25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 8 4 MART 1982 Grup Komutanınm taburu benım emrıme vermesi anlomlıydı, bana guvendığini gosterıyordu; ama Tabur Komu tam bu işe oylesme kırılıp gu cenırdı kı bır dızı sorun oluşab'.lırdı. Tabur Komutam cok lyi adamdı ve ustelık benım sıcıl amırımdı Ne yapacağımı kafamın icınde tasarladım, Sonra dedım kı Komuîamm, b3n taburla degil, bolukle bilo bu operasyona gitmem. Gorevî gercekleştirmek için cok er, buyuk kuvvet Istemez, benîm böluk ten 2030 kişi secerim. Mustafa Uludağ: Sen bılırsın. ben sanes görevı verdım, nasıl ıstersen oyle yap Gercekten de duşunduflum plan benım anlayışıma uygun du Ben boluğun tumunu catışmoya eğer gerekmezse katmaz. her zaman az kuvvet v e kucuk bırlıkle ış gorürdum. Bunun nedenlerı vardı. Bız sarp dağlarda duzenlı cat'Şmalar buyuk askerı savaşlar yapmıyorduk Bır ceşıt gerılla savaşı dıyeb.leceğım duzenle ıı deneyımlerın sonunda bulup uygulamayı oğrenmışlım. 32Can sıkıcı bır durum. Bırden dışardakı erlerın ses lerı tartışrnaya donuştu; seslerı yukseldı; tartışmoya donuş tu; ıçlerınden bırısı: Yuzbaşıya soylesek mi? dıyordu. Dışarı fırladım. Koyun yanında bır yamaç var. Bır adam o yamactan koye dogru gelırken o yone duşen evlerden kadınlar, «Gelme asker var» dıye bağırmışlar. Adann gerısın gerıye kaçmaya başlamış, erler bunu gor muşler. Ben ds gordum, adam yokuş yukarıya karların icınde , yamacı cıkmaya çabalıyor. Sırtında kara bır post var. Ben duşundum ki bu adamın bır suçu olmasa bızden kacmaz Neden kacsin? Askere: Ateş odirt, dedlm. Orada bulunan erler ayakta oteş etmeye başladılar; ama, odam tepeyl oştı. Dondum erlere dedım ki: Size ne bulgur pilavı, ne ekmek... Bu kadar kişi 300 400 metreden bır hedefi vuramadınız. Fırlayın, bu adamı bulmadan karşıma cıkmayın. Gerçekte uzerınde cok durmuyorum, bulurlarsa bulurlar, bulamazlarsa rıe yapalım? Ama yarım saat sonra bizımkılerden hober geldı: Adamı yakalodık, bir çardak gonderin. Meğer kacak yamaca doğru koşarken yaralanmış, can hav llyla kendısını tepenın ote yanına otmış; ama olduğu yerde kolmış. Çardakla (ağaciardarı yapılan uydurma sedye) taşıyarak getırdıler. Hasanl Genco, (tanınmasın dıye) yuzünü gozunu sararak yaralıya baktı: Bu Abdo, dedı, aradığınız adam. MADANOGLU Aradığımız Abdo tepeyi aşınca erlere bağırdım: ıi Size ne bulgur, ne ekmek, bir hedefi vuramadınız, la geleceğınl blllyorlar; zaten Abdo yaralanmış, yakalanmış, safdışı olmuştu. Musayi Sado... Bulgur pilavı yendl. Bız donuşe başladık. Ikındıye kadar yuruduk. Bır koyun yanından gecıyoruz. Koyden bizi gorenler koşarak yolumuzun ustune çıktılar. Ye dı sekız kışı: Selamunaleykum... Aleykumselam. Bırısı konuştu Yuzbaşı Beg bu akşam bizim koyde kal, gitme; askere bi r koyun keselim, bulgur pilavı yapalım oturalım. Asker de gozumun ıçıne bakıyor, Yuzbaşı «evet» desın dıye... Dun gece sabaha dek karda yurumuşuz, bugun de aksama değm yuruduk Ben soyle koyun çevresıne bır baktım. Hanı bız koydeyken baskın olur mu 9 Kurtler bakışımdan anladılar: Efendim, sen bize beş tufek ver; gerisine karışma! Kimse gelmez, kimse birşey yapmaz. Pekı... Ben Kurtlere beş tufek, her tüfeğe bır tarak fısek verdım Guvencemızı onlar sağlıyacak lardı Ben ortamı bıldığımden yaptığım ışı de. tartabılıyordum. Gece oturduk. Benim kuçuk luks larnbam var. Lambayı yaktık. Koyun erkeklerı toplandılar. Ben luks lambasının ışığında oğutler ve rıyorum. Devletı, hukumetı ağalığı anlatmaya çalışıyorurn. Nasıl anlatacaksın? Oralarda ağalık duzenı gecerlı. Yorelerın ağalan var. Butun guc onlarda toplanıyor. Ornek verıyorum Dıyorum kı bırıne: Varsoyalım ki senin karm ceşme toaçınd» su «IdSduru yor. Ağamn oğlu geldi, sarkın tılık' etti. N e yaparsın? Koylu: Estağfurullah. dıyor Yıneliyorum: Ne yaparsın? Estağfurullah... Ne kadar sıkıştırsam yanıt vermıyor koylu, elınl goğsune goturüp estağfurullah diyor. Ağasına laîla bıle OISQ karşı cıkmaktan kacınıyor. Duzen böyle... İclerınden hicbirl «bucak müdurune şikayet ederim, hukümete başvururum, (andarma ya giderim» demıyor Ben ıse gercek otorıtenın ve adaletın devletten gelebıleceğmı anlatmak ıstiyorum. Anlatabılırsen anlat.... Lafa dalmışım. Tam o sıra koylulerden bırl Acımasız yaşam Abdo'nun yarasını sardık. Gotureceğız. Suskun yatıyor. Irıyarı. koca kafalı bır adam. Benlm gorevım goturmek. Oylugundan yaralanmış Abdo.. Bu durumda kadmı goturmekten vazgeçtık. Kadına dedım kı: Çorap getir, battaniye gs tir, yunlü ne varsa getir... Kadın Abdo'yu giydirıyor, ıyıue sarıp sarmalamalı kı yoldo soğuktan donmasın; korursun; lyıleşebılsın. Ben o arada askerın yemefiı pıştl mı, pışmedı mı dıye odadan cıktığımda askerler ha ber verdıler: Kadın geldi, yorganı filan aldı göturdü, çorapları da çıkardı, adamı öyle bırptet*. Ofkelendım, Oysa Abdo'yu sevdığinden bu kadın evınden kaçmıştı; da ha doğrusu bırlıkte kacmışlardı. Ne oldu aşk? Kadın mal derdıne duşmüştu. Abdo'nun ortık geri gelemıyeceginl bildiğınden. yorgan, corap. hırkaya kıyamıyordu. Öfkelenip kadınm üstune yürüdum: Be kadın, bu herif senln kocan olmadı mı? Sevmişsin onunla birlikte kaçmışsınız; adam yolda donsun mu? Kadın sessız duruyor. Sason'da yaşam acımasız; gercekler katıydı. Bız Abdo'vu çardakla köylüye teslım ettık, götürsunler dıye... Gotürmezlerse başlarına be sı benım cızmeme sarıldı. Şoy le ayağımı çeker gıbı oldum. Baktım cızmemi dızkapağıma değın operekten tatlı gözlerle bana bakan adam, otuz yaşlo rında sakallı bırısı... Dur, dedim dur yahu... Ve sordunr Kımdır bu 7 Musayi Sado, dedıler, birkaç ay once sen bunun ka rısını kızlarını salıvermişsin; o gunden berl senin peşinde S* ziyor; sana sığınmak istiyor; buradan geçeceğini anlamış; bu koydeki yemeği o duzenledi. Musayi Sado'yu sevdım; Me lefan'a getırdım elme bır belqe verdım; serbest dolaşmasını sağladm. Musayi Sado kısa surede askerle anlaştı. Catışmalarda yaralımızı taşır, şehıdımızı ge tırır, tufeHerın asıler elıne 9eC mesını engeller Erlerle Sado cancığer. Bakarsın bır gun as kerın arasından bır gurultu ko par. Sorarsın Nedir? Musayi Sado gelmış. # KÖYLÜLERDEN BİRİ BENİM ÇİZMELERİME SARILDI. ÖPMEYE BAŞLADI. OTÜZ YAŞLARINDA SAKALLI BİRİSİ. «KİMDİR BU?» DİYE SORDUM. «MUSAYİ SADO» DEDİLER. «SEN BİRKAÇ AY ÖNCE BUNUN KARISINI, KIZLARINI SALIVER. MİŞSİN O GÜNDEN BERİ SENİN PEŞİNDEN GEZİYOR, SANA SIĞINMAK İSTİYOR.» Fransızlarla üişki kurmuş, ye ni silahlar almış; şimdl «ası bolgeye geçmek için yöremizde bulunuyor. Yanında 1213 klşl varmış. Taburu s« nin emrine veriyorum. Bu adcımı yakalarsak işin sonunu getirrniş oluruz, çunku dağda Istihbarot aldım ki adımın Mustafa cHduğunu blldiğlm ka dar inonıyorum. Abdurrahman Ali «cenuba» gitmiş; orada kl diranma bu adamda odaklafiyor. Ben dmlıyorum. Oralarda Sunye'ye gecmek «cenuba geçmek» deyımıyle vurgulanır dı Demek kı Abdurrahman Alı'nip ılışkılerıyle Fransızların bolgeye donuk calışmalan bır yerde butunleşıyor Gozle rıtnın onune Fransız subayı Al fons'la locıvert solh arabası geldı. YAR1N: Unutulan silah... 4Ortadogu bolgesine ılışkin konularda uzman dergı olarak bilınen Londra kaynaklı 8 Days adlı haftalık dergının 20 Şubat tarıhli sayısmda İran Devrimı'mn 3. yıldonümü torenlenne ılışkin Tım Mc Gırk imzalı bır yazıda yer alan şu satırları ızleyelım: «İran'ın mollaları Şah doneminde çok zengin olanların mekânı olan Tahran'ın eski Hiiton Oteli"ne girerlerken çok sıkıntılı görünüyorlardı. Tahran'ın kara cıibbeli yonetîfileri adt Biıyıık tstiklâl Oteli olarak değiştirilen nilton'da tslftm Devrinii'nîn suikast, idam ve mali yıkımla dolu bjr uç yılını kutlaınak için toplanmışlardı. Kutlama törenlerini duzenleyenler önce otel hizmetkârlarınm boyunlarından kravatlarını çı karıp, daha devrinaci bir cörüntu saglayan Filistinlilerin kefyelerini dolamalarını îstediler. Ama asıl can sıkıcı olay şölen masasında meydana geldi. Aralannda Başbakan Mir Hüseyin MusaTİ, Dışişleri Bakanı Velayeti ve bir ayafcı çukurdaki Hnmeyni'nin yerini alacak adam gozüyle bakılan Ayetullah Monta^eri'nin de bulundugu 400 konuğa taruk ikram edîliyordn. Daha geçenlerde Tahran htiku metinin başdüşmam tsrail'le tavuk ve yumnrta alımı için 320 bin dolarlık bir anlaşma yaptığına ilişkin söylentiler dolastifrı için, sıkmtıh mollalar tavugu mutfa&a geri jrönderdiler. Bunun ye rinp kuzu kebabı gönderildi.» tŞtN GERCEĞt Yazıda sözü edilen 400 konuktan birisıydim ve yarada sozü edilen otelde kutlama törenleri boyunca ıkı hafta kaldım. Bir kez bile garson ların boynunda Pilistin kpfyeleri dolanmış oldugunu görmedim. Bir kez bile konuklar onuruna şolen venlmedi. Dışişleri Bakanı Velayeti bir kez bıle otele gelmedi. Ayetullah Montazeri bır kez bıle değıl otele Tahran'a gelmedi. Kum'da oturmaya devam etti. Başbakan Musavi ise bir kez otele geldi ve sadece konuşma yapmak için. Konuştu ve gitti. Aynca. üç öğün yemek verilen otelde hemen her gun tavuk servisı yapıldı. Dahası Tahran'da ve soz konusu otelde Tım Mc Girk adlı 8 Days muhabiri yoktu. (Bu Tım Mc Girk aynı dergide sık sık Türkiye hakkında da yazılar yayınlıyor.) PROPAGANDA KOMPLOSU îran'a ne zaman gitmeye kalksak. dostlar ar dımızdan htizünlü hüzunlü bakarlar. Aman kendine dikkat et.. Hayrola? Yahu. ülkede kan govdeyi gotürüyor. Nereden bıliyorsunuz? HergünAşura. Kerbelâ • • • • • •• • • • • • •• V • * • • • • • • • • • • • ••••<• • * • • • * • • • • • • • • * • »V Gizli görev Yenı Bucak Muduru Mehmet Akdağ bugun dedı kı. Baklava yıyelım, bızım hanım baklava yapmış. Mevsım ılkyaz. Dışarda oturuyoıuz. Bcklava yeıken baklavayla rakı ıcnıeye de başladık. Oğleyın rakı ıçılır mı'.. dıye bıraz dırendık once, ama, bahar oylesıne guzel kı dayanamadık Bız bu du.umdayken ıkı atlı landarma geldı Atlar da jandarmalar da sırılsıklam su taşkınlannı gecerek gelmışler, grup komutanından bır mektup getırmışler Grup Komutanı dıyor kı: Madanoğlu! Kalkıp Hazo' ya geleceksın. (Hazo Grup Merkezı) Am a benım emrımle değıl, kendılığınden gelmış olacaksın Ben senı gorduğum zaman «Nıcm ızm almadan buraya geldın, Boluğu yalnız bıraktın» dıye çıkışıp surat edecegim ve eve gideceğim.. Sen arkamdan geleceksin, ko nuşacaklarım var. Mustafa Uludağ'ın emnnl alınca Hazo'ya gıttım. Arkadaşlarla konuşuyoruz. Komutan gordu suratını astı: Neden bana sormadan geldin?.. Sonra cekıp gıttı Bıraz sonra ben Grup Komutanının evıne gıttım, baktım kı benı beklıyor. Soze başladı: Bak oğlum, dedl, oyle bir AZADI MEYDANINDA YUZBİNLER Tahran'da günluk yaşam sokin geçiyor ama durgun değil. Devrim'in yıldönümünu kutlamaksoz konusu olunco yaklaşık 1 mllyon kısl coşkun bir tezahuratla başkentin unlu Azadi (Ozgurluk) Meydanını dolduruverdi. En İernasyonalist,, duyguların denek taşı: Cuma namazları Gazetelerden okuyo ruz. Iran'dan ne zaman donsek. gîderken kaygı duyanlar, bu kez anlattıklanmızdan kuşku duyarlar. îran'da durum nasıl? Çok karışık değil mı? Yoo. gayet normal. Hadı canım sende. Yahu kan govdeyi götürüyor. Nereden" çıkanyorsunuz bunu? Gazetelerde okuyoruz. Bizzat içinde bulunduğumuz bir ortamı gercek lerle en ufak bır ılışkısı olmadan aktaran 8 Days türu Batılı gazetecilık an layışı. İran'da en çok tep ki duyulan, şımşekleri u7erme en çok çeken tutum. Cumhurbaşkanı Ha meneı, konuklara yaptıgı bır konuşmada îran'a yonelık komplolardan soz ederken. «Karşıla<ftıgımız en bııyük kotnplo, ne askeri alanda, ne de gıırenlik alanında. İran'a kaı^ı girîşilen en buyuk konıplo, uluslararası haber tekellerinin komplosıı. Propaganda komplosu» dedı. Bu sozlerıyle herhalde Iran'm ıc durumuna ıhş kın olarak dunya basınında yaratılan havayı da ıma ediyordu. Dış dun yadaki yaygın izlenimın aksine îran"da günlük ya şam herhangi bir başka ülkedeki gıbi. Olağan ve sakin. Însanlar işlerı güçlerine, işleri bitince evlerine gidiyor. Sokaklarda ne kontrol noktala rı, ne sokağa çıkma yasağı. Trafik polisleruıden başka bır güvenlik gücü de görülmüyor. İran'ı son gördüğumfiz hazıran temmuz 1981'e oranla gözle farkedilebilir tek fark, başbrtüsü ta kan kadm oramnın çok yükselmış olması. Artık büyük otellerin kapılarınd,a bile, «tslâmi başör tüsıi kurahna uyalması rica olunur» yazısı dikkati çekiyor. Sokakta boyle bir kurala uyma m runluluğu yok. Bu kurala uymama halmde bir yap tırım da yok. Ancak, top lum yagammın yazılı olraayan hükümleri. her yerde olduğu gibl çok güçlü olmalı ki, başı açık kadmlara orada bu rada, tek tük rastlana biliyor. Peki İran'da hiç suikast. hiç sabota], hıç patlama olmuyor mu? Muhalefet hiç yok mu? Bütün bunlar oluyor elbette. Muhalefet de var. Ancak, hiçbiri iktidarı uzaktan bıle olsa tehdıt edecek ölçüde ve güçte gozükmüyor. Ayrıca, savaş halinde olan, topraklarının bir bölümü iggal altında bulunan bir ülkenın liderlenne karşı her ne gerekçeyle olursa olsun suikastler pek hoş karşılanmıyor. Sabotaj eylemleri ise. rejimi sarsmak bir yana. sabotajların esas hedefi olmayan insanlara da za rar verdiği, ölümleri ya da yaralanmalarıyla sonuçlandığı için tepki çek miş durumda. Silahh mu halefet bu bakımdan iktidar değiştirecek çapt? güçlü görünınüyor. Yasal muhalefet ise, Sovyet yanlısı Komünist Partisı Tudeh'den. Halk Fedayılen'nın bir bolumünden, anti Sovyet ama Marksıst Lemnist Tufan gıbı orgütlerden oluşuyor. Bunlar yayınlarım serbestçe satabılıyorlar. Faalıyet gosterebiliyorlar. Ne var kı, çok zayıf ve etkisizler. Parlamentodaki muhalefet ya nı îran Özgürlük Hareketi adlı orgutün mensupları (Bazargan, Yazdi gıbıleri) de cansız, hareketsız. 46 POUTİKA \/C /STCCÎ Vt OlfcbL KEMAU Mehmedı Baklavanm Fazlası dayı almak başkadır, ona sahiplik etmek başkadır. Doğada dengeli beslenmede yırtıcı hayvanları ornek gosterırler. Dıyelım ki aslan, karnı çok acıkmıştır. lik gordüğü canlıya saldjrır, parçalar, yer. Karnını doyurduktan sonra da bir goıgeliğe çekilır, uykuya varır. Hıç bır yırtıcı hayvan, karnını iyıce doyurduktan sonra başkasına fiyaka olsun diye saldırmaz. Yanından, ıştah kabartan sulün, karaca, ceylan geçse bıle... Bu bır doğa yasasıdır. Hukuk yasaları da doğa yasalarına benzer. Yasalara egemen olanlar, yasa yapma gücünde bulunanlar, bunu keyfl olarak kullanamazlar. «Ben guçlüyüm, kullanmm» dedıler mi, yasaların etkinliği de yavaş yavaş yiter. BLr de bakarsınız ki oğucü ve eğıticı olan yasalar, geri teper, ezerken ezilır, çızerken çizilir. Sadece doğada, hukukda değil dil de de aşırılık vardır. Her şeyin öztürkçesini kullanacağım dedinız mi, siz 1leri gidersiniz ama, toplum yetişemez, geride kalır. Dili ağır ağır sadeleştireceksiniz. Acele etmeye gelmez. Bizim Dıl Kurumu biraz acelecelik etti, az daha başma bir şeyler gelıyordu. Dil de acelecilik olmaz mı, olur. Ama ardmızda Atatürk gibi büyük bır güç bulunursa!.. Hekimlikte bazı kurallar vardır: însanlar sadece «Sui istimal»den hasta olmazlar, «Hüsnu istimal»den ötürü de hastalananlar vardır. Bazı zengin çocukları bakımsızhktan ötürü değil, çok bakımlı olduklan için hastalanırlar. «Bizim o&lana ne oldu?» «Suç sende fazla yedirınişsin!» Baklava yemede çuna değdt. buna' değmedi olmaz, her şeyi tadında bırakmalı... Meret yapıcısma değil, yiylcisine de dokunur. asreddîn Hoca, baklava tepsisinia başma çöreklenmiş, «Şuna defdı, buna dpğmedi... Şuna degdi, buna dcğmedi..» diye ıştahla yericen, bir d<; bakmıs ki, kendisi baklavayı değil, Dak lava kendisini tüketecek... «Bu iş burada biter...» demlş, toplam çızgisıni çekmiş... Çağdaş beslenme sisteminde sadece baklava yiyerek pehllvanlar guçlenmezler. Her besinden biraz ve aengeli yemek gerekir. Nitekim, hep proteine yüklenenler bir de bakarlar kl, eskilerin nikriz dedikleri gut olmuşlar. dır. Akdeniz ve Ege kıyılannda greyfurta kız memesi de derler. Elınizin aya sı içine sıkıştırıp sıkmaya başladmız mı, yumuşar, sulanır. Ama çok sıkarsanız, greyfurt bir yandan yumuşarken parmaklarmızda da bir dermansızlık başgösterlr. Diyeceğim odur ki, her şeyl kıvamında ve kararında bırakmak gerekir. Çok mıncıkladınız mı, yaptığımz Işın en azından tadı kaçar. Bunaan ötürü değil mıdir ki, dilimizde, «Bir şeyln ta dım kaçırma..» dıye bır deyim vardır ve sırasma gore çok geçerlidir. Mevsimler içinde bahar en güzelidir. Fakat mart her zaman teKin değildir. Bakarsınız kl bir gün ortalık günlük güneşliktir. Ertesi gün bir yağ mur, bir kar, baharın tadı kaçar. Eskiler. boşuna, «Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktınr» dememişler.... Atatürk için durduk yerde büytlk adam demezler. neden? Çünkü Yunan'ı denize dokttikten sonra. «Şu suların üs tünden athyarak adaları da alayım..» dıye bir hevese kapılmamıştır. tsmet Paşa'yı hep kmarlar. Nıye? İkmcı Dun ya Savaşı bitiminde îtalyanlar adaları bırakıp gîderken, teker teker onları niye geri almadı diye... îsmet Paşa biUrdl ki, aavag ganimetl olarak bir a Ni I Butün bunlara karşılık, îran karışık değil ama çok hareketli bır ülke. Günlük yaşam sakin ama durgun değil. Örneğm Devnmin 3. yıldonümü nedeniyle Azadi (Özgürlük) Meydanı'nda yapılacak askerı geçıt töreni nedeniyle sürekli tezahürat yapan 1 milyona yakın insanm alanı dolduruverdiğine tanık olabilıyorsunuz. Üstelik bu in sanlar Tahra'nın Mahrabat Havaalanının hemen yanıbaşındaki bu alana gelebilmek için kilometre lerle yol yürüyorlar. Tabii evlerine dönebilmek için de. Bu 1 milyona yaym insanm yarısından çoğu kadın. Üstelik kadmlartn önemli bir bölümü kucaklarında daha bir yaşını bile doldurmamış çocuklanyla geliyorlar. Bu, îran'ın Devrim günlerinden kalma bir geleneği, SOKAKLAR NE ZAMAN HABEKETLENtTOR? Toplumdaki coştunun bır baska olçusu de her kentte tek bır yerde kılınan cuma namazları. Tahran dakı Univeısıtenın futbol sahasında kıhnıyor. Yuzbmlerce kışi futbol sahasına sığmadıgı ıçm univeı&ıte kampusuna tisıyor. Bır kısmı Ünıversıte'mn onünden geçen ve küometreler boyu gıttıkten sonra Azadi Meydanfna ve havaalanı na baglanan Inkılâb (,Devrim) Caddesı'ne Amaç salt, namaz kılmak değıl. Cuma namazı ımamının (Tahran"mki Cumuhurbaşkam Hameneı Şimdüık bır kolunu kullanamadıgı ıçm bu go revı geçıcı olarak Mechs Başkanı Raft.ancani yürutuyor) hattamn siyası yorumu nıtelığındeki hutbesını dınlemek. Hutbe, sık sık. onbınlerce han çereden çıkan «Merg Ber Amrika, Merg Ber İsrail» gıbı sloganlarla kesilıyor. Namazın bitiminde İse, herkesa eüerinl yanındakllerle kenetleyerek, emperyalizme karşı bir mücadele andı niteliğindeki «Birlik Duası»nı oku yor. Bu noktada toplumsal coşku donıguna çhkıyor.. BtE CLTVIA NAMAZINDA Tahran'da bir cuma namazındayız. Namazm ardından onbinlerce kışı, biz çeşitli ülkelerden gelen 400 kadar konuğun üzerlne atüıyor. Yaşlı, genç, kadm, çocuk herkes. Devrim Muhafızları ve guvenlık guçleri kordon yaparak yürüyebümemizı saglamasa 200 metre otede Inkılâb Caddesı'ndeki otobüslerimize kavuşamayacağız Kor don yapan Devrim Muhafızlarının üzerinden salkım salkım insanlar sarkıyor. Çeşitli Islam ülkelermden gelen konuklan öpebilmek, sarılabilmek, ellerini sıkabilmek ya da hiç degilse dokunabilmek için. Ve sürekli bir uğultu: «Beraderanı Mebmanan, Hoşânıedi Be tran» ya da «Mehmananı Müselmaıı. Hoşâmedi Be tran..» Yanl Konuk Kardeşler ya da Müslüman Konuklar; Îran'a hoşgeldiniz. Bu sloganı ezberledtk artık. Varamln kentinde bir toplantıdan çıkarken, bir gece vakti neredeyse küçük kentin büyük nüfusu aynı sloganla, otobüslere varabtlmek için gereken bir dakıkalık yolu bize on dakikada aldırmıştı.. Aynı sloganla Tahran Kapalıçarşısı (ün lü Bazar) yer yerinden oy namış. ahşveriş yapamamıştık. Bbylesine coşkun bir ruh sırf Islam'm smır ve ulusal ayrım tanımamasıyla açıklanabilir ml? Afganistan smırı yakmlanna, bizim tarih bitaplarmda, şiirlerde geçen Horasan illerine, Horasan'ın merkezi Meşhed'e uzanalım ve buna bir açıklama arayahm.. YARIN: İran'ın dış dünyaya bakışı... SATILIK KANSER İLACI Caryolysme ampul Tel.: 17 9160/307 Ankara ÇAĞDAŞ YAYINLARI SATILIK Encylopedıa Amencana Temız, son bask). 32 ult peşın 70 000 TL. Tel.: 17»l60/307 Ankara OKTAY AKBAL CIKTI PROF. DR. NAZIF KUYUCUKLU'NUN YENİ YAPITI: Dünyaya Acılmak "" I Iktısadi Olaylar Tarihi EDERÎ 300 LITıA İSTANBUL tlNIVERSIIESI S1YASAL FAK. YAYINI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle