19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 ır sure onceki gazeteier Los Angelesde Kaliforniya Üniversitesi'nde Türk Tarihi de vermekte olan Amerikalı Prof. Stanford Jay Shaw'ın derslerini 10 20 kadar tedhişçinin basmak istediği haberini verdi. (Ne acıdır ki geçcn hafta da oradaki Baskonsolosumuz Kemal Ankan, alçakça bir saldın sonucu şehit edildi.) Amerika'nın en iyi üniversitelerinde okumuş ve öğretmenlik yapmış olan Prof Shaw'ın boylesme bir baskı altma alınmak istenmesi akademik özgürlukler acısından oldugu kadar, Amerikan toplumuna yoneltilen yeni bir tehdit olarak da ustunde durmaya değer. OLAYLAR VF nn r > Boston çevresinde toplanmışlardır. En ka labalık olarak da, herhalde Los Angeles' dadırlar. Sayılan (Amerika'da ve Kanada' da) yarım milyonu bulmuştur. Sermaye dunyasında Manukyan, Kirkoryan ve Mar dıkyan gibı çok zengin Ermeni aileleri vardır. (Onların Kaliforniya'daki yaşamlannı, çocukluk anılanna dayanarak Ermeni asıllı unlu Amerikan yazarı VVilliam Saroyan, hıkâye etmış ve ben de 1953'de bunlan «Varlık» serisinde «Aram Derler Adıma başhğı altında kitap olarak Türkçe yayınlamıştım ) Amerika'da, ikisi Boston'da (Armenıan VVeekly, Armenian MirrorSpectator), biri Los Angeles'te (Armenian Observer), biri Fresno'da (California Courier) ve biri de New York'ta olmak üzere, Ermenice beş gazete yaymlanmaktadır, Los Angeles'de çıkan gunlük «Asbarez» Ermenice günlük üç gazeteden biridir. B Amerikalı Prof. ve Ermeni Tedhiscileri LOS ANGELES'DE ERMENİ BASK1SI BÎR SÜRE ÖNCE ÜNİ VERSÎTEYE KADAR YÖNELMİŞTİ. SONUNDA AŞKONSOLOSUMUZU DA ÖLDÜREREK ŞIMARIKLIKLARINI İYİCE TIRMANDIRDILAR. Yol Tıkahrnı? lanımlama zor bir iştir. Coğu zaman günlük ya| şamda kullandığımız kavramları tanımlamakta zorluk cekeriz. Kendi kendimıze soralım: Pil ned'r? Arabesk nedir? İp neye derler? insan böyle sorular karşısında şaşırır, !ofı dolondınp uzotmaya başlar. Kullandığımız, esklttiğimiz, yıprattığımız şeylerl tanımlamak sanıldığınca kolay değildlr. Kendimizi tanımlarken bile duraksayıp kalıyoruz. İnsan nedir? Gülen hayvandır... Konuşan hayvandır... Maklne yapan hayvandır... Sonucta Insanın bir tür hayvan olduğunu soylöyo= ruz. Yeterll ml bu tanım? Ya oağdaş uygarlığı nasıl tanımlayccağız? İşte size iki önerl: İnsan haklarını özümsemiş ve benlmsemlş toplumun yaşama düzenl... Makine yapan makinelerl üreten tODİumun vaşam düzeyi... Beğendlniz ml? • Beğenmedlnizse kendiniz tanımlamaya calışırsını? Ama ben her iki öneriyi birleştirerek dlyorum kl, blr toplumun cağdaş uygarlığa ulaşması İoin, hem İnsan haklarını özümsemiş. hem makine yapan makinelerl üretlr ekonomik düzenl kurmuş olması gerekir. Bu iki etken bırbiriyle bağlantılıdır. Birislnl yadsıyarak öteklni benlmsemek, ya da berikinl amaçlayarak blrincisine boşvermek cağdaş uygarlığa ters düşmez mi? Her neyse... Cağdaş uygarlık üzerine blr tartışma acmak değil amacım; daha cok Türkiye'yi dışardan etkileyen güclerin bize yaklaşımındaki anlamdan söz acmak istiyorum. Biliyorsunuz ülkemizin ekonomisıni IMF, Dünya Bankası ve OECD programlamaktadır. IMF'nin denetci kurulları sık sık ülkemlze gelıp durumu kontrol etmekle; beğenırlerse onaylamaktadırlar. Bu onayın koşulu nedir? IMF bize diyor ki: Makine yapan makineleri yapmak sevdasından vazgecin... Son yıllarda Türkiye'ye bu yolda oğüt üstüne oğut veriliyor. Yalnızöğüt verılse İyi... Gırtlağına dek borclanmış ülkemıze ancak «Sanayileşmeden vazgeçmek» koşuluyla kredi ve destek sağlanıyor. Peki, bız «Maklne yapan makineleri yapmak» amacmı rafa kaldırarak nasıl cağdaş uygarlığa varabıleceğız'' Yeryüzunde Bazı toplumlar «İklnci sanayi devrimi», ya da «Bilimsel teknik devrlm» denen aşamayı yaşıyorlar. Türkiye'yi «Ortadoğu'nun moravı, kasabı, sütçüsü» olorak görmek ısteyenlerın programıno kendımızı sığdırarak cağdaş uvgarlığa ulaşabilir mıyız? • IMF ile Dunya Bankcsının kocaman yapıları Washıngton'da korşı karşıyadır. Bunların boşındaki yöneticılerle Amerikan yönetımi içli dışlı, sıkı fıkıdır. Kımi zamnn eski bir CIA görevlisi, kımi zaman bir Beyaz Scray yetkılısi, ya IMF'nin, ya Dünya Bankasının kilit noktalarında boy gösterir: tıpkı eski NATO Başkumandanı General Haig'in ABD Dışişleri Bakanlığında boy göstermesı gibi... Bunlara insan haklan, mınsan haklan vız gelir. Nitekim kapılalist sıstem içinde otoriter re|imlerl desteklemeyi kuramlaştıran Beyaz Saray'ın; Şili'den Arfantin'e, Brezilya'dan Patagonya'yayo dek Insan haklarını ciğneyen rejimlere acıkco destek sağlaaığını görüyoruz. • Gercek bu olunca cağdaş uygarlığa ulaşmak amacını Atatürkcülükle eşanlamlı ve eşdeğerli sayan bir kişinln kendlsine şu soruyu sorması gerekmez mi: Amerika'nın Isteklerl doğrultusunda programlanarak, makine yapan makineleri üretmek amacından vazgecersek ve insan haklanna dayalı toplum düzeninı benlmsemezsek cağdaş uygarlığa nasıl ulaşabileceğiz? PROF. STANFORD J. SHAW KİMDİR? 1930 doğumlu olan Prof. Shaw, Princeton ve Harvard Üniversiteleri'nde bulunmuş, eşiyle birlikte (Ezel Kural) Osmanlı Tarihi ve modern Türkiye'ye ilışkin iki ci'tlik bir kitap yazmış, Osmanlı döneminde Mısır ile ilgili üç arastmna yaymlamış. Ü çrüncü Selim zamanmda Osrnanlıları konu edinen bir bilimsel çalışma yapmış, uzun bir sure de Ortadoğu'ya yönelik bir derginin başyazarhğını üstlenmiştir. Ermenı sorunu» aynı üniversitede görevli olan (Er meni asıllı Amerilralı Profesör) Richard G Hovannisian, ya da Vahan M. Kurk]ian ve Jirayr Missakian örneği baska yazarlar gibı yayınlarınm çoğunlugunu, giderek butününü oluşturmamaktadır. Herhalde Ermeni kökenli olmayan Leon Apree, Herbert A. Gibbons, Henry Morgenthau, Arnold J. Toynbee, Edouard Dulaurier, Victor Langlois ve benzerleri bu konuda (doğru ya da yanlış) çok daha fazla yayın yapmışlardır. Yukardaki imzalardan birkaçı ayru konuda iki, üç kitap çıkarmıştır. Prof. Shaw'ın ise, yaymlarma bakıldığında, genel Osmanlı Tarihi bilgisinin yanıbaşmda, •Osmanlı Mısır'mda Malî ve Yönetimsel Örgütlenme ve Gelişme» (1962). «Fransız Devrimi Döneminde Osmanlı Mısır'ı (1966) ve «Osmanlı Mısır'mda Butce» (1969) gıbi kitaplarıyla, en başta bir «Ermeni sorunu» uzmanı olmadığı anlaşılıyor. Ancak, Osmanlı İmparatorluğu Tarihini genel olarak incelerken bu konuyu da peşin hükümsüz olarak değerlendirmiş ve o Prof. Dr. Türkkaya ATAÖV A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi nunla aynı görüşleri paylaşmayan bazı Batıh yazarlarm (orneğın, David Mars hall Young) kabul ettikleri gıbı, gerek Turkçeyi cok iyi bılmesi, gerek Osmanlı arşivlermden iyi yararlanmış olması ve gerekse ulkemız tarihmin dunyada önde golen isimlennden Hri oluşu nedeniyJe. Ermrni tarihrilerınden farklı ve çıirütülmesı guç sonuçlara ulaşmıştır. Üstüne şimşeklcri çekmiş olmasının nrdeni de budur. 18311914 yıllan arasmda Ocmanlı nufus sayımlannı ciddî bir degpıiendirmoye tabı turarak Osmanlı Ermenilerinin, Bırinci Cıhan Sava;;i çıkmadan once, 1 milyon sooooo'den az olduğunu belırtmişfir. Bu rakam Ermeni kaynak lan ve onlara yakın clanlann ınanmak istedikleri rakamın kuşkusuz altmdadır Prof, Shaw, Ermt;nilerin hiç bir vılayette de çogunluğu oluşfurmadıklarını da yazmıştır. Bir çoğunluk içinde azınlık olabilir ve dünyanın her yerinde de vardır. Ancak, azmlığın çogunluğu topraklanndan çıkarmaya çahşması olayını bir «Ulusal kurtuluş akımı* gibi görmek ve göstermek yanlıştır. Amorikalı profcsörün söylediği budur. Bu tarihçi, Ermeni sorununun geçcn yüzyılda bazı buyük devletlerin kendi amaçları uğruna kışkırtmasıyla ortaya çıktığını da belirtmekte, Ermeni tedhiş örgiıtlerinin dünya karnuoyxınu bu soruna ilişkın gerçokler konusunda yanılttıklannı da soylemekten gen kalmama'Uadır Prof. Shavv'ın eşınin Turk oldugu an laşılıyor. Ancak, Turkçeyi, kendine muha lefet eden birçok araştıncıdan çok iyi kullanan ve Osmanlı belgelennden geregi gıbi yararlanmış olan Shaw ın değerlendırmeleri, belgelerm ve rakamların ışığmdadır... Kıbnslı bir Rum hanımla evli bir İngıliz tanımıştım Kıbrıs'a Turk müdahalesi konusunda Türkiye'yi haklı buluyordu. PAPAZYAN'DAN ALINACAK DERS Kaliforniya Üniversitesi'nde yer alan bu tedhiş hareketine bakarak insan, ister ıstemez, bundan yanm yüz yıl önce, Ermeni örgütü «Daşnak»lann anatomisini inceleyen Ermeni yazarı K. S. Papazyan'ın kitabını anımsıyor. 1934'te Boston'da yayınlanmış olan ve «Sapık Yurtseverlik» başhğını taşıyan bu kitap, şöyle başlıyordu: •İzleyen sayfalarda bu ülkenin İngilizce konuşan Ermenilerîne ve genel olarak Amerihalılara bir örgutü tanıtmaya çalışacağım... Ermeni Devrimci Federasyonunun ... örgütlenme bıçımi, yaymlarında ifadesini bulan kafa yapısı, ikna yerine şiddet kullanmaya olan inançları, çoğunluğun iradesıni hiçe saymaları ve bunu çarpıtmaları Amerikan liderlerine yabancı özelliklerdir...» Ermeni yazarı Papazyan'ın 1934'de dikkarleri çektıği hoşgörüsüzlük, bugun de, Amerikan toplumunu ve akademik özerkliğı tehdit ediyor. Bir bilimcinin başkalanyla uyuşmayan ıakamlar vermesi ve sonuçlara ulaşmasının evınin bombalanması. defalarca tehdit edilmesi ve şimdi de derslerini engelleme kampanyasınm başlaması haklı gorülmeyecek davranışlardır. Bir üniversite ve bir toplum. böyle bir tedhîşe boyun eğemez LOS ANGELES'DE ERMENİ BASKSSI Akademizme ve üniversıte özerkligine vakışmayan olay, aksi görüşlerin pekâlâ ozgurce okutulduğu Kaliforniya Üniversitesi'nde oğretim üyelerinden birinin derslerini yasadışı yollarla engelleme girişımidir. Prof. Shaw aynı konuvu kendinden farklı anlatanlann derslenne kanşmamıştır. Ancak, 1977 yılındaevi bombalanmış. yıllardırsayısız ve çeşitli tehditlere. hedef olagelmiştir. Bu kez de. günlük Ermeni gazetesi «Asbarez» 11. 13 ve 15 ocak 1982 gunünde Prof. Shavv'm derslerinde böyle bir gövde gosterisi yapılmasma onayak olacak yayınlarda bulunmuştur Amerika'daki Ermeni ler, dunya Ercnenilerinin içinde en zengin ve önemli olanlarıdır. Batı'da Kaliforniya'da ve Doğu'da OKTAY AKBAL Biir Tarih Yaprağı B ldım büyülteçi öyle baktım: Loş bir akşam üstü Sultanahmet cezaovının bahçesi. Dört sakalh adam ' • yanyana. Eaşlarında fes, sırtlarında palto. Belli kı soguk bir sonbahar günü. Içlerinden bırı benim tıüyükbabam, Hazım bey... Papyon kravatlı, ehnde baston, dımdik duruyor. Başka bir resimde de b u kez dort kişi koğuştalar. Kimısı karyolanın üstüne oturmuş, kiml sandalyeye. Hepsi iyi giyiınlı, ayakkabıları boyalı, cilah, gomlekler kolalı, kravatlı. Yazgılarına boyun eğmiş, Adalet önünde aklanmayı bekhyorlar. Resimlerin arkasında bir yazı: Sultanahmet Cezaevi mayıs • Aralık 1920. Soldan: Galip Paşa, Hasan Rıza Paşa, Hüsnü Paşa, Ebubekir Hazım... Sabahattin Ali türküleşen bir şiirmde «bapis yata yata biter» der. B i r çn^.ıt okul gibıdır hapishaneıer. Geçenlerde bir haber vardı: Bir okul açmak bir hapishane kapatnıaktır. Yararlanmasını bılena h e r yer okuldur. Hapıshaneler de... O 1920 yıhnda, Hazım bey dokuz ay tutuklu kaldı, sonra d a Kürt Mustafa Paşa H a r p Uıvanı'nca ıdama mahkum edıldı. İktıdarda Damat Ferit vardı. Bir önceki kabınenın Dahiliye Nazırı olan Hazım bey, N e m r u t diye anılan K ü r t Mustala'mn H a r p Divanı'nda «Kuvayi Mılliye'nm m u i ı a r n k ve müşevvıklerınden» sayılarak yargılanıyordu. Bursa Valısı oldugu sırada, i o n ı a Ali Kıza ve Salih Paşa kabineiermde Uahiliye Nazın ıken Mustafa Kemal'le haberleşmış, Kuvvayı Mılliye'nin gücüne manmış, yer yer ışbirliği de yapmış. Büyük şuçtu bunlar Istanbul'daki Vahdettin'cı hukümetin gozünde! H e m de ıdamlık suçHazım bey dokuz ay hapıs yattıktan sonra ıdama mahkum edildi. Sultanahmet cezaevinden almıp Askerl Tutukevıne götürüldü. «Bir ölüyü mezarından çıkararaK hastahaneye götürmek kabHinden olan bu naklln asüınak irin olduğunda artık süpheye mahal yoktu. Divani Harbin idam mahkumları h e p oraya götürülmekteydiler. Urfa mutasarrıfı Nusret bey d e hapishaneden oraya götürülmüştü.» Dar ve epeyce uzun korıdordan geçerken Mudur Yardımcısının kapısı açık odasımn duvarmda Namık Kemal'le Mithat Paşa'nın resmını görür Hazım bey. Anılarmda şoyle yazar: Kemal, «Dünyada ııe bulduk ki ölüınden kaçılsın» ve Mithat Paşa: «Bu mcmlekete lıiznıet eden veya etmek hevesinde bulunanlar başka türlü bir akibet bekleyemezler» dıyerak bana bakıyorlar gibi duruyorlardı. Mithat. Paşa'nın Taif'te boğulauğu kırli duvarları, kuçük pencerelerı gözümün önüne geldığı sırada merdivenlerden inıyor ve benı belkı yukarıdan k a ç ı n r l a r endişesiyle aşağıda sabırsızlanarak yukarıya çıkıp esvap giyerken odanın kapısı önu ne kadar gelen Kova Ali denen adam d a beni takıp edıyordu.» Uria mutasarrıiı Nusret bey îngilızlerın istegi üzerine suçlanarak haksız yere asılmış. Hazım bey idam hücresımn duvarlarında onun el yazısını bulur: «Burası tarihiıı dönek mahallidir.» İ d a m mahkumu eski DahiIjje Nazırı, düşüncelere dalar gece boyunca. Duvara o da bir yazı ya?mak ıster. Olütn korkusunu büyütmek, duyjjuianm bu dunyaya bırakmak, kalıcı bir şey daha y.ıpabııınek, a m a şoyle der daha sonra: «Halbuki ölilm korkusu yuklaştıkya büyüyen yükselen dağlar glbl değil hılakis oııa d c s r u yaldaştikça küçüîen bir korkudur. Korunmaya ınıkan olmayan bir beladan korkmak Iklnci bir bela olduğunu duşününce cesaret ve metanet artıyoı.» Aüiırııen bırşeyler soylemek gerekır, yıaarın valısı, yonetmı adamı Kbubekır Hazım bey ne diyecektır, cebındekı dol'tere şu satırları yazar: «Ktendiler dünkii gazetclerde Divanı H a r p kararını okuıııuşsanu benim vatamnu sevmekten başka bir suçum oHr.adığıııa sizce de kanaat hasıl olmuştur. Bütün oîiırüm, nıeıniekefe hizmetie geçti, Idamım d a gelecekte l a u n a vararlı olacağı için emin olunuz ki memnun oUrdk oleco&ım, çünkü nıemleketin gerçek evladı bundan böyle mahkeme nanuyle mezbaha kurulmasına razı olınayacaktır.» Daiıa sonra kapı çalınır, o günün «Takvimi Vekayi» gazetesmı getırirler, idam cezası 'müebbet küreğe' çevnimıştir. Bir kaç ay sonra Hazım bey yeni Divanı Harp onünde bir kez daha yargılanır suçsuzluğuna kaı a r veniır, hapısten çıkar ve doğruca Ankara'ya gider. Mustala Kemal «Kuvvayi Milliye dencn kuvayi nağıye nlıı muharrik ve müşcvviklerinden» sayılarak Damat Fen t hükümetınce idama mahkum edılen Hazım beyı Trab zon, Sıvas valılıklerme göndenr, îkınci Mecüs'te d e milletvekilı seçtırır... Nerden nereye!.. Eskı albümün yapraklarından d ü şen resımler benı nerelere göturdu. Anılar canlandı, es lu gurüerın izlenimlen, Hazım beyın yazdıkları, anlattıkları bir bir dırıldı belleğimde... «ZaÛmane Bir Idanı Hükmü» kitabmı yenıden okudum. ü z u n zamandır ortalıkta bulunmayan bir kitap bu. Oysa h e m belgesel, ibret verıci bir yapıt, h e m de 'Ktiçük Paşa' yazannın ka leminden çıktığı ıçin başarıh bir öyküleme... Damat Ferıt'in Sadrazamhktan ayrılmasından son ra iktidara gelen Tevfik Paşa, Divanı H a r p Eeisi Kürt Mustaîa Paşa'ya sorar: «Hazım bey hakkında İdam kararını nasıl verdiniz?» Nemrut adıyla tanınan Divanı Harp Reısı «aldığımız emir üzerine» yanıtını v e n r . Ebu bekir Hazım bey kitabında şöyle yazıyor: «Böyle bir cevap vernıek, b i r mahkeme reisi degll, bir cellat başı olduğunu itiraf etmek değil midlr? Tevfik Paşa «kanuna vicdana aykırı e m r e ltaat edllir ml?» deyince önüne bakarak ellerini oğuşturmak p e k sefüce bir cinayet değil midlr?» aşkent'in hava kirlıligi sorunundaki görüş ve önerilerimizs; bilinçli veya bilinçsiz b i r t u t u m sonucu saptırıldığına inandığımız en önemli gerçekle doğrudan ilışkili olması nedenıyle, Hava Kirlilıği ile Savaş erneği Başkanı Sayın Prof. Dr. Celal E r tuğ'un, «Ankara'da kirlenme o layı ısı kaçaklarından kaynak lanmaktadır. Yazm kirlenme yoktur» şsklindeki Rörüşlerine, yetkili ve sorumlu makamlarm katılın katılmadıklarmı sormanın, bir vatandaşlık hak ve görevi olduğunu belirterek b a ş lamak zonmdayız. Çünkü: Hava Kirliligi Kolaylıkla GideriIIr MOTORLU TAŞITLAR «OTOMOTİV EMİSYON KONTROL DONATIMLI» OLARAK YAPILIP YURDUMUZDA BU AYGITLA KULLANILIRSA HAVA KİRLİLİGİ % 9 0 9 5 AZALIR. 1 Başkentimizde, kışın d a yazm da, toplum sağlık ve yaçamını tehlikeye sokan, SÜREKLÎ ve yoğun b i r hava kirlenmesi vardır. Ve bunun t e k nedeni de, yapılannda Otomotiv Emisyon Kontrol Donatımı bulunmayan motorlu araçlanmızdır. Bu RprçeŞİ, benzer meteorolofik koşullar İçinde, sadece motorlu araçlanmızm yaratacagı kirliliğin, Dünya Sağlık Teşkilatımn kabul ettiğl standartların cok üstünde olacagını ve dolavısıyla Ankara'da avnı tehlikenin tekrar yaşanabilecegini belirterek, vurgulamak isteriz. 2 Türkiye Bilimsel ve Teknîk Araşhrma Kurumu'nun (TÜBİTAK1, Ankara'nm hava kirlenmesiyle ilaill olarak vantı^ı arastırmalardan edindiSimiz bilgllere tçöre, daha 19fi9 yıhnda, hava kirliliÇine npden olan çesltli Emisyon Kaynakları ara^'nda. Ö7ellikle motorlu araçlar (Ktikürtriioksltte "o 10, Azotoksitlerde % 45, Hidrokarbonlarda ''o 63, ve Karbonoksitte % 77'ye ulaşan katkıları dikkate alındıÇmda), toolnm emisyonun % 46'sına eşit 67.000 ton agırlıktaki b i r emisyonla, en önemli kirletici kaynak olm a nitelİF'ini kazanmaktadır. Ve TÜBİTAK gibi bir kurumun vaptıgı b u araştırmalarm vardıŞı kesin sonuç, îlarili ön raporda aynen belirtildiği üzere «Ankara'nm hava kirliliginde motorlu taşıtların rolü, şim diye kadar sanıldıgından daha fazla olmaktadır ve ileriye dön ü k çahşmalar da, b u rolün giderek artacağmı göstermektedir.» 1969 yılı bazına göre, belirt!len bu perçegin, aradan geçen bnnca vıl icindp. süratle artan motorlu tasıt sayısı diklrate alınırsa. bup^in daha d a açıkhk ve kesinlik kazanmış bulundugıı ku<;kusuzdur. 3 Bucrfin, Ankara'da, vı'da ?00 bin tonu gecen b i r kirlilik emisvonu varatan motorlu taşıtîan, öbür kirletici kaynaklardan daha önemli kılan başka b i r nedcn de, ekzost emisvonunun kirletici nitelfği yanın da ani ve direkt etkili toksit Erdoğan ERKAN 4 Ekzost gazlarmın (SM OG) fotokimyasal sis olaymdaki rolünü, toksit etkisini koruyabildiği süreyi (Karbonmonoksitte 1 3 yıl olmasma karşın, kükürtdioksıt sadeos 5 gün) ve kan'da kurşun birikimine sebep oluşunu da, burada belirtmenin, sorunun önemi açısmdan fazla olmayacağı kanısındayız. 5 Ekzost gazlannın, t ü m nitelikleri ve niceligi ile, insan sağlığı ve hayatj üzerindeki olumsuz tehlikeli etkilermı dikkate alan uygar ülkeler, ilgili standartları gecikmeden tespit ederek, gerek otomotiv sanayinin ve gerekse pstrol sanayinın, ürUnlerinde bu standartlara uvmalarını sağlamış bulunmaktadır. Nitekim, özellikle 1968 yılından itibaren, otomotiv sanayinin en uygun bir emisyon kontrolü ioin yaptı^ı çalısmalar, 1976 yıhnda, bir Japon otomotiv snnayicisinin esprili ifadeleriyle, «Trafiğe çıktıÇı kcnt içindeki havayı değil kirletmek, b u havayı bile temizlevebilen..», vasıtaların prfrçekleş tirîlebilmesiyle, istenilen başarıya ulaşmıştır. Bu teknolojik olanaklar, her tip ve eski model vasıtalara da, b i r otomotiv emisyon kontrol donatımının takı'.abilmesini, 1970'lerden beri mümkün kılmıştır. Hiç bir t i p ve modelinde, Otomotiv Emisyon Kontrol Donatımının bulunmadığı Türk Otomotiv Sanayii Ürünü Motorlu vasıtaların ise, b u standartları uygulayan ülkelerde, trafiğe çıkmasına müsaade edilmevsceğini belirtmek de, herhalde şaşırtıcı olmalıdır. Çünkü, Emisyon Kontrol Donatımlı vasıtalar dahi, b u sistemdeki herhangi bir bakım noksanlık veya hatasına karşı, titizlikle takin ve kontrol altında tutulmakta, gerektigi a n ceza ile birlikte trafikten alakonmaktadır.. 6 Devletçe desteklenmeyi, kendi sorun!anmn çözümü İçin b i r hak olarak h e r fırsatta belirten TUrk Otomotiv Sanayicilerinden, Baçkentimizin hava kirliliğinin sürekli ve yoğun oluşundaki temel nedenin, «Otomotiv Emisyon Kontrol Donatımsız» imal ettikleri motorlu taşıtlar oldugu gerçeğini, artık kabul etmelerini ve gerekK teknolojik değişiklik ve i!avevi yapmalannı beklemek hakkının da, sağlık ve yaşamı tehlikeye atılan vatandaşta bulunduğunu belirtmek zorundayız. Ve b u husustaki sorumluluklarınm, «Gelin, elbirllği ile hava kirliliğini azaltalım» baş lıkh (Nedense ancak bugün ve bu aşamadaki..) ilanlarla giderilemeyrceğini de, herhalde bılmeleri gerekir. ÖNERİLERtMİZ 1 Hava kirliligi ile savaşta kullanılmak üzere bir Fon kurulması faydalı o!acaktır. Bu Fon'a, Otomotiv Sanayicılerımizin, Petrol Şırketlerinın ve taşıt sahiplerinın sorumlulukları oramnda ve belirli bir süre için katkıda bulunabileceklerini ümıt ediyoruz. Bu katkıları sağ lamak üzere, şimdilik Ankara'dan başlatılacak ve «Kirleten ödesin» ilkesine de uygun düşecek, özel bir vergi de sözkonusu olabilir. 2 Motorlu Vasıtalar Jçin, motorım tipi, yakıt cinsi, kapasite ve transmisyon yapısı gıbi özellikleri ile trafikteki senelik artışlan dikkate alınarak saptanması gerekli Otomotiv Emisyon Standartlarmın, ülkemizde de, koşullarımıza göre ve ivedilikle saptanması gereklidir. 3 Bilim ve teknolojinin, konumuzda sağladıgı son gelişmelerin, petrol üretim ve rafineri şirketlerinl de ilgilendıren bazı standartları zorunlu kılmasının, Ülkemizde de faaliyet gösteren Çokuluslu Petrol Şirketlerinden, diğer ülkelerde bu standartlar gereği uyguladıklan üretim metotlarım ve yakıt sorunlarına ait bilgl ve teknolojiyi, ülkemiz için de değerlendirmelerini beklemek hakkımızdır. Bu bakımdan, kurşun katkısız yüksek oktanlı benzin ve kükürt oranı az FuelOil (Yakıt yağı) ile ilgili sorunlara, teknık ve ekonomık çozümler getirecek bir araştırma ve geliştirme, bu şirketlerin sağlamak durumunda bulundukları olanaklardan faydalanılarak ivedilıkle başlatılmalıdır. 4 Gündemde oldugu bildirilen Trafik Yasasının, bu konuda değinebiMiğimiz tüm önlem, standart ve yaptırımları da kapsayacak şekilde çıkarılması ise, herhalde en önemli faktördür. 5 Türk Otomotiv Sanayii nin hemen tüm parçalarmı artık yerli imal edebildiklerini bildirdiklerı taşıt araçlarını, biraz özveri göstererek (kirlilik sorununu yaşayan uygar pek Cok ülkede oldugu gibi kirliUği % 9095 azaltan «Otomotiv Emisyon Kontrol Donatımh» imal etmelerınin, sağlanması da zorunludur. Bu görüş ve önerilerimizi, Gandhi'nin şu sözleriyle noktalayalım: «Bir insan, ancak gerçekten uyuyorsa uyandırmak mutn kündür. Ama eğer uyumuyor da uyku taklidi yapıyorsa, dünyanın bütün gayretlerini sarf«tseniz nafıİPdir » (Cumhuriyet 6 ŞUBAT 1932 TÜRK TÜTÜNCÜLÜĞÜNÜ KURTARMAK İÇİN... TUrkiye için bir de tütün meselesı vardır. Şimdi tütüncülerden müteşek kil bir kongre Ankara'da bu meseleyı tetkik edıyor. Bu konuda tatbik oluna bilecek usulün yalnız bu seneye alt bir muamele olmak üzere mevcut tü tünleri sahipleri adına de po ederek işletmekten ve hatta onlar adına satmaktan ibarel olduğunu bir defa daha soylemek mecburiyetini hissedıyo ruz. Bir kere ortadakı tütünler sahiplerinın elınden çıkmalı ve gene onlarm malı olmak Uzere basmda Tütün Inhısar I daremızm bulunacağı bu teşekkülün idaresinde ış lenmelidir. Bu hahyle tu tünler ilk çıkacak müşte rılere satılacak halde hazır bulunur, ve temin ederiz ki satılır da, hem de oldukça değerli olarak Devletın bu ışte oyna mış olacağı roı mılh ık tisat adma ve herkesın haynna kefaletı dahi ıçı ne alan bir başkanlık ro lu oiacaktır. Ve muame le de Dundan sonra geı çekleşmesinı ıstedığınu: kooperatifçıhğın zarurı ve fıili bir başlangıcıru temm etmiş bulunacaktır Yunus NADI Aydın ÜLKEN'in Maçka Sanat Galerisindeki Resim Sergisi 13 şubata kadar uzatıldı. Cumhunyeİ adelmaiör 'USTUN Digerlerindea farklı... tUNcıınra 3AYRIRENGİ KAB\KLARDA GÖRME AVANTAJI Sahîbî: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. adına NADİR NADİ Cenel Yayın Müdürü: Müessese Müdürü: Yazı Işleri Müdürü: GasanveYayan . ,. HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLIGİL OKAY GÖNENSİN Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Posta Kutusu: 246 IStanbul Tel: 20 97 03 (S Hat) BÜROLAR • ANKARArKonurSokakno. 24/4 Yenişehir Tel:1758 251758 66 Idare: 1833 35 • İZMİR: ^HalitZlya Bulvarı No:65/3 Tel: 2547 0913 12 30 • A D A N A : AtatUrk Caddesl, Türk Hava Kurumu l;hanı Ka! 2/3 Tel: 14 55019 731 « ŞUBAT 1982 IMSAK G0NEŞ 8.05 OÖLE 13.28 İKİNOİ 16.13 AKŞAM 18.32 YATSI 20.05
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle