalyan bestecısı Verdi de,Mozart'tan sonra televızyon tarafından ılgıyle benımsenen ıkıncı bestecı İtalyan Televızyonu (RAİ), aralarında Sovyetler Bırhğı ve Fransa'nın da bulunduğu yarım duzıne kadar Avrupa ulkesı televızyonunun katkısıyla bu dev sanatçının yaşamöykusunu dızı fılm halıne getırıyor Temmuzun ılk gunlerınde gosterılmesıne başlanacak ve on saat surecek olan dızının yonetmenı, İtalyan sınemasının onde gelen adlarından Renato Castellani. Verdı'nı ya^amöykusu bıhnı" yorÇağında onun kadar populer olmuş bır muzık adamına az rastlanır 18131901 yılları arasında, neredeyse yuzyılhk bır zaman parçasında yaşayan bestecı, "Don Carlos'Ma operada gerçek monoloğu yaratan kışıdır Yıne o, "Rigoletto"da bır dortluden, bır araya gelen dort ses yerıne dort ınsan yalnızlığı yaratır "Otello" operasına bır bale ekIemeye zorladıkları ıçın Parıs Operası'ndan ve yönetıcılerınden nefret eden Verdı, buna karşılık Fransız şarkıcılarını Italyanlara yeğler Ama "Otello"nun, "Falstaff'ın ve "Luısa Miller"ın en can alıcı yerlerınde pırıl pırıl parlayan seslerıyle, Katia Ricciarellı, Luciano Pavarotti ve Piere Cappuccilli son dızı fılmde italyan seslerının yenıden en onlerde olduğunu göstermektedır Ve Guiseppe Verdi, on saatlik bır televızyon dızısıyle 1983 yılında yıne büyük yığınlann yureğını hoplatabılmektedır. S?örü$rnek üzere TARİHTE BUGÜN Mümtaz Ankan YORULMAK B/LMErEN YAZAR... 1904'TE, TANZIMATDEVRININ UNLU yAZARLAR/NPAN ŞEMSETTIN SAMI FRAfERl, ISTANBUL ERBNKOY'ÖE 54 YA$IN. DA OLDÜ.ARNAVurLUK'uN FRAŞER! K4SA8AS/MM DOĞMUÇ, YANYA'OA BlR RUM OKULUNDA OtZCJMÜŞru. , , Ç FABŞÇ/I OĞREHEN$EM£ETTINSAMİ,ISTAHBUL'A GELEKK MEMUR OLA*OJŞ,GAZ£T€L£Re OE YA2IO4R \/£/?} MEY£ BAŞLAMfŞrf. 8//Z ABA ABDULHAMir ONU SUfi&UNE GONDERDİ. AMA ONUN ÇOK l/S&Ml/ g/# yAZ4# OLABAK, TuRIC P'U ARA$Tl£MAUlRlNI,SOZLUKL£GlHı, ÇEMRlLE&INI VE ANBlKLOPEPILERıNI HAZ/8L4MA &INA EN6EL OLAMADf. t9. YUZYtC TuRK EÛE NA KATKfLAK/NMNBllll DE, YAZOIĞ/ "TXAŞ$UKİ TAL 'ATI/E FİTNAT9İLE /Lk TUKK ROMAMNI VERMlÇ OLMASIDIR. (i8?2'OE SASlLDI) ÇÂLIŞMA MASASINOA $ SAMI I/E Î KİTAPLARINDAM "KADINLAR"', 1 Temmuz AÇILIŞ FİLMİ Açılış filmı olan "Son Metro", yaşamın en krıtik bir anında oyunculuğunu surdurmek zorunda olan tiyatrocuların durumunu verirken, yonetmen Truffaut'un ve iki baş oyuncu, Catherine Deneuve ile Gerard Depardieu'nun başarısı da gozden kaçmıyordu. mı yıldızı, UFA studyolarının gozbebeğı Veronica Voss'un 50'ler Almanya'sındakı seruvenlerı, Fassbinder'in sıyah/beyaz mlığı denlı belırgın 'iyi/kotu' çatışmasının odak noktasını oluşturduğu bır tur 'melodram'ırı kalıplarına ustaca yerleştırılmıştı Anlaşılmaz bır tutkuyla bu eskı yıldıza bağJarıan kaba saba, ama ıyı vureklı 'spor yazarı' kadını (ve daha bırçokları nı) somuren (vc bcRı de çağdas kapıtalıst toplumda /avıfın vc emeğın somuru mekanızmasını sımgeleyen) bır 'doktorlar ışbirliğı'ne karşı savaşımını yıtırıyordu Hem Veronica Voss'un hem de bırlıkte yaşadığı kızın yaşamları pahasına ustelık Fassbindcr'dt 'kolü'nuıı ıjive .vengısı'idı bu; klasik melodramın tersıne, ivi her /aman k.ı/anmı\ordu. Buz gibi ısîetıgi ve sık sık suladıgı melodramatik vapıvı kuru bir anlatımla surekli kıran çelişkilı yapısıyla, ısıoılması zor bir filmdi, "Veronica Voss" Ama bu Fassbinder'in ozgunlüğunu ve fılmının sınemasal gor kemını \adsunak 1 , 1 bır neden 11 1 değıldı kuşkusuz Hajattaçok ni... Ama fılmden arda kalan, yıne de bu acılı betımlemeden çok, Bolognım'nın estetık şolenının rcnklerı, guzellıklerı oluyordu Morrıcone'nın çok uygur muzığıyle bırleşen fılm, bır olçude kendı tuzağına duşuyor, yenılmez ve karşı koyulmaz Boİognını tstctığı, fılmın ozunun, bıldırısının \e veımek ıstedığı vağ panoramasının, ıpek ve kadıteıer altındd boğulmasına vol iyahbeyaz bir estetik e karamsarlık Wım VVenders'ın estetiği, kuşJSUZ Truffaut'dan çok farklıySı\ah / be>dzı, durgunluğu, îç bır sınemavı yeğlemıştı WenTS.. Hayatı kolay kavranabin. uçarı ve kaygan duzeylerde •gil, kuçuk atmosferlerin birımıyle oluşan daha geniş duzeyrde yakalamaya çalışıyordu. cuz ve ujduruk bir bilimkurı fılmı çeviren (daha dogrusu viremejen) bır avuç sefil sineacının gundelik oykusu, daha nra sinemanın ayrılmaz sorunn olan sermaye Ckırli serma') ve yasadışı ışbırlıklerı ıle çafiyor, bır fılmın yaratılış surecı tune alabıldığıne karamsar bır ruma ulaşıyordu VVenders, mının >ıne Truffaut gıbı bır > tinal'le sonlandırıyordu. k urkcn bıle 'fılm çekmevı' surren ıkınu sınıl bılınıkurgu 50 YIL ONCE Cumhuriyet Müderrisler arasında yapılacak tasfiye Unıversıte ıslahatı hakkınaa Ankara'da tetkıkate devam edılmektedır Tetkıkat Temmuz'un ılk haftası sonuna kadar bıtırılecektır. Kadro harıcı kalacak muderrıs ve muallımlerın muhım bır yekun tutacağı, bıihassa fen fakultesı kadrolarında ehemmıyetlı değışıklık yapılacağı soylenmeictedır Islahat netıcesmde bır kısım hocalar kürsulerını muhafaza edecek, bır kısmı tercume heyetıne gırecek, bır kısmı da ıktekaude sevkedıleceklerdır Elaziz de muhavır evleri Hukumet Elaziz ııtayetımn bazı koylermde muhatırler ıçın ıktısadı evler vaptırmaya karar vermıstır Şımdılık 160 ıktısadı ev yaptırılacaKiır. ttu e\lerden her bırı vasutı olarak 225 lıraya çıkabılecektır Soğuk hara vagonları Bır tıcarethane taze ıneyve ve el naklıvatı ıçın Avrupa'dan uç tane soğuk ha^a \agonu getııtmıştır Sırkecı / Temmuz 1933 ıstasyonuna gelen vagonlaraun bazıları Anadolu hattında ışleyecek, taze batık da nakledecektır 1983 jıttbol Fellini"\ i sev mek veya sevmemek Şcnlıktek bır dığeı Italyan'ın, lellını'nın "Kadınlar Kenti"ne ne demelı 9 Bu fılmın oncekı yıl Caıınes de gosterımısle bırlıkte kupan îıriınavu ve seyırcıyı/eleştırnıenlcrı ıkıve ayınnasına katılmak kola> mO "KadınLr Kenti" hers.yıyii tipık bı. rellını fıl mıvdı Goruntulerındekı sersemletıcı gorscl nıtelıkler, grotesk bır tıpleme anlayışı, açık bır antı lemınıst tavır, coşkun, barok ve U'.lupı.ıı bır anlatım Fellıni sdiıan.ıiıi tum ttiatl ıiıtelıklerı smmıştı bu hlme Sorun, bu şatnpiyonnsma iştirak ediy oruz tfevnelmılel futbol federasyonu Roma'da 1934 senesı ıçın bır şampıyona tertıp etmıştır Turkspor refıKımıze gelen son malumata nazaran 30 mılletın ıştırak edeceğı bu maçlarda Turkıye ılk olarak Fılıstın takımıyla Karşılaşacaktır J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle