Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet ANKARA (ANKA) Dışiş leri Bakanı tlter Türkmen, son üç yılın dış politikasını degerkndirirken, "Bu devrede dış politikamız bir ölçüde başanlı olduysa, bunun asıl nedeni Türkiye'nin istikrara kavuşması ve kuvvetli bir devlet olarak ortaya çıkmasıdır" dedi. Türkmen, ANKA Ajansı'nın sorulannı yanıtlarken, NATO üyesi ülkekrk, son uç yıl içinde demokrasiye geçiş dolayısıyla bazı sorunîann olduğunu ancak, Türkiye'nin NATO içinde asıl işbirliği yaptığı ABD ve Federal Almanya ile olan ilişkikrinin bundan etkiknmediğini soyledi. İlter Turkmen, bir başka soru uzerine de, Avrupa Konseyi ile olan ilişkikri, bu hareketi demokrasiye bağhlığımn bir simgesi olarak görduklerini kaydederek, "Bütün güçlüklere ragmen, bu bağın kopmaması için elimizden geleni vaptık. Bunda her zaman gereken karşılığı görmedik. Pek çok hayal kınklıgına uğradık. Pek çok hallerde infial duyduk. Fakat >ine de bu bağlann muhafaza edilmesinde yarar görduk ve bu baglan bugüne kadar getirdik" şeklınde konuştu. Türkmen'in sorulara verdiğı yanıtlar şöyle: SOR\J: Son üç yılın bir dış politika tablosunu çizer misiniz? Üç yılda hangi sorunlar gelişti? TÜRKMEN: Probkmlerimizden birincisi, geçiş dönemi dolayısıyla Batı Avrupa ile olan ilişkilerimiz oldu. Avrupa Konseyi ile olan ilişkikrimizde başlangıçta anlayış gördük. Daha sonra bu anlayış yanlış değerkndirmeler ve bazı tahriklerle Türkiye'ye karşı muhakfete büründu. Avrupa Konseyi ve A\ rupa Parlamentosu içinde birtakım cereyanlar ortaya çıkn. Önemli bır gelişme de, 19&l'de Papandreu' Sahibi Cumhuriytt Matbaacıhk ve Gaıaecilik Turk Anonim Şirketi adına Nadir Nadi, • Genet Yayın Muduru: HasanCemal.Muessese Muduru: EmiM Uşakhpl. Yaa İşleri Muduru. Ok»y Gooensn, • Yaa tsleri Mudut Yardımcısr. Ahmet Korufean, Haber Merkea Muduru. Yalçm Baytr, Sayta Duzeni Yonetmenr. Ali Acar. TAKV1M 24 Ekim 1983 Imsak: 5.37 Güneş: 7.19 Temulcıter: ANKARA. Yalcın Dofc»n, İZM1R Hikmet Çelmkaya, ADANA. Mehmet Menaa, • Serv« Şeflerr Utanbul Haberlen. âdahattin Guler, Dış Haberler: Ergtın Balcı, Ekonomi: Osm»n Utegay, Yurı Haberlen Barbaros Gcacak, Kullur: Aydın Emeç, Magazın. Ya»çı« Pcfcşen, Spor Danısmam: Abdulkadir Yucelraaa.Düzertme: Refik Durb*ş,Araşıırma: Şatıin Alpay. ikındı: 15.55 Akşam: 18.16 Yatsı: 19.47 Burolar: • Ankara: Konur Sokak No: 24.'4 Yemsehır,Tel.l75R25175866. Idare: 183335, • tzmir: Halıt Zıya Bulvarı No. 65 ' 3 . Tei. 254109131230 • Adana: Ataturk Caddesi, T.H K. tşhanı Kat 2/13. Tet. 1455019731 • Basan ve Yayan: Curahuriyel Matbaacılık ve Gazetecılık T.A.Ş. Turk OcağıCad. 39/41, Cağaloğlu, tst. PK: 246lst. Tel. 5209703 Telex: 22246 Öğle: 12.58 Türkmen: ABİ) île hiçbir zaman olmadıgı kadar iyi bir savunma işbirliği içindeyiz Son üç yılın içinden Kıbrt^ta meselenin eaast bir baktma çözümlenmiştir. Biz, BM Genel SekreterVnin yvni çabalari ışığmda toplıımlamrasi görüşmelerin devam etmesi gerektipimi söyiüyoruz. Avrupa Konseyi ile ilişkilerimizin kopmaması için elimizden geleni ynptık. Pek eok hayrıl kırıklığma uğradık. Pek çok hallerde infial duytluk. Fakat yine de bu bağhırın mnhafaza edilmesinde \nrar f£Ördiik. nun ıktıdara gelmesıyk, lürkYunan ilişkikrinde daha olumsuz bir havanın oriaya çıkması oldu. SORL": Bu çerçeve içinde. Türkiye'nin dış poJitikası hangi çizgide gelişti'î TÜRKMEN: Turkiye'nm dış politikası gayet derin tarihi bir tecrubeye, milli bır esasa dayamr. Onun için politikamızın değişmesi esasen söz konusu değildir. Turkıye ilk başından beri NATO içinde lâyık oldugu yapıcı bir tutumla işe başladı. Bunun yanında Avrupa Konseyi ile ilişküerimizı bir nevi bu harekeün demokrasiye ba|lılı|ının bir simgesi olarak gordük. Butun guçlükkre ragmen bu bağın kofcmaması için elimizden geleni yaptık. Bunda her zaman gereken karşıhğı görmedik. Pek çok hayal kırıklığına ugradık. Pek çok hallerde infial duyduk. Fakaı yine de bu bağlann muhafaza edilmesinde \arar gorduk ve bu bağlan da bugüne kadar getirdik. Turkiye bunun yanında, her zaman olduğu gibi her zamanki dikkatli polıtikası çerçe\esmde Sovyetkr Birlıği ve sosvalist ulkekrle dengeli ve olçulu ilişkileri devam etıirmeye gayret etti. Dış politikayı sadece dışa yonelik faaliyetkr olarak değerkndirmeye imkân yoktur. Bizim bu desre içinde dış politikamız bir olçude başanlı olduysa bunun asıl nedeni Türkiye'nin istikrara kavuşmasi, Türkiye'nin yine kuvvetti bir devkt olarak ortaya çıkmasıdır. Şayet içte bu geİişmeler olsaydı. dış politikada bu sonuçları almamız mümkun olmayacaktı. SORV: Üç >«Hık donernde NATO ile Hişkilere buyuk onem vçrildiçini söyVediniz. Ancak bu donem içinde NATO ülkelerinin bazılanyla Turkive arasında bazı çelişkiler butunuyor. Bu çelişkiler ikili ilişkilerimiıi hangi olçude etkiledi? TÜRKMEN: NATO ulkeleriyle ilişkilerimiz bakımından bazı konulann diğerkrinden daha fazla a|ırhk taşıdığını kabul eımek iâzım. Mesela sa\unnıa alamnda en fazla işbirliği yapttğımız iki ülke vardır ki bunlann başmda ABD, ikınci sırada Federal Almanya gelir. Bu ulkekrle iyi ilişkilerimiz uç yılda gayet latminkâr biçimde yurıitulmüşlur. ABD ile hiçbir zaman olmadığı kadar bir savunma işbirliği içindeyiz. Kaldı ki, Birkşik Amerika'nın Reagan ıdaresi bize diğer Avrupa ülkelerinin yöneluiği tenkitkri yoneltmiş degildir. Bu idareyk başmdan beri, aramızda karşılıklı bir itimat meveut olmuştur. SORl : Kıbns sorunundmki son gelişmeler doğrultusunda seçimle iktidara gelecek hükumetin bu konudaki >aklaşımı sizce ne olabilir? TÜRKMEN: Bundan sonraki hukumetin Kıbns sorunu konusundaki politikayı degiştirmesi ıhtimali hemen hemen yoktur. Bu polntka gayet sağlam esaslara dayanmaktadır. Unutmayalım ki Kıbns'(a meselenin esası bir bakıma çozumknmiştir. Biz, ozellikle Birleşm\ş Milktkr Genel Sekreıeri'nın >eni çabalan ışığında, toplumlararası göruşmekrin de\am etmesi gerekuğini soyluyoruz ve daima da Turk toplumuna bu yonde telkinlerde bulunuyoruz. SOR\J: Üç >ütık donemde AET ile olan ilişkileri değerlendirir misiniz? TÜRKMEN: AET ile Uişkikr ıkı noktada guçlükkre ugradı. Siyası bakımdan, AET Komısyonu, Dorduncu Mali Protoko\u bloke etti. Bunu kaldumayı başaramadık. Ancak, Dorduncu Mali Protokol'un bu\ük bir anlamı da yoktur. İkinci sorun da bazı mamullenmize konan sınırlamadır. Biz, Türkiye'nin AET'ye tam uye olması obsiyonunu açık bulunduracak bır sivaseti getirdik. Bu hukumetin tam uyeiik için başvurması «.oz konusu değıldir. Dışişleri Bakanı son 3 yılın dış politikasını değerlendirdi KTFD'de çoğunluk bağımsızlığı destekliyor Dr. Fazıl Küçük, KTFD'de bagımsızhğın zorunlu olduğunu belirterek, "Ben Rauf'un takip ettiği yolu tasvip edenlerdenim" dedi. SEDAT ERGİN LEFKOŞE Lefkoşe'ye gidince Dr. Fazıl Küçük'ü ziyaret etmeden olmaz. Sahibi olduğu "Halkın Sesi" gazetesinde çahşma odasındaki masasının ustu her zamanki gibi Turkiye gazetekriyle kaplanmış. Dt. Küçük 80'e yaklaşan yaşına rağmen dudağının ucundan sigarasını eksiketmiyor. "Rauf beyin antatuklanna ekleyecek bir şeyim yok, ben Raufu un takip ettigi yolu tasvip edenlerdenim" diyerek KTFD'de bağımsızhğın ilan edilmesinin zorunlu olduğunu belirtiyor. "Ha8 yaşındaki Nuray Haydarpaşa va alanımıza tek bir uçak gelHastanesi'nde yatıyor. me/, limanımıza tek bir yabancı gemi uğramaz. Bu iş boyle yüriimez" diyor. Peki Ankara'nın karşı cıkmasına rağmen KTFD Başkanı Rauf Denktaş bağımsızlık ilan edebilir mi? Dr. Küçük şu yanıtı veriyor: "Ben 194S'den beri Türkiye ile beraber yurüdum. Benim poUtikam Türkiye'nin politikası dıUtanbul Haber Servisi Nu şında olamaz." Dr.Küçük'e goray Eriz 8 yaşında. Tekirdağ'ın re, "Türkiye de bağımsulıgın lğnecik buca|ı Arapçal Köyü' ilanını istiyor. Ancak bunun zanden îstanbul'a gelmiş. 3 ekim manını btkliyor." den bu yana Haydarpaşa Göğüs Dr. Küçük'ün sözleri aslında Hastanesi'nde yatıyor. Doğdu Kıbns Türk Toplumunun buyük ğundan bu yana da kalbinde iki bir çoğunluğunun görüşunü yandelikk yaşıyor. sıtıyor. Lefkoşe'de bulunduğuDaha once bir kez ameliyat muz üç gün içinde iki yıl öncesigeçırmış Nuray. Eger "AB Rh ne kıyasla halktan genellikk Negatif" 10 şişe kan bulabilirse Rumlarla anlaşma umudunun ikinci ameliyaıı olabikcek. Dedesi Şükriı Eriş'in deyişıyk on şişe kan bulamazsa hastane Nuray'ı taburcu edecek. İstanbul'nerdeyse tümüyk ortadan kalkmış olduğunu gördük. Buyük çoğunluk artık bağımstzhk ilan etmenin gerekli olduğuna inanıyor ve Denktaş'ın politikasını destekliyor. Örneğin emekli öğretmen Özden Bektaşoğlu, (44) "Geç bile kalındığı" kanıstnda. "Bir an ev\el yapılması gerekti|ine" inanıyor. Türkiye'nin bağımsızlık ılanına karşı durmasına gelince, "O, Türkiye'nin kendi sorunudur" diyor. Ev kadını Lamia Peker (55) ise fazla konuşmak istemiyor: "Ben bağımsızlık ilanını uygun gorüyorum. Rumlarla artık anlaşabilecegimize inanmıyorum." Ahmet AlUnören gundüz kunduracıhk yapıyor. Geçim darhğı kendisini akşamları da "Zir restoran"da garsonluk yapmaya itmiş. Ahmet Altınören di|er masalara servisi sürdürürken arada bir masamıza geliyor ve goruşkrini anlatıyor: "Gâvurun Birieşmiş Milletler'de son yaptıklanndan sonra bu mecburi olmuştur. Ben cahil biriyim ama bunu kaçınılmaz gorüyorum." Ya Türkıye'nin tutumu? Ahmet Alünbren'e göre, "Turkiye evet derse olur. Bizi kurtaran Türki ye karşı çıkarsa olur mu bu iş.?" diye soruyor. HALK tSTtYORSA Orhan Deliırmak (41) Kıbns Turk Toplumu'nun önde gekn ozanlanndan. Cumhuriyet alanmdaki küçük meyhanesini kapatıp Milli Piyango bayii halıne getinnış. "Artık umut tüccan olduk" diyor. Kendini "bagnaz olmayan bir solcu" oıarak niteliyor. Soykdikkri KTFD'deki sol hareket içinde giderek güç kazanan bağımsızlık eğilimini doğrular nitelikte: "Kıbns'ta iki ayrı halk olduğu kesin. Halklann da kendi kaderlerinî saptama hakkı cagdaş bir hak. Bu noktadan hareketle, büyük çogunluğun bağımsıriıktan yana olduğunu dikkate alarak ben de halkla aynı doğrultuda düşünüyonım." Deliırmak, "Türkiye'nin bu konuda Kıbnsh Türklerden farklı düşündügünü sanmıyorum. Direnen toplumumuza hem Türk halkının, hem de Türk hükümetlerinin bağımsızlığı laytk goreceklerine inanıyorum. Ancak bağımsızlık ilanından once Turkiye'yi de dikkate almak gerektigi kanaatindeyim." diyor. Ahmet Belevi, (40), Kıbns Turk toplumunun unlü sanaıçısı. 1979'da İstanbul'da duzenlenen uluslararası altın mikrofon yarışmasında KTFD'yi temsil etmiş. Şimdi bir muzik mağazasının sahibi. Dükkânının duvarında Sezen Aksu ile birlikte çektirdiği bir foıoğraf göruluyor. Ahmet Belevi; "Minareyiçalan, kılıfını hazırlar" diyor. "Eğer gerekli tedbirler alınmışsa iyi olacağY' kanısında, Türkiye'nin karşı çıkmasına gelince gukrek "Türkiye'nin karşı olduğunu sanmıvorum" diyor. Terzi Mustafa Volkan (44) ise daha değişik bir tonda konuşuyor. Ona gore, "Bağırasız olmak lafta kalmamalı." şoyk diyor. "Eğer başka bir yere bağianmayıp kendi kendimize idare edeceksek iyi bir şey olur kanaaündeyim." Bağımsızlık ilanı taruşmalan uluslararası diplomasiyi meşgul ederken KTFD'de "Sokaktaki adam" boyle duşünuyor. Zaman zaman farklı yaklaşımlar ifade edilse bile halkın büyük çoğunluğu artık bağımsızlık ilanının gerekli olduğuna inanıyor. Ancak yine büyük çoğunluk Turkiye "Yeşil ışık" yakmadan bağımsızlık ılanının mümkun olmayacağına da inanıyor. Başka bir deyişle, bağımsızlık ilanı KTFD'de yalmzca hükümetin, resmı yetkilikrin savunduklan bir goruş değil. Temelini halkın desteğinden ahvor. Nurayhn yaşaması 10 şişe kana baglı (Arkası Sa. II'de) Taklitlerin taklitleri piyasaya sürülüyor ASİYE UYSAL Dünyaca unlü bir marka ile Batı'da piyasaya sürülen parfüm vcya diğet kozmetiklcrin, Turkiye'de önce taklitleri, ardından lisanslısı üretilmeye başlıyor. Ashndan ayırt etmek oldukça güç olan taklit kozmetiklerin çoğu kez merdiven altlannda, bodrum katlannda üretildigi öne surülurken, bazı markalann taklitleri ile yetinümediği, taklitlerinin de taküüerinin piyasaya süriildüğü belirtiliyor. Şampuan üreten büytik fırmalann en büyük rakipkri arasında beTberler de yer alıyor. Piyasada 250 gTam şampuan 350 liradan 700800 liraya kadar etiket taşırken, iki kilo şampuam 500 liraya hazırlayan berberler oldugu bildiriliyor. Ülkemizde giderek yaygınlaşan kozmetik üretimi çoğunlukla lisans ve beraberinde hammadde, makine, uzman sözleşmekriyle Batı'ya bagımh. Lisans sorunu ise, Türkiye'de 100 dolayında bulundufeu bildirilen belli başh kozmetik şirketleriyle smırb. Diğer piyasa kozmetikçikri ise, işin kolayını bulmuşlar. Kozmetik sanayii çevresinde anlatılanlara göre, Önce Avrupa'ya giden bir tamdığa ya da yurt dışında işçi olarak çalışan bir akrabaya "Yahu dunüsünde falanca markanın bir parfümüyle yüz sütü ve nemkndirici kreminden geüriver" deniliyor. Ya da bunlardan yolu Avrupa'ya düşenler, dönüşkrinde ünlü bir markanın kremkrinden dost ve akrabalara "hediye" adı akında birkaç kutu örnek getiriyorlar. Ondan sonrası kolay. Biraz piyasa sondajı, ardmdan biriki işçi, sonra gösterişü bir etiket. Tabi Metin Demirel, çöpe atılan deodorant ve diğer kozmetik kaplarının dahi taklitçikrce degerkndirildiğini ömekkriyle anlatıyor. Ülkemizde berberkrin dahi yaygın şekilde şampuan üretici durumunda olduğunu anımsatan Oryant Eksport'un Murahhas Azası Musa Yahya, "Peki ben niye 35 tane uzman, çok sayıda kimyager ve kimya mühendisi çahştırıyorum" diye soruyor. Yahya, berberkrin nasıl şampuan hazırladıkları konusunda şöyk konuşuyor: "Herhalde piyasadan topladıklan ucuz şampuanlan birbirine kanştınyorlardır. Sonnı içine suyu tuzu doldurup şampuan diye saüyorlardır." Gerçekte çok sayıda kimyasal maddelerin bileşiminden olusan sampuanın içinde yağ çözücu deterjan (aktif yıkayıcı) maddeleri, her şampuana göre degişen oranda sülfonlanmış zeytinyagı, su, esans, sodyum klorür, köpük, berraklık, renk veren maddekr, yumurtalı şampuanda yumurta tozu, kepekkri önleyenkrde kukürt, bazılarında bitki özu gibi maddeler de bulunuyor. Kozmetik üretimi oldukça kanşık bir iş. Bir parfüm ya da kremin formülünün elde edilmesi, onu üretmek için yeterli değil. Kozmetikçikrin anlattıgına göre, once işin hacmiyk orantıh olarak kimyager, kimya mühendisi, uzman, teknisyen ve gerekli sayıda işçinin bir araya gelmesi gerekiyor. Ayrıca, basınçlandınlmış ve yumuşatılnuş su sistemkri, soğutma ve buhar üretme grubu, vakumlu karıştmcı, daha ileri gidildiğinde otomatik doldurma ve ambalaj makinesı ve benzeri makine donanımmın yanı sıra mikrobiyolojik tahliller için hassas cihazlar gerekiyor. Avrupa'dan yeni dönen bir dostunuzu ziyarete gittiğinizi düşünün. Dostunuz gezdiklerini, görduklerini, yedikkrini, içtikkrini anlattıktan sonra, Paris'ten satın aldığı unlu bir şarkıcmın plağını size dinletmek istiyor. Pikabın iğnesi plağa dokunur dokunmaz once romantik bir melodiyi, ardından harika bir sesi dinkmeye başlıyorsunuz. Tam kendinizi müziğin akışına kaptırmışten birden odayı nefıs bir kokunun doldurduğunu fark ediyorsunuz. Kokunun kaynağını saptayabilmek için burnunuzla havayı koklaya koklaya önce dostunuza bakıyor, sonra çevrenize göz gezdirmeye başlıyorsunuz. Boşuna aranmayın. Duyduğunuz güzel koku, sesini dinlediğiniz şarkıcınm sürekli kullandığı parfümunden başkası değil ve dönen plaktan yayılıyor. Bütun bunlar fantezi değil. Kozmetik hammaddeleri toptanosı Kazım Kaleağası'nın anlattıgına göre, başta Fransa olmak üzere çeşitli Batı ülkekrinde herhangi bir mağazaya uğrandığında rastlanabikcek turden parfümlü hediyelik eşyalardan sadece biri. SANAYtNİN TV ÇOCUĞ13: KOZMET1K İNSANLAR ÜSTÜNDE DENEY Batı'da yeni üretilea bir kozmetik piyasa>a sünılmeden önce bu konuda uzman araştırma merkezterinde uzun süre inceJenlyor. Bu merkez»era> kişiler uzerinde me%simlere göre gece ve gündüze göre denendikten sonra piyasaya çıkarılıyor (FoıoRraf ENDERERKEK) mam; artık üretilen "Avrupa mali" parfümler, şampuanlar, kremkr başta pazar yerleri ve köşe başlanndaki kaptıkaçtı satıcılar olmak uzere piyasadaki diğer satış yerleri için hazır hak getirilmiş oluyor. Lisans sözleşmesi bulunan kozmetikçikr ise, çok dertli. Sık stk kolları sıvayıp imal ettikkri kozmetiklerin taklitkrini toplayabilmek için piyasaya çıkıyorlar. Ve, "Çoğu kez elimiz boş dönmeyiz" diye yakınıyorlar. Taklitkrini aslından ayırt etmek oldukça güç. İmalatçılannın dışında pek ince eleyip sık dokumayan Türk tüketicisi rahatlıkla taklidi aslı sanarak satın alabiliyor. Kozmetik hammaddeleri toptancısı Kazım Kaleağası bu konuda şunları söyluyor: "Avrupalı kadın kozmetik satın alırkeo önce kendi vücuduna, cildine, rcngine ve doktor tavsiyesi ile saglıgına, psikolojik yapısına uygun kozmetik anyor. Çünkü bir cildin öıelligin* göre bir kedında iyi kokmn parfüm diğerinde kötü kokabilir. Sonra seçtiği kozmetiği üreten fırmaya ve hangi tarihte üretildigıne bakıyor." "Öyleyse Türk kadını kozmetik seçimini neye göre yapryor?" sorusunu Kaleağası şöyle yanıtUyor: "Dost, arkadaş tavsiyeterine ve reklamlara göre." Taklit kozmetikkr şirketkrin ortak yakmma konusu olurken, Tek Kozmetik Şirketi'nin sahi Çıplak ressam TunçeVin kendi çıplak resmi 1.5 milyon lira TV filmi çevirirken bıçaklı saldırıya uğrayan yıldız yönetieileri suçladı HÜSEYtN AVUÇ Yaklaşık iki yıl önce bir derginin açtığa yanşmayı kazanarak beyaz perdeye geçen Ozlem Onursal'a, fılm setinde saldırarak saclarmı kesen TV'deki "Yalancı Dünya" dizisinden tanman Hamit Yüdınm'ın yakalanması için güvenlik görevlileri seferber oldu. Olaydan sonra şok geçiren guzel yıldız, "Bana tüm TRT yöneticilerinin önunde saldırdı, isteseterdi kurtanıbilirlerdi." şeklinde konuştu. TRT tarafından çekimi yaptınlan "Kartallar Yüksekten Uçar" adlı dizi filmin, Kadıköy Kuşdili Caddesi'ndeki Efes çarşısında bulunan seüne gekn Hamit Yıldırım, elinde bıçak olduğu halde Özlem Onursal'ın uzerine saldırdı. Onca kişinin gozkri önunde genç yüdızı omuzundan tutarak yere yatıran ve tekmekmeye başlayan Yıldırım, daha sonra elindeki bıçakla Özlem Onursal'tn saçlannı keserek olay yerınden kaçtı. Film yıldızı Özlem Onursal'ın şikâyeti uzerine olayla ilgili soruşturmaya başlandığını belirten •iKior Hamit Ytldınm'ın ya BURSA, (a.a.) Turkİş Genel Başkanı Şevket Yılmaz, işçilere verikn 3 bin lira ek zammın avans niteliğinde olduğu ve bu avansın da ileride geri ahnacağı yolunda söykntikr olduğunu belirterek, " 3 bin liralık ek zam ileride geri alınacak değildir. Buna kimscnin gücü yetmez" dedi. Alınan 3 bin liralık ek zammın ASSOLİSTLİCE SOYUN ACAK Resim galerikrini sevmeyen, ga ucretlerin büyuk bolümune zinoları "avam"bulan ve l ^ milyon lira deger biçtigi çıplak resmi oranla yüzde 20'ye yaklaştığını nin yanında poz veren Berrin Tunçel. yılbaşı akşamı da assolistlige so belirten Yılmaz, "Bu zamlar ileyunacak. (Foıoğraf: ALl ALAKUŞ) ride geri alınmayacaktır. Daha önce de yüzde "70 oramnda avan: niteliğinde zamlar verildi. Yeni toplu sözleşmeler yaptlırken de verilen bu zam dikkate alındı ve toplu sözleşmeler yenilendi. Bu kez yine toplu sözleşmeler yapılırken, 3 bin liralık bu zam dikkate alınır ama geri alınamaz" şekhnde konuştu. İnanır'la paylaşacaku. Turkİş Genel Başkanı Şevket ŞENAY KALKAN "Ben tnsanları çok > Yılmaz, teksif sendikası Bursa Bazı gazetekrde "ressam" rum. Onların resimkrini >apı>o şubesinin genel kurulunda yapuğ Berrin Tunçel'in çıplak resim ya rum" diye sanat anlavışmı açık konuşmada, Sendikalar Yasası, parken çekümiş fotoğrafı ve açı layan "Ressam" Berrin Tunçel. Basın Yasası ve işsizlik sigortas lacak "resim" sergisinin çağnsı herhalde en çok kendını sevivor konularına da değindi ve "Basıı \ardı. Sergi "Baltalimanı'nda du. Çunku tablolannın içinde en Yasası'nın kuşa çevrildigini soy adı saüece "Eskki" olan bir şer pahahsı, 1.5 milyon lira değerin ledim. Bugün de tekrarlıyorum de açıldı. Bir yerde açıldı diyo de olan \e aynaya bakarak >ap Basın Yasası'ndan, basının hii ruz. çunku o yer hem (kilimden tığı kendi çıplak resmiydı. ve bağımstz olmasından korl Sigara dumanı, içki kokusu ve mak, herhalde biraz demokras fincana, dantelden nargikve kadar) eski eşyalar satiNOr, hem de loş ışıklann da yardımtşla ışice den korkmak anlamına gelme1 "Sanatsal" bir havaya burunen tedir. Ama, bu >asa ile basın "dostlarına, davetlilerine" içki sunuvor, hem de video kaseıi kî "geçici galeri"de ressam Berrin susturulmuş olduğunu da soy Tunçel bir iki ufak el hareketıy miyorum. Fakat bana gore, î ralıyordu. "Sergi'"ııın açıltş saa\ıııden k gıysikrıni iyice açıp, çırılçıp sın Yasası'nın uzerinde biraı ( yanm saat sonra, yan givinik bir lak resminin önunde yapı çıplak ha durmak gerekirdi" dedi. halde, yüzü, boynu ve goğsu poı ver^ı. Öte yandan Turklş Ge Berrin Tunçel'in "ressamlığı Kurulu'nun 21 aralık 1983 t simkrk kaplı "Sanatçı" geldi. Berrin Tunçel kendini bildı bıkli nı, mankenliğini, artistliğini" hinde Ankara'da toplanaca| resim yapıyordu. Hatta okuma hem oğrenmış hem de gormuş çahşmalarına başlayacağı b yazmayı oğrenmeden duvarlara lük ama, menajerinin de dediği rildi. TürkH'e bağh 725 se resimkr çızerek "Sanat Hayatı" gıbı gazetelerm birıncı sa^lasın ka şubesinden 125'i gonel kı ıia başlamıştı. Lise mezunuydu da yer alabilmesı için "şarkıcı lannı tamamlamış bulunu> ve dört dortluk sanatçıydı. Ga lıgım"da görmeliyciik. "A> valzetekrdeki ilanda çırüçıplak poz lahi söylemem.. Hem çok he>ecanlandım.. A> zaten beni çarvermesinin nedeni de piyasada 1 pınlım var... Utanırım..." diyeçok ressamm bulunması, oysa kendisintn onlardan farklı olma rek uzun sure mahsuscuktan kaçan gekceğin "assoHsti" Berrin sıydı. Tunçel, sonunda "A> sovler giBerrin Tunçel'in dort dortluk Haber Merkezi Batı 1 "Sanatçı"lığını "menajer"i Ce bi >ap?.am olmaz mı?" da dedi ama "menajeri"nın kulağına fı lerinde hava sıcaklığının b lil Karaca"mn da yardımlanyla öğrendik. Ressamın. biri Cüneyt südadıklarına davanamayıp söy den itibaren daha duşmes Arkın'la (Son Akın) oburu Ze lemeyı kabul etti. Ve vucudunun kniyor. Yetkılikr, yurdumuzu et ki Alasya Metin Akpınar'la ce titremesini onkmek bahanesiyle masaya dayanıp poz vererek, tında bulunduran yağışh b virdiği tDöume Dolap) ıkı filmi gozkrini kapatıp dudaklannı o> bugunden iıibaren özellil •"îjeytanım" adlı bir şur kitabı, natarak "Gonlum Özledikçe bolgekrinde etkisini dahc LCC'den mezun olduktan sonGörurdum Her An Seni" adlı rak sürdüreceğini ve hav; ra yaptığı mankenliği, ilk olarak onürnuzdeki vılbaşı aksamı An Turk Sanal Müzıği şarkısını soy hğının ortalama 5 deres1 kara'daki Başkent gazinosu'nda ler gibi >aptı. Sesini açmak için duşerek Marmara ve Tra bır yudum sek vıski ıçmesıiıe gekrinin tamamen soğu çıkacağı assolistliği de vardı. Onumuzdekı gunkrde de "Be karşın SCM çıkuiuNinca da ğışlı havanın etkisi altın ğini kaydettıkT. det" adlı filmde başrolu Kadir şarkıyı yanm bıraktı. Yılmaz: Ekzam geri alınamaz Hava sıcaklığı batıda düşnıe devam edecel