Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 24 MART 1982 O diyor ki: «Benİ görmek demek, kesinlikle yttzUmü görmek demek değildir; benim dUşUnlerlmt, benlm duygularımı anlıyorsamz, seztnllyorsamz, bu yeterlidir.» Ağrı, Erclyas, Türkiye'nin tüm en yüksek dağ doruklan en uzak çevrenlerden (ufuklardan) görülecek büyüklükte Atatürk yontularıyla (heykellerlyle); yurdun tüm kent, köy alanları görkemli yontularıyla donatılsa, bunlar O'nun lçln yeterll anıtlar olamazlar. Anıtlar çok kez büyük kentlerin alanlarında büyük klşllerl gelecekler de de tanıtmak. ktşlllklerlne dlkkati çekerek onlan ünlendlrmek amacını taşırlar ve değerblllrllk simgesldirler. Ancak Atatürk içln böylelerlyle yetinilemez. Çünkü O, yalnız blr ulusun, blr toplumun yetiştirdiğl bir büyük klşl. ya da «çok büyük» dediğimlz cok değerll klşllerden birl değildir. O, tüm lnsanhğın tarih boyunca yetiştirebildlği belkl sayısı ikl olan en büyük kigilerden blrldlr; Ölümüne tüm dünyaca üzülünen, doğumunun 100. yılı tüm dünyaca anılan, törenlenen, klşillğl Üzerinde durulan tek lnsandır. Bu nedenle geleneksel anıtlar yetmez O'na. O da zati bunu istemiyor. «Benl görmek demek, yüzümü gttrmek degildlr; benlm dfl?ünlerimi anlıyorsamz, sezinliyorsanız bu yeterlidir...» diyor. Bununla. anıtlannın nasıl olması gerektiğini de belirtlyor. O, kendisine yakışır ve uygun anıtlan n ı kendisi kurmuştur. Bunlar bllinen, geleneksel durgun. suskun türlerden değildlr. Ellyle kurduğu, yöneterek örgütlediği, geliştirdlğl, sürekliliklerini güven altına aldığı, O'nu. düşünlerini. duygulan n ı anlatan, gerçekleştirmeye çalışan apayrı türden canlı. atılımlı anıtlardır bunlar: Başta Türkiye Devletl (Türkiye Cumhuriyeti) gelir. Onu sağlam gelişmeler, yükselmeler yoluna koyduktan 10 yıl son ra, kendi duygularma, düşünlerlne, llke ve tilkülerine uygun ikl anıt kurmuş; baş langıçta uzun süre kendisi yöneterek çalışma yöntemlerinl. gelişme yönlerini saptamış, onlara kendl olağanüstü coşkularını aktarmıştır: TÜRK TARİH KURUMü. TÜRK DİL KURUMU. Onlardan hemen bir yıl sonra bir başka anıt daha kurmuş. Düşünlerini, duygularını, umutlarmı, umunçlarını (emellerlni) kısa sürede tüm yurda, halk yıgınlanna ulaştırarak gerçekleştirecek blr amt: HALKEVLERt. O, ortaçağlıktan kurtulamamış, alablldiğlne çok olumsuzluklar altında yıpratılmış bir toplumdan ulusallık bilincine (millî şuura), halkçıhk bilincine dayanan bir toplum oluşturuyor, bu toplumdaki bireylerin de ona göre yetişmesini istiyor, buna çabalıyordu. Bu toplumda temel tilkü insan değeri ve ulusallık billnci idi. Bu da ancak toplumun kendisini, geçmişinl, tarihini ve dilini iyi bilmekle. bunları araştırıp bularak geliştirmekle olurdu. Bunların ikisi de kısa sürede kolayca başarılabilir değildir; tam O'na göre, O'nun özelliklerine uygun işlerdir. Atatürk'ün Anıtları M. Rauf İNAN 15 nisan 1931'de kurduğu bu kurum, bugün yine O'nun bu erekle kurduğu Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesl'nln yanında bıçemini ve biçimini kendi mimarlığımızdan alan anıtsal bir yapıdır. O yapının içinde Ulusal Tarih üzerine, Insanlık Tarihl üzerine yapılan çalışmalar, lncelemeler, araştırmalar, kltaplıklar dolusu yayınlar, bilimsel toplantılar, uluslararasi kurultaylar, konferanslar durmadan kaynar. Geçmişlerin derinliklerinde Türk Ulusunun ve Anadolu'nun tarihini aramakta, aratmakta aydınlatmaktadır. Sınırlarımızın ötelerinde, dünyanm her yanında pek çok bilim kurullarmda kendi yüksek değeriyle bulgularını yaymaktadır. 46 yıldır çıkardığı adını Atatürk'ün koyduğu Belleten ve bir deneylikte (laboratuarda) araştırma yapar gibi en eski kaynaklara inerek, onları arayıp tarayarak çıkardığı yapıtlar Amerika'dan Avustralya'ya dek beş anakarada her yandaki akademiler, üniversiteler ve blllm kurullarınca aranmakta, oralan n değerli bilim yapıtlarıyla değiştlrilmektedir. Atatürk bu kurum ve bu atılımlı çalışmalarla Türk Ulusunun tarihini Dünya Tarihi içinde bulunması gereken onurlu ycrine oturtmuş, kötü kafalan n yoksamak (lnkâr etmek) istedigl Türk Tarihinin yüksek değerini Tarih Billmi dünyasma maletmiş, benimsetmlştlr. Atatürk'e yakışan anıt ancak böyleleri olur. O, bu uğurda öylesine coşkun ve yoğun, içten bir ilgi ile çalışmalara girmiş ki, ortaya koyduklarıyla bir tarihçl kişill gi göstermiştlr. 16 ağustos 1931'de Yalova dan Türk Tarih Kurumu'na gönderdiği yazısındaki şu tümceler tarih blliml içln bir ilke, bir kural olmak değerlerl taşırlar: «.. Tarih yazmak, tarib yapmak kadar mUhimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat insanlıgı şaşırtacak bir mahlyet alabilir...» «... Biz daima hakikat arayan ve onu buldukça ve bulduğumuza kani oldukça ifadeye cUret gösteren adamlar olmalıyız...» (1). Amacmı gerçekleştirmesl blrçok on yıllar sürecek ve atılımlı çalışmalan hlç bitmeyeeek olan, Atatürk'ün bu anıtı ve yapıtı, O'nun uzun hazırhklardan sonra 12 temmuz 1932'de kurduğu ve hemen lki ay sonra uluslararası büyük blr kurultayla Dilbillmi dünyasınm ve dünyanın tanınmış dilcilerinln dikkat ve Hgisinl çekip topladıgı bu kurum, O'nun yönettlfel yıllardan başlayarak, yurdun her yanından, en uzak ve yalıtık köylerden sözcükler derleyerek denebilir ki geçmişin derinliklerinden ve Türk dünyasmuı englnliklerinden araştırmalar yaparak Türk Dilinin zenginliklerini ortaya çıkarmaktadır. Bu kurum Atatürk'ün: «Ulusal duygn İle dll arasmdakl bag çok güçlüdür. Dllin ulusal ve zengin olması, ulusal duygunun geüşmeslnde başlıca etkendir...» «Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasmı bilen TUrk UIusu, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtaracaktır...» düşUnünü gerçeklegtirmeye ugraşmaktadır. Tarihte belki de görülmemlş bir atılımla yurdun her yanından, en uçruk köylerinden derlenmlç 600 bin fişleme ile 11 clltllk «Derleme Sözlügu» düzenlenmiştlr ki, bunda 70 bin sözcük varaır. 13. yüzyıldan berl yurdumuzda yazılmış eski yapıtlardaki Osmanlıcanın son yüzyıllarmda artık raslanmayan Türkçe sözcükler aranıp taranarak tanıklarıyla birlıkte 8 ciltlik «Tarama Sözlügü»nde toplanmıştır. Bunlar başyapıtlar. devyapıtlardır. Onlardan yazılarımızda, yazınımızda kullanacağımız on blnlerce sözcüğün aktarılması olanaklıdır. Atalanmızm Kutadgu Bilik, Dlvan1 Lugatit Türk.. vb. gibl anıtsal yapıtları bugünkü dilimize çevrilmiştir. Dllbilgisl ve Dllbilimi lncelemelerl, yapıtları ve daha bunlar gibl pek çok lncelemeler, araştırmalar yayımlanmıştır. 4045 yılhk çalışmalann ürünü olarak dllimlzin ortaya çıkanlmış. zen gin hazlneleri yerll ve yabancı tüm dilbiiglnlerinln en sağlam, en yararlı kaynağı olmuş: tüm dünyada kendi alanuıda yerini alraış, Türk dilinin özgünlüğü ve özelliğl en katı direnenlere bile tanıtılmıştır. Osmanlıca ile ulusallığını yitirip karma blr duruma gelen dlllmiz ulusallaştırılmaktadır. Kurumun «Yazm Kılavuzu» tüm okullarımızın, öğretmenlerlmlzin, aydınlarımızın elden bırakmamaları zorunlu bir yapıttır. Kurumun hazırladığı 54 (Terlm Sözlüğü)nde saptanmış Türkçe terlm sayısı 60 bini aşmıştır. Bugün artık Pelsefe Sözlüğü gibl bir çok bilim dalları öz Türkçemizle yayımlanabilmekte ve yayımlanmaktadır (2). Yüzyîlımızın başmda yayjmlanan, Şemseddin Saml'nln çok değerli (Kamusı Türkî)'sinde sözcük sayısı ancak 30 bln kadarmış. bunun üçte biri bile Türkçe değilmiş. Osmanlıca İle Türk dili böylesine yetersiz duruma düşmüştür. (3) îngilizlerin Webster Sözlüğtinde 450 bin, Almanların genel sözlüklerinde 250 bin sözcük varmış. Kurumun çıkardığı (Türkçe Sözlük)tekl sözcük sayısı 31 btnl aşkındır Atatürkçü yazarlarm yaymlarında öztürkçe sözcük %80'den, kimlsinde %90'dan aşagı değildir. Terlm Sözlüklerindekl 60 bln terlmle. (Derleme Sözlüğündeki 70 bin ve (Tarama Sözlüğünden blrkaç 10 bin ve Siblrya boylarından Adriyatik Denizine dek baska ülkelerdeki Türk dlllerinden aktarılacak blnlerce sözcüklerle ve kendl sozcüklerimizden üretileceklerle, Atatürk'ün bu anıtı, Türk Dil Kurumu. dilimizi bırkaç on yılda, o en gelişmiş dillerin düzeyine çıkaracaktır. Yalnız bu kadar değil: Dilimiz gellsmiş ülkelerdeki dillerin saldırısı altmdadır. Ulusal bağımsızlık billncini ve kişiliğini kazanamamış olanlar asalak niteliklerlyle o dillerden aldıkları sözcüklert karşıhklarını aramak. bulmak çaoasına gırmeden dilimize sokmakta, hele yetkili iseler, onu yaymaktadırlar. Bu durum Osmanh dönemlnden kalma bir çeşit sömürgelllik nlteliğl ve hastalığıdır. (Spor alanımi2 ve birçok1 teknik araçlar bunun bellrgin örnekleridirler.) Türk Dil Kurumu buna fcarşı da Dilimizin Bağımsızlık Savaşmm genelkurmayıdır. Yazık kl. Os> tt^anb asalakhğı hastahğmdan kurtulaL ayan. henüz Atatürk'ün Türklye'sinl kendl kişiliklerinde yaşayamayan ve yansıtamayan yazarlar, yetklliler. dahas» profesörler bile var. (Şimdi btr de Osmanlıca hözcükleri Şlirinde bolca kullanan kolaycı blr şair katıldı aralarına) TUrk Dtl Kurumu bunların da sagaltım yurdu olmak durumundadır. tlginç olanı bunların örtürkçemize ve Dil Kurumu'na düşmanhklarıdır Çok kez de bu düşmanlıklarını sözde uydurma mlUlyetçillklertyle peçelemeye çalışırlar; ona kara çalmaya dek giderler. Bunlar gerçekte Atatürk'e ve «Atatürkçülük» deyimiyle özetlenen tüm Atatürk Devrlmlne karşıdırlar. Ne var kl, Türk Ulusunun ve Atatürk'ün sivil asker bir aydmlar ordusu vardır. Onun lstencl (iradesl) bu orduda bellriyor, (tecellt ediyor) Atatürk'ün yapıtlarına düşman olanlar, saldıranlar karşılarında hep onu buldular ve bulacaklar. O. ilerlciliğin önderi, Atatürkçülüğün bekçisidir. Atatürk'ün kurduğu tiç anıtın Türkiye Devleti'nln. Türk Tarih Kurumu'nun, Türk Dil Kurumu'nun sahlbl lşte bu Atatürkçü aydınlardır. (1) Bu konularda içtenlikle bir dtişün ve kanı edinmek isteyenler, kurumun Genel Müdürü Saym Ulug t&demir'in «Yıllarm tçinden» kitabımn ilgill bölümlerinl okumalan yeter. (2) Bu çalışmalann ve başarıların ölçüsfl üzerinde bir bilgl edinmek için Kurumun eski ve yeni Genel Yazmanlan Sayın ömer Asım Aksoy İle Sayın Cahit Külebi'nin bugün 44. cildini ve 363. sayısmı bulan «Türk Dili» derglslndeki yazdarına bir göz atmak yeter. (3) öylesine yetersiz duruma düşmtiştür kl, 191B temmuzunda çıkmaya başlayan «Muallim» dergisinln Hk 7 sayısmda yayımlanan «Mlll! Terbiye> başhklı yazısında Zlya Gökalp'm dil yetersizllğinden çektiği sıkmtı açıkça anlaşılır. Bu sıkıntı ile Arapça'dan uydurduğu 36 kadar sözcükten hiç birl «Kamusi Türkî»de bulunmadıgı gibl, bugtin de yoktur. Bunalım Dönencesi evfik Çavdar'ın «Türkiye'de Liberalizmin Doğuşu adlı kitabı Uygarlık Yayınları'nda 'Çiktiv «Serbest ptyasa ekonomisi, liberalizm, yabancı sermaye» deyimlerinin yenıden hız kazandığı şu gun lerde ilgiyle okunması gereken bu yapıttan Ziya Gökalp'm bir yazısını aktarıyorum. Ziya Gökalp diyor ki: «... bugün bizde ne bilinçli bir burjuva sınıfı, ne de bilinçli bir işçi sınıfı mevcuttur. Binaenaleyh, Türkiye'de işçi sınıfımn burjuva sınıfı aleyhine başkaldırma zamam henüz gelmemiştir. Bur)uva sınıfının tarihi ikl rolü vardır ki, bunlar henüz ülkemizde icra olunmamıştır. Bunlarm birincisi feodalizme nihayet vermek, ikintisi ulusal bir sanayi yaratmaktır. Bur|uva sınıfı muzir blr unsur olmadan evvel faydalı bfr amll olarak meydana çıkar. Bunun ilk işi köylerdeki feodalizmi yıkmaktır. Bizim için burjuvazinin zararlarından evvel feodalizmin daha vehametli olan zararlanna nihayet vermek lazımdır. Bizde de belirttiğim gibi feodalizme nihayet verecek sınıf ancak burjuvalar olabilir. Filvaki, güney illerinde hükümet taraftarı ve halk tarftfından olanlar, yalnız çohirde ticaret veyahut zenaatla yaşayan kimselerdir. Bununla beraber teessüfe şayan bir cihet vardır ki o da ülkemizde bu sınıfın henüz çok zayıf bulunmasıdır. Bundan dolayıdır ki feodalizme karşı yapmakla yü kümlü bulundugu inkılabı hâlâ yapamamıştır. Mil1 bir sanayi ve ekonomi örgütü kurma konusunda1 kl görevine gelince bunu henüz yerine getirememiştir.» T Hfivın OKTAY AKBAL okurlardan... Olenler, Öldürenler.. 27 şubat 1982 günü, televl» yonda, DilKUltür saatinde konuşan yazar Atilla llhan'ın ileri surdUğü birkaç görüşe değinmede yarar görüyorum. Bay llhan, dilimize yerleşmiş, herkesin bildiği sözcüklerin dllden atılmamaları gerektiğini savunarak, yaklaşık olarak şöy le konuştu: 1 Fransızca'dan Latince sözcükleri attığınızda, ortada Fransızca kalmaz. 2 Atatürk, TUrklyede yasayanlan Dil, Din, Irk aynmı gözetmeksizln TUrk saymıstır da, biz bu davramşı dillmizdeki sözcüklere gösteremiyoruz. 3 Bu tür sözcüklerin dilimizden çıkarılıp çıkanlmaması Üzerinde tartışmanın zamam gelmiştir. Bu görüşler Üzerinde tosaca duracağım. 1 Fransızca İle Latince arasındaki llişki, Türkçe ile, sözcükleri ondan çıkanlan özellikle Arapça ve Farsça arasmdakl *';.* K Latince sözcükleri Fransızlar atamaz llişkiye benzemez. CUnkU Fran ni bildirmekle Dil'in blr ulusun sızca Latince'den doğmuştur. dokunulmaz bir öğesi olduğunu Kökünü nasıl atabUlr? Oysa benimsemiş olmuyor muyuz?. Türkçe, dünyada en yaygm bi Bu durumda kendi dil özleşmeçimde kullamlan, sözkonusu mız üzerinde tltizlik gösterdillerle kök üişkisi olmayan, mek gibi doğal bir davranış olözgün bir dildlr. mayacaktır. Atatürk, koyu bir 2 Türkiyede yaşayanlann Osmanlı eğitiminden yetişmiş Türk sayılması ile yapılan ben olmasına karşın Osmanlıcanın zetmeye gelince: Bu benzetme TUrk ulusunun dili olamayacanln yanhşlığını benzetişln için ğım görebilmiş mutlu, Ustün de buluyoruz. Azınlıkları ken bir insandır. Askersel utkusudimizle eşit sayarken Dil vb. nu, ulusunda uyandırdığı dil biyönlerln sözkonusu edllmediği linci ile kökleştirmiştir. O'nun, «Ülkesini, yüksek istiklâlinl korumasını bilen Türk Milleti, Dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmabdın», buyruğu bizi sönmez bir ışık Her yıl SSYB bünyesinda zırlanmış bılimseı hiç bir test niyle kliniklerin kapatıldığım olarak aydınlatacaktır. tıp doktorları arasında «Dev sınavınm ve de devlet memur hergün gazetelerden okumak3 Yabancı sözcüklerin dilet İhtisas Sınavlan» yapılmak luğu smavımn bu istisna dışın tayız. limizden çıkarılması konusunta ve kazanan adaylar tıp'da da geçici ve asil listesi yoktur Bu konulardaki yakınmalara da tartışmaya gelince: Okumubelirli uzmanlık alanlarında ve olamaz. yeni Sağlık Bakınımızın Ugi ihtisas yapmaya hak kazanPek çok devlet kuruluşunda, gösterip açıklığa kavuşturaca çu ve okumamışıyla Türk insanı, bir ulusun yaşayabilmemaktadırlar. Ne var ki, bu sı sigorta hastanssinde uzman ğını umuyor ve bekliyoruz. sinin, bir ekin yaratabilmesinavlarm yıllardan beri uygu hekim açığı hızla büyüyüp banin anadilinin egemenligine lanışmda şimdiye dek düzeltil zı yerlerde yüzde 90 açık nede Blr Grup Doktor bağlı olduğunun bilinci içinde memiş, gelenekleşmiş batalar bulundukça yabancı sözcüklerin hâlâ süregelmektedir. dilden çıkarılması sürecektir. Her bilım dalmın olduğu giSözcüklerin bUinmesi, dile yerbi tıbbın da hızla ilerlediği dün leşmiş olması bir ölçü olarak yamızda bu sınavda sorulan alınmayacaktır. Bizim gibi pek çok sorunun niteliğinı ve okuma yazma oranı düşük olan bılimselliğini kavramak olabir ulusun eğitimi, onun dilinKöyümtîze ve yöre köylere elektrik 2,5 yıl önnaksız olmaktadur. Bu düşünden gelme sözcukler ve bunce geldi. Ancak köyumüzün etrafındakı büyükçe ceyi sanıyoruz yetkililer de kalardan türetilenlerle gerçekleşbul etmektedirler. Şöyleki, sıbir dag TV yayınlarını seyretmemlzi engelliyor. tirilecektir. Anadilinin öneminav sonuçları adaylara önco Gurbet emekçilerinln getirdiği 10'a yakın televizni kavramış bilim adamlannın «Geçici liste» olarak açıklanyon, kutular içinde pas tutmaya başladı. övülesı davranışlardan birmaktadır Bir süre sonra «KeTV yetkililerine sesleniyoruz. Bölgemlze yakaç örnek vereceğim. Osmanlı sin üste»ler ilan edilmektedır. pılacak bir yansıtıcıdan televizyon seyredemeyen döneminin benimsediği bilim Böylelikie geçici listede yer a11 köy faydalanmış olacaktır. Ulaşım güçlüklerl dalı adları önceleri Batı kölan bazı adaylar yedeğe inmek ve kasabaya olan uzaklık nedeniyle hergün gaze kenli sözcüklere şimdi de anate, yedek olanlar asil listeye te okumaktan da mahrumuz. Kısacası tüm dünya geçmektedirler. dilimize dönüştürülmüştür. Arhaberlerinden uzaktayız. Istlyoruz ki TV denllen ziyyat=jeoloji, yerbiüm; feleBilinen kadanyla poziüf bir bilim dnlıpın uzmanlannca hakiyyat, astronomi. gökbillm; iopencereden biz de dünyayı gözleyellm. Biz de timaiyyat=sosyolojl, toplumblfolklorümüzü öğrenellm. Biz de Amerikan yapısı Um; ilmi ledun =teoloji, tan* da olsa dizilerle avunalım. nbillm; olmuştur. Orhan İNCEKARA Asağı Söktt Köytt ÇatalzeytinKASTAMONU Yann hekimler, halkı yadırgatmamak, ona daha çok yararlı olmak için uğraş dallanndaki yabancı adları bırakacaklar, örneğin kardiyoloji'yi yürekblliml sözcüğü ile değiştiraCumhuriyet'in okurlardan köceklerdir. şesinde çıkan okur mektubumuzda evimizde çıkan yangına Bu özleşme davranışında aşıgösterilen ilgisizliği anlatmışrılığa gidildiği samlmasm. tık. Mektubumuzun çıktığı gün Cumhuriyet'den önceki yıllarda önce İtfaiye Müdürü, daha son Fatih ilçesi Kececi Karabaş yi göstermesi halinde, mahalle halktan kopmuş olan devletin ra da Belediye yetkilileri ara Mahallesi, son yıllarda glderek sınırlan içinde Vakıflara ait halkm dilinden çıkarmış oldudılar. Okur mektubumuzdaki büyüyen ve gelişen bir semt olduğu bilinen boş arsalar bu ğu sözcükler, şimdi halkla bütelefonumuzu arayan Belediye tünleşmiş olan devletçe diliyetkilileri, bu olaym müfettis haline gelmiştir. 3 bin allenin lunmaktadır. Bu arsalann, cöp mize alınmakta ve TUrkçe kökve camur deryasından kurta lerinden yeni sözcukler türetillerce soruşturulduğunu, etki barındığı mahallede uc ilkokul altında kalınmayacağını söyle ve 1 ortookul bulunmaktodır. rılması da dikkate alınırsa, ma mektedir. Halkın beyin gücündikten sonra görevlinin mutla Codde ve sokaklarm alt ya hallemize en az üc cocuk par den yararlanmamn ve halkla ka cezalandınlacağını belirtti pısı genlş ölcüde tamamlan kının kısa zamanda yapılabile yararlı olmanm biricik yolu ler. mış olmokla birlikte, yetişmek ceğini sanıyoruz. Mahallemiz her konuda anadilimizin kullaBelediye yetkililerine bu ilgi te olan cocuklarımızın tam bir sakinlerinin cocuk parkı iste nılmasıdır. TRT'de konuşanlalerinden ötürü teşekkür etmek güven Içinde oynayabllmelerlni ğinin karşılanması İstanbul Be nn dil özleşmesine bu açılardan bakması dileğiyle. isterim. karşılayacak genlşlikte cocuk lediyesi'nden beklenmektedir. Fatlh Keçecl Karabaş Mah. Aydan ÎALÇIN parkı bulunmamaktadır. istanRÜSTÜ EHGUN Sakinlerl AKSABAY • İSTANBUL bul Belediyesl'nin gerekli ilgiHEKİMİSTANBUL • Tevfik Çavdar. Ziya Gökalp'm 10i3'te yayınlanan bir yazısmdan yukandaki almtıyı yaptıktan sonra diyor ki: Ziya Gökalp mllli Iktisat politikasımn önüno çok Anemli blr hedef koymuştun Büyük sanayi kunnak.» Aradan 60 yıl geçmiştir. Acaba «ulusal bir sanayi» kurabildik mi? Batı'da burjuvazi tarihsel görevinl yerine getlrmi$tir. Türkiye'de durum nedir? «Ortadoğu'nun manavı, kasabı, sütçüsü olmak» fonnülünü benimsemiyor muyuz? IMF'den ve Dünya Bankası'ndan Türkiye'ye dayatılan reçetenin içerlgi nedir? Ulusal bir sanayi kurmak mı? Yoksa «gayrimilll liberallzmin alternatifsiz bir yol» olduğunu söyleyenler Türkiye ekonomisini yönlendirmekte ağır basmıyorlar mı? Tevfik Çavdar'ın kitabını okuyanlar «serbest piyasa ekonomisi»nin ya da «liberalizm>in yeni bir buluş ohnadığını, Osmanlının bu batakta boğulduğunu bir kez daha göreceklerdir. Türkiye'de ne burjuva ulusal olabilmiştir, ne de ulusal bir sanayi kurabilmiştir. • IMF'nin reçeteleri Türkiye'de uygulanırken bir noktayı hep unutuyoruz. Sanayileşmlş bir Batı ülkesinde bu reçetenin anlamı başkadır. Çünkü endüstri yapısmı kurmuş ve nüfus artışını durdurmuş olmalan o toplumlann geçici «istikrar» önlemlerini uygulamalanna olanak tanır. Dönemsel ekonomık bunalım asıldığı zaman, toplumsal (sosyal) bunalım da aşılmış demektir. Türkiye'de öyle olmuyor. Endüstri toplumu deglliz; nüfus patlamasının ve kentleşmenin yogunlugu süruyor. IMF'nin reçeteleri sanayi yatırımlannı durdurduğu için nufus patlamasuun kentlere yığdığı işstzler ordusu büyüdukçe büyüyor, zor yöntemleriyle sağlanan ekonomik dengeyi bozacak büyük bir toplumsal ağırhk yaratıyor. Ve bu toplumsal ağırlık siyasaya dönüşerek ülkeyi daha büyük açmazlara doğru sürüklüyor. Her IMFİİ dönemden sonra Türkiye'nin daha büyük bunalımların dönencesinde kıvranmasmın başka anlamı yoktur. lr kagıt düşüverdl önüme. Zehlrden bir damla gibl.. Yakıoı bir kağıt. Bir yazı dizisi tasarısı... Oturup, uzun uzun notlar almışım: Yaşanu. Yaşam ortanu: Odası, evi, eşyaları. Evliliğl, çocukları. Yarun kalan düşleri. Eşinin durumu. Eşl ve çocukları ne diyor? Soruşturma ne oldu? Ardmda kalanlar nasü yaşıyorlar? Sonra adlar, tarihler sıralanmış bir bir: TütengU 8 Aralık 1979. Doğatıay 21 Kasun 1979. Cevat Yurdakul 29 Eylül 1979. Ceyhun Can 11 Eylül 1979. Talip Öztürk 17 Kasım 1979. Zekl Erginbay 2 Şubat 1977. Jale Yeşilnil 1 Mayıs 1977. Orhan Yavuz 15 Haziran 1977. Karafakioğlu 20 Ekim 1978. Turgut Aytaç 16 Şubat 1969. Taylan özgür 23 Eylül 1969. H. Aslantaş 9 AraUk 1969. Fahrettin Yılmaz 5 Temmuz 1978. Bedrettin Cömert 11 Temmuz 1978. Devrim Çelenk 24 Ağustos 1978. Halil Turgut 31 Ekim 1978.. Yanına ölüm tarihlerini yazmayı unuttuklarım: Dr. Sevım, Cengiz Göral, Abdi İpekçi, Kemal Türkler, Köksaloğlu, Ka£tancıoğlu... Daha kimler kimler kimler... B Devlet ihtisas sınavları (Cumhuriyet Rumelifeneri'ndeki tabyalarda bulunan ta rihi toplar Askerl Müze'ye nakledllmektedlr. Bunlardan bir tanesl dün getirilmlştir. Bu 24 MART 1932 BOĞAZ'DAKÎ TARÎHİ TOPLAR Kurbanlar mezarlığı, ya da şehıtlik gibl değil mi? îçlerinden yirmisinin, otuzunun adını ayn bir kağıda yazmışım. Bir yazı dizisi hazırlamak lstemişim 1980'nın Eylül ayı içinde... Bunlar bilinenler, tanınanlar, ünlü kişiler. Ama ya Anadolu'nun dört bir yanında şiddet eylemcilerinin kurbanı olanlar? Onlar ne oldu? Kim Ugileniyor onlann yakınlanyla? Eşleri, çocukiarıyla... Bir bir sorular yaznuşım kendi kendıme, yanıtlanması gereken, ama o günlerde kimsenin yanıtlayamadığı sorular... Sonra bir kltap «Kim öldürüyor, Niçln öldürüyor?» Gazetemizde yayınlanan bir incelema yazısının, yeni eklerle, listelerle kitap haline getirılmesi... Yazan, hazrrlayan Baro Başkanı, avukat Apaydm... Önsözü yazan llhan Selçuk şöyle demiş bir yerde: «Bir toplumda siyasal sis yoğunlaştı mı, mantık buğulanır. Böyle durumlarda yalın yolların sağlılüı yörüngesinden yürümekle kannaşık görünen olaylarm kördüğümü çözümlenebilir. Yaşadığunız Türkiye'de gizU veya örtülü bir sürü örgütün tink attığı devletin içine bu örgütlerin dalbudak salmaya ça'oaladığı biüniyor... Görünen köy bu Iken görünuıeyen köylerin küavuzlarımn peşine takümak yanUtıcı blr tuzağa düşmek telılikesini yaratır. Adalet adamlannın AdUye masalannda yığuan dosyalardan terörün kaynağına ulaşmalan doğal ve yasal bir çabayla olasıdır.» Masalara yığılan o dosyalar eksıldi mı? Yani, yukanda, bir bdlümünün adlarını yazdığım terör kurbanlannın katüleri; o katilleri besleyen, kışkırtan, suça iten örgütler ve o örgütlerin ele başlan yakalandı mı; Adaiet önünda hesap vermeye çıkarüdı mı; cezalandınldı mı? Bıldiğime göre pek çok cinayetin gizleri hâlâ çözülmüş değildir. örneğin Karafakioğlu neden öldürüldü, kim öldürttü? Doğanay, Tütengü? Türkler, Cömert, Yurdakul?... Soru işaretleri uzayıp gidecek.. Evet, TVlerde görüy.oruz; gazetelerde okuyoruz; pek çok örgüt ortaya çıkarıldı, mahkemelerde yığmlarla genç işiedikleri ıleri sürülen suçların hesabını vermekte... Hatta idamlar da sürdürülmekte... İdam, neyi çözümter? Bence hiç bir şeyi! 1960'dan bu yana Başbakan, bakan, subay, öğrenci bir çok insammızı idam sehpalarına gönderdık. Ne oldu? Bir iyileşme, bir değişme toplumda var mı? Yok... Demek adam asmakla toplumlann kördüğümleri, çıkmazlan ortadan kalkmıyor.. Böyleyken, evet böyleyken yine de bir çok cinayetin suçluları belirlenmiş, cezalandırılmış değildir. Aradan yıllar geçmış, bir yıl, üç yıl, beş yıl... Giden gitmiş, gidenin ardından eşler, çocuklar, dostlar kalmış, ama cinayot suçluları daha bslli değil.. Evet, şu soru hep orta yerde duruyor: «Kim öldürüyor, Niçin Oldürtiyor?» Apaydın'ın kitabında uzayıp giden kurban listesi ki 1979 başına kadardır bu sorunun yanıtım acı acı düşündürüyor. Verilmeyen bir yanıt bu. Şimdiye dek verilmeyen... Bir giin elbet verileosk diye beklediğimiz... top, bir buçuk asır evvele alt kuyruktan dolma ve büyük çaptadır. Tabyadaki diğer toplar da getirilecektir. JGünün ilanı! AĞRIYI DEFEDEBİLİRSİNZ Sloan mahlülünü ağrı mahalline sürmekle ağrıyı süratle defedebilirsiniz. Agrıyan mafsal ve adelat üzerine hafifçe sürüldüğü anda derhal ensiceye nüıuz ederek ihtikani izale eder. Sinirler sükunet bulur, ensice yumuşar ve derakap bir ferahlık hissolunur. TV yayınlarını izleyemiyoruz Belediye yetkililerine tesekkürler Cumhuriyet Sahibi: Cumhurfyet Matbaacılık ve GazetecilikT.A.Ş. adına „, NADİR NADl CenelYayın Müdürü:. HASAN CEMAL MOesseseMUdürü: . EMİNE UŞAKLIGlL Yazı Işleri Müdürü:. OKAYGÖNENSİN. Basan v« Yayan .''Cumhuriyet Matbaacılık ve GazetecillkT.A.Ş. Posta Kutusu: 246 İstanbul Tel: 20 97 03 (5 Hatl Semtimize cocuk parkı istiyoruz BÜROLAR. • ANKARA:KonurSokakno. 24/4 Yenişehir Tel: 17 58 25 17 58 66 Idare: 1833 35 • İ2MİR: Halil Zlya Bulvarı No: 65/3 T»l:25 47 0 9 1 3 1 2 3 0 • AOANA: Atalürk Caddesl, Türk Hava Kurumu Işhanı Kat 2/3 Tel: 1455019 731 TAKVİM İMSAK 4S0NEŞ ÖÖLE İKİNDI 24 Mart 1982 AKŞAM YATS1. 5.19 6.58 13.20 16.48 19.25 20.57