Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet 8 7 MAYIS 1982 4 Mahmut Esafm, Mederu Kanun tasansını Meclis'e sunarken. «Unutmamak lazımdır ki Türk milletlnin karan muasır metfcniyeti bila kaydü şart tekmil prensipleri ile kabul etmektır dedğını gormuşîuk Bu «Tekmil prensipler» .iöî konusu ol'Jugunda, Batının lemokratik ilkelerinin de kasiedıldıgını duşunmeye hakkımız olmalı Batı'dakı demorçrasıyı anlafmak ıçın sık £ ı kullanılan bir terım olan >k «Sivil toplum» kavamını bız de benımseyelım şımdı. «Sivil toplnm»'Un Batı'daki kokenı ve gelışmesı nedır? Bu kavramı Turkçe kelirae duzeyınde çevırmek için bılp voterlı kelımfîler bulamıyoru? fbu da kendı başına snlam.ı bır olfru «ırif buna daha sonra değınecegı?), şımdılık. «Yurttaşlar tcpluluğu» dıyehm buna Boylp bır toplulııgnn Batı'da or'aya çıkması, şehırlenn oluşumu ıle paraleldır Ikt'dar kaynağını yurttaşların ovlarına bağlayan eskı Yunan kenttennden berı orneklen goaılmuş ortaçağda Venedık ve Cenova gıbi zenaatkâr ımalatçıldnn hegemonyasma dayanan ticaret şehuiennde de ortaya çıkmışhr OflTAÇAGDAN SONRA Ortaçaedan sonra bütun Bati Avrupa da olu',maya başiavan burjuva sinıfı. feodal senyorlere kanı mucadele«.mde kendi hayıt alanı içinde feodal polıtık ıktidara karşı belırlî özerklik ayncalıklan elde ettı Ozellıkle de şehırlılerin kendilermi yonetmek için kurdu&u befeodal b»skıya karşı lıberaî sıvıl toplumun çekırdeKİPnnm ohi'jtuğu ve gehştigi mekânlar oldu Oovpdmrı yuzyıJaakı ılk buvuk burıuva devrımlennsonra ıktıdann kaynağı. 'Mutlakiyetçi kra!lıkların« ne mn$ru oldııkıarı jnbı sonınhr. onde gelpn butun buvuk duşunurlem başlıca ıncelpmp alanları hahnp geldı. l o< ko Rnnsseau Montesquıeıı vb pkıln bır politik iktiT dar tponsî» kurmft a çahştılar Teokrasıve, mutlakıyetçiliğın kevıfbhğine jiirş' rıktılar. Fransız Devrimı'nden sonra Insan Hakları Evrensel Bıldınsı'nın de yavımlanmasıyla, surpn bır mucadele bır olçude ka^anılmış. bazı insan haklan pvrensele yakın bır yavgmlıkta, çoğu 7srnan sadere «rpsmpn» de olsa tnnınmış, kabul edılmış oldu BIREYI DEVLETE KARŞI KORUMAK Bütün bu gelişmelerin anJamı. bireyi devlete karşı kornmak. gfiven altına almaktır. önce feodalizme. sonra mutlakiyetçiliğe ka.rş: yürütulen mucadele sınıflann. oncelikle de burjuva smıfının eseri olmakla birlikte. bu mucadele sonucunda ortaya çıkan yenl denge sınıfsaldan çok bireysel terimlerle formüllenmiştir. Burjuva düzeninin özellıği, soyut hukukta kişilere tanıdığı eşitHktir. Böylece kurumlaşan sivil toplum, özunde, devletin mödahale etmedigi alan. anlamına Kelmiştir. Ozel hayatın, kişiler arası ilişkılerin yanısıra, inanç ve düşünce özgürlüğu de. burjuva bukukuna göre devlet müdahalesinden bağışık tutulan bır alandu' BATTDA NASIL KURULDU? Bu haklar. feodal ya da mutlakiyetçi politik iktidarlara fearşı aşağıdan yuk8nya yürütulen uzun süreli bir mücadeleyle kazaınlmıştır. Başka bir deyişle. Batı'da sivil toplum, devlete karşı sivil güçler tarafmdan kurulmuştur. Bır toplumsal terih içinde, belirli bir anda varılmış belirli bir evreye baktığımızda, onu, kendî özgün dinamiklennden ayrı düşünemeyiz. Batı'da kurulan sivil toplum, sıvıl toplumun kurulması için verılen mücadeleden soyutlanamaz, çunku o mucadele ohnadan o sivil toplum da ortaya cıkamazdı. Nitekim. gene Batı tarihınin bazı özel yörelerinde olup bıtenler, bır toplumsal gelişme sürecinde vanlmış bir sonucun, aynı tarihi yaşamayan başka bir toplum tarafmdan uyarlanmasının ne kadar zor oldugunu kanıüar. ALMANYA'DAKİ GELİŞME Buraya kadar «Batı» toplumu ve tarilii derken, daha çok Ingiltere ve Fransa modelleri üstünde duruyordum. Almanya'nm gelişmesmin bu «klasîk» sayılan örneklerden bir hayli farklı olduğu çok söylenmiştir. Ulusal birliğıni ve ulusal devlfctini klasik örneğe göre çok daha «yukandan aşağı» ve cldukça geç 1870 kurabilen Almanya, demokratık Avrupa ülkelerine benzer burjuva „ demokratik haklar tanıdığı halde, kagıt üstündeki bu «sivil toplum» fcelirtileri bu Ülkede gerçekten guçlu bir demokrasi varatamadı. Hohenzollerin Hanedanı'nm son Kayser'i Wilhelm'ir yönetimi, sözgelıgi Ingiltere'nm monarşik yönetimıne hiç benzemedı. Birinci Dünya Savaşuıı izleyen zayıf demokrasi de dünyanın en güçlü totaliter rejiminin. Nazizm'in kurulmasıru önleyemedi. Bugün bile Almanya, bazı başka Avrupa ülkelerine foranla klasik örneklerin yanısıra Iskandinav toplumlandaha bürokratik, daha baskıcı bir yapıya sahiptir. Bugün demokratikleşmede erişmiş oldugu evrenin sağlamlıgı ise, 1870 öncesi tarihinden ya da burjuvazinin aşağıdan yukarıva hareketinin güçlenmesinden çok, yaşanan Nazizm doneminin acı denevlenne dayanmaktadır. İTALYA DA GEÇ KALDI îtalya da Almanya gibi ulusal birligini kurmakta geç kaldı. Ama oradakı sureç. Garibaldi'siyle. Carbonari'siyle. Burjuva düzeninin özelliği, soyut hukukta kişilere tanınan esitliktir Bısmarck'ın tepeden inme yöntemlerinden Çok daha demokratıktı. Ayrıca, ortaçağdan berı Italyan şehır devletlen, Almanya'dakı benzerlerıne oranla daha sağlam sivı! kurumlar ve gelenekler oluşturabılmışlerdi. Bu nedenle, geç uluslaşma tepkisi Italya'ya da faşızmı getırdi ama. Mussolinı'nin diktatorluğu hiçbir zaman Hıtler'^nki kadar «total», onun kadar ezıcı olmadı. VE TURKIYEDE DURUM Batı dünyasuıa Almanya ve îtalya dan da uzak olan Türkiye, bu dünyanm bir ürünü olan «muasır medeniyet>ın «tekmU prensipleri»ni nasıl kabul edecektı? Eğer «sivil toplum» kavramında özetlediğimız yurttaşlık haklan ve demokratık ilkeler bu «tekmil prensipler» arasında tanınıyor, kabul edıliyor idiyse, Türkıye'nm modernleşme sürecınin ana çelışkisini burada görebılinz. Batı'da «sivil toplum». politik ıktidara karşı mucadele ıçmde bıçımlemrken Turkıye'de devletin kendisi «sivil toplum» kurmaya çalışmıştır. Oysa bu «sivil toplum». tarumı gereğı, devlet eliyle kurulamayacak bir şeydir. Çünkü devlet, kendi kurdu£u şeyin ıçme doğru genişler, yayılır. Bu da, devlet müdahaiesi dışında bır «sivil hayat» mekânı bırakmaz ORHAN VELİNİN GÖRDÜĞÜ Orhan Velı, Yaprak dergisinde, devletin üstlendigi rolü onaylayarak da olsa, çeüşkiyi görmeyi başanyordu. «Gerçekten demokrat bir memlekette ibadet kanunla bağlanmaz. Ama, biz düpedüz demokrat bir memleket defciliz Biz. devrim içinde olan bir memleketiz. Bu yüzden de birçok şeyi kanuna bağlamışız. Başka memleketlerde bir tarih ve bir akademi işi olan yazıyı bizim .. memlpkette ka ı Batıda sivil toplum^ devlete karsı sivil vüçler tarafından kurulmustur b tir. Hele Turkiye'deki gibi, yapüan degışıklıkler ozel hayatı da kapsayan çok geniş bir alana yayılmışsa, bu genişUği deneüeyecek kadrolarrn da şışkın olması kaçınılmazlaşu:, Böyle bır burokrası de kısa zamanda ozerkleşecektır. Hele Turkıye gibi. zaten çok guçlu bır bürokratik gelaneği olan bır ulkede. Zamanla. kendisi de toplumda gerçekleştu"ilmek istenen degişünlerın pek fazla bılincinde olmayan bu burokrasi, çıkanlmış yasalar yığmını kendi bağlamlanndan kopararak yorumlama eğilimine girecek, yasalar toplumu değıştirmekten çok, bürokrasinin yetkilerini pekaşürmeye yarayacaktu. Eğitim duzeyının düşuk olduğu bir toplumda. bürokrasinin özellikle altta bulunan, dolayısıyla halkla daha sık temas eden kademeleri de dar görüç Türkivede Hukuk... Murat BELGE Yasalar, toplumsal ilişkilerdeki sekilsizlikleri gidermek, belirsizliklere bir sistem vermek îşlevini görurler. ama olmayan toplumsal îliskiler, yasa yoluyla var edilemez. Toplumda dönüşüm için bu yönteme bel bağlandığında, yasa ile pratik, resmiyet ile gerçeklik arasında uçurumlar oluşmaya başlar. lü davranacak. kendi ınısvatıfsızhğmı ortmek ıçm mevzuatı olduğundan fazla vureltmp p£ılımın« rinsproV butün bunla kıtleleri, zatan bagmdan çok, ıyı kavramadıklan yari salara karşı busbütun vabanrılaitıı acttktır Daha fazla ayruıtıya gırmemın geregı yok hprlıaldp çunku bunlar Turkıye"de bır bır yaşandı. bugun de yaşanıyor MUHAFAZAKÂR TEPKÎ Boyle verılerle çerçevelenmı<5 bır ^ekılde ortava çıkan bır toplumsal sistem. klasik anlamda bır dıktatorluge dogru evrılmez normal olarak. Çunku oluşan yapmın dıktatorlugun keyfihgine karşı dırenç gosterebılecek bır nesnel yapısı ve bir geleneğı kurulmuştur Ancak. hu yapı. mutlak dıktatorluge karşı muhafazakâr oldugu gıbi, daha ileri bır demokratıkleşmeye karşı da muhafazakâr bır tepki gosterecektır Ataerkıl ve otorıter burokrası. orneğin bir hılafet kutsallığma karşı. kendi yasalarının kutsallığı inancına dayanan bır ıdeolon uretecektır Pozıtıvıst anlamda radıkal olan bır Mahmut Esat. degışmez dmı kurallara davah oldugu ıçın bır Mecelle've karsı çıkacaktır, ama, onu i7İeyen burnkrasinın elmde, o degışmp? dmı kuralların vennı «Cumhuriyetin değişmez ve degiştirilmez ilkeler» ;ı alabılecektir. Kurumlaşan sivil toplum, özünde, devletin müdahale etmediöi alan anlamına gelmiştîr. Özel hayatın, kişiler arası ilişkilerin yanısıra, inanç ve düşünce özgürlüğu de, burjuva hukukuna göre devlet müdahalesinden bağışık tutulan bir alandır. nun tesbit etmiş. Başka memleketlerde sadece bir 6rf işl. bir gelenek işi olan kıyafeti bizim memleketimizde kanun tesbit etmiş. Başka memleketlerin kanları ile kurdukları dcmokrasiyi biz kanunla yaratmışız » KANUNLA KURULAN DEMOKRASİ Orhan Velı ellileruî başında kanunla demokrasi yaratılabıleceğı konusunda henuz iyımser gorunuvor. Seksenlerde bu ıyımserliğı surdurmek guçleşmiştir. Orhan Veh'nın dedığı biçımde «kanunla kurulan» bır demokrasi. ıster ıstemez, «yukarıdan aşagıya» kurulan bır rejımdır. Bunun anlamı da, yaratılan şeyde kitlesel katılım bulunmamasıdır. Kitlelenn kendı hayatlannı kendi bilınçlerı ve gırışımleri ıle kurmamaları. kanunlarla yonlendirihneleri ıse. gerçek anlamda demokraflkleşmeyı gecıktırecek bır durumdur. OLMAYAN tLÎŞKİLER VE YASA Yasalar, toplumsal ılişkılerdeki şekilsizlikleri gidermek, belırsızhklere bır sistem vermek işlevıni görurler. Ama, olmayan toplumsal, ihşkiler. yasa yoluyla var edileme?^ Toplumda donuşunviçin bu yönteraaJjel baglandığmda, yasa ıle pratık, resmıyet ile gerçeklik arasında uçurumlar oluşmaya başlar. En basıt bir örnekle, varolan toplumsal îlışkiler bırden fazla kadmla evlenmeye imkân verıyor, hattâ bunu teşvık ediyorsa (böyle olması ekonomik koşulların yanısıra gerek erkek, gerekse kadınlann ıdeolojik belirlenmelerıne de baglıdır), çıkanlacak bır medeni kanunun bunu önlemeye gucu yetmeyecektir. Bu da, belli bır yılgınhk içmde. çok kanlıhğa karşı yasal bir engellemeden busbütun vazgeçmeyı gerektirmeyebılir. ancak bu kurumun maddi temellerinl dönuşturecek bır takım girişimler başlatıunadan. yahıız yasa yoluyla durumun değişmesini ummak yamlgısuıa karşı bır uyandır. BÜROKRAStYt YARATMAK Toplumu yukarıdan aşagıya dönüştürmenin yöntemi olarak yasaları kullanmanıh bir kaçınılmaz sonucu da. «demokrasi»den önce ve ondan çok daha koklü bir biçimde «bürokrasi»yi yaratmasıdır. Çunku bu yontemın mantıkl temelı zaten kitle katıhmınuı eksıkliğıdir; başka bir deyişle, donuşturucü tedbirler, bellı bır azmlık tarafından alınmaktadır. Bu azmlıgın içmde, Turkıyede oldugu gıbi, ufak bir «avdınlanmis burjuvazi» bulunsa bile, Batı'da sivil toplumu varatan kitlesel ptkıden yoksun bır bunuvazi olacaktır bu fovle olmasa, «yukarıdan aşagıya» değıştırme strateusine bel bağlamazdıl. Bu durumda, toplumu ıstenen yonde degıştırmenin yolu bir takun yasalarm çıkanlması olduguna gore, çıkarılan yasalarm uygulanmasını denetlemek de gerekmektedir. Yasayla sağlanması ıstenen deEişıklıge, kıtlelpr bu kosullarda sahip çıkmadıpma Kore. (t,unku sahıp çıksa bu yontem gene geçersızles;mış olacaktı) yasanın ITPdefme varıp varmadığını ızlempk, devlpt aygıtına duşerek YARIN: Önce güzel bir yasa yapalrm... 2Prof. Orhan Aldıkaçtı Istan bul Hukuk FakuUesı Dekan lığını yaptığı gunlen de «zor gunler» olarak tanrmhyor. Yaşamınm ılk ve orvmii zorlukları olarak tanımladı gı dekanhk günlenne ilışkın sonıları şoyle yamtladı SORU DekanUk giınlerinizın zorlukları nereden kaynaklanıyordu sayın Alrtıkaçtı." YANIT Çok güç koşull»r altmda gorev yaptım. Ümıd edenni kı. soyledıklerimı yazarsınız. Çok finemli şeyler soyleyeceğım çunkıi. Zorluklar nereden kaynaklanıyordu dedinız. Önce 1968 yılından s^nraki yıllarda go rpv yaptığmıı söylemehyım. Sonra fakulte kurulunda bırtakım insanlar vardı. tinıversıteye pohs gıremeyecegım savunuyorlardı. Aynı m saıüar 1976 yılında üniverstteye pohs gelsın dediler. Anfılerln içinde pohs, kapısınria asker bekleyprek ders yıptüar Ünıversıteye polıs çagınyorduk Profesorler Kıırulu'nda üniversıte özerklığınin zedelendıgı tartışılıyordu. Turkıye bugünlere oralardan geldı işte SORU tnivprsitenin «\ANIT Üniverslte'nm 6 zpıkhğıne tiavandırılıvordu fi kırler. Ama amaç başkaydı. Içerıdeltı marksıst oğrencirın korunmasım bu volla sağlayabılıyorlardı Pohs gırraevınce elı sılahlı öğrencıler rahatça dolaşabılıyorlardı. Eli sılahlı dedıysem bugünku anlamında değil. O rsmatı en revaçta sılah kısa kesılmış sopalardı Tabanca rer dıye rıvayet edılırdi. Me sela ben fakultede hiç taban ca görmedım tynıversıte'de Öertler biınunla bıtmıyordu. Profesorler Kurulu'ndaki arkada^lanttıa karşı da guç durumday dım. Her olayda büdıri ya Anayasa Komisyonu Başkans Aldıkaçfı icını doktu... £rbi! TUSA'LP tlğı var ortada SORU Konusuluyor ama «avın Aldıkaçtı. niçın? YAMT Devamlı surette hayatım boyle geçmıştır benim. Gerektıgı zaman tavır almasmı bılmışıındır. Mucadele etmıştmdır. S?beb len bunlardır sanıvorum bu hSKSız soylentılprm Tavırlı bır msan oldu^um ıçın gıt^ tım Kıbrı&'a Denktaş'ı desteklemem gerektığıne ınandım ve Denktaş'ın yanında yer aldım. Bunu Denktaş be gfinır, beğenmez başka bırsorun o Va da Denkts^'ın karşısındakıler beğenmez o da başka bir sorun. SORU YÖK'le llgılı srnı yasadatı sonra Danışma Meclisi'ndeki göreviniz bittiğinde fakültenij;e dönmevi utnud ediyor musunn/7 LÎSE ÖORbTMENLERl DAHA GltVENCELt TANIT Düerim oraya dönenm. Ama, şu anda çıkan kanun karşısmda, lıse öğrefcmenlennın daha Rüvence altmda oldugunu soylemek hiç de zor değil. Onlar daha iyi durumda. Kanunu nasıl uyRulayacaklarını bilmıyorum. Niçın boyle yaptıklarını da bümiyorum. YÖK'e büyük; vetkıler verıldı, korkunç yetkıler verıldi. Kendı fakültemdekı butun oğretim üyelerinı alıp tzmir'e gönderebilirler bu kanunla. Nıçın yapacaklar, nasıl vapacaklar zaman gösterecek bunu. Ben bu kanunun bir Kün değişeceğine inamyorum. SORü îsterseniü yine 5lerkliğe döneUm mi? YANIT Merhum Başgü birgün beni çağırdı. O sıralarda yıne üniverslte kanunlan konuşuluyordu. «Oğlom» dedi. Bana hep «oglum» der di. «Sana vasiyetimdir» dedl. «Ozerklik kanununa doknnrturtmayın. Dokunnldnğu zaman bütün dengeler bozulur ve çatır çatır arkauı gelirj» Haklı çıktı da. SORD Yeni dtiıenlemeler yapılırken niçin hiç seslniz çıkmadı peki? YANIT Hlçbirşey söylemedım. Çünkü soran olmadı. Bu konuda varlığımız dlkkate alınmadı. Hazırladılar ve çıkardılar. Ama, eminim ki. demokratik düzene geçildiğl zaman sıyasi partilerin seçim propagandalanmn birinci maddesi üniversıte kanunu olacak. SORU Efendim onemll bir özeUiğinizden söz etmek istiyonım. Kendi suyunuz ken di güneşlnizle bir çiçek yetişttrmek istiyor gibislniz. Çok kapatasımz? KALDIRILMASINA TARAFTARDIM YANIT Kendi kendimize Anayasa yapmaktan mı, soz edıyorsunuz. Kamuoyuna bılgı vermemekten mı? SORU İlk basın toplajinız çok dinamikti. Bundan sonra hiç sesiniz çıkmadı? YANIT Evet çok dinamikti. Dinamık bir zamandı çüriku. Ondan sonra bir araştırma düzenme girdik. Söyleyecek bırşeyımiz kalmadı aslında bir şeyler de söyledik. Çatı çatılıyor demedik mi? Beni sessizlıkle suçlamayın. Bjhvorsunuz ben MGK*nm 52 numaralı bıldırısinin başından beri kaldınlmasına taraf tardım. YARIN: ALDIKAÇH'NIN EKONOMtK GÖRÜŞLERt. Denktas'la birlikte baııa da hücum etmeye basladılar ^ Kıbns'ta 14 ay para almadan görev yaptım. Kararnamemi Erbakan imzalamadı. sozler soyledi bana. Denktaş butün Kıbnslıların bana şukran borcu oldugunu soyleyerels cevabmı verdi. Sanıyorum kı Rumlarla yaptığım müoadelede, Kıbrıs harekâtında az çok rolüm oldu. Müzakerelen bırkaç kıiçük pürüz dışında sonuç aşamasma getırdik. Son aşamada BM temsılcışi <sizın namusunuz bunlardan ileri, sız bunlarla ınuzaker« etmeyecek kadar namuslusunuz) dedı Hareket. sonra^ sında CHP hukumetı beni ceri çektı. Prof. Mümtaz Soysal'la polıtık olarak yer değıştırmış oidıık. Prof. Soy sal, benim hazırladığım met nı imzalayıp gonderdı. Metnin nereden geldığı bılınıyordu. Durtım hazındl O si ralarda bir çok dedikodu çıkarttılar benim ıçın. Yok efendım Rum tarafından alışvenş edıyormuşum, yok eTtuna eHliminM var raıydı? Bu işi benim yapmam gerek rîiye göreve talip olmuştunuz? YANIT Bır olay çıktıgl zaman müdahale edebıleyira dıye her akşatn geç saatlere kadar kalıp bunlan beklerdım. Korumaktan çok onlenıek duygusu bu. Zaınan ılerledıkçe olaylar bıçım degış.tırdı. ögrencıler derslere gırıp konuşma yapmaya baş ladılar. Ama manır mısınız, ben ders verırken, bır kere anlıye gıremedıler Eütun bu hareketlılıge ragmen bu ışlpr o zaman daha çocukluk safhasındaydı. Sözün kısası bütun bunlan yaşamak kolay değıldı. Ne oldugunu anlamak için o gerılımı yaşamak gerek. Dekanhğım de vam edıyordu. 1 şubat gununde Dışışleri Bakanlığmda genel sekreter Orhan E> ralp bey aradı. (sizden bır rıcamız olacak) dedi. (bıhyorsunuz Kıbrısta toplumlararası görüşmeler başlıyor. Orada hukunıetımız adına danışman olacaksınızi dedı. Işlerın tamamlandıgını bır iki aylık çalışma kaldığını soyledı. Dıişundüm guzel bır tatil olacaktı benim için. Kıbns'a gıdıp Denktaş'a mtl şavır oldum. tki Karadenlzli balığa çıkmışlar. Dalgalar köpürüyor, ağı çeklyorlar, gümüş gilmüş parlayan balıklar arasından bir penguen çıkmca şaşınyorlar. Bir penpuenle ilk kez karşılaşıyorlar anlaşılan. Ne yapacaklanru bilemiyorlar. Kanatlarından bağlıyor. Wr gezlye çıkıyorlar kent sokaklannda. Yolda yaşlı bir dosta rastlıyorlar. Bu knşu nlye bağ'ladınız, diye soruyor. Laz uşaklan gülüyör. Balık agından çıktı, ne yapacağımızı bilemedik. Siz onu hayvanat bahçesine götürün en lyisl, dlyor yaşlı dost. Tamam, dlyorlar, ayrıhynrlar. Kente akşatn çökerken yenlden karşılaşıyorlar yolda, yaşlı dost soruyor. Hani bunu hayvanat bahçesine götiirecektiniz... Gdtürdük gezdirdik. slmdi de sinemaya gidiyoruz... Bu laz öyküsünü tsmail Arar'dan dlnledira. Başkent partilerlnde renkli öyktileriyle ilgt topluyor son günlerde. Orhan Aldıkaçtı Anayasa çalışmalarmdan sözediyor. Şener Akyol, Aldıkaçtı'ya ters düşen konuşmalar yapıyor, Turgut Yeğenaga Toprak Reformunun sabmcalarını anlatıyor. Dündar Soyer kişiler ve kuruluşlar arasında diyalog zorunluğunu belirtiyor. Ktmileri de Arar'm öyküsündeki Ribi penguenl sinemaya göttirmeye çalışıyorlar... Danışma Mecllslnin kapısı aralandı bir süredir. Başkan Sadi Irmak'ın resmi kabulünü özel par tller izledi. Toprak Reformu görüşmelerinde adı çok geçen Turgut Yeğenaga ve eşi bir kokteyl verdiler. Çevremt merakla izledlm bu partide. Yeni bir yüz görmek, yeni bir söz duymak özleminl daha derinden duydum, milattan önrpki dostlarla karşılaştık o partidp. Kasım Gülek'ler, Emln Paksüfler, Orhan Kabibay'lar, Pey7iogulları. kimi eski şarkılan söylüyor. klmi mumyalar müzesinde gibi donup kalmış... Toprak Reformuna karşı çıkanlan dinlerken düşündüm. Ya ankara..anka.. Müşerref HEKİMOĞLU Bir Penguen Oyküsü... n m yüzyıldır Türkiye'nln gündeminde bu konu. Atatürk devrimlerl, 27 Mayıslar. Anayasalar. geldilc 12 Eylül'e, Toprak Reformunda arpa boyu ilerlemeye kargı çı> küıyor hâlâ! Danışma Meclisl Başkanınm resmikabulünde Profesör Hatnıa Eroğta ile karşılaştık, biraz sitem etti. 1961 Anayasası hazırlanırken slzi her gtin burada göriirdük, şimdi hiç gelmiyorsunuz, dedl. Doğru hiç gelmiyorum. Öyle bir ortam da yok. Kapılar, telefonlar kolay açılmıyor Danışma Meclislnde. Oysa 1961 Anayasası hazırlanırken tüm oturumları merakla ve coşkuyla izlerdim. O zaman başka bir rüzgâr esiyordu galiba. Herkesin yüreği Türk toplumunu yönlendirecek bir Anayasa hazırlamak ateşiyle yamyordu. Yalnız Kurucu Meclis'te değil. evlerde de sürüyordu tartışmalar. Türkiye'nln dağı, taşı Anayasa'yı konuşuyordu nerdeyse, herkes herşeyi Anayasa'nm güvencesinde görmek istiyordu, o güvenceyle tüm özlemler dineceb sanıyordu. O sanı çok uzaklarda kaldı.. O hak lar, o özgürlükler kâğıttan yaşamımıza geçemedl. Anayasayı uygulaması gerekenler rafa kaldırmayı yeğlediler çok zaman. Yaşadığımız bunahmlar en çok buradan kaynaklanıyor bence. Anayasa planlı kalkınmayı öngörüyordu. Pilav edebiyatı bastırdı giderek. Anayasa kişilere, yeteneklerine göre çalışmak özgürlüğu, emeğin en yüce değer olmasmı öngörüyor. eğitimde eşltllk istiyor değil mi? Ama yirmi bir yıl sonra nerdeyiz bakm, tiniverslte kapılannda kaç genç bekliyor, emeğimiz alınterlmiz el kapılannda nasıl horlamyor, ülkemizde işsizllk hangi boyutlarda, kısaca Anayasa'nm ön gördüğü haklar nerde. biz nerdeyiz? Belki de bu sorulara yanıt aradığım için yenl Anayasa çahşmalarına büyük llgi duyamadun ben. Doğrusu ilgi duyacağım türde sesler de gelmiyor Danışma Meclisinden. Asıl sesler Meclis dışından geliyor, Anayasa'nm Türk toplumunun değişik kesimlerinden ortak bir ürün olmasmı isteyenler görüşlerini belirtiyorlar durmadan. O seslerde toplumun beklentilerinl, birikimlerlni daha iyi hissediyor insan. Yaşayarak öğrendiğimlz bir gerçeği daha belirtmek gerekiyor. Toplumun beklentilerine ters düşen yasaları uygulamak olanagı yok. Bence Danışma Mecllsi üyelerine dtişen asıl görev bu beklentileri iyi değerlendirebilmek. Bu da kapalı kapılar ardmda olmaz kuşkusuz. Kapılan açmak, iyi bir diyalog oluşturmak gerekiyor. Kiml üyeler özel partilerle bu yolda cabalar gösteriyor ama yetersiz: kişisel defeil, kurumsal olmalı bu çabalar. Yoksa penguenleri sinemaya götürmek durumuna düşülür.. •**•• Bu yazıyı tamamlarken okyanusun ötesinden bir kurşun sesi daha geldi, Ermeni teröristlere bir kurban daha verdik. ABD ile ortak savunma antlaşmamız var, ama cinayetler karşısmda savunmasız kalıyoruz. Pransa'dan Deferre'nln sesl geliyor, ABD'den bir cinayet haberi. Sonra da terörizm kınanıyor. Pekıyi. Türk düşmanhğını besleyen Ermeni amtlarına izin verdikten sonra terörızmi kınamanın anlamı var mı? O anıtlar insanlığa, sevgive. banşa nasıl bir katkıda bulundu acaba? Fransa'mn Marsilvalı politikacılarına oy sağlasa bile çok kan ve gözyaşına malolmadı mı? Düşmanca duyguları beslemek, kışkırtmak her zafere biraz gölge düşürmez mi acaba? Sivasal çizgilerini kanh olaylarla tırmandıranları insanhk affptmiyor. Yazarlar. çizerler, film yapımcılan bu gerceğt gözler önüne senvor durmadan. Onca çaba karşısmda bunca saRirhğa akıl erdirmek kolay değil doğrusu... ns'ta mı başladı? YANIT Kolay günler . değildi. Kıbns Turkünü 1963 ' yınhynrlardı O zamanda 68, yılları arasında koylennden çıkarmamışlar. T»bildırı enflasyonu vardı. Bildırılerde Iktıdar ve devlet rnerküz kampı gibi birşey. Geçim kaynaklan Türkiye' kbfülenıyordu. Eunlan bır den gelen paralar. Dövizla blçü ıçmde engelliyordum. beslenen 80 bın kişi, sonuçYa metın yumuşatılıyor ya ta Rumlan zengln ediyordu. da yayınlanmaktajı vazgeçiTürkaye'de bunun sonuçlarılıyordu. m çok. az kişi duşUnmUştur. Tam oh diyecekJcen bır ba 1820 vü mucadele eden kıyordunuz Istanbul TeknikTUrkleri anlamak için görten 500 kişi hukuka doğru mek lazım. Çok büyük çogeliyor. Bındırilmiş kuvvetlcr deniliyordn o ^aman. Son ğunluğu çok iyi tosandırlar. ra bağırmaya başlıyorlardı. Ama gelin görün kı orada da hücümlara maruz kal (armatör dekan. amerıkan dım. Görevim Denktaş'ın yauşağı dekan) dıye. Onlara nında olmaktı. Denktaş'la hiç aldırmıyordurn. Bazen beraberdim. Denktaş'a hükıtaplarımı toplayıp yakarcum edenler bana da hülardı. Bu işe canımın süalcum etmeye başladılar. Par madığıru söylemem güç. lamentoda Puat Veziroğlu SORÜ Fakültenizi kadenilen zat ohnadık iğrenç natlantuzuJ arasına alıp ko ı Kıbrıs Radyosunda çalışan Metin bey isimli bir arkadaşla 3 tonluk bir kamyon alıp Türkiye'ye döndük. Ama gelgelelim bu kamyon sonradan 7 TIR kam yonuna dönüştü. Kıbns'tan getirdiğimiz malları cşimin butiğinde sattığımız KIBRISLILARIN söylendL Ne 7 TIR, ŞUKRAN BORCO... ne de eşimin butiği SORU Yaşanunızın 1var ortada. ktnci dönem sorluğu Kıb Mayıs 1974'den 1975 temrauzuna kadar maaş almadım. Kıbns maliyesinden para aldım ve bir takım borçlarım kaldı orada. Kasım 1977 başında Kıbns'tan ayrıldım. fendlm Rum taratında tenis oynuyormuşum gıbi. Kıbrıs1 ta 14 ay para almadan gorev yaptım. Çünkü kararna^ memî MSP Genel Başkanı Necmettin Erbakan ımzala' madı. Mayıs 1974'den 19^5 temmuzuna kadar maaş almadım. Kıbrıs maliyesınden para aldım ve bir takun borçlarun kaldı orada. Kasım 1977 başında Kıbnstan ayrıldım. Kıbrıs Radyosunda çalışan Metin bey ısımll bir arkadaşla üç tonluk bır kamyon tutup döndük. Ama gelgelelim bu kamyon sonradan 7 TIR kamyonuna dönttştü. Kıbnstan getirdiğimiz mallan eşimin butığınde sattığunız filan söylendi. Ne 7 TIR ne de eşimin bu