26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 8 20 MART 1982 .48Gozik tepesını bırakıp indım. Yenı konıutan otorıter gö runumlu am& daha gerçeklerı kavramamış. Hururuk koyune bır saldın duzenieyehm, demışler. Bunu nasıl duzenleyecegız? Hururuk taş duvarlı bır koy, koyun evlermde pencere yok, hepsı mazgallı. Bu koye taarruz emri vermışler, saldıran birlık bırkaç şehıt vermış, sonuç başarısız olmuş. Grup Komutan ı yanhş ış yapıyor, Ben aşağıya indim. Demişler ki: Bu görevi Madanoğlu*' na verelim, o yapar... Dtırumu ögrenince durakı sadım, ses çıkarmıyorums daha doğrusu çıkaramıyo* rum. Yalnız oteki Seyyar'ın Suvan Boluk Komutanı Rifat (Urgen) dedi ki: Efendim, Madanoğlu'na bir böliik daha verin. Rıfat erkek bir kişi, sonraHan general oldu, o zaman yuzbaşıydi; ama o kıdemli olduğundan konuşabüiyordu, ben yeni yüzbaşı oîdugum içm ses çıkarmamayı yeğliyorum. Peki, bir bdflk daha verelim. ken durum böyleydi. Komutan da matçı... Bır turlu çekıi emri ver* mıyor. MADANOGLU Gecenin Ayazı Şemsı'nın boluğunü korumak ve desteklpmek gorevını bana verdıler. O sırada Huınjruk köyunde konaklamış bulunuyorum. Avni de makıneli tufek takımıyla yanımda. Eran alınca bızım bolüğun agırlıklarıyla Avnı'nm makıneli tufek takımını bır grup yaptım ve dedim ki: Ben yurüyorum, siz ar kadan yctişırsınız. Avni her nedense gecikti. Biz çatışma bolgesine ulaştığımızda hava kararmıştı. Yüruyuş sırasında terlemıştım. Eşynm ve kaputum ağirhklarla birlikte arkada kaldıftından çok uşuyorum. Gecenin ayazı keskin... Bai,ladım htremeye .. Isınmaya çabalıyorum. olmuycr. erler vaklaşıyorlar: Yüzbaşım. benim kaputu al... Oğlum. semn sırtuıdan çıkardığım kaputu ben giymem; sonra sen ne yapacaksm? Sabaha kadar takırdadım. Içımden Avni'ye okuyorum. Sabah oldu, güneş. doğdu Güneş bızim yana değil, karşıya vuruyor. Böylece karşımi7dak]leri iyi göruyoruz. Güneş senden yanaysa. daha etkili ateş açabilirsin; çünkü karşıdaki gözüne guneş gird'ğinden iyi göremez, iyi ateş edemP7. Ben Şemsi'ye haberci yolladım. Rizkoya; Bak her yanınızdan cevrilmissiniz, teslim olun dedim Gerçekte iki bölük olunca Tabur Komutamnın görev al ması gerekiyon ama bunu düşünen yok. En sonunda dedim ki: Madem iki bölük verdiniz, bir de makinab tüfek takıını verin. Mustafa EKMEKÇİ Kılcıklı Balıklar... C ıımhuriyet'in «Gördük Duyduk» diye bir köşesi var. O koşedeki yazılar, pek çok arkadaşımızın emeğlyle, elbirliğıyle kotanlır. Sonundaki «Hlşt» köşeslyse, bır süredır boş. Onu, A.S. yazardı. A.S. yanl Ali. O şimdi içerdo tutuklu, Barış Derneği yöneticileri ile birlikte. «Gördük Duyduk»'da, çarşamba gUnil «Inanüması güç bir kaza» başlıklı bir yazı vardı. Yazar Turhan Temuçin'in başından geçenleri anlatıyordu. O öykünün arkası da var. Turhan Temuçin, Ankara'da Göz Bankası'nda ameliyat olduktan sonra, iki gözü bırden kapalı yatağma yatırıldı. Eşi Dr. Gülay Temuçin başucundaydı. Turhan'a: Sana gazeteleri okuyayım, dedi. îstemem! diye karşılık verdi Turhan Temuçin .. Kapkaranlik bir dünyadaydı. Eşi onu birazcık olsun avutmak ıstiyordu... Sana dergüeri okuyayım? îstemem! Bak, «Sanat olayı»nd& Talip Apaydın'ın bir siiri var, dinle onu seveceksin... Oku bakalım! I>r. Gülay Temuçin, Talip'In «TekM» şiirirrf okudu. Şiir şoyleydr. «Hepimiz ayn Mşilerlz / Ne denH «evsek de birbirimizi / OrtaJdaşa özlesek de / Acılanmızı kendlmlz çekeriz. Bak sancılar firetiyor bedenlmlz / Başkasınnı duymayacağı / Ahmet Mehmet'e bnnca nzak / O zaman sıısmayı yeğleriz. Dayan şimdi kendl BÖvdem / Kimseden blr »ey beklemeden / Daba önce de gördük bunlan / Sık dişinl hiç tekiemedenj» Turhan Temuçin anlatıyon Şiıri dinlerken tüylerim diken diken oldu. Eşim bir, bir daha okudu. Beni karanlık dünyamda o şiir yaşattı Ertesl günü sağ gözüm görüyordu o gözümle şiiri bir daha okudum. Dizeleri ezberlemiştim giderek... ••• Çarşamba günli ozan Ceyhun Atuf Kansu'nun ölüm yıldönumüydü. «Cumartesi arkadaşlamndan bir grup da mezanna gıdıp çıçekler serptik, döndük. ÇiçeKleri çok severdi Ceyhun Bey. Şeker Şirketının doktoruydu, sağlığında. Arkadasları ona «Beybaba» derlerdi. «Dünyamn Bütiin Çiçekleri» şiirinin girişinde köy öğretmeru Şefık Sınıg'ın şu sözleri yer alır: Bana çiçek getirin, dünyamn bütUn çiçeklerinl buraya getırin! Sonra şur başlar. Şöyle. «Diinyanın bütiin çiçeklerinl dlyorum / Bütfin çiçekleri getirin buraya. / ÖğrencUerimi getirin, getirin buraya, / Kaya diplerinde açmış çigdemlere benzer / Bütun köy çocuklaruu getirin buraya, / Son blr ders vereceğim onlara, / Son şarkınu söyleyeceğim, / Getirin getirin .. Ve sonra öleceğim. Dünyamn butün çiçeklerinl diyortun, / Kır ve dağ çiçeklerini Utiyorum, / Kaderleri bana benzeyen, / Yalnızlıkla açarlar, kimse bilmez onlan, / Gertiş ovalarda kaybolur kokulan .. / Yurdumun sevgili ve adsız çJçekierı, / Hepinizi hepinizi istiyorum, geün görün beni, / Toprağı nasıl örterseniz öylece örtfin beni.» Ceyhun Atui Kansu, 1978'de öldü. Tahsin Saraç, onun olümünün bırıncı yıhnda «Ceyhun» şürinl yazdı. şoyle: «fjıcivert Japon saçtı bir gece / Ve yürek aüme yıldız: / Ceyhun. / Yaz günü bir zerdali duldasında / Oalıp gitmek düşlerle, düşüncelerle / Bir bilge ozanlıkta: / Ceyhun. Ve o serin erlnclnde tansokumunun / Toprağs uzanan ılk koyli) eline / Ve çarkı Uk döndüren lşçi koluna savgı: / Ceyhun. Okunıa yaznıayı sokmuş, ya da / Sanlıktan kurtulmuş bir çocuk gözünde / Işıldamak blr evren dolusu mutlulukla: / Ceyhun. Çiçrklerin serdîği haüyı / Clğneyen kör ayaklara başkaldır / Ceyhun. Hcr bahar onyedi mart sabahı / Dostluk gtilü açmanın. yürek yüreğe olmanın / Şimdi artık blr adı da / Ceyhua Sen öldün / Kırmızı kfistfl ktraz» / Celdp gltti menekşeden mor / Ceyhun.» ••• Gazi Eğıtim Enstitüsü Yontu ögretmeni Remzl Savaş'ın Alanya ıçin yaptığı «Yüzüncü Banş ve OzgUrlUk Anıtı»nı gordüm çalışma yerinde. Anıt, Alanya'ya götürüldü şimdi. Taa, Yenımahalle'nin karşısında Demetevler'deydl Remzi Savaş'ın çalışma yeri. Çalışma yorınde bır de kokteyl verildi. Adnan Turani, Turan Erol; Mahmut Tali Öngören, îbrahim Demirel, Ressam Veysel Gunay, Zahıt Büyükişleyen, Behiye BUyUkişleyen, Zafer Gençaydın, Hasan Pekmezci, ODTÜ Öğretim Üyelerınden ressam Jale Erzen, Amerikalı Yontucu Rall YVestfall da oradaydılar. Atelyede kokteyl çok kalabalıkteu Adnan Turani'yı adından, yapıtlanndan tanırdım. îlk kez orada konuşup, söyleştlk. Gazı Eğıtim'in resim öğretmenleriyle daha sonra, Gazı Eğıtim Enstitüsü'nün kuruluş yıldönümU toplantısına gıttık. Konuklara, Gazi Eğitim'in geleneksel kayısılı böreği sunuldu. Okul Müdürü, öğretmenler konuşmalar yaptüar. Emekli olanlara birer şilt verildi. Emekll olanlann, böyle gönüllerinln alrnması gUzel bix Şey. Resım lş Bölümü ögretmeni Hidayet TelU, konu*masının sonunda genç öğretmen adaylanna ögütler verdi. Şöyle dedi: Testiyi dolduran da kıran da bir, sözü ekslk bir gözlemin yanhş sonucudur. Sizter testiyi doldurmaktan ve taşımaktan bıkmazsınız, o sudan hem sız, hem ülke yararlanacaktır. «Ben tek başıma ne yapabiürim?» demeyeceksmız. Bugün bu güzel yurdu bize bırakanlar, «Yapabilirim» diyenler ve yapanlardır. Hidayet hocamı dinlerken, öğretmen Yazar Mustafa Coşturoğlu'nun anımsattığı halk sözii geldi usuma. Halk, «Akuıtıh suyun balıgı kılcıklı olur!» der. KüÇikJan korumaya bakmaUl Peki. Ben, Makinalı Tufek Takım Komutatu Avni (Ozkalyoncu), ve emrimdekı Böluğun Komutanı Vedat, erkanlanmızı da yanımıza aldık; durumu görmeye gıttik. Köy kale gibi. Biz durum tartışması yapıyoruz. Başansız kalan birlik nereden saldırmış, nereden ateş yemiş? Bu kale gibi köye nasıl girilir? Aşiretler arasında kan davaları tukenme diğinden köy savunma duzeninde kurulmuş. duvarlann kahnlıgı neredeyse bır met» reyi bulacak. Dedim ki: Ben gündüz gözüyle buraya saldırmam, karanlık ta bu işi yaparım. Aşağıda köye doğra bir set uzanıyor. Makinalı Tüfek Komutam Avni'ye dedira ki: Sen burada mevzilenlrsin. Avni: Makinalı tufek bu kadar ileriye çıkar mı? Canım sıkıldı. Gel ulan, sana göstereyinl. Gittik makineli tufekleri mevzilendireeegımiz yere; köye 200 metre uzakhktayız: çukurlardan gidiyonız; bize ateş edemiyorlar; zaten mermîlerini hesaplı kullanıyorlar. Tam makinalı için ongördüğijmüz mevnlere geldiğimiz zaman baktık ki dağ topian mevzüenmıs. Dedim ki: Oğlum, top mevzilenmiş. sen daha geride nıi kalacaksın? Avni durakladi: Peki... Biz bu göslemlerimizi yaparken dort bir yanından koye doğru seyrek ateşler suruyor. Yalnız bu arada şunu gordum. Eğer bu koyu almak istıyorsak sokak sokak çarpışacağız. sokak muharebesi yapacağız. Butun çevre tepeler ve dağlarda asker var. Koy çepeçevre sarılmış ızlenımi venyor. Asiler de teslun olmak yerme dıreniyorlar, kaçacak yerleri yok. Oysa bir boşluk bulsalar çekılip gıderler... Ben emır verdim: ^ Ateş kes... Biz ateş kesınce her yana yansıdı. Butun cephe ateş kesti. Işi kendi yöntemlenm ce çözeyim istiyorum. Ateş kesılınce koye bagırdık. Benım boluk erkânımda bu ışi büenler vardı. Onlar bağırdılan Ben Yuzbaşı Cemal Ma danoğlu; baht veriyorum: bir kişi gelsin konuşaüm... Bır Kurt beyaz kırlı bir çaputu bır sınğa bağlamış; çekine çekine ortaya çıktı, yurudu, geldı... Onu oyle bır yerde karşıladım ki toplar, tufekler, makınah tufekler, cephaneler ustuste... Makinalı tufek ler gelmış, sandıklardan çıkanlmış., yanyana dızilmış.. Çarpıcı bir gorunum... Ge> lenm adı Rizko imış... Gel bakalım Rızko... Rızko keçı gıbı kokuyor, kaç gundur çember ıçınde koy... Bak, dedim, her yanınızdan çevrilmişsiniz teslim olun. Yüzbaşım nasıl olur? Çareniz yok oğlum, ben size baht veririm, hiçbir şey olmaz korkmayın, Biz senin bahtına ınanırız; ama, bızi sureceksıruz, gıtmek istemiyoruz buradan... Bızımkilen sıtmaiık yerlere suruyorlar, orada ölüyorlar; burası dağ havası, biz niçm gidelim sıtmaiık yerlere? Ben Rizko ile konuşup tar tışırken Grup Komutanı atla arkamdan gelmiş. Sordu: Efendim, ateş kestim, görüşuyorum; teslım olmaları için Ç&grı yapıyorum... Ne oluyor? Grup Komutanı: Yüru... dedi Rizko'yu alıp goturdü. Ben ata atladığım gibi doğru bızım Tabur Komutanına gittim, durumu anlattım: men Vedat benim tanıgıreu böyle bir olay oldu. Ama bu Rizko salınmazsa bundan böyle bilecegriniz biçimde su baylık yaparım. Çunkü böyle şey olmaz. Rizko köye gidince anlatmış; «Bu Yüzbaşı Cemal» demiş, «Komutanını da aşıp beni salıverdi. Hem topian, makinalı tufekleri, çok kuvvetlerl var,» Hüruruk köyunü böyle aldık. Aradv Dagını daha önce de anlatmıştım. Sason bölgesi çok geniş degil, ama çok sarp bir yoredir. Dersim' TABUR KOMUTANI ANLAYIŞLI. NE YAPIP ETTİYSE GRUP KOMUTANINI RAZI ETMİŞ, RİZKO'YU BIRAKMIŞLAR. RİZKO KÖYE GİDİNCE ANLATMIŞ. «BU YÜZBAŞI CEMAL» DEMİŞ, «KOMUTANINI DA AŞIP BENİ SALIVERDİ. HEM TOPLAR I, MAKİNALI TÜFEKLERİ ÇOK KUVVETLERİ VAR.» Tabur Komutanı anlayışlı. Ne yapıp ne ettiyse Grup Komutanını razı etmiş, Rizko'yu bırakmışlar. Rizko'ya: Haydi oğlum köyüne git, dedim. Biz ertesi sabah binbir türlu guvenlik önlemiyle saldınya geçtiğimizde köyü boş bulduk. Bir kişiye raslamadık Demek ki derelerin içerısmden karanlıkta sıynlıp gıtmişler. den gelen subaylar araziyl görünce şaşmrlardı. Arzıv, dıkıne cıplak bir dağ .. Yeni pelen Grup Komutanı. 7'inct Seyyar'dan Üsteğmen Şemsi'ye Arziv Dağını tutacaksm diye emir vermiş. Ne var ki bu dağa tırmanmak bile zordur. sılahlı bır çatışmada tırmanmak ıse olanaksız gibi birşey... Şemsı. bolüğüyle dagın doruğunu tutmak istiyor, ama tıkanıyor. Çocugun durumu gittıkçe güçleşiyor. Yeni gelen Grup Komutanı durumları lyıce kavrayamadığından sınırleniyor; görevın en kısa surede yerıne getirilmesıni istiyor. Oysa asker bir çıkmaz 1çinde... Çünkü Arziv gibi kayalık bir dağın içıne mevzılenmiş az sayıda tufek. koca bir boluğu kolayhkla durdurabi lir. Ille de saldınyı surdurmek. çok şehıt vermek demektir Nıtpkım Şemsı. beş şehıt, beş yaralı verdikten sonra tıkandı Oysa dağın ancak uçte bınne tırmanabılmışti. Akşama doğru guneş iner YARIN: Şarkı Söyleyen Aşiret Reisi 20«The Heroin Trail» Ingılizce bır kıtabin adıdır. Turkçemize «Eroin Yolu» diye çevırebıleceğimız bu kıtabı. Turkiye'de çok aradım; bulamadım. Kıtaphklarda aradım. Oralarda da yoktu. Yurt dışında arattım. Oralarda da kalmamıştı. Sonunda buldum. Yazannin adresıni bulmaya çalıştım. Bu arkadaşım aracıbğı ile buldum. Kıtabin hem kendisi. hem fotokopisi önümde duruyor. Kitabı ararken oğreniyorum ki, bu kitap, çok önemh bir yetkilinın de eline ulaşmıştır. Buna sevinıyorum. GAZETECİLER HAZIRLAMIŞTI C «Newsday» adlı bir Amerıkan gazetesınin muhabırleri tarafından hazırlanan kıtap, 1974 yıhnda Pulıtzer Odülü'nü kazanmıştır. Kitabuı bir bolumu Türkıye Ue ilgıhdir. Sonra sırasıyla, erom yolu üzerindekl Buiga nstan, Almanya, Fransa, tek tek anlatüıyon buradaki kaçakçılann ve «Mafia Babalan»nın adlan venliyor; Güney Amerika'ya kadar uzanüıyor. Kıtabin Il'inci sayfasmda H.Ö.Ü. adındakl bir afyon üreticisinden söz edıliyor. Bu afyon ureticısi Konya ilınden. T.Ş. ve V.Ş. adlarındaki yeğenleri ile çalışıyor. Afyon ve baz morfin ticareti yapıyor. H.Ö.Ü.'nün bir başka yeğeni, K.Ü., afyonu morfine dönüştürüyor. DAĞITICI PARLAMENTER Malatya bolgesindeki en buyuk dağıtıcı, A.Ç. adındakı bir pariamenter. Bu parlamenterın partısı yok, bagımsız. IÖ. Malatya'da S.R. Kayseri'de eroın ticareti ile meşgul. S.Y. Iskenderun'da, H. M. Afyon'da uyuşturucu madde dağıtıcıhğı yapıyor. A.Ç. adlı bagımsız parlamenterin 1972 yazmda 3 kılo 230 gram afyonu pazarlayıp, sattığı ileri sürüluyor. Kitap, uyuşturucu madde ticareti yapan kişilerın, siyasal çevrelerle de ilışki kurduğunu yazıyor. KABADAYININ CENAZE TÖRENİNE KATILANLAR «The Heroin Trall» tanınmış kabadayılarm bıri nin cenaze törenine bir Bakanın, Bursa eski Emniyet Müdürünün, Istanbul Trafik Şube Müdürünün katıldığmı, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın oğlu Dr. Atilla Sunay'ın da cenazeye çıçek gonder dığıni, olayın fotoğrafını da basarak yaymlıyor. 31'incı sayfada, Fransa' BUCÎÜNÜ UGUR MUMCU "Eroin Yolu,, adlı kitapta bir kabadayının cenaze törenine katılan yetkili kişiler yer alıyor da arabasmda baz morfın ile yakalanan MHP Senatorü Kudret Bayhan olayına da yer venyor. 146 kılo baz morfm üe yakalanan Bayhan'ın şoförü Ibrahim Ikizer, iki politikacıyı daha Fransa' ya getirdiğini söylüyor. Bunlar OÖ. ve H.I... Yapılan soruşturma sıra sında Kudret Bayhan'ın patronunun Nun Bostan olduğu anlaşılıyor. Eski parlamenterlerden Samı Bmicıoğlu ve kardeşı de cak serbest kitap böyle yazıyor. (s: 33). Kitabın sayfalannı çevi riyorum. Işte 34"üncu say fa. Eroinden para kazanan ların, kitabın deyişi ile «Profiteers» yani vurgunculann en üst düzeydeki adamlannuı fotoğraflan var. En önde Z.K.. Sonra. Se fer Bezal.. Sefer Bezaİ adı bize yabancı değil; Be zal 1973 yılında silah kaçakçıhğı suçu ile Istanbul Sıkıyönetıminde yargılan Aynı kitabın 31'inci sayfasında baz morfin ile yakalanan MHP Senatorü Kudret Bayhan olayına da yer venliyor. 146 kilo baz morfin ile yakalanan Bayhan'ın şoförü İbrahim İkizer iki politikacıyı daha Fransa'ya getirdiğini söylüyor. aynı olay nedeniyle tutuklanıyor. H.E. Istanbul'un en büyük uyuşturucu madde kaçakçılarından. (s: 32). H.E., kıtap 1973 yüında yayınlandığında 75 yaşmdadır. H.E., 1963 yılında yakalanıyor ve iki yıl hapis yatıyor. H.E., Istanbul'da bır yüksek oku lun binasının sahibi. Z.K. da uyuşturucu mad de ticareti yapanlardan. K.'nın soyadı yaygın bır soyad. Kendisi Karadenizh. Kaçakçılık dünyasmda adı yıllardır dolaşır. An mış. Kitapta Ali Bezal'ın adı var. Bezal da, aynı davada yargılananlardan. 35'inci sayfada Sami Binicioğlu'nun fotografı var. Binicioğlu. 1989 yılına ka dar parlamentoda bulunmuş, mesleği avukathk. Aynı sayfada Hayrettin Yağcı'nm fotografı var. Yağcı, Mehmet Kürekçi'nin damadı. Kürekçi, Istanbul'da Kennedv ve Piyerloti Otellennın sahibi. Hayrettin Yağcı adı bize hiç yabancı değilj Yağ cı'nm adına ilk kez, Ibrahim Telemen'in Izmir Sıkıyönetim Askeri Savcısı Ustün Gunsan'a verdiği yazılı ıfadede rastladık. Kurekçı'ye de oyle. Yağcı. Sefer ve Ali Bezal'larla birlikte Istanbul'da silah ve mermı kaçakçılıgı suçundam yargılanmii. A.H.T. Boğazıçı'nde bır klup sahibi. R C. gemıcılıkle ilgılenır görunuyor. Çok sayıda agartman şahibi."'" • Fahrettîn Soysal adı da biliniyor. Fahrettin Soysal. o da 1973 yılında sılah ve mermi kaçakçılıgı suçundan yargılanmış. Da va aynı dava. Hayrettin Yağcı, Sefer ve Ali Bezal, ünlü Uğurlu'lar 18 eylül 1973 gün ve 1973/184 sayılı Sıkıyönetim Komutan lığı Askeri Savcılığmın aç tığı davada bu adlar yan yana sıralanmış. Soysal'ın bır akrabası A Ö. de kitapta yer alıyor. Şemsiye ticareti yapan A. Ö, Laleli'de bır otel sahibi. Kebapçı İ.Ç.'nin de kitap ta eroin ticareti ile uğraştığı yazıhyor. D.C. de Istanbul'da ucuz otel işletenlerden biri .Asıl işi uyuşturucu madde ticareti. DÇ. polisçe de biliniyor. M.ö. Kilis'de uyuşturucu. ticaretine başlamış, şimdi de yükünü tutmuş bir kaçakçı. OTEL SAHİPLERİ YLıe kıtaptan izlıyoruz. M.A., Sırkecı'de otel sahibi. Istanbul Yeşükoy'de oturuyor. Kaçakçılık dünyasmda bılinen adlar? dan. MT., Aksaray'da otel sahıbı. Kıtap, M.T.'nın de kaçakçı oldugunu yazıyor. (s: 36). I.H., Isvıçre uzerınden saat ve baz morfm kaçakçılıgı yapıyor. I.S. ve S.D., bunlar da ışadamı. Istanbul'da ış yerleri var. Gazıanteph A. Y. de Istanbulda otel sahibi. Onun da ışi kaçakçılık. Bır başka Gazıantep h M.Z... M.Z. de otel sahibi. Kitabın 37'inci sayfasında Doğan Yoncuoğlu adını okuyoruz. Doğan Yöncüoğlu, okurlanmıza yabancı değil; o da 1973 yılında Istanbul Sıkıyone timinde yargılanmış. Uğurlu'lar, Bezal'ler, Soysal'larla beraber. Bunun gibi, Mahmut ve Hasan Nehır adları da ya bancı değil. Gazıantepli Nehır'lerın adları, Telemen'in 1972 yılında Izmır Sıkıyönetim Asken Savcı sına verdiği yazılı ıfadede geçiyor. Istanbulda Radar Otelinin sahiplen. H.N. adı da kaçakçılık dünyasmda öteden ben biliniyor. H N. kitabın ya ym tarıhi 1973 yılında 70 yaşında. HACI MİRZA Hacı Mirza. bildiğimiz adlardan. 1973 yılında, Fahrettin Soysal, Sefer ve Ali Bezal, Doğan Yoncüoğlu ve de Uğurlu'larla yargılanmış Kayseri Vall sı Babur Ünsal ile ıçki masasında fotografı çekilen kaçakçı. Bırçok kez gozaltına alınmış HM.O., Fahrettin Sossalın ortağı. Soysal ile oto acentesi işletıyor. H. K.'de uyuşturucu madde tıcaretınde bılinen adlardan. H.I.Y., Istanbul'd» 4o. kanta sahıbı. Kaçakçüık dünyasmda adı geçenlerden bırı. M S., Istanbul'da otel sahıbı. Yunan ve Bul gar sınırında kaçakçılık yapanlardan. M.Ş, işhanı sahibi. M.S.'nın ortağı. Z.I., Bulgarıstan ve Roman ya üzennde çalışan kaçakçılardan. Kaçakçılık dunyasında, «Çörçıl» adıy la tanınıyor. Bır unlü ka çakçmın yeğeni. V.Y., Kilıs i Gaziantep arasmda uyuşturucu ticareti yapan bır kaçakçı. M.D., ya bancı turistlerle çalışan, uzmanlığını bu alanda ge liştirmiş bir kaçakçı. FAHRI MOR Fahri Mor adı, 38'ind sayfada. Bu ad da yabancı değil; Telemen'in Savcı Üstun Gunsan'a verdiği yazılı ifadede adı ge çıyor. A.D., «Koçero» diye tanınıyor. Istanbul'da bir buyük otelın sahibL Daha çok Suriye sınırında çalışıyor. HH., «Hüsso» diye tanınıyor, A.U., Konyah bır kaçakçı. M. K., TIR kamyonlan sahibi. S.D.. o da bılinen ka» çakçılardan. Kitap. bu adlan sıraladıktan sonra uyuşturucu madde tıcaretınden satın alman, bınalann, otellerın, klüplerin resimlerınl yayınlıyo.r. The Heroin Traıl» kitabı nd a Bulsarlar'ın ünlü «Kınfex şırketı ile ılgıli bılgıler de var. Turkıve'de ki kaçakçılann ılışkıleri konusunda insanı uzen, içini karartan bazı olaylar da.. Görülüyor ki Eloğlu» bizim «Babalar Dünyası»nı büKin dunyaya tanıtmış. C) Bunlar bir tek bi7e yabancı! YARIN : «ULUSLARARASI StLAH TÜCCARLARI» (*) Görüldüğü gibi, burada bazı adları verdim, bazılaruun yalnızca ad ve soyadlarının baş harflerini vermek le yetindim. Nedeni şuı Kimliklerini açıkladığım kişilerin adları, eiimdeki dava dosyalaruıda geçiyor, Ad ve soyadlarının baş harflerini verdikle rimle ilgiii bilgiler, hiç şüphesiz devlet arşivindedir. Ancak benim eiimdeki dosyalarda bu adlar yok. Bunlar, kitapta yer almış. Onları da bu biçimde aktarıyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle