19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 ŞUBAT 1982 /n\ banatlar 1'ÜKseK Okulu u.e zunu. 1978'de aynı okula asis tan olarak kabul edildi. Halen aynı görevi sürdürüyor. Sanatçı grafik sanatınm çeşitli so runlarına ilişkin olarak Cum huriyet'in sorularını yanıtladı. «Ülkemizdekl grafik sanatı. Batınır çrafik sanatıyla kar şılaştırıldığında bir drğer ta şımakta mıdır?» Grafik sanatı Batı'da ikı yüzyıla yakın bir süredir etkinliğini sürdürmektedir. Bu süreç içinde çevresinde olıışan tüm sanat akımlarıyla kendi ulusal çizgisinde uyumlu bir gelişim göstermiştir. Bizde i^e grafik sanatlannm tarihi ancak elli yıl kadar geriye gidebilmektedir. Günümüz grafik sanatçıları beynelmilel grafik dilini, anlatımı ile yorumlaması ile çok iyi kullanmalarma karşm kendi tabanına dayalı, ulusal grafik sanatmı henüz oluşturamamışlardır. Ülke koşulları grafik tasanrrnna özgün çahşma olanağı sağlayamadığı sürece ulusal bir grafik .varlığından söz etmek oldukça uzak bir ihtimaldir. «Ülkemizde grafik sanatı işlevini yeterinee yerine getire bümekte mîdir?» Ülkemizde grafik tasarımcısının özgün yapıtlar verememesi grafik sanatlarmın işlevini yerine sctırmes'ni enfîelleınekfedir. Bizde grafikçi, sanayinin kendisinden istediklnrinin dışında pek • fazla ürün verememektedir. Bunun dısında kendisine oîanak tanıdıftımız grafikçi büyük bir hevesle çalışıp birbirinden güzel işler üretebilmektedir Pon Abdi İpekçi •jralık Xarışması buna çok gü zel bir örnektir. Grafik sanatının kendi işlevi sözkonusu olduğunda neler yapüabileceğini anlatmak için Batı'dan bir ülkeyi örnek verebilirim: Polonva. Polonya grafik tasarımcıları kendi özgün ortamı içinde, her biri gfafik ürünü olan ambalajı, amb'.emi, brnşürü ve özelli'de afişi ile kendi ulusal çizgisinde olağanüstü etkin yapıtlar vermektedir. Bir ülkede grafik sanatı işlerini bu şekilde KÜLTÜR YAŞAM yerine getirmekle amacına ulaş mış sayılmalıdır. «Türklye'den ve yabancılardan en çok beğendiğiniz, sevdiğiniz grafik sanatçıları?» Bizden örnek vermek ustaların dışında biraz güç. Mengü Ertel, Yurdaer Altıntaş, Bülent Erkmen, Cemalettin Mutver ve Gürbüz Doğan Ekşioğlu'nu sayabilirim. Yabancılardan ise Tomi Ungerer, Heinz Edelman ve Mijton Glaser. Cumhuriyet 5 .Abdi Ipekçi Grafik Yonşmtısı Birincisi Selahattin Ganiz: "Ulusal grafik sanata henüz olusmadk. Önemli Bir Amatör Tiyatro Olayı: DOĞUM DÜGÜN ÖLÜM YAPIT: Sedat Veyis Örnek (Türk Halkbiliml) KURGU YÖNETİM: Yeşim Müderrisoğlu SAHNE DENETİMİ: Ergin Orbey OYNAYANLAR: Edibe Tozlu, Osmcın Gökmen, Osman ÖztOrk, Selahattin Gündoğdu Ayşe Selen. Belgin Aygün, Meral Ülkü, Nurhan Tekerek, Müjgan Aydın, Yaman Koc, Asuman Atckul, Mehmet Ulusoy. Bukl e Girgin, Gülsen Usanmaz, Hayrettin Demırbaş Levent Beceren. DTCF Tiyatro Sahnesi «Açık Biçim»de yazılmış, Anadolu însanmın doğal tavır ve söyleşimlerine dayalı, an güidürünü'n başanh bir ömeğini veren, gevşek dokulu bir oyun «DoğumDüğünCh. lüm.» Müderrisoğlu, içeriğin belgesel niteliğini *sunucuM. kullanımıyla vurgulayarak, kıvrak bir söyleşim düzeniyle/ ayrmtılı dekorlara ya da giysi tasarımma gerek göstermeyen, yahn, dinamik, ve renkli bir sahne düzenlemesiyle, eğlendirici olduğu o denli de düşündürücü bir gösteri kotarmış. Müderrisoğlu'nun başansı, hepsi de Tiyatro Birirtıl öğrencisi olan oyunculann özenli çahşmalan ve doğru yorumlarıyla desteklenerek, özlcnen düzeyde bir amatör tiyatro olayı gerçekleştiriliyor. Görevlerini canla başla yerine getiren ve yer yer profesyonel düzeyde bir gösteri kotaran oyuncular arasmda en başarılılarınm belirlenmesi aJnatör tiyatroculuk anlayışma ters düşer. Ancak, oyun boyunca sahnede en çok yer alan ve Anadolu genç kızını çeşitli konumlannda dile getiren Ayşe Selen'in başanlı güldürü oyunculuğunu anmadan geçmek de haksızlık olur. Araştırma. deneme, tiyatro tutkusu, gençlik coşkusu... Bu özelliklerin bir araya gelmesiyle kotarılan *DoğumDüğünÖlüm» yapımıyla DTCF öğrencileri anıatör tiyatroculuğun gereklerini başanyla yerine getiriyorlar. Çaba onlardan, alkışlaması bizden.... «*<•• »^s»*'8»'*.' Ayşegül YÜKSEL G eçen yıl yitirdiğimiz, defeerli bilim adamı Sedat Vevis Örnek'in «Titrfe Halkbilimi* başlıkh yapıtı, çeşitli yörelerdeki Anadolu insarunm duygu, düşünce ve davranışlarını biçimlendiren gelenekleri, görenekleri. inançları sayısız örneklerle sergiler. Profesyonel sahnelerden de tanıdığımız, oyun yazan, oyuncu, yönetmen, aynı zamanda da DTCF Tiyatro Birimi Yüksek Lisans öğrencisi Yeşim Müderrisoğlu, Örnek'in bu yapıtından ayrmtılı bir tarama yaparak, kendi deyişiyle, *insanm doğa karşısında "doğum düğün ölüm başlığı altında toplanan en önemli dönüm noktalarmı» yansıtan bölümlerden bir saatlik bir oyun oluşturmuş. Sarıat Servisı Mıllıyet Sanat Dergisi'nin düzenlediği «Kültüriimüzün Geleceğine Sahip Çıkalım» konulu Abdi İpekçi Grafik Yanşması'nın ödüileri geçtiğimiz günlerde Atatürk Kü'.tür Merkezi'nde düzenlenerı törenle Abdi İpekçi'nin eşi Sıbel tpekçı tarafmdan sahiplerıne verildi. Bırincilik ödülünü Selahattın Ganiz. ıkincilik ve üçüncülük' ödüllerini Ahmet Çağıldak'ın SANAYİNİN İSTEDİKLERİ Selahattin Ganiz: «Bizde aidığı yarışmaria Yılma7; Aysan, îlhan Bilge, Kenan Dimetoka, grafikçi, sanayinin kendisinden CernaİPttin Mutver ve Kâzım istediklerinin dışında pek fazla ürün verememektedir» Sozftin'in çahşmaîan mansiyon (Fotoğraf: Endor ERKEK) la değerlendirildi. Ganiz 1971 yılı İstanbul Prvlpt Tatbiki Gü Michele Morgan yaslanınca kendini tiyatroya verdi H k ir zamanlar Fransız sinemasının en sevilen yıldızlarından biri R IjS olan Michale Morgan, yaşhlık merdivenin üst basamaklarm™ da, bugünü yaşamak için üç yol denıyor: Torunlanyla uğraşmak, resim yapmak ve tiyatro... Moraan'm teı; oçlundan tam 4 torunu var. Tonmlarından en biiyüğü 33 yaşındaki Sementha, babaannesi için şunları söylüyor: «Benim babaannpm de diğerleri gihi dikkatli ve sevimli, tonton. Aına dünyanın en çüzel b.tbaannesi.» Michele Morgan, bu güzelliğini serçi gözlerine borçlu ama, bugün kendisine, «Aman ne kadar giizel gözleriniz» var dendıği zaman öfkelendiği belırtiliyor. Nedeni de kendisini kanıtlamak istemesi. Morgan, sadece güzel gözlere sahip biri olarak anılmak istemiyor. Bu yüzden yaşlı olmasına karşm sanat sücünden bırşey yitirmediğini göstermek için bugün tiyatro ile uğraşıyor. Ashnda Morgan, tiyatroya ilk adımı 1979'da atmış ve Françoise Dorin'ın bir piyesinde oynamıştı. Şimdi ise, «Cheri» adlı ilk piyeste oynayacak. Tiyatronun bitmek bilmeyen bir çalışmayı gerekli kıldığmı söyleyen Morgan, «Çevirdiğim fiimlerin tüm başansına karşJn, gerçek halka bir «açlık» duydum» diyor ve ekliyor: «Tiyatroda insanlan RÖrcbîlir, hîssedebilir ve az çok dokunabiüriz onlara.» Micnele Morgan, «Cherî» oyununda canlandırdığı «lea» için şöyle konuşuyor: «Lea, benî ctkiieyen Wr kadın. Büyfilcyicî oldnşiı kadar. üziintü, acı veren bir yanı da var. Çünkü yaşlanmış ve bumı biliyor. Ve biraz yalnız. Heyecanlanna, tutkulanna karşm, serinkanlı kal Prof. Dr. Sedat Veyls ömek Mehmet tiğimiz günlerde New York'un Madison Avenue gibi uüuslararası resim piyasasının en önemli merkezlerinden birinde açtığı resim sergisi, sanat dünyastnda geniş ilgi uyandırdı. Son dönemlerde yaptığı, büyük bölümü boy a, geri kalanı da desenlerle hazırlanınış, 25 yapıtt.an oluşan se^rgi şubat ayı başına dek sürdü. New York'ta, her ay yaymlanan «Art Now/New York» adlı galeri rehberi Güleryüz'ü tanıtırken resim'.eri için şunları yazdı: «Kökleri eski bir Türk Ribi pölgp oyunu olan KaraRÖz'e dsyanan Gülpryüz'ün sahnesi, Beckctt'in sorıit tiyatrosunun özgün bir dışavunımeulukia buluştuğu yeni bir boyuia ulaşıjor.» ... ^ Mehmet Güleryüz'ün eergisi bir ay açık kaldı. Güzelliği bir zamonlar dillere destan olan Michele Morgan'ın o dörremlerde Frank Sinatra Ils ijevfrdlgi'filmeleh 6ir sohıie..'. mak istiyor, Onda, bana göre, bir kadında olması gercken nitclikler buluyoruıtı. Kendisine, yaşam deneylerinin bir yansıması, bir bütünlük var.» İbrahim Balaban «Kendini yeniliyor.ı Sanat Serris! Bir yıla yakın zamandır Amerika'da yaşayan Mehmet Güleryüz'ün geç istanbul galerilerinden seçmeler O. ZekiÇAKALOZ oşullannız no olursa olsun bu galerüer ve sergiler kalabalığmdan seçmelerle yetiniyorsunuz ister istemez.. Kaç kez yazdım.. Hele kiminde, ne bir hobi ne de bir düzeyli amatör ve artisanat ürünü olmayan, tüm yaklaşım yetersizliklerine karşın yine de giderek gelişmekte olan çağdaş sanatımız içinde bir yığın yoz, sıradan heves işi gösteriler arasından ve de Ne vazık bunlara kapılarmı açmayı sürdüren kimi galerilerimiz içinden.. Ümit Yaşar Sanat Galerisi'nde Remzi Töremen, Galata Sanat Galerisi'nde Haluk Tezonar, 1 şubata, Taksim Sanat Galerisinde Niyazi Toptoprak ve İbrahim Balaban 3 şubata, Urart Sanat Galerisi'nde de Mehmet Gün 4 şubata dek izlendiler. Bahğın tazesini vesufSe sevenlere: Sebek Resforan Listertekı oalıK tıyatlarım görünce »özlerim faltası gibı açıldı. Zıra 3 sıfırlı sayılar clolaşıyorriu ner balık isminin karsısır.da. Allah'tan bunları kilo fiyatı oldu£ımu okudum ds. biraz içitn rahatladı. Kıyatlar o gün ıçın soylevdi (herçün dPÇışivorrlıı bunlar): Levrok: Kilos\ı 3.5(M) lıra. tekır y.1(1(1. dil ve kalkan 2.150, iri karides (Tskenderun): 5.5nn orta karides: 4.00(1.. I,akprt.lanın kilosu 2.600, pa.lamutun tanesı ise 52S lira.. Taze siyah havvar. balık vumıırtası gibi daha «nadirat»tan nimetlerin vanında ise. «ffünün alış fivatına % 75 kâr cklpnir» diye yazıyordu. Bebek Yenı Restorant'da idim Uzun zamandır adını duyrlueum bir yerdi burası, birkaç ay rince gazeteci dostum T*yla Umar ve Bey men'in sahiplerinden Cem Bovnene bir ttgle vemegi yemiştik. O gün yediSim cupramn (ben çuprayı yalmz tzmir'de bulunur bilirdirrO ve portakallı suflenin tadını unutmamıştım ve İstanbul'da balık meraklılannm dilinden düşlirmedigi bu yeri, bu sütuna almayı ııygtın efirmiistüm. tstanbul da, bilenier b'.lir. balık cok yerde vpnebilir. önemli olan bfthgin tazelüti v*» d<; «e«rçekliftî»dir: Sozgelimi «hakiki levrpiji» koskora ts tanbuVda cok cok 56 yer de rrulabüerpSinizi biiir mi sinlî? Gerisinin size «levwık» (S)ye vprereftl, «sndak» denen tatlı su levreğidir re gerçek. levrek tadıyla hiç bir ilişkisi yoktur bunun.. MEZELER, İÇKtLER.. Yeni Bebek Restorant, tazeligi ve «gerçekliği» oranında yüksekce olan balık fiyatlan yanında, çok pahalı bir yer değil. Sözgelimi peynir, midye dolma, plaki. tarama, beyin salata gibi klasik soğuk mezeleri 35100 lira arası değişiyor. Sıcak mezelerde ise, 8 adet midye tava 100, börek ve patates tava 25. ciğer tava 125, sahanda kaşer 100 ve kalamar tava 300 lira olarak saptanmış. Bü>Uk Yeni Rakı S00, küçügii 400 küsur, Altınbaş 1.000, küçüğü 500 küsur liraya içiliyor. Kavakhdere. Doluca, Papaz karası. Çankaya'dan oluşan şaraplar 250 lira civarında, Villa Doluca'da bu 315'e çıkıyor. Istakoz pazarlıga tabi, sonradan yaptığım konuşmada orta boy bir ıstakozun 8 ila 10 bin lira arası olduğunu, en nadir oldugu mevsimde ise 25.000 liraya kadiir çıktıgını oğrenivorum, Kuşkusuz dar geürli bir yurttaşın dudaklanm uçuklatacak sayılar bunlar. Ama Bofaz'da ve îstanbul'da bu tiirde. giderek bir «piyanistşantör» koyunca çok dnha pahalı fiyatlar çeken yerler ve bu fiyatları rahatça odeyen çok genis bir kitle de var. Biz 2 kişi, gernekten a£ızda eriyen lezzette bir levrek ızgara ve yine tadına knlay doyulmayacak bir dil tava yiyoruz. İri İskenderun karideslerinın 3 tanesinden oluşmuş bir porsiyonu paylaşıyoruz. Doganın donizlerimize baftışladığı gercek nimetler bunlar., Sonradan faturadan denetliyorum: gramlanyla birlikte yazıİT balıklardan levrek 1.400'e, dil 630'a, karides 1450 liraya maloluyor. Bir duble votka, bir meyve suyu, salata, plaki gibi şeylerin yanısıra, blrer sufle yiyoruz: Çukulatalı ve portakalh. Bogaz'da sufleyi böylesine yapan blrlld yer daha biltyorutn, ama Bebek Restorant'ınkl Rercekten nefis, agızda lezlz bir tad bırakıyor. Bir limonlusu var, o da başka bir sefere inşallah.. (Sufle fivatınm 300 lira oidugunu da belirtsyim1» Böylem» 2 kişi 4.500 lira hesap jrelivor. Evpt. bazı tadlar c<?rçekt^n de pek ueuza elde edi'mivor. ISTAKOZ VE ATTIN FtYATT.ARI.. I^okantanın sahibt Hfisev\n Denizcl, mUessfisentn 1960'dan berl varolduğunu ve baştan beri balık üstüne çalıştığmı söylüyor. Balık îiyatlarını altm fiyatlarına benzetiyor: «Hep incr, çıkar. Istakozu. sözgelimi, 5.000 liraya aldığımz da olur, 50.000 liraya zor bıılduğunuz da... BIz yalnız tazesinl veririz balıgın.. Bilen hemen anlar bunu..» 120 kişi alabilen lokantanın müşterileri arasında çeşitli Holding sahip ve müdürlerinin, şirket müdürlerinin ço&unlukta olduğunu, yabancı konuklara burada yemek verildigini anlatıyor. Eh, şimdilerde ihracat seferberliği var ya, böyle yer ler yasadı herhalde.. O söylemiyor ama, ben çevrede (bir pazar ö'ğlesinde) bir hayli Yahudi miişteri ol duŞunu da farkediyorum. Eh, Yahudi vatandaşlarımı zın iyi yaşamayı bildiği ve sevdiği boşuna söylenmemiş. Hüseyin bey, yabancı müşterileri de olduğunu, ama acentelerle ilişki kurarak grupları kabul etmeyi düşünmediklerini söylüyor. Sonra balık üstüne konuşuyoruz. Çupra? Evet, İzmir, Ege, balığıdır, ama burada da bulunur: Boğaz'da değil, Çanakkale'de, bazen Marmara'da, Büyükada açıklarında.. İzmir'de bu gözds balığı deniz suyu içinde üretmeye başladıklannı anlatıyor.. 4 şefgarson ve 4 kominin gerçek ten birinci sınıf bir servis verdiği lokantadan, ancak önceden istemek kavdıyla yapılabüen «cn spesiyal» ye meklerinin yanda bulacağımz tarifini alarak ayrılıyoruz. K yontuda figürü iyi bilen ve figüre kolaylıkla egemen o!abüen bir sanatçımız. Sergisinde yirmi sekiz yapıtla yontulan ağırlıklı.. Öncelikle çok duyarlı büstlerinde Tezonar, hem kaygan, akan, hem de parçalı form pasajlarmı, yapıtın bütününe sağlamlıkla bağlıyor. İbrahim Balaban, bana göre bir değişim arayışı içinde bu sergisinde.. Daha doğnı bir deyimle «artık kendimi değiştirevim» demekte. Bu sürecin sonucu beklenmeli daha tutarlı bir yargı ve yaklaşım için.. Şim di Balaban'da görünen ve kendi anlatımına göre 1940'larda biriken anılarm bir çeşit, grafik kurgulu planlara, kaligrafik ve geometrik tabanlı figürlerle so kulmak.. Bu, yaşamlan bir ger çekten geçmişin gerçeklerine, mistik ve fantastik kokuda bir uzanış.. Niyazi Toptoprak da, yeni ürünleri otuz boyasını izletiyor. Yorumunun alt yapısı olarak, genelinde düşsel bir dünyası var sanatçınm. Beğenili bir r*nkçilikle, televizyon antenli damlar, nakışçı işçilikte ağaçlar kimisi Gümrükçü Rousseau çağrışımlı , üstlerinde kediler, ortalığa düşmüş ve üst lerine üşüşmüş kedilerle kimi çıplaklar, keskin ve köşeli form lu, dekupaj etkisi veren fi.eürle riyle sıcak soluklu, gerilimli işler Toptoprak'm ürür.Ieri. Altı yıldır Avıısturya'da, A. Lehmden ve Rudolf Rauser'de öğrenim gören, Mehmet Gün, 19801981 ürünü kırk altı yapıtını sergiliyor Urart Sanat Galerisi'nde... Avusturya. ötelerden beri bir fantastik / gerçekçüik dünyasuım ülkesi. Mehmet Gün, kendi yakls.şımmı, «F>cudien Sürrealİ7.m» olarak tanımlryor ve bu tanımı. «Bilinç altım, bilinçli yansıtma» diye açık: hyor. Gerçekten. disiplinli bir temel sanat eğitiminin sonncu oluşan, kararlı ve bec?rıli bir çizgiciliSe. eslik eıien. denetimli az renkçilikle kurpulanan ürünlerinin tümünde bu bilino altı okunuyor. Çok aynntılı ve sarmallı bir iş yamndi. örregin «Belki Bir Doça» adlı yapıtuıda en yalmla ilot.ime varabil mesi övgüye de&er.. Bir titiz arastırman Remzi Töremen genelinde bir görünü ressamı... Sergisinde otuz iki işi yer alıyor. Yumuşak bir fırça ve renkçilik, titrek ve puslu bir atmosferde yakalanmaya çalışılan doğa kesitleri.. Töremen, kimi zeytin ağaçlı işlerinde, alttan bir Van Gogh'a uzanma eğiliminde, ötede de yerli ustalarımızdan kiminin çağrışımı var. Grneğin, kirli kırmızı, turuncu, sarı ve gri leke/renkli bulutlar, mavi, mor deniz görünüsünde bir Hamit Görele, kiminde de yine örtülü ve sezüebüir birer eski Eşref Ürenler.. Yine de hafif etkili işler.. Haluk Tezonar, kuşkusuz, Dîzdaroğlu Mehmet AYDIN Duşün ve sanot ürünleri vermiş Cumhuriyet doneminın ilk aydın kuşağı, doğanm kaçınılmaz bir gereği olarak birer ikişer artık aramızdan ayrılıyorlar. Bunlardan biri de. titiz bir araştırmacı olan Arif Hikmet Dizdaroğlu'dur. Dizdaroğlu'yia uzun yıllanmız birlikte gecti. Gazi Eğitim Enstitüsü, Türk Dil Kurumu, Türkçe öğretmenlerini yetiştirme seminerleri va yaz tatillerinde hep bir arada olduk. Kimi konulara ayrı bakış acılarıncian eğilsek bile, dostluğumuz tümüyle uygar ilişkiler ic'mde sürüp geldi ve sonuna dek ona hic bir gölge düşürmedik. Dizdaroğlu, Turk dil! Türk yazını, saz şilrl ve eleştiri alanlarında bircok yapıtlar oluşturmuş; ulusal ve uluslararası türlü kongrelere katılarak bildiriler sunmuş. bir yığın gazete ve dergilerde makaleleri çıkmış yorulmak bilmez bir yazıneridir. O her şeyden önce ödünsüz bir Türkce tutkunuydu. Türk dilinin gelişmesi ve özleşmesi amacına, gençliğinden beri yürekten bağlı kalmış; onu her yerde'bütün olanaklarıyla savunmuş, bir yönüyle de, 0 konudaki savaşımırı inanc'ı öncüleri arasına katılmıştır. Türk yazınına değgin çalışmaları, daha cok Batı etkisi altında gelişmiş yazınımıza yöneliktir. Çalışmalarını tek alana değil, değişik alanlara yaymıştır. Yaşamöyküsü, roman. öykü ve şilr dallannda oraştırma ve incelemelere dayalı epeyce ürünleri vardır. Eleştirl anlayışı geleneksel portreciliğe dayanıyordu. Özellikle ele aldığı pek cok yazar ya da yapıtların, tanıtlayıcı dıpnotlarla gerçek, sağlıklı ve tarihsel yerlerini bulup cıkarırdı. Türk yazın tarihine ciddi calışmalanyla kücümsenemeyecek ölcüde hizmetleri gecıvıiştir. Saz şiiri ve halkbilgisl alanındakl ve rilerl İse salt derleme ve gerec olorak ele alınsa bile, her biri ayrı ve öz.gün birer değer taşır. Son cahşmalarından d u p bnskıya hazır dtjruma geîirilen Sümrnani, Zülâli ve Erzurumlu Emrah adlı yapıtları, kıyıda köşede yok olmadan yayım için şımdiden kültüre eğilimli bir kurumun sahipliği ve yarciımını beklemekteriir. Dizdoroğlu'nun dergılerdg yayımlndığı kitap tanıtma, dil ve eleştirme yazılon, başlı boşma birkac ciltlik kitap durumuıio getirilecek oylumdadır. Dahası. tıtizlikle biriktirilmış on binlerce konu fişinin, bugün devlet kitaplıklannda bile öıncgi bulunacağı kuşkuludur. Çünkü rohmetii vazcır o fişleri yalnızca konu başlıklannıian rleğil, okuduğu tüm metinlerrien sabırlı bir Calışmayla hazırlamıştı. Kanımızca ulusal kültür acısınaan o fişlere clevletin dogrudan el otması gerokır. Aynco değerli yazar sağlığındo basıma hazır bir Cumhuriyet Dönetnı Yazın Tarihi ile Kaynakçcılor yapıtından da soz edercli. Bunların da gün ışığına çıkanlıp toplumun hizmetine sunulmasında soyısız yararlar vardır. Sayılan oldukça kabarık özel kitaplığının kitaplarını vasiyet yoluyla Erzurum Üniversitesi kitaplığınn bağışlamıştı. Uınulur ki bu kilaplar, yerine eksiksiz ve yıpranmadan ulaşır. Dizdaroğlu, kendi çizgisinde doğrucu ve acık sözlü bir insandı. Haksızlıkların ve kötülüklerin üstüne üstüne giderdi. Son söyleyeceğini ilkten söyler, hongi aşaınado olursa olsun görevini savsaklayan ve sorumsuz davranışlarına tanık olduğu kimselerl, cekincesizce haşlardı. Soykütüğünün Akkoyunlular'a dek uzandığını sık sık yineler ve onunla övünürdü. Gülmeceyi, yeme lcmeyi ve söyleşiyi cok severdı. Türk yemekleri konusunda zengin bir belleği vardı. Her türlü şaka ve takılmaları hoşgörüyle karşılardı. Gecen yıl yitirdiğimiz Sayin Suut Kemal Yetkin'le birlikte, Ankara'da yıllardır sürüp gelen Yazın Evleji Topluluğundan bir kişi daha eksiidi. Sağlığında yaşam dolu bir insan olan Dizdaroğlu'na sonsuz yolculuğunda yüreklerlmiz burkularok güle güle dlyoruz. BcjBUn GÖKÇtN Gratine Deniz Ürünleri Bu, bana evde kolayca yapüabilecek birşey gibi gelmedi, ama isteyenler deneyebilir: Kefal, mercan, levrek, minakop gibi «etH balıklar», içine kereviz yaprağı, parC» limon, tane karabiber, pul biber (kırmızı biberin acı olmayam: kabuğuyla birlikte), diğer baharat, sarmısak, kuru soğan, defne yaprağı, maydanoz ve Salat yağıyla birlikte tencerede pişinceye dek (yanm saat kadar) haşlanır. Sonra Irafif ateşte 10 daklka kadar dinlendirilir. Etler kemiklerden ayrılır. Elde edilen etler, ayrı bir kapta ufalanır. Pırm kabı «tepsi» denen derinliksiz madeni bir kap, yoksa pyrex), içl tereyağla yağlanır, bir kat balık, bir kat rendelenmiş kaşar, bir kat daha balık, üstüne ayrıca haşlanmış olması gereken midye ve karidesler serpilir. En üstüne ayrıca haşlanmış olması gereken midye ve karidesler serpilir. En üstüne yeniden rende kasar konur. Çepçovre krema forması (pasta süslcme tübü> içinden sıkıian patates püresiyle donatılır, orta ateste fırında ha.fıf kızarana kadar (yaklaçık yarım saaf) P'ser. sıcnk sıcak servis yapılır. «Metr'dotel», bu yemeğin yanına sek bir bpyaz şarabm servis edilmesini ngütlüyor. Adres: Yeni Bebfk Restorant Cevdet Paşa Caddesi 123 Bebek. Tel.: 63 34 47. Ziraat Bankası, Ankara'da Klasik Türk Müziği konserleri düzenledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ziraat Bankası bir kültür hiz meti olarak Ankara'da klasik Türk müzigi konserleri düzenledi. 6 ve 7 şubat günleri, Türk ocagı Salonunda, Dr. Nevzat Atlığ yönetimindekl Devlet Klasik Türk MUziği Korosu Dede Efendi'yi anma konserlerl verecek. Ziraat Bankası'nm önayak olduğu konserlerin ilki, bugün saat 21.00'de başlayacak. Bu konseri Devlet Başkanı Kenan Evren ile MGK üyeleri, Başbakan, Bakanlar Kunüu üyeleri ve Ankara'daki yabancı misyon mensuplan da tzleyecek. Konser yann saat 15.00 ve 21.00'de oimak üzere iki kez yinelenecei. 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle