25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 29 AĞUSTOS 1982 f er yıl agustos sonlarından eylülün içi| ne uzanan ve sanki bu iki ayı birbirine kenetleyen günİ6r yaklaştıkça bütün benliğimi sarsıp ürperten bir coşku kaplar içimi. Çünkü 1921 ve 1922'nin o günleri, tüm ulusla birlikte benim genç ruhumu da önHıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU ce umuttan kaygıya, beklentiden üzüntüye fakat sonunda tasadan sevince, karanlıktan aydmlığa kavuşturan günler oldu. O tariht6 «Atatürkçülük» diye bir kavram bakanlıklar ve resml daireler karausal takclenen kimi yurttaşlar, Tüfkün bağımsızyoktu; Mustafa Kemal'e inanış vardı. Bu, şıtlarla; halkm çoğu da, Dulabildiği at, eşek, lığmın nasıl kazanıldığım, benim gibi. kengunümüzdeki gibi törensel bir inanış gö kağnı, tatar arabası gibi araçlarla bu kentdı gözleriyle görmüş olsunlar; o zaman rüntüsü değil. kurtuluş ve bagımsızlık uğten Kayseri'ye göç ctmişti. Bız, Ankara Lıtam bağımsızhk konusundaJci titizlığimizde runda canını. malını, her şeyini Mustai'a sesi'nin yatılı öğrencileri de, müdür yarc>fdniyet aramazlar. tersine, bu titizlige seKemal'in buyruğuna veren, içtenlikli, ger dımcısı öğretmenlerimiz başta olmak üzevinirlerdi çek bir inanış ruhu idi; kaynağını da bü re, kağnı ve eşeklerle bu kervana katılmış•*• yük Önder'in Türk ulusuna olan inancın tık. Müdürümüz Nafi Atuf (rahmetli ozan Kayseri'de hastalandım. Daha önce dan alıyordu; kısacası, lider halkına, halk Dr. Ceyhun Atuf Kansu'nun babası) g&çid 1920'de. Ankara'da yakalanmış olduğumda liderkte ınanıyordu olarak Ankara'da kalmıştı. Bu göçün öysıtmadan, bir yıl süren kinin tedavisiyİ6 küsünü «Bir Lise ögrencisinin Milli MücaGerek Kurtuluş Savaşı'ndaki, gerek kurtulmuştum. O tarihte kenti tren istasonu izleyen ve ulusumuza çağdaşlık yolu dele Anıları» başlıkh kitabımda anlatmış yonuna bağlayan dar şosenin iki yanındanu açan BOyük Devrim'dekl başarı, işte bu olduğumdan yinelemeyeceğim." Yalnız beni ki şimdi bir bölümü Gençlik Parkı olan karşıhkh ve sağlam inanış temeline otur o zaman çok etkileyen ve şimdi de etkısıni düzlükler, kurbağalann barınagı va sivrisürdüren bir olguyu anmadan geçemiyemaktadır. &ineklerin rahatça ürediği bataklık duruMustafa Kemal düşmanı vatan toprak ceğim: Sakarya Savaşı'nın henüz yengi ile raunda olduğu için. sıtma tıastahğı Ankalarmdan atıp ulusu özgürlük ve bağımsız sonuçlanmadığı günlerde Kayseri'de ne zara'da yaygındı. 1921 baharında da Konya'man okuldan sokağa çıktıysam, köylü kentlığına kavuşturan muzaffer Başkomutan da zaturrie (pnomoni) geçirmiş olduğumolduğu ve ulus da bütun benliğiyl& ona bağ li birkaç yaşlı vatandaşın: «Efendi, ecens dan tam dokuz gün süren Ankara Kayse(ajans) ne yazıyor» sorusuyla karşılaştım. lı bulunduğu halde, 1924 Anayasası'nm bir ri yolculuğunun ezici yorgunluğu beni çok Başunda kalpak ve üzerimde kapah yakalı «başkanhk», daha doğrusu, «başbuğluk» zayıf düşürmüştü. Hükümet doktorıi: «IlımAnayasası niteliğl taşımamasının nedeni do okul üniforması olduğu için h6rhalde beni h bir iklime sahip, mümkünse deniz kıyıordunun geri hizmetle ilgili bir görevlisi bu karşıhkh inanışta aranmalıdır. sında bulunan bir yere gitmesi zorunludur» sanıyorlar ve savaş boylarmın durumunu diye rapor verdi. Bizden sonra Kayseri'ye **• öğrenmek istiyorlardı. Her Türk insanı bu gelmiş olan müdürümüzün yardımıyla Milkonuyla ilgiliydi. Soru yöneltenlerin arali Egitim Bakanhğı okul kaydımı Trabzon Birinci ve Ikinci Inönü Utkulariyle Sa sında yaşh kadınlar bile vardı. Kimbılir Lisesi'ne aktardı. Milli Mücadele Türkiyesi'karya Savaş ve Utkusunu Anadolu'da; ya belki de bunlardan kimisinin oğlu cephenin lisosi bulunan ttk kıyı kenti Trabrm 60. yılını kutlayacak olduğumuz Büyük deydi. Savaş durumundan ben de pek fazzon'du ve lise müdürü de Yeni Edebiyat ÎJtku'yu ve îzmir'in kurtanlışını ise îstan la birşey bilmiyordum. Bununla bırlikte, Akımı'nm Ömer Seyfettin ile birlikte bul'da y&şadım. Bunlardan Birinci ve Ikin soru yöneltenlere hep, düşmanm yenildiğiöncüsü olan ozan ve yazar Ali Canip (Yönci Inönü Utkuları gerçi düşmanm kesin so ni, ordumuzun ilerlediğini, Kayseri'ye getem) idi. Oraya vardığımda benim için yenuçlu yenilgisi olmadı ama, Atatürk'ün de lenlerin yakında Ankara'ya geri dönecekni bir sınıf açtılar. Çünkü onikinci sınıfta yişiyle, «ulusun yazgısındaki ters gidişin lerini inançla söylüyordum; içimden öyle hiç öğrenci yokmuş. Ben bu sınıfın rek öğyenilgisi» oldu. Talih göstergesi artjk ba geliyordu... rendsi oldum ve 1S22 Haziranı sonunda litıştan kurtuluş doğrultusuna yönelmışti. styi bitirince bir Fransız gemisinin (o taSakarya Savaşı'na gelince; bilindiği giAradan bir hafta gfeçti, geçmedi Sakarrihte Türkler kendi limanlan arasmda ulabi, Anadolu'nun göbeğinde arahksız 22 gün ya utkusunun haberi 14 Eylül 1921 de Kayşım, yani kabotaj hakkına sahip degillerve 22 gece süren ve Başkomutan Mustafa seri'ye ulaştı. Bu kez ben sokakta rasladıdi) güverte biletiyle tstanbul'da Tophane Kemal'in yönetiminde utku ile sonuçlanan ğım genç yaşh herkese yanaşarak Yunan (tmalatı Harbiyye) tesviyeci ustabaşılığınbu savaş, 1921 Ağustosunun son on günü ordularının Sakarya'da büyük bir bozguna dan emekli dayımın yanma gittim Oğlu isile eylülünün ilk oniki gününü kapsar. ugradığı haberini veriyor. hemen hepsintihkam üsteğmeni Muammer. Haliç'teki Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda bu iki ayı dan aym yanıtı alıyordum. «Oh yarabbim Hasköy cephaneliği komutanıydı. (Rahmetli ilk kez zaferle kenetleyen gfinlerdir bun çok şükür!...» Muammer ağabey geceleri takalariyle gizlar. Milli Mücadele yıllannı onun içinde lice kıyıya yanaşan Karadeniz uşaklanyla Düşmanın Polath'ya kadar sarkarak yaşamamış olanlar o büyük savaşunı kiAnadolu'ya silah ve cephane kaçırttıgı için hemen hemen Ankara'ya dayandıgı o haf taplarda okuyorlar. Gönül isterdi ki şimdi Büyük Utku'dan sonra hemen yüzbası oltalarda TBMM yerinden oynamamış; yalnız «Tam bağımsızlık» ilk6sini savunanlara öf H Milli Mücadele'de Bu Aylar du. Yarbayken her iki kulağmda işitme duygusunu önemli olçüde yıtirdiğinden «malulen» emekliye ayrıldı) îstanbul'da onlann Şehremini'ndeki gösterişsiz küçük evlerinde kahyor ve cephelerimizin durumunu, düzenli olarak izlediğim Akşam Gazetesi'nden V6 Muammer ağabeyime gızli örgütten sızan haberlerden öğrenmeğe çalışıyordum. Nitekim 30 Ağustos Utkusu'nu ve 9 Eylulde îzmir'in kurtuluşunu ilk önce Muammer ağabeyimden öğrendim. Bu haberler îstanbul'un Türk kesimıne yayıldıgında; Beyazıt, Aksaray. Fatıh, Edirnekapı, Şehremini ve Topkapı gıbı mahallelerdeki halkın günlerce suren coşkusunu gormeliydiniz. Ben o günleri halkın arasında vaşadığım için mutluyum. İşte Ulusal Kurtuluş Savaşı yıilannda ağustos sonu ile eylül başının Büyük Utku ile birbirinin içine geçerek ikinci kenetlenişi başlangıçta anlattığım Sakarya Utkusu günlerinden tam bir yıl sonra 1922'nin 26 Ağustosu ile 9 Eylülü arasındakl günlerde oldu. Îstanbul'da halk arasında o zamankı duşmanlarımi7 işımdi dost mu') Ingiliz, Fransız ve Italyan işgaline karşın coşku ile yaşadığım günlerdir bunlar... Geçen yıl bu sütunlarda çıkan «tşgal Nedir Bilir Misiniz?» başlıkh yazımda, işgal altındaki Îstanbul'da Türklerin üzgün ve suskun durumu ile Rumların şamatacı ve şımarık tutumlarını, işgal subaylannın ve özellikle Fransızlann Türkleri aşağılayıcı, terbiyesiz davranışlarını, işgal kuvvetleri devriyelerini gördükçe onlarla karşı karşıya gelmemek için nefretle sokak degiştirdigimi anlatmıştun. Atatürk'ün. Ulusal Kurtuluş Savaşı'na iik başladığı ve özellikle TBMM'nin ilk açıldığı günden başlayarak ulusumuza aşıladığı «Tam bağımsızlık» ilkesinin derin anlamraa ermek için Tann bizlere bir daha böyle acı günler göstermesin ve bu ilkeyi savunanlarda ardniyet arayan kimi yurttaşlanmıza da azıcık insaf ihsan etsin!. O günleri anarken bir dileğim daha var: 23 Nisan 1920 tarihinden beri ulusal iradenin temsilcisi olan Türkiye Büyük Milltt Meclisi'nin yazgısı yeni Anayasa ile tek bir kişinin iradesine teslim edilmesin. 30 Ağustos'un muzaffer komutam ve yeni devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk bile bu yazgıya egemen olmayı düşünmemişti. Latin Amerika Modeli? DPT Iktisadi Planlama Dairesi eski Başkanı Dr. Oktar Türel'in 14 15 ağustos 1982 günlerinde Cumhurlyet'te bir yazısı yayınlandı. Dr. Türel. «Az ileri, çok geri Latin Amerika Ekonomiîeri» başlıklı yazısına §öyle başlıyor: « Bu yazının malzemesi, dünya sermaye ve para piyasalarının dergisi Euromoney'in 1980 1982 yıh sayılanndan derlenen bir "collage". Alıntılar, Latin Amerika ve özellikle Arjantin'e ilişkin olanlardır. Nlye Latin Amerika ve Arjantin derseniz, bu ülkelerin deneylerlnl belirli zaman farkıyla yaşayacağunıza inandığımdan değil; toplumbilimleriyle uğraşanlara benzemenin nedensellik anlamına gelmediği ilk ağızda öğretilir. Latin Amerika ülkelerinin ayak izlerini sürmenin kaderimiz olduğunu söylemiyorum.» Ancak Latin Amerika'nın bir «laboratııvar» olduğunu ve «çekiciliğini» de vurgulayan Dr. Oktar Türel'in birinci günkü yazısında başlık şu: « Latin Amerika'da IMF güdünıü ekonamlleri kurtaramadı. Peru 25 yılmın 18'inf, Şili 23 yılının 10'unu, Urugruay 17 yılmın 10'unu, Ârjaritin 20 yıhnm 9'unu Uluslararası Para Fonu anlaşmalarıyla yaşadılar.» Uluslararası kapitalizmln organı Euromoney'den derlemelerle belkemiği oluşan yazıda ortaya çıkan tablo çarpıcıdır; Latin Amerika deneyimleri bataktadır. Batağa şimdi Meksika da saplandı. * Dr. Oktar Türel'in yazısından neden söz açıyorum. ÇUnkü Türel, «özal ekonomisi»ne sağlıklı «teşhis» koyan uzmanlardandır. Bu nokta çok önemlidlr. Ülkemizdeki çoğu ekonom'lst. egemen güçlerin «lradesi» altında ezflerek, «özal Ekonomlsisni kendi içinde tutarh bir çıkış yolu olarak görmüştür. Babıâli basmınm bu alanda etkin rolü olmuştur. İki vurgulama ile bu rolü belirteylm. 3 ocak 1981'de Günaydm'da yaymlanan yazısında emekli Büyükelçi Nuri Eren, Turgut Özal'ın Şili'yi kendisine örnek seçtigini söyliyerek «makalesini» şöyle bitiriyordu: « Şili'nin ekonomik tecrübesi 11e Türkiye'nin bugiinkü ekonomik durumu arasmda bir ikizllk vardır. özal, Türk ekonomisinl Şili'nin tecrübe ettiği başarılı yola sokmuştur. (...) Türkiye de Şili gibi selamete kavuşacaktırj» 1981 ocak ayınm son haftasmda Tercüman gazetesi başyazısında şunları vurguluyordu: « 12 Eylül sonrası devralman ekonominln sembolü Turgut Özal'dır. Bugünkü statüsünü, yetki ve sorumluluk doruğuha tınnanışmı bileğinin ve kafasının hakkıyla yıllarm tecrübclerindpn süzülerek kazanıniftır. (...) Verimîi olduğunu. başardığını rakamlar ortaya koymaktadır. Bütün bunların ardinda 24 Ocak kararları bulunmaktadır. (...) Nitekim 24 Ocak kararlarının aynı 1976'dan beri Arjantin'de uygulanmaktadır. Tıpkı Turgut Özal gibî tek başına sorumluluğu sırtına alrp götüren Martinez de Hoz tarafından 5 yıldır uygulanmaktadır.» O günden bu yana ne Martinez de Hoz kaldı ortada! ne de Turgut Özal... Üstüne üstlük Arjantin'in Falkland serüveni IMP modeline tuz biber serpti. Zaten Falkland seferine çıkmadan önce Arjantin'de ktşi başma ulusal gelir 1974'tekinln de gerislne düşmüştü. • ' Yine Dr. Türel'in «Ekonomik Yaklaşun» dergisinin 1981'de yayınlanan 6'ncı sayısmdakl incelemesinden şu auntıy» yapmak gereğini duyuyorum: « 1981'de Türkiye ekonomisinin üretim ta&losu 1977'dekinin bir kopyası gibidir. Dört yıllık "cevelân" sonucunda başlangıç noktasına dönütmüştür. Şu temel farklarla: Reel ücretler 1977'deklnin yüzde 43 gerlslndedir. tşsizlik oranı 1977'de yüzde 13,6'dan 1981'de yflzde 16,6'ya çıkmıştır. Ve 1977 sonunda dış âleme 10.3 milyar dolar (ana para) borçlu olan Türkiye, 1980 sonunda 17,8 milyar dolar (1981 sonunda vaklaşık 20 milyar dolar) borçludur. 1980 fiyatlarıyla dış borç yükünün ulusal gelire oranı 1977'de yüzde 18,7 idi. 1980'de yükde 30,3'türj> 1982'nin sekizind ayını doldurduk; bu yıl ekonomide olanbltenleri biliyorsunuz. • Pekl, ne yapalım? önce şu Latin Amerika modelinin çıkmaz olduğunu saptayalım; gerisini sonra konuşuruz. CVET OKTAY AKBAL Ekmekle Oynanmaz basm... HÜRRİYET SİYASET MİNDERİ Oktay Ekşi, 24 Ağustos günlü Hürriyet'teki yazısında Muhsın Batur'un Anayasa Tasansı Jeonusunda verdiği demeci eleştiriyor ve «Esasen sayın Batur'un Anayasa tasansı ile ilgili olarak verdiği raülakat da, ilk fırsatta siyaset minderine tekrar çıkmaya niyetli bir klmsede çörülecek türden sert bir ifade kullanmaya özen gösterdlğini ortoy» koymaktadırj» dıyor. Bütün bunların kendisince tabii olduğunu belirten ve «Üstelik siyaset de. nen «sonuç alrrta sar.atı»nm en ucüüyolu da budur. Yine de Sayın Batur gibi, omuzlaruıda dört yıldız taşıdıktan sonra siyasete giren ve tekrar girraeyl hesap eden kimsenln, ağzınüan her çıkan sözün bir ağırbğı olması gereklr» diyen Ekşi, yazısını şöyle sürdürUvor. «Sayın Batur, eğer tahmin ettiğlmiz gibi siyaset yapmaya ve sonuç almaya kararlı ise, Danışma Meclisi'ne karşı kırıcı, küçültücü ifadeler kullanmaktan, örneğin «kendilerimlen başka kimseyi terasi) etmeyen, değişik fikirli üyelerın bir araya gelmesı çok zordıır. Bu sebeplerle konseyden bir ikaz gelmeden içeriğlnin ve sistematiğinln değlşeceği görUşünde değilim» şekllnde konuşmaktacı kaçinmalıdır. Gerçi Sayın Batur'un kimseden akıı atanaya ihtiyao yoktur ama, yine de söyleyelim: Demokratlk sisteme ina nanlar, başkalanna kulak vernıenin zararlı olmadığııu bilirler.» ü «Ekmekle oynanmaz» derlerdi büyüklerimiz. Ama biz oynanz. Boyuna oynanzl Gramajını düşürür, boyunu kısaltu", fiyatını arttınr, rengini karartır beyazlatır; boyuna ama boyuna ekmekle oynanzl Çocukluğumda anımsanm ekmekler hep aynıydı. Öir kilo, daha eskiden bir okka. İsltersen yarim ekmek, çeyrek ekmek ahrdın. Bir de francala vardı pamuk gibi. tsteyen francala yerdi. Ama kocaman ekmekler daha çok tutulurdu. ucuzdu, çoktu, besleyiciydl Herşey savaşla başladı. Hani 1943'te yayınladığım bir öyküde sonra bir çok kez basılan bir kitabıma da ad oldu dediğim gibi «Önce ekmekler bozuldu. sonra herşey» O öykü şu satırlarla biten «însanm mayası ekmektir». Ekmek bozulunca, insan sağlam kalır mı? Birbirine bağlı bir zincir gibi çözülür kalır herşey. Hep yazarım, her ekmekle oynanma olayında yinelerim bunları... Bırakm ekmeğin yakasmı, bir karar verin, parasmı arttırıp gra,majını durmadan düşürmeyin... Halkımız bol ekmek yer. Şimdi ne olacak? On lirahk ekmeklerden on tane, yirmi, otuz tano ala» cak dört beş nüfuslu aileler... Görmez misiniz cumartesi günleri ekmek fırınlarından alış veriş yar panlan... Sepetlerine en azından üç ekmek atmayan var mı? Halkımız ekmek yer. Yabancı ülke lokantalannda Türk turistlere ayn ekmek servisi yapılır. Bunu bilince ekmeğin boyunu kücültsen ne yazar. ne değişir!.. Ekmek çöpe atılıyor. Çöp kutulan bayat ekmekle dolu, bunu herkes biliyor. Ama önlem nedir. ekmeği ufaltmak mı? Bence ekmekleri fazla bayatlamadan saklamanın yollarını bulmak, halkımıza da TV. radyo, basm yoluyla bunu öğretmektir. örneğin naylona sarılan ve buzdolabında saklanan ekmek kolay kolay bayatlamıyor, aynca geç bayatlayan türde ekmek yapımını gerçekleştirmek niye düşünülmesin... Bakm tstanbul Fınn tşverenleri Sendikası Başkanı Keçeli ne diyor bu konuda: •îstanbul'da bin fırında günde üç milyon ekmek üretiliyor ve bunun bir milyonu bayatladığı gerekçesiyle çöpe atıhyor. Şimdi küçük tip ekmek' ler çikarmaya başladık. Bu ekmeklerin bayatlaması daha kolay olduğundan çöpe atılan ekmek sayısı do çoğalacak. Bu arada halkın çoğu ekmeği katık nU vetine aldığından küçük tip ekmeklerin tutulması bizce hoyai.» Belediye yetkilileri ise hiç de bu kanıda değiller, diyorlar ki: *Savurganlık önlenecek, halk ekmeği bayatlamadan tüketecek». Bu, halkın alacağı küçük ekmek sayısına bağlı! Ha üç büyük ekmek almış. ha on küçük ekmek! Hem Keçeli'nin dediği de doğru, küçük boyda ekmekler daha çabuk bayatlar, sertleşir. Sonuç olarak ekmek israfı daha da artar Bütün bunları önceden düşünmek gerekmez miydi? Yıllardır ekmekle oynar dururuz. Bir karar versek de o kararda dirensek. Dediğim gibi uzun zaman saklanabilen ekmek yapımını düşünsek. halkımıza da bu ekmeği nasıl koruyacagını öğretsek. Kendi adıma söyleyeyim, ben kepek ekmeği ahyorum, naylon torba içinde buzdolabında günlerce dunıyor. Bayatlama diye bir sorun da ortadan kalk\vor. Hemen her evde buzdolabı var, öyleyse kentlerde yaşayan insanlann büyük bir bölümü için böyle bir sorun yok. Ekmek deyip geçmeyin, ekmek herşeyimiz, aşımız. mayamız. varlığımız, 'Önce ekmekler bozuldu ionra herşey dediğimden bu yana tam kırk yıl ?eçti. o bozulan ekmek bir daha düzelmedi. Onunla birlikte bozulan pek çok şey de öyle!. 'Herşey ekmekle ba$lar ekmekle bitecek» demiştim. Evet, herşey ekmeğin bozulmasıyla başladı. ama bitmedi. Biteceğa de pek benzemez!. «Geçen yirmi yıllık dönemdeld uygulamalarla büyük sorunlar yarıtttığl na lnanılan en slvri noktalar törpülenirken özgfirlüklerln temeli zedeleıunemelidir. Kuvvetler arasındakl ilişkiler gerçekçi bir yaklaşımia yeniden düzenlenirken demokraslnin gereği olan kuvvetler ayrımı ilkesi ortadan kaldınlmamalıdır. Cıunhurbaşkanma yeni yetkl ler verilirken gelecek dönemlerde seçilebllecek siyasi kökenli kişiler elinde bu yetkilerin ülkede bir diktaya gidişe yol açması mümkttn olmayacak ölçüler kullamlmalıdır. Biz 1961'den bu yan», 1U61 Anayasası ile verilmiş hak ve özgürlUklerin "bir kLsmının çok kolay elde edilhıiş olmalarından dolayı mirasyedi (çibi kullanıldıklanm hep düsündük. Hak ve özgürlükleri mirasyedi gibi kullananlar tabii bunların gerektirdiği gorumluluklan hlssedemediler. $undi yaratılan ortam içerisinde bir oranda yaşlar da kurular yanında yanacak. Hak ve özgürlüklerin kcndilerinin mev cudiyetine olanak sağlayan demokrotik rejimi tahrip etmemeleri için öuleınler plmacak. îşin önemli taralı, alınacak bu önlemlerde ölçüyfi kaçıımamaktır. Önlemlerin amacı aşıcı olmamalarına, hak ve özgürlüklerin temelini tahrip etmemelerine dikkat etmektir. Yoksa yannm slvU yönetimli Türkiye'si kolayca hak ve özgürlük mücadelesine meydan olabilir.» kereleri sırasında, bu yöndeki gayretlerlnln devam ederek, MİUt GüvenUk Kurulu'nun yetkilerinin de gözden geçlrllmesi ve uyulması gereken tavsiye kararlarından cayılması doğru olacaktır. 12 Eylül, memlekete huzur getirmiştlr. Ama, demokratlk bir sistemin düzenleylcisi olan Anayasanın askeri harekâtm damgasını taşıması doğru değildir. Eğer böyle bir hata yapılırsa, tıpkı Portekiz'deki gibi, önümuzdeki yıllarda Türkiye'nin atılan yanlış sdunların sancısuıı çekmesl CÜNES KAÇINILMAZ FIRTINALAR Güneri Cıvaoğlu, 25 Ağustos günlü Güneş'teki yazısında konut sorununa değiniyor ve «Inşaat sektöründe bir canulık belirtisl, ekonoraide İlk har&> ket motoru gibi bb; işlevi gerçekleşti. rebilir. Inşaat sektöründen kazanılacak ilk iıareketle, durgunluk içindekl çarklar, yeniden dönmeye başlayabilir.» dıyor. İnşaat sektörünün <emek yogun» bir yatırım alam olduğunu, bu nedenle de işsiz kitlelere iş vermenin yanısıra diğer tüketım aianları için de ıhmal edilemeyecek bir ek satınalma gücü olan kitle doğurabileceğini belirten Cıvaoğlu şöyle diyor: «Maliye Bakanlığı, Adnan Başer Kafaoğlu nun «Ekonomiyl onarma planı» diyebileceğinıiz çahşmasmda, bir yandan bankalar sisteminde tasamıfla rı özendirme, ute vandan genelde ekonomiyi canlandırma aracı olarak inşaat sektörü önemli bir Işlev kazanmış bulunmakta. Bu planda, Türkiye'de henüz denenmemlş, ancak Batı ekononıilerinde başarılı sonuçlar vertnıs olan «yeni oygulamalar» öngörülmekte. Konut sektörü, bugünün ekonom'k sorıınlan için etkin çözümlerden birl olduğu kadar, yannlann toplum yapısmda istikrar için temel faktördür. Gençlerinp. çalı^anlarına bir sosyal ko. nutun dahi utnudunu veremeyen topluınlarda çalkantüar, hatta fırtınalar kaçınılmazdır.» TERCÜMAN YANKI BEKLENEN HUZUR Mehmet Ali Kışlalı, 915 Ağustos tarüıli Yankı Dergisi'ndeki yazısmda Anayasa tasansmı eleştıriyor ve «Tasarının böyle yasalaşmasuun Türkiye'ye beklenen huzur ve istikran getirme yeceği muhakkaktır.» diyor. Anayasa'nın, Org. Erven'in Danışma Meclısı'ni açış konuşmasmda belirttiği sınırlar içinde en özgürlükçü, gerçekci Sçerikle çıkmasının gereklıliğine de değinen Kışlalı yazısını şöyls sürdürüyor: YANUŞ ADIMLAR.. Nazlı Ilıcak, 24 Ağustos günlü Tercüman'dakl yazısında «Yeni Anayasamızın bazı mfiesseselerinin Portekiz Anayasasından ilham alınarak düzenleneceğl söyleniyorrtu» diyerek, Portekiz örneğine değiniyor ve buradan Aldıkaç tı komisyonunun hazırladığı tasıağa geliyor. Aldıkaçtı komisyonunun, olağanüstü dönemin lzleruü Anayasa tasansına aksettirmemeye çalıştığını da belirten Ilıcak, yazısını şöyle sonluyor: «Meselâ seçimle gelmeyen bir devlet danışma konseyine hiçbir yetkl verilmemiştir. Danışma Meclisinin müza Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecîlik T.A.Ş. adına NADİR NADİ Genel Yayın Müdürü Müeşsese Müdürü Yazı İşleri Müdürü HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLİGİL OKAYGÖNENSİN AHMET KORULSAN YALÇINBAYER' ALİ ACAR YALÇIN DOĞAN HİKMET ÇETİNKAYA MEHMET MERCAN • dış basın... The Washington Post GAZ BORU HATTINDA FİYASKO Sibirya Doğal Gaz Boru Projesi, ABDAvrupa ilişkilerinin gerginleşmesine yol açarken, «The Wa$hington Post' gazetesi, sürtüşmenin Amerikan ulusal çıkarlarını zedelediğini ve bu işten kârlı çıkanın Sovyetler olduğunu bellrtiyor. Yazının özeti şöyle: Reagan'm Sovyet Gaz Boru Hattı'na karşı başlattığı saldırı, Amerikan ulusal çıharlarını zedeliyor. DoğuBatı arasında bir ırade mücadelesi olması gerekirken, ABD ile Avrupa'h dostlan arasmda bir sinir harbine dönüşüyor. Boru hattına u, gulancn ambargo, Sovyetleri, Polonya'daki askeri yonetim nedeniyle cezalandırmak amacını yerine gettrmekten hayh uzak. Hatta, Sovyetler'e. Polonya olayvnın gözardı edilmesiyle politlh bir avantaj bile sağlanmış oluyor. Fransa ile ABD arasındaki mücadele de Fransızların zaferiyle sonuçtandı. Şimdiye kadar, Sovyetlere karşı tüm ülkelerin güvenlikleriyle ilgili ambargolar başarıyla yürütüldü. 4.ncah, stratejik önemi üzerinde anlaşmaya vanlamayan ambargolar da başarısızlıkla sonuçlandı. Boru hattı da ikinci gruba gtren bir ambargo turü. Avrupahlar için ise. sorun Sovyetlfrle ilişkilerinin ötesinde. Avrupalıların bağımsızlığı sözkonusu. Reagan ne kadar baskı yaparsa, Pransa, İngütere, Almanya, her biri o kadar bağımsızlıhlarını korumak için direneceklerdir. bugün, bu ulkeler aşırı borçlanmalar, OPEC'in kötü durumda olması sonucu ciddi sorunlarla karşılaşacaklar. • Yazı işleri Müdür Yardımcısı HaberMerkezi Müdürü Mizanpaj Yönetmeni TEMSİLCİLER • Le Monde The Washington Post Dr. Kâzım SARI Genel Cerrahi Uzmanı Mecidiveköy, Kervangeçmez Sok. No.; 5. Keramet Apt. (Keçelller Gara)ı yanı) Tel.: 66 47 41 OPERATÖR 'The Washington Post» Gazetesinde yer alan başka Dir yazıda, bakır, şeker, kahve ve pamuk fiyatlarının hızla düştüğü ve ekonomilerini bir ya da birkaç ihraç ürününe bağlamış ülkelerin bu düşuşten önemli ölçüde zarar gördüklerini belirtiyor. Yazı şöyle devam ediyor: 'Bakır, şeker, kahve, pamuk fiyatlan son yıllarda hızla düşerken, sanayi ürünleri satan gelişmiş ülkeler durumlannı koruyabiliyorlar. Ancak, ekonomileri bir ya da birkaç tarım ürünune ya do hammadde ihracına bağlı olan üçüncü dünya ülkeleri, zor günler yaşıyor. Gelişmiş ülkelerde, sosyal huzursuzluğun nedeni olarak işsizlih ölçü alınırken, azgelişmişlerde bu ölçü yerini ürunlerin fiyatlanna bırakıyor. Ancak, azgelişmiş ülkelerin bugün yaşadıklan bunalım, daha Öncekilerden farklı. Önceki bunahmlarda, 197475 bunalımında örneğin, borçlanma sayesinde ekonomilerinin batmasını önleyebildiler. Ancak, ÜÇÜNCÜ DÜNYA ZOR DURUMDA Dünya kamuoyunu 3 aya yakın bir suredir meşgul eden Lübnan sorunu, şimdilik, Filistinlilerin Batı Beyrut'u terketmesiyle. noktalandı. Bu arada 23 eylulde görevini bırakacak olan Lübnan Devlet. Başkanı Elias Sarkis'ın yerine Hıristiyan Falanıistlerin lideri. İsrail dostu Beşır CemayeJ seçildi. Cemayel'in yeni ve 7. .Devlet Başkanı olması çeşitli kesımlerde farklı tepkiler yaratırken Fransız Le Monde gazetesi başyazısında, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna «Korfcımç» bir adamm oturduğunu yazdı. Yorumda özet le şöyle dendi: •Beşir Cemayel, siyasi zaferini, elin de tutmayı becerecek midir, yoksa, kurbanlarının sadece ^iüslümanlO' rın olmadığı askeri «başanlara» uzatmak mı isteyeceh istemeyecektir? Bu karanhk tabloya rağmen, zayıf bir ümit ıçı^ı vardır. Cemayel, Israil'in isleğine karşı çıkarah, talanjistleri Beyrut «Temizliğine» katmamıştır. Her zaman tsrail'ln isteklerine bcvun eğen Cemayel şimdi ilh deneyimi nasıl geçirecekttr?» SAVAŞ ŞEFİ Ml DEVLET BAŞKANI Ml? • ANKARA : • İZMİR : • ADANA : SERVtS ŞEFIERİ istanbul Haberleri: Selahattin G Ü L E R Dış Haberler : Ergun BALCI Ekonomı. Osman ULAGAY Yurt Haberleri: Barbaros GENÇAK Kültür: Aydın EMEÇ Magazin : Yalçm PEKSEN Spor: Mehmet TEZKAN Araştırma: ŞahinALPAY Dü/eltme : Konur ERTOR BÜROLAR * Konur Sokak No. 24/4 Yenişehir ANKARA Tel: 1758 251758 66 idare: 18 33 35 HalitZiya Bulvarı No: 6 5 / 3 İZMİR Tel: 254709131230 Atatürk Caddesi, T.H.K Işhanı Kat2/13ADANA Tel:1455019731 BasanveYayan: CUMHURİYET Mathaacılık ve Ga7Ptprilik T.A $ . Türkocagı Cad. No: 39 • 41, Cağaloğlu . tSTANBUL P.K.: 246 tstanbul, Tel.: 20 97 03 (5 hat) TAKVtM 2 9 A g u s t o s t 9 a 2 İMSAK GÜNEŞ 4.32 6.21 ÖĞLE İKİNDİ 13.1S 16.58 AKŞAM 19.48 YATSI 21.24
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle