19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 10 MART 1982 İLAHU Kuvvetler'ln her devlet lcln her tarihsel sürecte özel bır anlam ve önemi olagelmiştir. Kimi devletlerin tarihsel koşullardaki etkinliklerine göre «genişlemek için b!r güç», «tehdit ve baskı için blr güc» saydıkları Silahlı Kuvvetler; çağımızın vardığı aşamada her ülke ıçin bir «savunma gücü» olma özelliğinl almıştır. Bu noktada, kimilerl arasında blr üolem bellrmiş, «savunma>da başatlığın «statüko'yu koruma» mnderinleştirme» mi yoksa «değiştirme» ile mi önem kazanacağı tartışılmıştır. Cünkü günümüz Silahlı Kuvvetleri doğrudan ekonomik ilışkilerle belirlenmektedir ama, ote yandan da ekonomik lllşkilerl belirlemektedlr Ancak, vanlan dünya koşullarında, Silahlı Kuvvetler'in doğâl sayılan savaş yanlılığı, nükleer gjjcün yoğunlaştığı oranda, onun doğal olarak savaş karşıtı olmasına dönüşmüştür. Bununla blrlikte, savaştan kacınmak icln ona karşı hazırlıklı olmak geıoeğiyle de sınırlamıştır kendisini. Bir ulusun varoluşu, bu sıntrın altma düşmemekle olmasıdır. Ama böylellkle, elde birlkecek o ü c bir savaşı zorlayabilir de eJbet. Savaştan kaoındıkça ona daha çok yaklaşılabilir de bu durumda. Bu öyleslne kökten bir celişmedır ki, kimi (jlkelerde «şahinler» onu savaş ucuna doğru cekiştirlrken, «güvercinler» haklı olarak barış ucuna oekiştireceklerdir. Her iki ucun oşılması ise ancak her ikisinin de birbirine dönüşmesiyle sonuçlanabilir. Bu da, savaşın tumden gerekslz kılınacağı blr ortamı yaratabllir. S Silahlı Kuvvetler ve Ekonomi Türk Silahlı Kuvvetleri, çağdaş bir sanayileşme ve gelişmenin bilincinde, kendi gereksinimlerini kendisinin üretebilmesi olanaklarmı bilimsel verilere dayanarak aramış, girişimlerde bulunmuştur. Bu girişimi, sanayiciler de desteklemeüydi. Vedii BİLGET Emekli Amiral klleyerek, Türklye'nin ksndl gerceklerlne ve coğrafya konumuna koşut önemine göre, tur \ lü dış baskılar ve zorlamaları aşmasını, Mus*•• tafa Kemai Atatürk'un «tam bağımsızlık» llkeTürk Silahlı Kuvvetleri, asker gücünün, sinl canlandırmasını sağlıyordu. Bunları «ken«çağdaş bir olgu» oluşunun yetklnlikle bllln dl konumlcırnna uygun bulmayarak yadsıyan cindedir. Bu konuda oldukca duyarlı davran belll sanayi cevreleri, kendllerlnln «ulusal komış, kendi gerekslnmeıerlnl kendisinin ürete nurmumuza ters kurulmuşluklarını sürdürme bilmesi olanaklann bilimsel verilere dayandıkaygısmdan başka blr şeyl umursamadıklarınrarak araştırmış; bu yolda dirlşken çabalardan. gerc«kte. Silahlı Kuvvetlerlmizln sırtına da bulunmuştur. Ne kl, gerceklerl acıkyü Olmadık sorurnluluklar blndlrmekten sakmmareklilikle gözledlğlmizde. ne umulduğu denll • mışlardır da. Bugün Silahlı Kuvvetlerimizln dikkate değer blr yol alındığı, ne de lyimser yüklendlfll Öevlet yönetimi sorunluluğunun arvarsayımlorın belli blr sonuc verdlklerl eav dında, onların gerekll yapısal değlşmeden kalanamaz. Çünko Silahlı Kuvvetlerlmizln ulusal cınarak oluşturduklan ekonomik kargasanm cıkarlanmız ve cağda$ gerçekler doğrultusunblr ürünü olan slyasal calkantılar ve yol acda kaçınılmaz bulduğu yönelmeler, kimi sana tıg"ı terör eylemlerl yok mudur acaba?... yicilerimizce kesinllkle benimsenmemlştlr. Da•*• hası, ekonomidekl cağdaşlaşma olgulannı da Efier Silahlı Kuvvetlerimlzin 12 Eylül eyleevrensel ölçütlerlnden soyutlayarak tolaturka» mlnl, türlü yönden açmaza düşmüş blr Türkllaştırmaya yatkın bu kesim sanaylcller, küçük ye'yl onarma eyleml sayıyor ve terör İle satüketlm arac'arı yapımı dışındakl önerllerl be vaşım, Danışma Mecllsl kurma, Anayosa'yı ve lirgin bir tepkiyle karşılomışlardır Oysa Silah kimi yasaları olıışturma yönellmlyle siyasal lı Kuvvetlerimizln önerdlğl ve bir «önerl» oltoplumsal çabalarda bulunduğunu kabui edlmaktan öte «ulusal varoluşumuzun kesln ge yorsak, bunlara blr de ekonomik alanda düreği» olan üretlm atılımı, sanaylide yapısal zenleylcl olma durumunu eklememlz gerekebir değışimin zaten ekonomik oıkmazları aşı cektir. Aslında, üst yapıdakl onarımlar da anlır kılma gerçeğlyle bağdaşmaktaydı. Sanaylln cak böylelikle, altyapının yenldenkuruluşuyla askeı'sel dondtım oraçları teknlğlne flöre ve kalıcılık ve anlam bellrleyebillr. Cünkü ekonoaskersei ölcütlerle yönlendlrllmesl, maden Ci mi, blr ülkenln slyasal/toplumsal varlığını kokarım ve işleme sanoyllerlnln, haflf eanaylln ruyablllrliginin en özdeksel (maddl) ölcutüdür. kurulmasıyla da sınırlı kalmamaktaydı elbet, Yalnız blzlm lcln değll, tüm az gellşmiş ülkeSalt enerji ve taşıma alanlarında da değll: ler lcln blr hedef olan «caöda$ uygarhk düeğitım, araştırma, gellştlrme, genel hizmet alan zeylne ula$mak» da. öncelikle bu özdeksel lannda da ulusal gerceklere göre altyapısal alanda, ekonomide, geçerlldlr Ve cağda$ uybir gelismeyl öngörüyordu. Bu da dış ekono gorlıâın temellnde sanayileşme yattığına göre mik ilişkileri ve dolayısıyla slyasal lllşkllerl et de, SHahlı Kuvvetlerlmizln ekonomide gsrek«aşma»da, Silahlı Kuvvetler'ln nltellksel katkısının öneminl algılatacaktır gerceğl irdeleyebilenlere... Işto, cağın Silahlı Kuvvetleri, bu cellşmenin kaçınılmazlığını kavradığı oranda, savaşı gereksiz kılacak ulusal varsıilaşmalar (zenglnleşmeler) yolundaki atılımlarda yönlendirlcl olma zorunluğunu duymuştur. Oysa bu gelişmenin ekonomifc yansısı, ilk bakışta zorunluğun mantığıyla çelişir görünmüştür. Çünkü gellşme otılımında, üretlm etklnllkleri askersei donatım aracları üzerlne kurulacak, sllah yoğaltımı artaeaktır. Ama gözden ırak tutulan odur kl, bu yoğaltım arttıkca, teknolojlye egemenlik de artacaktır ve bu alandan cıkarsanacak bilgller öbür alanlardakl üretime kaydırılabileceklir. Böylelikle de, «varılacak ortamsa doğru gidiş olumlu etkilenecektir elbet. Azgelişmiş ülkelerin bağlatıldığı us dışı yolun tersine, temel sanayilerden yan sanayilere açılma olgusunun getireceği toplumsal boyutlar ise, çağı slnllen dOzelticlllğl, doğrudan ülkemiz sanayisini yenlden yönlendlrmekle eşanlamlıdır Dahası, gecmişte gelişmenin aracı olan Silahlı Kuvvetler'in, bugün, gelişimın nedenı olduğu bir cağ sürecinde yaşadığımızı unutmazsak, bu eşanlamlılığı derinlığine de kavrayabıliriz. Böyle olriuğu oranda da, yeni Anayasa'nın yaşamasırıın sanayideki bir yeniden kuruluş üzerlne oturtulmasıyla olasılık kazanacağı gerçeğlne varabiliriz. «Çünkü. bir kez daha beltrtelim, Türkiye'mizin en önemli sorunu kalkınmadır, ilk anda usumuzo gelebllecek toplumsal ve siyasal sorunlnrımızın cözümü de kalkınmamıza bağlıdır Kalkınmamızı sağlayacak temel gücse sanayidır Turızm, tarım, vb. gıbi alanların önemi yadsınamasa da bunlarla kalkınamayacağımız acıktjr... istediğimiz kadar «lhrqoat hücumusna gecelim, bugün sanaylmizln dıssatım olanaklı üretım gücunden yok9un olduğu ortadadır... Bu da bizi temel yatırım sanayilerinin, ülke kaynaklarını değerlendlren ana sanayilenn gereklillğlne getirlr... Bir kez amaclar kesinllkle belirlendikten sonra, şlmdlye kadar gördüklerimizden daha ısrarlı, daha dislplinli bir plan uygulamasıyla, demokra8' dışına taşaeak büyük zorlamalaro, büyük sıkıritılara düsülmeden. ekonomimizin yapısını blr gercok sanayi toplıımunun verileri doğrultusunda defliştirme umudumuz hic de az değildlr... Türklye'de büyük sanayi pücü doğrudan doflruya devletin elindedir, onu Istediği gibl aenişletmek, Istediği alana yânlendirmek kendi Istefllne baâlıdın> '*). KİT'ler, ulusal varoluşumuzu canlandırıp korumada devletimizin en önemli kalpieridir Ve vine bövle olduflu lcln de. Silahlı Kuvvetlerimizi caödaş perekliliMerden sovutlavıcı cıkıslnnnı riurdurmalarını, ekonomik hedpf dlye kendi «cılız vapılannı» koru' ma yolundnki ulusnl cıkarlarımıza taban tabana ters düsen cobaları kosııllamaktan sakınmalarını Isteriz söz konıısu sonavl cevrelerlnden v« taktik üreticilerinden. CönkO onlar, yannı dün İle özdeslestlrmekten 6te blr amac aütmemektedirler Oysa Silohlı Kuvvetlerimlzin cafldas yop'Si, onu. evrensel knvramların nesnel oftsteroe ve öloütierivle bPİirienmis, dune blr daha dönülemevenek bir yarına ilişkin ulusal omaolarla donatmıştır. Vagon ve Lokomotif. on İkl yüzyıldaki Türkiye dış politlkasını üç döneme ayırabiliriz: 1) Osmanh döneminde Babıâll polltikası, Londra Paris Berlin üçgeni arasında taktik diplomasiyi lçerir; temel içeriğinde «Düvel'i Muazzama»ya boyun eğis felsefesi» yatar. Osmanlı diplomatı, büyük bir devlettn himayesine sığmmadan yaşamayı düşünemez. Bu felsefe, Osmanlının yıkılış döneminde «Ingiliz Muhipliği» ve «Amerikan mandacıhğı» olarak somutlaşmış; Kemalizmin karşısına dikilmiştir. 2 Atatürk döneminde dış polltika, «istiklâlI tam» (tam bağımaızlık) lelsefeslne göre biçimlenir. Düvel1 Muazzama'ya veya bir «süper devlet»e sığmma düşüıîcesi bile utanç vericidir. Gazl Mustafa Kemal sosyalist ve kapitalist dünyalara ayrılan yeryüzünde tahtıravallinin tam ortasında bulunmakta: «Üçüncü Dünya»nın doğuşunu simgelemektedir. Diplomasimiz, vagon değil lokomotiftir. Batı'da «Balkan Antantı» Doğu'da «Sadabad Paktı» süper güçlere karşı küçük devletlerin dayamşma ve güoblrliği Örnekleridir. Atatürk. ne Amerikan himayesi düşünmüştür, ne de Sovyetler'e gereğinden çok yaklaşmıstır. 3) Ikinci Dünya Savaşından sonra Atatürk'ün dış politikası blr yana bırakılmıştır. Bu dönemin çizgileriyle Osmanlı Devletinin son yıllarındaki Babıâli felsefesi alabildiğine benzerlikler taşır. Bir süper devlete dayanmadan yasanabileceğini düşünmek bile suçtur. Bloklaşmanın katılığmda diplomasinin aklı. zekâsı. mantığı dondurulmuştur. «Amerika ne yaparsa onu yapmak» kurah dışmda adım atüamaz. Atatürk dönemlndeki denge politikası unutulmuştur. Üçüncti Dünyanın mazlum ülkelerlne ve bağımsızlık savasımlarma düşmanca bir tutum takınılmıştır. Türklye'nin dış politikası artık etkin değil, edilgindir. • Ne var ki dünya hızla degişmektedlr. Türkiye dış politikası bu degişimin yarattıgı yeni baskıların altında kalmıştir. Ne yazık ki degişen dünyamn nereye doğru gittiğini görmemek 1çin direniyoruz ve gec kalıyoruz. Dış polltikada vagon olmaktan kurtulmak. geleceğln neler getireceğini hesaplamakla olasıdır. • îklnel Dünya Savasmdan sonra Türkiye «Bafcdat Paktı»na girdi. Bagdat Paktı, Ortadoğu'da AngloAmerikan örgütüydü: yıkıldı. Bu kez benzer yaklasımla CENTO deneyine girlşildl: CENTO da yıkıldı. Ortadogu'da tarihsel gidisa tera düsen bütün örgütlenme'er ytkılacaktır Nurl es Salt. Kral Farıık, Rwa Pehlevi. Enver Sednt ve benzerlerl OrtadoSu'da Amerikan po'itikasına vön veren felsefen'n adamlarıydılar îs'am dünyasındaki yeni gellşmelerl özenle degerlendirmek gerekir. Dinsel güçler. Amerikan emDeryalizminin maşası olmaktan kurtuldukca. Türkiye'yl etkl altma alacak yeni blr dünyanm oluşması kaçmılmazdır. Surlye topraklarmı ilhak eden Israil, Birleomiş Milletler örgütUnde kınanırken Türkiye çekimser kaldı; Yunanistan ise tüm îslam dünyasıyla birlikte oy kullandı. Bu davranışın tarihsel gidişe. devletler hukukuna. Atatürkçülüğe ters düştüftünü söylemek Wc gerekslz. * Türkiye'nln îkinci Dünya Savaşından bu yana dı» politikasını özetliyelim: AET'ye giremedlk: Avrupa Konseyi'nde durumumuz iyi değil; Bağdat Paktı'na girdik, çöktü; CENTO'ya girdik, çöktü: NATO'ya girdik, NATO'nun da güneydoğu kanadı çökmüş durumda,.. Bir özeleştirl gerekmez ml? S (•} Mümtaz Zevtlnofilu: IMuscı' Panayl: Cağdaş Yavıniarı. istanbul, Mart 1981. OKTAY AKBAL SUCT HBVIR Y Yedinci Anayasa'yı Yaparken... (okurlardan... Çalışanların eş durumu gözönüne alınmalı Biz teknik eleman degil miyiz? 1Z.2.1982 tarlhinde kabul edilen 2595 sayılı yasanın B fıkrasmın (b) bendine göre, teknik elemanlara ek gösterge verilmesi öngörülüyor. Ancak, «kadrolan teknik hizmetler sınıfına dahil olup» bashğı altmda ek gös tergenin yalnız Yüksek Mühendis, Yüksek Mimar, Mühendis ve Mimarlara verilecegl bellrtllmlstir.. Ben, dört yıllık Yüksek Teknik Öğretmen Okulundan mezun olmama rağmen ek göstergeden yararlanamamaktayım. Aynı şekilde benim gibi 4 yıllık, 3 yıllık veya 2 yıllık teknik yüksek okul mezumı. sanat enstitüsü mezunu kamu kuruluslannda Teknik Hizmetler Sı nıfmda çalışan binlerce tek nik personel de magdur edilmektedir. Mühendls veya mimar ün vanı olmayan teknik personel. teknik eleman değil midir?.. Teknik personel arasında Tiaksız bir ayrıcalık yaratan bu yasanın en kısa zamanda düzeltilmesini sayın ilgililertfen beklîyoruz. Erçin ÇELIK Y. Teknik Ö&retmen ANKARA üz yıl içinde altı Anayasa yapmısız, On dokuz Anayasa değişikliği... Şimdi de yedinci Anayasa'yı yapma aşamasındayız. "Anayasa yapma ve sonra bu Anayasalardan yahınma bir ahşkanlıkolmuş toplumumuzda... Bunda elbette ki övünülecek bir yan yok! Kendi yaptığımızı, oylarımızla desteklediğimizi, uygulanacak sandığımızı, ne uyguluyoruz; ne ona uyuyoruz. Bu olmadı, haydi bir yenisil Şimdi yedinci, beş on yıl sonra sekizinci, dokuzuncu derken, sanınm 21. Yüzyıla kadar dünyada Anayasa yapmak, bozmak rekorunu kıracagız! Türkiye Barolar Bîrliği, Anayasa konusundaki göruş v& düşüncelerini küçük bir kitapta toplamış. Türkiye Barolannm temsilcilerinden oluşan, en güçlü hukuk kuruluşumuz olan Barolar Birliği, yeni Anayasa'nın başlıca niteliğini şöyle özetlemektedir: 'Yeni Anayasa blr geriye dönüşü, reaksiyonu simgelemĞmelidir*. Atatürk'un izindeysek, Atatürk devriminin sürekli atılımcı, iyiye, güzele. yararlıya dogru bîr akışı izlediğini biliyorsak, elbette ki «geriye dönüş» Anayaea'smı kabul edemeyiz, ulusumu• za bunu kabul ettiremeyiz. *Önce hukuh devleti, daha sonra bir sosyal huküh devleti olarak düşünmek ve gerçekleştirmek* gerekir yeni Anavasa'yı... Yani 61 Anayasa'sının çizgisinden şasmamak... Bir başka önemli nokta da »yargıya üstünlük ve öncelih tontmote»tır. '1961 Anayasa'sının tümüyle ve dengeli olarak uygulandığınt söyleyebümek olanaksızdır.» Bu jrüzden 61 Anayasa'sını suçlamak yanlıştır. Suçlanacak blrileri varsa, o da bu Anayasa'yı uygulameyan. uygulamaktan kaçınan poliükacılar ve onlara bağlı çıkar cevreleri dir. Barolar Birliği, 61 Anayasa'sının ikincl maddesinde belirtilen, Cumhuriyet'in temel ilkelerinin korunmasından yanadır. «Bu nitelikler bilindiği gibi insan haklanna dayah olmah, ulusal olmah, demohratih olmah, lâık olmah. sosyal olman ve huhuka bağh olmaktır». Zaten bu ilkeler ve nitelikler Atatürk'un devrimci ilkeleridir. Atatürk'ün yolunda îsek, bu ilkelerin yeni Anayasa'da baş köşeyi alması kaçınılmaz bir zorunluluktur. Yürürlükteki Anayasa'da «feimseye işkence yapüamaz" denilmektedir ^Madde 14. Eklenecek bir nokta, 'işkence sonucu ikrann geçersiz sayılması» olabilir. Barolar Birliği, 'ikrann hakim huzurunda veya seçtiği savunucusunun bulunduğu sırada yapılması, bövle bir ikrann geçerli sayümastdır.» Barolar Birliği, ölüm cezasmın da yeni Anayasa'da yer almanasından, yani kaldınlmasından yanadır. "Olum cezasmı insancıl bir ceza sayamayız* diyor hukukçulanmız. 'Bir insanın suçlu da olsa tcplum adına öldürülmesi insanhk onuruyla bağdaşamaz» elbet.. Yjne Anayasa'mızın 21. maddssindeki 'Billm ve Sanat özgürlüğü» de korunmalıdır. Hukukçulanmız bu konuda şöyle düşünmektedirler: 'Geçiş döneminde çıkanlan bazı yasalarla oluşturulan kurumlar ve kurallara Anayasal nitelik kazandırılmamasma ve Anayasamızın sistemine tyhırı düşebilecek her türlü kurallann ve kurumlann Anayasanın gereklerine uygun biçimde düzenlenmesine özen gösterilmelidir>. Barolar Birliği Başkanı Atila Sav ile G. Çaylıgil, G. Atabay, T. Evren, N. Oğuz, M. Sezen, V. Burcuoğlu, H. Beceri'c Turgut Bulut, Z Bilge, H. Boztepe imzalarım taşıyan bu açıklamanın Danışma Meclisindekİ Anayasa hazırlıklanyla görevli altkurulda önemle ele alınacağmı sanınm. Anayasa konusunda söz sahibi kuruluşlann başında elbette ki Barolar Birliği gelir. Hukuk devleti, hem de sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye, Atatürk Cumhuriyeti'nin temel ilkelerinin izinden yürümek zorundadır. Yanlış yollardan eninde sonunda geri dönüleceğini artık öğrendik sanınm. Yüz yıl içinde altı Anayasa, on dokuz Anayasa değişikliği yapmış bir ülkenin yurttaşlan yeni Anayasa çalışmalannı özenle izliyorlar, bunu kimse unutmamahdır. Ben, Cumhuriyet Ünlversltesi Tlp Pakültesi NöroloJi Bölümünde çalışmakta olan bir doktorum. Eşim, zorunlu hizmet yükümlüsü bir doktor olduğu için, Bakanlıkça çekllen ku ra sonucu Ordu ili Merkez Saraycık Sağlık Ocağı Hekimliğine atandı. Bugüne değin SSYB'na, eş durumu gözöntine alınarak, eşimin SÎVAS'a atanması dileğinl içeren üç dilekçe verdik. 15.1.1982 tarlhinde NALAN (KALKAN) OĞUZHANOĞLU adma üçüncü dilekçeye, 21.1.1982 tarihli, 8246 sayılı, Dr. Ertuğrul Aker Müsteşar vekili imzası ile verilen yanıtta«... Bazı sağlık personellne devlet hizmeti yUkünılülüğU uygulaması esaslarına dair yönetmeliğin 5. nıaddesine göre başka bir yere tayininize imkân görülmemiş tir» denildi. Biz, aldığımız bu Uç olum suz yanıta karşın, , Sayın Devlet Başkanı ve Sayın Başbakanımızın, ailenin bü tünlüğünün korunacağı yolundaki sözlerinden cesaret alarak dördüncü kez dilekçe verdik. Gerçekte, atanmanın yapılması istenen kent olan Sivas'ın mahrumiyet bölgesi oluşu gözönüne ahndığın da, Bakanlık yetkililerlnin bu konudaki anlayışsızlıklarını kavramak güçtür. Dr. Atilla Oğuzhanoğlu C.Ü.T.F. Nöroloji Bölümü SİVAS ' Sandıklar neden birleştirilmiyor? Sosyal Guvenlik Bakanı adına Müsteşar Yardımcısı Doğan Bilginoğlu, 22 Eylül 1980 tarihli dilekçemo verdigi 2 Ekim 1980 tarihli yanıtta, bütün sosyal guvenlik kuruluçlarının tek bir çatı altında blrleçtirilmesi çalışmalarımn hUkümet programı doğrultusunda sonuçlandırılıp Başbakunlığa verlldiğini bildlrmiçti. Aradan geçen bır buçuk' yıla rağmen henüz ortada bir kımıldanma yoktur. Oysa, Sayın Şıde, başka bır kabinede de Eakan iken bır tek yasa maddesi ile bu sorunu çözmüştu. Fakat, karşı güçler bu maddeyi iptal ettirmişti. Durum, benım gibi Ticaret Odalan ve Borsalar Emekli Sandığm'dan emekli Olanlar için önem taşımaktadır. Çünkü bu sandık iflas halindedir. Fakat, llgililer, ortalığı güllük gülüstanlık gösterme çabasındadırlar. Örneğin şubat maaşlannın zamanında verilememesi üzerıne Sandık müdürü, arsa ve kat sattıklarım, yani sermayeden yediklerini, alınacak para ile maaş ödeneceğinl söylemiştir. Odalar, Borsalar, Emekli Sandığı, memurlarm muvafakatı ahnmadan İstanbul Ticaret Odası'nın yöneticilerince kurulmuştur. Amaç, her an ellerini atabilecekleri bol kredi kaynağı kurmaktı. Bu amaç bir çok kez gerçekleştirılmiştir. Sandık kurulurken, memurlara: «Blz slze Sosyal Sigortalardan daha çok emekli maaşı vereceğiz» denmiştır. Bu gun bu yerine getiriimediği gibi Kurumun yasal zamlan bile yapılmamaktadır. Bu sandık neden hâlâ ayakta tutulmaktadır? 1 Şubat 1982 günü memurlar vilayete giderek Sandığı şlkâyet etmişlerdir. Eir yetkiliden aldıklan yanıt şudur: «Ben mi size söyledim gidip orada memur olun diye?» İnşallah Sayın Şide de aynı şeyl söylemez. ' ' Sandıktan bir emekli Itfaiyenin görevi nedir? Aksaray, Langa Hisardibi sokak No. l'deki evimizın bodrumunda, yoldan geçen havagazı borusunun yaptığı kaçak sonucu yangm çıktı. 7 mart 3982 akşamı 20.30 sıralarında çıkan yangını doğal olarak Fatih Itfaiyesine telefon ederek duyurduk. O gece nöbetçi olan memur «Acaba havagazı şirketine mi duyursak?.. gibi bir yanıt verdi ve itfaiye uzun sü re gelmedi. Bu arada itfaiye nöbetçisi not ettiği 26 73 71 numaralı telefonumuza arada bir telefon edip «yangını söndürdünüz mü?..» diye de sormayı da ihmal etmedi. Yangını evdeki yangm söndürme araçlanyla söndürdükten sonra ancak itfaiye geldi. Yangm olayı bittikten son ra önce elektrik idaresinden sonra da havagazı idaresinden ekipier geldi. Her ikl ekip de şrörevi birbirlerine at tılar. tşte evinizde ya da işyeri nizde bir yangin çıkmaya görsün. Yangm söndürücü de yoksa işiniz kötü demek tir. Aydan YALÇIN Aksaray İSTANBUL (Cumhuriyet na3a^ıgBa) 10 MART 1932 Haliç Şirketi Haliç Şirketinin vazlyetini tetkik eden ko misyonda Beledlyenin şirketten almakta olduğu %8 temettü hissesinin şirkete devredilmesl kararlaştırılmıştır. Şirket mümesslllerl buna rağmen zarardan kurtulamıyacaklarını ileri sürerek şirketin Beledlye tarafından devralınmasını istemişlerdir. Komisyon toplantılan devam etmektedir. (5OYlOnCE) c IGünün ilanıC Muvaffakiyet... Muzafteriyet... Musikisi Johann Strauss'un olan muhteşem «Yarasa» operetinin Fransızca kopyesi Artlstik Almanca kopyesi Opera sinemalarında gösterilmektedlr. Dün akşam emsalslz blr muvaffakiyet kazanmıştır. Savm Ooltto» v« Eczacılara Tüberküloz'un rıfampısın'le tedavsinde en ucuz olanak Yanıt bekliyoruz Bizler Ankaro Sular Idaresı Geneı Müdürlüğü'nde çalışan mağdur mühendıslerız. Askerliğımlzl mühendislik hizmeti (Meslek Kurası) olarak yapma mızo rağmen, kuruluşumuzda bu gecen süre (14 ay), yan ödeme değerlendirilmesıne sayılmamaktadır. Genel Müdürlüğümüze yapmış olduğumuz tüm başvurulara doyurucu bir cevap alamamaktayız. Genellıkle bu du rumdaki arkadaşlanmıza verilen yanıtlarda «ya İçlşlerl Bakanlığı veya Maliye Bakanlıklarına yazı yazdık. Gelecek ce vaba göre durumunuz değerlendirilecektlr» denilmektedir. Bır seneyl aşkın blr suredlr, anılan Bakanlıklardan müsbet veya menfi bir yanıt alınamadığı söylenmektedir. Tüm dev'et dairelerlnde bu lür hizmetler yan ödemeye savılırken A.S.U. Genel Müdürlu ğü'nün bu tlp bir uygulamo icine girmeslnl anlıyamamaktayız. A.S.U. Genel Müdürlüğü Mağdur Mühendlslerl Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet MatbaacılıkveGazetecilikT.A.Ş. adına ., NADİR NADİ Müessese Müdürü: Yazı Ijleri Müdürü: Basan ve Yayan Riasin 300 mg x 16 kapsul 767TL. fiyatla piyasaya arzedilmıştir Cenel Yayın Müdürü:. , . EMİNE UŞAKUGİL OKAY GÖNENSİN HASAN CEMAL rıfampısm .'Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Posta Kutusu: 246 ISIanbul Tel: 20 97 03 (5 Hat) BÜROLAR • ANKARA:Konur Sokak no. 24/4 Yenişehir Tel' 17 58 25 17 58 66 Idare: 18 33 35 • İZMİR: • ADANA: Halit Ziya Bulvarı No: 65/3 Tel:25 47 0 9 1 3 1 2 3 0 T e l : 14 5 5 0 1 9 731 HANÇER IŞIL ÖZGENTİJRK HİKAYELER ÇIKTI YAZKO YAYINLARI Atatürk Caddesi, Türk Hava Kurumu Işhanl KatS/3 Yurtoglu TAKVİM İMSAK GÜNEŞ ÖĞLE 10 Mart 1982 İKİNDİ AKŞAM YATSI, 5.43 7.19 13.24 16.40 19.10 20.40 '
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle