Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhurıyet 8 6 TEMMUZ 1982 basaresız TuncerBULUTAY'ın încelemesi ortaya çıktı Doç.Dr. BöIentTAf\SOR Istanbu! Hıskuk FaküSt©sî Anayasa Hukuku Kürsüsü KİLBT SORUN kardığmı ya da kısa surede çıkaracağını sanmıyoruz. Bız ocak 1980 kararJannı, büyume, sermaye artışı. yatırım olanakları sağlayama diKi ıçın eleştırmıyoru?. Hangı polıtıka ızlenırse v/lensın. 1974 yıhnda gırdiğı bunalımdan. bunalımın asılması amacıyla sonraki yıllarda başvurulan dış borçlanmalardan. borçların ya da faizlerinin ödenmesi zorunluluğundan sonra Türk ekonomisinin ifiSO'li yılİRpn baslannda büvüme olnrmgına kavııetumlabilrnp'M b:/r*» sanayiı ıç piyaeaya dönük olarak, montaj mteliğiyle ku rulmuştur. Çeşıtlı dışalım kısıtlamalan ıle korunan bu sanayınm kendjlıgınden ayakıa durabılecek. dış rekabete dayarabılecek guce ula^ıp ula^madıgını gormek. onu dış rekabete açmak dış alım kısıtlamalarının kaldı nlması, ya da hafifletilmesı ıle sağlanabıhrdı. Oysa ocak 1980 kararjannda bu yola gı dılmemış, söz konusu sanayının dışsatıma yonlendırilınesı politıkası ızlenınışür Tabıı bu pohtıkanın ızlenmesı sanaj/mın yukarda be lıriılon çesıtlı araçlarla ve genii; oıçüde desteklenmesını gPrektirmıştır Dığer bır deyışle sanayınin destekienmesi yıne genış olçude surmuş, yalnızca desteklemenın yonu ve araçları değişmiştır Böylece geçmişte dışalım kısıtlamalan yoluvla u7un yıiîar korunan korunmakta devam "den sanavı btıgi'n di"î rekabete acılabiIpcpk du. jma prısempdıöı «ri bı bugun dıssattma vöneltilen avnı yopı ve nıtPliktekı sanayinin, sö7 konusu desteklerin kalkması durumun da basanlı olabilme<!i de kus kulu KörunmektPdir. Orak 1P8O kararlarımn karşı olduğumuz ikinci tedıırRkiflma vp büvök vükünü dîr Kelirlilprin ibprine vıkmf)cıdır Kanımr7ca ocak 1^80 knrarlannın bu plandn ki templ ^kmessı OTPI grirlsinai (Jestekleme anlamjnda ki devletciliçi sürdiirrTfesjne karşm srönerc devletf anlftmindaki politikayı ikinri pla na Çözümlemelerimiz gelece ge ait tahminlerimız dogruy sa Türk ekonomisi, 1974'de sonuçlan 1977'de duyulmaya başlayan. söz konusu bunalımı 1980'li yılların büyük kısmında yaşava caktır. Yani 1P80İİ yıllarda genellikle durgunluk ya da gerileme yaşanacaktır. Böyle ise önümÜ7deki en önemli konu. gerllemenin, özverinin hakça, adilce dağıtıima sı sorunudur. Yukarda da belirttigimiz gibi, çağdaş, uygar, demok ratik bır toplumun, çok zor gorunse de, ozveride adalet sorunnnu da çözmesı gerekir. Kanımızca demokratik yaşama geçileceği 1983, 1984 yıllarında ve bunlan izleyen dönemlerde Türk toplumunun önündeki en çetin sorun, yetennce büyüyemeyen bir ekonomide özverinin adil. iktisaden güçlügünün çok. güçsüzflnün az özveride bulunacağı biçimde dagı tılması sorunu olacaktır. Bu sorun üzerinde bugünden yo ğun biçimde düsfmülüp tar tışılrnasında büyük yarar vardır. Sürekli ve toplumsal canlılık iktıdarlara da toplumun nabzmı ölçebilme olanağı sağlar,bu anlamda onları yönlendirir. Bugibi nefes borularmı tıkamak, siyasî demokrasiyi sadece bir kaç yıîda bir seçimsandığı başına çjitmekten ibaret birformalitehalinegetireceği gibi, daha büyük geriiim ve patlamalara da ortam hazırlar. 1974 öncesi Türk ekonomisi isci dövmnin sağladığı rahatlıkla genislemekteydi 4LÇUTLERIN (gelıı rın, yatırımın, reel net ucretlerin artışı. fryat artışlannın du şukiugu). tumu açısından en ıyi donem 1976 1977 yıllandır. Bu dönemde gelırde. ya tırtmda, (1977 yılı dışmda) reel net ücretlerde önemlı artışlar sağlanabilmiş, enflasyon büyük boyutlara ulaş mamıştır. Buna karşılık, bu yıllar dış ticaret açısından en başarısız dönem otmuştur. Dış ticarette büvuk açıklar verilmiş. bunlan karşılamak için önemlı olçülerde dış borçIanmaJara başvıırmak ?orunlulugu doğmustur. Ele alman ölçütler açısından 1980. 1981 döneminin 1978, 1979 dönem ine oranla belirgin bir üstünlüğü düvf* fcü tabloda gözlenememekteclir. Tabloda açıkça ızlenebi len bır eğilitn 19R1 vılının 1980'e oranla cok basanlı olduğudur. Aynı şeki!d« 1980 ds en başansız vıl olarak ortaya ctkmaktadir. Bu dummda 1981 ythndaki olum1u gelişme saglıkh bir eğilimin başlangıcmı oluşturabi îeceğl gibi. 1980'de çok aşa£ıdan başlanmasmm sonucu da olabilir. Bu iki olasılıktan hangisinin geçerli oldu £unu anümüzdeki vıtlann sonuçlan beiirleyecektır Bu açıklama ve g dîrmelerden sonra ocak Jcararlannm uygulama sonuçlarr arasmda tek açık başartfrm dtşsaMmı» firtınlmasmda ortava çıktığmı söylevebiüriz. Kanımi7Ca e]e aldığımız diğer ölçütler aCtsmdan 1980, 1981 dönemfnin, karşılaştmlan önrpki dft nfimiere gön» bir üstünlüğü sö7 konu"!u de&ildir. nahm içîndedir. Bu bunatan üan once. Turk ekonomisi ışçı dovizlerının sağladığı ra hatlıkla genislemekteydi. Pet rol fıyatlarındaki buyük artışiar, bunların gelışmış ulkelerce sanayı urunlen fıvatlanna yansıtılmas). genışleyen Türk ekoTiomısmı daraltmak zorunluluğunu or taya çıkarmıştır. Böylece beliren bunahmın etkileri 1977 sonlarına kadar dış borçîanma ıle geçiştirilmiştir Bu yıldan sonra bu etkilerden kaçmmak mümkun olmamıştır Kurucu Meclis'in yapısı hesaba katıiırsa, yeni Anayasa'nın siyasi partilerle ilgili kurallarmm «sınırlı bir çoğulculuk» getireceği şjmdiden kestirilebilir. „ Özgürlük yasakları 2 nayasanın 1981 Anayasası'ndan faıkJı olmavatagrnı gostermektedır. Bugun gehnen nokta ve içinde bulunulan koşullar bakımından bu tutumda yadırganacak bir yan yoktur. Kurucu Meclis'in yapısı da hesaba katıiırsa, yeni Anayasa'nın siyasî partilerle ilgili kurallannın 'smırlı bir çoğulculuk» getireceği şimdiden kestirilebilir. 1960'lann •Uberal» Anayasası'nın hemen hemen aynı esaslan içeren 57'inci maddesi de, bugünün Anayasa koyucusu için bu konuda basvurulabilecfk elverişli bip «mchaz»dır Şu var ki, demokrasi teorısı açısındau bir sorun vine askıda kalmaktadır. 'Kurulacah demokrasinin niiehffi' konusunda bjr kuşkuya yer vok^a, ıılkemırde de 'Batı ülkelerinin demokrasi anlayışına uvgun çogulcu parlamenter bir düzen»e geçılecekse, o zaman bu partı vasaklamalan. bağlı bulunulan demokratik sistemm *niteliği»ni. dayandığı temel «ontayış»ı, kısacası «çogulculuğu'nu bozmayacak mıdır? Saym Başbakan'n kasdettiği anlamdaki 'totaliter ve teokratih paHiler'in, demokrasinin oyun kurallarına uvmak koşuluyla Batı ütkelerinde vaçama hakkına. hatta iktidar va da iktidar ortağı olabilme hakkına sahip bulunmaları karşısında. bu soru bir ke? daha hahra unku yazıda, anayasal ozgürluklerin bır «tösfe» işi olmayıp, bir «öz», bir <içerift» ve *nitelik» sorunu olduğu belırtilerek, iki alandan buna örnekler getirilmişti. Bugun ve varın özgürlük sorununun uç kilit noktasmdan daha söz edilecektır. Bu uç noktanın ortak özelhği. *özgurlük yasakları« biçımınde düğumle'niyor olmalandır D SİYASET YASAKLARI unumıuun And,ydsa tartışmalarında agırlık kazandığı görulen bir eğilim. sendikalar, meslpk kuruluşları. kooperatifler ve dernekler ıçın kesm ve genel bır sıyaset yasagınm Anavasa kurah halıne getirılmesi ısteğı şeklinde belinyor Aslında. •siyasetle usraşma»yı. ülkeyi yönetmek. bu uğurda kararlar alıp uvgulavabılme yetkileri olarak anlarsak. bu iş'n esas olarak. Anayasanm gösterdıeı organlaa, sıyasal pratıkte de pohtıkacılara ve >ıvası partilere dustuğu açıkUr Buna kaı^ı)ık yukarda ^avıları ku;u luşların asıl calıjma alanları ne üvelennm mesleki w runlan ya da kuruluş amaçlan ıle belTİenraekted;r. Dolayısıyla aradaki fark açıktır ve bu noktada bir tartışma va da anlaşmazl'k voktnr etrol fiyatlarındaki büyük artışlar, bunların gelişmiş ülkelerce sanayi ürünleri fiyatlarına yansıtılmas!, genisleyen Türkekonomisini daraltmak zorunluluğunu ortaya cıkarmıstır. Böylece beliren bunalımın etkileri 1977 sonlarına kadar dıs borclanma ile geçlştirilmiştir. Bu yıldan sonra bu etkilerden kaçınmak mümkün olmamıstır. P G BAZI GENEL B fR çalışmatnızda açtkladığımız gibi Türk ekonomisi 1974'ten beri bir bu Bızce 1974ten beri suren bu bunalım karşısında ocak 1P80 kararlannm tek başarısı dışsatımı artırmış olmasıdır Öte yandan. yukarda açıklamaya çalıştığırtıız aşın desteklerin kalktığı. Iran Irak savaşının sona erdiğı normal dönemlerde. Ortado£u ülkelerinin politikalannda (geçmişte çokça gözlenen) sert dönüşlerin ortaya çıktı&ı durumlarda bu dışsatım artışının '2) sürdürö lebilmesi bize kuskulu görün mektedir. Bu durumda dışsatımdaki bu başansına da yanarak ocak 1980 kararlan başanlı olmuştur dıvemiyoruz. Bu kararlann Türk «konomisini bunalımdan cı çok guçtür. Diğer bir deyışIe Turk ekonomisinin yaşadığımız yıllarda ve sonraki birkaç yılda buyük yatınm artışlarma, yeni oluşturulacak kapasitelere dayalı güç !ü bir büyüme gerçekleştirmesî'1 zor' gtjrönmektedir Şu var ki bugüne kadar resmı çevreıtnn styasetle uğraçma»dan anladıklan bu olmamış en dar anlamıyla 'meslek sorunları» dışmda kaian her faalivete •liyasetle iştigal» gözuyle bakılmi'jtır Bupiin *ene! ve kesin siyaset vasaklannı Anavpsava sokma eğilimi 15te bu açıdan kavranmalıdır tstenen. bu enlavıs ve uygulamanın genellestır'lmpsi kpsinlestiriımesi ve aııayasallaştmlmasıdır Oysa bu kuruluşlar üyelerinin hemen hempn hıçbir sorunu yoktur ki. ülkenin genel sivasal gidlşivle ilgili taulunmasın. Örneğin. işçilerin ucret tanm kooperatiflerinin fiyat sorunlan, fktidarlann ekonomi siyasetlerinden. kamu hizmeti görevlerinin meslekî sorunlan da iktidarlann personel politikalanndan nasıl avn düşünülebilir? Barolann, Barolar Birliği'nin, bir Türk Hukuk Kurumu'nun, insan haklan derneklerinin ülkenin tümünü ilgilendiren hukuk ve yönptim sorunlan karşısında şöyle ya da böyle tavır almalan karşısında. •mesleki faaliyet alanlannı aştıklan» ya da »huruluş amaçlarımn dmna düştüklerU ileri sünllpbiiir mi' Üstelik butün bu orgüt ve kuruluşlar *katılmacı demohrasi*nin ya da baskı gruplan demokrasisin'n yapı taşlan durumundadırlar Toplumun değişik kesimleri bunlar eliyle soluk alıp verir Bu sürekli ve toplumsal canlılık. iktidarlara da toplumun nab?mı ölcebilme olanağı sağlar. bu anlamda onları yönlendinr. Bu gibi nefes borularını tıkamak, sıyasi demokrasiyi sadece birkaç yılda bir seçim sandıgı başına gitmekten ioaret bir formalite haline getireceği gibi, daha büyük geriiim ve patlamalara da ortam hazırlar. Türkiye'nin özellikleri açısından bakıldıgında ise asıl. 'genel ve kesin siyaset yasaklarımn, toplumun en dinamik kesimlerini, demokratik ve lâik Cumhuriyetın en bilinçli savunuculannı ülkenin genel sorunlannı tartışmaktan alıkoyup kendi meslek sorunlannm dar çerçevesi icine hapsetmek sonucunu doğuracağı sövlenebilir. Boylesine bir tutum, demagojik propdgandalarıyla tutucu oy depolannı kullanacak fırsatçı politikaalara da •rakipsiz» kalma olanağı sağlar. en çok da bunlan sevindirir. ürkiye'nin özellikleri açısından bakıldıgında asıl «genel ve kesin siyaset yasakları »nın toplumun en dinamik kesimlerini, demokratik ve lâik Cumhuriyetin en bilinçli savunuculannı ülkenin genel sorunlarını tartışmaktan alıkoyup kendi meslek sorunlannm dar çerçevesi ^ p doğuracağı söylenebilir. T BIRBİRİYLE İLGİLİ İKİ TEMEL ÖZELLİK O CAK 1980 kararlann da karşı olduğumuz bırbirleriyle ilgili iki temel özellik vardır Bılindigi gıbi ozellikle 1960 sonrasında özel kesim Türkiye'nin yeni Anayasası siyasi partiler için nasıl bir düzen getirirse getirsin, yukarki tabio ve onun çağnştırdığı soruiar. bir 'Batı demohrasisi' olmayı özleyen her ülke için sürekli gündemde tutulması gereken olgulardır. Herhalde Türkiye için en sağlıkh olan, sarsıntısız bir yoldan bu amaca doğru ilerleyebilmektir. Ulaşılması gereken hedef, bütün düşünce ve eğilimlerin. kaba kuvvete ve yıkıcı eylemlere başvurmaksızın serbestçe örgütlenebilmelerini sağlamak olmalıdır. Bunun gerçekleştirilmesinde, her dönemde, yflnetenlere düşen sorumluluklar vardır. Anlayış ve yaklaşım bu olursa, bugünkü Kurucu Meclis'in de bu alanda yeni seçenekler bulması mümkün olur Örneğin, siyasi partilerle ilgili smırlann belirlenmesinde soyut ve kaypak ölçüJerden yer yer uzaklaşılaöilir, daha açık ve amaca uygun ölçüler getirilebilir. Sözün gelişi, •ülkenin bütünlüğünün korunmasi' ilkesi 1961 Anavasası'ndaki biçimiyle saklı tutulurken, bunun dışmda •kalan alanlarda sadece 'Siyasi demokrasiye bağlılık* koşuluyla yetiniiebilir. Böylece. yukarki kayıtlama dışında kalan alanlarda siyasi partilere, politik, ekoncmik, sosyal ve kültürel konularda serbestçe tercihlerini ve programlannı savunabilme ve uygulavabilme olanağı sağlanmış olur. Sanınz böyle bir yakîaşım, Türk demokrasisinin kaldırmayacağı bir yük değildir. Avnca bu konuda şimdiden gösterilebilecek bir esneklik, Türkiye'yi sadece Batı demokrasisi standartlanna daha da yaklaştırmakla kalmayacak, ülke içindekı gereksiz sürtüşme ve gerilimleri de yumuşatacaktır. t$te. Kurucu Meclis'in •özgürlühler •biımU konusunda önünde duran çetin cevizlerden bir de bu •parti vasaklan>, ya da *partı vasafctamnlan* konusudur •Ozgürlük Yasofetor»»nın bir başka boyutunu ise yarınkı yazıda ele almaya çalısacağız. fl) YANK1, 2127 Haziran 1982 s 12 rOLITİKA W Mehmed KEMAL Köle, Cariye de bir Oyesl, blr gön grevden söz edildiğinde: «Grevden. hakkından sdzedenin yurtseTerliğinden kuşku duyaru...» demiş, istekleri ağızlara tıkamıştı. Ama, görüyordum ki. alanlarda bu partinin liderlerini alkışlayanların elleri nasırlılardı, yani işçllenn... Neden böyle oluyordu? Neden böyle olduğuna dün de, bugün de şaşanm. Bir fabrikayı geziyordum. Fabrikanın en başta geien yetkilisi. koltuklarmı kabartarak: «Burada altı yttz eili kişi ektnek yer. Bu kadar kişiye ekmek veririz.» demişti. Fabrika Işçisiz, sadece patron ve makine ile çalışırmış gibi... Biraz tepeniz atsa da soraçak olsanız: «Efpndi hazretleri siz nereden ekmek ylyorsunuz?» Biliyorum, biraz kuşkulu gözlerle adınızı ne koyarlar. blr daha fabrikaya biie sokmazlar. Her çalkalanma ve dalgalanmada ayakta kalan bir işçi kuruluşumuz vardır; İşçi hakları kırpılmış, budanmış Nasrettin Hoça'nın tpyleftine dönmüştür. lcazetli kuruluşun liderlerl sıkılmadan, «Biz işci hakiannın snnuna kadar takipçisiyiz...» diye söylevler verirler. Kölen, cariyen. kulun. biz ameleyl işçl yaptık, bunların hepsi btrer siyaset edebiyatıdır. Ama bunlan yutanlara ne demeli? Yutanlann, alkışlayanlann. meydanlarda toplanarak destekleyenlerin hlç mi yanılgıları. sUçlan. günahlan yok? Adam. gözüne kestlrdiğinin enseslni durmadan samarlarmış. Kadmın karşısına durmuşlar. Kadı, «Her tnkat bir altm. bunun cezası bn!» demiş. Paralı adam gözüne kestirdiğinin ensesine kadmın huzurunda bir şamar daha patlatmış. çıkarıp bir altm daha vermiş. Tokadı yiyene acımış galiba kadı efendl. güİeç yüzle «ETİadjm^> demiş. «Sende bu tokada hazır ense, bn adamda da ktipler dolusu altm oldukça. spn daha cok tokat yemeye mahkfimsno.» Kıssa bu ya, her tokadın altma yatan için hisse diye anlatılır. Kimbilir kaç yüzyıldan berldir anlatıp dururlar. Ne yaran olmuştur? Ister laf olsun diye, ister ögrenmek için sorarsınız: «Baba, kaç çocuğun var?» Yüzünüze bel bel bakar: «Benim mî?> «Evet senln.» «Dort tane köleniz var, ellerinizden oper.» «Kaçı kız, kaçı oflan?» «Buyur?» «Kaçı kız, kaçı oglan diye soruyorum.» «Hepisi oglandır, dördü de... Kızı çocuktan saymayız.> Alçak gönüllü olduğundan mıdır, ovle aliştınlmış da ondan mıdır. çocuklarma hep «köle» der. Onun çocukları neden benim kölem olacakmış? Soramazsmız, dilî böyle demeye vatkındır. Büyük kentlerde sıradan adamın oğlu «köle» değildir ama, kızı varsa «carîypniz»dir. «Kerimetn cariyeniz olur, ftp bakalını amcanın elinl...» Hoppala!.. Adamın bızı, neden benim «cariyem» oluyor? Sorarnazsmız, dili buna yatkındır. Kole. canye. bendeniz. kulunuz, hakı payiniz zincirlemesi içinde fırdolayı dönerlz. Surasmı açıkça belirtıtıek Kerekir. Atatürk gelinceve değin, yükspk sesle hiç kimse «\e mntlu Tıirkiını diyene» demedi. Bırakm teker tpker ki'l ve köle olusumuzu millet olarak da adımız «Tiirk «>hlinlıt ey hoca biraz bası kabadır.» diye çıkmıştı. Gerçi sonraları bunu. «Efendim, Tıirk deffil. terk'dir: Arap alfabesini yanlış okumuşlar.» diyenler çıktı. Tarıh içinde horlandığımız çok olmuştur. Gecenlerde, Cumhurlyet'in tlk Çalışma Bakanı. «Bte, ameleyl Işçl yaptıkj» diye öğünüyordu. Ameleyi işçl yapmada bile bir öğünme payı aramvordu. Ama asgarl üçret dur duraksız hep tartışmalıydı. Kimse de, «Bu kadar parayla bir aile nasil «eçlnlr?» liye sorası olmuyordu. Sorası olan çıksa da yalınkat... Bayar Menderes'in Demokrat Partisi iktidara geldiğinde İşçl hakları tartoşmaüydı. Demokrat kabinenln göz PARTI YASAKLARf aşbakan Bülend Ulusu Alman V D TeievizyoV R nunun bir sorusuna şu karşılığı vermiştir: «Ku rulacak demokrasinin niteliği honusunda kimsenin şüphe duymaması gerekir. Ülkemızde, Ba tı ülkelerinin demokrasi anlayışına uygun çoğulcu parlamenter bir düzene geçileceği hususunda tereddüt yok.... Batı demokrasilerinde sıyasi partiler nasıl örgütleniyorsa, bizde de aynı şekilde örgütlenecekler. Tabiatıyla, demokrasiyi yıkmayı amaçlayan totaliter ve teokratih partilere yer oîmayocafetır» (1). Bu sözler. parü yasaklamalan bakımından veni A B BİTTİ (1) Bu subvansiyonlar İçin, Türk Sanayicileri ve İŞadaroları Dernegi, Görüş, nisan 1082, s. 23'e bakılabilir. (2) T.C. Merkez Bankası, Yıllık Rapor 1981. s. 35' den elde edilen bilgilere göre 1981 yılında Iran ve Irak'a yapılan dışsatımda sağlanan aröş 573.1 milyon dolardır. Bu mik tar. 1981 yılında gerçek leştirilen tfim dışsatım arbşının (1793 milyon dolar) 0.32'sini oluşturmaktadır. İran ve Irak'a Libya da eklenince bu üç filkeye yapılan dışsatımda 1981 yılında sağla nan artıs (954.3 milyon dolar). tüm dışsatım artısının 0.53'ııne ulaşmak tadır. Bu rakamlar 1981 yılında gerçekleştiriten dışsatım artısında bu flç fılkpnin büviik a^ırlık taşıdığmı açıkhkla ortaya koymaktadır. YARIN: DÜŞÜNCE YASAKLARI Cifteler Harası Müdürlüğü'nden (Vidanjör • Arazöz Yaptırılacaktır) 1 Kurumumuz ihtiyacına, teklir alma usulü ile, teknik ve idari .şartnamesinde belirtilen özeltikte, Kurumunwâ'a mevrut 1968 model BMC TM100 kamyonumuza (1) adet VIDANJOR ARAZÖZ yaptırılacaktır. 2 Vidanjör Arazöz'ün muhammen bedeli n.700.000.) TL. olup. geçici teminatı (51.000.) liradır. 3 Teminat nakit olarak yatırılabileceği gibi. limit dahili banka teminat tnektubu olarak da verilebilecektir. 4 Teklif mektuplannın geçici teminatlarla birlikte 20 TEMMUZ 1982 SALI günü saat (16.00) ya kadar Eskişehir / Mahmudiye ilçesindeki Kurumumuz Müdürlüğüne verilmesi gerekir.' Postadaki gecikmeler dikkate alınmıyacaktır. 5 Bu işe ait teknik ve idari şartnameler Kurumumuz merkezı MAHMUDÎYE'de görülebilir veya temin edilebilir. 6 Kurrmumuz 2490 Sayılı Kanuna tâbi değildir. tlân olunur. (Basın: 18145) • 4817 İLAN PTT Geı^eS Müdürlüğünden Işletmenıız ıhUya.cı ıçın 2 adet Ke&ınUsız güç kaynağı satın ahnacaktır. îsteklıler bu aiıma ait şartnameyi Ankara'da PTT Genel Müdürlüğü Malzeme Daıresi Başkanlıgından veya Istanbul'da Sırkeci Büyük Fostahane Ustünde bulunan PTT Bölge Başmıidürlüğü Malzeme Servisinden TL. 1150, bedelle temin edebilirler. Tekliflertn muteber olabilmesi İçin lhaleye lştirak edecek firmaların, şartnamelerini tdareden almış olması şarttır. Teklifier en geç 12.8.1982 günü saat 10.00'a kadar PTT Genel Müdürlüğü Malzeme Daıresi Başkanhğına verilecek veya posta iie gönderilecektir. Bu tarihten sonra kate alınmaz. gonderilen teklifier dik • Istanbul Traflk Şubesinden almış olduğum 306.229 nolu profesyonel ehliyetiml kaybettim. Yenislni alacağımdan hükUm süzdür. Kemal AYGÜL (Basın: 17983) 4879