Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/8 Nadir Nadi anlatıyor SİRMEN Anılann sonuna doğru yaklaşırken, Viyana ve siz deyinee kaçınılmaz oiarak ıtıüzik konusuna geldik. Diin Viyana Operası'ndan söz ettik. Viyana'nın genel miizik yaşamına geçmeden önce, kendisi de Viyanalı olan Stefan Zvveig'ın anılannda yazdıklanna deginmek istiyornm. Zweig, Viyana'nın bir miizik kenli olduğunu söyler ve Viyanalılann bir konsere gittiklerinde, sahnedeki sanalçıyı değerlendirecek düzeyde olduğunu, hatalan affetmediğini belirtir... NADİR NADİ Söylemesi biraz tuhaf gelir ama, Viyana müzikseverleri de tıpkı bizde olduğu gibi, bir azınlıktı. Büyiik Viyana kitlesine kıyasla azınlıktı. Viyanalıların çoğu operetleri, Emerich Calraan ve Franz Lehar gibi bestecileri severlerdi. Ciddi müziği sevenler bize nazaran pek çok olmakla birlikte, yine de azınlıktı. Nitekim bunu kanıtlayacak bir olaya da tanık oldum. Bilindiği gibi her devlet ciddi müziği desteklemek için sübvansiyonlar verir. Özellikle gösterileri çok masraflı olan operaların hepsine verilir bu para. İki dünya savaşı arasında yoksul düşmüş olan Avusturya, Viyana Operası'na kaç milyon şilin veriyordu bilmiyorum ama, bir an geldi ki, bu yardım devlete de ağır gelmeye başladı. Bunun üzerine turistik mevsimde Opera'da, klasik opera yerine Franz Lehar'ın "Tebessümler Diyarı" operetini sahneye koydular. Üstelik bilet fiyatiarını da artırdılar. Buna rağmen. Richard Sirauss'un armonize ettiği İdemenco'nun bir hafta sahnede kalamadığı Viyana Operası hıncahınç doldu. Halk akın eîti operaya. Bu surette de, bir ölçüdc Opera malî bakımdan kendini kurtarmış oldu. Ama Viyana'daki müzik hayatı hiç şüphesiz İstanbul'a kıyasla çok yüksekti. İstanbul'da bir tek orkestra yoktu o zaman. Tiirkiye'de bir tane opera yoktu. Viyana'da iki tane büyiik orkestra vardı. tki tane de opera ve birkaç tane de operet vardı. Aynca konserler verilirdi. Hemen her hafta dünyaca tanınmış en azından beş altı artist gelir, konser verirdi. Bununla birlikte öbür Avrupa kentleri kadar da parlak değildi. Çok meşhur bir kuartet vardı. Rose Kuartet'i derler ki, Rose denilen zat Viyana Operası'nın birinci kemancısıydı. Aynı zamanda filarmoni orkestrasının da birinci kemancısıydı. Bu zat bir kuartet kurmuş, çok güzel Beethoven, çok güzel Mozart çalarlardı. Modern müziğe pek yaklaşmazlardı. Ama klasikleri çok güzel çalarlardı GOTTESMANN'IN SEVİNCİ VE BOZGUNU Bir de daha küçük bir kuartet vardı. Bunu da Gottesmann kurmuştu. Bu Gottesmann çok hırsh bir adamdı, kendisinden başka kemancının parlarnasını istemezdi. Bir gün Viyana'ya genç bir Avusturyalı kemancı geldi. Bu genç Japonya'da çok meşhur olmuş. Sanatçmın gayesi, Viyana'da iki konser verip, kendini ispat etmek ve artık kendi ülkesine yerleşmekti. Adamcağız iki konser verdi. Çok az olduğu için böyle şeyler ben gittinı ikisine de. Birincisinde J. Sebasiian Bach'ın Mi Majör Keman Konçertosu'nu çaldı. Onun rakibi olan Gottesmann dagelmiş balkondan dikkatle izliyordu. Doğrusu çok güzel çaldı adamcağız. Böyle bizde olduğu gibi şefsiz, hem kendi keman çalıyor hem de idare ediyor. O zamanlar poliforük müzik pek yaygınla$madığı, enstrümanların sayısı çok artmadığı için öyleydi, kendi kendine idare edebiliyordu. Nitekim Bruno Walter de bunu yapardı. Bu kemancı, ertesi gün de Bruno Walter'in yönetiıninde Mozart'ınRe Majör Keman Konçertosu'nuçalacaktı. Ona da gittim. Çünkü ilk gün, şimdi adın; unuttuğum bu kemancının çalışını çok beğenmiştim. Adamcağızın adını unuttum, çünkü kendisini topu topu iki defa gördüm. Neyse, orkestranın girişinden sonra adamcağız başladı zavallı ve daha ilk mezürlerde öyle bir falsolu ses çıkardı ki, salon buz kesildi. Yanlış çaldı. Ondan sonra şaşırdı, kekelemeye başladı kemanda. Bruno VV'alter orkestrayı bıraktı ve onu idare etmeye başladı. Bu tabii büsbütün şok oldu. Velhasıl adam nasıl bitirdiğini kendi de bilmeden bitirdi konseri. Gottesmann da yine oradaydı. Çok sevindi "Bu beni geçemedi" diye ve oradan sevinç içinde ayrıldı. Sonra, bu Gottesmann kendi kendini orkestra şefîiğine terfi ettirmiş. Scufoni orkestrasında Beethoven'in 9. Senfonisi'niyönetecek. Tam bir fıyasko oldu. Kendini Avrupa'nın en iyi kemancısı sanan bu zatın yönetiminde gayet sönük bir icra oldu. Oysa aynı parçayı on beş gün önce Furthwengler yönetmişti. O bir harikaydı. O zaman anladım ki, bir orkestra şefi, orkestrasından da önemlidir. 3 EKİM 1983 BİR YAZARIN İLK GAZETECİLİK YILLARI sız sefaretinin girişimiyie geldiler. Viyana halkı onlan ilk defa görüyordu. İlk çaldıklan parçayı hatırlanm. Mozart'ın keman ve piyano sonatı. İkisi arasında bir uyumsuzluk vardı. Tam bir uyumsuzluk. Mozart böyle rakik, ince çalınması gereken bir bestekârdır. Thibault onu çok iyi çalardı.Cortot jse daha gümbürtülü, daha gösterişli, daha vurgulu çalan bir icracıydı. İlk parça kötü oldu. Salonda hafif nezaket alkışları oldu. Hiç beğenilmedi Mozart'ın sonatı. Fakat programın son kısmına Cesar Franck'ıalmışiardı. O parçaya gelince iki üstadın ikisi de harika bir yorum çıkardılar. Diyebilirim ki, Viyanalılar o gıine kadar öyle birCesar Franckdinlememişlerdir. Parça bitince yer yerinden oynadı. Salon alkıştan yıkılıyordu. Bir de ilginç bir olay, daha doğrusu konser Ravel'in ölümü üzerine oldu. Ravel öldüğünde Viyana Müzikseverler Derneği bir konser düzenledi. Sahnede Ravel'in bir portresi önünde ünlü parçası Bolero'vu ki, bu parçayı annem de çok severdi, çaldılar. Yalnızca onu çaldılar. Konser bitince alkış falan da olmadı. Herkes sakin sakin Ravel'e saygı gösterisinde bulundu ve kalkıp gitti. Gustav Mahler'in eserlerini de dinledim. Bir yerde okudum do6ru olduğunu sanıvorum. Eskiden orkestra şefleri, orkestranın ortasmda otururmuş. İlk defa Gustav Mahler, geriye almış orkestra şefinin yerini. Ben pek anlayamadım Gustav Mahier'i. O, VVagner'den sonra biraz VVagner biraz da yeni romantizm karışımıydı. Onun bir senfonisini izledim. Das Lied der Verde (Dünyanın Sesi). Çok fazla da çalmazlardı Mahier'i. Sonra bir de opera yılda bir kez tatil olur. Opera Salzburg'a giderdi. Ben üç kez de Saizburg'a gittim. Çok güzel de bir şehirdir. Orada halka Faust'u oynarlardı. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Perde arkası.. Basın Yasa Tasansı, Danışma Meclisi'nden çıktı. Gazetelerde, görüşmelerle ilgili haberleri okuyanlar, oylama sonucunu görünce şaşınp kalmışlardır. Adalet Bakanı Kâzım Akdoğan'la komisyon sözcüsü dışında, konuşmacıların çoğu, yasa tasarısının getirdiği hükümlerin ağır olduğunu söylüyorlar. Basın özgürlüğünü savunup, basını göklere ç/karıyorlardı. Bu konuşmalar da, ertesi günü gazetelerde yer almaktaydı. Bir sayın üye. tutanaklara geçen şu sözleri söyledi: ... Anayasamız basının hür olduğunu ve her türlü sansürün yapılamayacağım kabul etmiştir. Buna mukabil yeni basın tasansında habercilik ile basın ve yayın konulannda kısıtlamalar olduğu gibi, cezaı müeyyideler de basının çalışmalarını köstekleyecek mahiyettedir... Bugün ülkemiz basını, tutumu ile ciddi, milli bir basın karakterindedir, Atatürk ilkelerini ve anayasaya uygun çalışmalarını hepimiz görmekteyiz. Yapılan bazı hatalan genelleştirerek basını karalamak kanaatimizce yerinde bir olay değildir... Bugün Türk basını mesuliyetini müdrik, ülke menfaatlerini herşeyin üzerinde gören ve dünya basın âteminde özelbir yeri bulunan, demokrasiye sadık kültürel bir basın olma yolundadır... Milliyet'te Teoman Erel. bu konuşmalardan olacak, çok duygulanmıştı. Konuşmayı yapan sayın üyeyi öven bir yazı da yazdı. Gelgelelim, 28 eylül çarşamba günü yapılan açık oylamada, aynı sayın üye, yasa tasarısına kabul oyu kuilandı. Bir başka sayın üye, konuşmasında şunlan söylüyordu: 27 Mayıs hareketinin lideri rahmetli Gürsel'in basınla ilgili bir benzetişini ifade etmeden geçemeyeceğim. Devletimizin dördüncü cumhurbaskanı bir münasebetle, basın için şöyle demiştir: "Basın millet tavanında asılı kristal bir avizedir." Bu benzetişte toplumu aydınlatma hizmetinin ifadesi şaklıdır. Kristal deyiminin içinde bir incelik, bir zarafet vardır. Öyle sanıyorum ki, özdeyiş sahibi bu benzetişi yaparken, basının toplumu aydınlatma hizmetini yürütmesi sırasında ince bir espriye ve zarif bir üsluba sahip olması gerektiğini vurgulamak istemiştir... Sayın üye, tasarının olumlu olumsuz yanlannı da belirtti. Sözlerine şöyle son verdi: ...Değerllarkadaşlarım, tasarının yuksek dikkat ve ihtimamınızla en iyi şekli alacağı inancıyla sözlerime son verir, hepinize saygılar sunarım (alkışlar) Bu sayın üye de, tasarıya kabul oyu verenler arasında yer alacaktı. Daha örnekler verilebilirdi. Ziya Paşanın: Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz/şahsın görünür rütbei aklı eserinde... dizelen gelmişti belki bazılarının usuna... Ziya Paşa, sözle eylem arasında tutarlılık olması gerektiğini söylemek istemiş 28 eylül çarşamba günü ilk açık oylama yapılmıştı ya, açık oylama için on üyenin vazıh istekte bulunması gerekiyordu. On imza toplandı. yasa tasarısının, işaret yoluyla oylanarak geçmesini engellemek, bir de, kimin basın özgürlüğünden yana olduğunun açık seçik anlaşılması için toplanıyordu on imza. Toplandı. Oylama ad okunarak yapıldı Tasarıya red oyu verenler şunfardı: Mahmut Akkılıç, Alaeddin Aksoy, Ertuğrul Alatlı, Remzi Banaz, Erdoğan Bayık, M. Nedim Bilgiç, Abdülbaki Cebeci, Ahmet Sanver Doğu, Muzaffer Ender, İbrahim Göktepe, Selçuk Kantarcıoğlu, Nermin Öztuş, Fahri Öztürk. A. Avni Şahin, isa Vardal, Şerafettin Yarkın, Ösman Yavuz... Tasarıya kabul oyu verenlerin de adlan şöyleydi: Hamdi Acan. Halil Akaydın. Eşref Akıncı, Ali Nejat Alpat, FuatAzgür, Recai Baturalp, Muhsin Zekai Bayer, Mahir Canova, Zeki Çakmakçı, Bekir Sami Dace, istanbul Hakkı Demirel, Fikri Devrimsel, Ali Dikmen, Sadi Erdem, Hamza Eroğlu, Abdullah Pulat Gözübüyük, S. Feridun Güray, Ali Mahzar Haznedar, Salih Inal, Mehmet Kanat. Serda Kurtoğlu, A. Fehmi Kuzuoğlu, Enis Muratoğlu, Adnan Orel. Kâzım Öztürk, M. Talat Saraçoğlu, Hayri Seçkin, ismail Şengün, Ragıp Tartan, Cavidan Tercan, Aydın Tuğ, M. Fevzi Uyguner, Muammer Yazar, Namık Kemal Yolga. Bu oylamada, Necip Bılge. Halil Evliya, Feyyaz Gölcüklü. Halil Erdoğan Gürel, Mehmet Hazer, Rahmi Karahasanoğlu, Hilmi Sabuncu, Bahtiyar Uzunoğlu ile Fuat Yılmaz çekimser oy kullandılar Açık oylamanın sonunda. çoğunluk olmadığı anlaşıldı. Oylama ertesi güne bırakıldı. Ertesi sabah, erkenden Danışma Meclisi'ne gelen üyelerden biri, o açık oylama için imza verenlerdendi. Bir arkadaşına şöyle dedi: Yeniden açık oylama yapılması için imza toplayalım... İmza toplamaya gerek yok, dün verdik ya açık oylama önergesini. O yine geçerlidir... Yine ad ckunarak oylama yapılacak. Ad okunarak oylama yapılmayabilir. Toplayalım biz ımzayı yeniden... Gerek yok efendim. Zaten maksat hasıl oldu. Adlarımız çıktı gazetelerde. Siz adınız gazetelerde çıksın diye mi imza vermiştiniz? Dün akşam imza verenle bugünkü siz değilsiniz demek? Oylamanın ikinci günü, on imza toplanamadı. Başkan Vekili Vefik Kitapçıgil oylamayı işaret oyuyla yaptı. Basın Yasa Tasansı da Danışma Meclisi'nden böylece geçti. 13 Viyana'nın müzik yaşamı Bu da Gottesmann'ın büyük bozgunu oldu. ÜNLÜ MÜZtSYENLER Viyanalıların bir de garip yanları vardı. Çoğuniukia hep aynı parçaları çalarlardı. Genellikle Mozart çalarlardı. Beethoven'in 3. 5. 7. senfonisi en fazla çalınan parçalardı. 1. 4. 8. senfonileri çok az dinledim. Sonra bir de yılda birkaç kez 9. senfoniyi çalarlardı. Bir de kör değneğini bellemiş gibi ikide bir Schubert'in Bitmemiş Senfonisi'ni çalarlardı Schubert'in sekiz senfonisi var aldanraıyorsam. Bunlar öbürlerini çalmazlar, nedense hep bu "Bitmemiş Senfoni"yi çalarlardı. Evet parça bir şaheserdir ama her gün de dinlenmez ki. Bir insan her gün baklava börek yese bıkar yani. Bu arada tabii bazı tanınmış orkestra yönetmenleri ve virtüozlar da gelirdi. Bir keresinde Rachmaninof gelmişti. Bilindiği gibi, Rachmaninof bir beyaz Rus'n.. Alabros saçlı kendi halinde bir adamdı. Sakin sakin çalardı. Büyük bir besteciydi, ama virtüoz deöildi. Değm Rubinstein, bizim İdil Biret ayannda değildi. Bronislav Hubermann gelirdi. Benim dosıum olan Erica Morinı her yı! bir iKi kcnser verirdi. Beet hoven ve Mozart'ı çok güzel çalardı. Mendelssohn'ugüzel çalardı. Erica Morini hem resital verir, hem de orkestravla solist olarak çalardı. Bruno \Valter gelirdi. Çok iyi bir orkestra şefiydi Bruno \Valter. Operanın yöneticisi Clemance Krauss idi. Sık sık Anton Dvorjak'm Yeni Dünyadan senfonisini çaldı Viyana Filarmoni Salonu ve Orkestrası. Filarmoni'de Gottesmann'ın yönettiği 9. Senfoni lam bir fiyasko oldu. MENKUL MAL SATIŞ ILANI KADIKÖY 2. İCRA MEMURLLĞU'NDAN 1983 2603 Bir borcıan dolayı mahcuz olup saıılarak paraya vevrilmoino karar verilen 110.000 lira muhammen bedelle, 1 adel Us 151 Duval marka teyp ve kolonları. I adeı ?l ekran televi/yon, 2 adel I isi 6 mcıre kare 1 isi 4.5 metre kare saray makine halısı, 1 adeı siemens marka eleklrik süpürgesi, I adel 2 * I ebadında atlas marka seccade makıne halısı Kadıkoy Söğürlücevme Caddesi Derici/ejnel Sokak No: 10'da acık arıırma sureıiyle satılacaktır. Birinci salış 11.10.1983 gunu saal 16.45 ile 17.00 arasında bu valışla maheuz menkullerin muhammen bedelinin °o 75'ini bulcluğu lakiirde müşterisine ihaleedileceklir. Bu >aiı>(a (iıahv.'u^ menkullcrc' r leklif edilen bedel muhammen bedelin o 75'ini bulmadıjıtakdirde, veya hiç iştirakçı çıkmadıgı takdirde 'kinci sauş gıınü olan 12.10.1983 günü aynı \er ve saaue yapılacaklır Bu satışta en yuksek bcdel leklif eden miişterisine ihale cdiletcktir. Dellaliyc resmi ve damga pulu bedeli alıcıya aitlir. llan olunur. 28.9.1983 Saii'j Memuru Şahbender Alıun B 10491 1 I L A N lardı. SİRMEN Opera olarak Bruckner ki o sıralarda eserletnı? ri Fransa'da yeni tanınmaya başNADİR NADİ Hayır, piladı. Onun da 6. senfonisini çayes olarak, zaten Faust'un opelarlardı. rası yok. Yalnız Damnation de Wagner'in izleyicisi olan Hans Faust diye Berlioz'un bir operası Pfizner kendi bestesi olan Pavar. lestrina operasının sahnelenişinde bulundu. Neşeli bir ihtiyar SİRMEN Gounod'nun var olan Pfizner'in bu eserinden ben NADİR NADİ Evet, Gou pek bir şey anlamadım. nod'nun var. Ama ben GounodSonra Türkiye'ye çok gelmiş yu sevmem. Zaten ben VVagner'i olan Alfred Cortot ile Jacques bile güç sevdim. Gittiğim zaman Thibault geldiler. Bu Fransızlar Viyana'ya orada dinledim. Buo zaman Avusturya'da pek ta rada dinlemem söz konusu değil nınmıvorlardı. Sanıvorum Franlabii. Biz VVagner'i hâlâ çalamıyoruz. İki buçuk orkestramız var. Biri İstanbul'da, biri Ankara'da. biri de İzmir'de. İzmirliler gücenmesinler, maalesef o orkestra oluş halinde. Ben ilk dinlediğimde Wagner'den hiçbir şey anlayamıyordum. Ama düşündüm "Bu adamın biı marifeti olmalı ki ölümünden doksan yıl sonra hâlâ alkışlanıyor." Onun için ısrarla VV'agner'in operalarına gitmeye başladım. Ve sonunda sevdim. Bir tane operası kaldı pek sevemediğim, daha doğrusu bazen içine girip bazen giremedi|im. O da Trisıan ile İsolde'dür. Birkaç kez girdim içine, "Bu ne şairane şey, ne kadar çekıcı!" dedım. Ama birçok defa da giremiyorum. Belki o günkü ruh haletime bağh olacak. YARIN: ÖBÜR ÜNLÜLER İSTANBUI. 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINDAN l)ı.s>a Nı>. 983 1004 Barbaros Bulvarı Kı>laönu Cnsnt/c Apı. 46. 14 Boikıas da mukim KORUSAN Yapı ve fcndiisıri Koruına Mamulleri Sana>ii A.Ş. taralından İsîanbul 4. k r a Teıkik Mercii Hâkimliğinin 983/1067 sayılı dosyasında alacaklılarıııa ıcklif eııiği konkordaıonun ta&dikihakkında mürâlaası 9.12.19X3 gunü saaı 15.30'da mahkeııumi/ durusma salonıında yupılacaktır. Itira/ı bulunan alacaklıların haklarını ıııudafaa ivin duru»nmda ha/ır bulunmaları, talep H.L.M.K'nun 507'nci ıııadde^i huknıü \CLhile basil usulu mıılıakcmeşe labi olduğundan usıılün 509 ıııaddoi jjereğince ibra/ eımck isıedikleri »arakalan en gcv durujma aununo kudar ibra/ etmeleri ve duru^ınaya uelmedikleri takdirde gıyap kararı lebliğ edilmekti/iıı gıyaplarıııda duru^nıava de\am olunacağı luısu^unun ilanına mahekemece karar \erilmi>tir. (laıı olunur. 27.y. 1983 Basın: 10463 Duvar kâğıdı marley yapıiır. 575 65 32 I L A N ÇATALCA SULH HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİNDEN l>osva \ o : 1981/521 üavacılar Nad Kcbkin ve arkadas,ları vekili Av. Sami So\lu laral'ından davalılar Remzi Barlas ve arkadasları aleyhine açılan i/alci ^uyuu davasında. Davahlardan olupdava konusu Çaıalca ilçesi Buyükvekmete Vakuplu köyü Anfurya Çiftliği mevkiinde kain tapunun kütuk 4. salıif'e 321, palıa 6, parsel 272 numarasında kayıılı taşınmazda hissedar olup buıun ara>[ırmalara rağmen adreileri lesbiı edilemcyen »edava dilekçesi kendilerine iebliğ edilemeyen davalılar (54) llhan Alpman, (104) Muammer Uyma?. (143) Nezihe Gulser. (361) Ali Demirezen, (419) Muzaffer Çelin Akıncılar, (448) Yahya Kurı. (463) Hilmi Erı>ıldar, (479* Hacer Türkan Erışıldar. (496) Erhan Uskur, (542) Kadir Batur. (68) İbrahim Hakkı İnceoğlu, (71) Süleyman Okan, (98) Sail Çetiner, (219) Nuri Kuzu, (224) Mehmet Burhaneıtin Dayıoğlu, (243) Hüsameltin Tamen. (341) Ahmeı Koyak. (459) Faruk Tula\, (148) Mehmet Ali Se/gin. (178) Musıafa Önder. (330) Musıal'a Kaya, (395) Ferruh Karahan, (414) Murat Özcan, (428) Melin Bu!ul, (482) Ha>an Barsi Onal'a dava dilckccsinin ve duru^ma gunünun ilanen tebliğine karar \crilmi'> ofup adı gecen davalıların durlıi;manın bırakıldığı 5.10.1983 larihinde saat 11.55'de Çaıalca Sulh Hukuk Mahkemesi Duru^ma >alonunda hazır bulunmaları, veya kendilerini bir vckille lemsil eııirmcleri. gelmedikleri ve mazereı de bildirmedikleri lakdirde HLJMK'nun 507, 509 ve 510'noı maddeleri gcreğince gıyap kararı cıkarılmadan davanın gıyaplarıııda bitirileceği ilanen teblig olunur. ,JaM|ı: ,()45, • Maçka'da kömür kaloriferli satılık daireler. Tel.: 160 62 60 HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN Üniversitemize bağlı fakülıe ve yuksek okullarının aşağıda belirtilen bilim dallarına hizalannda belirıilen miktarda öğrelim elemanı alınacaktır. Isieklilerin en gec 18 ekim 1983 salı gunu me^ai biıimine kadar ilgili fakülıe dekanlıkları ile yüksekokul müdurlüklerine; dilekce. diploma veya öğrenim durumunu gösterir belge, nüfus cüzdanı örneği, 3 adet vesikalık foıoğraf, kısa hayal hikâyesi. varsa yayınları ile birlikle müracaal elmeleri ilân olunur. Fakülıe ve Yuk.Ok.Adı Eğitim Fakülıcsi Fen Bilimleri Bölümü turizm sunar ortur ALANYA ALÂAODİN OTEL 16900 MARMARİS BOORUM OTEL y.p 1990( A 1001 10 GUN 9 GECE HER CUMA KESİN HAREKET Bilim üah Maıematik Fizik kiııtya Biyoloji Ünvanı Dovenı Adet 1 1 1 1 Açıklama Dokıora calışmalarını Alman ca dilinde öğretim yapan bir üniversitede tamamlamış olması ve Alman dilinde ders verebilecek kapasilede olması tercih edilecekıir. İsteklilerden Haceııepe Üni\ersitesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü mezunu olanlar lercih edilecekıir. Ev Ekonomisi Ytık. Ok. Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü L'zman Zonguldak Mühendislik Fak. Makina Muhendisliği Böl. Makina Teo.ve Din. Enerji Termodinamik Imalal ve Konstrüksiyon Basın 25219 Yard. Doçent veya Öğ.Gör. I c İLAN SOSYAL SİGORTALAR KLRLMU İSTANBL'L ŞATINALMA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1 Kurunıumu/ sağlık lesislerinin ihliyacı 10 kalem ııbbi ciha/ dövizi kurumumuzca lemin edilmek Mireti ile dı> piyasadan leklıl'alma usulü ile salınalınacakıır. 2 Ihaleye i^lirak elmek isieyen firmaların idari ^artname esasları dahilinde ha/jrlayacakları leklif mekluplannı cn get 7.11.1983 pu/arıesi gunü mesai saaıi sonuna kadar Beyoğlu kalyoncu Kulluk C'ad. Mallı Han'daki Mudürluğümu/e vermcleri veya aynı'gun vc saaltc bulundurmak uzere posıa ile göndermeleri gerekir. 3 PoMada vaki gecikmeler kabul edilme/. 4 Bu i^e aiı ihliyaç üslesi, idari şarlnanıe. leknik >ar(iıumc vc mukavele örncği meiai •.aatlerı dahilinde I nolıı Saiınalına Koıuısyonumuzdan lemin edücbilir. 5 Kurum ihaleyı vapıp yapmamakıa veya dilvdiğinç yapnıakıa seıbestıir. (JasI|ı 2 4 ? 8 2 TMT CUMHURİYET YILLIGI 12 Eylül 80 31 Aralfk 82 841 gunun olayları haberleri, yorumları 2 cilt 2000 lira feteme adresi: Türkocajı Cad. 3941 Cağafoğiuİsta«oııl Prof. Dr. Besim ÜSTÜNEL 1. MAKRO EKONOMİ Yeni genişletilmış basısı 2. EKONOMİNİN TEMELLERİ Özel otobüs, tüm yemekler, ORTUR ikramları servis ve vergi fiyatlarımıza dahildir. Sarbaros Bulvarı, 35/5 Beşlktaş (Genişletilmiş Yeni Baskı çıktı. Başlıca kitapçılarda bulunabilir.) Tel; 161 10 74 337 61 07 161 82 26 161 22 81