29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 8 7 HAZİRAN 1983 uygarlıgın kaynaklarına dogru Röportaj : Onat KUTLAR / Fotoğrafter. Yavuz ONAR POUTIKA ve OTESI Her Bunahmda Atatürk'ün hastahğınm artmasına yakın Içlşleri Bakanı Şükrü Kaya ile, o yıllarda mületvekllllğinden öte bir rütbesi olmayan îsmet tnönü arasında blr çekismenin geçtlgl kalaktaa kulağa söylenirdi. Niteklm ölümünden sonra Vakit gazetesi Îsmet Paşa'nın Cumhurbaşkanlığına tek aday olduğunu yazınca, Şttkrü Kaya içerlemiş, gazetenin sahlbl Asım Us'a rasladıgında: «Bakalun lsmet'1 parti aday gösterecek ml?» diye sormuş. Bu söz îsmet Pasa'mn kulağına gltmez mi. gitmls. Oylama yapılırken de Şükrü Kaya oyunu verememlş. Oylar toplanırken Şükrü Kaya elinde beyaz bir kâgıt parçası ayağa fırlamıs, kflrsUye doğru seyirtmlş. «Oylann toplanması işlemi bitti mi?..» diye sormuş. Başkan Mustafa Abdülhallk Renda da, «Bitti ...» deylnce oyunu kullanamadan gerl dönmüş. Blr söylentlye göre dalgınlıgına gelmlç, blr söylentlye göre de önemli bir telgraf vannış, onu okuyormuş. geclkmiş. Her neyse olan olmuş. llk kurulan kabinede Şükrü Kaya dısarda kaldı. Cumhurbaşkanlığı beklerken, bakanlıktan oldu. Dimyat'a plrince giderken evdekl fculgurdan olmak var ya, öyle!... ülus gazetesi kablne dışı kalan Tevflk Rüştü Aras ile Şükrü Ka>a hakkında övücü blr yazı yayınladı (13.10.1938/. Bu yazıyı okuyanlar, «ödul mü, cezalandırma mı?» diye sorar oldular. Yahya Kemal, Celal Bayar hükümetlnin güvenoyu isteyeceği oturumu beklemeden soluğu îstanbul'da almış. Trende Ustada sormuşlar, «Yenl hükumete güvenlnlz yok mu?.j» «Neden olmasın, var. önemli olan hükümetin bana güveni var mı?..» Bu sözü de Celal Bayar'a yetiştirmişler. îlk seçimde Yahya Kemal adı listede görünmemls. Îsmet Paşa için intikamcı derler. Bunu kendi de blldiğmden. Cumhurbaşkaıu seçildlkten sonra yakınlarına şöyle demiş: «Benim huyum kulhanbeyllfi hoş görmemektlr. Memlekette adalet ve eşitllk isterim. Bana kötUlük yapmak istlyenler ne yaptılana kendilerine yaptılar. Yaptıklarınm hepsl benim lehtme çıktı.» Dilimizde «sadede gelmek» diye blr deylm var. Blri lafı çok uzattı mı, «Efendl sadede gel!..» derler. Bir gün şair Mehmet Emin Yurdakul kürsüye çıkmış, ulusal kurtuluş savaşını anlatırken, «Neronlann ateşleri... ZaUmlerin »lnclrlert... Altaylann görkemleri ... Orhon abidelerl ... Ergenekon destanlan ...> diye bir söz tuttunnuş, uzattıkça uzatırmıs .. Başkan: «Emln bey, lütfen sadede gelinlz!..jı demls. «Emin Bey başkana dönmüş: «Sadede arkadaşlar gelecek efendim, ben şimdilik girlş konusmasuu yaprjornmj denus. Bu konuşma yapılırken açığı yakalayan Yah ya Kemal durur mu, yanındakl Hamdullah Suphi'ye dönmüş: «Emin Bey şlirde de bir turlü sadede gelemiyenlerdendlr, burada nasıl gelsln.» deml^. Hüseyin Cahit, Halil Menteş'e bir gün söyle dlyor: «Ben bunca gaseteciligim sırasında Atatürk aleyhinde tek satu yazmadım. tsmet Paşa Ue ise polemlk yaptım. Fakat Îsmet Pasa bana iyilik ederek öcunü aldı. Hayatta kaldıgun sürece aleybine bundan sonra tek satır yazmamj» Halil Menteş de şunu anlatmış: «Partinin gizll toplantüannda (lttlhat ve Terakki partisinin) Enver Pasa'ya sorardık: Sen, gözü pek bir adamsm, bir gün belki cephede kalırsın. Tann korusun boyle bir sey oldugnn da orduyu kime emanet edersln? Hiç kuşku duymadan, Mustafa Kemal demiştV. Mustafa Kemal de gittl. şimdi ne yapacagız?.j Hüseyin Cahit: «Şimdi de tsmet Paşa varj demlş. Bunalımh günlerde ardından gidecek. blri hep çıkar, çıkmıştır da... Gidllen kadar felden de önemini bilmell değU ml?... Tarihin kuyumcuları: Arkeologlar Sular altında kalacak bölgede kurtarma çalışmaları büyük bir hızla devam ediyor Kazılar sırasında bulunan her seramik, kemik parçası alınıyor, kodlandıktan sonra bir plastik torbaya konuyor. Topraklar örnekleri ise yıkanıp, suda erimeyen maden ve fosiller analize gönderiliyor. Bu kaynaklannı gelecek kuşakiara aktartna 2 ~Jjj&m*^^^^ ^pw^ çalı$manın amacı uygarlık «Harika! Harlka! Lâ ılâtae tUallah, Muhammed Besnlnllah! En yüce varüinn adı için ey Bey, bu taslarla n» yapacagım bana söyle. iîu kadar bln keseyi böyle şeyler İçin harcamak? Acaba söyledigin glbl senin ulusun bonlardan bilim ml alacaklar, yoksa bizhn Kadı'nın anl&ttıfi gibi öteki kâfirlerle birlikte tapınsın diye bu putlar Kra liçe'nin sarayına mı gidecek? Çttnkü illmden yana bıçak lar, beıier yapın daha iyi, bunlan yapmada da tngilizler bUffilerini gösterlyorlar zaten. Ama Allah büyük! Şurada Hazreti Nuh zamamndan beri gömttlü kalmış taşlar var. Belki de tofandan önce de toprak altındaydılar. Yıllarca burada yaşadım. Babam da, dedem de çadırlanm burada kurdnlar. Ama bu resimlerden hiç haberleri olmadı. On yüıyıldan beri müminler, Allah'a hamdolsun yalnız onlar gerçek bilgeUge sahiptirler, bu ttlkede oturtnuşlardır. Fa kal içlerinden hiçbiri de, onlardan önce gelenler de yer altı sarayı diye blrşey duymamışlardır. Şimdl bak! Bir frenk gttnlerce uzaktaki ülkesinden geliyor, dos dogru bu yere geliyor, eline bir degenek alıyor, bir çizgi şuraya, ,blr çlzgi buraya çlzlyor. 'Işte' dlyor, 'saray bu', 'orası da kapı' diyor. Bize ayaklarumzın altında, bizim haberlmiz olmadan yatan şeyleri gösteriyor. Harlka! Harika! Sen bunları kltaplardan mı, slhirle mi, yoksa peygam berinlzden mi ögrendin? Söyle ey Bey! Bllgeliginin sırburun sftyle bana!» Bu sözlerl. 1841 yılının sıcak bir güntinde, o zamanlar Osmanlı toprağı olan Musul yakınlannda Nlmrud tepesl diye billnen yerde, büyük Asur saraylannı bularak tarih ve arkeolojl alanmda yent bir devlr açan bilgin Henri Layard'a, orada yaşayan bedevi arap Şeyh Abdur rahman söylüyordu. 1849'da Dicle'nin öbür yakasında Koyuncuk höytiğünde eski ahidden beri billnen büyük Asur Başkenti Ninova'yı da ortaya çıkaran Layard. o top raklarda yaşayan Araptar ve Türkler için bir dell ya da bir büyücü gâvurdan başka birşey degUdi. KAZIEVİ TUVALETt Kapısında İngilizce •Occupe yazıb. lürkçe bilgisine guvenen bir Amerikalı bunu •meşgul» yerine •zaptetmek diye tercüme edip tahtajun Ostfine yazmış. Tahtanın ortasında ise «FreeUcretsiz» yazılı «Zaptetmek». Levhamn öbür yanı «free». Arkeoloü'ye, eski uygarhklann kaüntılarına, tarihe her zaman ilgl duymuştum ama, bugtine kadar, btr çok Cumhuriyet oku ru gibi ben de bir kazıda bulunmamıştım Bir eski seramik parçasından ya da kayalara kazılmış garlp şekillerden yüzlerce yıl sürmüş bir uygarhğın ahnyazısını okuyan bu bilginlerin gizlerinl öğrenmeye, çalışmalarını izlemeye can atıyordum. Vaklt Iklndlydi ve avluda her şey sakindı. Dr. Yener, herbiri bir köşede çalışan heyet Oyeleriyle tanıştınyordu bizi. «Bu uzun boylu sakalb genç Dr. Anthony..., Jeolog. tngütere'den. Dag tepe dolasıyor. Çevrentn onblnlerce yıllık jeolojik yapısını inceliyor. Şu sarışın hanım, Maggie... Kemik uzmanı. Elinde bir geylk kemigi var. Neolitik döneminde hu bölgede yaşayan hayvanlan saptıyor. Şu genç hanım Judy. Anthony'nin karısı ve kıtı fotografçı sı. Biz ona kaaevi'nin anası diyoruz. Çünkü erzak, yemek, yatak, çamaşır vs. i&leri Ue de Ugllenlyor. Şu knmral ha nun Noetni..., Kanadalı. Bitkl uzmam. Kazıda çıkan tahıl fosillerinden altı bln yıl önce insanlann nelerle beslendigini, yerleşik tanm yapıp yapmadıklannı saptıyor. Şu Bruce, şu MichaeL Şu...» Bir an gözlerlm köşede, bir odanın ortasında namaz kılan takkeli bir adama takıldı. «Şu da kan tanamı gali foa» dedim. «Hayır» dedi Dr. Yener gülerek, «Okan koml seri Alaettin Bey. Bordur müzeslnden arkeolog. Bakanbk adına kazıda baar bulunuyor...» GEÇM1ŞE DOĞRU AJDIM ADIM Vurulaa her karmarian sonra ya kerpiç duvar kalıntılan, ya kuyu benzerl dellkler, ya da basamaklar ortaya çıkıyor. SantLm santim yap* lan kaziiar arkeologlan geçmişe adıtn adım yaklaşönyor.. Paha biçilmez hazineler oğal bir tepe olmayan ve Anadolu'da binlercesi bulunan Hoyükler, arkeologlar için paha biçilmez hazinelerdir. Her Höyük, binlerceyıl öncesine uzanan bir yerleşme noktasının işaretldir. Bir Höyük, üstüste gelen uygarlıkların kalıntılannın oluşturdu gu yükseltidir. Höyüklerde kazı yapılmadan önce yapüan yüzey araştırması, o yerleşme biriminln tarihl ve özel liklerl hakkmda ipuçları verlr. Aşağı Fırat havzasında 1977 yüında ODTÜ çalışmaları çerçevesinde Arkeolog Mehmet özdoğan ve arkadaşlan tarafından yapılan bü yük yüzey araştırmasında bara] sulan altında kalacak 210 buluntu yeri saptanmıştı. Şimdi üzerinde bulunduğumuz Kurban Höyük, bu araştırmada <U 50/7> kod numarası Ue yer alıyordu. Bir höyüktekı kazı sırasında, arkeologlann deyimiy le nerede ve nasıl açmalar (kesitler) yapılacağı büyük ö nem taşır. Yüzey bulgularına, araştırılacak dönemin nite llklerlne, tarihsel bilgllere ve kaa heyetinin teknik yöntemlerine göre kazılacak yerler beurlenlr ve açma tltiz bir çalışmayla başlatılır. Lee Marfoe ve arkadaşlarının Kurban Höyük kazısı dört yıldır devam edlyordu. Ve Fırat kıyısına sadece 100 metre uzaklıktaki bu alçak tepede şlmdi üç ayrı kazı alanı görünüyordu. tkisi daha yüzeyde blri İse tepenin Fırat yönündeki yamacında taraça veya basamaklar biçi minde ve çok derindi. D ıGavurlar taş anyor, höyük kazıyorlar lmdi, bu olaydan aşağı yukan yüzelli yıl sonra, Türklye CumhuriyeU'nln Urta ilinin Cümcüme kö yünde, Kurban Höyükte M. ö. 4 bln yüı araştırmak uzere gelmiş Prof. Lee Marfoe'nun Çlnll bllgeliglnln Izlerlni taşıyan yüzune bakarken kulağımda, şöförümüz Bozovalı Mehmet'kı sözlerl çınlıyordu: «tşte, gavurlar falan var Cümcüme'de, Lldar'da, başka yerlerde... Höyüklerl kanyorlar. Taş filan anyorlar. Altın mal tm da yok~» Ş «En büyük zevkimiz buz» M leden asanın kıyısına oturduk. Mutfak olduğunu oğrendiğlm yerden şalvarlı, şark çıbanlı, yakışıkn bir genç çıkıp yanımıza geldl. «Hosgeldin i » dedl. «Bu genç, mutfak işlertmUİ balArlf. Ne içersinlz? Çay* Koka Kola?» Kazı santim santim yapıhyordu rkeologlar ve otuza yakın kazı isçisl, hiç oyalanmadan çaüşmaya baslamışlardı. Derin kesitte, alt katmanlarda kerplç duvar kahntıları, kuyu benzerl çukurlar, kapı söbesi için yapıhnışa ben zeyen dellkler, bir tür sıvayı andıran döşemeler görünüyordu. tşçiler yarı tngilizce yarı Türkçe uyanlarla, bazan kazma kürek, bazan mala ile kazıyorlardı toprağı. Arkeologlar da ellerinde malalarla çalışmaya katüıyorlardı. Kazı santim santim yapüıyordu. Michael ve Lee, zaman zaman alçak sesle tartışıyorlar sonra tabanda herhangi bir özelllk taşımayan bir yeri işaret edip kazılmasını istiyorlardı. Az sonra oradan daha açık renkli blr kerplçle yapılmış başka blr duvar çıkacaktı. A 44 Bir frenk günlerce uzaktaki ül kesinden geliyor, hem de dos doğru buraya. Eline bir değ nek alıyor. Bir çizgi şuraya, bir çizgi buraya çiziyor. «İşte saray bu, orası da kapı» diyor. / / soruları sor unları «Başka bir yol yok mudur?» SORU. Bir devlet kuruluşundan. 8 y»I hizmetten tonro. 1954 tarihinde malulen emehli oldum. Emekti Sandığı, emekli heseneklerimle birlikte. 2300 TL. toptan ödeme yaptı. Şimdi i»t 10 yvkfor BAĞKUR sigortaUsıyım. Doğum tarihim 1928'dir. Emehli Sanehğı'na, 6 yıl hizmetimin BAö • KUR'la birleştırilmeti için dilekçe verdim. Bana verilen yamtta 228 sayıh Yasanın 1214 sayilı Yasa ile değiştirilen 10. maddesinln C fıkrası, sigorta ve sandık yasalannda belirtilen tahsis haklanodan. faydalanmış veya bu hakkı kaybetnnş bulunanlann, anılan devrelere ait hizmet sureleri 3. maddeye göre yapılacak birleştinnede nazara aîın maz» denildi. Bu durumda başka bir yol yofe mudur? D. Ç. KONYA YANIT. 1976 yüında Emekli Sandıgınca çıkanlan Turkiye Cumhuriyeti Emekli Sandıgı £1 Kitabı'mn 3. Bölumü 'HİZMET İHYASl KeseneMerini g*ri alarak Sandık ile ılgilerini keserüerden. yeniden Emekli Sandığına, Sosyal Sigortalar Kurumuna, 508 «ayıU Kanunun geçici 20. maddetine göre kurulmuş emekli aandıhlarma, BAĞKUR'a veya aranuzda. Sandığm da dahil olduğu iteili »osyai güvenlik anlaşması bulunan yabancı ülhelerde. sigortaya tabi bir işe girenler, dılerlerse evvelce aldtfetan keseneklen. aldıfeloa tarih ile ödeyevehleri tarih arasında geçen süre için hesaplanacah % 5 faızi ile birlikte toptan ve defaten Sandtğa iade ederek, eski fuzmetlerini ihya ettirip, yeni geçen hizmetlenne eklenmesıni istiyebihrler. Aynı kitapta «2. Sigorta veya sandık hanunr larına göre aylık bağlanmış veya toptan ödeme yapılmı? oianlarla, emeklilih haklan düsenlerin hizmetleri birlestirilmez* denilmektedir. 228 sayüı Yasanın 10. maddesinin C bendi de 'Sigorta ve sandık kanunlarmda belirtilen tahsis haklanndan faydalanmış veya bu haklan haybetmis bulunanIann* hizmet sürelerinin hizmet birleşürilmesinde gözönune alınmayacagı belirülmiştir. Âncak malulen emekli olmayıp, kendi istegınizle aynlarak ve keseneklerırüii geri almış durumda bir F.mftkil Sandığı jştirakçisi olsaydınız bu kesenekleri yuzde 5 faizi ile gen vermeniz durumunda bu surey© ılişkin hizmetiniz bırleştirilecekti. KAÇIR1LAN ZENGtNLİKLER Henri Lay&rd. geçen yuzyılda Mezopotomya'da yapbgı kazılar sonunda zenginlikleri Baö Avrupa muzelerinl süslemek için Fırat Ozeıinden Keleklerle kaçırdı.. Ataturk Barajı'nın sulan altında kalacak geniş bol gede bir düzineden fazla kurtarma kazısı yapılıyordu. Ka za yerlerl arasında Samsat Höyük gibi büyük ve zengin, Lidar Höyük gibi llglnç ve gösterişli uygaruk kalıntılan vardı ama blz, merkez olarak Cümcume köyü yakuundaki Kurban Höyük kazısuu ve bu kazıyı yürüten Amerl kaU ekibln yerleştiği köy evlni seçmlştlk. Bu seçimde, bi ze ber zaman kolaylıklar saglayan Dr. Ashhan Yener'in bu eklpte bulunuşu kadar, Prof. Lee Marfoe'nun de aocası olan Prof. Braidwood'un Prof. Halet Çambel'le blrUkte yvllardır yürüttügü araştırma yöntemlerlnin yenill ğl ve özelliğl de rol oynamışU. bulduğoı Kazı sırasında kürege, kazmaya, malaya dokunaa her seramik, çakmak taşı, kemik parçası alınıyor, blr plas tlk torbaya konarak kodlanıyordu. Sonra toprak eleniyor, aünan toprak orneği ilerde anaüz edilmek üzere gene kod lanıyordu. O toprak örneklerlnden blr kısmı da yıkanıyor, ,suda erimeyen maden, bitkl fosilleri ve başka bulgu lar İçin ayrıca analize gönderiliyordu. Belli düzeylerde kazı duruyor, blr yandan Judy o alanın sayısız fotoğrafını çekerken öbür yanda Lee Marfoe, ilerdeki günlerde sık sık göreceğimiz gibi elini çenesine dayayıp düşün celere dahyordu. Çağdaş biı Henri Layard azı, toz toprak içinde ağır ağır çalışüan, ince elenip sık dokunan, ve çokça düşünülen özel blr <iş»ti. Bu kerplç duvarlardan, kırık çanak çömlekten, kuyu benzeri çukurlardan, elenen topraklardan ne gibi sonuçlara vanlmak isteniyordu, anlamamız çok güçtü. Yavuz'ia ben, bir süre izlemeye karar verdik. Belll blr bllgl edinmeden soracağımız sorular sadece zaman kaybettire bilirdi. Elinde mala Ue açmanın yan duvarını haflfçe sı yıran Lee Marfoe'yi izliyorduzn. İşte çağdaş blr Henri Layard. Cümcume köylulerinin yülardu ekip blçtikleri toprakların altında altı bın yıl önceslyle ugraşıyordu. Ve gösterdiğı yerlerden yeni yapılar, yenl duvarlar çıkıyordu. Acaba kazma sallayan genç köylüler de Nimrud tepe sindeki Arap şeyhi Abdurrahman gibl mi düşünüyorlardı? Kürekle toprakları usul usul sıyıran genç bir köylüye yak laştım. «Adın ne arkadaşım?» Başını kaldırıp gülümsedl «Sinan» «Kaç yıldır çalışıyorsun kazıda?» tki yü otaaos tur...» «Peki kazdıgm yer kaç yülık biliyor musun?» YUzündeki gUlümseme yayıldı. «Ben bilirim» dedi. «Aha bu rası neolitiktir. Dördüncü bin yıldır..J» Sonra toprağın için den bir seramik parçası aldı. Gri yeşil reokte bir çomlek parçası. Bana duyuracak biçlmde seslenerek Michael'e attı: «Mayk! Aha sana bir Uruk!.j» Michael çömlek parçasını aldı baktı. Hafıf takılarak «Teah!» dedi «Aferün ömer. Okeyl. Go on!» Uruk dönemi çömlek parçası torbaya konarak kodlandı.. 25 kişilik ekip klpte bulunan kişiler, üçü Türk. onaltı arkeolog ve bilim adamı, bir fotografçı, bir Türk şoför, mutfak ve temizlik işleri üe uğraşan dört genç köylü idl. Genişçe, bir avlu çevresinde toplannuş yedi kerplç odadan oluşan köy evi, bemen hiç bir değişik llk yapümaksızm kazıevl olarak kullanıüyordu. Dört oda da çeşitli çalışmalar yürütulüyor, öbür odalar dinlenme ve oturma, yemek işlen için kuüanıkyordu. Ama kazıevlndeki yaşamın büyük kısmı avluda, ustü bir hasırla gölgelenmiş uzunca bir masanın çevresinde geçiyordu. Tuvalet ve duş yandaki bir avlunun içindeydi. Tuvalettn kapısında meşgul olup olmadığını arüatan bir levha asılıydı. Bir yanında tngilizce «occupied» yazılıydı. Altında da Tttrkçe bilglslne güvenea bir Amerikalının çevirisi: Ben çay lstedim. Yavuz ise orijinalitesini korudu: «Amerikalılarm kampında Koka Koladan başka şey içmek ayıp olur» dedi. Arif espriyi anladı mı bilmiyorum, ama benim çay isteğimi daha doğru buldu sanı run. Az sonra güzei bir çayla, lçine Irl blr buz parçası konmuş Koko Kola geldi. «Burada en büyük lüksumus buz» dedi. Aslıhan Yener. «En büyük korkumuz akrepler. En büyük zevkimiz de yüdızlan seyrederek damda yatmak.ji «Nasıl?» dedi Yavuz, «odalarda air condition, banyo, tuvalet ve televiıyon yok mu?» Blzl dinleyen ar keologlar ve köylüler henüz Yavuz'un esprilerine auşmamışlardı. Benim gibi gulebilmeleri için bir kaç gün geçmesi gerektl. Judy'nin Amerikan, Arif'in Urfa zevklerinin kanşımı olan bir akşam yemeğlnı hızla atıştırıp akşam eslntlsiyle serınleyen dama çıktığımızda Aslıhan Yener'e hak verdik. Yıldızlı, yakın ve pırıl pırıl bu gokyüzünün altında uyumak kadar guzel bir duygu olamazdı. Tüm ekip, sabah 4.30'da, daha ortalık alaca karanlıkken ayaktaydı. Çalışma günü erken başlıyordu. Acele birer nescafe veya çay içip mlnibüse doluştuk. Iki km. ötedekı kazı yerine gidıyorduk. Fırat kıyısındaki Kurban Höyüğe yaklaştığımızda olaganüstü bir gorUntüyle karşılaştık Doğmak Uzere olan güneşin kızıla boyadığı ufuk çizgisi onünde bir sürü atlı, toz bulutu lçlnde dört nala koşuyordu. Kazıda çalışan köylüler'11 bunlar B E SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle