27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 ürkiye'de 1950 Gelir Vergisi reformundan bu yana geçen yıllık sürede çok yüksek boyutlarda vergi kaçakçılığı yapılabilmiştir. Bunun sonucu olarak, vergiler kamusal finansman dengeslni sağlamada yeterslz kalmış. vergi yükü belirll toplum kesimleri, özellikle ücretliler üzerinde yoğunlaşmış, yüksek oranlı enflasyon, hızlı kentleşme glbi nedenlerie ortaya çıkan rantlar, spekülatif kazançlar vergi dışı kalmış, vergi sistemi optlmal kaynak dağılımını sağlamada ve ekonominln dışa acılmasmı teşvikte başanlı olamamıştır. Başka bir deyişle. Gellr Vergisi geçen dönemde bir ücret vergisine dönüşmüş, kişilerin gerçek vergi ödeme güçlerlni yaygın, kişisel ve artan oranlı bir şekilde kavraması gereken ve dolayısıyle «özveride eşitlik» İlkeslne dayanan bir vergi türü zamanla bir eşitsizlik aracı haline gelmiştir. ••• Son vergi kanunlan böyle kilitlenmiş ve lşlevinl göremez bir yapıyı düzeltmeye yönelik köklü değişiklikleri içermektedir. Vergi kaçakçılığım kavramayı çoğu kez olanaksızlaştıran «kanuni kanıt» dtizeninden «ekonimik kanıt» düzenine geçilmesi, «belge ve kayıt düzenine illşkin yerinde değişiklikler getirilmesl, yükümlülerin ödevlerini zamanmda ve tam olarak yerine getlrmelerinin disiplin altma almması, adeta düz oranlı hale gelen vergi tarifelerinin yenlden düzenlenmesl, genel ve özel lndirUnlerin günün koşullarına eskiye kıyasla daha uygun hale getlrilmesi, «asgari gayri safl hasılat esası»yla genellikle hasılatlarmm kavranması çok güç olan hizmet işletmelen ve nakliyecilerin hasılatlannın korunmasında yeni bir olanak yaratılması. ayrıca istenildiğl 51çü ve şekilde olmasa bile tarımm llk kez ciddi olarak vergilenmesine bir adım atılması yıllardır beklenen ve gerçekleştlrllemlyen şeylerln yapılmasıdır. Yine, son değişikliklerle vergi sisteminde «maddl denetime» gereken önern verilmiştir. Sözkonusu denetimi yapacak örgütlenmeye de gün geçirilmeden gidil OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 8 MART 1982 T Sistemi Değistirirken VERGİ TOPLAMADAKİ GÜÇLÜKLER OLDUKÇA GİDERİLMİŞTİR. OLUMSUZ DURIMLAR İÇİN YAPiLAN ÖNERİLER DİKKATE ALÎNARAK YENİ DEĞİŞİKLÎKLER GERÇEKLEŞTİRİLİRSE VERGİ TOPLAMA DAHA DA KOLAYLAŞIR. Fatih DURAL Mallye Bakanlığı'nm Eskl Baş Hesap Uzmanı mell, sağlıklı ve etkin bir yeni denetim örgütü salt bu sınırlı denetimi yapmak üzere oluşturulmalıdır. Bu gerçekleştirildiğinde, ilk kez Türkiye'de vergi denetimi lkinci ayağmı da bulacağından doğrulup yürüyebilecektir. ••• 31 ocak 1981 tarihll en son vergi değişiklikleri ise, aynı maddelerin çok kısa bir süre içinde yeniden degiştirilmesl, yeniden düzenlenmesi niteliğindedir. Bu durum vergicilikte çok önemli olduguna Inandığımız istikrar ve uygulamanm önemini ortadan kaldırmaktadır. öte yandan vergi kanunlarının normal vergi yükümlüsünün anlayamıyacağı derecede teknik ve karmaşık olarak düzenlenmesi bizce bir başka hatadır. Dlğer yandan kanun maddelerlni düzenlerken blraz daha dikkatli olunmalıdır. örneğln: Gelir Vergisi Kanununun 111. maddesinln (B) bendinde yapılan son değlşiklikten sonra, anılan maddeye göre tarhiyat yapılabilmesi için saptanacak farkın 10.000, TL. yı aşmasmın gereklp gerekmiyeceği konusu maddenin iyi düzenlenememesinden ötürü ciddi olarak tartışılabilmektedir. Zaten yaşamm renkliliği, vergilenecek olaylarm çeşitliliği nedeniyle sürekll anlaşmazlık konusu olan vergi hukukuna bir de, böyle «tedvin zaafları» eklenmemelidir. Buna karşıhk son degişikliklerle, Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesînde ihracat lstlsnasına ilişkin olarak yer alan üç ayn oran kaldırılmış, her durumda uygulanmak üzere tek oran getlrUmiştir. Böylece ihracatı teşvik amacıyla konulmuş olan bu maddede yapılan son değişiklikle, eski düzenlenmeslne Illskin yanlış anlamalar nedeniyle doğacak olan cezalar yüzünden. tersine işleyebilecek bir maddenin daha başlangıçta düzeltilmeM. amaca ulaşmak açısmdan bizce son derece yerinde olmuştur. Kurumlardakine paralel olarak gelir vergisi yükümlüleri için de Mali Denge Vergisinln hemen kaldırılmasi gerekirken, ısrarla yıllara yedirerek kaldırılmak istenmesin!. üstelik oranı düşürülürken. matrahm Gelir Vergisi Matrahı olarak almmasmı ise savunma olanağı yoktur. *•• Her vergi yükümlüsünün mutlaka bir klmlik gibi vergi karnesine sahip olması gerektiği konusunda herkesin görüşblrliginde olduğu bir dönemde, Gelir Vergisi Kanununun geçici 15. maddeslnin «Gelir Vergisi Kanununun değişik 35. maddesinln (B) bendinde yer alan vergi Karnesl esası yürürlüğe girinceye kadar, 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 2365 Sayılı Kanunla Değiştirilen 247. maddesinin değişmeden önceki hükümleri uyannca, aile durumu sual varakası esası uygulanan yerlerde, bu belge ile indirimlerin uygu lanmasına devam olunur> şekllnde değlştirümesi dogru değildir. Her yükümlünün mutlaka bir vergi karnesi olmalı, yükümlü ile ilgili tüm mali bilgilerin biriktlrildiği bir «Bilgi Işlem Merkezl>nin kurulması için de gün geçlrmeden çalışmalara başlanmalıdır. tyi bir haber alma 6rgütüyle desteklenmeyen bir mali denetimin de yeterince başarılı olabilmesinin olanaksizlığı artık babul edllmelldlr. ttiraz ve Temyiz Komisyonlannm kaldırılıp yerlerine Bölge İdare ve Vergi Mahkemelerinin kurulmasından sonra, ciddi kuşkularımız olmakla birlikte, çabuk ve iyi işleyen bir vergi yargısmın oluşturulabileceğinl ümit etmek istiyoruz. Çünkü ttim vergi sisteminin başarısı biraz da buna ba*lıdır. Diğer yandan vergi sisteminde giderek ciddi yaralar açabilecek gibi görünen «Hamiline Mevduat Sertifikası», «Sırdaş Hesap» gibi uygulamalara son verilmeli. mevduat falzleri üzerindekl vergi yükü (eğer gereklyorsa) açık istisna hükümleriyle azaltılmalıdır. Çİlnkü, bugünkü yapısıyla bu uygulamalar, bir teşvik olmanın ötestnde s^dereR tüm vergi sistemini olıımsuz olarak etkileyen bir nltelik kazanmaktauır. Vergileri değistirirken çok önemli bir gerçek de unutulmamalıdır. Bu da; iyi işleyen sağlıklı bir vergi sistemi için sadece çok iyi yasalar düzenlemenin yeterll olmadigıdır. Onu uyçulayacak ve sonuçlarmı alacak örgüt ve insan sorununa da çözüm getirmek gerekmektedir. Bunun da yolu, herşeyden önce gerçekçi blr ucret politikası izlemekten geçmektedlr. Bu neden!e söz konusu aşamada, enflasyon sorununu b!le açıkca gözardı ederek mutlaka mali örgütlenme ve personel sorununa blr çözüm getirilmelidir. Bugüne değin az gelişmiş bir ekonomide, vergi toplamanm güçlüğünü hep birlikte yaşadık. Şimdi vergi yasalannda gerçekleştirilen değişikliklere yukarıda önerdiğimiz değişikliklerin de eklenmeslyle, vergi toplamadaki bu güçlüğün. hiç bir zaman olanaksızlık ölçüsünde olmadığmı da hep birlikte göreceğiz. Domuz ile Karga Doğada bir değişme olduğunu, bu değlşmenln gelişmeyle eşanlamlı bulunduğunu daha ilkokulda çocuklarına öğretmeyen toplum çağdaş olabllir ni? Büyüyüp adam olduktan sonra bile çevresine safça bakan koca bebeklerden oluşan bir toplum, uyanış çağına girebilir mi? İnsan ve devlet lltşkilerinin kökeninde ekonomik nedenlerin yattığını bilmeyen kişi, dünyada olup bitenlere akıl erdirebl lir mi?.. • İVİT OKTAY AKBAL HflVIR Okurlardan.. B ugün slze aldığım mektuplardan bir kaçını. hiç bir yorum yapmadan, olduğu gibi sunmak istiyorum. î. Temizoğlu yazıyor: «Geçtlğimiz perşembe sababı, gazeteml Bodrum'da günün daha ağarmamış sabahmda uykusuz gözlerle bir iskele kahvesinde okudum. Kahvenin ilk müşterisi bendim, günün ilk çayını ben lçtim. Çayımı soğnktan büzülmüş durumda yudumlarken «EvetHayır, köşesini okumaya başladım. Daha yazıyı bitlrmeden, kahvehane sahibinden Ziraat Bankası'nm yerini öğrenip koştum arka bahçesine. Karanlıgı yeni yırtmış gttnün llk ışlgında görmeyl umnt ettiğim Kaya Gölgesi hanl, nerde? Yok olmuş! Hayatımda hiç görmediğim bir ağacı görmek için gittiğim yerde hoyratça bir çukur dlklliverdi karşıma... O güzel perşembe sabahı birdenbire hoyratlaşıverdi gözümde. Bodrum'u sevemedim. Nekadar şansh oldugunuzu düşündüm Bodrum'u hiç görmediğiniz için. Kcşke ben de görmeseydim. Herneyse, Cevat Şakir'ln getirdigi o Uç afeaçtan ikisi yok ohnuş, birine kamyon çarpmış, ötekl duyguları körelmiş bir mUdiirün emrine kurban gitmiş. Üçüncüsü hiç yok. Kime sorduysam bilmiyornz dediler. Halikarnas Bahkçısıyla blrllkte ölmüş Bodrum! Sakın Bodrum'u görmek talihsizliğine kapılmayın. Ağlamak istemiyorsanız Bahkçımn anlattıklannı yaşaym. Ah öyle ptşmanım öyle üzgünüm ki, Bodrum gerçeğini gördüğüm Içln.» Kırklarell'nden B. Tuncer yazıyor: «Yirml yılhk slgara, 10 yılhk 'Cumhnrlyet* tlryakislyiın. Yirmi Iiraya çıktık diye üzülmenize gerek yok. Gazetemizin hangl koşullarda çıktığını, olanaklannı hepimiz billyornz. Zaten biz gazete okumuyoruz, bir düşünce dergisl, bir kitap okuyoruz her gün. Cumhuriyet'in kadrosu gibi bir kadroyu milyonlar versek oluştnramayız. Kısacası tekelleşen boyah basından apayrı bir yeri olan gazetenıizi ayakta tutabümek için ne gerekliyse onu yapın. Ben her gün yirml llrayı gazeteye vermlyorum. Diinyayı, ulusumu, halkımı, sorunlarını ve çarelerini yansıtan bir ayna alıyorum. En önemlisi, sevdahsı olduğum demokrasinin yeniden fllizlenmesi için, ekonomik katkıda bulunuyorum. O nedenle gazetemizin değerini biraz daha artırın. Günde iki çay içmemiş olnrum. Tüm Cumhuriyet aiiesine kucak dolıısu selamlar.» Emekli Öğretmen A. Gezer yazıyor: «Cumhuriyet okumayı rahmetli babamdan devraldım. 55 yaşındayım. Okuyorum. Oğullanm da okuyor. Böylece bu sürüp gidecek. Yüzkere ölsem yüzkere dirilip her seferinde yüzyıl yaşasam, eğer Cumhuriyet gibi bir gazcteden yoksunsam kabul etmeın böyle bir yaşamı. Cumhuriyet okurları bel1 bir küUürün ve görüşün insanlarıdır. Her ge1 çen gün çoğalarak yaşıyoruz.» Öğretmen S. önbaş Giresun'dan yazıyor: «Cumhuriyet'in olaylara gerçekçi bakışı zamanmda haberi verişi, ilerici bir tutum izlemesl yirmi lira ile. ytiz lira ile, ikiyüz lirayla kıyaslanamaz. Cumhuriyet, tıpkı bir ansiklopedi gibi. Bazen bütün gün gazeteyi okumama rağmen yine de bitiremiyorum. Zamanın nasıl geçtiği anlaşılmıyor. Hiç unutnıam, benden daha yaşlı, daha kültürlü saygı duyduğum bir Cumhuriyet okuru, 'On yıl sürekli Cumhuriyet okuyan biri bir Üniveısite öğrenimi yapmış gibi olur' demişti. Bu sözün doğruluğuııa hak vermemek elde değil. Cumhuriyet'l elll lira, yüz lira, ikiyüz lira da olsa alacağız, okuyacağız, okutacagız, arşivleyeceğiz.» ugün, dünyaran çeşitll Ulkelerinde toplantılar, göste riler ve geniş kadın kitlelerinin katıldığı, yer yer bir bayram havası alan faaliyetlerle kutlanıyor. Kadmlar, salt kadm olmalan nedeniyle uğradıklan haksızlıklan, eşitsizlikleri kınıyor; daha eşit, daha özgür insanlar olabilmek için toplumca alınması gereken önlemleri ve hükümetlere yönelti len istemleri dile getiriyorlar. 8 mart'ın tarihteki yerini incelemek, kadınlann özgül sorunlannın Türkiye'de de tartışüması için iyi bir başlangıç o labilir. Kaduılann sorunlarma getirilebilecek çözümler konusundaki önerilerinin de duyurulabilmesi için anlamlı bir gündür, bugün. B Kadmın Sorunlan O YENİ ANAYASA YAPILIRKEN, KADINLARIN DA GÖRÜŞÜ ALINABİLECEK BİÇİMDE TARTIŞMAYA AÇIK OLMALI. KENDİLERİNİN SORUNLARINI DAHA İYİ YANSITACAKLARDIR. Dr. Şirin TEKELİ Dr. Şule TORUN sı için de istemler öne sürerken, kadmlar, genel olarak top lumu ilgilendiren sorunlara da ilgisiz kalmadılar. îkinci Dünya Savaşı sonrasmda kurulmaya çalışılan göreli banş ortamında iae, 8 Mart Dünya Kadınlar günlerin de banş özlemi daüna yer almakla birlikte, dile getirilen sorunlarda, savaş öncesine göre önemli sayılabilecek bazı değlşiklikler ortaya çıktı. Gerçekten de artık «eşit ise eşit ücret» gibi bir talebi sadece işçi sendikaları veya partlleri değil, çok daha geniş bir siyasi yelpaze içindea gelen kadınlar destekledi. Kadınlann sorunlarının, işçi kadınlann sorunlanndan daha geniş, daha kapsamlı ve daha karmaşık olduğu anlaşılmaya başladı. örneğln, Birinci DUnya Savaşı önoesinde «oy hakkı» biçlminde siyasi hak eşitllğinin sağlanması, kadınları toplumda ikincil ve ezilen bir cins olmaktan kurtarabilecek adeta sihirli bir değnek gibi görülüyordu. Bu nedenle yeni gelişmeler oldu. Bu hareketlerln gücü ve etkinliği, 8 Mart'ın, sadece işçi smıfı kadınlannm sorunlanyla değil, gelişmiş ve az gelişmiş, kapitalist ve sosyalist blok ülkelerinde yaşayan tüm kadmlarm sorunlannın dile getirildiği bir gün olarak. 1975 yılında Birlesmiş Milletlerin Kadm Yıh bağlammda, gerçek anlamda «Dünya Kadınlar Günü» haline gelmesini sağladı. Birlesmiş Milletlerin, kadınlarm özgül sorunlannın evrenselliğini kabul etmesi bir yana, kadm hareketinin kendısinin de «devrimsel» bir dönüşüm geçirdiği vurgulanmalıdır. Bu dönüşüm en çok kadın hareketlerinin cinsel baskı ve özgürlUğü insani bir sorun olarak sunmalannda gözlenebilir. Cünsiyetçi (seksist) bir toplum, bu ideolojisi İle hem erkeği hem kadım dar ahlaki kalıplara mahkum etmekte. Bu ise insanları ezik ve mutsuz toplumlann yeniden Uretümesinde önemli bir rol oynamakta. Kadm hareketleri, Rünümüzde özellikle Batı toplumlannda, cinsiyetçi olmayan (cins ayrımı yapmayan anlamında eşitlikçi) almaşık bir toplum yaratma çabası Içine de girdiler. Yani, bugüne değin kadınlann sorunlannın çözülebilmesini, var olan kurumlarda (hukuk, din, aile, eğitim...) yapılacak reformlara bağlayan görüşten büyük ölçüde vazgeçildi. Daha köklü dönüşümlerin Rerekli olduğu bilinci, kadmlan. varolan kurumlann kendilerinin sorgulanmasına götürdü. Dönüştürülmesi gereken bu kurumlann öz nitelikleri idi, biçimleri değil. Bu yolda tüm Batı ulkelerinde önemli mücadeleler yer almakta, köklü talepler getirilmektedir. Bu taleplerin ne olduğu ve kadınlann mücadele biçimleri üzerinde uzun boylu durmak mümkün. Ancak, burada bizim açımızdan daha da önemli olan bizim toplumumuz kadınlannın sorunlan. Bir süredir, Medeni Kanun değişikliği ve kürtaj hakkının tanmması konularında yasal çalışmalann yapıldığım biliyoruz. Oysa hemen belirtelim ki, bu yasalaım hazırlanışı sırasmda gizliiik kuralları korunmakta; kadınlann kendi sorunlannı dile getirmelerine pek olanak bulunamamakta. Oysa bilindiği gibi şu sırada Anavasa başta ol 8 Mart"m yüzyılı aşkın bir geçmişi var. Sanayi devriml, her ülkede milyonlarca insanın işçinin en ağır koşullarda çalıştınlması pahasına ger çekleşmiştir. Amerika Birleşik Devletleri'nde bu devrimin gerçekleştiği 19. yüzyılın orta lannda bu devrim içinde kilit bir rol oynayan dokuma sanayii özellikle kadın ve çocuk işçilerin emeğine dayanıyordu. Çok ağır koşullar altında çalış tırılan emekçi kadınlar bir yan dan bu ağır koşullann öte yan dan da omuzlarındaki annehk ve ev kadınlığı yükleri altında ezilirken 8 tnart 1857'de, New York'ta, bu çifte baskıya baş kaldırdılar. Kadın dokuma ve konfeksiyon işçileri bu ağır koşullan, uzun çalışma sürelerlni, Ucretlerin düşuklüğünü, sosyal haklardan yoksun kalmalannı protasto etmelc amacıyla greve gittiler. 8 Mart Hareketi'nin önemi, kadınlann tarihte ilk kez ekonomik ve sosyal baklan için bir mücadeleyi kendilerinin başlatmasmdadır. Eundan böyle, kadın işçiler çeşitli Ulkelerda temel haklann kazamlması için örgütlenecek, yer yer bağımsız sendikalar kuracaklardır. Bugün, kadın sorunlan, kadınlann özgül hareketlerınde (Kadınlann Kurtuluşu gibi) lfade buluyor, çözümler bu bağlamda aranıyor. O dönemde, kadm sorunlanna ilgi öncelikle Sosyal Demokrat ve Sosyalist Partilerce gösteriliyordu. 1910'da Kopenhag'daki Kadın Konferansmda, ünlü Alman Sosyal Demokratı Clara Zetkin'in önerisiyle 8 Mart, Uluslararası Emekçi Kadmlar pünü olarak ilan edildi. Bu ta rihten itibaren her yıl kutlanmasma çalışılan 8 Mart Dünya Kadmlar gününde, kadmlar, doğrudan doğruya kendi özgül koşullanndan kaynaklanan ücret farklannm giderilmesi, ış gününün kısaltılması, analıkla bağlı olarak sosyal haklardan erkek işçilerden ayrı şekilde yararlanmak (ücretli analık izni) gibi sosyal haklar istediler. O sıralarda hiç bir toplum da henüz kadmlara tanınmamış olan oy hakkmın tanınma ••* mak üzere, pek çok önemli yasanın yeniden düzenlenlşi, kadmlan yakından llgilendlrmekte. Yeni bir Anayasa yapılmaktayken, anayasalarda geleneksel olarak yer alan (1961 Anayasasmda da aynı formül vardır) öbür temel llkeler gibi cin siyet temelinde de eşitsizllklere izin verilmeyeceğini belirten bir hükümle yetinilebilir mi? Yoksa, Anayasaya kadınlann formel kurallara karşm var olmakta devam eden eşltsizllk ve" ezilme durumlannm aşılabilmesi için toplum ve devlet olarak pozitif bazı adımlar atılması yükümlülüğünü getiren bir ilke olmamalı mı? Medeni Kanun değişikllklerinin ne olduğu, kadınlann bunlar hakkmdakl görüş ve beklentilerini dile getirmelerine olanak sağlayacak şekilde, kamuoyuna açıkça yansıtılmamalı mı? KUrtaj hakkına, bugüne kadar hep yapılageldiği gibi devletin nüfus politikası açısmdan mı yaklaşılmalı? Yoksa bunu, kadımn kendi bedenini ve doğurganlıgım denetlemesi hakkının en kesin bir ifadesi olarak mı gör meli? Bu doğrultuda da, her kadmın doğum kontrolü olanaklanndan, özgtirce ve parasız olarak (ya da mümkün olan en ucuz yoldan) yararlandırılması; doğum kontrolunun etkisiz kaldığı yerde de devlet hastanelerinde parasız olarak her kadına doğurmak lstemedigi çocuğu doktor eliyle aldırma hakkının tanınması şeklinde bir yasal düzenlemeye gidilmesi gerekmez mi? Eğer, kadınlann ezilmişliğinde ev kadınlığı ve analık bir rol oynuyorsa, sorunlann çöztimü kadmlara daha eşit eğitim olanaklan, kendilerini hem ticret hem de insan olarak doygunluğa ulaştıracak iş olanaklan bulmalanndan mı geçer? Yoksa son zamanlarda olduğu gibi evlilik kurumuna ayak uydurmaİ3nm sağlayacak Evlilik Okullanndan mı?... Kitle haberleşme araçlannın yarattığı «yanlış» kadın imgesine karşı çıkılmamalı rm? Cinsiyetçi olmayan bir toplum özlemi doğnütusunda çaba göstermemeli mi? Kısa bir gazete yazısmda, amacımız ne tüm sorunlan sergilemek ne de bunlara ilişkin istemlerimizi açıklamak olabilir. Yine de, diinvanın çeşitli ülkelerinde bugünü kadınlann hu amaçla kullandıklarını anım satarak, bizim toplumumuzda da, bu sorunlann tartışma gündemine getirllip, enlne boyuna irdeleneceği günlerin umudunu taşıdığunızı kamuoyuna bild'rrnek istedik. Gazetelerin yazdığına göre Federal Almanya' da Türk düşmanlığı salgmlaşmaya başlamış; îkincl Dünya Savaşmdan önceki Yahudi düşmanlığıyla eşdeğerli düzeye yükselmis. îstanbul'da Alman Konsolosluğunda bir denjiz görevli terbiyesizlik edip demiş ki: « Bütün Türkler domuzdur.> Pederal Almanya'da (başta Türkler olmak üzere) yabancı işçileri ülkelerine geriye yollamak için hazırlık başlamış. Türk dendi mi, aşağı ırktan ve gelişmemiş soydan bir insan akla geliyormuş. Alman, nerede blr Türk görse bozuluyormuş: Bu herifler de nereden başımıza bela oldular?... Hepslni kovalım; canları cehenneme... Gözünü sevdiğim Babıâli basmı «Almanya'daki Türk düşmanlığı» üstüne yazıyor da yazıyor... • Yazar a... Babıâli basmı istediğini yazar; eskiden de Alman patronun Türk emekçisinin yanağından nasıl makas aldığım yazmaz mıydı?... Alman diyordu kl: Türk lşçisi dünyada bir tanedir; çalışma dlsiplini bakımından övgüye layık insandır: ben Türk işçilerinl yeğîlyorum. Ülkenizde sağlıklı, nitellkli, usta, ne kadar genç adam varsa hepsini bana yollayın... Alman'da Türk'e karşı bir aşk, bir sevgi, bir tutku kl sormaym!.. Anadolu'nun uzak köylerinden Orta Avrupa'ya posta posta yolladığımız emekçilere kucağını açıyor; bizim Babıâli basmı da bu aşkm öyküsünü ve övgüsünü yaza yaza bitiremiyordu. • Peki. nasıl oluyor da «sevgili Türk» bu kea «domuz Türk» oluyor? Yanıt kuşkusuz çocuklarm da bilebileceğl ölçüde açık: O yıllarda Alman patronların işçiye gereksinmeleri vardı: ama bugün Alman ekonomisi bunalıma girdiginden göçmen işçiyi kapı dışarı etmek gerekiyor. Davranışların nedenl ekonomik: Türk işçisint içleme de bundan, dışlama da bundan... Ekonomik bunalım Avrupa'yı sarınca Alman: Evli evine, köylü köyüne... diyor. Yoksa ne daha az seviyor Türk'ü, ne de daha çok... îlişkilerin göstergesinl çıkarlar saptıyor. Çarpiklık Alman'da değil. bizde, bizim yönetimlerimizde; ve kuşkusuz yaşadığımız olaylara ekonomik açıdan değil, duygusal açıdan bakan mantıKimızdadır. Bu öyle blr mantıktır ki koskoca bir toplumu yanılgıdan yanılgıya sürükler; ve biz öyle insanlarız ki sıradan bir Amerlkan generali ağzmı açıp konuşuverse: Türkler kahraman, Türkler Batı'nın güçlü ordusu, yaman bekçisi, usta askerl! Dört köşe oluverirlz. • Bir ömür boyu biz ağaçta karga olduk: onlar yerde tlllci oldular. Bakalım aklımız başımıza ne zaman gelecek? Üstüste öyle dersler alıyoruz ki uyanış kaçmılmaz ve zorunlu oluyor. Yaşadığunız acı olaylar, heplmizi ırgalaya ırgalaya doğru yola getirecek. gözlerimizi açacak. «Domuz» değiliz; ama kargalıktan kurtulalım. tilkilerin laflanm değerlendirmesini artık öğrenellm. f5OVlQnCE) 8 MART 1932 HÎNDÎSTAN'DA DURUM Ksraçl 4 Hindlstan'ın şlmal hudutlarında lngillz idarBSİ aleyhine büyük bir isyan hareketi basgöstermiştir. Çatral'da toplanan 2.000.000 Afganlı tngiliz askerlerl İle çarpışmış, mıntıkaya hakira noktalan ele Reçirraiştir. Çarpışmalarda 4.000 îngiliz askeri ölmustür. 3 Günün itanıL Inhisarlar Likör fabrikasımn 1932 senesl lmalatı için külUyetli miktarda ağaç çileğine ihtiyaç vardır. Şişll Mecldlyeköy'dekl fabrikaya teslim edilmek şartıyla beher eski okkasının peşin para ile 70 kuruşa satm alınacağı Uan olunur. AĞAÇ ÇİLEĞİ BAHÇELERÎNE 'Sayın Ooktof «e Eczacılara. Tüberkuloz'un rifampisin'le tedavisinde HOLDİNG VEYA A.Ş. LERİN BASIN VE HALKLA İLİŞKÎLER BÖLÜMÜNDE ÇALIŞTIRMAK ÜZERE TECRÜBELİ ELEMAN ARAYANLARA... Müracaat: 22 89 97 en ucuz olanak Cumhuriyet Sahlbl: Cumhurfyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. adına :. T ., NADİR NADİ HASAN CEMAL EMİNE UŞAKUGİL OKAY GÖNENSİN Basan ve Yayan .'Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Posta Kutusu: 246 IStanbul Tel: 20 97 03 (5 Hat) BÜROLAR. • ANKARA:KonurSokakno.24/4 Yonlşehir Te!: 17 58 25 17 58 66 İdare: 18 33 35 • İZMİR: Halit Ziya Bulvan No: 65/3 Tel: 25 47 0 9 1 3 12 30 Riasi 767.TL. fıyatla CenelYaymMüdürü:. MüesseseMüdürü: Yazı Işleri Müdürü: 300mg x 16 kaDSul r i f a m o t st n ÜÇ ÇEVRE KORUMA "yaşamak için" ortur turizm seyahat BİLİM AKTÜALİTE VE SANAT DERGİSİ TC.TURİZMjBÎ'iNT 8NAI A ^ f g L I A KS KESİNHAREKETLE TAMPANSİYON Perş. Pazar 15.500 Pazar Pferş. 14.500 Barbaros Bulvan 35/5 B.u»tST. tel. 61 V) 7461 82 26 10 Mart Çarşamba günü piyasaya arzedilecektir. • ADANA: Atatürk Caddesl, Türk Hava Kurumu Fşhanı Kai 2/3 Tel:1455019731 8 Mart 1982 GÜNEŞ 7.23 ÖĞLE 13.25 İKİNDİ 16.39 AKŞAM YATSf. 19.08 20.38 DOĞAL VE TARİHİCEVREYİ KORUMA TEKNOLOJİLERİ .EĞİTİMl, SYGUUMAURI,YEŞnLANLAR,ÇİÇEK,TEMIZENERJI,GUNE$ ABONE ve SATIŞ:Türkiye Çevre Koruma veYeşillendirme Derneği Mühürdarbağı Sokak 6 Kadıköy' Istanbul Tel: J o ü ü 1 / ve Büyük Kitapçılarda. Yİirtöglu ı ı aç ı a t TAKVÎM IMSAK 5.47
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle