27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 MART 1982 LTÖR YAŞAM Cumhuriyet 5 itap tanıtımı yayın hayatının en önemli parçalanndan bırıdır Her aianda oldugu gıbı burada da Batı ıle Turkive dekı uvsrulamalar arasmda onemlı farklar goruvoru? Kıtap tanıtma tşı Bstı'da gprçektpn kurumsal boyuHara emmi'îtır En basta yalnı? bunu vaparak sekıldp U7manipşmıs vavın oraanlan vardır Ingıltere'de Tımes Lıterarv Sunnlenıpnt Amerika da VPW York Revıew of Bonki akla golen ilk ornpkler Çok genîş f savıda okura hitap oden bu dergıler dps er'»pdırmp|p.rind'? orta bir vol tuttururlar Ancak kendi ideoloıik göruşlenni basrnazhkJa uvgnlamaz. sağlannda ve soHarrnrfa ver alan yenı eserleri nesnel bır biçimde tanıtırlar Dsrtrinin ve vazarlarınin tutumunu tanıvan okur, sozgehşi yeni bîr sol kitabın tanıtilmasında kullanılan dili kendi anlayışına göre deşifre ederek o kitabı alip okumasının kendisı için yararh olup olmavacağma karar verir. verebilir Batı toplumlannın çok yükspk derecelere ulaşan *tor>lumsal farfeh/aşmc»sının bir sonucu olarak bu gibi verleşık yavm orsranlan dısında daba bircok yayın, kitap tarutma işini surdurür Bımlann arasmda felsefe. antropololi, mimarlık gibi özel alanlarda calişan çesitli dergiler. kendi alanlannda y^yımlanmıs kıfaolarının tanıtılmasma geniş ver avınrlar Burada. dergilerin izledikleri politikaya göre, tanıfmadaki değer ölçutleri de de£işebılir. Ama aynı ne«ınelhk kavgısı, toplumun kultür hayatının bütunune sîndığl ölçüde, burada da vardır. K ınsanıar ve sanaî murat belge Kurumlaşamayan tanıtım Turkiye'de kitap tanıtımı bu bovutlara ve bu ciddiyete erişmivor cunku kıtap denprı nesnenın ortava çıkıs ve varoluş kosullan bu boyııtlarda değil Tımes Literary Supplement sribi bır derj?ive bizde tekabül <?den Hergi onunla karşıla.ştınlamaz; ne senısügi. ne kadrosu ne de yazılannırı mtelıği bakımından Şuphpsı? bu bizdeki çabayı suçlarnak içın sovlpnmiyor avnı şekilde U Bankasını da Barclav'i Bank"\p karşılastıramazsınız Turkiye'de yavımlanan Ceşitlı dprgiler de kitap tanıtma işlemîni gereğince yerıne getiremiyorlar Bunun bövle olmasmda sorumlu. vetkili birevlerin «veterliiiklpri* sorununu aşan nesnel ve vapısal npdenler var. Nicelık sorunu da, nitelik sorunu da ayn ayrı önemli Turkiye'de yayımianan kitap sayısı î!e herhansrî bir Batı ulkesındekı vavın hacmini karşılaştıramazsınız Bîzdekı azhk. kitabın tanmmasında kişisel ilişkılere onemli bir pav bırakır Batı'da ıse bu artık mümkün dpğildır Olavın tumu anonımleşmiş ve kurumlaşmıştır. Şüphesiz kî orada da behrlı bır tanıtıcı yavım surekli izleyenler. kendi deKerlpndirmelprıne daha yakm bulduklan tanıtıcılan 7amanla seçerler Ama bu. kurumlaşma içinde bır birevselliffin seçilmesidir. Turkiye'de ise. herhangî bır yavın oreanında çıkan bir yazı kadar, «ej dost tavsiyesU de bejirlpyicı olabihr. Altrnışlann sonlannda, hatırlanm. yayımlanan bir kitabın satılması için en ıvi garanti. Çetin Altan veya îlhan Splçuk'un gunlük fıkralannda bu kitaptan söz etmeieriydi. Pu olmasa da. yayımcılar kıtap ilânı verirken. bu iki yazann sutunlannın altına koydurmak isterlerdi ilânlannı Üstelık orada ilânı çıkan bır kitap. tanıtmacı olarak bilinen bır Insınm olumlu değerlendîrmesinden daha fazla sattırıı i' kitabı. Butün bunlar. kişiselliğin kurumsallıktan önce Kitap Tanıtma Kurumu gelmesmın kanıtlan. Bu durum şımdı a/ cok deftışmiş olabılir, ama degişmesinın nedenleri olayın temeline inmedi henüz Bir başka söyleyişle, Turkiye'de insanların kıtap almak ü?ere fikrini oğrenmek için başvurduklan otorıte, bu aşamada kitap tajııtma kurumunun çıkardıgı bır otorıte değil. Öte yandan başka bır aianda kendım otorıte olarak kabul ett.irmiş bır kişînın 'tavsıyesi* bu aianda da geçerli olabiliyor Bu da akla ba^ka bir soru getiriyor: Ne tur bir otorite. Turkiye'de okurlann alacaklan kitapları seçmesinde belirleyici oluyor'' Verdifimiz ornekte adı geçen yazarlar. toplumsal politik bir otoriteyi temsil ediyorlardı. Altmışlann sonlanndan bu yana. bu eğilim çok fazla de^işmedi Politik tercihleri sağa veya sola dönük olan kesimler. benzeri politik otoritelere kulak verivor Bu da. geçtığimiz donem boyunça okuma eyleminin. politik ve toplumsal bir harpket ve mucadelenin parçası olarak sürdurüldugunun kanı ma» kurumuna ihtlyaç duymuyor; bilinen bir yayınevinin amblemi, belll türden bir kitap adı. belli bir kapak duzeni. gereken rekJam işlevini kendi başlanna yerine getirebiliyorlar. Bunlar, resmi bir duzeyde hemen hiç «tamtılmadıklart' halde en çok satan kitaplar zaten. Batı'da çıkan kitap nicehği bireysel seçme işini her duzeyde guçleştirir. Yemek kitabı almak isteyen do, Güney Doğu Asya sorunlarını incelemek isteyen de. buyük bir bollukla karşı karşıyadır. Ikinci türden konularda, örneğin Asya veya Latin Amerika konusunda, Ingilizce'de bir ayda yirmi otuz kitap yayımlanabîlir. DolayısıyJa uzman bi'e. eleştirici veya tanıtıcıya muhtaçtır. İyi yazılmış bir tanıtma yazısı, aradıgı seyin o kitapta olup olmadığmı gösterir uzmana Böylece de, tanıtıcı organ uzmarun hayatında vazgeçilemez bir yer edinir. Burada, nicelik sorunu yalnız kitaplar düzeyinde dp&il, okuvanlar dÜ7eyinde de Keçerli. Sayıca bf^dekiyle kıyaslanamayacak kadar çok olduklan gibi. her birinin okuduğu kitap sayısı da fazla. Butun bunlar da. alışık olmadiEfimız bir nitelik sorununu gtındeme getiriyor Bu kadar kapitalisrlesmiş bir yayın örgusunde. tutucu ve durüst olabilme şasırtıcılığını gösteren kitap tanıtma yayınlan, okurlan tarafından denetlendikleri için böyle olmak zorundalar Okuru kasıtlı olarak belli yönlere kanalize etmek gibl işlere giristiklerinde, inanıhrlık ve saygıdeğerliklerini kaybederler çünkü Kadri bilmmcmss kîasikter eçtıŞımız iki hafta yı «Kadın sorununa» ayır dığımız ıçın «kadri bilinmemiş klasik» vazarımız Muhıttm beym «Hanım Meselesl»ne yer kalmamıştı. Şrnıdi, «Hanım ve Dans» meselesiyle devam edıyor ve Tcni Adabı Muaşerefı bu halta bitiriyorum. Dans diyince akla edep ve terbiyeye mugayir alamelein nas bir kucaklaşma gclir. Kadın ve erkek blribirine bütiin hızlan ile sanlmışlar dır. Kokulanm, terlerini ve bütün mahrem tathhklarını duvarlar .. Bu bir çiftl, kendi baline ve kendi şebevi havalan içi ne terk ederler. Yeni danslann bir muaşereti olduçıınn söyledlkleri zaman güldöm. (yazarımız burada ki şisplleşmekten kendinı ahkoyamıyor) Yeni danslar bizzat bir muaşeretsizliktir. Yazar, dans denen bu kotüluğun Avrupa gıbı uygar bır yerden doğmasına ıhtımal veremıyor ve olavı araştırdıktan sonra bıından genel olarak zencilerln sorumlu olduğu sonuruna varıyor. Bır oncekı bolumde Hanımlann baloda hıçbır dans onerisini geri çevırmemplerı Rerekti^ıni soylemişken, şımdı bunu aile kızlavına vakıştıramıyor Bu arada. «Bcn kfndi hesabıma muhafa7akâr tleçilinı realistim» dıyerek anlaşılması guç bır karşıtîık yaratıyor Yenı dansların hepsı kötü olmakla bırhkte en kotülerı tango ıle çarlıstondur Tango esld tspanrollardan alınmış ateşin, şen, kaprislerle dolu. çapkmlıklari.» mahmul. göz lnrpmalan olan ajrır danslardan biridir. Bu dans. (Ouba)va geçtiği rarnan bu hattı istiıva semasında alevlendi \ P bir ekispres sürativlp Moksika Korfezinp vavıldı. 6 Tango, Arjantin'e ffittikten sonra eski necabetini kaybetmiş ve sarbos erkeklerle profesyonel ahlâksız kadınlann eğlence vasıtası ol muştur. «Realist» olduğu için. bütun bu uyarılara rağmen dansta ısrar edeceklere birkaç kısa ogtit verivor: Gebe kadımn dans ettnesi doıJru degildir . Dans ederken katlmı tamamen vücuduna yapıştırmak müaşeretsizliktir. Yanak yanağa koymak. saç saça davamak, bası omuza kovmak ayıptır. Sakız çiğnemek, kadımn istemediği figürlerde ısrar etmck kahalıktır. Elinizle kadımn tuttuğımuz yerlerinde ağrı yapmamaga, ağırlık ver memeve çok dikkat ediniz .. Mümkün olduğu kadar taneotlan, Fretti fratta'dan çekininiz. Çarliston asla oynamayımz. Kadını tetlptmemeve ve bizzat terlememeye çalışmız.. Ağtr kokulu şevler yemisseniz gene bir Wx* nımın burnunu rahatsız etmeve hakkımz yoktur. Türklerin yempk alışkanlıklan yazanmıza sevimsiî gelıyor. örneğin agız açık j'emek yenirse ağızda bülbül var gibı sesler çıkarmış. Su ıçerken SPS çıkarmak da çir kiır «Gözünüzfi kapasamz yani başmi7da bir adaın bofculuyor zannedersiniz, bu da insanı sinirlendirir.» Yeni Adabı Muaşeret, kısaltılması özetlenmesi çok 7or bir kitap Yazann. konu sunun önemine ve geçerliliğme duvdugu inancm içtenh»ı. Çagın edebıvatmda da gorulen gonei üslübu kullaTIT!!, onu kpndi alanında bır h^ş vapıt haline getiriyor. Hpr 'satırı bir «kıymet» olan bu kitap avnı zamanda bir Cumhuriyet tarihi olarak da ilginç. Cîddiyet belirtileri Türkive'de buna benzer bir sürecin daha çok basmdayız tlkin. bilîmsel yayın düzevinde olaya baktığımızda. bu tür vavın yapan insanlar gorece çok daha az ve büyük bir çoğunlugu zaten tanınıyor. Admı bılmediğimiz on kişi ılKilendiğimi7 konuda kitap yayımlasa, bir ilk eleme için kitap tanıtıcısına ihtiyaç duyardık Oysa biz. ya zaten a7 kitqp oldueru için olanı almak zorundayız, ya da yazan zaten bir şekılde tanıdığımız için kitabını alıp almamakta. bir aracının yol göstermesine gerek duvmuyoruz Bunun dışında Türkiyeli okurlar. guven ilişkısini aradaki eleştirici veya tanıtmacıdan çok. yaymevinin kendisiyle kurma eğilimin delpr Yani. belli bir kitabın yazannı tanıyıp ona göre karar vermiyorlarsa. yavmevine duydukları güvene göre karar veriyorlar. Bunlann öte<=inde kitsp alma veva almama kararını. kitabın içerigine gerçekten eleştirel bir vaklasımla veren okur sayısı da hâlâ a? Orneğin çevirilerde. çevirinin doğruluefu saranti altına alınmıvor. okur da bu duruma alışık. Bir 7amanlar bazı yayınevleri ga7etelere verdîkleri kitap üânlannda. 'lüks ofset baskı, beş renhli krome hapak gibisinden şevler yazarlardi; ama kitabın içerigi konusunda herhangî bir söz söylemezlerdi. Bu da, çogu zaman kitabı neyın sattırdığınm biraz buruk bir kanıtı. Bütun bu koşullarda, kitap tanıtmacıhgı da söreküliğe kavuşamtyor. Kavuşabilmesi için. birtakım dergilerin veya gazetelerin yalnız bu isî yapan yetpnekli kişiler bulmalan ve onlara doyurucu bir ücret venneleri gerekîr. Bu sağlanamaymca. kitap tanıtma yazısı. zaten edebivat vg bilimle uğraşan kişilerin, zaten okuduklan kitaplar hakkında. ken dılerini biraz sıkıp iki üç satır bir şey karalamalanna baglı kalıyor. Kitap tanıtımı, son dönemde Cumhuriyet'te ciddî bir şekilde yapılmaya başlandı Umanz gelişerek sürer. Neye göre alıyorlar? Bu söylenen bütun kitaplar için geçerli değıl elbette. özelhkle 'edebiyatta başka ölçuler var. Yerli yazarlar sözkonusu olduğunda, okur zaten tanıdıgı ve sevdiği yazarlan. arada bir yargıcıya gerek duvmaksızın izliyor. Önemli yabancı yazarlar için de aşağı yukan boyle. *Best seller* turünden yabancı edebiyatın çevirisi de 'kitap tanıt lllîan Usmanbaş'm yapıtları ve sanatsal kişiliği "Sekiz Sütuna Manşet^ ya da "Yanlıs Ünsal OSKAY Düsler... mi7 dünya ile bu dünyadaki «kbtülükleri» birbirinden ayn göstererek hem yaşadıSımız kotülüklerdpn söz eder gorünerek iltîimizi cek mrvı. vakmlık duyrnamreı saslamavı amaçlıvor: hpm de. beylik Yeşılçam film'erınde bile kullanılmış bu «ham» kurnazlıgı ıle. kendisini de. bizlert de «yaşadıarımız dünyanın» içinda tutmavı .. Bu ilkel tutuculueunun üst yüzeyinde. varolan dünyanın resmen olmasa bıle flilen bir süredır «normalize etmeye» başladı*ı cmsellik. kadm / erkek ihşkıleri vb. gibi konu lardakı so7de moderni7mi ile hem bi7e biraz olsun «nefes aldırmıs» görünüyor, hem de iştn aslmda, bngünün toplumsal hayatı yüzünden «kanayan birçok yaramızı» için için «okşayarak» bızi bu acılarımıza ahştırmayı üstlenlyor. Oysa «havatm lyileştirlN mesinin güçlestiği. terkinin ise olanaksız olduğu bir dünyada insanm tek umut kaynağı düşleridir» dıyor Hollandalı kültür tarihçisl .Tohan Huizinga. Alman ktil tür felsefecisi Walter Ben,1amin ise. «hayatm yerine, onun estetize edilmiş taklidinln konulduğu* 193O'la< nn dünyasında bile. «insanın içindeki özgürleşlm bek lentisinin. eğer, Insanın 1cindeki düşleri ve düş görme yeteneği sürdürülebilirse. hicbir 7aman bütünüvle yok edilemeyeceğini!> söylüyor ölümündpn önceki son «ilkbaharda.» Sekiz Sütuna Manşet dizisinin «düşçülük zenaatmdan» gelen birmin yazdığı senarvova davanan bir dizi olması IKP .günümüzde. val nız bİ7İPrin dpfeil. «şairlerin» de tphlikplerle karşı karşıya buiunduğunu düşUndürüvor Saır. loncasının görenegini hiç bir şeye değişmemelı: «biryerlerde açan karanfillerîn kokusunn» duymalı, duyurmah blze... eniş adımlarla. elinl kolunu sallayarak yürüyen: durmadan .sigara ıçip durrvanını yakmındaki erkeklerin Piliz Ali LASLO yüzüne savuran, ağızlıklı tiryakî> tawa saçh. înce dudak'ı. kalçasız. küçük götstanbui Devlet Senfoni Orkestrası ve TürkAlman Külğüslü, yüzeysel bir çokbiltur Enstıtüstı, 11 mart 1982 mîşlik edasıyla herkese teperşembe gunu, AKM Konser peden bakan: toplumsal Salonunda «Ilhan Lsmanbaş, kimliği gibi cinsel kimlifti Yapıtları ve Sanatsal Kisiliği» de bulanık: eros'tan yokkonulu bır program düzenlesunlaşmış marazî bir cmmışlerdi sellıkle yüJdü, «erkekleşmeAçılış konuşmasını Mukerrem yp beş dakikası kalmış» aBerk j'aptı. Usmanbaş'ı eskiden rafta bir kadm! berı tanıdığım, ilk zamanUr Ortaçağın sonlarmdaki, bestelerınden bır şev anlamadıdünyasma imânını vitirmegım ama artık onun büyük bır ye başlamış şövalyeler gibl, besteci olduğunu kabul ettığinı kendini unutmak istercesibelırten bir konuşmaydı bu. TürkAlman Kültür Enstittisü ne. «Tek Kişiiik Haçli SefeBaşkanı Eckart Plinke, bir Barinde!». Hergün dünyanın tılı gozüyle, ıleri duzeyde Batılı biriki küçük değîşiklikle anlamda eser yaratan bu Türk arınıp yeniden kuruluverebestecisi karşısında aklına geceği sanısı içinde. «dnmanı len, aklmı kurcalavan sorulan östünde tüten cinayetlerin» dilB getirdi. Sorular, cevaplannı Ilhan Usmanbaş'm konuş ARTIK BUYÜK «îlhan Vth çağnsına uyarak kentin manbaş yaptıtlan ve sanat günışığındaki acımasız hamasmda buldular teker teker. Ilhan üsmanbaş bir «Çöl 'Bit sal kisiliği» konulu AKM' yatının uzantısı olduğunu yeraltı Irisi» ya da daha doğru bir de de düzenlenen programda açı hiç anlayamadığı yişle, Anadolu'nun yetişürdigl lış konuşmasını yapan Müker dünyasmdaki kötüleri kobır «Bozkır Bitkisi» olduğunun rera Berk, bestesinden ilk za valamakta: kendisinin de, bilincinde. Kendi yeüşmesinde, manlar birşey anlamadığını a çıktığı bütün sözde sertibüyük hir herhangi bir zorlama olmaksı ma artık onunkabul etti. bes venlere rağmen en geçerli zm bazı raslantılann önemli dö teci oldufıınu toplumsal kurumlardan binemeçleri aşmasına yardımcı lacak yönJerini mutlaka bu riyle bağlı olduğu dünyayı olduğuna insnıyor. eskimlş yörüngesinde tutlur. Hayatmı ve sanatsal kişiligitlhan Üsmanbaş Galatasaray mak için, yüzeydekl «monin gelişimini büvuk bir alçak Lisesinf bftirdikten sonra bir dernHpine» rağmen gerçek gönüllülükle «Raslamsal» olay yıl îstanbul Beledive Konser te, ahlâki bir «clhad» sürlara bağhyor İlhan Üsmanbaş. vatuvan ve Ist. Edebıyat Fa dürmekte «kötüleri» ve örnekler de verıyor. Galata kiiltesine devam edivor. Pakat «bizleri» kendisinin «avlasaray Lisesıne gitmeseydım, vi mtizık ağır bâsınca Ankara Dev rı» kılarak... yolonsel ustası ve hocası Sezal let Konsenratuvannın BesteciErkeklere hiç yüz vermeAsal'ı tanıyamazdım. Sezai A lik Bölümüne girmeye karar sal'ı tanımasaydım Viyolonsel veriyor, 1948 yılmda AX>.K. île mektedir. «baba» komiserçalmayı ögrenemezdim. Günler rı Dönem Mezunu olan Üsman le, ya da gazetesindeki genç den bir giin Haşet Kitabevın baş, öğrenimmi Avrupa'da de erkek meslekdaşları ile kode Leibowitz'in Schoenberg et vam ettirmedıği halde. Avrupa' nuşurken... «Baba» komison ecole kitabma raslamasay da ve dUnyada olup bitenleri, serin yüzüne. «Kes, baba! dım 12 ton teorisinden haberim sanki özel anteniyle srtlnü günli ÇalışacaRim.» deyip telefobelkl daha bır süre olmaya ne izlemiş gibı gelisen iki bes nu «çatî» diye kapatmakta: tecimizden biri. öteki de Us «Amerikaiarda oknmuş» ve caktı srtbt. Bu «Raslamsal»h&ın üsman manbaş'm yakm dostu Bülent dönüşte eczacılıktan ilaç baş'm sanatçı olarak tuttuğu Arel'dır sanayii fabrikatörlüğüne yola yön verdikleri gerçeği yani Üsmanbaş besteci olarak ç« yükselmiş. «orta yaşlı. dün sıra, bestecının bütim benligıy şît/ı etkilennıe dönemlerınden yasinı kurmuş, basarılı erle tetikte, atmosferde dolaşan geçmiş. Kendi değerlendirmesi kek» va da «ideal koca», elektrik akımlarını bıle kapma ne gore ilk esen olan Piano durumuna gelmiş işadamva hazır bir bevm yapısma sa içın 6 Pre'lude; Faure, Ravel, larını kendisine râmetmekhip olduğu da bır başka gerçek Stravinsla eüdlerınde. Küçük tedir. Modernleşme süreci gibi geliyor bana. Gece Müzigi NeoKlasik. 1947'karşısında «şaşırmış», İyi «Ben büyük dehâyim ama de yazdığı Yaylı Dordülünde kalpli ihtiyarlar olan «halkimse yeterince degerimi MI. Hındemith ve Bartok etkileny ka yakm, küçük gririşimci ıtılyor^» benzeri saplantılan ve le Türk Halk Müzigi öğeleri alınganlıkları hiç vok Usman var. Bartok, etkisini 1. Senfo eczacıya»: ya da. Tenl Bfrbaş'm. AlçakgönullU, daıma ni ve Klarinetli Beşilde sürdü lik'ln, artık, hatıralarıyla ıvimser, uygar, yumuşak bır in rüyor. Bır yandan 195O'de ta yaşayan çocuklaşmış patro nıştıgı 12 ton etkisi, bir yan nuna karşı tse «hafiften san işte. dan Kemal Ilerici'yle Türk MüMüzik yanında plastik aanat zıği Makam ve Aımonilemesi nezih» bir «Doğn Batı sen lar, edebivat, tarih. teknik k o çalışmaları 1951 ve 1952'de ya tezlni» hatırlatırcasına. ken dl «telâkkisi lcabı» saygılınular, DoğuBatı kulttirleri. « rattıklarını etkiliyor. dır. rtka'nın tamtamı, Cin Operaaracılığıvla sı, ne aklınıza gelirse, her ko 4 1952'de UNESCO Amerika'ya ay Karşısında hiç bıkmadan nuda îlhan Usmanbas tarafın gıden için ilk kez tarıhten başbesteci, bu dan aydınlatılacagınızdan kuş layarak dünyaya iyice açılıyor. elblse giylp çıkararak poz verdiğl orta yaşlı, fotoğrafkumız olmasm. Ödüller birbırini kovalıyor: çüık meraklısı hoşlandığı özUmsedıği bu bilgi dağan1955'de Promm Müzik ödünı yine de «ihtiyatla» taşır Üs lü. 1957'de Rockefeller bursu, kadm ve kadm giylmi biçlmanbaş, yeni fikirlere onun ka 1958'de Koussevıtzky Ödülü, minden Avrupa görmüş oldar açımız var mıdır acaba? 1966'da Polonya'da Wıenni duğu besbelli zengin erDili öğrencflermin diltnden du awsky Komyozisyon Yanşması kek blr yana. nedense. darudur çogu kpz. Her konuya, Binnci ödülü. ha çok kadınlarla birlikteh?r soruna iki zıt açıdan va da Üsmanbaş hayatının somut dir! tlaç karaborsacılarmı oek çok degişik açıdan vaklaş deneyımlerine dayanarak şu kovaladığı dızide. bir yahma ve bakma alışkanlıgı var sonuca vanyor: «Günümüzde nm özel plajındakl sahnede dır. Kimi kez bu denh «nesnel» sanatçı dünyamn her bır kö karşısmdaki kadınla konuolması, dostlannı deli edebilir, şesinden kopup gelen rüzgâr şurken, serlnletici bir şeyler ille de yan tutsun isteriz bf>l ların etkisinde. Bestecivim di içtiğl bardağı elinden bırak ki. Ama o, «sükunetinı» hiç yen ve kutagı kapalı olmayan tıgmda, yeni yetme blr bıçbnzmadan hafif Erülümseverels herkes bu rüzgârlann ugultu G YEŞfLÇAM'IN HAM KURNAZL1ĞI Sekiz Sütuna Manşet. dizisi yaşadığımız dünyanın içinde hep karşılaştıgımı/ olaylarla dolu. Ama yaşadığımız dünya ile bu dünyadaki kötülükleri birbirinden ayn göstererek hem yaşadığımız kötülüklerden söz eder görünerek ilgimi/J çekmeyi, yakınhk duymamızı sağlamayı amaçhyor, hem de beylik Yeşilçam filmlerinde bile kullanılmış bu «ham> kurnazlıgı ile kendisini de bizleri de yaşadığımız dıinyanm içinde tutmayı. Yukarıda dizinin komiseri Erol Taş ve Gazeteci Ümifi Senem Kayra, öteki oyuncularla birlikte.. «Oh. be' Soğukmuş», de «erkeklerin dünyası» gibi mektedir... Kaçakçıları hak görülen dünvavı erkeklerin ladığı dizlde ise kendi bu başma yıkmakta. her türlü lanık cinsel kimliğlnin san delişmenliği yapmakta: fakl belirll bir yöndeki uzan kat. bir «popüler kültür» tısı olan «kadınhktan nef figürü olarak. bunda fazla ret eden kadın» azmanı se da lîeri gitmemektedlr. «Ba vici doktorla karşılagmak ba» komiserin. ta; onun «özel yöntemleri» Böylece. öncelerl içimizkarşısında ypnilgiye düsme deki hıncın ve bastırılmış den «sag salim» evine dön yanlarımızm dlle getirilme düğünde ise. yoksulluktan sinden sonra. blzi yeniden fahişeliğe düşmüş kadımn bugünkü hayatımızın saghazırladığı sofrada onun sa duyusunu kabullenmeye ge kiliği ile rakı içmekte. ev * tirmektedir.. deki bu gariban kadıncağızın gözünde «erkek» yeriÜmit'in «bizl bize anlatmasının» erkekler açısmne geçmektedir... dan da ilginç yanlan var. Yıllarmı polis memurluSon yıllarda kentlerimizde sayıları gHgide artan ğunda. komiserllkte «gık» yirmi «memurelerin», tezgâhtar demeden yaşamış; hk gibl işlerde çalışan genç beş yılın sonunda nihayet «başkotniserliğe» yükselmiş kadınların, aransa da bir şeyler bulamadığı bir ha «baba» komiser ev bile edtyatta kurtarıcı bir «nasip» nememiştir. Eski mahalle bekleyen kızlann. hayatla arkadaşmın zengin hayatıyla karşılaştığmda ezilip rındaki tüm romansı soldur îşindeki muş, evlilik mekânları için büzülmektedir' deki kadmlarımızın kısıtlı «kurumsal» beceri ve aklı kimliklennden kurtulabil bır yana. kırk kez tekrarladığı halde bir türlü «cinmek Için çekicl buldukları «gazetecilik» işinin en he tonigin» admı belleyemeyeyecanlısını ve amansızım cek kadar «abdal»a dönyapan Ümit, bütün bu ka müştür. Hayatın karşısındmlanmızm da «Umidi da tıpkı bizler gibidlr.. Nadir!». Bir «ümit» olarak, musuyla yaşadıkları için para kazanamayan. para kazanamadığı icin de karaborsadan ilaç alamayıp ölen «kötü dünyanın aklanmış şehitleri» olan «vatandaş tipi» kalp hastalan bile bugünümözle ya da yarınımızla «blze» benzemektedir... Çıktığı «Tek Klşilik Haçlı Seferfnde» dizideki her sertivenin başlarında, tıpkı bugünkü hayatımızın içindeki bizler gibi yalnız ve bir başına görünse bile, sonunda bu bize sunduğu yal nızlığınm bile düzmece oldu ğu anlaşılmakta. Kadın ve erkek biz seyircilerde önceleri bireysel yollarla dünya ya karşı başkaldın hevesl uyandınp içımizi «gınkladıktan», içimizde kendisince bir «arınma katharsis» oluşturduktan sonra bütün bir varolandünya ile kolkola önümüze çıkmakta. Böylece. günümüzde, imrenebileceğimı?; bn tür «Tek Kişilik Haçlı Seferlerinin» bıle dü?enin içinde ve onun kurallarına göre yapılabileceğini «ihtar etmektedir!» öte yandan. «kötüler» kural dışı tiplerdir. Bir bir ya kalanıp ayıklanırlarsa r>rkâlâ. olduğu haliyle içinde yaşanabılecek bır düny^mız olduğu sdylenmektedır «mutlu son» geldiğınde. Bu nu. mantıksal bır carpıtma örgüsı) içinde yapmakta dızi. Modernleşme sürecının içinde iyi kalpli. vatandaşa yabancılaşmamış küçük girişitndnin ki. çoklarımızın hayali bunlann dünvadan silınip gitmemesidır nasıl ve nıçin varhğını sürdü rebileceğini es geçmektedir. İlaç fıyatlarına zam isteyen fabrikatörlerin bu «dileklerine» gecikmeksiüin cevap vermediği için onları karaborsacılığa iten «kötü» bürokratların neden ve nasıl böyle «kötü» olduklarmı; «yeraltı dünyasınm» yerıistündeki dünyamızm içmde mi / dışmda mı / karşısında mı / yanında mı olduğunu es geçmekle de yetinmeyip artık ayan beyan olmuş bu işleri bile buzlu cam lann ardından seyrettırmektedir. Sekiz Sütuna Manşet dizisindeki «dünya tasviri» yaşadığımız dünyanın içinde hep karşılaştığımız şeylerle dolu. Ama, yaşadığı VAY KOYUN KAKDEŞ BU NE MAL / IflBPlLMIŞSlN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle